Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Yemin!!!

Kürt Sorunu, Siyasi Tahlil

Yemin kişiliği parçalar, riyakârlığı teşvik eder. Kendisi de en büyük yabancılaşma unsuru ve riyakârlık üzerine kurulu devletin yemin türü ritüelleri teşvik etmesinde, özellikle Meclisin açılışı gibi ritüellerde bu toplu ayini zorunlu kılmasında şaşılacak bir şey yoktur. Ama sadece bu kadar mı? Her ritüel ve riya, aynı zamanda katı bir gerçekliğin dayatmasıdır da.

Bundan yaklaşık yirmi yıl kadar önce Meclis’te meydana gelen ve daha sonrasında Kürt vekillerinin tutuklanıp yıllarca hapse atılmalarına neden olan yemin rezaletini bir kere daha acıyla seyrettim geçenlerde. Bir Meclis düşünün ki, “millet”in en üst yönetici organı ve “temsilcisi” olduğunu iddia ediyor ve düzenlediği yemin ayininde bu meclisin üyelerini zorla riyakârlığa teşvik ediyor. Hatip Dicle, bu riyakârlığa alet olmamak için “ben ve arkadaşlarım bu yemini Anayasanın baskısı altında” okuyoruz diyor. Başta o anlı şanlı devlet adamı Süleyman Demirel olmak üzere, o zamanki Meclis kalabalığının çoğunluğu uzuvlarını sıralara vurarak protestoda bulunuyor. O zamanki Meclis Başkanı her kimse (ismi lazım da değil, lüzumlu da değil, öğrenmek için çaba bile göstermedim) bu gürültücüler korosunun arzularına uyarak Hatip Dicle’ye bir kere bir kere daha okutuyor yemini. Olmadı, bir daha, olmadı bir daha. “Sözümü geri aldım de.” Tam dört kere. Sonra Leyla Zana geliyor kürsüye. Güzel ve onurlu bir kadın. Gencecik, pırıl pırıl. Ve en önemlisi dimdik. O gürültücüler kalabalığı kurban olsun bu genç kadına. Onun bağırtıcılar karşısındaki gururlu duruşu yeter. “Saçına bayrak takmış” diye bağırıyor birisi, Leyla Zana’nın kırmızı, sarı, yeşil renklerden oluşan tokasını kastederek. Her türlü ulusal bayrağa karşıyım ama o an Leyla Zana’nın yanındayım. Yemini, Kürt aksanını iyice vurgulu hale getirerek okuyor ve ardından Kürtçe bir slogan atıyor. Birinizin göğüs kafesinde gerçekten çarpan bir yürek olsaydı, bu genç kadına zorla boyun eğdirmeye çalışmanın insanlık onurunu çiğnemek demek olduğunu görür ve bu rezalete karşı çıkardınız. Bunlar mıymış ülkeyi yönetecek olanlar? Zaten nasıl yönettiklerini de gördük. Ülkenin kana bulanmasından sorumludurlar. Sadece öldürülen gerillalardan ya da faili meçhullerden değil, devlet görevlisi asker, subay ve polislerin ölümünden de.

Şimdi bir yemin töreni daha var. Sanırım bugün. Ya da bir iki gün içinde. Yabancılaşma ve iki yüzlülüğü kendilerine temel alanlara değil sözüm. Bu yabancılaşma ve riyakârlık ritüelini uymak zorunda bırakılacak blok milletvekillerine.

Belki de yalancıktan birkaç söz söylendiğinde, yemin edildiğinde kimse yalancı olmaz diye düşünüyorsunuzdur. Mesele yalancı olmak değil ki ama. Mesele kamuoyu önünde bir söz vermek. Keşke sözünüz yalan olsaydı. Ne yazık ki, yalan olmayacak. O yemini ettiğiniz an gerçekten de artık “devletin bölünmez bütünlüğünün” çemberi içine girmişsiniz demektir. Sanıyor musunuz ki, devletin
bu yemin ritüelinde bunca ısrarlı olması sebepsizdir.

En yakından kendisini tanıdığım için önce Ertuğrul Kürkçü geliyor gözlerimin önüne. 1968’in Ertuğrul’u. Saçları uzun, dalga dalga, gözleri ateş saçan bir genç. Biz o zamanki Dev-Genç’lilerin “hippylerin Türkiye şubesi” diye küçümsediğimiz ölçüde hepimizden ileri, hepimizden isyancı. Sonradan saçlarını kesip bir “militan” oldu, kısa süre sonra da Dev-Genç’in en son Genel Başkanı. “Militan” olmak için berberin önüne mi oturmak gerekiyordu illâ? Çok saçma ama öyleydi, evet. “Militan” mücadele, ne kadar özgürlükçü olduğunu söylerse söylesin daha o zamandan bir askeri kamp görüntüsünü dayatmaya başlamıştı.

Neyse, konumuz bu değil şimdi. O gözlerinden ateş saçan, uzun saçlı genç, şimdi saçlarını kesmekten daha acı verici bir eylemi gerçekleştirmek zorunda. Bu sefer saçlarını değil, dilini kesecek. Bazılarınız belki amma da abarttın diyecektir… Bunu diyenlerin haklı çıkmasını gerçekten isterim ama bence Mecliste şuna buna bağlı kalacağı andı içmenin bir devrimci açısından dilini kesmekten farkı yoktur. Artık o noktadan sonra mecliste irad edeceği “devrimci nutukların” bir değeri de.
Açık açık konuşmanın zamanıdır. Kürt hareketinin tamamen yanlış bir yönelim içine girdiğini ve girdiği bu mecrada hızla ilerlediğini düşünüyorum. Egemenler, Kürt hareketini meclis kapanının içine almaktan ne kadar memnunlar, görmüyor musunuz? Ve tabii ki, İmralı’yı da.

Bunları söylerken savaş taraftarı olduğum sanılmasın. Savaşa kesinlikle karşıyım. Hülya Tarman’ın Peşime Verdi (Kibele Yayınları, 2011) kitabı “çocuk gerillalar” trajedisini ve savaşın halk üzerindeki olumsuz etkilerini çok güzel anlatmaktadır. Bu kitaba yazdığım önsözün son cümlesinde şöyle diyorum: “Bu sorumluluk duygusudur, iç kolonyalizmi de, yeni egemenlik heveslilerini de, sonunda, hem de silahsız yenip insanlarımızı, insanlığımızı var edecek, toplumu bir arada tutup yaşanmaya değer kılacak.” (s.11)

Parlamento yolu, savaşı bitirmiyor, anti-kolonyalist Kürt hareketini bitiriyor, Kürtler bunun ne kadar farkında bilmiyorum. Kürt köylü kadınlarının o güzel coşkusu hepimizin göğsünü kabartıyor, sokak hareketi güzel ama bunların Kürtlerin parlamento kapanına kıstırılmasına hizmet etmesi gerekmez ki.

Nedir peki? Bir başka yol, üçüncü bir yol var. İşte BDP’nin özerklik programı bu yolu gösteriyor. Yerel komünal birliklerin özyönetimi. Kürtleri gerçekten tüm dünyaya da örnek kılacak yol budur. Ama hem parlamento hem özerk yönetim olmaz. Merkezi devletin merkezi aygıtına tabi olduğunuz an özerk yönetimi falan unutun. Bu noktadan sonra Kürt burjuvazisinin Türk burjuvazisi ile merkezi düzeyde kaynaşması başlayacaktır. O parlamento sıralarında ezilen, sokaklarda “lo lo” çeken Kürt kadınlarının ve çocuklarının değil, palazlanan Kürt burjuvazisinin temsilcileri oturacaktır.

O zaman “yemin”in bir riyakârlığa bile izin vermeyip tamamen gerçeği, Kürt halk kitlelerinin istismarı gerçeğini ifade ettiği daha iyi anlaşılacaktır.

 

Gün Zileli

11 Temmuz 2011

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

73 Comments

  1. otofajist

    aradığım cevapları her seferinde buluyorum bu sitede. çok teşekkürler, kürt özgürlük hareketini devlet aygıtı, militarizm, savaşla bitirmeye gücü yetmeyen tc’nin oynadığı bu son oyun kapitalizmin de zaferi anlamına geliyor bence. yıllarca onurlarıya mücadele eden kürtlerin bu oyuna kendi ayaklarıyla koşmaları, bunu ‘demokrasi’ yanılgısıyla savunarak yapmaları yapacak olmaları çok üzücü. yeryüzünün en güçlü gerilla hareketini doğuran bu isyanın böylesi bir kıtıpiyöz temsil dangalıklığı ile sönümlenecek olmasını içinde muhalif bir ruh taşıyan biri olarak kendime yediremiyorum.

  2. anarkocu

    otofajist arkadaş,
    Kürt Özgürlük Hareketi içerisindeki parlamenterist sapmaları ‘kapitalizmin zaferi’ olarak yorumlamak için erken olduğunu düşünüyorum. Hareket içindeki uzlaşmacı eğilim Hareket’i sönümlendirmekten ziyade harekete dinamizmini katan kitlelerde derin bir üzüntüye, hayal kırıklığına neden olabilir. hem Bölge’de hem de batı illerine göç etmiş Kürtler arasında gittikçe radikalleşen hatta BDP yönetimini de kimi zaman dinlemeyen bir gençlik dinamizmi var. Hareket’teki reformistlerin yaratacağı hayal kırıklığı bu genç ve emekçi kitlelerin Hareket’ten sınıfsal anlamda kopuşunu da tetikleyebilir (istediğimiz bir radikalleşme). diğer bir olasılıksa reformistlerin yaratacağı hayal kırıklığı ve çözümsüzlüğün bu kitlelerde etnik temelde bir agresifleşmeyi ve aktif iç savaşı tetiklemesi (istemediğimiz bir radikalleşme).

  3. anarkocu

    …mesela AKP açılım sürecini başlattığında bu reformist kesim, halk kitlelerinde son derece olumlu bir barış havası yaratmıştı, ancak bu açılımın bir tasfiye operasyonu olduğu anlaşılınca oluşan hayal kırıklığı derin bir anti-AKP öfkesini ve sivil direniş halini tetiklemişti. bugün BDP’nin seçim başarısının, Kürt halkı içerisindeki dindar kesimlerin de kitlesel olarak BDP’ye eklemlenmesinin, sivil itaatsizlik eylemlerinin, okul boykotlarının ve Newroz kutlamalarında daha da kitleselleşen katılımın köklerini burada arayabiliriz.

  4. pembe

    Doğru söze ne hacet…

  5. otofajist

    haklısın anarkocu arkadaş, söylediklerini düşününce hak verdim sana da. yine de hem parlamentonun nasıl bir satış taktiği olduğu konusundaki yanlış blinen genel bir kabula dair öfkem hem de ölü ceylanların cesetleri üzerinde alınıp uygulanan her türlü kararın barışa katkısızlığı ve kan çağrısı beni uzlaşmanın bir yenilgi bir teslimiyet bir boşa harcanan emek bir umutsuzluk olduğu konusunda derin düşüncelere sevkediyor. sevgiler.

  6. anarkocu

    otofajist arkadaş,
    varolan teslimiyetçiliğe ve ölümlerin sürmesine öfke duyuyor olman olumlu bir şeydir. en azından “sorunun çözüm yeri meclistir” şeklindeki entelektüel gevezelikten çok daha ilerici bir konumdasın.

  7. müstakime nuran sınav

    Sayın yazının sahibi…demişim-demişsiniz demişler…Kürtlerin kökeni de türktür.1529 yılında Bitlis’li şeyh Şerefhan hazretleri,kendi el yazısıyla ve Farsça kaleme aldığı bir yazıda kürtler 7 oğuz boyundan Turani’llerdendir der ve bu belge İngiliz kraliyet arşivlerinde orijinal olarak saklanmaktadır.Kürtler de kürt olunca kim-kime kırdırılıyor kim kime karşı gerilla oluyor.Gerillanın ne demek olduğunu öğrenin öyle dökülün buralara.Her ülkenin her devletin hatta taaa geçmişlere uzanırsak klanların bile kendine özgü bir dili vardır.Bu ülkenin de dili türkçedir.Herkes de ana dilini konuşmakta özgürdür.Kimsenin kimseyi baskılama hakkı yoktur ve böyle bir şey de yoktur.ABD yada AB’dedeki hangi ülkede iki devlet dili vardır ki siz burada saçmalıyorsunuz?Kürsüye çıkan devletin kabul ettiği dille yemin edecek elbette. Orada kürtçe yemin yerine benim anama-avradıma sövüyorsda ben nasıl anlayacağım.Her devletin yasalara dayanan tek ortak dili vardır.Ayrıca ikide birde egemen ağalar niye ABD’ye gidip gidip geliyorlar yıllarca karın tokluğuna sömürdükleri marabalarına özgürlük sağlamak için mi?N eden o bölücü ve ahlaksız seçkinlerin çocukları polis panzerleri altında taş atmazlar da cahil halk çocukları sokaklara dökülürken onların çocukları altlarında 4×4 ciplerle amerikada yada başka bir ülkede yeni sömürü düzerninin nasıl olacağını,bu halkı yüz yıl daha nasıl sömüreceklerini öğrenmeye gitmişlerdir.Kendininasıl eşit paylaşımcı ve hizmet ürerici hale nasıl dizginleriz onu düşünsek daha akıllıca olur.Bazıları gerçek olan yazınızda bırakın nifak sokmayı da şikayet ettiğiniz bu sistem için yeni bir öneriniz var mı onu koyun ortaya yoksa kendinize gelin tarih size bu günleri aratmasın:))Çünkü biz halk kitleleri ayrışmayı düşüneceğimize devlet denilen bu sömürü imparatorluğunu kendi emek hakkımıza nasıl dönüştürebiliriz onu bulup ortak paydada buluşmalıyız.diyorum ben ve sizden bu şikayetlerinizin önerisi nedir?onu öğrenmek isterim.Nereye varmaya çalışıyorsunuz?

