İnanç Özgürlüğü: Ayasofya meselesi

İnanç ve ibadet özgürlüğü düşünme ve davranma özgürlüğünün önemli bir parçasıdır. 

İnanç özgürlüğünün devletler ya da bazen halklar tarafından ihlal edilmesi çoğunlukla ırkçılıkla ve fetihçilikle el ele gider. 

Bazen, İspanya’da olduğu gibi, devrimci halklar ya da anarşizm gibi özgürlükçü düşünce sahipleri bile inanç özgürlüğünü ihlal edebilir. İspanya Devrimi ve İç Savaşı sırasında Kiliselerin yakılması veya papazların, kiliselerinde falanjistlerin silahlarını sakladıkları gerekçesiyle yerinde infaz edilmeleri bunun en belirgin örneklerindendir. 

Bazen de devlet, cumhuriyet ve laiklik adına, bir risale yayınladı diye insanları idam edebilir. 1926 yılında İskilipli Âtıf Hoca’nın ve Babaeski Müftüsü Ali Rıza’nın İstiklal Mahkemesi denen kasaplar kurulu tarafından idam edilmeleri bunun örneğini oluşturur. 

Arnavutluk’ta, Enver Hoca döneminde kilise ve camilere gitmenin yasaklanmasının ya da Çin’de, Kültür Devrimi sırasında Budist tapınaklarının Kızıl Muhafızların saldırısına uğramasının üstünde bile durmuyorum. 

Devrimden ve laiklikten yana olduğum için, öncelikle devrimin, anarşizmin ya da laikliğin inanç özgürlüğüne aykırı tutumlarının eleştirisinden, yani “iğneyi kendimize batırmak”la başladım.  

Gelelim son günlerde çok tartışılan şu Ayasofya’nın “ibadete açılması” meselesine.  

Özellikle yandaş basın ve en başta MHP olmak üzere AKP cephesi, “Ayasofya ibadete açılmalıdır” kampanyasını açmış bulunuyorlar. Amacın siyasi ve ideolojik olduğu, yıllardır zaman zaman gündeme getirilen bu konunun bu amaçla yeniden ısıtıldığı açıktır. 

Güzel. Ben de herhangi bir ibadet yerinin şu ya da bu gerekçeyle ibadete kapalı tutulmasına karşıyım. O halde Ayasofya gerçekten ibadete açılacaksa, özüne uygun şekilde kilise olarak Hıristiyanlara açılmalıdır. Çünkü Fatih Sultan Mehmet adlı kardeş katili bundan beş yüz yıl önce İstanbul’u işgal ederek ele geçirmiş ve bu arada Ayasofya’yı da kiliseden camiye çevirmiştir. 

Yıllar ve yıllardır gerçeğe aykırı bir şekilde, İsmet Paşa devrinde “camilerin ahır yapıldığı” propagandası yapan sağ kesim, Ayasofya gibi tarihi bir kilisenin camiye dönüştürülmesinden en ufak bir utanç bile duymaz. Çünkü ruhlarında fetihçilik, işgalcilik ve gaspçılık yer etmiş, utanç duyulacak bu tür şeyler onları için gurur kaynağı olmuştur. Zavallılar!

Bir mekân ne amaçla kurulmuşsa o amaç için kullanılmalıdır. 

Ayasofya bir cami değil, kilisedir. 

Aslına uygun olarak ibadete açılmalıdır!

Gün Zileli

10 Haziran 2020

gunzileli.net

gunzileli@hotmail.com

Metne ilişkin düşüncen nedir?

Muhteşem!
0
Mantıklı.
0
Fena değil.
0
Emin değilim.
0
Mantıksız!
0

Bunları da okumak isteyebilirsiniz:

13 Comments

  1. sevgili gün zileli, sitenin açılması güzel,düşünceni desteklemek için ağza sakız olmuş iyi bilmediğin türkiyye tarihindenörnekler veriyorsun.kasap diyorsun ,gerçekten kırmızı et yenilmiyor artık ,kasabı unuttuk. sakız çignemek te yanlış degil,siz yinede, helada sakız çignemeyin, okuyucu yanlış anlayabilir.

  2. Kiliseye dönüştürülmesi durumunda minarelerinin de yıkılması gerekmez mi? Sonra çan takılması falan… O zaman da gene tarihsel dokusu zarar görür. Sanıyorum olduğu gibi kalması ve isteyenin namaz kılması, isteyenin de hristiyanlara özgü şekliyle ibadet etmeleri daha mantıklı olur…

  3. Anadolu’yu zorla Hıristiyanlaştıran fetihçi, işgalci Roma imparatoru katil Konstantin’in mirasçısı Hıristiyan milliyetçilerin Ayasofya çığırtkanlığı ikiyüzlülüktür! Ayasofya kilise değil Zeus tapınağı olmalıdır.

