Yaklaşan Faşist Saldırıya Hazırlıklı mıyız?
Louis Bonaparte’dan hareketle üretilen bir kavram vardır: Bonapartizm. Marx, 18. Brumaire darbesini tahlil ederken Louis Bonaparte’ın, etrafında topladığı soyguncu bir güruha dayanarak burjuvaziyle proletarya arasında denge oyunu oynayıp iktidarını sürdürmeye çalıştığını belirtmişti ve o günden sonra da “Bonapartizm” bu tür iktidarlar için kullanılan bir deyim olmuştur.
Marx’ın çok özel bir durum için kullandığı anlamını bir yana bırakırsak, aslında bence bütün iktidarlar Bonapartisttir. Sonuçta hepsi bir menfaat çetesidir ve çeşitli dengelere dayanarak ayakta kalmaya çalışırlar.
Günümüzdeki AKP iktidarı da öyledir ve iktidarını çeşitli güçler arasındaki dengelerle sürdürmektedir.
Şimdi de var mı bilmiyorum, çocukluğumda çok eğlenceli bir termometre vardı, duvara asılan. Bu termometrenin iki kapısı vardı. Hava soğuk olduğunda kapılardan birinden bir erkek çıkardı dışarı; sıcak olduğunda ise erkek içeri girer, öbür kapıdan kadın (kadın sıcağı temsil eder ya, onun için herhalde!) çıkardı.
Şimdi de AKP buna benzer bir denge oyunu oynuyor. Bu sefer “barometre”nin bir kapısında ulusalcılar, öbür kapısında da Cemaatçiler var. Herhalde son beş yılda hava “soğuk” olduğundan, Cemaatçiler dışarıda, ulusalcılar içerideydi. Artık “havalar ısınıyor” ve barometrede bir hareketlenme var. Ulusalcılar dışarı çıkmak, Cemaatçiler de içeri girmek üzere.
Çıkarılan yeni yasalar ve Hükümet çevrelerinden yapılan bütün açıklamalar buna işaret ediyor. AKP, bütün iktidarlar gibi iki cephede dövüşmeyi göze alamaz, gönlü her ikisinin birden hakkından gelmeyi ister ama güçler dengesi buna izin vermez. Bu yüzden, ulusalcılarla olan kavgayı asgariye indirecekler ve bütün güçleriyle Cemaatin üzerine çullanacaklar.
Tabii ki, bu çullanma, Ergenekon ve Balyoz davalarında gördüğümüz ve aynı zamanda tarihteki bütün siyasi davalarda görüldüğü gibi, üzerine çullanılan güç hakkında sahte deliller ve suçlar üretme temelinde yürütülecek. Bana soracak olursanız, ulusalcılar buna yatarlar, çünkü ne de olsa onlar da, diğer siyasi güçler gibi reelpolitiğe oynamaktadırlar. Hatta bir kısım ulusalcı (Aydınlık hareketi) şimdiden ve alttan alta AKP’nin “Avrasyacı”, yani “anti-emperyalist” eğilimlere sahip olduğunu yayarak ve mızrağın sivri ucunu giderek “CHP-Cumhuriyet gazetesi-Cemaat ittifakı”na yönelterek bunun taşlarını döşemeye başladı bile.
AKP, 30 Mart seçimlerinden büyük bir hezimetle çıkmaz, dramatik ölçüde büyük bir oy kaybına uğramazsa Cemaate amansızca yüklenecek. Bu sefer “casusluk, vatan hainliği, hatta suikast girişimleri” temelinde uydurma bir suç örgütü yaratılacak. Cemaatle şu ya da bu şekilde bağlantılı bütün legal kuruluşlara, okullara, yayın organlarına baskınlar düzenlenecek. Açıkladıkları gibi, Cemaatin lideri Fetullah Gülen için arama kararı çıkarılacak ve ABD’den, bu “suçlu”nun iadesi istenecek. Velhasıl Cemaat, polis, savcı ve yargıçları vasıtasıyla ulusalcılara ve solculara karşı uyguladığı sahte delil üretme mekanizmalarının hepsinin bu sefer kendisine karşı kullanıldığını görecek. İnsanın, bir an için siyasi ve toplumsal mücadele dışında düşünüp, “etme bulma dünyası” diyesi geliyor.
Ne var ki, operasyonlar Cemaatle de kısıtlı kalmayacak. Geçmişte nasıl Ergenekon ve Balyoz tutuklamaları Türkiye ve Kürt soluna doğru yayılma istidadı gösterdiyse, bu sefer de aynı şey, üstelik daha fazlasıyla olacak. Çünkü diktatörlüğün belleğinde Gezi ayaklanması bütün canlılığıyla yaşıyor. Hazır Cemaate yüklenmişken, muhtemelen Cemaate ilişkin uyduruk örgütle Gezi’nin de bağlantısını kuracaklar ve ikinci hamlede devrimcilere, bir hamle sonra da Kürt soluna yönelik operasyonlara girişecekler. Bir kısım solcudaki ve anarşistteki aymazlığa, hatta “şu Cemaat de fazlaya kaçmıştı, kırsınlar bellerini” beklentisine hayret ediyorum. Cemaatin geçmişteki hinoğlu hinliklerine, Gestapovari tutuklamalarına duyulan haklı tepkinin bunda payı var elbette ama bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, siyasal ve toplumsal mücadele duyguyla değil, akılla yürütülür. Cemaate ne kadar kızarsak kızalım ona karşı girişilecek operasyonlara hayırhah bakmak, aslında bir adım sonraki kendi idam hükmümüzü de imzalamak anlamına geliyor. Görmüyor musunuz, adam, sosyal medyayı susturacağını açık açık söylüyor. Birileri boğazlanırken ilk yapılacak iş, bütün sosyal haberleşme kanallarını tıkamaktır.
