O zamanlar çocuktum ama Demokrat Parti devrinin son beş yılının atmosferini (1955-1960) çok iyi hatırlıyorum. DP iktidarı, kendisini yıkacak muhalefet cephesini adeta kendi elleriyle yaratmıştı.
Siyasal baskının yoğunlaştırdığı karanlık öylesine koyulaşır, buna bağlı olarak toplumsal ve siyasal mücadele öyle bir kaynama noktasına gelir ki, tüm toplumun ruh hali değişir; politikaya en uzak insanlar bile politikleşir; en korkak insanlar bile korkuyu yenmeye başlar; “savaş baltaları” toprağın altından çıkarılır, “savaş boruları” her yanda duyulmaya başlar; bütün bunları gören iktidar gittikçe daha baskıcı, gittikçe daha beceriksiz hale gelir, kendi karşıt cephesini kendi elleriyle yaratacak olmadık aptallıklar yapar; bu arada muhalefette birbiriyle en uyuşmayacak güçler el ele vermeye başlar.
İşte Türkiye’de böyle bir döneme girilmiş bulunuluyor.
İşaretleri mi? Epeyce var.
Kürtlere karşı girişilen topyekûn saldırı hızlanarak sürmektedir. Son tutuklama dalgası, tutuklanmak, uzun ve belirsiz sürelerle içeri atılmak için, sözde legalitesi tanınan ve mecliste temsilcileri olan BDP’nin taraftar ya da sempatizanı olmanın yeterli olduğunu açıkça gösteriyor. KCK tutuklamaları denen şey, temsilcileri meclise alınan BDP’nin üyelerinin içeri alınması operasyonundan başka bir şey değildir. İktidar Kürt halkına karşı topyekûn bir saldırı açmıştır.
Ahmet Altan, Uludere’de öldürülen Kürt gençleriyle ilgili akılcı sorularını sormaya devam ededursun iktidarın bu sorulara verebileceği hiçbir cevap yoktur ve zaten Başbakan, Genel Kurmay Başkanı’na teşekkürlerini sunarak aslında cevabını vermiş bulunmaktadır. Bir halka karşı topyekûn bir savaş açmışsanız, kaçakçıymış, tarlasını ekmeye giden köylüymüş falan dinlemez, yeryüzünde kıpırdayan her “hedef”e bombalarınızı yağdırırsınız. Çünkü iktidar Kürt halkına karşı topyekûn bir savaş açmıştır.
İktidarın bu savaşı, Kürt halkıyla da kısıtlı değildir. Aslında kendisine direnen veya direnme ihtimali olan bütün muhalefet odakları saldırı altındadır ve bu saldırı bundan sonra da artarak devam edecektir.
Mesela, tüm dünyanın kabul ettiği savunma hakkı da saldırı altındadır. Doğu Perinçek’in, beş yıldır Ergenekon davası süreci içinde yaptığı savunmalardan dolayı açılan beş davadan 16 yıl hüküm giymesi bunun en açık örneğidir. Böyle bir saçmalığı, istiklal Mahkemeleri bile yapmamıştı. Bunun açık anlamı şudur: Ben seni suçlarım ama sen sakın savunma yapmaya falan kalkma. Eğer bunu yapmaya kalkarsan yeni suçlamaları ve cezaları da hak etmişsin demektir. Anlayacağınız, dünyanın en tartışılmaz hakkı olan savunma hakkı da iktidarın topyekûn saldırısı altındadır. Bundan sonra Türk polisi, tutukladıklarına şu uyarıyı yapsa yeridir: “Tutuklusun. Bu andan itibaren (kendini savunmak için) söyleyeceğin her şey aleyhinde delil olarak kullanılabilir.”
Diğer yandan, devletin işlediği suçlarla ilgili davalar, devletin suçlarını gizlemek için aceleye getiriliyor. Devletin faili meçhul çetelerinin baş faillerinden Mehmet Ağar’a alelacele verilen 5 yıllık cezanın anlamı, Mehmet Ağar’ı cezalandırıyormuş gibi yapıp gözlerden uzaklaştırmaktır. “Andıç” falan diyerek emekli Genel kurmay Başkanlarını tutuklayan mahkemeler faili meçhullerdeki rolü ayan beyan ortaya çıkmış Mehmet Ağar’ı vb. neden tutuklamaz acaba? Belki de artık ortada karartılacak delil kalmadığındandır!
Diğer yandan, Hırant Dink davası, beş yıl sonra, avukatların çabasıyla aydınlanmaya doğru giderken, cinayetin arkasındaki devlet güçlerinin üstündeki örtü yeni yeni açılmaya yüz tutarken mahkemenin alelacele davayı bitirmeye yönelmesi bir hayli ilgi çekicidir. Cengiz Çandar, haklı olarak şöyle soruyor dünkü yazısında: “Cinayet aydınlanmış olacak mı? Devlet aygıtı ve görevlilerinin cinayetle ilgili sorumluluğu ceza görmüş olacak mı?” (Radikal, 13 Ocak 2012) Sakın bu acele, aydınlanmaya yüz tutan delilleri yeniden karartma çabası olmasın?
Çok karanlık ama aynı zamanda toplumsal muhalefetin canlanıp toplumsal ve siyasal mücadele siperlerinde mevzilenmeye başladığı şenlikli bir döneme girmiş bulunuyoruz. Çok ilginç gelişmeler oluyor bugünlerde. Örneğin CHP muhalefette iyi bir performans göstermeye başladı. Medyadaki bir kısım libero-sağcımız fezleke olayından sonra CHP’nin gürlemesini “show” olarak değerlendirdi ama ben hiç de öyle düşünmüyorum. Bu çıkış, CHP’nin üzerindeki ölü toprağını atıp esaslı bir muhalefet gücü olarak ayağa kalktığının göstergesidir. Bunun böyle olduğunu şu olumlu gelişme de gösteriyor: Dün CHP sözcüsü, KCK tutuklamalarını “kanunsuzluk” olarak nitelendirdi. Bu, “ulusalcı” duvar ve bentlerin kaçınılmaz olarak yıkılacağının, yıkılmakta olduğunun göstergesidir. CHP ile BDP arasında bir muhalefet ittifakı kurulması hayırlı olacaktır.
