AYYUK

——————————————————

Anarşizm Adına Yapılan

Yanlışlara Dikkat Çekme Enstitüsü

——————————————————

No.5, 1 Eylül 2000

Yanlışların Ayyuka Çıktığını Hissettikçe Çıkar

——————————————————

Uyuşturucu Sorununa Bakış – I

Efendisizler dergisi, 8. sayısının (1 Haziran 1999) kapağına, “Uyuşturucuya Hayır, İsyana Evet” sloganını atmış. Bu sloganı “beylik” bulduğunu, Efendisiz, kendisi de kabul ettiğinden biz üzerinde durmuyoruz. Bizim üzerinde duracağımız, öncelikle, “Madde Bağımlılığına Karşı İnisiyatif” başlıklı makaledir. Bu makale, “uyuşturucuya karşı mücadele” amacıyla oluşturulması önerilen bir “insiyatif”in hedef, ilke ve perspektiflerini ortaya koymaktadır. Şimdi 23 maddelik bu “bildirge”den bazı cümlelerin üzerinde duralım:

“Bütün sigara ve sigara kağıdı fabrikaları kapatılmalıdır.” (“Madde Bağımlılığına

Karşı İnisiyatif “, Efendisizler, sayı:8, 1 Haziran 1999, s.2)

“Tekelinkiler dahil alkollü içeceklerin kitlesel üretimini yapan bütün fabrikalar kapatılmalıdır. Alkollü içecekler evlerde ve küçük atolyelerde yapılmalı, metil alkol denetiminden geçtikten sonra tüketilmelidir.” (Agy., s.2)

“Bayer, Roche vb. ilaç tekellerine başta barbitüratlar ve diazepamlar olmak üzere gerçek ihtiyaçlarla üretim arasındasındaki farkın hesabı… sorulmalı ve İhtiyaç fazlası üretim kesinlikle engellenmelidir”  (Agy., s.2)

“Tedavi istemeyen alkoliklere ücretsiz alkol..”  (Agy., s.2)

Konuya girmeden önce bazı mantık hataları üzerinde duralım. Birincisi, bütün sigara ve içki fabrikalarının, herhangi bir hükümet emriyle “kapatılması” değil, ama meta ilişkilerinin ilga edildiği bir toplumda, kâr güdüsü ortadan kalkacağı için kapanması doğaldır. Evet ama, bu durumda “tedavi istemeyen alkoliklere ücretsiz alkol” demek mantıksızlık olmuyor mu? Meta ilişkileri ve para olmayacağına ve dolayısıyla “ücretli alkol” diye bir şey de ortadan kalkacağına göre “ücretsiz alkol” diye bir “talep” ileri sürmek saçma olmaktadır. Öte yandan, bazı alkol müptelâlarına “ücretsiz alkol” verileceğine göre, içki üretimi yapan fabrikaların kapandığı (Efendisizler’in vurguladığı gibi “kapatıldığı” değil) koşullarda bu “alkol” nereden bulunacaktır? Efendisizler, göreve yeni başlamış Tekel Bakanı edasıyla, alkollü içki üretiminin “evlerde ve küçük atölyelerde yapılması” gibi bir “düzenlemeye” gitmek istediğini belirtiyor. Evet ama, kâr güdüsünün kalktığı koşullarda bu tür bir küçük üretimi, insanlar, sadece kendi ihtiyaçları için yapacaklardır? Yani ortaya, piyasaya sürülecek bir üretim fazlası çıkmayacaktır ister istemez. O zaman, “ücretsiz alkol” nasıl bulunacaktır? Alkol müptelâlarının kendi aralarında örgütlenip bir küçük atölye de kendileri için açabilecekleri düşünülebilir. Ama o zaman da, bu “küçük” atölye, onların istekleri doğrultusunda esaslı bir üretime geçecek ve alkol müptelâları, bugünkünden de daha fazla alkol içinde yüzme olanağı bulacaklardır.

Neyse, aslında biz burada boşuna tartışıyoruz. Çünkü, Efendisizler’in getirdiği öneriler (yoksa talimatlar mı demek daha doğru!), o çok keskin görünümüne rağmen, aslında gelecekteki özgürlükçü bir toplumun önlemleri değil, bugünkü düzene göre yapılmış önerilerdir. Bunu, ilerde bol bol göreceğiz, ama, şu yukardaki, büyük kapitalist tekellere ait ilaç fabrikalarının “ihtiyaç fazlası” üretimlerinin “kesinlikle engellenmesi” önerisi bile, bu derginin, çareyi bu düzen içinde düşündüğünün kanıtıdır.