Bazı arkadaşlar “yine mi Stalin” diye hop oturup hop kalkacaklar, biliyorum ama Stalin’in büyük temizlikleri öyle bir tarihi laboratuardır ki, bu laboratuvardaki deneyimlerden yararlanmamak büyük kayıp olur. Stalin, bence tarihin kaydettiği en büyük Bonapartisttir. Kendi küçük çetesiyle oynadığı denge oyunu sayesinde bütün Bolşevik hizipleri teker teker temizlemiştir. 1920’lerde Zinovyev-Kamenev’le ittifak yapıp Troçki’nin ayağını kaydırdı. Sonra Buharin’le ittifak yapıp Zinovyev-Kamenev’i iktidardan uzaklaştırdı. Ardından (1930’da) eski Troçkist ve Zinovyevcilerle işbirliğine gidip Buharin’e darbeyi indirdi. Sonra hepsini affetmiş gibi yapıp Troçki’yi tecrit etti. En tehlikeli rakibi Kirov’u ortadan kaldırmak için NKVD’yi kullandı. Kullandığı NKVD unsurlarını temizlemek için (çünkü boşboğazlık edebilirlerdi) Kirov cinayetiyle ilgili başlattığı terörü kullandı. Sonra Zinovyev/Kamenev’i içeri attı ve onların eski Troçki düşmanlığından yararlanıp Troçki aleyhinde itiraf yapmalarını sağladı. Bu itiraflarını onları idama yollamak için de kullandı ve itiraf yaparlarsa öldürülmeyecekleri sözünü bir anda unutuverdi. Zinovyev-Kamenev ve Buharin’i ortadan kaldırırken eski Troçkistlerin itiraflarından yararlandı. Keza Zinovyev-Kamenev’in itirafları vasıtasıyla Parti içindeki Kirovcuları da ölüme gönderdi. Bu böylece uzayıp gider.
Bütün bunları, Cemaatin tasfiyesinin sadece onların tasfiyesiyle kalacağını sanan safdil arkadaşları uyarmak için anlatıyorum. Yarın öbür gün, kimi Cemaatçiler, polise, “evet, Gezi’yi solcularla birlikte örgütledik, bu isyanın arkasında örgütümüz vardı” diye ifade verdiğinde hiç şaşırmayalım.
“Komplo örgütleri”nin en büyük yaratıcıları has komplocular olan iktidar sahipleridir.
Yaklaşan faşist saldırıya karşı hazırlıklı mıyız?
Gün Zileli
7 Mart 2014
gün zileli’nin önerileri ışığında birleşen radikal toplumsal muhalefet, faşist saldırıları bir bir bertaraf edecektir elbet. ah şu türkiye solu gün zileli’nin dediklerini bir anlasa… işçi partisi’nin, chp’nin, ödp’nin ya da tkp’nin içinde anarşizme açık bir kanat yok mudur sizce? yaklaşan faşizme karşı hepsi birleşsin.
Tamamen katılıyorum.Ancak gittikçe derinleşen ekonomik ve siyasi krizin bir toplumsal devrim olanağına döndürülmesi imkanları üzerine somut önerilerde bulunulması gerektiği kanısındayım.İkinci emperyalist savaşa ortam hazırlayan en büyük olgunun işçi hareketinin geriye çekilmesi ve daha sonra ‘ulusal’ fanatiklikle saldırganlığa dönüştürülmesi tamda halihazırda devrimci bir imkanın karşı devrim tarafından(Nazizm,faşizm ve İspanya franko…)nasıl büyük bir felakete dönüştüğünün kanıtıdır.Benzer sonuç bugünde tüm yakıcılığıyla işçi ve devrimcilerin karşısında durmaktadır.Hele milliyetçi hezeyanın hitler’in takdirini alacak kadar köklü olduğu T.C sözkonusu olduğunda devrimci ve işçilerin şimdiden birleşik bir devrimci cephe oluşturmaktan başka çareleri olmadığının en büyük göstergesi…
Tehlikeye çok az zaman kaldı. Başbakanın “sanal haberleşme kaynaklarını kurutacağım” diyerek göstere göstere faşizmi inşaa edeceğini söylemesi çok enteresan. Sanırım kendi kitle tabanına, gücününtahminlerinden daha fazla olduğunu ima etmeye çalışıyor. Bunun yanında sol ve liberal kesimin öne çıkan unsurlarına (özellikle yazar, çizer takımına) “çok ileri giderseniz bilesinizki Silivri’ye ilk sizi tıkacağım” mesajını veriyor. Kısacası Tayyip çok büyük oynuyor.
Önümüzdeki çok kısa zaman diliminde ortak örgütlenmelerin yaratılma olasılığı göremiyorum. Gün Zileli’nin seçimlere yönelik ilk yazısında önerdiği “nerde kim güçlü ise o adayın desteklenmesi” önerisi geçerliliğini korumak bir yana adeta dayatıyor. Her ne kadar adaylar belirlense de son gün açıklama yapılarak kitleler yönlendirilebilir. Bunun gerçekleşmesi için AKP dışındaki tüm partilere baskı yapılabilirse belki başarılabilir. Aksi halde tehlike çok büyük.