Belki beni biraz iyimser bulacaksınız ama liberaller kesiminde de bazı olumlu kıpırtılar var. Bu kıpırtıların en belirgin temsilcisi Cengiz Çandar bence. Cengiz’in yukarda sözünü ettiğim yazısının son satırlarını buraya alırsam ne demek istediğimi daha iyi anlatabileceğim sanırım: “ ‘Devlet’ yöneten AK Parti’ye evet; ‘devlet’leşen AK Parti’ye değil.” (Agy)
Cengiz’in, devlet yönetmekle devletleşmenin aslında aynı şeyler olduğunu göremeyen bakışaçısının yanlışlığı bir yana, bu saptaması olumludur. Çünkü bu, devletleşen AKP ile aynı safta yer almayacağının ilanıdır ki, AKP zaten devletleşmiştir, bir parti-devlet rejimi kurmuştur. Bu anlamda Cengiz, liberal kesimin muhalefete yaklaşan öncülerinden kabul edilebilir. AKP’yi, en azından “demokrasi getireceği” ya da “vesayet rejimine son vereceği” umuduyla destekleyen aydınlardan, bu umudu ilk terk eden ve muhalefete geçen sanırım Ahmet İnsel olmuştu.
Toplumsal ve siyasal mücadele ciddi bir iştir. Keskin laflarla yürütülemez. Dolayısıyla mücadelede her gücü, tek bir bireye varıncaya kadar ince ince hesap etmek zorundasınızdır. Bu yüzden bizim toplum ve siyaset dışı (ve dolayısıyla konformist) anarşistlerimiz bana burun kıvırırlar ama ben anarşizmi onlar gibi, birkaç yıl keskin laflar ettikten sonra Taraf’ın ya da medyadaki bir takım ağabeylerin kuyruğuna takılmak olarak anlamıyorum. Anarşizm ve toplumsal devrim davası toplumun duyarlılıklarından ve ruh halinden kopuk bir şekilde yürütülemeyeceği gibi, toplumsal ve politik güçlerin dikkatle izlenmesini gerektirir. Her ne hal ise, ben kimseye reçete yazmak ya da akıl vermek durumunda değilim. Sadece şunu söyleyeyim: Yıllar sonra tarihi yazanlar, toplumsal muhalefetin güçlerini inceden inceye hesap eden anarşistlerin de var olduğunu gördüklerinde belki hem biraz şaşıracaklar, hem de sevineceklerdir.
Tabii noktayı koymadan önce söylenmesi gereken en önemli nokta şudur: AKP-devlet kendi muhalefetini yaratıyor, bu muhalefet yakında çok önemli bir toplumsal güce dönüşecektir. Evet ama bu muhalefeti toplumsal bir devrime dönüştürecek dördüncü unsur (bkz. “Önemli Bir Dönüm Noktası…” başlıklı yazım) neden bu kadar dağınık?
Gün Zileli
14 Ocak 2012
Her sey iyi tamam da CHP ile BDP ittifakından nasıl bir hayır gelebilir? CHP sayısız vesileyle Kürt hareketine (e hadi bu bağlamda Kürt sorununa diyelim) hiçbir sempati duymadığını defalarca göstermiş, temel hak ve özgürlükler minimumuna bile MHP’yi aratmayacak bir tutumla karşı çıkmıştır. Onu da geçtim, tüm söyleminde her daim tüm ezilmişlere atıfta bulunan (pratiğinde de bunu sayısız kereler gösteren) BDP ile, neo-liberal politikalarla hiçbir problemi olmayan CHP’nin bir arada ne işi var? Daha da önemlisi, CHP’nin AKP’den farkı tam olarak nedir, Cumhuriyet bayramı kutlamayı sevmesinden gayrı? Parlamenter zemin duzleminde sınırlı bir ittifaktan bahsettiğinin farkındayım da sen ki Blok adaylarının meclise gitmesini her fırsatta eleştirdin (ki buna da katılmıyorum) şimdi neden eleştiri ve öneri ufkunu parlamento sınırlarına hapsetmekte beis görmüyorsun?
Hiç de parlamentoyla sınırlı değil, hatta parlamento da değil. Benim önerdiğim, tersine parlamento dışında, halk nezdinde bir muhalefet. Diğer konulara ise hiç girmeyelim istersen. Bu noktada BDP de pek kârlı çıkmaz.
Takke düstü, kel göründü, girdigin yolda artik geri dönüs yok, Perinçek’ten bir farkin olmadigi da anlasildi, ama Perinçekler de seni yanlarina kabul etmeyecekler, siradan bir ulusalci-Kemalsit olarak hak ettigin yeri alacaksin.
peki neden anarşistler şimdiye dek politikadan ve toplumsallıktan uzak, konformist bir tutum içinde olagelmişler? bir tanesi (o da eski ml geleneğinden geliyor oluşunun da etkisiyle) bu tutumun dışına çıkınca şaşkınlık ve sevinç kaynağı oluyor?
