Gezi Notları (9) Halk Kazanmış ve Güvence Altına Almıştır
Bence net bir şekilde belirlenmesi gereken nokta şudur: Halk, devrimin bu ilk adımında, tam bir birlik halinde, müthiş bir dayanışmayla sırtlanlar cephesini geri püskürtmüş ve kazanmıştır. Devrim, uzun süreli ve uzun vadeli bir mücadeledir. Bir hamlede her şeyi birden kazanmak mümkün değildir. Ama ilk dalganın somut hedefine bakacak olursak, iktidara geri adım attırılmış ve Başbakan, bütün esip üfürmelerine rağmen, bükemediği eli öpmek zorunda kalmıştır. Bundan sonra muhtemelen Taksim Dayanışması’nın tüzel temsilciliğindeki halk direnişi, Gezi Parkı’ndaki işgale şimdilik son verecektir. Bundan sonra Gezi Parkı’na kimse dokunamayacaktır. Dokunmaya kalkanın vay haline. Bu mücadeleyi veren halk anında orada olacaktır. İktidar cephesi kurmaylarını şu anda görür gibiyim, çevrelerine şaşkınca bakıp şiddetli bir trafik kazasından kurtulan insanların ilk söyledikleri sözü söylediklerinden eminim: “Verilmiş sadakamız varmış. Bu seferlik ucuz kurtulduk. Bundan sonra arabayı daha dikkatli sürelim.” Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’la ilgili videoyu izleyin, onların bundan sonra “normal hayatlarına” nasıl devam ettiklerini anlarsınız!
Ayrıca bu mücadele, Gezi Parkı’yla birlikte Taksim Meydanı’nı ve Beyoğlu’nu da kurtarmıştır. Bundan böyle İstanbul’un miting alanı, Başbakan’ın tahsis etme tenezzülünde bulunduğu Kazlıçeşme değil, Gezi Parkı olacaktır. Taksim ve Beyoğlu’nda yapılacak bütün gösterilerin toplanma alanı bundan sonra Gezi Parkı’dır. Orada toplanacak, Taksim Meydanı ve Beyoğlu’na yürüyeceğiz. Park, bundan sonra halk güçlerinin elindedir.
Bu bir yana, iktidar bundan böyle Türkiye’nin hiçbir yerinde kendini köpeksiz köyde değneksiz gezermiş gibi hissedemeyecektir.
Bu büyük mücadeleden gerekli dersleri de çıkartacağız elbette. Mücadelede yer alan çeşitli güçleri tahlil ederek başlayalım:
Ulusalcılar: Ulusalcılar diye genel bir kategoride ifade ediyorum ama onlar da çeşitli bileşenlerden oluşmaktadır. Mücadeleye bütün güçleriyle omuz veren ulusalcıların en büyük hatası, bu mücadelenin ulusalcı bir ayaklanma olduğunu sanmaları ya da öyle görmek istemeleri oldu. Bu yüzden de hareketin diğer bileşenlerini gereğince dikkate almak istemediler. Mücadeleyi kendi renklerine boyamak için çok fazla çaba sarf ettiler. Oysa anlamaları gereken çok önemli bir nokta vardı: Bugüne kadar AKP iktidarıyla ulusalcılar arasında, özellikle Silivri önlerinde ya da ulusal bayramlarda su yüzüne çıkan şiddetli çatışmalar mevcuttu. Ya da daha öncesindeki bayraklı cumhuriyet mitinglerini hatırlayalım. O mitinglerde Genel Kurmayın desteğiyle epey gürültü kopartmışlardı. Fakat bu sefer bambaşka bir unsur çıktı ortaya ve ulusalcı-AKP çelişkisini ikinci plana düşürdü. Bu, bizatihi devrimin kendisi ve devrimin güçleriydi. Sanırım ulusalcılar bunu yeterince görmediler ya da görmek istemediler. Artık ulusalcı-AKP’ci çelişkisi tali plana düşmüştür. Bunun yerini, bu aşamada ulusalcıların da bir parçasını oluşturduğu genel bir halk devrimi ile bugün AKP’nin temsil ettiği ama yarın başka bir iktidarın temsil edebileceği neoliberal sistem çelişkisi almıştır.
Ulusalcıların ikinci hatası, kendi ulusalcı ideolojilerinin gereği olarak, devrimin bu ilk adımında bile Kürt düşmanlığını sürdürmeleri olmuştur. Halk hareketinin büyüklüğü bu düşmanlıklarını belli ölçülerde yumuşatmış olsa bile gazeteleri (örneğin Aydınlık ve Sözcü) Kürt hareketine düşmanlığı aynı boyutlarda sürdürmek için çaba sarf etmişlerdir. Buna en iyi cevabı, halk devriminin o güzel fotoğrafı vermiştir: Türk bayraklı kızla, BDP bayraklı delikanlının polisin attığı gaz bombası dumanlarının içinden el ele yürümeleri…
Ulusalcıların, bayrak meselesinde görmeleri gereken bir diğer nokta ise, Atatürk fotoğrafları bir ölçüde anlaşılır olsa bile, Türk bayraklarının bu mücadelenin sembolü olamayacağıdır. Çünkü bu sembol artık devletin sahibi olan iktidarın sembolüdür. AKM binasından bütün siyasi semboller indirilirken dev Türk bayraklarının ve Atatürk posterinin indirilmemesi bunun göstergesidir. Doğu Perinçek, iki gün önceki yazısında bu durumu görerek bazı izahlar getirmeye çalışmış ama bence hiç de ikna edici olamamış. Ben, bu büyük hareketin ulusalcı kitleyi de eğitip dönüştürdüğüne inanıyorum.
Bütün bunlar böyle olmakla birlikte, ulusalcı karargâhın yine de belli ölçülerde sağduyulu davrandığı kanısındayım. Hareketin bütününde, kendi dışlarındaki güçlere karşı pek bir saygısızlıkları göze çarpmadı. Aşırı ırkçı Türk Solu hareketi, Taksim’de Kürt gençlerine karşı kışkırtmalara girişirken, İP kurmayı kendi güçlerini denetim altında tutup bu tür saldırılara kalkışmadı. Bu olumlu bir noktadır.
Kürt Hareketi: Hareket başlangıçta yalpaladı ve ilk mücadeleyi başlatanlardan biri Sırrı Süreyya Önder olmasına rağmen esas halk güçlerini mücadeleye katmakta tereddüt geçirdi. Kürt kitlelerinin kendi ulusal kırgınlıklarının ve kendilerini Türkler tarafından dışlanmış hissetmelerinin de bunda rol oynadığı düşünülebilir. Daha sonra Kürt hareketi mücadeleye daha etkili bir şekilde katılmaya karar verdi ama bu sefer de sadece gençlerden oluşan küçük gruplarını seferber etti. Üstelik neredeyse sadece Abdullah Öcalan posterleriyle. Elbette isteyen Öcalan posteri de taşıyabilmelidir. Bu büyük halk hareketinin ulusalcılar dışında bu konuda bir önyargısı yoktur ama kör gözüm parmağına bir tutumla otuz gencin eline neredeyse otuz Apo posteri tutuşturmak hiç de doğru bir taktik değildi. Yapılması gereken, mücadele alanına, iki yıl önceki 1 Mayıs’ta olduğu gibi, gerçek Kürt halk kitlelerini barış sloganlarıyla sevk etmekti. Bu, muazzam bir sempati yaratacaktı Kürt hareketine ama ne yazık ki, bu fırsat kaçırıldı ve boş yere ulusalcı demagojilere meydan verildi. Bununla birlikte, bu hareketin içinde yer alan Sırrı Süreyya Önder’in katkılarına ve BDP’nin ayak sürüyen tutumuna rağmen mücadelede yer alan çok sayıda Kürt devrimcisinin barikatlardaki tutumunun büyüklüğüne ayrıca işaret etmek gerekir.
Sol Blok: Bu mücadelede sol örgütlerden oluşan sol blokun bazı hataları oldu ama hemen baştan belirteyim ki, sol örgütler, esasen beklemediğim ölçüde sağduyulu davrandılar. Müdahaleci olmadılar, slogan yarışı yapmadılar, rekabetçilikten mümkün olduğu kadar uzak durdular, örgüt bencilliğini en asgari düzeyde tutmasını bildiler ve kendi militanlarıyla en ön safta çarpışarak bu gücün bir halk devriminde hiç de ihmal edilemeyecek bir güç olduğunu kanıtladılar. Ayrıca, ulusalcılarla Kürt hareketi arasında tampon rolü oynamaları da önemliydi ve olumluydu. En büyük hataları, Gezi Parkı’nı esas almak yerine, Taksim Meydanı’na fazlasıyla yayılma eğiliminde olmalarıydı. Bu, iktidarın “marjinal örgütler-yavrularımız” saçmalığına ve demogojisine olanak sağladı ve Taksim’e bilinen müdahaleye gerekçe hazırladı. Bununla birlikte, bu hata da çok abartılmamalıdır. Sonuçta, polisin Taksim’e o akşam yaptığı büyük müdahale, hareketin aleyhine olmadı, umutsuzca çırpınan iktidarın, dünya kamuoyunun gözleri önünde kendi ayağına kurşun sıkmasından başka bir sonuç vermedi.