Şimdi bu önerilerin yanlışlığına geçelim. “Kapatılmalıdır” talebi, her bakımdan saçmadır. Eğer bu, devlete yönelik bir “acil talepse”, bunun anarşistlerin işi olmadığını belirtmek zorundayız. Yok eğer, devrim sonrası bir durumdan söz ediliyorsa (ki, hiç de öyle görünmüyor), devrim meta ilişkilerini ve parayı ortadan kaldıracağına göre, insanlara zararlı bir üretimin durması zaten doğaldır, bunun için kapatmaya ya da yasaklamaya gerek yoktur. Para ortadan kalktığında, üretim kâra değil, insanların gerçek ihtiyaçlarına göre olacağından, her türlü zararlı üretim zaten duracak ve kimse, böyle bir üretimi yapma güdüsüne sahip olmayacaktır. Öte yandan, alkollü üretimin evlerde ve küçük atölyelerde yapılması, bir alternatif öneri olamaz. Geleceğin toplumunda, isteyenler bunu zaten kendi ihtiyaçları için yapacaklardır. Öte yandan, geleceğin toplumunda alkol üretiminin yalnızca ilkel ev üretimiyle kısıtla kalacağını düşünmek, ancak püriten bir kafanın ürünü olabilir. Çünkü içki ve diğer teskin ediciler, keyif vericiler, insanların doğal ihtiyaçlarıdır. Bu bakımdan, bugünkü üretim tekniklerinden yararlanmayı reddetmek gibi bir akılsızlık yapmayacak olan geleceğin komünleri, neden içki üretimini, ev üretiminin ilkel koşullarıyla kısıtlasınlar? Daha gelişmiş üretim yöntemleriyle, insanların ihtiyaç duydukları kadar bir içki üretiminin gelecekte de yapılması doğaldır. Önemli olan nokta, geleceğin toplumunda, içkinin, kâr güdüsüyle, insanların ihtiyaçlarının ötesinde körüklenmemesidir. Kaldı ki, kapitalizmin insanlar üzerinde yarattığı yıkıcı ruhsal etkinin ortadan kalktığını farzedersek, hiç kimse içkiye, kendini yıkacak ölçüde bir düşkünlük göstermeyecektir.

Ne var ki, Efendisizler’in bütün bakış açısı, soruna bugünün kapitalist toplumu içinde bir çözüm bulma telaşıyla kararmıştır. Bu yüzden de, pek kabadayıca görünen diline ve atıp tutmalarına rağmen Efendisizler bu konuda getirdiği önerilerle felaket reformcu bir hatta kaymıştır:

“Bu insiyatif, eski veya süregiden madde bağımlıları, onların aileleri ve yakınları, konuyla ilgili hekimler, psikiyatrlar ve psikologlar ve diğer duyarlı kişiler tarafından yürütüldüğünde kanımızca önemli bir toplumsal dinamiği devrim için harekete geçirmiş oluruz.” (Agy., s.2) (Bir başka makalede de “çocukları için samimi olarak kaygı duyan sıradan insanlarla birlikte” (“Uyuşturucuya Hayır! İsyana Evet”, Efendisizler, sayı:8, s.3) deniyor)

“Tütün bağımlılarının… kâr esasına dayanmayan özel sigarayı bırakma merkezleri açmaları teşvik edilmelidir.” (Agy., s.2)

“Bu klinikler, özgürlükçü profesyoneller tarafından yürütülmeli.” (Agy., s.2)

“Eroin vb. hard uyuşturucuları ilk kez denemek isteyenler… bir düşünme süresinin sonunda (örneğin bir hafta) hekim gözetiminde denemeliler.” (Agy., s.2)

Görüldüğü gibi bu önerilerin hepsi düzen içi, reformist önerilerdir. İlk alıntıya bakınız. “Gerontokrasi”ye (yaşlılar egemenliği) karşı onca gürültü koparan Efendisizler’in birdenbire uyuşturucu müptelâsı gençlerin ana babalarından medet ummasındaki, hatta esas insiyatifi onlara tanımasındaki tuhaflığı bir yana bıraksak bile, “hekimler, psikiyatrlar ve psikologlar” kalabalığından oluşan uzmanlara bu kadar büyük insiyatif tanıması, bu derginin keskinliğinin, toplumun “saygın” kurumları ve uzmanları karşısında bir anda eriyip gittiğini göstermektedir. Bu uzmanlar kalabalığının bugünkü kapitalist düzenin insanlarda yarattığı büyük bunalımın sonucunda ortaya çıktığını bilmemesi imkansızdır Efendisizler’in. Ama mantık bir kere düzenin sınırları içinde çözüm aramaya hapsoldu mu, bu tür şeylere sarılmak da kaçınılmaz olmaktadır. Hele şu “özgürlükçü profesyonaller” deyişi karşısında, insan gülmekten kendini alamıyor.

“Tütün bağımlıları” nasıl olup da bu düzende “kâr esasına dayanmayan” “özel sigarayı bırakma merkezleri” açacaklar? Bu, kapitalist piyasa ilişkilerinin egemenliği koşullarında mümkün müdür? “Hiçbir şey satılmayacak ve satın alınmayacaktır” diyen Efendisiz’in bunu söylediği nüshalarının en tepesine “300.000 TL (KDV dahil)” diye yazmak zorunda kaldığı şu kapitalist düzende, üstelik Efendisizler’den de ciddi örgütlenmeleri, “özgürlükçü profesyonelleri” vb. gerektiren bu kurum nasıl olacak da kâr esasına dayanmayacak, anlaşılır gibi değildir.