Tabii, butun iktidarlar Bonapartisttir, dogal olarak hepsi Stalinisttir. O yuzden tum devlet adamlari pirleri olan Stalin”i okurlar, Stalin napmis onu aynen taklit ederler. Zaten o yuzden tum yoneticilik okullarin da Harward”dan Oxford”a Ankara Siyasal”a kadar done done Stalin okurlar.
Stalinizmin cinayetlerini teshir edebilirsek AKP nin cemaati yemesini engellemis oluruz. Bu bizim cok onemli cunki AKP solu emekcileri genel olarak solu zaten hikaye olarak goruyor o yuzden Cemaati yedikten sonra bizi de tatli niyetine yiyecek.
Hukumetin bizi tatli niyetine yemesini istemiyorsak, cemaatin yenmesini engellemeliyiz dimi Gun? Zaten solcular bunu kavrayabilse idi, ne Stalinizm olurdu hatta ne de Chavism. Napacaz bu solculari Gun, bir turlu anlamiyorlar. Anti stalinisti bile stalince dusunuyor?
sende mizah yazarı kabiliyeti görüyorum ahmet. İroniyi biraz daha geliştirebilirsen tamamdır:)
Senin politik yazilarin yaninda benim mizah kabiliyetim nedir ki?
“siyasal ve toplumsal mücadele duyguyla değil, akılla yürütülür”:)
Hiç gülesim yoktu. Akılla yürütülmüş siyasal ve toplumsal bir mücadeleye, bir tek ama bir tek örnek gösterin…
olsun olsun cesaretin kırılmasın
akılla yürütülmüş siyasal ve toplumsal bir mücadeleye
bir tek örnek, please
şimdi pek aklıma gelmedi ama bir şey, daha önce örneği yok diye gerçek olmaktan çıkmaz ki.
ben, “daha önce de birçok örnekte görüldüğü gibi” diye bir ek cümle kullanmadım. Bu yüzden soruda ısrar etmeniz gereksiz. Ya da siz geçmişte tersi örnekler verirseniz yararlanırız.
Solcu entelektüel ve kuramcılar maalesef toplumun dinamik kesimlerinin ruh halini, eğilimlerini okuyamıyor. Buna siz de dahilsiniz.
Türkiye tarihinde ilk defa geniş yığınlar siyasal sistemden kopma eğilimi gösteriyor. Özellikle gençler hızla her anlamda radikalleşiyorlar.
Bahsettiğim bu gençler gezi öncesinde sosyalist ölçülerle apolitik, konformist/tüketici, atatürkçü, küçük-burjuva vs. görülen tipler… Gerçek hayatta bu kesimlerle doğrudan bir temasınız yoksa bile takıldıkları internet platformlarına göz atarsanız bir yıl öncesine dek hiç beklemeyeceğiniz şu gibi yorumlarla karşılaşırsınız: “Bu iş sandıkla olmaz”. “Silahlı mücadele”. “Pasif/barışçıl direniş saçmalık”. “Akp gitse cemaat gelecek”. benzeri çıkışlar çok yaygın. Bu yorumları yapanlar hayatları boyunca devrimci örgütlerle en ufak bir ilişkisi olmamış; hatta sorsan muhtemelen geçmişte onları terörist görme potansiyeli taşımış kişilerden geliyor.
Buna karşılık, kitlelerden bir adım önde olma iddiası taşıyan devrimcilerimiz sistemden kopma belirtisi gösteren bu insanlara ısrarla şunu söylüyorlar: oylar sırrıya/hdpye, oylar ortak sol adaylara, hatta utangaçça oylar chpye. Yani siyasal sisteme soldan meşruiyet kazandırmaktan, onu akpsiz biçimde yaşatmaktan yana tutum alıyorlar. Bunu da muhtemelen yüz yıllık “aman daha radikal olmaya çalışırsak faşizm gelir” hikayesine dayanarak yapıyorlar. Çünkü sıradan insanların kendilerinden daha muhalif olabileceğine inanamıyorlar. Hayal edebilecekleri en iyimser senaryo, sosyalist oyların veya toplam olarak solun üç beş puan artması.
Ben genç kuşaklar mevcut toplumsal sistemden mükemmel biçimde kopmuştur demiyorum. Sadece örgütlü solculardan daha fazla kopma olanağı sergiliyorlar ancak bu olanak sözde devrimciler tarafından törpüleniyor diyorum. Eğer güncel siyasetten kafamızı kaldırıp sosyolojik tarihsel bir olguyu görmeye çalışmazsak kaybımız büyük olacak. Çünkü geniş yığınlar anlık olarak sistemden uzaklaşabilir; sürekli olarak böyle kalamazlar.
Benzetme yapmam gerekirse; batıda 68 öncesinde sistem-içi bürokratikleşmiş sol ve komünist partiler vardı. Diğer yandaysa bu partilerin kapsayamadığı, onların tahayyül ufuklarının dışında, onların muhalif/solcu olmaktan anladıklarından çok farklı biçimde radikalleşen bir gençlik kuşağı mevcuttu. Aşağı yukarı bugünkü tüm solla “gezici gençlik” arasında böyle bir mesafe var.
Örnek; türkiye tarihinde ilk defa bu gençler açıktan ateizm ve diğer teist olmayan inançların propagandasını islamın karşı propagandasını yapıyorlar. sol ise hala leninden alıntılarla emekçilerin dini değerlerine saygı gösterip dinin sömürücü işlevini teşhir ederek türkiyede başarıya ulaşabileceğini sanıyor.