Anarşistlerin hepsini kastetmedim, bir kısmından ama epeyce kalabalık bir kısmından söz etmek istedim. Bu bir kısım anarşistin tutumu politika karşıtlığından geliyor. Ben de politikaya karşıyım ama politikaya karşı olmak başka şey, politik mücadelenin dışına düşmek başka şeydir. Eğer bir politik mücadele varsa buna sırt çeviremezsiniz. orada yer almalı ve bu politik mücadeleyi toplumsal devrime dönüştürmenin yollarını aramalısınız. Gerçek devrimci tutum budur. Üstelik politikaya sırt çeviren anarşistler böyle yaparak var olan politik güçlerin daha çok aleti oluyorlar. Bağımsızlıklarını kaybediyorlar, ya liberaller aracılığıyla AKP’nin peşine takılıyorlar ya da şu veya bu ulusal muhalefetin. örneğin bazı anarşistler de kongre hareketinin içinde erimiş bulunmaktadırlar.
Varlığınız benim için çok yararlı. Bu tür yorumlarınız sayesinde kendimi denetlemiş, izlediğim çizginin doğruluğunu test etmiş oluyorum. sağ olun.
Yazıya büyük ölçüde katılıyorum. Yeni rejim tarafından mağdur edilen herkesi kapsayacak bir direniş hattı örmenin gerekliliğine ben de inanıyorum. Fakat bunu Y-CHP ve BDP yöneticilerine bırakırsak bundan ucube bir muhalefet bloğu da çıkabilir (konu hakkında eski ama faydalı bir makale: http://www.gercekgazetesi.net/index.php/component/k2/item/419-kürt-hareketi-yol-ağzında ). Bu yüzden “4. muhalefet grubu” bu hattın örülmesine katkı yaparken iki büyük muhalefet grubuyla kuracağı ilişkiyi (tabii ilişki kuracaksa eğer) bu iki partinin (CHP ve BDP) tabanındaki emekçi kesimler üzerinden kurmalıdır diye düşünüyorum. Bu emekçilere erişmek için KCK, Ergenekon, OdaTV vb. antidemokratik davalara karşı topyekûn mücadele ederek; aynı zamanda Kürt halkının ulusal-demokratik hak talepleriyle batı illerinde yaşayan insanların seküler yaşam taleplerini uzlaştırmaya çalışarak işe başlayabilir.
…Politik mücadeleden toplumsal devrim mücadelesine doğru bu zeminden kanal açılabilir.
Tamamen katılıyorum Çıracı. Evet, her şey 4. blokun göstereceği inisiyatife bağlı aslında.
Aynen. Kavranamayan da bu.
Merhaba Hocam,
Ulusalcıları da içine alan ”hukuksuzluk” birçok kesimin doğal bir muhalefet cephesinde yakınlaşmasına yol açıp buradan yeni fırsatlar çıkabilir.
Hocam;
Bu mevzu ben yanlış anlamıyorsam, 80 öncesi devrimci kuşağın bir kısım Kemalist tabanla ilişkilenme gerekçesine benzemiyor mu? Bu ilişkilenme çabası konjnktürel olarak bazı pozitif-nicel katılımlar yaratsa da netice itibariyle sol’u ciddi sıkıntılara sevk etmedi mi?
Öte yandan bahar aylarının gelişiyle hortlayacağı gün gibi aşikar potansiyel çatışmalar aşikarken BDP-CHP bu politik dayanışma hattını nereye kadar sürdürebilir?
O zaman geldiğinde CHP’nin geleneksel olanın aksine daha çözümcü-demokratik bir söyleme sahip çıkacağına inanıyor musunuz?
Merhaba Albatross
En azından umut etmekte fayda var. AKP-devletin saldırısı ancak geniş bir ittifakla göğüslenebilir.
Muhalefetin içinde toplumsal devrimci kanadın toparlanıp güçlenmesi tayin edici önemde.
“toplumsal devrimci kanadın toparlanıp güçlenmesi ” imis, ne kanadi, ne devrimi, sen kimsin,ne toplumu, ne devrimi? Neden söz ediyorsun? Senin bu islerle ne ilgin var? Seni dinleyen mi var? Senin söyleyecek bir sözün kaldi mi ki? Seni bilmeden bir iki sözüne kulak kabartan olursa, onlari da aydinlatirlar, sen bittin.
Peki neden sinirleniyorsun:)
leyla zananın evine de bu devlet girdiyse daha çok kan dökülecek demektir,kürtler unutmaz bu olayı,tıpkı uludere olyında 33 kuruşun olayını hatırladığı gibi.