Efendisizler’in, hekim nezaretinde eroini deneme önerisi ise, reformizm sınırlarını da aşıp komedi sınırlarını zorlamaktadır. Bu işi pek bilir havalarda bir sürü ahkâm kesen Efendisizler yazarlarının da bilmesi gerekir ki, eroin gibi tehlikeli bir uyuşturucuyu denemek tamamen sosyal bir olay, arkadaş çevresinde birey olarak kendini kanıtlama olayıdır. Hiç kimse, “ben şu eroini bir deneyeyim” diye hekime başvurmaz. Eroin, arkadaş çevrelerinde hoşça vakit geçirilirken, diğerlerinden geri kalmama güdüsüyle kullanılan bir maddedir, tamamen ortam meselesidir. Yoksa, Efendisizler, her arkadaş topluluğuna bir “özgürlükçü profesyonel” ya da “özgürlükçü hekim” tayin etmeyi mi düşünüyor?

Efendisizler’in uyuşturucu konusundaki reformizmi, kaçınılmaz olarak yasakçılıkla elele gidiyor. İşte örnekleri:

“Ortak mekânlarda sigara içilmemesi makuldür.” (Agy., s.2)

“Sigara reklamlarının yasaklanma gerekçesi haklıdır…” (Agy., s.2)

Ve, Efendisizler’i doğrudan bağlamamakla birlikte, “ses duvarını” aşan bir başka öneri:

“Uyuşturucu konusunda alınabilecek tek sağlıklı devrimci tavır, uyuşturucu

sattığı belirlenen kişilerin cezalandırılmasıdır.” (“Uyuşturucu ve Anarşizm”, Bir

Grup AGF’li, Efendisizler, sayı: 9, s.2)

“Yasak olan tek şey yasaktır” ilkesini benimseyen anarşistlerin adına konuşma iddiasıyla ortaya çıkanların, düzenin getirdiği yasakları bu kadar iştiyakla savunmaları gerçekten şaşırtıcıdır. Bundan sonra söyleyeceklerimiz, artık doğrudan Efendisizler yazarlarını değil, yasakçı düzen taraftarlarını hedef almaktadır.

Bir yandan sigara üretimini ve tüketimini kâr uğruna bu ölçüde körükleyip, bir yandan da bu kitlesel alışkanlığı baskı altına almanız ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Üstelik, motorlu araçlar, fabrikalar, yakıt vb. dolayısıyla insanların toplu bir zehirlenmeye uğradığı koşullarda ortak mekânlarda sigara yasağı koymak ya da bunu onaylamak, insanlarda sağlıklarının korunduğu ilüzyonunu yarattığı için daha da berbattır. Ortak mekânlara ilişkin alınacak önlem, sigara içmenin yasaklanması ya da sigara içenlere özel yerler ayırmak değil, tersine sigaradan rahatsız olanlar için özel yerler ayırmaktır. Bir toplulukta, herhangi bir bireysel etkinlikten kim rahatsız oluyorsa, o değiştirmelidir yerini, etkinlikte bulunan değil.

AGF’li gençlere gelince. Onlara söyleyeceğimiz sadece bir çift söz var: Siz bu kafayla giderseniz, anarşist değil, 1. şubede esaslı birer falakacı polis görevlisi olursunuz.

Devam ediyoruz:

“Tütünün etkilerine ilişkin abartısız ve sağlıklı bilgi tüm 7-12 yaş gurubu

çocuklara didaktik olmayan metotlarla aktarılmalıdır.”  (Agy., s.2)

“Gençler alkolizm konusunda sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmeli”  (Agy., s.2)

Hani “ister okullu, ister okulsuz olsun” her türlü eğitime karşıydık. Efendisiz, bırakın eğitime karşı olmayı, eğitimin metodunu bile belirlemiş: didaktik olmayan bir metod. Herhalde bunu yapacak olanlar da, yine şu “özgürlükçü profesyoneller”.

Efendisizler, adı geçen yazının sonlarında şöyle diyor:

“Biz erdemle sarhoş olma yolunu seçenlerdeniz. Bu yol anarşizmdir.” (Agy, s.2)

Sanırız, yüksek dozda alındığı için ters tepki yapmış. Ayılmaları için biraz beklememiz gerekecek.

Gelecek sayı: Uyuşturucu sorununa bakış-II

———————————–

AYYUK

——————————————————

PO Box 2474

London N8

——————————————————

1. Sayı: Üniversiteler ve burjuvalar üzerine…
2. Sayı: Demokrasi ve Başka Bazı Şeyler Üzerine…
3. Sayı: “Özgürlük Alanları” Yaratmak!
4. Sayı: “Efendisiz Öncü Partisi” Üzerine…

——————————————————

AYYUK’un sayfaları, kendini ifade etmek , başta AYYUK’a yönelik olmak  üzere her türlü eleştiriyi dile getirmek isteyen herkese açıktır.