örnek; son yirmi yılda cinsiyetçiliği keşfetmiş sol, erkeğin kadına karşı şiddetini vurguluyor. bu gençler bunu kabul etmekle ve karşı çıkmakla beraber bunun genel olarak anlamsız şiddete dayalı toplumsal kültüre bağlandığını ve dolayısıyla kadına şiddet uygulayan bu kültürün erkeğinin başka hallerde anlamsızca erkeklere de şiddet uyguladığını yani sorunun genel bir toplumsal dönüşüm sorunu olduğunu ve sadece kadına özel korumayla aşılamayacağını iddia ediyorlar.
örnek; özgürlüklerden, insan haklarından, polis şiddetinden yakınan solun solcu iktidarların özgürlük ve insan hakları ihlallerinde ikiyüzlü tutum aldığını biliyorlar. tayyipin komplo teorilerine karşılık emperyalizmin komplolarını savunan sola inanmıyorlar.
örnek; kürt sorununda devletin kirli işlerini biliyorlar. ama solun pkknin kirli işlerini niye yok saydığını sorguluyorlar. 2 bin yıllık şanlı kanlı türk tarihi saçmalığına karşılık yavaş yavaş oluşmaya başlayan 2 bin yıllık şanlı kürt tarihi milliyetçi saçmalığını yemiyorlar.
Umarım seçimlerde akp beklenenden daha büyük başarı gösterir ve totaliterleşmeye devam eder. O zaman solcuların çabalarına rağmen halkın büyük bölümünü sistem içinde muhalif tutma hayali kaybolur. O zaman bir sonraki “gezi” çok farklı yaşanacaktır…
Ne diyordu meşhur laf; “komünistler sürekli devrim diyorlar ama insanlar gerçekten devrimci olunca bundan korkuyorlar”.
faşizmin kitlesel hegemonyaya oturması gerektiğini hatırlayınca yaklaşan faşist saldırının kitlesel dinamiğini kimin oluşturacağı sorusuna zilelinin vereceği cevap önemlidir????kitlesel sokak hareketi ve hegemonik bir saldırıya müsait ideolojik birikimlerin hangi geleneklerde olduğunu hatırlayınca ırkçı şöven millici devletçi sol milliyetçi bütün unsurların( asıl düşman)ki muhakkak bereketli toprakların özgürlükçü devrimci dinamik ve halklarına karşı mobilize etme ihtiyacının şimdiden ip uçlarını verenlerde aramakta fayda olmalı?????bu seviyede kitlesel faşizm saldırısının şimdiden taşlarının örüldüğünü fark eden zileliyi kutlamak isterim tek şartla bunun kitlesel dinamik tabanınıda açıklarsa???
Güzel yazmışsınız ama bu sitede yukarıdaki eleştirilerinizin çoğunu ben de yapıyorum sola. Öte yandan, o gençlere, soldan öğrenecek bir şeyler oloduğunu da söylemek isterim. Elbette temelde toplumsal patlamalar belirleyicidir ama toplumsal süreçleri sırf patlamalara bağlayamazsınız. Birikmiş toplumsal mücadele deneyimleri var. Bunlara gözleri kapatmak hata olur. Son sözünüze katılamıyorum. Umduğunuz gibi AKP çoğunluk kazanırsa, bir de bakmışsınız o uyanan gençler ayaklanmak yerine sistemin zorunun karşısında sıraya dizilivermişler. Baskı gelsin daha iyi olur teorilerinin acı sonuçları geçmişte de yaşanmıştır.
Kürt hareketi son derece önemli elbette ama kendi sağ kanadından (A.Türk, Zana, Sakık vb.) ayrışması koşuluyla.
baslik cok onemli… yanlis saat yine dogruyu göstermis, ama yaziyi okumaya gerek yok TKP ve aydinlik, geleneginden gelenlerin komplike bir anti fasist direnini orgutlemek ve bunu bir devrimci moment olarak algilamalari mumkun degildir, fasizm sizlere onlarin siddetle saldirmalari bunu demagojik propagandalari ile beslemeleridir, o yuzden bu iki yolla cevap verirsiniz, tkp ve aydinlik ardillarinin deyip diyecegi sudur, akilli olursak fasizm gelmez, akilsiz olacagiz, varsin fasizm gelsin( o zaten var ayrica) devrim kervani yolda duzulur, planlanip gucleri onceden hazirlanmis bir devrim yoktur olmayacaktirda,,,eni sonu yeniliriz, daha iyi yeniliriz, ama yenilme korkusu ile devrim yapilmaz , varsin ayristirsin toplumu varolan siyasal iktidar, kendi sag oylarinin kudretine guvenerek, dogru davranirsak , onlara cehennemi yasatiriz , ummadik dusmanlarimiz beklenmedik dost ihanetleri arasinda, devrim kervani yolda duzulur, fasizmi devrimle karsilamak mumkundur,kendi dinamigi ile nereye varacagi nerede duracagi, nasil bogulacagi belli olmayan bir devrimin ruseym bile olmadan cenin katili pasifistleri olmayin yeter, sosyal baris ile devrimi uygun gören adam,,, devrim cok acili, kirmizi ve kirli biseydir bilesin… ama secim sandiklarinda degil, bireyin insanin kitlenin siniflarin bilincinde, ben buna inaniyirim …oylara degil…deyip diyeceklerinin özeti sokaklarda daha pasif olalim, fasizm ve sivil gucleri azmasin, fasiszme yedeklenmis guclerin bu halini teshir etmeyelim,(teshir etmeyelim) aman kuserler teshir etmeyiisimiz dolayli bir fasizme eklenmektir , olsun, e bu neo eski TKP fasizmi, merak etme Zileli fasizme karsi(hic eksik olmadi bu ulkede) senin hiiiiic sevmedigin siyasetin cocuklari direnirler,….