  8. Düzene ve düzülene karşı durmak

    ”……..O parlamento sıralarında ezilen, sokaklarda “lo lo” çeken Kürt kadınlarının ve çocuklarının değil, palazlanan Kürt burjuvazisinin temsilcileri oturacaktır………”

    Herhangi bir parlamento sıralarında her daim temsilcilerin nitelikleri benzer olmaktadır bu devirde (Bknz.IRAK)
    Bu nedenledir ki , TBMM’de yer almalarında bir sakınca yoktur . 20 sene gecikilmiştir sadece .
    Daha radikal hareketlerin içsavaşı doğurabileceğini öngörüyorum sadece…

  9. anarkocu

    sayın müstakime nuran sınav,
    anlaşılıyor ki egemen medya söyleminin ve resmi tarih anlayışının yoğun bir tesiri altındasınız ve olaylara yalnızca Türk tarafından bakıyorsunuz. ben de Türk kökenliyim ve birkaç yıl öncesine kadar olaylara aynen sizin gibi bakıyordum. fakat sonraları ezilen halklarla da empati kurmaya başladım, onların talep ve söylemlerini de akıl süzgecimden geçirmeye başladım. siz benim gibi düşünenleri “bölücülükle”, ben de sizin gibi düşünenleri “faşistlikle” yaftalarsam hiçbir yol kat edemeyiz. birazcık okuduğunuz kitap, gazete, dergi ve internet portallarının dışına çıkın; JİTEM’i araştırın, faili meçhulleri, kontrgerillayı, Dersim katliamını, dünya ülkelerindeki özerklik ve iki dilli yaşam uygulamalarını, Kürt halkının tarih ve kültürünü farklı kaynaklardan (resmi olmayan kaynaklardan) okuyup var olan önceki bilgi ve düşüncelerinizle kıyaslayın. size tavsiye edebileceğim tek şey bu.

  10. Anonim

    bu öngörülrde bulunmaya birşey demiyorum.şahşi düşüncelerinize saygım var.sizlerde sokakta canıyla mücadele eden klürtlere saygı gösterin.onlar ateşle piştiler zira onlar kendi seçtikleri kişiler tarafından yönlendirilmeyecek kadar,kendi seçtiklerini yönlendirecek kadar bilinçliler…

  11. sinan odabaş

    Çözmeyip ağır bedeller ödediğimiz sorunların sorunu yaşayan halk iradesinin belirleyiçiliğinde çözümü ve gelecek beklentilerimizin gerçekleştirilmesi diye tarif ettiğim siyasetin tarifine uygun bir şey söyleyip yapamadıktan sonra yapılan işlerin siyaset ve başarı siyaseti olamayacağı açıktır.özellikle son 30 yılın ağır deneyim ve birikimlerinde bu gün gelinen noktada bu olumsuz geçmişten olumlu dersler çıkarıp olumlu tüketip şimdiye kadar yapılmamış yeni birşey yapılması gerektiği iyot gibi açığa çıkmışken bildik kısır kendini tekrar eden yöntemleri önererek siyasetin asıl işlevi olan sorun çözmeye değil mevcudun devamına kilitlenen kafalarla geleceği kuramayacağımız açıktır.yaz rehavetinden mi bilinmez başarı siyasetine ilişkin şimdiye kadar söylenmemiş yeni bir şey duyarız umudu ile takip ettiğim tartışmalardaki seviye bulunduğumuz yeri tarif edecek seviyeyi aşamayıp ilgisiz toplumsal muhalefetin angellenmesinden başka işi olmayanların faşist yorumlarıyla kısır verimsiz siyasetimizin kötü bir tekrarından öteye geçemediğimiz endişesindeyim.tartışmaların verimli olabilmesi için kişisel gelişim programlarından geçmiş pratik yaşanan siyasi hayatın içinden bulunduğumuz yeri kavrayan evrensel birikimlerde bakış ve yorumlara ihtiyaç var ?

  12. casus belli: araç amaci belirler

    Sinan Bey, Türk ulusalcilarinin politik dilinden kurtulmussunuz güzel ama siz de BDP’nin kaliplasmis dilinden konusmaktasiniz. Bazi yorumlarin fasist oldugu belli de sizin önerileriniz de baska bir kalibin bir tekrari degil mi? Yapilmasi gereken nedir? Tartisilan nedir? Bu ortamda Kürdistan’da bir toplumsal devrim falan söz konusu degil zaten. Ahmet Türk mesela, bu türden en ufak bir risk görse solugu hemen korucubasinin yaninda alirdi. Hele ekoloji, kadin haklari vb. bütün bunlar hapiste, askerlerin elinde bulunan (kontrolünde mi demeliyiz?) bir liderin fantazileri. Baska bir deyisle bildigimiz milliyetçiligin garnitürü, sosu veya makyaji. IRA ya da ETA ne kadar sosyal devrimle ilgiliyse PKK da o kadar ilgili. Olay çok basit, Kürt ulusalcisi bir hareket kürt varliginin Türkiye hukuksal kurumlari tarafindan su veya bu sekilde taninmasini istiyor. Bireysel haklarla yetinmek istemiyor, belli bir sekilde , en az bir doz federalizm talep ediyor. Bu tartisilir, görüsülür. PKK’nin bu görüsü savunmasi hakkidir. Yalniz bunu yaparken terör uyguluyor, can aliyor, kan akitiyor ve bu yöntemleri nedeniyle içerde veya disardaki bazi degisken karanlik odaklarin ister istemez masasi oluyor. PKK apaçik terörist bir örgüttür, BDP ise PKK ile ayni seydir, BDP listesinden milletvekili olanlar da, son analizde sol blok falan degildirler, zavalli birer süs bitkisi olarak orada durmaktalar, (klasik Stalinist yol arkadasi taktikleri) ama isbirlikçi olarak bu nedenle tipki PKK militanlari gibi onlar da terörden sorumludurlar.Yeni bir yol aranmaktaysa önce terörü birakmak gerek. PKK terörü biraktigini ilan etmelidir, Apo bu açidan PKK’dan da, PKK listesinden milletvekili seçilmis olan oportünist ve kaypak bukalemunlardan da de çok daha olumlu bir pozisyondadir. BDP zaten “o bizim babamizdir, o ne derse o olacak” çizgisindedir. öte yandan, bakin hükümet de terörist olarak BM listesine girenlerle oy kaybi pahasina görüsüyor ve bir çikis yolu ariyor, bence PKK içindeki asiri laikçi, ergenekon solcusu unsurlar bu çabalari baltaliyor. Bunlar yanlistir. Bunu görmek gerek. Terörü birakmak ve barisçi yöntemlerle politik mücadele vermek gerek. Aksi takdirde devletin terörüne mesruiyet kazandirilmis olmaktadir. Soruyorum, koskoca 20’inci yüzyilda terörle nereye varildi? Cevap: çogu zaman bir kan gölüyle sonuçlanan yenilgilere ve bazen de sözde mücadele edilen rejimlerden daha baskici rejimlere. çünkü amaç araçlari mesru göstermez, araçlar amacin mesruiyetini test eder.

  13. Kürt sorunu

    Şu Kürtler olmasaydı Kürt sorununu ne güzel çözerdiniz değil mi?

  14. fatma

    kürtler baştan seçimlere katılmasaymış tamam fakat gelinen noktada yok ben mecliste yokum demek ..birincinin açık ara farkla önde olduğu mücadelede , bloğun azımsanmayacak başarısına rağmen, bana ne oynamıyorum mızıkçılık yaptın deyip vazgeçmek olmaz..
    fildişi kulelerinizden dik duruş,ölümüne dürüstlük ,karizmayı çizdirmemek vs nutuklarını bırakın artık..aferin size öylesiniz büyüksünüz de..bu nasıl hayatı okumaktır anlamadım..zaman olur sizlerin aksine biz sıradan ölümlüler eğilir ,bükülür ,kırılırız ..hayat kırar ,büker ,eğer adamı..oops konuya dönelim..
    olaya ,mecliste olmaya, çok da önem atfetmeden kürtlerin mecliste, ankaradakinde, olması iyidir bence..bunca zaman asimile olmamış toplumun meclise girdi diye değişip yozlaşacağına inanmıyorum ,bir şey çıkmayacak dahi olsa en olmadı, resmi versiyonla hiç örtüşmeyen hikayelerini kendi ağızlarından ülke geneline duyurmalarının herkese iyi geleceğine inanıyorum…

  15. Casus Belli

    “Kürtler olmasaydi Kürt sorununu çözerdin” diye yazan arkadasa. PKK içindeki Stalinci, kürtlükle alakasi olmayan, totaliter gruplar olmasaydi bu konu çoktan çözülmüstü. Stalinci gruplar dogalari geregi her türlü provokasyona açik olup, degisken iç ve dis güçlerin aparatcigi olarak insanliga epey zarar vermekteler. Arasitir bakalim Kandil’de yönetimde kaç Kürt var ve Kandil’in çalisma dili hangi dil.

  16. Casus Belli irkçi fasist aramaktaysaniz

    Kûrt sorununda irkçi ve fasist yaklasim aramaktaysaniz, önderiniz, en azindan ortaya çikisini “heyacanla” karsiladiginiz Kiliçdaroglu’nun söylemlerine bakin; Ordunun tutuklamalar nedeniyle morali bozukmus da , onun için terörle mücadele edemiyormus. Sevsinler bu sol fasistleri…

  17. casus belli: oray egin ve arkadaslari

    Bakiniz Oray Egin Aksam’da ne gibi analizler yapmis. Oda TV analizleri bunlar. Oray’in arkadaslarina ( o manada degil, fikri bakimdan) duyurulur:

    Önünde baraj durmayan bir nehir gibi artık Kürt hareketi: Ya bu su hiç durmazsa? Ya Diyarbakır’dan bir Tahrir Meydanı çıkarsa?
    Belli ki Öcalan bir baraj değil artık.
    PKK da istediğini almak için en iyi bildiği yöntemi uygulamaktan çekinmiyor işte. Yine askerlerimiz hedef alındı. Bunu onlara Öcalan öğretmedi mi, son 30 yılda her istediğini silah tehdidiyle yaptırtmadı mı?
    Bir süredir, özellikle hükümete yakın kaynaklarda Öcalan’a aşırı övgü ve BDP’lilere ağır eleştiriler göze çarpıyor. Bugüne kadar ‘teröristbaşı’ ve ‘bebek katili’ olarak anılan Öcalan şimdi bilge bir siyasi kişilikmiş gibi el üstünde tutuluyor, öte yandan seçilmiş vekillere neredeyse ‘terörist’ muamelesi yapılıyor. Ne çabuk unuttuk bu acıları?
    Oysa müzakere masası İmralı’da değildir. Şu anda Diyarbakır’dadır. Diyarbakır’daki vekilleri Ankara’ya çekmenin gerekliliği ortaya çıkmıştır.
    Belli ki bazı Kürtlerde ‘Öcalan davayı satıyor mu’ soruları yükselmeye başlıyor, Öcalan’ın açıklamalarının samimiyeti sorgulanır hale geliyor.
    Bunca zamandır ‘Kürt sorunu Öcalan’sız çözülemez’ diye İmralı’yla görüşme yapan Türk devleti muhatabın Öcalan olmadığı bir döneme hazırlıklı mı?

  18. Casus Belli Cankiri degil Tesvikiye

    Dün aksam Cemil Topuzlu’da Javier Limon konserine katilan Aynur, Kürtçe sarki söyleyince agizlarindan köpükler saçarak küfürler savuran laikçi, ilerici, çagdas, uygar ve Cankirili olmayan Beyaz Türkler konseri engellediler. Aynur Ingilizce, Ibranice, Judeo Ispanyolca veya Atatürkçe-uydurukça sarki söyleseydi alkislara bogulacakti.

  19. Casus Belli Türk Kürt çatismasi yaratilmak isteniyor

    Ama basaramazlar. Iyi ki amcalar içerde , disarda olsalardi birseyler yaparlardi. Iyi ki sosyalist geçinenler içerde, disarda olsalar daha fazla kan dökülmesi için epeyce ajit/prop çekerlerdi.

