Devlet Üzerine Yanlış-Doğru Cetveli
Artıgerçek
Yanlış Doğru
Devlet aklı… Pek hayırlı bir şey değildir.
Devlet hepimizin… Tam bir illüzyon. Devletle halk
birbirinin karşıtıdır.
Devlet vatandaş için var. Devlet vatandaşı ezmek ve
sömürmek için var.
Orada devlet yoktu… Keşke devlet orada gerçekten
olmasaydı. Her şey çok daha iyi
yürürdü.
Devletin topladığı vergiler nereye
gitti? Devlet, vergileri vatandaş için
değil, ayrıcalıklı sınıf için toplar.
Devlet neden vatandaşa hizmet
vermiyor? Çünkü devletin işlevi sadece
vatandaşı fişlemek ve baskı
altında tutmaktır.
Devlet neden depremzedelerin yardımına
anında koşmadı? Çünkü devletin böyle bir “görevi”
sadece kâğıt üstünde, vatandaşta
illüzyon yaratmak için vardır.
Devlet sınırları vatandaşı korumak için
değil midir? Hayır. Devlet sınırlarının işlevi,
vatandaşı bu sınırların içine
hapsetmektir.
Devlet, vatanı savunmak için değil mi? Hayır, devlet savunmak için değil,
saldırmak için vardır. Devletler
olmasaydı savaşlar da olmazdı.
O zaman devlet mülkiyeti de mi yanlış? Hem de fazlasıyla yanlış. Devlet
mülkiyeti, devleti iki misli
güçlendirir ve boyunduruğun
kırılmasını iyice güçleştirir.
Peki, ya derin devlet?.. “Derin devlet” diye bir şey yoktur,
Devletin gizli ve kirli işlerini
(cinayet gibi) yaptırdığı organları
vardır. Batılı devletlerin de yedekte
tuttuğu bu tür organları mevcuttur.
“Derin devlet” söylemi, devletin
suçu üstünden atması için
uydurulmuştur.
Devlet olmazsa anarşi ve kaos olmaz mı? Tersine, esas kaos ve yıkım, bugün
yaşadıklarımızdır. Devlet olmazsa
halk, emekçiler kendi kendine,
özgürce örgütlenir, esas harmoni
toplumu o zaman ortaya çıkar.
Devlet, suçluları içeri atmasın mı yani? En büyük suçlu bizzat devlettir. En
büyük suçlunun hapishane
gardiyanı olması hayatın eşsiz bir
ironisidir.
“Yönetilmek, ne hakkı ne kerameti ne de iffeti olan yaratıklar tarafından izlenmek, soruşturulmak, gözetlenmek, yönlendirilmek, yasalara uydurulmak, düzene sokulmak, kapatılmak, telkinlere ve vaazlara maruz kalmak, denetlenmek, yorumlanmak, değerlendirilmek, sansüre uğratılmak ve komuta edilmektir… Yönetilmek, kişinin her hareketinde, her eyleminde ve yaptığı her işlemde, mimlenmesi, kaydedilmesi, nüfus sayımına tabi tutulması, vergilendirilmesi, damgalanması, fiyatlandırılması, değerlendirilmesi, patentinin alınması, yetkilendirilmesi, müsadereye tabi kılınması, tavsiye edilmesi, ihtar edilmesi, men edilmesi, doğru yola sokulması ve düzeltilmesi anlamına gelir. Hükümet, haraca bağlamak, terbiye etmek, fidye ödemeye mecbur bırakılmak, sömürülmek, tekelleştirilmek, gasp edilmek, baskı altına alınmak, gizemlileştirilmek, soyulmak anlamına gelir; bütün bunlar kamu yararı ve halkın çıkarları için yapılır. Daha sonra, ilk direniş belirtisi ya da şikâyet sözcüğünde, kişi baskı altına alınır, para cezasına çarptırılır, hor görülür, tedirgin edilir, takip edilir, apar topar alınıp götürülür, dövülür, boğularak idam edilir, hapse atılır, vurulur, makineli tüfekle taranır, yargılanır, hüküm giyer, sürgüne gönderilir, kurban edilir, satılır, ihanete uğratılır ve üstüne üstlük bir de küçük düşürülür, alay edilir, kızdırılır ve onuru kırılır. Hükümet işte budur! Ey insanoğlu! Altmış yüzyıldır böyle bir zillete nasıl katlanırsın?”
Pierre-Joseph Proudhon (1809-1865)
Gün Zileli
19 Mart 2023