yaklasan acik fasizmde kürt özgürlük hareketinin islevi unita dir unita:))) yazin bunu bir yere….
akp 30 mart’ta hezimete uğramazsa ne olur sorusunun cevabından daha önemlisi bence, vıdı vıdıyla bir ömür tükettik zira, halkların politik örgütlerinin hal ve gidişleridir. 90’larda kürt özgürlük hareketinin barış/savaş davetini görmemeyi seçen, kürt halkına açılan savaşta onu yalnız bırakan fırat’ın solundaki solcular, gezi ile abad olup bu kafada devam edebilirler, ki gördüğüm de budur zaten. fakat şöyle bir gerçek de var. hangi hükümet iktidar olup da faşizme yeltenirse yeltensin, karşılarında yenemeyecekleri güçleri her zaman bulacaktır, akp hezimete uğrasa da uğramasa da. bu güçler, kendisine en doğru/gerçek sosyalistliği vehmeden ve fakat kürt özgürlük hareketiyle ilişkilenmemek için bin dereden su getirenler değil, son 15 yıldır olduğu gibi savaşmayı seçenler olacaktır. bu nedenle siyasi mücadeleyi akp’nin seçimde hezimete uğramasına endeksleyip de, hdp+bdp’yi “alternatiflerden sadece biridir” demeye getiren “reel politika” doğru değildir ve chp gibi sistemin sacayağından birinin değirmenine de su taşıdığı için ayrıca doğru değildir.
biz kendi capimizda hazirlikliyiz ya siz. selimiye kislasinin yolunu tutup aman direnmeyinki icerden erkekn cikalim diyen mevsimlik sol aydinlar, siz fasizme karsi hazirliklimisiniz, ortalama sizce nefret edilesi militan hep fasizmle yasiyor, onlara her gün kerbela zaten…..http://www.kurtuluscephesi.com/kurcep1/kc136_1.html
yorumunuz küfürlü.
benimn ağzımdan benim söylemediğim şeyleri söylemişsin.
biz hazirlikliyiz, orada irade savasi var, bir adim geri atmamak icin 122 can vermek var, siz bunlari kinayanlar, siz fasizme karsi hazirliklimisiniz, boru degil fasizm bu:)???’
bize her gun kerbala bize heryer kerbela…….8 mart icin …. ulrike wir brauchen dich….!kampf geht weiter…! unutulmani imkansizlastirdik ulrike, sensiz 8 mart anmasi yapanlari yazdik bir yere…http://www.youtube.com/watch?v=aoTRtTWEqeM
kufurlu olunca yayinlanmiyor, ben buradan oylebi anarsizm elestirisi cikaririmki o kucuk aklini kaybedersin….seni sansurcu seniiiiii
Küfür nedeniyle konmadı.
“yaklaşan” mı? ağzımızın yüzümüzün ortasında, gözümüzün kulağımızın dibinde süren şu anki “faşist saldırı”ya karşı mı? valla, şimdikinden daha (ne demekse) “hazırlıklı” olamayız herhalde… bu “hazırlığı” cemaatin tasfiyesine karşı alacağımız tavır ne kadar hızlandırır? şimdiye kadarki tasfiyelere karşı aldığımız tavır ne kadar hızlandırdıysa o kadar. hızlandırdı mı? dünün tasfiyesi, bugünün tahliyesi! “bonapartizm”den bahsedip de sonra, “cemaat bilmem ne derse şaşırmayalım” demek, olmadığı varsayılan “hazırlığı” hazırlığından eden, onu sabote eder nitelikte bir soru. en azından, hiç samimi bulmadığım bir soru. “yaklaşan” mı?…
Hele şükür sonunda Gün Zileli’den faşizm tehlikesini duymayı başardık. Gerçi başka bir yerden bağlandık konuya ama olsun ben buna da şükredeceğim. Cümlemi şöyle kuruyorum : Faşizm tehlikesi Ukrayna’da olduğu gibi Türkiye’de de günceldir.
Ya hocam bir de , “Ah şu Stalin !” 🙂
Tüm yorumları okudum, eleştirim sizlere değildir.