  20. sinan odabaş

    casus,ulusalcı dilden kurtulabilip insanlığın ulaştığı evrensel özgürlükçü demokratik başarı siyaseti dili kurabilenin bdp dilinden kurtulamaması cümlesinde bile bdp nin ulusalcı olmadığı ön kabülünüz olmalıki ben de bu dildeymişim.aslında verimli olmuyor diye yazmayacaktım.sizin dilinizde birçok paradoksun yanında siyasi kürt hareketinin nerdeyse her dinamiğini kötü bir dille (olumlu eleştiri değil)yaftalayıp ötekileştiren bir dil olmuş tekrar okuyunca anlayacaksınız.önce askerin kontrolünde diye devletçi projelerin aktörü yaptığınızı seçilmiş vekillerden daha iyi yerde duruyor diyerek hangisi doğru diyecek olduk.anlamadığınız özgürlükçü siyasi kürt hareketinin farklı dinamikleri ve pratik mücadelenin bu gün zorunlu olarak geldiği yerde bu farklı aktörlerin sürekli bir birini etkileyerek etkilendiği en çok ihtiyacı olan olumlu eleştirinin yerine sizin gibi olumsuz eleştirilerle belkide hepimizin beklentisi yapısal değişimlerin motoru toplumsal muhalefetin ana dinamiğini zayıflatırken kendi gelecek beklentilerimizi engenlediğimizin farkında olmuyoruz.kürt ulusalcılığının tanınmasını istiyor cümleside yanlış kürt hareketi kürtlerin bir ulus olduğunun farkında ama ulus devlet ve ulusalcılığın 980 lerde tarihin çöplüğüne gittiğinin bilincinde burada istenen şey kürtlerin özgürleşmesidir ki bununda türkiyenin özgürleşmesi ve insanlık ailesine katılması ile olacağını biliyor.örgütün şiddete baş vurduğunu söylüyorsun tam tersine 99 dan bu güne kadar aslında kürt sorununun sonucu olan pkk sürekli benim elimdeki silahı alacak siyasi irade yokmu diyor.devlet ve siyasi iradeler 99 dan bu güne kadar pkk nin silahını alıp siyasete katılmasını değil o nu yapacağım görüntüsünde tasviye etmeye çalışıyor aslında siyaseten bu gün pkk nin işlevi bitmiştir.kürtlerin zihninde kürt sorunu çözülmüştür hatta bu özgürleşme pratiği bütün ülkenin özgürleşmesinin nüvesi olacak toplumsal muhalefeti bütün sistem mağdurlarının projesi haline getirecek nitel sıçramanın eşiğinde iken bunu seninde beklentin gibi mecliste yapmaya en müsait kadro ile yaparak sistem mağdurlarının alternatif başarı siyasetini kural,kurum işleyiş seviyesinde yapabilecekleri endişesi ile blok grubu ve bdp gurubuna devle-iktidar egemenlerinin bu günki saldırılarına sizinde eklemlenmeniz manidardır?egemenlerin en çok korktukları şey nedir?sistem mağduru halkların kendi kendini yönetme becerileri göstermesi değilmidir?onların neden saldırdığı belli ama senin saldırı yerine benimgibi olumlu eleştiri yapman gerekmezmi?senden beklenen sorular sistem mağdurlarının gelecek beklentilerinin projesini bdp ve bloğa sormalısın çevreye duyarlı kalkınma projesi,demokratik özerkliğide içinde barındıran yeni anayasa ile özgürlük ve demokrasi projesi,hepimizi kadim insanlık ailesinin ulaştığı özgürlükçü demokratik birikimlere bizi götürecek komşularımızıda ab ye alacak yeni ab projesi,inanç,kutsal ve kutsal mabetlerine özgürlük projesi,yeni kıbrıs projesi,çatı partisi nerde üyelerin partisi,program partisi,etik demokratik değerlerin partisi,yerel dinamiklerin partisi,bütün kadroları vekil ve b.başkanlarının üye ve ilgili seçmen iradesinden geçerek seçildiği yerinde doğrudan demokrasi ile hegemonyayı sahibi halka devreden pari istiyorum demeni beklerdim ben içinde olup bunları gerçekleştirmeye çalışıyorum sana rağmen mümkünmü?

  21. sinan odabaş

    Demirtaş’ın olayda uçaktan atılan bombalarla ölümler oldu ıddıası ile başbakan soruşturma açmalı demesine rağmen medya ve kurumlardan olayın kaçırıldığı ve bu vesileyle bdp ve blok yargızıs infaza tutulduğunu 2 gündür izliyoruz diğer örnekleri gibi yıllar sonra kendi bombası ile kendini vurma örneği çıkarsa şaşırmayalım bize şimdiye kadar söylenen yalanlar ile olup biteni anlamamız değil egemenlerin istediği şekilde bilmemiz için yapılanlardanda ders çıkarıp asıl şeffaflık ve hakikatlerin açığa çıkmasını ve barış konseyi gibi gerçek barış isteyenlerin kim olduğu belli olmuyormu.iç işleri bakanına barış konseyi sorulunca verdiği cevabı hatırlayın utanmadan tv lerde kürt sorununu pkk yaratmıştır diyecek seviyede yalanlar söyleyen devlet-iktidar ortak egemenliği savaş kan ve nefretten beslenerek hegomonyasını sürdürmeye çalışmaktadır geçek barış gönüllüleri bu günlerde belli olmaktadır

  22. Casus Belli

    Odabas hayal kurmaktasin, içinde yasadigin dünyaya geri dön. Birkaç gün sonra güvendigin , kefil oldugun insanlar senin bu söylediklerini kendileri tekzip edecekler, onun için tartisarak zaman kaybetmeye gerek yok.

  23. Hurşit abi

    Casus bey kardeşim sizin masa tatil günleri de çalışıyor mu? Fazla mesai alıyor musunuz?

  24. Casus Belli

    Hursit Bey, sizin TSK mensubu özel Kuvvetler Komutanligi’nin sol görünümlü ajan provokatörleri ne kadar maas aliyorsunuz? Hangi subaya bagli olarak çalisiyorsunuz? Yoksa sadece bir assubayla mi iliskiniz var? Neyse zaten yakinda hepsi ortaya çikar.

  25. Hurşit abi

    kızmayınız casus bey kardeşim, vallahi de billahi de samimiyim, sizi desteklerim fazla mesai için mücadele verirseniz. Çünkü bu sizin hakkınızdır. O kadar emek verilorsunuz, icap ettiğinde ansiklopedi karıştırıyorsunuz. Tatil bayram demeden yorum ve tahlillerinizi yazıyorsunuz. Neden istemeyecekmişsiniz devletten? Bana geylince efendim, afedersiniz ama samimi olarak içimi dökecek olursam 720 lira emekli maaşıyla sürünüyorum. İki oğlum, bir kızım var, allah sizi inandırsın onların küçük de olsa yardımları olmasa acımdan ölürdüm. Düşünün 400 lira kira ödüyorum.

  26. Casus Belli

    Hursit Beyamca merak etme emekli basçavuslarin haklarini savunmak için bir dernek var. Istersen oraya yazalim, istersen en yakindaki Rotary Club’e basvur sana biraz bütçe ayirsinlar. O kadar tecrübeniz var, arasira ADD’ye ugrarsiniz, orada eski jandarma fislemeleri hakkinda briefing verirsiniz. O da olmazsa Umur Talu’ya yazin.

  27. Hurşit abi

    Casus bey kardeşim, kinayelerinizi üstüme alınmıyorum inanın ki. ama gerçekten öğrenmek istiyorsanız söyleyeyim. İstanbul Defterdarlık kaleminden emekliyim. Orada kime sorsanız Hurşit abilerini tanırlar sağ olsunlar.

  28. Casus Belli: Firat Haber Ajansi 16.07.2011

    HPG’den Silvan açıklaması
    Diyarbakır’ın Silvan ilçesi kırsalında 14 Temmuz günü yaşanan çatışmaya ilişkin açıklama yapan HPG, 20 askerin öldüğünü ve gerilla kaybının 7 değil 2 olduğunu bildirdi. HPG, çatışmada ölen 5 kişinin de gerilla kıyafeti giymiş kontralar olduğunu duyururken, 3 adete silaha da el koyduklarını açıkladı.

  29. sinan odabaş

    casus,
    yukardaki asıl yorumda seninde kabül ettiğin gibi benim dilim her tür tarihin çöplüğündeki ulusalcılıktan uzak özgürlükçü demokratik dil olmasına rağmen açıkça senin dilin devlet-iktidar hegomonyasının dili diye yaptığım yoruma cevap vermeden başka konuya atlamanı bu dediğimi kabül ettiğin gibi anlayarak üzülerek istemeden hurşit abinin teşhisi ile masadan olduğuna inanmaya başlayacağım fakat senin masada dilin gibi çetrefil galiba yeni birleşerek ittifak sağlayan devlet-iktidar egemenlerin masası olunca asker,bürökrat,polis,sivil siyaset karışımı ittifak masası dili gibi geldi bana asıl yorumlara cevabın olamayınca barışçı yöntemler önerirken siyaset yaptığı için tutuklanan hatta seçim pusulasına ismini( kendi yazmadı herhalde) yazıp seçildiği halde herkesin kurduğu cümleleri bahane ile vekilliğini elinden alınanlar silahlı mücadele vermiyordu her halde hiç aklına savunduklarınla devlet-iktidar egemenleri ve onların borozanı basının savundukları aynı olduğu aklına gelmedimi?bizim gibi sistem karşıtları özgürlükçülerin sohbet edip tartıştığı sitede sırıtacağın aklına gelmedimi?bir siyaset tarifi yapta bilmediğimiz bir şey öğrenelim kapitalist sistemin ideolojisi liberalizmi tarif ette farkımızı izah edelim en kötüsüde bilmediğini bilmeden bildiğini zannetmek oluyor galiba bu durumda yapacak bir şey kalmıyor.

  30. Casus Belli: devlet nerede?

    Sinan Bey, devlet dili diyorsun ama devletin türlü dili var, bazen hiç ummadigin diller de devlete varabilir degil mi? Bana gelince , federasyonu veya ayrilmayi savunanlar da dahil olmak üzere her türlü fikrin sivil siyaset içinde savunulabilmesi bence de gerekli ama bu durumda yersiz ve anlamsiz kalan teröre karsi da tavir almak zorunlu. Aksi halde mesruiyet biter ve konusmanin zemini de kalmaz. Dayatma gündeme gelir. Ëskiden kalan yanlislara ve eksiklere ragmen demokratik açilimlar dogrultusunda iyi niyet mevcut iken, bu iyi niyetin karsilik buldugunu söyleyebilir misiniz? Daha önce de sizi uyardigim gibi desteklediginiz blok, bizzat Apo tarafindan kinanirsa ne yapacaksiniz? Kendi iradesini yillardir Apo’nun iradesine baglamis olanlar bu iradeye karsi durabilecekler mi?
    Öte yandan, bence liberalizm “kapitalist sistem”in ideolojisi falan degil, sadece bir justifikasyon araci, veya araçlardan biri, kapitalist sistem dediginiz günümüz dünyasinda genel geçer olan sistemin bir ideolojisi olduguna da inanmiyorum ve ayrica tabii ki liberalizmi de savunmuyorum. Sonuç olarak , bence eski rejimlerde oldugu gibi kapitalizm adi verilen günümüz rejiminde de belirleyici olan ekonomik iliskiler degil , devlet iktidarinin kullanilma biçimidir. Ama bu konular ve benim buradan kalkarak nasil bir vizyonu savundugum ayri ve uzun bir konu. Bu arada istegine cevap veremeyecegim, çünkü “bir siyaset tarifi yap da bilmedigimiz birsey ögrenelim” derken ne kasdettigini gerçekten anlamadim. Bunu açarsan , ben de bir cevap verebilirim.

  31. sinan odabaş

    siyaset çözmeyip ağır bedeller ödediğimiz sorunların sorunu yaşayan halk iradesinin belirleyiciliğinde çözümü ve gelecek beklentilerimizin yönetilmesi oluyor bu tarife uyan bir öneri,proje ve program sizden duymadık iktidarın savunup söylediklerini burada değişik cümlelerle savunmanızdan sonra devlet nerede demeniz ironidir tamda senin zihninde gibi duruyor.beğenmediğin bdp ve bloğun demokratik özerklikten bir çok alana seninde şikayetçi olduğun sorunlara ilişkin çözümlerini görmemezliğe gelebilirsin.iradesi olmayan derken siyasi pratiğin özgürlükçü siyasi kürt hareketini getirdiği yeri inkar ederek aslında hiçbir siyasi organizasyon kendi üyeleri ve sempatizanı halkının iradesinden beslenmeden başarı siyaseti üretip bu günlere gelemezdi.üstelik ne tür resmi ve gayrı meşru engellemeye rağmen halk iradesinden beslenmeden tam tersine yukardan iradelerle oluşan siyasi organizasyonlar için resmi ve gayrı resmi engellemeye gerek kalmadan kendini tükettiği örneklerle siyasi hayatımız doludur.sürekli yükselen bir trend gösteren harekette senin sandığın irade sorunu olsa 50 belediye 100 e 20 vekili 36 ya çıkarıp gelecekte 250 belediyeden 150 vekile çıkarsa şaşırma siyasi hayatımızda geleceğin alternatif başarı siyasetinin dilini kimin kurduğunu sende anlamış olmalısın ki bu hareketle ilgili yorum yapıp seninde beklentilerini gerçekleştirecek sistem alternatifi toplumsal muhalefetin nüvesi halinden nitel sıçramanın eşiğindeki bir hareketin doğum sancılarını görünce (seni uyanık) sende fark ettin gibi geliyor.liberalizme gelince toplumun atomize olmuş azamikendifaydasını düşünen bireylerin mücadelesi üstüne ideolojisini inşa eder bizim farkımız kendi faydasını düşünen bireylerin diğer bireyler ve doğa ile ilişki içindeki mücadelesi üstüne ideolojimizi kurarız ve tamamen farklı yerlere gideriz haklısın son dönemde rol çalarak ömrünü uzatmaya çalışan çürümüş sistemin ideolojisindede yalpalanmalar olmalıki savunanlarını bile endişeye sevk etmiş gibi görünüyor.demokratik açılımların iyi niyetinden bahsederken bile insanları hem bireysel hem kollektif haklarını gasbetmiş egemenlerin abi lutufunda bulunuşu gibi yapılan işlerin aslında yapılmadığını anlamalısın dayatma yada mecbur bıraktırıp yaptırma bütün bunları yapacak bir devlet-iktidar iradesi yok tam tersine bu doğal hakları engelleme işlevi var bunları gerçek özgürlükçü toplumsal muhalefetin kendi iktidarı yapabilir onun için bloka devletten ve iktidardan talep eden dilden vaz geçip sistem mağduru halka dönüp birlikte toplumsal muhalefetin alternatif başarı siyasetinin programını üretelim diyorum.zorla hiçbirşey yapılamaz iktidar-devlet istemediği şeyi yapmış gibi görünüp aslında yapmaz.hatırlarsak hatip diclenin mahküm edildiği maddeyi bir zamanlar kaldırdık ifade özgürlüğünü genişlettik demişlerdi ne oldu sonradan yine getirdiler.kendinden başka güçlere bel bağlayan hiçbir politika başaramaz

  32. Casus Belli: Pol Pot örgütünün Stalinci vahseti

    Bu sitede yapilan Stalin elestirileri gevezelikten mi ibaret? Bakin PKK’nin resmi ajansinda ne gibi özendirme haberleri yer aliyor. Bu caniliktir, bu kasapliktir, bu insanlik disi bir zihniyettir, bu zihniyete dogrudan ve dolayli destek veren herkes suçludur.

