Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Hakiki muhalif kimdir?

Duyurular, Konuk Yazılar

Oda Tv ve Soner Yalçın meselesinde klasik kutuplaşma medyatik alanda da tezahür etti: Soner Yalçın’ın ne kadar kötü bir adam olduğunu anlatıp baskın ve tutuklamayı doğru bulanlar ile siyasi iktidarın ikna edici olmayan hukuki usul ve gerekçelerle bir gazeteciyi kodese tıkamasına karşı çıkanlar. Baskıya karşı çıkmak için ille de mağduru topyekün savunmak şart mıdır?

Oda Tv’nin polis tarafından basılıp, Soner Yalçın ve İnternet sitesi yöneticilerinin bilahare tutuklanması medyada geniş bir tartışma yarattı.

Gazetecilerin büyük bir kısmı, bu baskın ve tutuklamaya karşı çıkarken, özel olarak Soner Yalçın’la hemfikir olmadıklarını özenle ve israrla belirttiler. (Yanlış anlaşılmasın, onu sevmem ama siyasi iktidarı hiç sevmem yaklaşımı gibi…).

Başta iktidar yanlısı gazeteciler olmak üzere, bazı kalemler de, henüz yargılama aşaması bile başlamamışken, Yalçın’ın Ergenekon bağlantısını kesinleştirip onu yargıçlardan önce mahkum etti. Bu cenahta, Yalçın’ın aslında kendi hakkında yalan yanlış yazılar yazmış olduğunu, zaten bu yazarın bir çok kişiyi karaladığını hatırlatıp, Oda Tv’ye yönelik baskıyı açıkça ya da dolaylı olarak savunanlar da çıktı.

Türkiye’de fikir ve medya dünyasının ne denli sorunlu olduğunu kanıtlayan, ayrıca ilke, hukuk, düşünce, ifade ve basın özgürlüğü gibi temel kavramlardan ne kadar uzak olduğumuzu gösteren mevcut ortamı, kutuplaşma, totaliterleşmeye başlayan siyasi iktidar gibi gerekçelerle açıklamak belki mümkün. Ruşen Çakır’ın deyimiyle, ‘Leş kargalığı’ yapanların motivasyonlarını, iktidar yanlılığı ya da şahsi husumet diye açıklamak da pekala mümkün olabilir. Cehalet, anlayışsızlık, ilkesizlik, kindarlık, egemenlik taslama, benmerkezcilik, esasla taliyi ayırt edebilecek olgunluk eksikliği…vs… de diğer nedenler olsa gerek.

Bu tartışmada, şimdiye kadar aslında gerek Türkçesi, gerekse ele aldığı konular itibarıyla, aykırı, muhalif, ve radikal bir kalem olarak bilinen Yıldırım Türker, Soner Yalçın’ı ‘ırkçı, faşist iş adamı’ olarak niteledi, Oda Tv’yi de ‘bataklık’ olarak lanetledi. Türker, Yalçın’ın kendi aleyhinde de yayın yapmış olduğunu hatırlattıktan sonra, bugün tutuklu bulunan gazetecinin ‘muhalif bir basın emekçisi’ ya da ‘basın özgürlüğü kahramanı’ olarak tanıtıldığını yazdı.

Yazıda, Soner Yalçın’a yapılan baskılara karşı çıkanlar da alaycı bir dille kınanıyor. Bu bölümde, Türker tek doğru demokrat, geri kalan tüm yazarlar ise neredeyse saf hatta yutturmacı olarak etiketleniyor.
Türker, bu yazıda, ne ilgisi varsa, Türkiye’de çok az kişinin gündeme getirdiği Suzan Zengin, İrfan Aktan, Ceylan ve Azat ile Kürt bölgelerinde ortaya yeni yeni çıkan toplu mezarlar hadiselerine değinmeyi de ihmal etmiyor.
(Bkz. Yıldırım Türker, Soner Yalçın Sınavı, Radikal, 21.02.2011 http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&Date=21.02.2011&ArticleID=1040665)

Amma velakin sonuçta, siyasi iktidarın, polis ve savcılık marifetiyle, daha çok F tipi kokan komplonun da desteğiyle, bir İnternet sitesini basıp sahibi ve yöneticilerini tutuklaması belli ki yazar tarafından olumlu karşılanmış.