Ayakları yere basan, toplumsal pratiklerle deneyimlenmiş hangi tarihsel olay yaşanmış olursa olsun, yazılarda ve insanların kendi aralarındaki tartışmalardaki karamsar havadan nefret ediyorum. Doğanın kendisinin karamsar olmadığı bir evrende, sokma bilinçle herhalde anca bu kadar olmuş diliyorum. Gezi den beri insanları (özellikle 15 Hazirandan sonra) yakın çevremi gazlamaktan anam ağladı. Bir kişinin heyecanı, coşkusu, diğerini etkiler ve bu böyle gider. Bu, göklerde gezen, ipi kopunca yere çakılan bir durum değil. Ayrıca öyle de olabilir. Yenilir, tekrar dikiliriz. Bu öğlen öğrencilerle, yetişkin, yaşlı insanlarla filan konuşuyorum, klasik laf: En az % 45 alırlar. Bir kere iktidar-cemaat-chp için asıl belirleyici olan, ABD-diğer emperyallerin, orta doğu konusundaki stratejisi ve bununla bağlantılı olarak Rusya-Çin-İran-Hindistan ile karşılıklı tutumları değil mi? Bunları neden devirmeye çalışıyorlar? Çizgiyi çoktan aştı, çünkü narsist kişilik bozukluğu ve şizofren (Psikiyatri Prof u Hoca bu teşhisi koymuş, bugün konuştuk) bir manyakla işlerinin yürüyemeyeceğinden eminler. Şu nedenler, 1. Gezi 2. Suriye konusunda kafasına göre hala ısrar edip, Nato yu da hiçe sayarak El Kaide ye açık destek. 3. Şangay beşlisi füze anlaşması 4. Abd ile İran ın ilişkileri yumuşamaya başlamışken, orada da saçmalaması v.s Dün canlı yayında süper bir sıçış daha yaptı, Obama ile görüştüm, Gülen konusunda tedirginliğimi belirttim. O da olumlu görüş bildirdi dedi. Az önce Beyaz Saray dan yalanlama geldi, ruh hastası orayı bile şoka sokmuş, değil yorumun doğrulu, arama bile yok. Obama nın cepte cevapsız çağrı bile yok. Neyse ben bugün böyle bi hışım evden çıktı. Millet manyağa bağlamış, yok en az 50 li alır bilmem ne, ama yularıdaki arkadaşın dediği gibi gençlik inanılmaz. Ben Eskişehir de yaşıyorum, bugün kitlesel yürüyüş ve kurulan barikatı gördünüz mü? Ben aralarındaydım. O coşku ve devrimci manyetik alanı size anlatamam. Gene spreyle mizah, tayyip in afişleri maymuna çevirmeler, yollarda katil devlet, Gün Abi hoşuna gider, sıklıkla anarşi logosu ve anarşist söylemler… Barikat önünde yakılan kocaman bir ateş ve etrafında gitar…
Kimin umurunda (derken lider fetişizminin yansımalarının en azından bugün kü kitle için çok az olduğunu söyleyebilirim. Kalabalık heterojen olmasına rağmen, hiç bayrak yoktu. Bu harika) ya da Stalin i, Marx ı, Che si, Durruti si, çocuklar zaten bilmeden onların 2000 sonrası yıllar versiyonuna dönüşüyorlar. Bir insan kendi varoluşu hissetmesi, dolayısı kendini gerçekleştirmesi konusundaki ilk adımları, bunun verdiği dehşet coşku, özgüven ve aşk inanılmazdır, unutulmaz bunlar. Faşizmi dayarlar, Gezi den fecisini beyinlerine gene yerler. Dünya halkları artık kesinlikle eskisi gibi değil. Dolayısı ile tamam geçmişten ders alacağız, ama geçmişte yaşananları bulunduğumuz tarihsel akışa monte edemeyiz. Her şey çok farklı artık. Biz bu Gezi yi yaptıysak, bunun allahını iktidarın beynine çakarız. Kimsenin kuşkusu olmasın. Kahkaha en büyük devrimci eylemdir demişler. Kahkaha atıyorum şu an. Öptüm.
Gün Abi, çok güzel şiirler ve naçizane şiirlerim var ama ağır küfür içeriyorlar. Şimdi senden sansürü yicez mi gene? Bunun ölçütü ne. Mesela ben burada kimseye küfür etmem, tarihsel bir kişiliğe de, ama haksızlığa olan tavrımı da net koyarım. Bunun da en güzel ifadesi okkalı bir küfürdür, çünkü hem rahatlatır hem de tebessüm yaratır. Ya da mesela hep kadınların yanında yer almış bir insan olarak çek-yatlara karşıyım ve hayvan gibi küfür etmek istiyorum tüm çek-yatlara. Dıııtt dıııtt ya da s….yim me izin var mı? Bi aydınlat Abi, sevgiler. ACAB!
sanatsal alandaki küfürle bir tartışma ortamındaki küfür farklıdır. Burada küfüre izin verilecek olursa neler olacağını tahmin edersin.
Gönül ister ki, herkes özdenetimle küfürsüz bir şekilde fikrini ifade etsin ama ne yazık ki, deneylerden bunun olamadığını gördük. Rahatlamak için anonim olarak küfür etmekle bir şahsı küfür etmek çok farklıdır.
Bak ben de sana dün TV’de gördüğüm Ukraynalıların bir sloganını yazayım:
Hitler 1941
Putin 2014
kürt halkına ve onun örgütlü gücüne “unita”lık reva görenler, 12 eylül açık faşizminden bu yana direnenin bu halk ve örgütlülüğü olduğu gerçeğini ne çabuk unuttular? gezi hepimizdeki devrim heyecanlarını tutuştursa da, gerçekleri değiştirmeye yol açmamalı. bu gün de faşizme karşı en direngen ve tecrübeli güç bu halktır. kimse endişeye kapılmasın.
yalnız bu tecrübedir ki anlık heveslerle kifayet etmeyip, devrimci samimiyette maraton koşuculuğu aratır. bir de tabi, artık miadı dolmuş reçeteler değil, yeniyi deneyimleme özgücü ve güveni…değişen dünya gerçekliğinde yeni çözümler aramayı… yoksa, “devletçi-iktidarc-ıendüstruyalist-patriarkal “çözümler” değil…rojavadaki gibi, kıt imkanlar ve savaş haline rağmen bir tavizsizlikle…
bu inat ve ısrar elbette ki “devrimden kendilerine iktidar umanları rahatsız edecektir.