nihayet edilgen yaşanan pratik hayatın dışından gazel okuyup anı anarşizmini terk etme ip uçları veren olup biteni zehirlenmiş zihni ile anlamaya çalışan yazı olmuş.zilelide geçmiş örnek figürleri gibi yaş kemale erdikçe milli duygular sendromu yaşadığı hem yazıları sorulara verdiği cevaplarla açık edip nerdeyse iyot gibi açık olup gözünü çıkaracak seviyedeki sistem-devlet-iktidar hegemonyasının en çok saldırmak zorunda kaldığı asıl toplumsal muhalefet dinamiği ve diğerlerinide olumlu etkileyip enseyi karartmamak gerektiğini hatırlatan pradigmanın iflas ettiği gibi egemen hegemonyanında yıkılıp alternatifinin inşa edilebileceğini hepimize öğretip zilelinin bile ümütvar bu yazıları yazmasını sağlayan kürt özgürlük hareketini görmemeye çalışıp hayatta binde seviyesinde bile yer alamayanları burada alternatif gösterme çabası nedendir?1.böyle göründüğüne bakmayın kürtlerin toptan hapsedilmeye çalışıldığı bu günlerde uzak görünerek aslında tutuklanmaktan ödü koptuğundan bunu yapıyor.2. aslında milli duyguları izin veremeyip sistemin-iktidar-devlet egemenlerinin bölücü,terörist,ve şeytanlaştırdığı egemen ideolojiden etkilendiği için olmasın bunca hegemonik propaganda ve tüm ulusalcı,akp li,liberal,faşist devletçi,sağ,sol hemen her kesimin içinde yer aldığı egemen ideolojiden etkilenmemesi mümkün değil kendisine hak veriyorum.hala anlamadığı kürt özgürlük hareketinin sosyal bir devrim yaptığı yok edilip imha edilmeye ve türkleştirmeye karşı ağır bedellere rağmen varlığını,kimliğini kabül ettirmeyi başardığını anlayamadın zileli bu seviyede dünyada az rastlanır bir mücadeleyi başarmış yetenek ve birikimin sadece kendini değil zileli ve benim gibilerinde özgürleşmesinin ana dinamiği olabileceği hiç aklına neden gelmez.çünkü zor iştir bedel ister benim gibi hangi sabah kapımız kırılıp içerdeki 6 bin tutuklunun yanına gideceğin günü beklersin tek farkımız biz bundan korkmayız daha kötüleriniylede baş edip başarmasını bildik ama zilelinin milli duyguları buna engeldir sadece buna değil asıl devrimci mücadeleye ve toplumsal muhalefetin engelidir.zehirlenmiş zihni faşist,ulusalcı,şöven devletçi ve eski iktidarın tükenip tarihin çöplüğündekileri canlandırmak için yırtındıkça savundukların kan kaybedip tükendiğinden bile bir ders çıkaramazsın oturduğun sandalyeye bir bak kimin sandalyesidir devletin,sistemin,egemen ideolojinin kaybedenlerinin söylediğinden başka yeni ne diyebildin?
Bu yorum, eğer ironi sınırları içinde kalsaydı kaldırılmayacaktı. Ancak bu sınırı aşıp yanıltıcı ve yalan haber yayma gibi bir amaca yöneldiğinden kaldırılmıştır.
Ekleyeyim. Yorumun başındaki ironik kısım yeniden yollanırsa kaldırılmayacaktır. Ancak son kısım açıkça iftira ve yanıltma içerdiğinden burada barındırılmayacaktır. Şahsıma yönelik olduğundan değil, kime olursa olsun bu tür kötü niyetli saldırılara izin verilmeyecektir.
Biri senin hakkında duyumlardan bahsederse sansür devreye girer, bu da Gün Zileli tipi “ahlak” olsa gerek. Biz bunu iyi biryerlerden iyi bilmekteyiz. Neden söz ediliyor ki? Merak konusu. Neyi sansür ettiniz, konu neydi?
Sansür yok. Sadece iftiraların kaldırılması söz konusu. Siz daha iyi biliyorsunuz ne yazdığınızı. Benim burada tekrarlamam saçma olur. Polislik meselesine gelince… Neden alınıyorsunuz ki. Polis değil mi devletinizi koruyan
Ayrıca “duyum” dediğin, benim Havariler’de başka bağlamlarda yazdıklarımı okuyup buraya çarpıtarak yansıtmak. Ne duyumu? Sen polis bile olamazsın. olsa olsa demagog olursun.
Bu sekilde sinirlenerek senin hakkinda yazilanlarin dogru oldugunu kanitlamis oluyorsun. Sahi, ne yazilmisti, duyum neydi?
bu sitenin bir özelliği gereği burda cıvık bir ortam oluşabiliyor sık sık. oysa gün zileli daha ciddi değerlendirmeleri hakkediyor. okuduğum 3 kitabı da iyiydi. kendine karşı bu kadar samimi eleştiri yapabilen, dürüst ve bu yaşda hâlâ toplumsal değerlere bağlılığını yitirmemiş birine karşı daha ciddi olmak gerekir. ama bizim toplumda ciddiyet de pek derinlikli değil.
Senin dediğin gibi “bu yaşda hâlâ toplumsal değerlere bağlılığını yitirmemiş birine karşı” daha ciddi olmak gerekirdi, ama kendini “Demokrat Parti devrinin son beş yılının atmosferi”nde zannediyor ve ciddiyet bu durumda kolay değil.
CHP-BDP olmayan birlikteliği umudu ve temennisiyle zileli ne yapmaya çalışıyor anlamadık.egemen ideoloji ve resmi ideolojinin bütün bileşenlerinin hep birlikte BDP ye saldırdığını unutup bu temenniyi yapabilmek bile zilelinin özgürlükçü anarşizmden sosyal devrim ve dönüşümlerden toplumsal muhalefetin işlevinden geldiğimiz yer ve özgürlükçülerin gelecek beklentilerinden bi haber olmalıkı özgürlük mücadelesini resmi ideolojiye teslim etmek isteği gibi geldi bana
ntvmsnbc
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinin öğrencilerin katılımıyla yapılan stadyum ayağına getirilen sınırlamanın ardından, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 30 Ağustos Zafer Bayramı resmi törenlerinin kutlamalarına da yeni düzenle yapılması gündeme geldi.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği başkanlığında yapılan çalışmada Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı temsilcilerinin katılımıyla ulusal ve resmi bayramların kutlama ritüelleri ele alındı. Çalışma kapsamında 1981 yılında kabul edilen Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller Hakkında Yasaya dayanılarak çıkarılan yönetmelik ve yönergelerde yapılması planlanan değişiklikler değerlendiriliyor. Çalışma kapsamında ulusal bayramlarda yapılacak resmi programlara halkın katılımını arttırmak amacıyla devlet protokollerinin ikinci plana alınması amaçlanıyor.
Çalışmada, 30 yıl önce benimsenen yasada yer alan kutlama ritüellerinin artık geçerliliğini yitirdiği, halkın ulusal bayramlarına katılımını sağlayamadığı gerekçesiyle törenlerin resmi devlet protokolleriyle yapılan törenler olmaktan çıkarılması amaçlanıyor.
Bu degisime Kiliçdaroglu’nun CHP’si, Bahçeli’nin MHP’si siddetle karsi çikmaktalar. Onlarla ayni safta olan Gün Zileli de Stalin, Mussolini, Hitler usulü bu 19 Mayis törenlerini savunmaktan geri kalmayacaktir, bunu da görecegiz.
Daha çok beklersin
NİYET OKUMA ZIRVALIĞI
Sayın Zileli’nin iktidarın herkesi terörize ettiği bir politik ortamda ”doğal muhalefet ittifakları oluşabileceği, bundan da faydalanılabileceği” tespitine rasyonel yaklaşıp karşı çıkmak bir şeydir; yalnızca şu cümleyi kullandığı için kendisine saçma sapan, hiçbir mesneti olmayan ithamlar serdetmek başka.
Bu kadar koyu ve ayakları yerden kopuk ithamlarda bulunmak için okuduğunu cidden anlamamak yahut art niyetle okumak gerekir.
Böyle ”muhalefet”e can kurban!
Şu adhominem cümleleri az buçuk siyaset bilimi tahsil eylemiş bir liberal görse adamı ”safsata delisi” yapar. Yahu siz ”karşıtınız”ı bu denli ”APTAL” mı sanıyorsunuz?
Sayın ZİLELİ, yorumunuz ”ŞU ŞU SEBEPLERLE YANLIŞTIR, HATALIDIR” demek yerine nedir bu niyet okuma merakı, çılgınlığı?
geçlik bakanın açıklaması ve savunması incelenirse yapılanın resmi ideolojinin egemen sistem ideolojiyle bütünleşip tahkim edilmesi olduğunu anlayıp ne kemalistlerin yalandan zıplamasına gerek olmadığı gibi o yalan zıplamadan kalkarak aslında kemalizmin yeniden üretilmesinden başka bir iş yapmayan iktidar güzellemecilerinin bu sitede kendilerinin devamı olduğu kemalizmin karşıtı iş yapıyorum methiyelerinin gereksizliği anlaşılır.bu zokaya bir türlü resmi ideoloji ile arasına net çizgiler koyamayıp onun hegemonyasından az çok etkilenen millici,devletçi,bir türlü devleti ben daha iyi yönetirim hastalığından kurtulamamış kendini solcu zannedenler,sistem karşıtlığını hakim iktidar karşıtlığıyla sınırlı sananların yutmasına çok güvenme efendilerinin bütün söyleyip yaptıklarının yalan olduğunu bilen seviyede başarı siyasetinin toplumsal muhalefet dinamikleri olduğunu bilemeden atıp tutma casus senin istediğin bu muhalefet olduğunu biliyoruz bununda aslında muhalefet olmadığını en iyi sen bilirsin ne de olsa her seferinde yendiğin anlayışı tercih edersin asıl özgürlükçü toplumsal muhalefetin efendilerini ne denli korkuttuğunu bilirsin(6 bini tutuklu) sen bu denli üstüne giderek zilelinin zayıf milli duygularını kaşıyıp özgürleşip gerçek muhalefet zemininden muhalefet etmesini engelliyorsun gibi geldi bana bu tarz millici eski egemenleri hatırlatan muhalefete insanları çekmen boşuna değil egemen ideolojinin istediği minderde değil özgürlükçü demokratik evrensel insani birikimlerin minderidir efendilerinin yumuşak karnı o minderde kim olduğunu hepimiz iyi biliriz
Bu muhalefet liderleri gibi insanlar oldukça AK Parti daha 50 yil yerinden kimildamaz. Hele bazen CHP lideri Kemal efendi sov yaparak kendini Türk solunun fraksiyonlari gibi gösterip, sahtekarca militanlik taslamiyor mu, iste o zaman AK Parti’de keyif daha da artiyor. Ne kadar çok Türk solu o kadar iflas. Ne kadar çok fraksiyon lideri havasi o kadar yenilgi. Ne kadar çok solcu gevezelik, cazgirlik o kadar hayal kirikligi. Adamlar 70 yasina geldiler, bunun nedenlerini çözümleyemediler, ben sana bir ipucu vereyim, belki anlasiriz, ister sev , ister sevme, söyle veya böyle Ak Parti’nin kökü, rengi, kokusu bu topraklarin, bu cografyanin,tabii ki, mutlaka ki gerçekte PKK da öyledir Elhak, evet ben taraftar degilim amma PKK da Kürt halki içinde önemli bir kesimin destegini almakta ve biz de oyuz veya birliktelige mahkumuz. Dolayisiyla bu ülkede iki parti var, geri kalanlari iç ve dis güçlerin projesi, dolayisiyla proje sahiplerinin, kuklacilarin keyfine göre yasayabilirler, o kadar. Gerçekte CHP bir avuç bürokrat disinda ki devirleri bitti, aslinda hiçbir zaman mevcut olmadi. CHP islevi bittigi için bitti, varligi olmayan bos bir yapi , mason isadamlarinin suni teneffüsle hayatta tuttugu bir örgüt( belki küçük bir kesimini alevi hareketinin bir ifade biçimi sayabiliriz). MHP zaten soguk savas sirasinda ABD’nin Rusya’ya karsi konumlandirdigi bir apareyden ibaretti ki onlar da bitti. Baska bir sey var mi? PKK disinda bir sosyalist hareket var mi (ki bence o da Kürt milliyetçisidir)? Bu hareketin mensuplari hangi otelde kaliyorlar?
gün, özgürlükçü’nün dediği gibi son derece faydalı bir yazı olmuş. aynıların aynı yerde toplanması her zaman iyidir. yalnız birkaç yıl keskinlik yapıp tarafın arkasında saf tuttuğunu söylediğin anarşistleri örneklesen de diğerlerine haksızlık etmesen. malum herkese yapılan haksızlıklara çok karşısın ya…
tarihçilerin bugünlere baktığında seni görecekleri konusunda bu kadar iyimser olman ne güzel. senin adına çok sevindim. müttefiklerinle sana saadet dilerim.