Gençler: Bu kesimden çok söz edildi, bu yüzden uzatmayacağım. 90 kuşağı diye sözü edilen gençlik kitlesi hepimize gerçekten çok şey öğretti ve neredeyse mücadelenin belkemiğini oluşturdu. Tek hataları, Vali’yle görüşmeye gitmeleri oldu. Bu gençler, biz eski devrimcilerin, “düşmanla pazarlık yapılır ama insan insana görüşme yapılmaz” anlayışından uzaklar, doğal olarak. Çünkü böyle bir örgütsel ve ideolojik “terbiye”den geçmiş değiller. Bir bakıma iyi ki de geçmemişler diyesim geliyor ama işte böyle kritik anlarda böyle “katı” tutumların da çok faydalı olduğunu unutmamak gerekir. Elbette oraya giden gençler bütün bu kuşağı temsil etmezler ama yine de bu kuşaktaki bir aymazlık eğilimini de ortaya koymuş oldular. Bundan sonraki mücadelelerde öğreneceklerdir: Leş yiyici Sansarla konuşulmaz.
Anarşistler: Anarşizmin doğasına uygun olarak ademimerkeziyetçi bir tarzda hareketin içindeydiler. En ön saflarda mücadele ettiler, özörgütlenmelerde inisiyatif aldılar. Kendiliğinden harekete kendiliğindenci ruhlarını kattılar. Fakat Türk bayrağı kalabalığı içinde kara ve kızıl-kara bayraklarını daha fazla yükseltmelerini beklerdim.
Liberal Kesim: Daima AKP iktidarıyla devrim arasında konumlanan, homojen olmaktan uzak bu kesim de halk devriminden etkilendi ve bu kesimin AKP iktidarından kopuş süreci bu aşamada daha da hızlandı. Bunun en parlak örneğini, hükümete karşı açıkça bayrak açan Cengiz Çandar verdi. Derece derece diğerleri de böyle bir tutum sergilediler. Bazıları zaman zaman arabuluculuk rolüne soyunmaya kalkıştıysa da hareket buna izin vermedi. Kısacası, bu devrim, bir anlamda AKP-Liberaller blokuna da ağır bir darbe indirdi ve bir kısım liberali halk safına çekmeyi başardı.
Anti-kapitalist Müslümanlar (ilk versiyonda unuttuğum için özür dilerim): Bu kesim, devrimin yeni bir rengi olarak, AKP’lilerin ezberini bozmakta belirleyici bir rol oynadı. Gerçekten müthiştiler.
CHP (ilk versiyonda unuttuğum için özür dilerim): Özellikle milletvekilleriyle kritik bir gecede nöbet tutması çok iyi oldu. CHP de böylece parlamentonun kısıtlayıcı zincirlerini yarmış oldu.
Ülkücü Kesim: Büyük yer sarsıntısı ülkücü hareketi de sarstı. İtiraf edeyim, 1 Haziran günü Harbiye’de yanımdan bozkurt işaretleri yaparak geçen ülkücüleri gördüğüm zaman irkilmiştim ama kısa zamanda durumu kavradım. Bu gençler, kendiliklerinden, hatta genel merkezleri tarafından azarlanmayı göze alarak katılmışlardı harekete ve her zamanki cengaverliklerini bu sefer omuz omuza dövüştükleri solculara karşı değil, devletin polisine karşı sergiliyorlardı. Bu büyük bir dönüşümdür. Sarsıntı ve dönüşüm MHP başkanı Bahçeli’nin çelişkili tutumlar sergilemesine yol açtı. Bir yandan AKP iktidarına ateş püskürdü, bir yandan da taraftarlarının mücadelede yer almayacağını bildirdi. Bundan sonraki aşamada birbirinden uzaklaşan vapurla iskele arasında bacakları iyice gerilecek MHP’yi zor günler bekliyor bence.
Taksim Dayanışması: Başından beri düzgün ve kararlı bir tutum takınarak bu büyük mücadelenin sözcülüğünü hak ettiğini gösterdi. Bence son anda küçük bir hata yaptı. Ben olsam, Başbakan’ın seçtiği sanatçılarla (bu sanatçıların çoğu her ne kadar hareketi desteklemiş olsa da) aynı toplantıya gitmez, Başbakanla ayrıca görüşürdüm.
Ve isimsiz yüz binlerce kahraman, sapanlı teyze, Gazi mahallesi, Dersim, Ankara, İzmir, Bodrum, Adana, Samsun, İzmit, Muğla, Hatay, Mersin, Antalya ve burada adını anamadığım daha birçok kent ve kasabadaki on binler, futbol takımı taraftarları, Çarşı Grubu, türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Müslümanı, Alevisi, Ateisti, Ermenisi, Rumu, Musevisiyle bütün halk. Ve devrimin martirleri, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, gözünü kaybeden Vedat Oğuz, Muharrem Dalsüren, Burak Ünveren, Selim Poyraz, Yusuf Murat Özdemir, Necati Metin, Mahir Gür, yaşam savaşı veren Ali İsmail Korkmaz, Lobna Allani, ağır yaralılarımız, yaralılarımız, bu devrim sizlerin omuzlarında yükseldi ve ilk başarısını kazandı. Bugün ikinci aşama başlamış bulunuyor.
Binlerce selam size…
Gün Zileli
14 Haziran 2013
Çok yaşa Gün abi!
Yarılma ve Havariler’i arda arda okudum. Havariler kitabının son sayfalarını okurken tarih 1 haziran 2013′ dü. Tam da içimden; bir şeyler yapmalı ama geçmişin hatalarını tekrarlamadan yeni bir şeyler yapmalı, yeni bir söz söylemeli derken sokaktan gelen sesleri duydum. Anlayacağınız çok hoş ve yerinde bir tesadüf oldu.
gün hocam selamlar. mücadelenin kazanımları olduğu kesin ama en azından asgari düzeyde 4 kişinin hayatını kaybetmesinin 10 kişinin gözünün çıkmasının, binlerce de yaralının sorumlularının cezalandırılması yönünde sonuç almaya yönelmesi daha doğru değil miydi?
Ayrıca iktidar hala bu işi sönümlendirdikten sonra Gezi Parkı’na yönelecek gibi duruyor.
Hala Taksim Dayanışması taleplerinin somut olarak kabul edilme durumu söz konusu değil.
Mücadele bitmiş değil ki. elbette bundan sonra kasaplardan hesap sorulması talebi yükseltilecektir. Şimdi morali yüksek tutma zamanıdır. Bölünmeme zamanıdır. Daha yeni başladık.
Gün hocam; saymış olduğunuz bileşenleri -benim daha çok örgütsüz halk kitleleri olarak ifade edilmesini daha doğru bulduğum kitleyi- bir araya getiren pratik olarak meydanlardı. Bu unsurları temsil edebilecek bir koordinasyon ve temsiliyet bulunması mümkün değil. Meydanların katalizörü fiili taksim direnişidir. Taksim dayanışması taleplerini, en azından sorumluların cezalandırılması mücadelesini yine bu hat yürütebilir diye düşünüyorum. Fiili gezipark işgali bittikten veya şu an süregelen mahalle eylemleri sonlandığı zaman, şu ana kadar mücadele eden kitlenin (sonraki aşama için) taleplerde bir kopukluğu ve zayıflaması söz konusu olabilir.
Doğru. Şimdi binlerce öneri ortaya çıkacaktır. Halk burada da çoğulluğun erdemini yaşayarak taleplerini oluşturacaktır. Şu sıra en önemlisi iyimserlik ve moraldir. Onlar yenildiler ve çaresizlik içindeler.
Sanki herşey bitmiş gibi yazıyorsunuz. Bu şimdiye kadarki yapılanların tahlili olmuş ama eksik bir tahlil. Eşcinseller , çevreciler ve sanatçı entellektüel kesime değinilmemiş. Sol blok’a çok yumuşak değinilmiş. Sol’un bayrak fetişistliği her zamanki gibi ortadaydı. Taksim gezi parkının meydana bakan kısmı ürkütücü diğer kısmı ise ümit vericiydi. Bu övdüğünüz sol öbeklendiği sendika ve odalarda kendini gösterebilseydi en azından oralarda kıran kıran verdikleri bürokrasi savaşları da boşa gitmemiş olurdu. İşçi sınıfı orada bireysel , alabilenler yıllık izinlerini alarak direndi. Örgütsüz işçi sınıfı ise hem iş hem gezi parkı kendini paraladı. Paraladı çünkü onu temsil edecek ve bunu ona iletecek bir örgütlülüğü olmadığından , meydanda kaçtı kovalandı.O isimsiz yüz binlere kahraman arasına girmektense asıl sistemi yok edecek dinamik olarak en önde yer almalıydı.
Solun soldan ürkmesi bitsin artık. Daha açık yazalım.
Güzel bir eleştiri yapmışsın. Benimsiyorum.
şimdi ikinci büyük dalga geliyor. eksiklerimi orada tamamlarım.
