Hindistan’daki Maocu Çaru Mazumdar çizgisini savunarak Aydınlık hareketinden ayrıldı.

Kurduğu küçük bir Çaru Mazumdarcı grupta yer alan devrimci gençlerden Adil Ovalıoğlu’nun grup içi bir komployla öldürülmesinden dolayı suçlandı ve yargılandı.

İbrahim Kaypakkaya’nın kurucusu olduğu TKP-ML ile benzer görüşlere sahip olduğu halde bu örgüte hiçbir zaman katılmadı ve daha sonra MLKP adlı örgütün kurucusu ve yöneticisi oldu. Daha sonra bu örgütten de ayrıldı.

12 Eylül döneminde çok ağır polis işkencesine uğradı ve işkenceye karşı gösterdiği büyük direnişle tanındı.

Ömrü boyunca koyu Stalinci çizgide ısrar etti ve bu konuda yazılar yazıp çeviriler yaptı.

Türkiye’deki baskıcı AKP iktidarına karşı diktatörlük karşıtı güçlerin ortak bir cephede birleşmesi yönünde çaba gösterdi.

Ömrünün büyük bölümünü Avrupa’da siyasi sığınmacı olarak yaşadı.

Geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle Belçika’da hayatını kaybetti.