Bir haftada neler oldu, neler? Basbug tutuklandi. Tolon yeniden tutuklandi. 12 Eylul iddianamesi kabul edildi. Evren ve Sahinkaya’nin müebbet hapisleri istendi. Hakkari’deki iyi çocuklar 30’ar sene yedi. Agar’in dosyasi yeniden Ergenekon’a yollandi. Büyükanit hakkinda inceleme basladi. 19 Mayis fasist cimnastik gösterileri degistirildi. Siyasetle ilgilenmeyip ahlak nutuklari atanlar baliklama siyasete dalip, taktik ve stratejiler üretmeye basladilar, birlesik cephe önerileri getirdiler, pokerde bile bir araya gelmeyecek kagitlari bir araya getirmeye çalistilar , eee tabii rahmetli Mihri Belli gibi gençliginde az çok enternasyonalist olanlarin demek ki belli bir yastan sonra milli duygulari ve baba meslegi askerlere olan sevgileri depresiyor, normal belki de, kimbilir?
YAZIDAKİ GÖRÜŞLERE KATILIYORUM… 27 Mayıs öncesinde, kentlerdeki (kırsal kesime göre daha politik kesimleri, aydın nitelikli kişileri) DP’ye karşı (neredeyse kendiliğinden) birleştiren rüzgarı, ilkokul 5. sınıf öğrencisi olmama rağmen hatırlıyorum. Evlerde, “büyüklerimizden” daha önce hiç duymadığımız “Menderes, İnönü, Celal Bayar” laflarının; misafirlerle konuşulduğunu, İnönü’ye taşlı-sopalı saldırılardan bahsedildiğini duyar olmuştuk. üstelik bunların neredeyse tümü devlet dairelerinde çalışan kişiler ve aileleriydi. Tabii bu sınırlı bir gözlem ama en azından benim anılarıma uygun…
TARTIŞMAYA KATILMANIN ASIL NEDENİ… ŞU CÜMLE: “Evet ama bu muhalefeti toplumsal bir devrime dönüştürecek dördüncü unsur neden bu kadar dağınık?” Bu da bence doğru bir soru…
Bence bu aşamada, en büyük sorumluluk (ya da sorumsuzluk) İP’te… İP, gördüğüm kadarı ile AKP’ye muhalif kesimlerin birliği yerine; CHP’nin seçmen kitlesindeki Kemalistleri ve MHP’nin tabanındaki sıradan ülkücüleri kazanmak gibi bir hedefe yönelik politika belirliyor… Bu politika, doğal olarak TKP’yi, ÖDP’yi ve diğer sol öbekleri dışlamak zorunda… Bu politika. İP’te genel başkan değişmedikçe sürer… Ama AKP burada da Perinçek’i mağdur pozisyonunda tutmaya devam ederek, İP’teki yönetim ve politika değişikliğini bütünüyle imkansız hale getiriyor.
İKİNCİ DERECEDE SORUMLULUK (YA DA SORUMSUZLUK) İSE BDP merkezinde… Halen Ergenekon operasyonları ile KCK ve TSK operasyonları arasındaki bağı görmeyi reddederek, dar görüşlü politikasını ısrarla devam ettiriyor. Siyasetin, “mümkün olanı yapabilmek” olduğunu bilseler de, “muhalefeti toplumsal bir devrime dönüştürecek” kuvvet yaratmak yerine, ABD ve Batı’ya yaslanmak “kolaycılığı”ndan vazgeçemiyorlar.
Bu konuda ilave başka tespitler de yapılabilir ama görünen iki önemli etken böyle görünüyor…
Sayin Gun Zileli ve katilimci degerli arkadaslarim,
Iktidarlara karsi toplumsal muhalefet herzaman vardi, bundan sonrada olacaktir.. Muhalefetin varligi sanki yeni birseymis gibi konu ediliyor!! Ayrica,burada ifade edilen,”muhalefetin toplumsal bir devrime donusmesi” olayi nasil gerceklesecek??
Osmanli’ya karsida muhalefet vardi; Cumhuriyet tarihi boyuncada muhalefet vardi…Ayni muhalefet simdi de var…
Bir cift ayakkabiya, 1 cuval un, seker, yada pirince oy’unu satan,siyasi fikirlerini ,fikir fahisesi kose yazarlarindan araklayan,okumaktan cok konusmayi tercih eden, ruzgardan bile hizli yon degistiren bireylerden olusan bu toplumsal yapi ile mi toplumsal devrim yapilacak?
Sanirim bu cok iyimser bir beklenti!!!
Bir “turkish” devrimci , sosyalist, marksist, leninist, hatta ve hatta özgürlükçü-anar kendi toplumu için neler , neler de diyor: “Bir cift ayakkabiya, 1 cuval un, seker, yada pirince oy’unu satan,siyasi fikirlerini ,fikir fahisesi kose yazarlarindan araklayan,okumaktan cok konusmayi tercih eden, ruzgardan bile hizli yon degistiren bireylerden olusan bu toplumsal yapi ile mi toplumsal devrim yapilacak?” Bize bu kadar düsman olan insanlara, halk olarak biz ne yapalim? En iyisi her zamanki gibi görmezden gelelim (fazla azitmazlarsa).