Katkı.
Gün hocam saymış olduğunuz unsurları içermekle birlikte ben bu isyan dalgasının baş aktörünün örgütsüz halk kitleleri olduğuna inanıyorum. En şiddetli çatışmaların olduğu 1-2 haziran eylemlerinde, sol-sosyalist örgütler istişare edip karar alana kadar kitleler barikatlara yüklendi ve meydanların kazanılmasındaki baş aktörler örgütsüz halk kitleleri oldu. Yine birçok konuda yapılar karar alana kadar örgütsüz kitleler harekete geçti ve eylem alanlarını, biçimlerini değiştirdiler, yaygınlaştırdılar. Mahallelerde (hiçbir çağrı olmadan) alanları dolduran onbinler onlardı.
Gün hocam, bu iyimserlik için biraz erken değil mi? Tamam bu hareketin ne kadar olağanüstü olduğu, kararlılığı, direnci, yaratıcılığı büyük kazanç da. Karşı taraf henüz tam bir yenilgi yaşamadı ve zaman kazanıp güç toplama çabasında gibi geliyor. Sadece gezi parkı ile sınırlı bir başarı onları çok etkilemez, hatta diktatörlüğe karşı harelkete geçen kitlelerde moral bozukluğu bile yaratabilir. En küçük bir duraklama da saldırıya geçebilirler. Bunun gezi parkı olması şart değil, ama direnişin unsurları yargı ve polisin hedefi olabilir.
kesinlikle katılıyorum. bunu daha önce de yazmıştım ve bu YAZININ DA SON PARAGRAFI ONLARI SELAMLIYOR ZATEN.
Tabii ki. Evet ama onlar güç toplayacaksa biz de güç toplayacağız. Kendi haberleşme ve örgütlenme ağlarımızı daha da pekiştirerek. insanlara şunu söylemek gerekiyor. Birinci dalga başarıyyla sonuçlanmıştır. Şimdi daha büyük bir 2. dalga başlıyor. Anlayacağın devrim şenliği devam edecektir.
Antikapitalist Müslümanlar ve İhsan Eliaçık sizin mi gözünüzden kaçtı? Yoksa yüzde hesabına vurunca ihmal edilebilir bir değer miydi? Ülkücülerden de az mıydılar? Yoksa sizin sansürünüze mi uğradılar?
bunun adi grev kiriciligidir düpedüzzzzzzzzzz???????
http://www.radikal.com.tr/turkiye/dayakci_kocaya_eylemci_dayagi-1137569
çok haklısınız. ekliyorum
şimdi 2. ve daha büyük bir dalga başlıyor. En önemli şey moraldir. Halkın morali yerinde. Hiç korkmayalım.
Ellerinize sağlık, çok anlamlı bir yazı. Bir tek sendikaların bu harekete yeteri kadar destek verememesi, sözler verip tutmaması, organize olamaması çok büyük bir sorundu kanımca bu süreçte. Özellikle de küçük kentlerde çok büyük sorunlara, halkın yeteri kadar meydanlara çıkamamasına sebep verdi. Gezi’de de tabi ki eksiklikleri hissedildi, genel greve çıkmamaları da kitleyi azalttı ve çalışan çoğu kesimi alanlara yönlendiremediler. Üstelik Ankara’da yoğun müdahaleler sürerken, Kesk’in İstanbul’da bir müdahale daha olursa greve gideriz demesi hiç tatmin etmedi. Bir kez daha doğru zamanda kitleleri mobilize etmediler malesef, umarım bundan ders alabilirler.
ne güvence altina alinmis, polis kaskli insan topluyor , tayyib hakaretlerine devam ediyor, 12 eylulvari bir orgut fobisi pompalaniyor, ankarada polis saldiriyor, ne garanti altina alindi ne??? gün zileliden bekenmiyecek bir yazi. sol orgutler e vurmadan laf edilemiyor aferim…o ethem sarisuluk ten utanin bari. bu kafa yasaklari yikmadan onlarin uzerinen atliyarak ozgurluk alani sagliyacagini saniyor. o örgütler yillardir her mucadelenin en onundedirler bedel oderler, hic yaninda olunmaz . ama elestriye gelince vur abaliya.bu dogrultuda bir sol elestrsinin hic b ir samimiyeti olduguna inanmiyorum, keske samimi elestriler oneriler olabilse idi sevinirdik. sol orgutlerin birbirine karsi alerjisi , orgut elestricilerinde de daha kaba bi sekilde suyuor. sol orgutleri ayni onlarda gorulup tespit edilen elestri hastaligi ile elestirenler orgutu cogu kez sol orgutlrin gerisine dusuyor.hangi orguttensiniz ? ben sol orgut sevmez ve elestirenler orgutundenim.. elestride siraze kacmamli ve adil olunmali . birisi son gunlerde gelecek showunu yapacak, ama yetkili agizlari biz darbecilerle birlikte olmayiz diyecek, acikca direnisi karalayacak , ilerleyen gunlerde en agdali oportunizm sergileyecek,HDK nin Levent Tuzel i bitsin bu direnis artik diyecek , Zileli ayni telden calacak,(kazanilmistir garanti altina alinmistir demek bu demektir) birileri direnisin basindan beri taksimde olanlari carpitacak, kendiliginden barikat carpismalari var iken sanki taksim alaninda tartisan bi sol var algisi, ayiptir ayip. sol organize olma firsati bulamadan ilk gunlerde barikatta idi saldiri bitip barikatlar kurulmaya baslayinca ancak birbirini arayip blok kurma firsati oldu, bu sirada ilk ogrendigi sey daha ilk geceden varolan gezi komitesinin daha ilk geceden direnisi bitirip herseyi gezi parki icine cekmek, toplanan kitleyi evlerine gondermek oldugu idi, taksim alanina yayilmak??, orasi tutulamadi diye yanlis olarak alginamaz. Zileli capinda biri , taksime cikan yollarda barikat kurulmasa idi bu direnisin ulke capina yayilacak hal alamiyacagini bilir idi, yani Zile linin aklina gore , ilk gunden gezi parkinda kalsaydi dirensi, tarihte mayis haziran direnisi kalmazdi (iyi cevreci cocuklar kalirdi)…insaf ve izan lutfen ayiptir ayip…dusmanin her kara propagandasinda sizler boyle sola saldirma heveslerine kapilirsaniz , birakin siz solu tartismayi, sol sizin guvenilirliginizi tartissin…Ayip..
bence bu devrimci romantikliğiyle yazılmış bir yazı…taleplerin hepsinden vazgeçtikten sonra gezi parkı amacına bile ulaşamamışken, bir hareket nasıl başarılı oluyor.. daha doğrusu bu hareketi bu noktaya getiren, açıklamalarında demokratik haklarımız sözcüğünü bile dile getiremeyen bir dayanışma nasıl övgüyü hak ediyor..o yaşlı teyzelerin,amcaların çocukların tavayla kaşıkla kornayla destek verenlerin yani halkın neden meydanda olduğu unutuluyor mu? evet siyasi propaganda yapmak için orada bir sürü partinin illegal örgütlerin flama açtıklarını görüyoruz..ama evlerde binalarda tek bir bayrak asılıydı türk bayrağı ve yanında atatürk posteri …artık sosyalistlerin bunu görmesi gerekiyor..bu halkın %80 i bayrağını ve mustafa kemal i seviyor..onları yok sayarak türkiye de hiçbirşey yapamazsınız…bu kesimin kürtlerle hiç bir sorunu yok..sadece 2 istek dışında (ana dilde eğitim ve bunun kaçınılmaz sonucu olan ilber ortaylı ve bilal şimşirin dediği gibi demokratik özerklik) ülkenin parçalanması demek olan bu istekleri kimseye kabul ettiremezsiniz o yüzden beraber yaşamanın daha barışçıl yollarının bulunması bence en doğru seçenek olacaktır..
“İkinci büyük dalga” bir dilek ve temenni mi, tahmin mi, önsezi mi, çözümleme mi? Birazaçıklar mısınız?
gün abi
devletin istediğiyle sizin istediğiniz örtüşmüyor mu? devlet direnenleri eve göndermek istemiyor mu? kazanmaktan bahsediyorsunuz ama somut bir kazanım yok ki ortada. sadece vaatler var. devletin sözüne mi güveneceğiz? yargı onların yargısı, polis onların polisi. 5 talep istedi taksim dayanışması ama hiçbirini elde edemedi. ethem’in, mehmet’in, abdocan’ın katilini vereceğini mi düşünüyorsunuz? hani vali ve emniyet müdürlerinin istifası? gösteri ve toplanma yasasıyla ilgili güvence? gözaltındakilerin serbest bırakılması?
lütfen yapmayın. devlet insanları ellerine şeker verip evlerine göndermek istiyor siz de buna destek olmayın. en önemlisi de direniş sadece gezi parkı’ndan ve taksim’den ibaret değil. bunu ıskalıyorsunuz.