  4. Bugün İstanbul Feth Edilmedi, Fars Uç Beyleri Roma-Bizans Tarafından Feth Edildi

    Demir Küçükaydın

    https://demirden-kapilar.blogspot.com/2019/05/bugun-istanbul-feth-edilmedi-fars-uc.html

  5. Küçükaydın eklemeyi unutmuş: Bizans tarafından fethedilen “Fars uç beyleri” arasında kendileri de Bizanslı olan ve Osman Bey’in hizmetine giren Rum tekfuru Köse Mihal’in soyundan gelen Mihaloğulları da vardı. Ayasofya’yı fetheden ecdadımızdan onlar da.

  6. “İmamoğlu: O İstanbul halkına ait bir eser artık

    İstanbul’u 1453’te fetheden Fatih Sultan Mehmet’in 1480 yılında İtalyan ressam Gentile Bellini’ye yaptırdığı orijinal tablo, Londra’daki dünyaca ünlü Christie’s salonunda gerçekleştirilen müzayede ile satışa çıkarıldı. İBB, Başkan Ekrem İmamoğlu’nun talimatı üzerine, müzayedeye katıldı. 250 bin sterlin değer biçilerek artırıma çıkarılan tarihi tabloyu, kıran kırana bir yarışın ardından, 770 bin sterlinlik bedelle İBB aldı. İmamoğlu, duygularını, “Hayırlı olsun İstanbul halkına. İstanbul halkına ait bir eserdir o artık. İnşallah nice yüz yıllar İstanbul’da yaşamaya devam edecek” sözleriyle dile getirdi.”

    Olmadı Ekrem Bey, olmadı!

    Bir diktatörlüğe muhalefet ederken, oy avcılığı uğruna, onların siyasi ataları olan başka diktatörlere mi sahip çıkacaktınız?

    Özgürlüğün ve diktatörlüğü devirmenin yolu, onların tabanı muhafazakar kitlenin oylarını böyle popülist söylemlerle avlamaktan değil, Gezi ruhundan geçer!

    Bakınız, ABD’deki eylemciler bu özgürlükçü ruh ile kendi köleci başkanlarının heykellerini yıkıyor. Siz ise, “o ucube heykelleri” koruyan bir kararname çıkaran Trump ruhu ile hareket ediyorsunuz sanki!

  7. abd’de kristof kolomb heykellerinin yıkılması

    “enteresan bir hadise.
    kolomb’un heykelini yıktıktan sonra, sabahın köründe, akşama kadar temel ihtiyaçlarını karşılamak ama çok daha fazlasını çalıştıkları kişiye kazandırmak için işyerlerine gidecekler.
    şu an kendilerini köle değil özgür zannediyorlar demek ki.
    hayatın birileri tarafından satın alınmış, bu durum seni hiç rahatsız etmiyor ama yüzyıllar önceki adamın yaptıkları seni çıldırtıyor. insanların asıl problem yerine hep bu tarz kıytırık muhabbetlere kafayı takması gerçekten garip.”

    https://eksisozluk.com/entry/108709979

  8. 1) “Bütün mesaimiz Türkiye’de asrî, binaenaleyh garbî bir hükümet vücude getirmektir. Medeniyete girmek arzu edip de, garba teveccüh etmemiş millet hangisidir?”
    2) “Memleketler muhteliftir, fakat medeniyet birdir, ve bir milletin terakkisi için bu yegane medeniyete iştirak etmesi lazımdır.”
    3) “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”
    4) “Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız.”
    – MKA

    Krş;

    1) “Biz Batının ilmini, sanatını almadık. Maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık.”
    2) “Bizim tek derdimiz var; İslam, İslam, İslam.”
    3) “Yine söylüyorum, dindar bir nesil yetiştireceğiz.”
    4) “Türkiye’nin 2053 ve 2071 vizyonlarını size emanet ediyorum.”
    – RTE

  9. Istanbul’s iconic Hagia Sophia former cathedral is transformed into a mosque by President Erdogan as he drums up support for his Islamic-rooted party – sparking fury from Christian leaders

    Comments 67

    “I guess praying will bring them more money.”

    “No. The idiots will lose the 3.4 million tickets bought by tourists to visit this magnificent Christian Cathedral.”

    Daily Mail Online

  10. Bundan sonra hiçbir tatlısu solcusu Avrupa veya ABD’deki camilere İslam karşıtı sloganlar yazılmasına itiraz edemez. Bu “İslamofobi” değil, basit bir misilleme ve öç de değil, sadece muhataba anladığı dilden yanıt vermektir. “Cihad” mı istiyorsunuz? Alın size “Haçlı seferi”. Dünyaya savaş ilan edip sonra da mağduru oynamak nerede görülmüş?

    Mağduru oynadıkları yerlere bir bakın; Ayasofya, Kıbrıs, Ege, Kudüs, vb. Buralar fi tarihinden beri Yunan/Hıristiyan/Yahudi kültürel merkezleri değil mi? Buralarda istedikleri şey eşitlik değil, mutlak hakimiyet. Eşitliğe kimse itiraz etmiyor zaten.

  11. Solun özgürlükçülüğü var, güzel mi güzel.
    Her şeye muhalefeti var, özel mi özel.
    Maalesef insanlara sunduğu bir alternatifi yok.
    Onun için toplumu değiştirme şansı yok.

Yorumlarınız:

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir