Her savaş ve saldırı geniş bir koalisyonla başlar, tüm koalisyon ortaklarının birbirini suçladığı bir çöküşle sona erer.
Her savaş, vicdanların susturulmasıyla, mazlumların sesinin boğulmasıyla başlar, zalimlerin bozgunuyla sona eder.
Her savaş ve saldırıda saldırganların borazanlığını yapan “savaş” ya da “terör uzmanları”nın yalakalıklarının çıkardığı gürültü kulakları sağır eder, en sonunda bu “uzmanlar” daha dün savaş kışkırtıcılığı yapmadıklarını kanıtlamak için yerlere kapaklanır.
Her savaş, aynı zamanda sahte muhalefetleri, sahte müttefikleri açığa çıkaran bir turnasol kâğıdıdır. Muhalifliklerini kanıtlamak için mangalda kül bırakmayanlar, “ulusal çıkarlar” demagojisi karşısında teslim bayrağını çeker ve iktidarlara yamanırlar, onların yedek gücü haline gelirler.
Böyle zamanlar sahte müttefiklerin ipliğini de pazara çıkarır. “Bize güvenin, arkanızdayız” derler; sıkıyı görünce, “biz tarafsısız, elbette saldırı da bir haktır” diye yan çizerler. Tarih, emperyalist-kapitalist güçlerin halkların mücadelesini defalarca sattığının, onlara asla güvenilemeyeceğinin sayısız örneğiyle doludur. Acaba bu son örnek yeterince öğretici olabilecek midir?
Böyle bir anda önemli olan, moralimizi yüksek tutmak, azınlıkta kalmaktan korkmadan sesimizi yükseltmek ve gerçekleri korkusuzca haykırmaktır. Şu anda barış ve özgürlük cephesi büyük baskı altındadır, gerçekleri ifade etme olanakları neredeyse tümüyle elinden alınmıştır ama tarihteki örneklerin bize gösterdiği gibi, saldırganlar hiçbir zaman ilelebet muzaffer olamamışlardır. Sonunda yenilecek olan onlardır.
Bugünün görevi, tüm barış güçlerini tek bir cephede toplamak ve hiçbir ideolojik ya da siyasi ayrılığı ön plana çıkartmadan, önümüzdeki dönemde yükselecek barış ve özgürlük mücadelesine hazır hale gelmektir. Evet, bugünkü gürültü patırtı içinde belki yapacaklarımız kısıtlıdır ve karanlıktan göz gözü görmemektedir ama bir adım sonrasında güneş, barış ve özgürlük için yeniden doğacaktır.
Barış ve Özgürlük Cephesi
(Anarşistler, Devrimci Marksistler, liberterler,
Özgürlükçü muhalifler)
22 Ocak 2018
Çok daha uygun koşullarda etnik hakları da tanıyan bir Demokrasi-Laiklik cephesi kurulamadı. Bu baskı koşullarında da artık mümkün değil.
TC, İktidar ağır bir savaş, ekonomik yıkım görmedikçe yıkılması da mümkün değil. Ama o gün bile yıkılması garanti değil; bu sürece uygun örgütlenmeler oluşmazsa.
Önümüzdeki yıllardaki yeni Türkiye (savaş kayıpları ve ekonomik çözülüş sonucu) yeni mücadele biçimlerini zorunlu kılıyor.
Var olan mücadele yöntemleri iflas etmiştir
Yarın AKP diktatörlüğüyle bir olup bizi satacakları
Bugün AKP diktatörlüğüne karşı
Neden destekliyoruz?
Bu
Diktatörlüğe güç katacak
İkinci bir
“Yetmez Ama Evet”çilik
Değil midir?
Öte yandan
Desteklemediğimizde de
Diktatörlüğe güç katmıyor muyuz?
Bu
Çıkışı olmayan
Bir “Fasit Daire”
Değil midir?
Her iktidarı destekleyen
Perinçek gibileri
Her iktidar tarafından içeri alınıp sonra bırakılınca
İktidarı desteklemeye devam ediyorlarsa
Onları içerdelerken
Neden savunuyoruz?
“Yarın Güneş Yeniden Doğacak!”
Solar panel siparisinizi iptal etmenize gerek yok.
“Tayyip Yalan söylüyor!
“Sorunumuz Kürdlerle değil, “terör” örgütleriyle” diyen Tayyip yalan söylüyor; tıpkı gelmiş geçmiş tüm T.C. yöneticileri gibi…
Güney’deki Bağımsızlık Referandumuna da faşizm kusan Tayyip, esas sorununun Kürdlerle/Kürdistanla olduğunu tescil etmişti…
PKK’yi bahane edip Kuzey Kürdistan’ı harabeye çeviren işgalci T.C.,
Şimdi de PYD’yi bahane edip Batı Kürdistan’ı yıkmaya çalışıyor!!!!
Kürdler nerede varlık kazanmaya çalışırsa çalışsın sömürgeci devletlerin hedefi olur;
Çünkü Kürdistan olduğunda işgalci/sömürgeci devletler olmayacak!!!!”