Su ucuz uckagittan vazgecelim artik. Sirri Sureyya basindan beri direnisin icindedir!!!!. Sirri Sureyya Cevre duyarliligi cercevesinde Vekil olmasinin hakkini vermis Ismakinalarinin onunde durmustur. Kitlelerin Polis teroroune ofkesinin patlamasi bununla baglantili ama bundan ayri bir surectir, ve Sirri Sureyya bu surecte hicte onder bir rol uslenmemistir, daha o gunlerde artik senlik yapalim havasina gelmsiti bu direnisi ya baris surecine yamamk yada senlik lay lay lom olarak bitirmek hevesindeydi. Polis terorune karsi durusta onun kadar CHP li vekillerde gazlandi kusura bakmayin. (eger sirri bilseydi bu agac isi agac isinden cikacak buralarta gelecek, siyasi partner AKP nin iktidarini tehdit edecek tovbe ederdi yesilciligie:))) simdiden resmi tarih yaziciligi yapmayalim.
Gezi Parkı ile ilgili yazılarınızın tamamını okudum, öncelikle elinize sağlık. Birkaç gözlemimi paylaşmak istiyorum.
1- Mücadele sıcakken NTV – Ferit Şahenk – Garanti Bankası’na yönelen ok tam isabetti. Taptıkları borsada sadece bir gün içerisinde %11 eridiler. Bu çok büyük bir orandır. Tekrar toparlanır veya toparlanmaz, bu ayrı bir konu. Fakat halk, iktidara sırtını dayayan kişilere aptal olmadığını gösterdi. Birkaç gün içinde bile herşeyin tepetaklak olabileceği bir ülkede yaşadıklarını anladılar. Kaldı ki bu pratik sadece Türkiye’ye değil, diğer ülkelere örnek olacaktır. Halk hedef tahtasına doğru kişiyi koymuş ve doğru hareketi yapmıştır. Yoksa sabahtan akşama kadar “kapitalizme sövmek” yeterli değildir artık.
2- Kürt hareketi konusundaki görüşlerinize katılıyorum. BDP, Türkiye partisi olma şansını çok kötü bir hamleyle ıskalamıştır. Sadece Apo’nun iki dudağına bakma konusundaki bedeli er ya da geç ödeyeceklerdir. Meydanda bulunan değişik siyasi görüşten gençler, eylemlerin umutsuz gittiği zamanlarda BDP’yi yanlarında görmek istemişler, fakat sadece Apo bayraklarıyla birkaç genç alanlara inmiştir. Bu da halkta olumsuz imaj bırakmıştır. Oraya kalabalık bir şekilde gelebilecek Kürt hareketi, ulusalcılardan bile olumlu not alacaktı. Meydandaki hava bu yöndeydi. Nasıl ki CHP için Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yok diye eleştiriyoruz. Aynı hataya BDP de düşmüştür.
3- Ulusalcılar, ne kadar eleştirilse de sol gruplarla beraber en az eleştirilebilecek gruptur. Kimseye olumsuz bir hareketleri olmamıştır. Gayet yapıcı ve iyiniyetlilerdi. Hatta bu kitlenin çoğunluğu, demokratik ve çoğulcuydu bile diyebiliriz.
4- Sol grupların tek eleştirilebilecek yanı, yukarıda da başka bir yorumcu tarafından belirtilen “sendikal hareketi” direnişin içine katamayışlarıdır.
Direnişten sonra şu iyice anlaşılmalı ki; hiçbir parti, grup veya hareket Türkiye Devrimi’ni tek başına sürükleyemez. Her renkten, her siyasi düşünceden, kimsenin birbirine üstten bakmayacağı çoğulcu ve katılımcı bir cephe oluşturulması lazım.
Gezi direnisi Polis terorune karsi kendiliginden PATLAMIS bir halk ayaklanmasidir. Halkin nezdinde bu polis terorunu her turden mucadelesi ile goz onune seren sol, sosyalist muhalif lerin bu anlamda surece yayilmis teshir faaliyetinin rolunu de gormemek icin kor olmak gerek, bir mayista ki Dilan`in gezide patlayan ofkesini gormemk icin kor olmak gerek…
İkinci büyük dalga içinde yaşadığımız bir gerçeklik. Halkın ruh hali bunu gösteriyor.
Tabii ki Gezi’den ibaret değil. Zaten bin de bunu söylüyorum. Gezi’de ısrar edip kendimizi ezdirmenin ne alemi var. Mücadele ülke sathında sürecektir. Daha büyük bir 2. dalga gelecektir.
Merhaba,
Yazinizi genel olarak begendim. Unutulan gruplar hakkindaki elestirilere katiliyorum ama ona zaten siz de katilmissiniz. Benim soylemek istedigim bir iki sey var. “Elbette isteyen Öcalan posteri de taşıyabilmelidir. Bu büyük halk hareketinin ulusalcılar dışında bu konuda bir önyargısı yoktur” demissiniz. PKK sivil halka karsi bile bombali eylemler yapan terorist bir grup. Gezi hareketi, ayni zamanda siddete karsi da bir hareketti. Bu anlamda Ocalan posterlerinin protestolarda olmasini biraz ironik ve rahatsiz edici buldum ben. Gezi eylemleri sirasinda insanlar hayatlarini, uzuvlarini kaybetti. Ama ayni sekilde teror eylemlerinde de sivil insanlar da hayatlarini, uzuvlarini kaybetti. Gezi eylemleri sirasinda olen, yaralanan, uzuvlarini kaybeden insanlar sizi uzmus anladigim kadariyla. Ama Ocalan da masum insanlarin olmesine, yaralanmasina, uzuvlarini kaybetmesine neden oldu. Ben onlara da cok uzuldum. O yuzden Ocalan posterlerinin, siddete de karsi olan bir eylemde yer bulmasini ironik buldum.
Iki kez Amsterdam’daki protestolara katilabildim. 7 Haziranda yapilan eylem biraz daha birlik icindeydi ama 9 Haziranda yapilan eylemde hem ulusalcilar hem de sol gruplar birbirlerinden cok ayri dustuler. Once ulusalcilar, Mustafa Kemal’in askerleriyiz dedi. Bu sol grubu ve beni de rahatsiz etti. (Mustafa Kemal’i seviyorum. Onun zamaninda kosullar nedeniyle savasmak gerekmis belki ama su anda asker olup, olmek ve oldurmek fikri beni rahatsiz ediyor.) Ama bir sure sonra ulusalci grup, sol grubun rahatsizliginin farkina varip, bu slogani birakti. Ulusalcilardan genc bir kadin, bana gore oldukca bbirlestirici bir konusma yapti. Ve sol grubun sloganini atti. Ama sol grup yine de birlesmedi. Kendi sloganlarini bile tekrar etmediler. Bence iki grup da biraz daha dayanisma ve birlik icerisinde olabilirdi.
Son paragrafta, butun irklari ve dinleri buyuk harfle yazmissiniz, ‘Turk’ haric. Simdi bula bula bunu mu buldun diyebilirsiniz tabi ama benim icin onemli olmasa da Turkluk idantifikasyonu (aidetligi, ozdesimi, kimligi, identification) yuksek olanlar bu durumdan alinabilir.
Ismimi soyismimi yazmistim ama simdi yaptigim yorum nedeniyle, insanlari askerlikten sogutmak kapsamiyla gozaltina alinmak istemem. Gerci almak isterlerse yine alirlar tabi ama ben yine de yazmak istemiyorum.
Sevgiyle kalin.
Türkü öyle yazdığımı ben de sonradan fark ettim ama tamamen bir harf hatası. Şimdi düzelteyim diyorum ama bu sefer de numaratör siliniyor ve yazı hiç okunmamş gibi görünüyor. Bu açıklamamı düzeltme olarak kabul edin.
Halkin yiktigi korku duvari , örgüt, marjinal sol gruplar, provakatörler demagojisi ile yenileniyor. anarsistler örgüt meselesindeki farkliliklari ile bundan maada olacaklarini düsnüyorlarsa yaniliyorlar. Baskici yasakci devlet , arkasinda örgüt var ve saf apolitik vatandas eylemi gibi bir ayrimla, baski sistemini legitime ediyor. kim garanti edebilir bir kitle gosterisine polisin arkasinda orgut var, orgut pacavrasi tasiyorlar diye saldirmayacagini? yoksa suna ikna edildikmi ?e o zamanda kendilerini degistirsin apolitik olsun o orgutler. e bu dupeduz baskiciligin onanmasi…??
Buna kimse yüz veremez. Anarşistler hiç vermez. O mücadelede doğrudan anarşist örgütlerde var. Örneğin Devrimci Anarşist Faaliyet. Marjinal örgütlere bu tür anarşist örgütler de giriyor. Zaten anarşistler, egemenlerin yaptığı hiçbir ayrıma sırtlarını dayamazlar. Hele masumiyet rollerini hiçbir zaman benimsemezler.
Özet olarak yaşananları sayarsak;
1- Biz siviliz flamalı gelmeyin!
2- Bu bir sivil direniş örgütler gelmesin!
3- Sadece Türk bayraklarıyla gelin!
4- Provokasyona gelmeyin!
5- Sizin yapamadığınızı biz yaparız, provokatörleri teslim ederiz!
6- Meydana çıkmayın gezi parkında kalın!