    PKK ‘NIN FIRAT HABER AJANSI’NDAN MUŞ – Muş’un Bulanık ilçesinde 18 yaşındaki Evrim Demir, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde yaşanan vahşete karşı 14 Temmuz 1982’de başlatılan ölüm orucunun yıl dönümünde bedenini ateşe verdi. Hayatını kaybeden Demir, günlüğünde yazdığı son notta, “Bu eylemle barışın sesi olmak istiyorum” dedi ve şu vasiyette bulundu: “Beni Amed’de Mustafa Malçok’un yanına gömerseniz çok sevinirim.”

    PKK’nin öncü kadrolarından M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Ali Çiçek ve Akif Yılmaz’ın yaşamını yitirdiği 14 Temmuz ölüm orucunun yıldönümünde 18 yaşındaki Evrim Demir, bedenini ateşe vererek yaşamına son verdi. Ailesi farkına varmasın diye odasının penceresinden çıkan Demir, Bulanık Bahçelievler Mahallesi’nde bulunan evlerinin bahçesinde gece saat 02.30 sularında bedenini ateşe verdi. Ailesi ve komşuları tarafından yaralı bir şekilde Bulanık Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Demir, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hastane morgunda tutulan Demir’in cenazesi Cumhuriyet Savcısı tarafından incelendi.

    “BİR GÜN HERKES BENİM GİBİ BİR DÜNYA DÜŞLESİN”

    Demir arkasından, yaşamına son vermeden önce odasında günlük defterinde yazdığı bir not bıraktı. “Tüm Türkiye halklarına savaşın esirinden kurtulmuş kan olmadığı bir dünya diliyorum” diyen Demir, notunda şunlara yer verdi: “Bir gün herkesinde benim gibi bir dünya düşlemesidir. Bu eylemle barışın sesi olmak istiyorum. Kan kanla temizlenmez kan kanı getirir. Bu MHP anlayışında Kemalistlerin anlayışından hiçbir farkı yoktur. Kürt halkı sınırları önemsemiyor, devleti önemsemiyor. Çünkü bir devlet bir toplum var. Bir toplum dili, kültürü ve tarihi var eder. Bizim sınırımızı kültürümüz çizecektir, tarihimiz ve dilimizdir. Biz kardeşiz ama ‘Haklarınız yok, Kürt sorunu yoktur’ denilirse biz de tüm gücümüzle bu hakları savunuruz ve isteriz. Bütün zorluklara rağmen 36 milletvekili seçildi fakat bir milletvekilimiz düşürüldü. Benim sesim hukuk adı altında susturuluyor. Böyle hukuksuzluğu kabul etmeyeceğiz. Hatip Dicle ve diğer tutuklu vekillerimiz onurumuzdur.”

    “BÖLÜCÜ VE TERÖRİST DEĞİLİM, KÜRDÜM”

    “AKP Hükümeti bizi kandıracağını sanıyor” diyen Demir, bıraktığı notta şunlara dikkat çekti: “Biz Kürtçe söyleyip oynamak değil, statü istiyoruz. Biz kendi kendimizi yönetmek hakkını istiyoruz. Biz var olduğumuzu ve PKK hareketiyle bir bütün olarak kabul edilmek istiyoruz. Bu böyle bilinsin. Artık ‘PKK hareketini imha tasfiye ederiz’ deyimiyle 30 yıl daha savaşa hizmet ederler. Ben ve benden sonrakiler bunu kabul etmez. 70 yıl bile olsa tekrar ayaklanırız. Yani her açıdan bu durum imkansız ve yararsızdır. Ben bölücü, terörist de değilim, ben bir Kürdüm. Azadi (özgürlük) sloganıyla büyüyen ve onun için ölecek bir Kürdüm. Kürdistan’da hala çok kirli bir savaş yürütülüyor. Kürt halkının evlatlarını ölüme mahkûm edenler, Türkiye halklarında temennimdir ki bir gün onların da ölecek olmasıdır. Bölücülük adı altında Türk halkı korkutuluyor ve korku imparatorluğu inşa ediliyor. AKP, MHP çok net bir şekilde bunu kullanıyor. Türkiye halkları bizi anlamalı bize kimlik vermek zorunda neden dağlara çıkıldığını böyle yaptığımızı sorgulamalı. Unutulmamalıdır ki Kürt halkı Dersim halkı gibi değildir. Geçmişini unutmaz geçmişindeki değerler için ölür. Bu değerlerini yaşar ve yaşatır. Kürt halkı Bedirhanlardan, Şeyh Saitlerden ve Seyit Rızalardan gelir. Kürt halkı bunu nesilden nesile evlatlarına anlatır. Daha çok şey yazmak isterdim. Fakat artık gerçekle bütünleşme ve var etme zamanıdır. Tüm Kürt halkını Türkiye halklarını Önder Apo’yu savaşlarda evlatlarını kaybetmiş, tüm anneleri ve babaları değerli tüm gerillalarımızı ve özellikle Amed ve Hakkari halkını kucak dolu selamlıyorum. Gün Barışa ve Önder Apo’ya özgürlük günü olması dileğiyle.”

    BENİ MALÇOK’UN YANINA GÖMÜN

    Demir’in son isteği şu oldu: “Beni Amed’de Mustafa Malçok’un yanına gömerseniz çok sevinirim.”

    17 yaşındaki Mustafa Malçok, PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat komplosunun 12. yıldönümünde Dicle nehri kıyısında bedenini ateşe vermişti. Malçok’un yanında “15 Şubat karanlığını yanan bedenler aydınlatacak” yazılı bir not bulunmuştu.

    ANF NEW SAGENCY

  33. fatma

    bunca insanın imla hatasız yazıyor olması tuhaf..sonuç:
    1-galiba harbi casuslar fink atıyor burda..
    2-devlet halkı hiç tanımıyor..

  34. casus belli: son dakika

    Ertugrul özkök’ün sevgili arkadasi Ingiliz gazeteci, (genel yayin müdiresi) Rebakka gözaltina alindi. Vaaaay, basin özgürlûgü mü çignendi ne?

  35. sinan odabaş

    kıvırma casus yayınladığın metinin kendisi bile pol pot diye küfretmeye çalıştığın özgürlük mücadelesinin geldiği yeri kanıtlarken sen anlamadığından değil kadim devlet-iktidar hegemonyasının elemanı olduğundan kıvırtıyorsun o metni kendi durduğun yerden fesatlandığın için onurlu özgürlükçülerin metni diyemi hatırlattın.şimdi durduğun yerden daha rahatsız olup şeflerine seni rahatlatacak bir şey yapmasını önerebilirsin

  36. sinan odabaş

    stalin eleştirilerinin mantığınıda hiç anlamamışsın işçi iktidarıyım deyip işçilere zülmetmekten aslında iktidarı asıl sahiplerine vermemek için her kesi düşman göstermekten sonuç olarak daha ceberrut ve zulmeden devlet ve iktidarları savunmak senin savunduğun akp iktidarı ve kontrol ettiği devleti savunmak gibi.hiç bunlardan hegemonyaları ve iktidarlarını asıl sahibine verecek kural kurum önerisi duydunmu demokratik özerklik gibi

  37. casus belli: Vicdan yoksa ????

    Sinan, 18 yasindaki çocugu intihar ettiren zihniyeti de savundun ya, bu intihar eylemini övenleri destekledin ya, 1982 yilindaki ölüm orucunu protesto etmek için 29 yil sonra intihar eden veya ettirilen zavalli bir çocugun yandigi ates senin vicdanini incitmediyse, sen insan olamazsin. Senin ne savunursan savun sen bir insan olarak bitmissin. Ama sana da sanki insanmissin gibi davranmamiz gerekiyor, çünkü ümit kesilmiyor, belki seni bir insandan canavara dönüstüren etkenler degisir, sen de bir canavardan bir insana dönüsebilirsin.

  38. Casus Belli: Böylece Kürt sorunu çözüldü mü?

    Polis lojmanlarına saldırıyı Ferhat Kurtay Eylem Birliği üstlendi

    ANF
    16:43 / 17 Temmuz 2011
    URFA – Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Temmuz 2011 tarihinde polis lojmanlarına uzun namlulu silahlar ile yapılan saldırıyı, HPG Mardin Eyaleti Halk Savunma Birliği Komutanlığı Şehit Ferhat Kurtay Eylem Birliği üstlendi.

    Urfa’nın Suruç ilçesi Dikili mahallesinde bulunan polis lojmanlarına yönelik 14 Temmuz günü uzun namlulu silahlar ile yapılan saldırıyı, HPG Mardin Eyaleti Halk Savunma Birliği Komutanlığı Şehit Ferhat Kurtay Eylem Birliği üstlendi.

    Yapılan yazılı açıklamada, “Devletin AKP güdümündeki polisin son dönemlerde önderliğimiz ve KCK Yürütme Konseyi Başkanlığımız tarafından ortaya konulan somut ve mütevazi taleplerle geliştirdiği ve sunduğu barış ve demokratik mücadele alan ve kurumlarına dönük, süreci sabote edici yoğun saldırı, operasyon ve tutuklamalarla karşılık verilerek inkar ve imha temelinde karşılık verilmektedir” dendi.

    Açıklamada eylemin gerekçeleri arasında şu cümlelerde dikkat çekti. “Yine 14 Temmuz 1982 de büyük bir irade ve kararlılıkla geliştirilen büyük ölüm orucu eyleminin önder kadroları Kemal Pir, M.Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in 29’uncu direniş ve şehadet yıldönümü olan 14 Temmuz gününü anma ve layık birer militanı olarak Demokratik Özerkliğin ilanını kutlama ve selamlama temelinde bu eylemi gerçekleştirdik.”

  39. sinan odabaş

    hiçbir kişiyi kendi iradesi dışındaki bir güç intihar ettiremez sen de benden iyi biliyorsunki öcalan dahil bu kesimdeki bütün organizasyonlar gençlerin intiharinin yanlış olup etmemeleri için elinden geleni yapar.benim söylediği bu sorunun geldiği yer ve özgür iradelerde bile yarattığı travmadır.aslında bu konuyuda senin açtığını bilmen lazım.yazılı açıklamadaki”somut ve mütevazi talepler” den ne anladın 99 dan bu güne benim elimdeki silahı alarak onurlu bir barış ile beni sistem ve siyasete kat diye “somut ve mütevazi talepler”i bile kimlerin reddedip asıl ayrımcı,bölücü ve savaş isteyip imhayı savunduğunu bilmen lazım sende onların memuru değilmisin başlangıçta hurşit abinin sana dediklerinden hoşlanmazdım aslında az bile söylüyormuş sende bildiğimiz at gözlükçülerdensin galiba

  40. sinan odabaş

    bizim vergimizle alınan uçakların kendi vatandaşımıza bomba yağdırmasının anlamı kirli savaş bile değil açıkça imha siyasetinin pratiğinden başka ne olabilir.isterimki bir kişinin dahi burnu kanamasın siyasi mücadele kuralları ile siyaset yapılsın çünkü benim siyaseten söyleyip yapabileceğim yeni proje ve programım var olmayanlar galiba imha siyaseti uygulayıp uçaklarla vatandaşını bombalayınca uçağı olmayıp imha bombardımanı yapamayanlar galiba elinden geleni yapıyor kedinin fareyle oynamasımı sandın savaşı boşunamı barış hemen şimdi siyasi ve askeri operasyonlar dursun diyoruz senden ve savunduğun devlet-iktidar egemenlerinden bunları duymadık şimdi ne dedi sahibin daha sertleşıp zaten kürt sorunu yoktur pkk icat etmiş gibi pkk sorunu vardır dedi sahiplerin tam sana göre tahlil değilmi anladınmı şimdi

  41. Casus Belli: Pol Pot örgütünün Stalinci vahseti

    18 yasindaki bir çocugun intiharini açikça savunmak insanlik disidir, bunu PKK yapiyor, yayinda bu görünüyor, sen de ayni kafadasin, ayrica destek için dükkanlar kapatiliyor, her sey çok açik degil mi, ama sen bos ver 80 yil önceki Stalin’le ugras, faaliyet halindeki Stalilerle ugrasma, hatta onlara destek ver. Evet Atatürkçülükten uzak oldugunu sanmaktasin ama Atakürtçü olmususun, lazim diyorsun, bari Atalazci ol :)).

  42. sinan odabaş

    csus,
    anlama sorunun olduğunu bilemedim ama sitelerden ansiklopedilere her şeyi araştırdığına göre yorumlarda “insanlığın ulaştığı evrensel özgürlükçü demokratik değerleri” savunan birine “sen insan olamazsın” diyebilmek seningibi amirlerinin gözüne girebilmek için çıtayı iftira ve yalana kadar yükselten iktidar çanak yalayıcılarının işi olabilirdi olduda.insanlığın ulaştığı evrensel özgürlükçü demokratik değerleri proje ve program seviyesinde yorumlarında hiç duymadığın yeni cümlelerle anlatan birine stalinist,atalazcı diyebilme cesaretini amirlerinden aldığını biliyorum nice şantaj ve ağır tehditlere papuç bırakmayanlar hiç bir seçimde kaderi değişmeyen sistem mağdurları ile alternatif başarı siyasetinin başarı öykülerini yarattıkça senin gibi devlet-iktidar çanak yalayıcılarını tedirgin edip olmadık suçlamalarına hedef olmaktan gocunmadım tam tersine doğru iş yaptığımı daha iyi anlıyorum.sende bilmen lazım amirlerinin en çok korktuğu şey gerçekleşmeye başlıyor insanlığın ulaştığı evrensel kural ve kurumlarla insanlarımız halkımız ufak ufak kendini yönetme becerisini göstermeye başlayınca telaşa düştünüz yalan gırla.bebek katilleriniz itirafa başladı bölücü kim açığa çıkmaya başladı faşist her türden iktidar hegemonyasını isteyip savunanlarda belli olmaya başladı 80 dedikleri gibi seninde düşüncelerin iktidarda değilmi?kendine casus demene gerek yok o kelimeleri kendini özgürleştirip gerçekleştirmek isteyen halka söylede halkın sana ne yapacağını gör devlet destekli olmanın güveveniyle sitelerde insanlara saldırmak ne imiş istersen insanlığın içine girince görürsün

  43. Casus Belli: Pol Pot örgütünün Stalinci vahseti

    Sen kendini mi yönetiyorsun, güldürme beni, hepiniz Kandil’den yönetiliyorsunuz, robot gibi, bir de tehdit ediyorsun “halkin sana ne yapacagini gör” diyerek, tabii tehdit edeceksin, adam kaçirma sende, bebek öldürme sende, 18 yasindaki çocuklara benzin verip kendini yaktirma sende, kuran kursu kundaklama sende, dersane yakma sende, daha sayayim mi? Ama yine de sana demokratik rejimin kurallari içinde davranilacaktir.