“Yıllardır Kürdlerin enerjisini
‘AKP gitsin, CHP gelsin,
Tayyip gitsin, Kemal gelsin,
Türkçü İslamcılar gitsin, Türkçü Laikler gelsin’
diye boşa harcayan HDP, müttefiki “CHP’nin düştüğünü” söyleyerek hayal kırıklığını dışa vuruyor…
Oysa CHP düşmedi, zaten düşkündü…
Efrîn olayı bir kez daha gösterdi ki;
Türkiyenin sağı, solu, dini, liberali ve her türlü farklı(!) kurumu Kürd/Kürdistan düşmanlığı noktasında ortaktır…
Kürdlerin sorunu demokrasi değil, ulusaldır;
Kürdlerin kavgası sistemin bir kanadıyla veya bir partisiyle değil, tüm kanatlarıyla yani sömürgeci devletin kendisiyledir…
Ya bu gerçekliğe uygun politika üretilip Kürdler ulusal gerçekliğine döner
Ya da Kürdler sistem içi hesaplaşmada bedavaya kurban edilmeye devam edilir….”
“Devletsiz bir halkın/ulusun barbar dünyada yaşama şansı yoktur;
Ya bu gerçekliğe uygun davranırsınız;
Amacınızı, stratejinizi, mücadele biçiminizi bu gerçekliğe göre değiştirip birleşirsiniz,
Ya da köle kalmaya ve ölmeye devam edersiniz…”
“Tayyip, ‘Efrîn’de Araplar çoğunluktadır, Türkmenler de var. Efrîn Kürd şehri değildir’ diyor…
“Efrîn halklarındır” diyenlerle Tayyip aynı şeyi söylemiyor mu?”
“”Eşme Ruhu”
Efrîn’de cellatlık yapıyor!!!”
“Duyarlıysanız,
Efrîn’e ağıt yakmak yerine
“Ümmet/halklar” yazılı sahte kardeşlik belgelerini yakın; Bağımsızlığa odaklanın!…”
“İşgalci T.C.’ye tepki gösterirken
“Devletsiz özgür yaşam” yalanını da mahkum edin!
Yoksa daha çok Êfrîn yaşanır…”
“Kürdler;
Efrîn trajedisinden sonra
“Devletsiz yaşam” fantezisini mahkum edip devletleşmeyi tek amaç olarak benimserse savaştan mutlak kazançlı çıkar; isterse tüm Kürdistan şehirleri bombalansın ve binlerce Kürd de katledilsin…
Devletleşmeyi amaç edinmediği sürece Kürdler hiçbir şey kazanamazlar; “kahramanlık destanlarıyla” kendilerini avutmaktan başka!!!!!!!…”
“İddia ediyoruz;
Dezenformasyon/algı oluşturmada Türk Medyası kadar güce/paraya tapan ve ahlaksızlıkta sınır tanımayan özelliğiyle Dünyada bir benzerini göremezsiniz!
KİRLİSİNİZ…”
“BASİT AMA DOĞRU MANTIK
Türkiye’nin Güneybatı Kürdistan’a saldırganlığını/işgalini önlemek istiyorsanız:
Sömürgeci devletin parlamentosunu hemen terk edin/istifa edin!
Ne mi olur?
-Meclis hükümsüz kalır, seçime gitmek zorunluluğu doğar ve Türkiye’nin ajandası altüst olur!
-Dünya kamuoyunun gündemine bomba gibi düşer!
-Kürd halkı Merkez’den (Ankara) uzaklaşır, Yerel’e (Amed) geri döner!
Koltuklarını bırakırlar mı diyorsunuz?”
“”Ulus devlet dönemi bitmiş” dediniz;
Bir ulus devletin uçaklarıyla Efrîn bombalanırken,
Diğer ulus devletlere çağrı yapıp “saldırıları durdurun” diyorsunuz!
Pratik gösterdi ki;
Fantastik felsefenizin de
Ontolojik filozofunuzun(!) da dönemi bitmiştir!
NOT: Tüm teorilerin sınanma alanı toplumsal pratiktir!”
“İşgalciler;
Enfal suresiyle Güney Kürdistan’a saldırdı;
Fetih süresiyle Batı Kürdistan’a saldırıyor…
Ya kitabınızda
Ya da sizde bir sakatlık vardır!”
“Kürdlerin katledilmesi için
İçinde Sela okunan;
Minaresine işgal bayrağı asılan Cami Allah’ın evi değil, faşistlerin evi olur ancak!
Şayet Allah böyle kirli bir evi sahipleniyorsa
O zaman da Allah Allah değil, işgal devletinin fetvacısı olur ancak!!!”
(Nasname’den)
Trump telefon görüşmesi yapacak;
Dünyanın en bogh çukuru ülkesinin en boghtan başı,gene ne bogh yedin? Diyecek.
Zupenin hakkından züppe gelir..
Bu erdogan’la (admin) kimse masaya oturamaz.
Bugünlerde reklamı var Churchill filmin, ne diyor Churchill?
Faşist, diktatörle gorusulmez.
Onun anladigi dil savaştır..yoketmektir.oldurmektir.
(admin) başka dili de yoktur..
Türkiye ekonomik ambargo.arkasindan 450milyar verdiği kredi borcu çekmesi,ki bu parayı nereden bulacak.. anında Türkiyeyi tarihinin görmediği krize sokacaktır.
Savaş nedeniyle turizm zaten büyük ölçüde etkilenecektir.
Ben bile TR de kendimi emniyetde hissetmem.
Çünkü böyle bir haksızca savaş kimleri cildirtmazki?
Devlet başı nin uzun süre yasayacagini da hiç sanmıyorum..