7- AMİRİM!
Sonra insanları Taksim’e çağır..Devlet büyük bir zafer kazandı
Polise insan teslim etme gibi bir suçlama çok ağır. Gerçeklmikte var mı böyle bir şey. Varsa braya yazın. Yoksa da böyle şeyler yazmayın. Bunlar moral bozar ve birlik havasına zarar verir. Öte yandan, daha bugün okudum: Taksim Dayanışması, SDP’li gözaltındaki arkadaşlara destek verelim çağrısında bulunmuştu. Yazdıklmarınıza hiç uymuyor bu çağrı.
BİR OKURDAN GELEN HATIRLATMADIR:
1. Kütüphaneciler
2. Yazarlar
3. Sinemacılar
4. Avukatlar
5. Veterinerler …
6. Müzisyenler
7. Doktorlar ve Tıp öğrencileri
8. Şairler
9. Sokak çocukları
10. LGBT bireyler
vb.
Unuttuklarınız…
bize selam yokmu gün abi
Eylem marksistlerin ufkunu aşıyor bu yüzden eylemlere destek vermelerine rağmen bundan birśey çıkmaz düşüncesi hakimdi. Eylem aslında kafada bitmişti.Dün Levent Tüzel aynı teslimiyetçi mantıkla konuştu.Eylemin bitirilmesini ve başka yöntemlerle devam ettirilmesinden bahsetti.Yüzyılda bir yaşanan bu tür ayaklanmaların eve döndükten sonra tekrarlanacağını sanan hayalperest kardeşlrime söyleyeceğim şu asıl siz devrimi katlediyorsunuz.Sonuna kadar gidilmeli sermaye gücleri süreci fazla kaldıramaz.AKP yi var Eden batı tehlike kendine sıcryacağı için alternatif aramak zorunda biraz daha sabır ve direnç.Tek umudumuz apolitik kitleler.
Son paragrafta var ya
beneden de geciikmiş bir hatırlatma.
Öğretmenler
akademiisyenler
Sokağı küfür konusunda uyaran Feministler
hatırlayanlar eklesin.
sence yeterlimi 🙂
Gün Abi loplarından öperim. Sakalları sal salabildiğine…
YAŞASIN, KAHROLSUN BAğZI ŞEYLER!
Taksim direnişinden çıkartılması gereken en önemli ders; 1968 kuşağıyla 1990 gençliğinin komünal bir yaşamı hayata geçirerek omuz omuza mücadele etmesidir.Paranın saltanat sürmediği bir yaşam biçimiyle doğanın ve özgürlüklerin savunulması vicdan sahibi bütün insanları bir araya getirdi.Hareketin kendiğindenci yapısını unutmamak gerekiyor. Barış umutlarını iktidarın ‘demokratik açılımına bağlamış olan kürt hareketinin ‘aman barış sürecine zarar vermeyelim’ kaygıları yüzünden halkların kardeşliğini ortaya koyacak buluşma ne yazık ki gerçekleşememiştir ama henüz mücadele sona ermiş değildir ve bu çağrı ısrarla yapılmalıdır.Çünkü savaşın acısını en çok yaşamış kürtlerin iktidar tarafından aşağılanan türk halkıyla aynı mücadelede buluşması şovenizmin ve gelecekteki iç savaş tehlikesinin panzehiri olacaktır.Bu mücadele içinde ve öncesindeki 1 Mayıs’ta SDPnin militan rolüne dikkat çekmemiz gerekiyor.Üç önemli barikatın savunulması görevini başarıyla yürüten bu arkadaşlar sorumluluk bilinci yüksek bir direniş gösterdiler ve iktidar onları hedef aldı.Anayasal düzeni yıkmak suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorlar.Bu da direnişçi kitleye gözdağı amacı taşımaktadır.Mücadele dalga dalga yayılarak genişleyecek ve derinleşecektir,henüz kimsenin alanları terk etmek gibi bir niyeti yoktur.Gelecekteki iktidar alternatifinin de komünal çapulcular hareketi olduğu açığa çıkmıştır.
Çok doğru. Hareket budur. Twitterde belirtmiştim. Fransız devrimindeki sankülotların (baldırıçıplakların) benzeridir komünal çapulcular hareketi. Ve bitmiş bir şey kesinlikle yoktur. Dalga yükselmektedir. Bu dalganın hemen ardından ikinci ve daha büyük bir dalga gelmektedir. Bunların işi bitiktir.
31 Mayıs Devrimi oldu hala 31’e doyamadım! Meclisden geçsin ve paylaşılsın: Haziran da 31 çeksin!
Başından beri; zanax ın yanı sıra rakı, ot-bok çaktığından şüphem yoktu. Yalnız, “gezi parkı leş gibi sidik kokuyor, hatta büyük abdestlerini bile yapıyorlar!” açıklaması ile artık kafayı aside bağlandığından eminim. E.a mı, Tomalarımda ücretsiz halk tuvaleti var dedin de sıçmadık mı?
Gencler Gezi den mektup yayinladilar. Cok acak gönüllü ve tesekkür mektubuydu. Onlara ufak yorum yazmistim aynen sizlerle paylasmak istiyorum.
Nidal Hawari SIZLER VARYA EN KULAGI KESIK DEVRIMCILERI BILE UTANDIRDINIZ. KONSER ICIN BILET, DEVRIM ICIN PARA TOPLARKEN, AYAKLANMA ISYAN FELSEFESI YAPARKEN, SIZIN AYAKLANDIGINIZI BILE GÖREMEDILER ICTEN ICE BIR KISKANCLIK VAR. ISI ONLRA TESLIM EDERSENIZ YARI YOLDA KALIRSINIZ. ICTEN SIZE GÜVENMIYORLAR
CHP li vekilin polise tas atanlara tekme atmasi. tas atanlar provakator diyor nerden belli. onami kalmis sokakta polise tas atana sopa atmak, chp milletvekili soysala iyi bi sopa gerek..
sankulot benzetmesi , hareketin mizahi kismen kufurlu yonu ilede ortusuyor bence…
Sol u yanlis anlamak, deniyorki sol cok olgun davraniyor, yarisa girmiyor,(yani beklenmiyor ondan bu tavir) hatta yatistirici rol oynuyor catismasi muhtemel kesimler arasinda. size solun o kadar bayagi oldugunu kim soylediki ???? nerden kaynaklandi bu ön kabul?
reformizm görev basinda gezi yi birakalim ulkeye yayalim mucadeleyi. e akli eveller geziyi biraktiginiz gun bu eylemler ulke capinda bitiverir. birakin geziyi polis dagitsin, ilk kursunu burjuvazi atsin , Bu Levent Tuzel ne tarz bir solcu allah askina?????
Direnise katilan halkin buyuk bir kesimi sürmesinden yana , bitirelim diyen sag öncü kafali reformistlere de bir iki laf eder herhalde Zileli..
Sinifta kalan marxist sol degildir, sinifta kalan sendikalara tünemis her renkten sendika bürokrasisidir, sinifla iliski kurmanin yegane platformu sendikal alan olursa baskacada olacagi yoktur…
“”Anlamadığımız bazı şeyler var.
Neden kimse kameranın karşısına geçerek, “hayatımıza müdahale etmenden bıktık” diyemiyor? Neden kimse “ne yememiz gerektiğinden, neyi içmemiz gerektiğine,
içeceğimizi saat kaça kadar içeceğimize karışmandan, kaç çocuk yapacağımızdan, çocukları kaç yaşına kadar kucağa alıp alamayacağımıza, nerede yaşamamız gerektiğinden, hangi parkta oturacağımıza, hangi gazeteyi okuyup, hangi TV kanalını seyredip, kimlere saygı duymamız gerektiğine kadar burnunu sokmandan, neyin sanat, neyin ucube, neyin müzik, neyin gürültü olduğuna karar vermenden, kimin terörist, kimin vatansever olduğunu fişlemen den, kimin Müslüman, kimin kafir, kimin çapulcu, kimin soyguncu olduğunu ilan etmenden, hayatımıza, anamıza, babamıza, aslımıza burun sokmandan, kitlelerin geriliğine hitap ederek aldığın oylarla, toplumun sana oy vermeyen kesimlerin haklarına tecavüz etmenden, burjuva demokrasisinin “…oy ve seçim” sistemlerini, senden olmayanlara tecavüz etmek için anahtar olarak görmenden, Mısır’a Libya’ya, Suriye’ye ders verirken, “halkı ezen hiç bir sistem ayakta duramaz” derken, kendi halkını ezmen den, kendi halkına “kemer sıkın” derken, dünyanın en zengin insanları arasına girmenden, insanları prompter cihazıyla hipnotize etmenden, kimse neden “neyin ağaç, neyin fidan olduğuna bile karar vererek” bizleri salak zannetmen den BIKTIK demiyor?