Gorsen ne olacak sevgili devrimci arkadasim?? Sordugum sey yanlis ise bana acikla..Laf salatasini yedigimiz donemler gecti..Varmi cebinde unun ,sekerin..Varmi cocuguna okul ayakkabisi alamayan babaya verecek bir cift ayakkabin?Yada bugune kadar faydali birsey yaptinmi toplum icin laf salatasi disinda? Buradan meydani bos buldun salliyorsun..Insanlarin teorilerle karnini doyuramazsin..Kim ac insani doyurursa o kendi devrimini yapar..Sen ne sunuyorsun topluma buralarda ukalalik yapmak disinda..Anlat varsa bir dinleyelim, ogrenelim???
Yazıda açıkça belirtiliyor. Sadece siyaset ve toplum dışı anarşistleri kastettim.
Eğer yukardakiune cevap verdiyseniz, kendisi devrimci falan değildir. Bu sitede kendisine ortak olarak koyduğumuz ad, “AKP-masası” ya da “polis masası”dır.
Yukaridaki zat’a cevap verdim sayin Zileli,
Yani bu kadar cok abuk ile sabuk’a katlanmak bayagi zor olmali sizin icin…(:(:..
Devrimci arkadaslardan ozur dilerim..Boyle bir zat’a devrimci sifatini vermek ,onlara biraz (belki birazdan fazla)hakaret gibi olmustur…Ama kimseye kabalik etmek istemedigim icin yaptim boyle bir hatayi.. sanirim, bu turler pek kibarligi hak etmiyor(:(:
Son 70 yildir, sair dediler bictiler, yazar dediler bictiler, sol’cu dediler bictiler.Pes yani…Bir ulkenin filizlerini, basaklarini bu kadar bicerseniz, geriye elinde, iktidar tellali ,bu ANIZ’larla, ayni Anizlarin yonettigi bir ulke bulursun(:(: saygilar
Gün Zileli’ye yeni Kemalist militanlariyla Atatürk yolunda basarilar, zaten daha fazlasina da layik degil, bu karaktere ancak Atatürkçülük yakisir.
Zileli’nin ani kitaplarini okuyan, özellikle de kizinin “Esik” adli kitabini okuyan birinin bu zata devrimci demesi için kendisinin karsi-devrimci olmasi gerek.
” Bir haftada neler oldu, neler? Basbug tutuklandi. Tolon yeniden tutuklandi. 12 Eylul iddianamesi kabul edildi. Evren ve Sahinkaya’nin müebbet hapisleri istendi. Hakkari’deki iyi çocuklar 30′ar sene yedi. Agar’in dosyasi yeniden Ergenekon’a yollandi. Büyükanit hakkinda inceleme basladi. 19 Mayis fasist cimnastik gösterileri degistirildi. Siyasetle ilgilenmeyip ahlak nutuklari atanlar baliklama siyasete dalip, taktik ve stratejiler üretmeye basladilar, birlesik cephe önerileri getirdiler, pokerde bile bir araya gelmeyecek kagitlari bir araya getirmeye çalistilar , eee tabii rahmetli Mihri Belli gibi gençliginde az çok enternasyonalist olanlarin demek ki belli bir yastan sonra milli duygulari ve baba meslegi askerlere olan sevgileri depresiyor, normal belki de, kimbilir?”
ALINTI…
Ya bu adamlar Türkiye’de yaşamıyor ya bu adamlar iktidarın faal destekçisi bazı liberaller kadar olsun
entelektüel dürüstlükten yoksunlar.
Neymiş Başbuğ yargılanmış, Evren ve bir arkadaşı mahkemede, ağar’a 5 sene verilmiş…
Eeee???
Dink’i öldüren İKİ ÇAPULCUYA verilen cezayı unutmuşuz ama???
Ağar’ı ve Evren’i yargılayıp 3-5 sene ceza vermek SAHİCİ BİR HESAPLAŞMA mıdır?
Sahici bir hesaplaşmanın olduğu bir ülkede ROBOSKİ’DE 34 insan öldürülür; üstüne de Gn. Kur. Başkan’ına teşekkür mü edilirdi?
İktidarın dışkısında bile ”hikmet” arayanlar için gelişigüzel bazı adli süreçler kafi gelebilir; ancak, hesaplaşma REJİME İÇKİN bir şeydir. Uludure’nin, Dink Cinayeti’nin, Faili meçhullerin ve hatta halen 12 EYLÜL’ün olduğu gibi durduğu bir yerde hangi HESAPLAŞMA?
Ağar’a verilen 5 senelik KIYTIRIK CEZA mıdır hesaplaşma?
Ne yani, Ağar’a atıyorum ”evrakta sahtecilik” suçundan bir ceza kesildiyse BU NEYİN HESABI’dır?
Dersim’de devletin 13 bin kişiyi sorgusuz-sualsiz öldürdüğünden bahsedip HAKİKAT KOMİSYONU’nu ve sahici bir yüzleşmeyi reddetmek midir hesaplaşma???
İktidar’ın ”iyi-kötü polis”i oynadığını hala anlamıyor musunuz yoksa anlamak işinize mi gelmiyor?
Biz böyle hesaba olsa olsa ”kızılcık şerbeti” deriz. Hesaplar böyle görülecekse bu ülkede öldürülecek Kürt kalmayacak hamdolsun. Devletin memuruna da nüfus sayımları’nda oldukça büyük kolaylık çıkacak; ülkenin yarısını mahpus damlarından içtimayla sayacaklar.
Ve bizler buna yana yakıla hesaplaşma diyeceğiz?