8’e adaré, roja jinén kedkarén cihané ji hemu jinanra piroz be…8 mart dünya emekçi kadınlar günü tüm kadınlara kutlu olsun…
http://www.zaman.com.tr/sahin-alpay/bu-secimde-oyum-chpye_2203758.html
Bana ne kardeşim. Ben her CHP’yi oy verenden mi sorumluyum. Şahin alpay’ın bu yazısını okudum. Zaman’da yazdığı için tutumu doğal. Yeni Şafak’ta yazsaydı başka olacaktı.
Şimdi ben de Oral Çalışlar’ın AKP’yi destekleyen yazılarını mı yollayayım yani
Hocam altına da “varol Merkel, hoşgeldin Obama” yazmış olmasınlar sakın ?:)
öyle bir yazı görmedim. öyle yazılmasını içten içe isteyenler olabilir 🙂
“siyasal ve toplumsal mücadele duyguyla değil, akılla yürütülür”
bu lafa itiraz edilmis, Gun Zileli de ornek gostermemis.
Ekim Devrimi akilla yurutulmustur. Onculuk edenler akilla hareket etmistir. Ittifak ettikleri kesimler surekli degismistir. Toplumsal mucadelede her bir bireyin akilla hareket etmesi gerekmez o mucadelenin niteligini belirlemek icin. Zaten “onculuk” bu yuzden onemlidir ve gereklidir (Gun Zileli buna katilmayacaktir muhakkak)
Ayrica “siyasi mucadele” kismi zaten yazinin kendisinde de var. Stalin’in temizligi bizzat akilla hareket etmenin urunudur. Onceden(ve halen) nefret ettigi unsurlarla degisik zamanlarda ittifak yapmistir diger kisimlari elemek icin. Keza Mustafa Kemal’in yaptigi temizlikler de akla dayanir.
Onemli olan elbette varolan akli kimin kime karsi kullandigidir, buradan Stalin’i ve Mustafa Kemal’i savundugumu anlasilabilinir diye bu notu dusmek istedim.
Gün abi zirve katliamını yapanlar serbest kaldı bunun için kimse birşey demeyecekmiş kahrolsun adalet
Biliyorsun, katliamcı Hizbullahçılar da çıkarılıp kaçmaları sağlandı.
uzayda yaşıyorsunuz,hiçbir çıkışınız yol,apoitizim batağında çıpındıkça çırpınıyorsunuz.kilit nokta kürt meselesi ve örgütlülüğüdür.bazı problemleri çözmek için nasıl pi katsayısı esas alınmadan çözülemezse solcular da kürt meselesi ve gücünü dikkate almadan çözülemez,kavrayın bunu artık ipe sapa gelmez fantazilerinizle bir yere varamazsınız.önünüzdeki tabloya bakmadan fantazi teorilerle iş görüyorsunuz.çocuk gibisiniz.
kürt düşmanlığı biliniyordu buna kürtleri kıskanma da eklendi.size rağmen kürtler güçlendi kabullenin ve gerçeği görün.çıkışınız yok.
Kürt halkının milliyetçilik mücadelesinin özgürlükçü Türklere hiç zararı yok… Yolları açık olsun.
Bizim de çocuklar gibi “ne heyecanlarla” yaşadığımız bu “ulusalcılık”, Kürt halkını da anlaşılan, yine bizim gibi, 40-50 yıl oyalayacak… Bu da onları ilgilendirir… Belki o zaman özgürlük ve sosyalizm konuları daha “rahat” konuşulur hale gelecek…
Milliyetçi önyargılarla ama haklı taleplerle de ayaklanmış Kürt halkının mücadelesini olsa olsa diğer ezilen ulusal isyancılar kıskansın! Bu sitede mazlum halklar-ezilen insanlıktan yana konuşulurken böyle “kıskançlık” gibi sözcük kullanımı gülünç sayılmalı…
Mel Gibson’un “Vatansever” filminde “özgürlük” sözcüğünün haykırılışındaki etkileyici tınıyı hatırlayan vardır. Önce “halkın” mücadelesi olarak başlamış olsa da sonunda yerel burjuvazinin ele geçirdiği, sahiplendiği bu “özgürlük” söylemini önemsiz görmemeli ama bu “özgürlüğün” “nereye kadar özgürlük” olduğunu da bilen “sosyalistlerin” bunu bilmezden gelmesini istemenin-dayatmanın ne gereği var?
“Bu da lazım!” Tamam… “Bu da lazım!” Ulusal sorun ile sosyalizmi ilişkilendirmenin hiç gereği yok!
Kürt isyanının çıkışındaki “solculuk” ile gelinen milliyetçilik üzerinden yorum yapmanın artık bir değeri yok… Türk ve Kürt, veya bu ülkede yaşayan insanların, insan gibi yaşamasının sağlanmasında milliyetçiliğin hiç bir katkısı olmayacak… Aksine zararı olacak!