Neden kimse, sen hoca mısın, antropolog musun, mimar mısın, filozof ‘musun, ürolog musun, seks doktoru musun nesin ULAN sen demiyor? Olay sadece bir ağaç meselesi değil, ağaç ile birlikte bizim iktidar tarafından söndürülen umutlarımızın da yeşermesidir. Direnişe son gün gelip Başbakan’la görüşüp “hadi eve dönüyoruz” diyenler zaten evlerinden çıkmamıştı ki? Direnen kimse, karar verecek te o’dur! Bu nedenle olayın gerçekliğinden kaçanlar, popülist sanatçılar, eliti, yarı aydınlanmış küçük burjuva liberaller, bizim sorunumuzu çözemez!””
REDHACK
Zileli AKP ile görüsme heveslisi aydin yarim aydin sanatci taifesi ile fikir birligi icinde, direnen kitleye fikrini hic sormadan , eylemin bitmesi baska duzeylerde devam etmesi gerektigi arzusunu yazivermis.. (bu akp nin tezidir aslinda )yok oyle gizli önculuk Zileli, hangi forumda kime sordunda eve gitmekten bahsediyorsun. o sanatci taifesinin amaci cok acikken onlara paralel nasil yazarsin ?.. madem ki kitleler hic bir sol öncuyu takmadan yaptilar bu isi, birakinda sag onculeri de dinlemeden karar alsinlar…
Tanri halki Levent tuzel gibi marxistlerden Zileli gibi anarsistlerden korusun…
Sevgili Gün Zileli,
Degerlenldirmelerinizde dünyanin dört bir tarafinda yasayan Türkiyeli Göcmenlerin ,sürgünlerin ve dünya Halklarinin Taksim adinda sloganlasan devrime verdikleri destegi degerlendirmeyi unutmussunuz,yasanan ve hala yasanmakta olan ve hizi gelecekte devam edecek olan mücadeleye dünyanin bir cok ülseninden destek geldi.Bu da bir katkidir
Tayyipten firca yiyor Sendikaci görüsmeci, bunu gizliyor. ne zaman Tayyip bunu acikliyor sendikacimiz da o zaman acikliyor. Halki temsil etme cesaretini bulamayan Sendikaci ne adina oradadir….????
Başbakan’ın bu sözleriyle ipucunu verdiği sendikacının DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu olduğu ortaya çıktı. Vatan gazetesine konuşan Çerkezoğlu, yaşananları şöyle aktardı: “Sorun sanki sadece Gezi Parkı’ndaki ağaçlar, sadece bir mimari meseleymiş gibi konuşuldu. Bir süre sonra söz aldım. ‘Sayın Başbakan biz bu görüşmeyi 25 Mayıs’ta yapıyor olsaydık, bunları konuşabilirdik. Ama artık haftalar geçmiş, insanlar sokaklara dökülmüş, 4 kişi ölmüş… Aradan 17 gün geçmiş, anneler sokaklara inmiş… Eğer çözüm için buraya geldiysek, ki biz de siz de bu nedenle buradayız, gerçekleri konuşmak zorundayız. Bu kadar insan sokaklarda gece gündüz size bir şeyler söylüyor. Bunları konuşmamız gerekmez mi? Bu artık bir sosyolojik, toplumsal olaydır. Bu sadece bir mimari mesele değildir’ dedim. Ben konuşurken, sık sık sözlerime müdahale eden Başbakan, ben ‘Sosyolojik, toplumsal meseledir’ dediğimde çok sert tepki gösterdi. Sesini yükselterek, ‘Siz kim oluyorsunuz da bize sosyoloji öğretiyorsunuz? Biz sosyolojiyi de psikolojiyi de biliriz. Sizin haddinize mi bize bunları söylemek’ dedi.
Sümeyye Erdoğan çıkardı
Ben de ‘O zaman bunu konuşalım diyoruz’ dedim. Ancak bu sözlerime daha çok sinirlendi. Tepkisini ayağa kalkarak sürdürdü. ‘Böyle tepki gösterirseniz çözemeyiz’ dedim. Başbakan, ‘Haddinizi bilin, sizin haddinize mi bize sosyoloji öğretmek’ dedi… Yanındakiler Başbakan’ı sakinleştirmeye çalışıyorlardı ama sakinleşmedi. Böyle olunca Sümeyye Erdoğan, babasının yanına geldi ve onu odadan çıkarttı. Başbakan’ın toplantıyı terketmesinin ardından bizimle kalan Hüseyin Çelik’le birlikte 15 dakika daha orada kaldık. Herkes şoktaydı.”
Çerkezoğlu, bu olayı konu etmeyi düşünmediğini de belirterek, “Ama bugün Başbakan kürsüden bu olayı anlatmış” dedi.
Sol hedef sag pratik: bu hareketin momenti gelecekteki ozgur toplumun nüvelerini dolaysiz tasir, gelistirince devrim dedigimiz seye ulasacagiz , simdi gezi direnisi bitirilmeli alanlara yayilmalidir..
Bu hareket baskici otoriter fasist uygulamalara karsi bir halk direnisidir, hedefi polis ve devlet terorunun etkisiz kilinmasi,(en azindan somut bicimde geriletilmesi) orgutlenme gosteri ifade ozgurlugunun fiilen kazanilmasi , olmalidir, bu gelecekteki ozgur toplumun, devrimin yaratilabilmesinin, olanaklarini yaratir. devlet ve polis teroru , asiri uclar , arkasindaki su bu orgutler demagosjisine yer vermiyecek olcude geriletilip, orgutlenme ifade ozgurlugu, fiilen kazanilasiya kadar surdurulmelidir..
çok haklısınız.özür.
yeni gelecek dalga yi acikliyorum.
iktidar degisecek, CHP gelecek, kurd ler eskisi gibi kalacak, anayasa ilk maddeleri degistirilmeyecek, turkiye turkl milletinin ustunlugle ve diliyle temsil edilecek. Turkiye yi kimse bolemiyecek. yasasin ozgurluk, yasasin turkiye. Yasasin AKP siz turkiye. Yasasin geziparki temsilciler i ve bizi temsil eden okumus, aydin, unlu, artist, popcu, sahsiyetler.
yasasin sosyaldemokrasinin iktidar ayaksesleri.
AKP bitsin ve gitsin , tum taksim katilanlarin ortak istekleri bunu istiyor, yeni iktidar a gelen onemli degil. Gelen AKP den iyidir. Yani iktidarlar ve parlamenter sistem yikilmasin sadece iktidardaki parti gitsin. nekadar guzel temsilcilik seklinde ve bariscil sekilde konusarak herseyi haletmek. Gerekirse iktidadaki partinin verdigi soze guvenmek, ne guzel, beni mutlu ediyor.
Dunya devrimler tarihiy le, son donem amerika da ve avrupadaki sivil orgutlerin, halkin isyanlarini ve bugun gelinen noktalari okuyunuz. Sarhos musunuz, ne soylediginizi bilmiyorsunuz.
Devrim ha ……(cok guluyorum bu tavuk ve dari bambari hikayesine ) 50 yildir bu tip ayaklanmalar her yerde oluyor, nerde devrim oldu?nerede sistem dustu. bolivya da mi? yunanistanda mi ? ispanyada mi ? isvec demi ? Newyork da mi ? olaylarin akabilinde, sizlerin de istedigi gibi iktidar parti gitti. parlamento daki iktidar parti geldi. renkler ve bayraklar degisiti. Demokrasi bu ogrenin. Gerci hepiniz bu dokrasiyi istiyor ve hedefliyorsunuz.
ya bu halusiyon gormeniz icin ne aldiniz banada versenize bende pembe bakmak ve gormek istiyorum. Benim bu sekilde olaylara bakisim. beni cok rahatsiz. lutfen benide Alis harikalar diyarina yada deniz de kirk fersah ortamin nin icine alin.
Gun Zillenin Ilk yazisindan alinan bayrak ve ataturk portresi hakinda dusundukleri.
Ulusalcıların, bayrak meselesinde görmeleri gereken bir diğer nokta ise, Atatürk fotoğrafları bir ölçüde anlaşılır olsa bile, Türk bayraklarının bu mücadelenin sembolü olamayacağıdır. Çünkü bu sembol artık devletin sahibi olan iktidarın sembolüdür. AKM binasından bütün siyasi semboller indirilirken dev Türk bayraklarının ve Atatürk posterinin indirilmemesi bunun göstergesidir
19 nolu Anonim 14 Haziran 13 / 3pm yazan zat Gun Zilleli den cesaret alarak verdigi cevap,
PKK sivil halka karsi bile bombali eylemler yapan terorist bir grup. Gezi hareketi, ayni zamanda siddete karsi da bir hareketti. Bu anlamda Ocalan posterlerinin protestolarda olmasini biraz ironik ve rahatsiz edici buldum ben. Gezi eylemleri sirasinda insanlar hayatlarini, uzuvlarini kaybetti. Ama ayni sekilde teror eylemlerinde de sivil insanlar da hayatlarini, uzuvlarini kaybetti. Gezi eylemleri sirasinda olen, yaralanan, uzuvlarini kaybeden insanlar sizi uzmus anladigim Ama Ocalan da masum insanlarin olmesine, yaralanmasina, uzuvlarini kaybetmesine neden oldu. Ben onlara da cok uzuldum. O yuzden Ocalan posterlerinin, siddete de karsi olan bir eylemde yer bulmasini ironik buldum.