Doğrudur, iktidarın bir hesabı var. Biz anladık. Anladık ama şunu da sormak lazım: Yahu bu herifler neyle hesaplaşıyor?
gün şimdi ben çok kıllandım. yani siyaset ve toplum dışı anarşistler dediğinde gerçekten bir yüz gelmiyor gözümün önüne. yani biraz zorlarsam birkaç kişi söyleyebilirim ama onlar da sana çok uzak olmayan arkadaşlar. e.ö. gibi… hani eskiden keskin olup sonradan tarafın arkasında toplanan bir anarşist mutlaka biliyorsundur sen. yoksa böyle bir laf etmezdin. yoksa senin durduğun yeri eleştiren anarşistlere çamur atmak için mi böyle yapıyorsun. “siyaset içi” olmak somut konuşmayı gerektirmez mi?
site şenlenmiş akp masasını devrimci sanandan devrimcilikle darbeciliği karıştırana ilahi zileli resmi tarih tartışmaları-11 i okuyorum özgür üniverste yayınlarının bu tartışmalardanda bir şey öğrenemediysen umutsuz vakayla karşı karşıyayız.tkp nin kömüntern çocuğu olup resmi ideoloji kemalizmden etkilenmesini hatta devamı bütün hareketlerin etkilenip net bir yüzleşme ile çizgi çekememesini anlıyoruzda seni anlayamadık.kitabı okursan resmi ideoloji egemen ideoloji özgür bağımsız siyaset özgürlükçü devrimci başarı siyasetinin nerelerden ip uçları olduğunu daha iyi anlayıp bu sitede itibarsızlaştırmak için çevirmedik kata kulliyle yaptıklarından belki birileri utanır.bahadır kalede benim gibi köyden yarın gelmiş galiba ‘dar görüşlü-abd-ab batıya yaslanan-kolaycılık’sevsinler seni ve hizmet ettiğin efendileri kolaya bak bunca ağır bedel ödeyerek özgürlük ve onur mücadelesini bu günlere getirip efendilerine bile kabül ettirenler senin dediğin gibi kolay bir işmi yaptılar?burun kıvırdığın burjavizinin ahırından hayatın bütün alanlarına ağır bedellerle verilen özgürlük mücadelesinden zilelinin bile toplumsal muhalefetin devlet-iktidar hegemonyasının alternatif olabileceğini söyleyebilecek kendine güvenini getirebilmiştir.bu mücadelenin sadece kendi gücü ve halkına dayandığını akp masası bile anladı kale anlamamış birde utanmadan kabahat çıkarıyor bdp ye devlet-iktidar efendileri baş edebilmek için 6 binini hapsetti sende onlara yardımcı olmak istiyorsun galiba e kimle bu devlet-iktidar hegemonyasını değiştireceksin ip-perinçek-tutuksus askerler-dükkanı partisini açamayıp bindelerle ölçülen stalinist sol lamı güleyim bari.hiç bir şey anlamamışsınız olup bitenden eee ne de olsa pratik yaşanan hayatın ve mücadelenin dışına düşünce 30 yıl önceki bildikleri ezberin dışına çıkamayıp yeni cümle kuramayanlarda ne beklenir?iktidar-devletin sözcüsü masa bile anlamış halka dayanan akp ile kürt özgürlük hareketidir diyor unuttuğu şey akp nin çaldığı rolun partisi olmadığı açığa çıktıkça halkın gözünde hızla tükeniyor siz yeni filizlenen bakın HDK
özgürlükçü, tkp komintern çocuğu değil ki, mustafa kemal’in kendi kurdurup kendi kapattırdığı sahte tkp gibi, tkp adını alenen çalan ve bir o kadar cumhuriyetçi olan çakma bir parti… hani sscb güdümündeki gerçek tkp de devrimci ya da özgürlükçü değildi ama en azından gerçekti. bunlar hormonlu “komünistler”, hal böyle olunca faşist kontra artıklarıyla kolkola girerler mi girerler. ip onların gölgesinden zaten hiçbir zaman ayrılmadı. chp ve mhp bunları uzaktan sever ama sağdan soldan toplasan binde biri bulmayacak çapları nedeniyle yanyana durmayı gereksiz görür. demek ki gün’ün formülünde umulan, kürtlerin chp ve mhp’nin ardına takılmasıdır. var mı başka izahat? ilahi gün… sevgili yoldaşın perinçek’in aydınlık’ının 2002 seçimlerinden önce “anketlere göre ikinci sıradayız” kapağından sonra bu kadar yaratıcı bir kehanet görmemiştim…
sayın Gün Zileli ; MAHİR ÇAYAN, DENİZ GEZMİŞ ve İBRAHİM KAYPAKKAYA’ yı cıa,mit ajanı olarak göstermiş, 12 mart faşist dabesinin hazırlanmasında solun içindeki ajanlar demiştir..ayrıca yine kendisi mahir kaynak ı sol çevrelere büyük devrimci diye tanıtmış ve solun içine sokmuştur, 70 lerin başında…mahir kaynak bilindiği gibi THKP-C nin içindeki ajandır..daha sonra Gün Zileli yazdığı yazısında ilyas aydın a devrimciliğinin idade-i itibarını istemektedir..bu kendisinin haddine değildir çünkü ilyas aydını ögütü olan Thkp ajan ilan etmiştir, ayrıca esas ajanları büyük devrimci ve gerçek devrimcileri ise ajan ilan eden gün zileli neyin peşindedir? gün zileli sadece bunla kalmamış stalini de eleştirmiştir bunu yaparkende marksizmin tüm değerlerini stalinizme eşitleyerek tüm marksizmin yüce ilkelerini tahrif etmiştir.ancak bizler gün zilelinin neyin peşinde olduğunu çok iyi biliyoruz kendisi oportünzmin batağında bulunmaktadır…ondandır ki devrimci değerleri tahrif edip yozlaştırma yoluna gitmektedir…ama tarih geriye işlemeyeceği gibi devrimcilerde bu akıl bunaltma oyunlarına gelmeyip saflarındaki gün zileli gibi sağ sapma oportünistleri bertaraf edeceklerdir…!