Dilerim modernlik öncesi-kır-feodal kültürü-geleneği içinde bırakılmış Kürt Halkı, temel ulusal haklarını alır da, hızla insanlığın gerçek-temel sorunlarıyla yüzleşme, çözme sürecine evrilir…
Küfür nedeniyle yayınlanamadı.
fasizme karsi savasmak ve burjuva anarsizmi, siz ancak anti fasist ordular icinde bozgunculuk yapar, uygun bir zamanda bunun icin övunursunuz, sevdigimin burjuva aydinlari—– gun zileli fasist saldiriya karsi yazi yazmis, fitness danismanimin basuruma recete yazmasi gibi bisey,:)))
aa her boku vay kurt dusmanligi ile aciklama egilinden ciddi bi bicimde tiksiniyorum yeter artik…..
barut ve kan izleri ile yuzleri koyulasmis cesetleri n cenazesisini kaldiramayan adamlar, ve kadinlar yaklasan fasist terore karsi direnis ogutleyemezler, biz hep o sizin korktugunuz yerde idik, bize her gun kerbela idi siz, olumlerimizle bile dalga gectiniz, anti fasisstfirenis nere sen nere… zileli….
yakilmis kadinlarin cesetlerinin yanindan, bilmem ne orgutunun asiri intihar cizgisi diye gectin zileli,,, senden anti fasist olurmu? sen soyle…
Küfür nedeniyle yayınlanamadı.
Kürt sorunu bizim icin artik bolsewiklerin Finlandiya sorununu ele aldiklari gibi bir sorundur, bizim sorunumuz turkiye devrimi sorunudur, o devrimi kurtculuge endeksxleymeyiz, devrime kazanilmasi,(kurtten devrimci cikmaz bunu spo diyo) ve kurterin ayri(mutlaka) devlet kurmalarina ititraz etmeyen bir sosyal devrim finamiginin basindan, apo gibi bir (çıkarıldı. Admin) kovmanin tek yolu bu, ortak devrim felan yok, iki ayri devrim var, turkiye kurdistan devrimi, uzgunuz biz turkiye devrimini yapmadan siz kurdistan devrimini yapamazsiniz, engelleyi durun bu bu dur, ismail besikci ile apo yu diyarbakira gonderdigim gun, dunyayi insanlar lehine bir iki adim gelistitrrim, ve hele onceden adini saydigim yalaka aydinlarda onlarin arasinda olursa, turkler derhal kurtlerde kurtulmalidirlar, bunun iin selahattin demirtasin istedgi gibi baska bir halka(arap) ait olan lazkiye kurtlere verilmelidir, ama turkiye batisinda kurt birakmamak sartiyla, irakta var petorlde var lan kralsiniz:))) BIZ AFKASYA BALKANLARDAN DEVSIRILIS TOPLAMA TURKLER VE ALEVILER BIR YANA BATIYA DONUK, VE SIZ KURTLER BARZANI YADA APO KARISMAM ARTIK DGUYA DONUK BASKA BI DEVLET VE ULUS, HEDEF BU OLMALI…
apo nun mite yalaklandigi kasetler piyasa edilince bir takim devrimci arkadaslar bana soyle dedler, bu apo ve siyasetinin sonudur, bende sey dedim, apo ve pkk usste baska siyaset, altta sizi kurt dusmani lar diye bisey uder, yerinde kalir, siz pkk apo ve ne yazikki kurtleri hesap etmeden devrimci siyaset yapin, bakmayin hhee hohhho diye turkiye soluna hava basan kurt milliyetcilerin, onlar hala kurdistanda oylarin yarisini aliyorlar, ve HALA TURKIYEDEKI SILAHLI SIVIL PARAMILITER FASIST ORGUT KURTLERDEN OLUSMAKTA. KORUCULAR…..
NE ZAMAN APO NUN IHANETI ORTALIGI SARSA, BIRILERI VAY SIZI KURT DUSMANLARI DIYE BIRVELVELEYLE ORTAMI VELVELEYE VERMEYE KALKIOYOR, HEEE HEWAÖL HEE HEPSI MONTAJ,,,,:) YAW HEEE HEEEE AMA SIRRI HEAL NE KADDAR BIR GUZEL HEWAL DEGILMI??? YAW HEEEE HEEEE
suç üstü yakalanmışlardı ama zirve katilleri serbest!
“mülk adaletsizliğin temelidir”
fethiyedeki ırkçı faşist saldırganlardan bir farkı olmayanların sitede zuhur etmesi enteresan zileli ne diyor diyeceğim anlayacağını sanmıyorum yukarda faşizmin kitlesel harekete dayandığı gerçeğiyle yaklaşan faşizmin kitlesi kim sorusunu sormuştum hiç anlamamış o hala kürt fobisinde devam edin kendini solcu devrimci sanan faşistler devam edin??????
Biz onlar gibi değiliz. Burada mutlak söz özgürlüğü söz konusu. Her fikir yer alabilir, faşist bile olsa. Kaldı ki burada Fethiye’dekiler gibi saldırgan bir mesaja rastlamadım.
Hocam yazınızı çok beğendim fakat bir bilim insanı olarak yazinizdaki bir hatayı bildirmek durumundayım. Barometre basınç ölçer demektir. Havanın sıcaklığını termometre ölçer. Bu hatayı düzeltmenizi öneririm. Ayrıca yazılarınızı büyük bir ilgiyle takip ediyorum. Bir çok konuda yolumuzu bulmamızı sağlıyorsunuz. Bu yüzden size çok teşekkür ederim.
hay allah yahu, isim ve böyle şeyler konusunda yanlışlık yapmakta üstüme yoktur. Çok teşekkür ederim uyarın için. hemen düzeltiyorum.
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/algi-yonetimi-89835