1930’larda sahte itiraflara dayanan üç Moskova yargılamasına dünyanın verdiği cevap, bu mahkemeleri “Show trials” (gösteri mahkemeleri) olarak adlandırmak oldu. Çok yerinde bir cevaptı bu. Çünkü “yargılama”ya ilişkin her şey önceden senaryosu yapılmış bir gösteriden ibaretti. Yargılananlar bile rollerini oynayan (yoksa yargılanmadan infaz ediliyorlardı) birer “aktör”e dönüştürülmüştü.
İsrail ile İran arasında süren füze alışverişini de pekâlâ bir “Show war” olarak görebiliriz. Herkes kendine düşen rolü oynuyor ve dünya halklarının bu gösteri savaşına inanması, en azından korkması, daha çok da gösteri savaşının içinde doğrudan rol alan İsrail ile İran devletlerinin hüküm sürdüğü topraklarda yaşayan halkların iyice korkup “savaşçı” hükümetlerinin arkasında saf tutmaları, onlara biat etmeleri bekleniyor. Ha bir de, “büyük” Amerika’nın, zekâ düzeyi ilkokul 5. sınıf düzeyinde olan, savaşı atari veya bilgisayar oyunları düzleminde kavrayan liderinin oyunu izleyenleri heyecanlandırmaya yönelik replikleri var!!!
Her iki taraf da oturduğu yerden rampalardaki füzelerin düğmelerine basarak gösteri savaşını sürdürüyor. İsrail, İran’ın üst düzey komutanlarını vuruyor ve bununla övünüyor. Oysa komutandan bol ne var! Bu öldürülen komutanlar hangi gerçek savaşa katılmış ve hangi harp akademisinde savaş üzerine önemli dersler görmüş ki. Mollalar diktatörlüğünün koltuklarını en çok kim yalarsa o komutan olur. Dolayısıyla İran’ın “büyük savaş komutanlarını” kaybettiği için üzülmesine hiç gerek yok. “Aşağıdan” on tane kadar daha koltuk yalayıcıyı çıkarır o makamlara koyarsınız, olur biter. İsrail bunu bilmiyor mu sanki, çok iyi biliyor ama propaganda ve moral üstünlük için kullanmaktan da geri kalmıyor.
İran da basıyor füzelerin düğmelerine. Görülecek manzara. Füzeler havadan nasıl da süzülüyor öyle. Çok heyecan verici! Bu füzelerin bir kısmı havada vurulsa, bir kısmı hedeflerini vuramasa da görüntü “ürkütücü”! Aslan İran! Bayrağında da var ya! Vur gözüne gözüne. Kadınlara ve İran halkına yıllardır zulüm yapan lapacı mollalar iktidarı için kendini aklamak ve kahraman kılığına bürünmek için bundan daha iyi fırsat mı olur!
Zaten ülkeler arasındaki savaşlarda genellikle ordular birbirlerine yenilmek için vardır ama bu füze “savaşları” çağında buna da gerek kalmadı. Otur koltuğuna bas düğmeye. Hastane mi vurulmuş bu arada, sivil halktan ölenler mi olmuş! “Savaş”ta olur böyle şeyler. İsrail bunu zaten her allahın günü sistematik olarak yapıyor. Onun açısından değişen bir şey yok. Savaşlar, halkın yıldığı iktidarların kendilerini ayakta tutmalarına yarar sadece. Savaşlarda her türlü muhalefet “ihanet” ve “ajanlık” olarak görülür. “Koyunlar”, baştan çıkarıcı laflara kulak asmadan iktidarlarının arkasında saf tutmalı ve onları izleyerek uçuruma hep birlikte atlamalıdırlar!
Bana soracak olursanız, bu “savaş” iktidarların yanı sıra en çok savaş yorumcularının işine yaradı. Onları ellerinde sopalarıyla harita başında ahkâm keserken görünce, “hadi hadi, bu uyduruk savaş başladı diye nasıl da içten içe sevindiğinizi, size alan açıldı diye ellerinizi oğuşturduğunuzu görmüyor muyuz sanıyorsunuz” demek geçiyor içimden ama ayıp olur şimdi. Ortalığı toza dumana boğanları bıraktın şimdi de “yorumculara” mı taktın derseniz, doğrusu verecek cevabım yok.
Yazılacak çok şey var ama klavyem kılını bile kıpırdatmaktan yana değil. Eh ne yapalım, bu da böyle bir yazı oldu. Aslında hiçbir şey yazmak istemiyordum ama dilimi tutamadım yine. Ve sözümü söylemeden geçmeyeyim: Gösteri savaşlarını ciddiye almayın. Yeterince izleyici olmazsa “gişe yapmayan” film gösterimden kaldırılır.
Gün Zileli
20 Haziran 2025
Yahudi milliyetçilerinin, yani Siyonistlerin Filistin topraklarını kendilerine Tanrı tarafından verilmiş anavatanları olarak kabul etmeleri ve İngilizlerin teşvikiyle buraya yerleşip Filistirnlilerin çoğunu buradan kovmuş olmaları, Filistinlilerin bu topraklar üzerinde hiç bir hakkı olmadığı anlamına gelemez. Gelinen noktada hakkaniyetli çözüm ancak tarihi Filistin’in paylaşılması ve iki devletli çözümdür. Siyonistlerin, ABD’nin emperyalist amaçlarının desteğiyle bütün Filistinlileri yurtlarından sürme ve bunu kabullenmeyen Müslümanların tümünü hedef alma politikaları ne hakkaniyetle bağdaşır ne de barışa hizmet eder.
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat İsrail devleti ilelebed payidar kalacaktır.
Siyonizmde ısrar, insan olmakta ısrardır.
Bir İsrailli’nin ölümü trajedi, binlerce Filistinli, Lübnanlı ve İranlı’nın ölümü istatistiktir.
Bu savaş İran’ı zayıflatarak Kürtlerin devletleşmesine yardımcı olması açısından çok iyi olmuştur.
https://www.youtube.com/watch?v=eEA67lbKTIg
https://marksist.net/levent-toprak/israilin-irana-saldirisi-dunya-savasinda-yeni-perde
İsmail Beşikçi’nin böyle bir şey söylemesi imkansız. Özgürlük gereği yayınladık. Admin
Aaa, öyle mi?
Ben de o yorumu gerçekten İsmail Beşikçi yazdı sanmıştım.
Demek ki bu sadece içinde gerçeklik payı olan bir şakaymış.
Açıklamanız için teşekkürler.