Yazarın, Oda Tv ve Yalçın hakkındaki kanaat ve değerlendirmelerinin tümü yüzde yüz doğru olsa bile, Türker, temel bir sorunu görmezden geliyor: Konu, Oda Tv ya da Soner Yalçın’ın siyasi kimliği ya da yayın politikası değil ki… Konu, sizin de siyasi iktidarın da, tesadüfen ve farklı gerekçelerle hoşuna gitmeyen bir İnternet sitesi ve sahibi ile yöneticilerine bu muameleyi reva görüp görmediğiniz.
İktidar yanlıları, Baransu, Tayyar ya da Zaman gazetesi muhabirleri (Çünkü onlar iyi adamlar ve bizden!) gibi gazetecilerin polis ya da hakimle sorunu çıktığında, bas bas bağırıp demokrasi ve basın özgürlüğü nutukları atıyorlar da, Şener, Aktan, Zengin gibi gazeteci-yazarların başına gelenlerden haber olarak bile bir tek satır söz etmiyorlar. Çünkü Şener, Aktan ya da Zengin bizden değil onlardan…

Ancak, temel bir siyasi konumlanma var her zaman her yerde: Siyasi iktidarın bir edimine karşı tutumunuz nedir? Hukuki olarak, siyasi olarak, ahlaki ve vicdani olarak bu tutumunuzu hangi somut gerekçelere dayanarak açıklayabiliyorsunuz?

Burada temel mesele şu: Mağdur kim olursa olsun, polis ve savcının marifetiyle yapılan bu operasyonu haklı çıkarabilecek hukuki bir gerekçe var mı?

Soner Yalçın, mesela somut olarak kitap ya da yazılarının birinde TCK’nın 312. Maddesine karşı önce zanlı, yargılama sonunda da suçlu konuma düşmüş olsa, Yalçın’ı savunmak herhalde pek zor bir tutum olacaktı. Üstelik şimdi mesele S.Yalçın’ı savunup savunmamak da değil. Baskıya karşı çıkmak için baskıya maruz kalan kişi, akım, fikir ya da tutumu benimsemek diye bir koşul, bir zorunluluk yok ki!
Ayrıca öyle herkes, Türker’in yazdığı gibi Soner Yalçın’ı ‘Basın emekçisi’, ‘Basın Özgürlüğü kahramanı’ filan ilan etmiyor.


Soner Yalçın meselesinde, evet, ‘Siyasi olarak doğru’ olmak diye bir kaygı olmamalı.

Konu tamamen ilke meselesi. Tercih meselesi: İktidarın bir gazeteciyi (Veya herhangi bir kişiyi) bilinen koşullarda tutuklamasına karşı mısınız? Yoksa bu baskın ve tutuklamalar sizce doğru ve haklı mı? Bu kadar. Gerisi başka zaman, başka konumda, başka bir tartışma konusu.

‘Ergenekon terör örgütü üyeliği’ ve ’Halkı kin nefret…vs…’ suçlaması, İnternet sitesini basıp sahip ve yöneticilerini tutuklamak için yeterli ve ikna edici bir suçlama görünmüyor. İktidar yanlısı basının Yalçın olayını kullanıp muhalefete gözdağı verdiğini de görüyordur herhalde Yıldırım Türker.

İspanya İç Savaşında, Franko’ya karşı savaşan bir kesim, Stalin’i bahane ederek Franko’ya dolaylı da olsa hizmet etmişti.

Chomsky’nin, Fransa’da, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Toplama Kamplarının varlığını inkar eden bir akademisyenin (R.Faurisson) bile düşünce, ifade hakkı olduğunu savunduğu için başına binbir türlü bela geldi. O meselede, ABD ile Batı Avrupa’daki düşünce, ifade, basın özgürlüğü kavram ve uygulamalarının farklılığı tayin edici idi.