Gun Zilleli daha dune kadar Ataturk diktator, dersim katliyaminin sorumlusu, tek ses ,tek parti, tkp lileri oldurtu. anadolu halkini hice sayip irkci lozan anlasmasini imzaladi. turk genclik nutuklari atti. kizi ucakla dersimi bombaladi. Kendisine rakip olan herkesi oyunlarla meclisten uzaklastirdi yada suikasta ugratti , bu halk kemal den ve kemalist lerden cektigini osmanlidan cekmedi ,
daha bircok seyler soyluyordun, Bu gun o isyandaki bayraklara IP yeniden kaninmi isindi. GUN ZILLE bir anarsit gibi yaz bir anarsist gibi durus sergile. Yada artik ne oldugunu aciklarmisin? anarsist misin?, Marsist sol musun? kemalist misin ?IP midsin?
Sana yakismiyor; bu 19 nolu anonim in yazisi. Senden cesaretle bu sekilde yazmasina karsi cevapsiz birakman.
Gun bu akis bitecek , hersey eskisi gibi durulunca herkes kendi yazidigiyla, dusuncesiyle belirlenecek.
Sakin kizma daha sonra sana kurd dusmani, Dogu parincekci. ulusalci demelerine . Cunku bazi yorumlarinla bunu hak ediyorsun.
devlet-iktidar egemenlerince kabül edilip garanti altına alınmış somut bir kazanım görünmemesine rağmen zilelinin bu iş oldu gezi kazanıldı şeklindeki yazısı esasen hem bizim hem kabül etmemesine rağmen devlet-iktidar efendilerinin hemen hepimizin zihninde başarıldı başardık hatta nihayet kedi olalı bir kezde olsa fareyi yakaladık seviyesinde duygu ve heyecanı devrimci romantizm ile açıklamak mümkün değildir bu duygunun gezi direnişi destekçilerinin hepsinde olması bile amacına ulaşıp başardığı şeklinde okumamız doğrudur.aslında başlangıçtaki gezi direnişinin taleplerinin istifa,sorumluların yargılanması gibi gerçekleşmemiş olmasına rağmen bizimde beklemediğimiz seviyede toplumsal devrim direnişi isyan seviyesinde beklenmedik sonuçları hatta içinde çürümüş sistem kapitalizm ve paradigmaya egemen hegemonyaya itiraz ve isyanı barındırması seviyesinde ülke nufusunun değişik ölçülerde 1/4 inin katılmış olması tarihimizde ilki başarması ilede hafızamıza başarı öyküsü olarak kazınmıştır.benzetmek olmasada bu kadim topraklarda bu seviyede toplumsal devrim kalabalıkları ile sokaklara toplumun çıkması 1908 yurttaşlık talepleri ile anayasal yurtaşlık hakkı için yaşasın özgürlük sesleriyle üsküpten atinaya izmirden izmit ve istanbul sokaklarına çıkan 105 yıl öncekinide aşan seviyede hem sistemi egemen paradigmayı hem hepimizi derinden etkileyip sarsan seviyedeki devrimin 20 günü tamamlayıp 15-16 hazirana kendini taşıması sadece gezi talepleri değil onuda aşan seviyede toplumsal ve politik sonuçlar doğuracağını şimdiden görmemek için kör olmak lazım.yukarda katılımcıları listesinde önem sırası gibi kısır tartışmalara girmeden hatta devrimin asıl meşruiyetini sağlayan sırrı ertuğrul gibilerini itibarsızlaştırmadan öğrettiklerinden bir miktarda hedefindeki reel iktidar kadar kendi iktidarlarımızdan da ders alabilip toplumsal olanın politik dinamiklerin bileşkesi ve bütünü olduğu gerçeğiyle yüzleşip kendimizden kalkmadan politik dersler çıkarabilirsek gelecek beklentimizdekinin engelleyeni değil kolaylaştırıp daha büyük hedeflerde başaranı olabiliriz.bu devrimin en büyük kazanımlarından biride ne tanrı ne efendiden günümüze bizde bir türlü rüştünü isbat edemeyen özgürlükçü anarşizmin bizdede bilinenin aksine önemli bir toplumsal dinamik olduğunu görmemizi sağlayıp en büyük katkısının bu geleneklere olabileceğini göstermiştir
Read more: http://www.gunzileli.com/2013/06/12/gezi-notlari-8-kim-bunlar/#ixzz2WIxbGZmw
nihayet türkiye devriminin dinamiklerinden bir ayağı eksik tartışmasının cevabı verilmiş kürdistan ayağı tamam deyip eksikliğini hissettiğimiz batı ayağının dinamiğide ben gezi parkındayım dediğini hatta türkiye devriminin iki yakasını bir araya getiren kalbinin attığı yer taksim gezi parkı olduğu tarihin sayfalarına yazılmıştır.devlet-iktidar hegemonyasının demoklesin kılıcı gibi sürekli başımızda salladığı yasaları ve gayrımeşru hukuğunun panzehiri türkiye toplumsal devriminin isyan bayrağı gezi parkı demoklesin kılıcı gibi iktidar efendilerinin ve sistemin başı üstünde sürekli sallanacaktır.devlet-iktidar hegemonyada zülüm bitmez ama her defasında yeni roboskilerde,yeni reyhanlılarda yeni maraşlarda yeni özgürlük ve halkın kazanımlarına her saldırıda efendilerin aklına taksim gezi parkı gelecektir ve biz toplumsal muhalefet dinamikleride her saldırıya taksim gezi parkından isyan ve mücadele çağrılarını başlatacağız.son müdahelede gezi platformunun gezi içinde sadece platform çadırı ile devam kararına rağmen yapılması gerçekleşen başarının iktidar-devlet efendilerini rahatsız edip güç gösterisi olduğunu düşünürsek bu durumun yenilgi değil tam tersi sonuçları olacağı şimdiden belli olmuştur.platformun süreci yönetmesindeki dik duruşu zilelininde dediği gibi devrimin 1.aşamasının başarılması hatta eksik ayağın tamamlanıp türkiye toplumsal devriminin yeni kalbi taksim geziden atmaya başladığını sadece türkiyeye değil bütün dünyaya göstermiştir artık geziye dünyadan yeni yüz yılın devrim ateşinin yakıldığı yer olarak dünya devrimcilerinin akınına uğraması içten bile değildir şimdi bu kaznımları kalıcı hale getirip içerden dışardan geziye akın edecek milyonları gezi platformunun gezide açacağı daimi stantla devrim park müzesine çevirmenin hazırlığını yapmanın zamanıdır.bunun engellenmesi halinde platformun çağrısı ile geziye milyonların sahip çıkmasına ihtiyaç vardır.sendikacının bu direnişi sadece ağaç çevre duyarlılığı olarak daraltmanın tam aksine sistem karşıtlığı devlet-iktidar hegemonya itirazi içerdiğini söylemesi doğrudur.zaten sistemi sistemin sahipleri ve efndilerin hizmetkarlarını en çok korkutup kızdıranında bu olduğunu anlayıp buradan yumuşak karından devam edilmesine ihtiyaç vardır 35 nolu yorum harika olmuş elinize sağlık
gun
yazindaki turk bayragi ve ataturk posterleri artik iktidarin sembolleri oldu, bu mucadelenin sembolu artik olamiyacagini diyorsun daha once kimin idi
gun sen ne diyorsun anlamadim
eskiden ulusalcıların devleti denebilirdi. bu devlet artık sembolleriyle birlikte neoliberal sistemin temsilcsi akpnin eline geçti (Harbiyeden aceleyle yazıldı)
43 nolu ozgurlukcu arkadas.
Yahu devrim basladiysa neden haber vermiyorsunuz? ulke disindaki devrim surgunu arkadaslara da haber verelim onlarda gelsin.
Lenin ve 1917 de trenle acele zurih den rus ya gitti. surgundeki tum rus devrimci ve anarsistler de ayni donem ulkelerine dondu. Dunya paylasim savasi altust oldu. Kapitalizm panikledi.
Cunku devrim olmus.
istanbulda devrim baslamis yani sehirlerden , kirlardan , genel ayaklanma dan degil bu bir gezi parki meydanindan baslamis devrim devrimdir , Marksizm, anarsizm , Bolivarizm cop kutusuna, eeee bu turkiyedeki yeni devrim modeli nasil?.
Komunler ,kollektifler, konferatifler, nerelerde baslandi?. koyluler topraklara el koydular?. fabrikalari isciler mi yonetiyor. Belediye tasimasi , saglik , egitim konut, ucretsizmi oldu, Hukumet ve TBMM dagitildimi? TV radyolar elmi degistirdi?
ya… lutfen soyleyim sevincden delirecegim. Devrimimiz de dans edelim.
ABARTMIYORUM DEGIL MI? Sizden ogrendim bu abartmayi, bana kizmayin, bu ornekleri yazdigima. Ben sizin gibilerin talebesiyim. Daha hocalarim kadar usturuplu abartilar yapamiyorum. dogaclama ,dogaclama ve dogaclama
Gercekleri yazin, neler yasaniyor , neler oluyor
Turkiyeli olarak 1453 tarihin den beridir abartili, kompleksli, ozentili yasamaktan biktim.