  44. Casus Belli: Pol Pot örgütünün Stalinci vahseti

    Sen kendini mi yönetiyorsun, güldürme beni, hepiniz Kandil’den yönetiliyorsunuz, robot gibi, bir de tehdit ediyorsun “halkin sana ne yapacagini gör” diyerek, tabii tehdit edeceksin, adam kaçirma sende, bebek öldürme sende, 18 yasindaki çocuklara benzin verip kendini yaktirma sende, kuran kursu kundaklama sende, dersane yakma sende, daha sayayim mi? Ama yine de sana demokratik rejimin kurallari içinde davranilacaktir. Bundan eminsin.

  45. Bukalemun

    Yalan, yalan, yalan. Sanki önceden bu işleri hiç bilmezmiş de….şaşırmiş gibi

    Sırrı Süreyya ÖNDER/RADİKAL

    Yüreğimize bir ateş topu düştü, yaktı kavurdu…
    Ömürlerinin en cevahir zamanlarında toprağın koynuna giren gençlerimizin tümünü, kendi adıma derin bir utanç ve sonsuz bir rahmetle anıyorum.
    Bu kabul edilemez hadisenin vuku bulduğu günden beri televizyon kanallarında ve sosyal medyada benim ne düşündüğüm ve niye açıklamadığım sorulup duruluyor.
    Üstelik ‘söz söyleme mecburiyeti’, sözü nasıl söylemem gerektiğine dair bir yöne kaymış durumda.

    Kahrolan, üzülen, yüreği sızlayan milyonlarca insan olduğunu biliyorum. Ama söz söyletme çığlıkları atanlar var ya, işte o güruhun bir tekinin ama bir tekinin bile içinin benim kadar yandığını bilsem, buna inansam gam yemeyeceğim. İçlerinde uzaktan-yakından bildiklerim var. Dünya yansa umurlarında olmayacak; hakiki anlamda bir tek damla yaş dökmeyecek kadar vicdanını icarlamış insanlar var. İşin kötüsü, bunlara inanan, bunlardan etkilenen insanlar var.
    Sevgili kardeşlerim, bir histeriyle kameralara koşanların ve orada üzgünmüş gibi yapıp âleme nizamat vermeye çalışanların çoğunu tanıyorum. Bilesiniz ki çoğunun bir nebbaştan farkı yoktur.

    NEREDEN TANIRSIN ONLARI , SANA DESTEK VEREN, EKMEK ATAN DOGAN GRUBUNDAN MI? “Benim annem senin anneni genelevde görmüş, vay, vay, vay ” misali, bir lapsus.

  46. anarkocu

    Kürt Özgürlük Hareketi içerisindeki çelişkilere, özgürlükçü potansiyeline ve bunun sınırlılıklarına ışık tutan bir yazı:
    http://qijikares.blogspot.com/2011/06/kurdistanda-radikal-bir-politikann.html

  47. sinan odabaş

    casus,
    atatürkçülerle mecliste amirlerin beraber mutabakat metni yazdı faşistlerle birlikte atalazcı kimmiş anladınmı?söylediklerin ufak ufak meyvesini vermeye başladı ogün samastçı,ağcacı linççi faşist gürüh kürtlere sırf kürt olduğu için iki gündür saldırıyor memnun oldunmu?bebek kanı eline bulaşan kulandığın maşalar itiraf etti sen bunuda bana iftira ediyorsun görüntüleri görmüş olmalısın orman ve ağacın olmadığı taşlıkta istesende yangın çıkmaz ama yangın gibi kimyasal bomba ile taşıda yakarsın biz halka kullanılan silah ve atılan bombaların türünü hesap verenmi var yalanını sevsinler 2 gündür yaşananlardan sonra derin güçlerin olacakları bilir gibi blerek yaptığı provakasyonun ardındaki gerçekler ortaya çıkınca faşistlerle ve devletçi kemalistlerle birlikte yaptıklarına utanacaksın.yoksa linççi gürühe sende katılmış olmayasın bütün yorumlarında açıkça yok edilmesi gerek diye ötekileştirdiğine göre faşist,stalinist,insanlıktan nasibini almamış kim olduğu belli oldumu?amirin akp-chp -mhp-darbeciler-ergenekon-sol sosyal faşistler hepiniz birlik oldunuz yerini anladıysan tam karşınızdada toplumsal muhalefet dinamikleri özgürlükçü demokratlar biz varız şimdi yerini buldun rahat edebilirsin darbeci askerlerle birlikte olmak nasıl bir duygu şimdiyedek söylediklerin güme gitti gerçek yüzün açığa çıktı

  48. Casus Belli: Ergenekon cephesi

    Odabasi, Irkçi saldirilari daha baslamadan kinadigimi okumussundur, ama unuttun herhalde. PKK içindeki Ankara grubunun , Cemil Bayik, Mustafa Karasu gibi ergenekoncularin eylemlerini savunmak sana yakisiyor mu? Bilmiyorum, yarin ne diyeceksin? Ordu içindeki “sol” cunta ile PKK içindeki “sol” kanat, ikisi de ergenekon saflarinda birlikte senkronize çalismaktalar, ama sökmeyecek, demokrasi güçleri onlarin hakkindan gelecek, sizin saflarda heyecan uyandiran Kiliçdaroglu’na gelince hain bir Dersimli olarak “generaller içerde, askerin morali bozuk, onun için 13 asker öldü” muhabbetinde kendileri. Demek ki, CHP, darbeciler, PKK’nin Ankaralilar grubu sol sosyal fasistler , asil bu grup hep beraberler, (MHP ufak tefek vizilti yapmakta, soguk savas biteli tarihsel olarak OUT) ama sunu da unutmayalim bunlarla beraber Tüsiad ve holding basini destekli Sirri, kalinti Ertugrul gibileri, Nuray Mert, Ece Temelkuran, Birgün gazetesi ekibi ve BDP’liller ve bunlara oy veren Oral Calislar vb. gibi holdingci “tekelci liberaller” de var.

  49. sinan odabaş

    casus,
    hangi ergenekoncunun eylemini savundum?sen ne dediğini bilmiyorsun sorulara cevap versene insan istese bile yanamaz taşlıkta yangın çıkmaz atılan bonbaların yangın vekimyasal özellikleri olmalı bunları kimin kullandığınıda sen bilirsin bu günlerde mecliste patronların mutabık kaldı akp-chp mutabakatı ile haberalları akladı amirlerin reddedilen bdp metnini okuda nesini beğenmediğini söyle.demekrasi güçlerin akp iktidarı ise kimin hakkından geleceğini akp-mhp-chp metninde yazdılar onlarla kimin hakkından gelirler? şimdiye kadar eleştirdiğin chp ile mutabakat yapıp hakkından gelmeye çalıştığınız demokrasi güçleri olmasın?bana demokratik rejim kurallarını uygulayacağına göre hırant ile dicleyi mahküm ettiğin demokratik hukuk ile değilmi?ölen her şehit için 5 kürt öldürülmeli diyene özgürlükçü diyen 12 eylül ruhunun hukukunuda savunabildin yakıştımı senin gibi çizmelerimin demokratına.ben ne zaman kılıştaroğlunu savunmuşum?senin tam tersi görünüp tam onun gibi olduğun belli oldu amirlerin kızar lafına dikkat et müttefiklerin ergenekon,asker sivil değişime direnen bürökrasi ve bilumum ırkçı faşistler olduğunu hala anlayamadın?neyi kınadın anlamadık mecliste mutabakat amirlerinin yaptığını faşist gürüh uyguluyor sen önce amirlerini kına bana dediklerinden sonra bana saldırırlarsa sevinirsin değilmi?merak etme biz devrimciler hemen her dönem senin gibi ve amirlerinin maşalarının saldırısına uğradık en başta devletin senin savunduğun devletin gene kendi bildiğimizi okuyacak seviyede kendimize saygımız var sen yeni yerini yadırgamış görünüyorsun”demokrasi güçleri”dediğin yer son saldırıdan sonra yeni müttefikler kazandı saldırı amacına ulaşmış senin akp-iktidar-devlet-ordu-semaye-nin yanına yeni müttefiklerin geldi mhp-chp- bilimum ittihatcı darbeci devletçi otoriter ulusalcı milliyetçi sol geldi rahatın bozulduğundan kendini nasıl temize çıkaracağını şaşırdın.şimdi askerin moralı bozuk diyen ittifakınla birlikte moral yükselten işler yaparsınız sonra bani kılıçtaroğlundan heyecanlandın diye çamur atarsın benim heyecanım devlet-iktidar-darbeci toplumsal muhalefetin asıl düşmanlarının iyot gibi açığa çıkıp saflarımızın netleşmesi heyecanlandırıyor yoksa sizin akp-mhp-chp-sermaye-devlet-hepiniz aynı kumaş olduğunuzu hala anlamadıysan benim senin için yapabileceğim bir şey yok.yakında mahkeme kağıdı gelirmi önceden bildirirsen sevinirim okadar hukukumuz gelişti hurşit abiye yaptığım haksızlıktan dolayı özür diliyorum deneyiminden olmalı bir cümlende seni çözmüş

  50. Casus belli

    Odabas demagoji yapmaktasin. BDP bildirisi ikiyüzlülüktür bir yandan baristan ve demokrasiden bahsedip bir yandan adam öldürürsen, karsindakini de ayni sekilde davranmaya itersin. Sana soruyorum bu tür bir örgütle ve bu tür eylemlerle 20’inci yüzyilda kim ne kazandi? Cogu zaman bir kan gölüyle sonuçlanan müthis bir yenilgi, bazen de bir zafer ki , eski rejimi mumla aratmakta. Terörizm totaliter rejimlerden baska bir sey çikarmaz ortaya , bizim yeni Ata’lara ihtiyacimiz yok. Sen devrim, devrim diyerek kendine gaz veriyorsun. Ne devrimi? Bana özgürlükler noktasinda basarili olmus, insani daha özgür kilmis tek bir silahli devrim göster. Yok eger PKK silahlari birakirsa, o zaman durum degisir. Ve de eger Apo çikar da sizin gibileri elestirirse , o zaman da ben çok gülecegim.

  51. sinan odabaş

    casus,
    amirin akp chp ile birlikte imzaladıkları mutabakatla bdp nin dört maddelik metnini karşılaştırınca amirlerinin açıkça ergenekoncuları akladığını fakat daha evrensel değerlere vurgu yapan bdp metnini reddederek demokratik siyaset yapmak isteyenleri engelleyince mütabık kaldığınız ergenekonun asker uzantıları mutabakatınıza uygun operasyonlar yapınca şiddet ve savaşı kimlerin istediğini anlamış olman gerekir.akp-chp-mhp-ergenekon son 3 günde aynı şeyleri söylüyor.sende onlara güvenip bu sitede bile beni yargılama cesareti gösteriyorsun.sen okumadın galiba 99 dan bu güne pkk benim elimdeki silahı alıp onurlu bir barış ile siyaset ve sisteme katılmak istiyorum diyor sen ne diyorsun?amirlerin ne diyor barış konseyi kararı aldık diyen öcalan doğrumu diye iç işleri bakanına gazeteci sorusuna bakanın cevabını duydunmu şimdi belli oldumu kim savaş istiyor?diz çöktürüp imha edeceğim diyen kim?bir halkın imha edilebilme imkanı varmı?ya seningibi olacağım yada yok edileceğim kendim olma şansım yoksa yok edebiliyorsan et edemeyince kabahatı bana bulma.iki yüzlülük dediğin metni yazan bdp bu metnin imzalanması ile meclise gelip yemin etmeyecekmi idi?tabiki edecekti o metni sende yazabilir ve imzalardın acaba amirlerin onurlu bir barış istemediği hiç aklına neden gelmiyor amirlerini açıklada bilelim devlet-iktidar-akp-masa değilmi bunların barış istemediğini bilmiyormusun iktidar ve hegomonyalarının meşruiyet aracını ellerinden bırakırlarmı asıl sorulara cevabın olamadığından masadaki yerin tartışmalı olmaya başladı işinden olmamak için okkalı bir yalan ve iftirayada ihtiyacın olacak bdp binaları ile kürt işçilere yetmedi kürtçe şarkı söyleyenlere saldıranların içinde sende varmı idin bukadar bdp ve blok düşmanlığından sonra hızını alamamış olabilırsin ahmet kayaya yapılanları hatırlarsan yapanlar ne diye anılıyor ahmet kaya nasıl anılıyor hatırladınmı?elele askerin,polisin,devletin,saldırgan ırkçı faşistlerin moralini yükseltmek için yeni projelerin varmı?atalaz diye bana çamur atarken atatürkün devletin partisi chp ile mutabakat yapacağın aklına gelmemişti şu amirlerinde seni üzmek için neler yaptı nasıl toplumsal muhalefet karşıtı devletçi-iktidar cephesindeki yeni yerinden memnunmusun?