Cep Voltaire’i bile olabilmek, bugün bize çok lazım.

Ragıp Duran

8 Comments

  1. Hurşit abi

    Bravo Ragıp beye. Yıldırım Türker’e verilecek en güzel cevabı ve dersi vermiş.

  2. Ragip Duran Soner Yalçin'in fikir suçundan tutuklandigini saniyor

    1. Soner Yalçin’i iktidar tutuklamadi, yargi tutukladi , Duran demagoji yapiyor.
    2.Iddia terör örgütü üyeligi iddiasi, fikir suçu degil.
    3.Duran iddialarin kendisini ikna etmedigini söylüyor, olabilir herhalde iddianameyi henüz yayinlanmadan okuyup incelemis
    4.Önemli olan Duran’in ikna olmasi degil mahkeme karari
    5.Duran, Yildirim Türker’in Soner Yalçin’la ilgili ‘irkçi isadami” suçlamasina cevap bile veremiyor.
    6. Efendi 1ve 2 kitaplari yazari, Mit ve Teskilati Mahsusa uzmani açik antisemit, açik irkçi, açik fasistin savunmasini Ragip Duran ve Gün Zileli’nin yapmasi odukça ilginç .
    7. CHP’nin son topladigi Dogu Toplantisi’nda “ergenekonu savunur” görünmekten vazgeçilmesine karar verildi. Bu durumda zaten AK Parti’nin bile saginda olan Gün Zileli artik CHP’nin de iyice saginda sevgili arkadaslari Veli Küçük gibi Ergenekonun EN AZILI fasist kampinda yerini aliyor. Kendinize gelin, Gün Zileli’nin Oda TV ile iliskileri sadece bir yakistirma degil, somut bir gerçek. Kendisi en son kullanilacak fisekler kategorsinde yer aliyor.

  3. Hurşit abi

    adnan menderes de mahkeme kararıyla asılmıştı beyim.

  4. Darbe mahkemesi

    Hursit Amca,
    Darbe mahkemesini de tipki darbe gibi savunmaktasin. Vakit eristiginde üzerine bir Türk bayragi örtülmesinden mutlu olacagin anlasilmakta. öteki tarafta Yassiada hakimlerini görürsen onlara “sizi seven birkaç kisi hâla var” de onlara.

  5. ertan

    AKPli herkesi kendi gibi sandığı için madde madde yalanları dizmiş buraya. Bu yazı çok iyi ve de şu; http://haber.sol.org.tr/yazarlar/fatih-yasli/yildirim-turker-sinavi-39528

  6. balkan

    “İspanya İç Savaşında, Franko’ya karşı savaşan bir kesim, Stalin’i bahane ederek Franko’ya dolaylı da olsa hizmet etmişti.” Bu çok sorunlu bir yorum olmuş. Sanırım İspanya Devrimi konusunda eksik bilgiden kaynaklanıyor. Yoksa Stalinist karşı-devrimci cephenin “düzenli” ordusuna, devrimi savunmak için katılmayan, ama bu eylemi hiçbir şekilde faşistlere yaramayan, yine son nefeslerini faşistlere karşı savaşırken cephelerde ya da Stalinist katillerin hücrelerinde veren devrimcilere bu suçlama kolay kolay yapılamazdı. Sayın Ragıp Duran İspanya Devrimi sürecinde Franko’ya dolaylı dolaysız bütün yardımı Stalinistler yapmıştır.

  7. Gün Zileli

    Ben de Ragıp Duran arkadaşımın bu güzel ve haklı yazısında aynı cümleye takılmıştım doğrusu. Balkan’ın yorumuna aynen katılıyorum.

  8. Franko'nun faziletleri

    ehheh… onlar dolaylı olarak faşistlere hizmet etti stalinist cephenin baskıcı ve paranoyak tutumu direk hizmet etti niye bu kadar sıkıntı yaratıyosunuz ki…

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