Sizlerin bu coskusunu kirmak istemiyorum . cosku , motivasyon cok mukemmel birsey ,ama abarti icin ayni seyi soyliyemeyecegim.
Biraz sakin, akillica bakip yazalim ,davranalim.
Gercekleri yazayim mi?
Taksim ve Turkiyenin her yerinde her renk ten ,her yastan halk ayaklandi ( Capulcu isyani )isyan etti. Bu TC tarihinde bir ilk dir. ilk olmasini da istemiyorum ve yukselmesi icin elbirligiyle calismaliyiz.
Isyanin su anki neticesi cesitli reformlardir . Isyanin bize ogretigi ise artik uyumuyacagiz, topluca yada birey olarak isyan edecegimizdir.
Devrim reform degildir. Sosyal donusum hic reform degildir. Gerceklere bakip ne yapmamiz gerekiyorsa onumuze koyalim.
Ülkücülere ve ulusalcılara değen sihirli değnek Kemal Burkay’ı da diriltmiş :
http://www.odatv.com/n.php?n=aaa-kemal-burkay-neler-diyor-oyle-1606131200
eski devrim paradigması açısından haklısınız. Ama devrimin iktidarın el değiştirmesi olmadığı da bir başka gerçektir. Yeni devrim paradigması bunu reddeder.
ozguç arkadaş haklısın bir miktar 55 yaşında sürekli yenilmiş ve ahır ömründe toplumsal devrim göreceğine inancını yitirmiş bir toplumsal devrimcinin 20 gündür görüp yaşadıklarından sonra yukardaki yorumunu abartılı bulabiliriz elbette senin bile ilk defa yaşadık bu ilkti artık büyütüp üstüne ekleme zamanı diyerek zihninde ve 20 günde 90 kuşağının bize öğrettikleri ile 20 gün önceki özgürlükçü ile bu günkü özgürlükçü benim için devrim olabilir.zaten bunu diyemesek hep birlikte 90 kuşağına haksızlık yaptığımızı düşüneceğim.yukardaki yorumda gezideki devrim standı ve dünya toplumsal devrim müzesi fikrini yılda 10-20 milyon evrensel devrimcinin ziyaret ettiğini hayal edebiliyorsak döviz kokusu alan sistemin egemenleri elimizden almadan hazırlanmayı düşünmek bile zihnimizin bile özgürleşmesi seviyesinde devrim olabilir
48 nolu ozgurlukcu arkadas anliyorum bu coskulari ,ama yine de bazi seyleri abartmak bizi yolumuzdan uzaklastirir, hata hata durdurur. Hepimiz sevincliyiz. 90 kusagi turkiyede 5 veya 8 milyon kisi den olusuyor herhalde. Bu 90 kusagi dediginizi de anlamiyorum. 90 kusagi eylemlerin 2. gunun de ulusalcilarla yogunluk kazandi. Tahip eylemcileri genc ,coluk cocuk dedi. Meydanda yapilan yas istatistigi ortalamasi 28 cikti. Ortalama ihtiyaci duyulmasi bize sadece 90 kusaginin isi olmadigini Ozal doneminin generasyonunun da buyuk bir yer teskil ettiginin sinyallerini veriyor. Gezi parki platform u dakiler 30 ile 50 yas arasinda .
Gezi parki isyanindan once 25 Mayis ta Gun zilelinin generasyonundan olan bir anarsist , facebook uzerinden taksim parki ni koruyalim kampanyasi na anarsistleri cagirdi.
Anarsistler ikinci gunu de ulusal bayraklarini gelmesiyle rahatsizliklarini belirtip imzaya acik ortak bildiri yazdilar.Ortak bildiriyi yazanlarin cogunlugu eski solcu 68 ve 78 kusagindan olusmaktadir. yani agir abiler. . Yine bir sinirlamayla ( 90 ) sinirlanani kutsuyoruz. bu toplumsal hastaliklarimizdan biri Ageism dir. Bir bitse hersey daha hizli ve daha guzel olacak.
Bu toplumsal hastalik hakkinda yesil anarsi facebook da bir yazi hazirliyorum. isterseniz bir gozgezdirebilirsiniz.
1453 tarihinde disa vurum ve bununla bize gelen olumlu ve olumsuz ( kisilik ve toplumsal hastaliklar ve kisilik bozukluklari hk ) seyleri ozet olarak yaziyorum.
Gun
-yeni devrim pragdimasi ne demek?
-nerede olmus?
-sonuclari?
-gercekden buna devrim diyebilirmiyiz?
-post modern devrimde denile bilinirmi?
-post revorefolotion diyebilirmiyiz?
– People’s Government jointly revo ?
O zaman isimiz kolaylasiyor. her 20 gunluk isyan devrim ise! Isyanin ardindan hukumet ; “tamam sizin dediklerinizi istanbul halkin a soracagim ” ( % 50 oy AKP nin) ve kendi hukumetimin planlamasiyla parki yeniden hayata gecirecegim ” diyorsa ve biz de peki bekliyelim, gorelim, bakalim diyorsak , buna da devrim diyebilirmiyiz ki .Sah Tahip bey gezi platformun demokratik isteklerinin sadece birine cevap verdi ve yapacagini soyledi. (Agaclar kalacak ) kisa araliklarla isyanlar devrim eflasyonuna ugrarsa sonunda bu devrimler birbirlerini yer. Trocki (Троцкі) veya Mahir Cayan in surekli devrim teorileri gerceklesiyor.
En iyisi ,bu isyan devrim olmasin, devrime ( Halkin sosyal donusume , dogayi kendi halinde kalmasi , hayvanlarin ozgurlesmesi ) giden yollari dosiyen taslardan biri olsun. Erdisdeki agac katliamina karsi isyan baslatilmasi gerekir. Erdis ikinci tas olsun
Parola “bir tas da sen at” degil “bir tas da sen koy” daha guzel olacak.
buradaki 90 kuşağından kasıt biz 68-78 kuşağı yenilmişlerin ezberinden zehirlenmemiş gençliği kasttetik.devrimleri toplum yapar ve böyle olduğu için bizde ona toplumsal devrim deriz sonunda politik bir özne ele geçirir devrimde sönüp daralıp ölmeye başlar.biz 68-78 kuşağının yeni olası bir devrimdeki işlevi genç devrimcilerin hem fiziken enerji,zeka kabiliyet,yetenek,yaratıcı ve üreticilik ve başarı perspektifiyle gerisinde olduğumuzdan genç devrimcilerin ürettiği karar kurum,kural ve işleyişlerine koşulsuz destek olmaktan ileri gitmemelidir bizim kendi ezberlerimiz yeni başarı öyküleri yaratacak devrimci gençliği zehirleyebilir daraltabilir çünkü onların projesi toplumsal devrim projesi olup kimseyi dışarda bırakmayan özgürlükçü katılımcı olup başarı projesidir bizim ezberlerimiz onun çok gerisindedir aslında istesekte onlara önderlik ağbilik yapamayız çünkü hiçbir politik dinamik mutfağı gezi dayanışmasının mutvağından daha ilerde değildir
şimdiyedek toplumun tamamına sistemin mağdur ettiği 74 milyona seslenebilip ilişki kurabilen katılımcı kimseyi dışarda bırakmayan projesi olabilen politik özne oldumu?bu ilişki için gereken yeni zeka yeni kurum kural işleyiş üretebilen politik dinamik oldumu ezberiyle en olmadık zamanda sokağa bu politik dinamikler tek tek yada hep birlikte yaptıklar çağrı ile sokağa örnek izmitte en fazla 100 kişi çıkarıp bildik topluma ilişkiye geçemeyen ezber sloganına toplum gelmeyip 100 101 olamayıp her seferinde birlikte gaz,jop dayak yemedikmi?marifetleri vardıda 100 kişiyi 1000 kişi yapacak topluma ilişkiye geçecek katacak ezber hariçi yeni sesleri kurumları kuralları sloganları vardıda yapmadılarmı çünkü yoktu yeni devrimci gençlik ve gezi dayanışma mutfağı hepsinin ilerisinde ezberinin çok ötesinde toplumsal devrimin katılımcı kapsayıcı sesiydi hatta akp ye oy verenler geldide geziye gelmemi dedi tam tersine akp ye oy verenleride özgürleştiren yeni dil zeka ilişki kurum ve kurallar üretti biz ne yaptık bu her türden iktidar ve özgürlük hegemonyasına itirazı sadece akp hükümet şeklinde daraltıp katılımını kapsayıcılığını engelleyip 101 olamayan bildik ezberle desteklediğimizi zannettik bunun yerine hiç bir şey yapma sadece katıl bu bizim çocuklarımız bizide özgürleştirecek talepleri bizimde talebimizdir gençlerimize sahip çıkıp onlardan öğrenmeye geldik deseydik tüm toplumun katılımını engellemeyip 74 milyonun en az 60 milyonunun desteğını alıp kitleselleşmesine katkı verebilirdik toplumsal olanı politik olan daraltır