  52. Casus Belli: Ergenekon cephesi

    Hiç kimse BDP metnini tartismiyor, dolayisiyla ne reddediyor, ne de kabul ediyor, BDP meclise gelmeli, bu metne katilmali, terörü kinamali, her sey tartisilmali, zaten de böyle olacak, BDP meclise gelecek, yemin de edecek, terörü de kinayacak, Papa’dan daha fazla katolik, Apo’dan daha fazla Kürt ulusalcisi geçinenler de saçmaliklar müzesinde yerlerini alacak. Bizim amirimiz halk, senin amirin Kandil, Kandil’in de amiri Ergenekon, Ergenekon’un amiri de Israil. Bu kadar net.

  53. Casus Belli: Böyle bir bildiriyi ancak Pol Potçu bir örgüt yayinlar

    Oku bakalim Odabas, bakalim utanacak misin?
    Ama anlasilan sen Pol Potçu ne, Stalin kim pek oralara gelememissin.
    BEHDİNAN – HPG, Batı illerinde Kürtlere yönelik linç saldırıları konusunda hükümeti uyararak, ”Kürt halkına yönelik olarak linç saldırılarının devam etmesi durumunda bunları bir misilleme gerekçesi sayacağımızı duyuruyoruz” dedi.

    HPG Anakarargah Komutanlığı yaptığı yazılı açıklamada, ilan edilen Demokratik Özerklik, Kürtlere yönelik ırkçı saldırılar ve İran ordusunun operasyonuna ilişkin mesajlar verdi.

    Demokratik Özerkliği koruma ve geliştirme sözü veren HPG, Kürtlere yönelik linç girişimlerini de dikkatle izlediklerini ifade etti. HPG, İran’ı da uyararak, PJAK’a yönelik saldırılarına son vermemesi halinde cevapsız kalmayacaklarını bildirdi.

    HPG’nin yaptığı yazılı açıklama şöyle: “Bin yıllardır yürütülen inkar ve imha siyasetleri altında her türlü şiddet, baskı, işkence ve yok sayılmaya maruz kalan Kürt halkı, dirilişinin başlangıcı, tarihi Büyük Ölüm Orucu direnişi 14 Temmuz’un yirmi dokuzuncu yıldönümünde Özgürlüğünü garantileyecek Demokratik Özerklik sistemini ilan etmiş bulunuyor. Dünyada statüsüz tek halk olmasına rağmen barış ve demokrasiden, insanca yaşamaktan başka hiçbir şey talep etmeyen halkımızın aldığı bu kararın tüm Kürtler ve bölge halkları açısından kalıcı faydalar sağlayacağı, statüsüzlüğe son vereceği kesindir. Bu kararla Ortadoğu’da Kürt halk serhildanlarının öncülüğünde başlayan Halkların Baharı artık somut, gerçekleştirilebilir bir proje sahibi olmuş, halkların özgürlük umutlarının simgesi durumuna gelmiştir.

    DEMOKRATİK ÖZERKLİĞİ KORUYUP GELİŞTİRECEĞİZ

    Biz, her koşul ve dayatma altında, her türlü katliam ve yok etme politikasına, insanlık dışı yönelimlere rağmen Kürt halkının bulunduğu her yerde var olan, halkımızın ve değerlerinin koruyucusu olmaya ant içmiş gerilla güçleri olarak halkımızın bu kararını selamlıyoruz, tüm insanlığa kutlu olmasını diliyoruz.

    Bu tarihi süreci halkımıza kazandıran kahraman şehitlerimizin vasiyetlerinin gereği onlardan devraldığımız bayrağı daha da yükselteceğimizi, Demokratik Özerklik sistemine yönelecek her türlü saldırı karşısında savunma rolümüzü oynayacağımızı belirtiyoruz. 14 Temmuz Ulusal Özgürlük Günü’nde ilan edilen Demokratik Özerkliği koruyup geliştireceğimize, her türlü kirli ittifak ve savaş dayatmaları, katliam girişimleri karşısında Kürt halkını ve onun değerlerini canımız ve kanımız pahasına savunacağımıza bir kez daha söz veriyoruz.

    LİNÇ SALDIRILARI KONUSUNDA HÜKÜMETİ UYARIYORUZ

    Başta Başbakan olmak üzere devlet yetkilileri tarafından uzun yıllardır temelleri oluşturulmaya çalışılan ve son günlerde ırkçı ve faşist gruplar tarafından uygulanan linç girişimlerini dikkatle izlemekteyiz. Halkımıza yönelik geliştirilen bu ilkel, gerici, faşist saldırıların doğal refleksler olmayıp bilinçli bir örgütlemenin sonucu geliştiğini çok iyi biliyoruz. Özellikle Silvan çatışması ardından yeniden gündeme taşınan ve Kürt halkını hedefleyen bu saldırılar karşısında tüm devlet yetkililerini ve hükümeti uyarıyoruz. Kürt halkına ve bireylerine yönelik olarak bu tür girişimlerin devam etmesi durumunda bunları bir misilleme gerekçesi sayacağımızı duyuruyoruz.

    İRAN SALDIRILARINA SON VERMEZSE CEVAPSIZ KALMAYACAĞIZ

    İran devleti son bir haftadır Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırılarını HRK gerillalarıyla sıcak çatışmaya taşırmış, Güney Kürdistan sınırlarını ihlal etmeye başlamış bulunuyor. Bu saldırıların herhangi haklı bir gerekçesi olmadığı gibi Kürt karşıtı uluslararası konseptin bir devamı niteliği taşıdığı da kesindir. HPG olarak İran devletini uyarıyoruz. Güney Kürdistan ve HRK gerillalarına karşı gerçekleştirdiği saldırıları durdurmaması durumunda HPG olarak buna cevapsız kalmayacağımız, meşru savunma stratejisi gereği Kürt halkına yönelen her türlü saldırıya karşı halkımızı koruma görevini tereddütsüz uygulayacağımız bilinmelidir.

    MUSTAFA MALÇOK ONURLU DURUŞUN, EVRİM DEMİR STATÜSÜZLÜĞE KARŞI İSYANIN ADI

    Böylesi tarihi gelişmelerin söz konusu olduğu bir süreçte Kürt gençlerinin de tarihi ve radikal adımlar atması, halkının mücadelesinde öncülük sahibi olması gerekmektedir. Süreç vasat, sıradan katılımların, devrim coşkusundan uzak duygu ve düşüncelerin süreci değildir. Onurlu duruşun adı Mustafa Malçok ve statüsüzlüğe karşı isyanın adı Evrim Demir’in vasiyeti gereği Kürt halkının özgürlüğünün sağlanması için her türlü özveri ve fedakarlıkla yaklaşım göstermenin sürecidir. Zilan’ların, Viyan’ların izinde yürüyen bu kahraman gençlerimizin hayal ve hedeflerinin gerçekleştirileceği yer bu anlamlıyla fedailer ordusu HPG safları olmaktadır. Öncü ve komutanlarımız olan bu yoldaşlarımızın gençliğe ve bizlere emrettiği görev ve sorumlulukları ancak kalıcı, uzun süreye yayılan, yaratıcı bir devrimci ruh ve pratikle gerçekleştirebileceğimizi görmeliyiz.

    KÜRT GENÇLERİ ASKERLİK YAPMAYI REDDETMELİ

    Bunun yanında tüm Kürt gençliği demokratik özerkliğin kalıcılaştırılması için eylem ve pratik içinde olması yanında TC ordusuna askerlik yapmama duruşunu yaygınlaştırmalıdır. Halkının özgürlük taleplerini yok sayan, yok etmeye, katliama uğratmaya çalışan bir orduya askerlik yapmak halkına karşı savaşmak demektir. Bu bilinç ve anlayışla artık hiçbir Kürt genci askere gitmemeli, bu konuda örgütlü ve güçlü bir mücadeleyi yürüterek gerilla saflarına katılımı geliştirmelidir.”

    ANF NEWS AGENCY

  54. anarkocu

    bir ulusal kurtuluş hareketin özgürlükçü mü stalinist mi olduğunu anlayabilmek için olaya şekilci bakmak (yani yaygın söylemlere ve bazı güncel olaylara bakmak) yetmez. o örgütü oluşturan dinamiklerin hangi sınıfsal konumda olduğunu, bu dinamiklerin örgütlenme biçimini ve yakın tarihte bıraktığı izi iyi gözlemlemek gerekir. Hareket’in askeri kanadı HPG katı bir hiyerarşiye sahip olduğu için doğal olarak stalinizmle bazı benzer özelliklere sahip olacaktır. ayrıca HPG’nin oluşmasına neden olan tarihsel koşul da onun karşısında yer alan askeri ve paramiliter güçlerdir. özellikle 12 eylülden sonra Kürt halkının karşısındaki askeri baskıyı belli ölçüde kırabilmesi için ilk evrelerde PKK askeri disipline sahip bir örgüt halinde ortaya çıkmıştır (yanlış anlaşılmasın, bu tarz hiyerarşik bir örgütlenme biçimini savunuyor değilim, sadece tarih okuması yapmaya çalışıyorum). sonraları Kürtlerin varlığı tanınmaya başlandığında (devletin sahte ve pragmatik reformlarından sonra) ve PKK sadece askeri yolların yeterli olmadığını görünce sivil alana da yönelmiş ve özellikle Kürt orta sınıflarında sosyal demokrat düşünceden bireyleri de etkileyerek legal parti zeminine alan açmıştır (tabi PKK’nin bağımsız ulus devlet fikrinden demokratik konfederalizme ve sonra demokratik özerkliğe yönelmesinin altyapısında bunu arayabiliriz). bizim gibi radikal demokrat, anarşist veya liberter komünist kişilerin sıcak baktığı demokratik özerklik fikrinin ortaya çıkışını anlayabilmek için onun güzel bir proje olduğunu teslim etmek yetmez. demokratik özerklik projesi aynı zamanda Kürt Özgürlük Hareketi’nin de bir dönem içinden çıkamamış olduğu askeri güçlerle yenişememe halinin getirdiği açmazları aşmak ve örgütün sivil lojistiğini güçlendirme amacı da taşımakta. bugün KCK şemsiyesi altında toplanan askeri, legal, yerel yönetim vs. gibi kurumlar birbirinden özerk hareket etmektedir. o yüzden Hareket amorf bir yapıya sahiptir ve kesin olarak “stalinist” veya “radikal özgürlükçü” gibi ideolojik bir kalıba sokulamaz. Hareket’in özyönetimci yerel yönetim yapıları gelişme şansı bulursa Hareket özgürlükçülüğe doğru evrilir… Bedenini yakma olayına gelince, bu olayı stalinist (veya Polpotçu) bir dayatma olarak görmektense orada yaşayan insanların psikolojisini de hesaba katmak gerekir. bu olay bir “önderlik”e biat etme, onun uğruna can verme eylemine benzese de diğer bir açıdan bakıldığında halkın kolektif isyan bilincini açığa çıkarmaya yönelik bir bireysel başkaldırı eylemine de benzemektedir. tunus’ta bedenini ateşe veren genç tezgahtar gibi…

  55. Anonim

    casus,
    barış demokrasiden bahsedip adam öldüren bdp ne demek bdp adammı öldürüyor yoksa yıllardır bdp gibi yasal partilerde siyaset yapanları devlet,asker,polis,jitem,paraminiter katiller yetmedi linçlermi öldürüyor sen ne dediğini bilmiyorsun karşıtlarıda mecburen öldürüyormuş derken utanmadınmı?sen hiç hakkaride dıyarbakırda kürt olmayan esnaf ve ailelere saldırıldığını duydunmu kimmiş ırkçı,faşist ve katil anladınmı?zaten ençokta ona kızıyorsun neden kürtlerde senin gibi ırkçı faşistlerin yaptığını yapmıyor diye fesatlanıyorsun onun için ben stalinist sende çizmelerimin demokratı oldun?sadece kürtler değil hiçbirimiz askere gitmeyelim zorunlu askerlik kalksın 800 bin kişilik ordu bu günkü değerlerde kendi halkı yada komşularının halkını yok etmek yada bölge halklarına sermayenin jandarması olmaktan başka ne işi olabilir?bdp nin mutabakat için yazdığı metin ile amirin akp-chp-mhp meclis metnini karıştırma o metin siyseti savaşa tercih ediyor gibi vatandaşı kandırmayın siyaset yapmak isteyenleri engelleyip ysk ya diclenin vekilliğini düşürme başvurusunu amirin akp yapmadımı?senmi demokratik siyaseti savundun benmi?madem bu kadar demokrattın 9 yıldır iktidarında adayların parti üyeleri ve ilgili kentin kayıtlı seçmeninin iradesinden geçmesini kanunlaştırarak yerinde doğrudan temsili neden gerçekleştirmedin biz iktidarımızda bunuda yapacağız liderlerin listesi değil üye ve seçmenin iradesinden geçenler listeye girecek kimmiş stalinist pol-potçu anladınmı daha mahkeme çağrısı almadım casus seninde başarısızlığından ihbarlarını bile amirlerin dikkate almamış yoksa başka planlarınmı var hertürden ırkçı-titçi,faşist tehditler alıyorum son devlet-iktidar-ordu-ergenekon ittifakından sonra elin çeşitlenip güçlenmiştir başabir filim düşünmeyesin.fesatlanmakta haklısın meclise geldiğimizde toplumsal muhalefetin asıl dinamiği olarak sistem mağdurlarının geleceğin alternatif başarı siyasetinin projelerini halka ulaştırmamızı engellemek içinmi meclis tv ye sansürlediniz yoksa bizim kadronun 60 lardaki ip örneği gibi meclisin tozunu attırıp kısır kendini tekrar eden yaratıcılıktan yoksun amirlerinin bu kadro ile baş edemeyeceğinizi anladığınızdanmı sansüre başladınız?

  56. Casus Belli: Böyle bir bildiriyi ancak Pol Potçu bir örgüt yayinlar

    Anarkocu senin söyledigin bütün argümanlar Stalinistler tarafindan da kullanilabilir, zaten kullanildi da. Beyaz ordular, emperyalist müdahele, sabotajlar, Nazi tehlikesi, savas, isgal vb.vb vb … Ama bunlar Stalinizmin Stalinizm oldugu neticesini degistirmez. Bu bir

    Kendini yakma olayina gelince, bir çocuk psikolojik sorunlari nedeniyle kendini yakabilir, bu çocuga intiharin empoze edildigine dair bir bilgimiz yok ama mesele o ki bu eylem övülüyor, örnek gösteriliyor, tesvik ediliyor.Konu bu … Bu da iki

    Simdi bir baska konu var: 14 Temmuz. 14 Temmuz tarihine sembolik bir önem verilmeye calisiliyor. 14 Temmuz 1982’de Diyarbakir Cezaevi’nde ölüm orucu yapildigi için. Ayni tarihte 13 asker katlediliyor, demokratik özerklik bildirisi okunuyor ve bir çocuk 14 Temmuz’u anmak için intihar ediyor (belki de tesadüftür). Her neyse, burada dikkati çeken PKK’nin ilk defa 14 Temmuz tarihini sembolik hale getirmesidir, çünkü PKK’nin sembol tarihi 14 Temmuz degil 15 Agustos’tur. Burada incelik surada ki, 14 Temmuz sembolü ile Apo 2’inci plana itilerek Karasu gibi militanlar ön plana çikarilmak isteniyor. 15 Agustos, tipki 19 Mayis’in M. Kemal ile özdeslesmesi gibi Öcalan ile özlesmistir. Simdi birdenbire 14 Temmuz’un ön plana çikarilmasi oldukça manidar. Stalin uzmani olan , Stalinolog Gün Zileli bu isleri çok iyi bilir. Totaliter örgütlerde bu semboller hayati önem tasir. Bizim gibi insanlarin pek de önem vermedigi bu gibi semboller bu totaliter kafalar için ideolojinin kendisinden bile önde gelir. Unutmayalim ki bu tür örgütlerde insanlar protokol sirasindadirlar. Dikkat edilirse, Apo’nun yaptigi son açiklamada bu intiharin övülmemesi geregi vurgulaniyor. Yani Apo’nun kendisi kendi adamlarina tavir aliyor (bazi anarsistlerin Apo’dan daha fazla Apocu olmasine ne demeli?). Sadede gelelim, intihar ettigi söylenen çocuk iste böyle basit, çürük, çarpik,asagilik,vahsi, yok edilesi bir mantigin kurbani olmustir. Bu da üç.

  57. Casus Belli: Anonim saçmaliklar

    Anonim tehdit aliyormus?Kimden? Anonimlerden.
    Anonim meclise boykotu savunur. Meclis Tv’nin yayin saatlerini azaltilmasinin kendi mücadelesini gizlemek anlamina geldigini söyler.
    Anonim “Diyarbakir’da Kürt olmayan esnafa saldirilmadigini” söyleyerek Kürt esnafa saldirildigini itiraf ediyor, evet kepenk indirmeyen esnafa saldiriliyor;Kürt mü Türk mü ben bilemem, onu anonim gibi kafatasçilar bilir.
    Kardesim baris istiyorsan silahi birakirsin, en azindan Türkiye’de yargi nasil darbeci generalleri tutukladiysa sen de 14 Temmuz darbecisi Kalkan, Karasu vb ergenekoncu unsurlari bertaraf et, meclise gel, önerilerini söyle, ortak bir komisyon kurulsun , tartisilsin. Yok eger elimde silah savasacagim diyorsan, sonra aglama, baris diye sizlama. Sunu da unutma, demokratik özerklik saçmaligi tek parti devleti kurma amacinin bir baska ifadesidir, tüm dünyada geçerli demokrasi temsili demokrasidir, parlamenter demokrasi, çogulcu, çok partili demokrasidir, lütfen cehaletimizi kutsamayalim. Biz çok sovyetler, çok halk demokrasileri, çok özyönetimler gördük. Hepsi de eli kanli zalim, totaliter rejimlerdi. Zaten komünizm o kadar rezil bir iflas halindedir ki, örnegin komsu bir ülkede komünistler (Kibris) Türk elektrigi (?) kullanmak günah midir, sevap midir onu tartismaktalar. Utanç.

  58. anarkocu

    sayın casus belli,
    *bahsettiğim argümanların doğru veya yanlış olduğuyla ilgili, neden doğru veya yanlış olduğuyla ilgili hiçbir açıklama yapmamışsın. sadece “senin söyledigin bütün argümanlar Stalinistler tarafindan da kullanilabilir, zaten kullanildi da” deyip geçiştirmişsin. “stalinistler tarafından kullanıldığı” tezini umarım uydurmuyorsundur; bu iddianı ispatlamanı beklerim. aksi halde teorik tartışmalardan kaçtığını düşünmeye başlayacağım.
    * “14 temmuz”, “19 mayıs”, “15 ağustos” gibi tarihler ve sayılar üzerinden siyasi analiz yapmak, komplo teorisyeni, falcı, astrolog vb şarlatanların işidir, bunların hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.
    *beni ima ederek “bazi anarsistlerin Apo’dan daha fazla Apocu olmasine ne demeli?” demişsin, Qijika Reş dergisine göz atarsan Kürt anarşistlerin Öcalan’a nasıl baktığı hakkında biraz fikir sahibi olursun. kaldı ki ben Kürt kökenli olmasam da PKK’ye “Qijika Reş” çevresinin baktığı gibi bakıyorum.
    * Silvan olayının demokratik özerklik ilanı öncesi bir devlet komplosu olma olasılığı aklına geldi mi? BDP’yi zora sokacak bu olay hakkında biraz anaakım medya söylemi dışında fikir edinmeni isterim: http://bianet.org/bianet/diger/131474-gazetelerde-silvan-catismasi-ve-demokratik-ozerklik-ilani
    http://bianet.org/bianet/toplum/131478-gorgu-tanigi-coban-catismayi-anlatti
    http://bianet.org/bianet/siyaset/131476-el-bombalariyla-13-asker-oldurulemez
    * “Biz çok sovyetler, çok halk demokrasileri, çok özyönetimler gördük” demişsin. sapla samanı karıştırmak yerine SSCB ile Paris Komünü’nü kıyaslayarak, Çin ile İspanya’da CNT’nin tarihini kıyaslayarak, Todor Jivkov ile Zapatista yerel yönetimlerini kıyaslayarak bir tarih okuması yapmanı tavsiye ederim. işte o zaman “bürokratik reel sosyalizm” ile “özyönetimci özgürlükçü sosyalizm” arasındaki kozmik farkı sen de ayırt edebilirsin.
    * son olarak, çocukların ölümüne neden olan “basit, çürük, çarpik,asagilik,vahsi, yok edilesi” mantık TC devlet mantığıdır (veya genel olarak ortalama bir “ulus-devlet” mantığıdır).

  59. Casus Belli: Pol Potçu örgüt

    Anarkocu Kardes, fazla söze gerek yok. Abdullah Öcalan’in “Devrimin Dili ve Eylemi” adli kitabini oku. Wasanen Serxwebun yayinlari, Almanya , I. Baski, 1996.
    PKK 12 Eylül’den önce de Pol Potçu bir örgüttü.Ve hep bu çizgide kaldi . Öcalan’in kendi ifadeleriyle belki binlerce kere tekrarlanmis bu gerçek, hiçbir sekilde mazur gösterilemez. DDKO, KDP, Kawa, KSP , bugün baska örgüt ve partiler , bunlarin hiçbiri bu nitelemeyi hakketmiyor. Saddam’in baskilari daha mi azdi? Neden KDP bu çizgiye gelmedi? Gerçek su ki, PKK klasik milliyetçi çizgide bir örgüt olmayip totaliter, Stalinci bir çelik çekirdek tarafindan kurulmus olup, öyle de devam etmistir.
    14 Temmuz /15 Agustos analizimi çürütememissin. 14 Temmuz açlik grevleri içinde Apo yoktu, dolayisiyla bu olaya tam 19 yil sonra sembolik önem atfedilmesi senin dikkatini çekmiyorsa ben ne yapayim? PKK’nin sembolik günü 15 Agustos’tur.
    13 asker olayinin bir komplo olabilmesi için PKK’nin açik bir sekilde bunu beyan etmesi gerekirdi, böyle bir beyan yok. Devlet içindeki bazi unsurlarin komplo yapma olasiligi PKK içindeki bazi unsurlarin komplo yapma olasiligini zaten ortadan kaldirmaz. Belki de demokratik özerklik ilaninin kendisi de , bir zortlama, bir erken dogun/Kürtaj/çocuk düsürme planidir. Nitekim bunu zamansiz bulan çok sayida insan oldugu da söylenmekte. Her ne ise, bence esas olan su: Kürt halkini degil bizzat kendi çikarlarini savunan profesyonel bir örgüt var karsimizda. Nasil halkin genel çikarlari söylemi altinda devlet bir organizma olarak öncelikle kendi çikarlarini savunursa, örgüt de, hele hele PKK gibi bir örgüt de herseyden önce kendi varligini , bekasini savunur. Ne yani, 30 yildir dagda kalan savas agalari, ellerindeki gücü politikacilara mi teslim edecekler? Baris Kandil’dekileri bitirir, bu nedenle örgüt çözümsüzlükten yanadir. Tipki Ankara’daki “örgüt” gibi.
    Senin Apodan çok Apocu oldugunu ima etmedim ama eger alindiysan özür dilerim.
    Temsili demokrasi disindaki biçimler verdigin örnekler için sunu söyleyebilirim: Istisnalar kaideyi dogrular. Zaten Paris Komünü elestirisinden yola çikilarak Leninist totaliter rejim kuruldu. Zaten Ispanyol anarsistlerinin tasfiyesi ile Avrupa’daki tüm komünist militanlar hizaya getirildi. Zapatistlerle Jivkov karsilastirmak yerine, Zapatistlerle Nepal Maocularini karsilastirmak daha dogru olurdu; Ama Zapatistler de çok yerel bir deneyimdir.
    Devlet mantigi ve ulus-devlet mantigi ile ilgili görüslerine özünde katilmakla beraber, bugün için reform disinda baska bir yol göremiyorum.

  60. sinan odabaş

    ufak ufak casus kimliğini açık etmeye başladın şu kürt esnaf saldırısı cümlesinden kendi dükkanını kapatıp protesto yapan esnaf aklına gelip ittifak yaptığın faşist ırkçı linççi gürühün batıda yerleşik esnafın işyerlerine ve çalışan kürt işçilerine yetmedi topluca mahallelere saldırılar aklına neden gelmiyor.kurduğun cümleye bak kürt esnafa kepenkten saldıranın kim olduğunu bilemezmişsin burda bahsedilen seningibi ırkçı provakatörlerin bdp yi hedef gestermenizden amirin akp ve hükümetin her fırsatta hedef göstermesinden sonra salyaları ile sokaklara dökülüp kürt arayıp saldıranlardan bahsediyoruz benzer görüntüleri bunca inkar,imha,asimilasyon ve yok etme pratiğine rağmen kürtlerin yapmadığındanda hiç bir şey öğrenememişsin.ağlayan kim hem imha için siyasi askeri operasyon yap daha sertini yapacağım de kedi fareyle oynar gibi uçakla kendi yurttaşlarını bombala sonrada ağla savaşı sen kedi fare oyunumu belledin neden bizim gibi gerçek barışseverlerin hemen şimdi barış her türlü operasyon dursun kalıcı ateşkes olsun dediğimizi anladınmı?senden çeyrek taraflı ateşkesi duymadık amirlerindende savaştan beslendiğinizi bunca sistem mağdurunu yönetebilmek için iyi fırsatlar siz yöneten egemenlere sunuyor.barış olursa ceberrut gayrı meşru sistemin mağdurları size ihtiyacı olmayıp kendini yönetme becerisi gösterebilir sizingibilere ihtiyaç kalmamasından ödün patlıyor.demokratik özerklik yada katılımcı demokratik kurallar kurumlarla halkın kendini yönetmesi diye birşey duymadın demokrasi denince aklına sorunlarımızı çözmediği belli olan temsili demokrasi aklına geliyor onuda uygulayabilseniz kim temsilcisini seçebiliyor bununda sorumlusu benmiyim savunduğun düzenmi?katılımcı,doğrudan demokrasi hiç aklına neden gelmediğini biliyorsun değilmi o zaman amirlerin ve sana ihtiyaç kalmaz.kömünlere ve benzeri yöntemleri rezil diyecek kadar işi ileri götürünce eski köminizme karşı mücadele cemiyetlerinden günümüze devşirilen faşistlerden olduğunu anlamıştık zaten amirin akp mecliste faşistler ve ergenekoncu darbecilerle birlikte toplumsal muhalefete karşı birlik olacaklarını ilan ettiler rezilliklerini halk görmesin diye meclis yv de de sansüre başladılar yeni ittifakından bahsette öğrenelim morallerinizi düzeltebildinizmi?çizmelerimin demokratı

  61. sinan odabaş

    nihayet devlet ve ulus devlet mantığını eleştirebildin tek yolun reform olduğunu söyleyebildin eee bir bak bakalım program ve projelerine amirin akp nin programındamı bu eleştirdiğin mantığın yerine konacak bir program proje var bdp program ve projeleri devlet ve ulus devlet oteriter mantığının katılımcı demokrasiye evrilerek iktidar ve hegomonyayı asıl sahibi halka devreden program ve projeler kimde casus toplumsal muhalefetin yönetiyor olduğu yerdemi ulus devlet mantığı geriler yoksa amirin akp yönetirkenmi geriler asıl sorulara geldik çizmelerimin demokratı

  62. Casus Belli: Pol Potçu örgüt

    Sinan Bey. çizmenin demokrati ne oluyor yahu ben italyan degilim Türkiyeliyim.

  63. anarkocu

    …bir de şöyle bir şey var,
    Paris Komünü ve İspanya’daki anarşist devrim deneyleri birer istisna değiller, çünkü bu deneyler zaten leninizm kategorisinde yer almayan deneylerdir. eğer leninist olup da özgürlükçü olsalardı işte o zaman istisna olacaklardı. dün leninizm Paris Komünü eleştirisi üzerine kurulmuşsa bugün de pek çok liberter komünist akım leninizm ve stalinizm eleştirisi üzerine kurulmakradır. bunlar arasında en erken olanlarından biri troçkizmdir. hatta leninizm kurumsallaşmadan önce bile anarşistler bu rejimin çürüyeceğine dair öngörülerde bulunmuştur. bugün Arap baharının ve Avrupa’daki gençlik hareketlerinin hakim olduğu bölgelerde isyancılar leninist örgütlenme tipine değil özyönetimci örgütlenme modeline ilgi göstermektedir (ki bugünkü gençlik hareketinin öncesinde de avrupa’da bir onlarca komüne rastlayabilirsin). geçmişte paris komünü gibi deneylerin çökmesinin nedeni enternasyonalist bir karaktere sahip olmaması (sadece sembolik olarak enternasyonalist olması), bu yüzden de dış güçlerin ilk saldırısında yalnız kalarak yerle bir olmasıdır. eğer avrupanın genelini saran bir anarşist isyan dalgası olsaydı komüne saldıracak olan dış güçlerin eli kolu bağlı olurdu. paris’te çöken şey komün fikri değildi; çöken şey “tek ülkede komün” veya “tek bölgede komün” fikriydi. bugünkü isyan dalgası (Arap baharı + Avrupa gençlik hareketi) geçmişteki özyönetim deneylerine kıyasla çok daha enternasyonalist bir karaktere sahiptir. ayrıca zapatistlerin de bugün ayakta kalabilmesini sağlayan en önemli etken iletişim araçlarını iyi kullanarak hem Meksika’daki toplumsal muhalefetle hem de dünya üzerindeki anarşist ve diğer radikal sol akımlarla dayanışma içerisinde olması; bu sayede de amorf ağ tipi örgütlenmeyi yani “halk sarmaşığını” enternasyonal zemine yayabilmesidir.

  64. Anonim

    Demek ki sistem Silivri’deki “tu-kaka” şahıslardan ibaret değilmiş. Silivridekiler sistemin, sırtından atarak imaj yenilemek, güven tazelemek için feda ettiği piyonlarmış.

    Yani günah keçileri!

  65. sinan odabaş

    anarkocu,
    sanırım son yorumundaki kömün fikrininevrensel ölçekte geçerli olduğu haklı tesbitinle casusla aramızdaki asıl tartışmada anlamamazlığa geldiği bizim gibi anarşizm emma sempatizanlarının toplumsal mücadele tarihini analiz ederken tarafların ulusalcı,devletçi,oteriter,hegemonik ve emperyal dil ve anlayışları yada kömün ana fikrine giderek bizi yakınlaştıracak katılımcı demokrasi,asıl hayatın yaşandığı yerel dinamiklere yetki ve iktidar devri,kaderimizi casusun amirlerinin iyi yada kötü niyetine bırakmayan kendimizi yönetebileceğimiz kuralların kurumsallaşması gibi özgürlük alanımızın gelişerek kendimizi gerçekleştirmemize kimin fırsat verdiği kimlerin senin yerine senin için en iyisini bile ben bilirim dediği ile ölçeriz bu kriterlerde casusun amiri akp-hükümet-iktidar-devlet ve son günlerde mutabakat ımzalayan chp-mhp-ergenekon cephesi ile eksik ve yanlışlarıyla gerek özgürlükçü siyasi kürt hareketi gerekse oluşan blok arasında kömün ana fikri kriterlerinde bir değerlendirme yaparsak toplumsal muhalefeti kimin temsil ettiğine de kolayca ulaşabiliriz.insanlığın toplumsal mücadele tarihide bize bütün değişim,dönüşüm,revülasyon,devrim gibi gelişmeleride toplumsal muhalefetin yaptığını öğrettiğine göre casus gibi bilerek toplumsal muhalefet dinamiklerini hedef alanlara bizim literatürde nedendiğinide bilmemiz lazım.bu site takipçilerinin en önemli beklentilerinden biride toplumsal muhalefetin gayrı meşru sistem karşısında yeni mevziler kazanması olduğu gerçeğiyle bu fikirleri temel alanlara “çarpık,aşağılık,yok edilesi”diyecek seviyede dil kulanmanın amacı salyaları ile sokakta kürtleri arayıp linç etmek isteyenlere mesaj vererek efendisi iktidar yalakacılarının işi olabilir ancak temsili demokrasini çok sevdiğimden (abad olduk)çizmelerimin demokratı dedim.ama senin demokrasi ne demek anladığınıda sanmıyorum ileri akp demokrasisi olmalı hatırlarsak casus 5,6 yıl önce yine bu günkü gibi asker cenazelerinden sonra terörle mücadele yasasına ihtiyaç var demişti amirlerin hani şiddet içeren cümle yakın tehlike falan tartışarak bir kanun yaptılar ileri demokratlar o kanunla hrantı ve dicleyi terörist mahküm ettiler hatırladınmı işte sen o maddeleri savunacak seviyede “çarpık,aşağılık,yok edilesi” demokratı olduğundan çizmelerimin demokratı dedim beğenmediysen sahibinin sesi bercevul marka diyebilirim

  66. sinan odabaş

    anarkocu,
    eleştiri üstüne kurulan yeni anlayışlar tesbitine tamamen katılıyorum.ve aslında bu sitedeki tartışmalarda ben de blok ve siyasi kürt hareketini eleştirdiğim oluyor dikkat ederseniz ben olumlu eleştiri yaparak yanlış ve eksiklerini olumlu tüketebilmesi ve daha büyük hedeflerde toplumsal muhalefeti güçlendirmesi amacıyla yapıyorum.daha önceki yorumlarda blokun batıya bir şey söylemediğini ve batıda seçimlerde aldığı sonuç başarısız olduğunu bütün türkiyeyi özgürleştirecek hepimizin sorunu yaşayanların iradesini temel alıp oluşturulan projeler nerde çevreye duyarlı kalkınmadan,inanç ve inanç mabedlerine özgürlük projesi,yeni bir ulusalcılığın çöp gittiği gerçeğinden hareketle yeni özgürlükçü ab projesi yeni kıbrıs projesi nerde iktidar ve hegomonyayı asıl sahibi halka devredecek türkiye demokratik özerkliği projesinin kurumları kural ve işleyişlerini üretmek için aşağıdan yukarı tartışmaları bütün yerel dinamiklerin önüne iş olarak neden koyulmadı gibi olumlu eleştirilerim oldu leninist devrim teorisinin eleştirisi bu gün bizi daha iyi bir yere getirdiği gibi stalinizm eleştirileri ve oteriter olmayan özerk yerel dinamiklerin kendini gerçekleştirmesine fırsat veren yeni bir örgüt anlayışı ile yaşanan pratik hayattan öğrenen organizasyonlar yaratıp daha iyi bir yere gelen toplumsal muhalefet olumlu eleştirilerde daha büyük hedeflerde gelecek beklentilerimizi gerçekleştirecektir

  67. Casus Belli: Amirin amiri var

    Sinan Odabas, “amirin, amirin” diyorsun da kusura bakma blokçu olarak senin amirin olan Apo kimin elinde? Son analizde Apo, TSK’nin elindedir ve kontrol altindadir, Apo hazretleri kendi durusmasinda bizat kendisi talep ettigi gibi kullanilmaktadir, dolayisiyla senin amirinin de amiri var ve bu çok açik, onun için emir, amir sözcüklerini agzina alma , seni asar bu sözcükler. Bana gelince, bana emir verecek babayigit daha anasindan dogmadi.

  68. sinan odabaş

    casus,emre ne hacet sen gönüllü yalakasın akp-iktidar-devlet-yıllardır sırtımızda boza pişiren ceberrut sistemin ulus devlet mantığının emrindesin diye anlaşıldıysam yanlış olmuş sen gönüllü onların savunucusu eksik yanlış gayrı meşru sisteme alternatif her türden toplumsal muhalefet düşmanı olduğunu biliyoruzda hurşit ağbinin masa ironisinden ve hareketle amirlerin derken bedelli bedelsiz savundukların demek istedim.sende benimgibi kimliğini açık edersen emir verecek babayiğitin nerden doğduğunu anlardık ama nerdeee.galiba amirlerin hala gerçek iktidar olamadı mağduriyeti yapmaya utanmadan devletin mahkümünü tsk nın elinde diyerek siyasi iktidarı aklamaya çalışıyorsun iktidar-devlet-semaye-tsk-ysk hepsinin birlikte oluşturduğu egemen hegemonyaya muhalif toplumsal muhalefetiz biz şimdi bak nasıl taşlar yerine oturuyor yerlerimiz netleşiyor.sende bize fesatlığındanmı o cümleyi kurarak kimseden emir almam her türden otorite ve hiyeyarşiye karşı özgürlükçümü olmaya çalıştığını anlayamadım tartışmaların faydası olmayamı başladı yoksa fesatlanmadan mı söyledin yoksa son günlerde desteklediğin ve değişimci rölü devam etsin diye beklediğin dağlara kar yağıp tsk-ergenekon-chp-bürokrasi-iktidar ittifakından sonra amirlerinin zincirinden kurtulup özgürlükçümü olmak istedin anlayamadım

  69. anarkocu

    sinan odabaş,
    Kürt Hareketi ile ilgili eleştirilerine katılıyorum ve yapıcı buluyorum, ancak her yeniliği de onlardan beklememek lazım. sonuçta onlar bir ulusal hareket oldukları için varolan yasaklamalar, baskılar ve kendi iç çelişkilerinden dolayı yapabilecekleri yenilikler büyük ölçüde Kürt coğrafyasıyla sınırlı. bizim batıda da devrimsel sıçramaları başarabilmemiz ve demokratik özgür komünler projesini Fırat’ın batısına yayabilmemiz için halk isyanı altyapısı nasıl oluşturulur bunu sorgulamamız gerek. emeğin özgürlüğünü ve kökten-demokrasiyi inşa edebilmemiz için sınıf mücadelesi gibi kapitalizmle birinci dereceden ilişkili mücadelelerin yanısıra HES karşıtı mücadele, kadın hakları mücadelesi, sendikal haklar mücadelesi, demokratik haklar, parasız eğitim ve sağlık mücadelesi gibi kapitalizmle ikinci dereceden ilişkili mücadeleleri ve yerellerde halkın kendiliğindenci mücadelelerini nasıl birleştiririz, sürdürülebilir hale getiririz, özyönetimci bir ağ tipi örgütlenme haline (yine “halk sarmaşığı”) getirebiliriz bunu tartışmamız gerekiyor. Kürt Hareketi hem müttefik olarak, hem de mücadele deneyiminden yararlanılacak bir “usta” olarak bizim için büyük bir öneme sahiptir ancak Fırat’ın batısında da benzer bir kendi geleceğine sahip çıkma mücadelesi orada yaşayan emekçilerin ve ezilenlerin kendi eseri olacaktır. tabi anadolu’daki olası devrimsel sıçramaların komşu coğrafyaya, kapitalizmin zayıf halkası olarak görülen Balkan ve Doğu Avrupa ülkelerindeki mücadelelere de yeni bir soluk katma imkanı olacaktır. bu açıdan enternasyonalist dayanışma da hem Anadolu halkları için hem de komşu halkların özgürleşmesi için yakıcı bir öneme sahip ki önceden de bahsettiğim gibi “tek ülkede komün” veya “tek bölgede komün” fikri pratikte kısa ömürlüdür… son olarak, Kürtler’in özgürleşme projesine verebileceğimiz en yakıcı öneme sahip destek Türkiye tekelci sermaye bloğunu ve onun devlet mekanizmasını köşeye sıkıştırmak, aynı zamanda da batıdaki şoven öfke birikimini engellemektir.

  70. Anonim

    BDP’liler Hillary Clinton ile buluşmuş.

    http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1057353&Date=23.07.2011&CategoryID=78

    Pek bir gülüyorlar. Demokratikleşme projesi filan anlatılmış.
    Bakalım Ertuğrul Kyrkçu bu konuda bir açıklama yapacak ve “yoldaşlarımı katledenlerle siz nasıl aynı masaya oturursunuz” diyecek mi?
    Demeyecek.
    Çünkü kirlenme başlayalı çok oluyor…

  71. Mehmet

    Slm Arkadaşlar. İlk defa bu siteye sinan arkadaşımın tavsiyesi ile girdim. Bir çok yorum var ama ilk defa girmeme rağmen son bir kez yorum yapacağım ve aynı zamanda da casusa cevap olsun.

    Casus, seni herhalde en yakın zamanda yapılacak seçimde akp listelerinden mv.veya belediye başkan adayı olarak göreceğiiz. Tam bir akp. yalakacısı, Kürt sorunu ile ilgi yorumunuz ne kadar geri kaldığınız açıkça görülüyor, tam 50 yıl evvelki devlet lafları. Cevap vermeye bile değmez. Bir laf vardır hani, Önce söze bakarım sözmü diye sonra söyliyene bakarım adam mı diye. İİ bayramlar.

  72. Anonim

    gelawej.net/index.php/yazarlar/ibrahim-guclu/2320-meclis-teki-yemin-metninin-devletin-ve-tum-kurumlarinin-degismesi-gerekir

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