Thatcher’i Cehennemin Dibine Yollarken…

 

Bugün o cadının cenazesi kaldırılıyormuş. Ölünce, “Yaşasın Thatcher’in Ölümü” diye başlık atmıştım. Bazı arkadaşlarımız bunu yadırgadılar. Tüm iyi yüreklilikleriyle “ölünün ardından böyle konuşulur mu?” diye tarizde bulundular. Hem de öyle bir konuşulur ki… Ona az bile… Bazıları daha da ileri gidip ideolojik tercihlerini ortaya koydular: “Hür teşebbüs yoluyla ülkeyi çöküşten kurtardı” dediler. “Hür” sözcüğünün bu kadar kötü bir kullanımı olabilirdi. “Dizginsiz sömürü yoluyla” deselerdi daha doğru söylemiş olacaklardı. “Ülkeyi çöküşten kurtardığı” ise hem palavra hem de yanılsamadır. Yüz yıldır çöküş içinde olan Britanya imparatorluğunu kimse çöküşten kurtaramaz. İngiltere tam bir “corruption”, yani yozlaşma ve soygun ülkesidir. Muhafazakâr Tory’lerle Labour el ele gerçekleştirir bu soygunu ama Tory’ler İngiltere’nin sınıfsal kast sisteminin en üst katmanında yer alırlar. Okullarıyla, kulüpleriyle vb. gerçekten ayrıcalıklı bir kasttır bunlar. Thatcher onların dişi papasıydı. İngiltere bugün hâlâ bütünüyle çökmemişse bunun nedeni Thatcher’in soygun ve sömürü politikası değil, dünyanın dört bir yanından İngilizce öğrenmeye gelen genç insanların İngiltere’ye bıraktıkları sıcak para ve aynı zamanda bu genç kitlenin sırtından yapılan ucuz emek sömürüsüdür.

Londra’yı gözlerimin önüne getiriyorum şimdi. Haringey’in, Hackney’in, Totenham’ın, White Chapel’in, Leyton’un dışlanmış, yoksul çocuklarını düşünüyorum. O toplumda onların önünde hiçbir yaşama şansı yoktur. Kaderleri daha doğuştan çizilmiştir. İşçi olabilmek bile bir şanstır onlar için. İngiltere, Türkiye’den tahayyül edemeyeceğimiz keskin bir sınıfsal bölünme toplumudur. O yoksul semtlerde doğan çocuklar sırtlarında bu yoksulluğu ömürlerinin sonuna kadar taşımak zorundadırlar. Dilleri bile farklıdır. Özel Tory okullarında yetiştirilmiş Tory çocukları Oxford İngilizcesi konuşurlar. O yoksul çocuklar bu dilden konuşan birini gördüklerinde tüyleri diken diken olur. İngilizceyi BBC dinleyerek öğrenmiş bir arkadaşımı günün birinde Haringey Solidarity Gruptan (HSG) arkadaşlarla tanıştırdığımda, Haringey’in yoksul çocukları, arkadaşıma tuhaf tuhaf bakmış, BBC İngilizcesi konuşan arkadaşımın neyin nesi olduğunu anlamaya çalışmışlardı. Arkadaşım durumu fark edip, “kusura bakmayın, İngilizceyi BBC dinleyerek öğrendim de” diye açıklama yapmak gereğini duymuştu. Bunun üzerine rahatlamıştı Haringey’liler. Öyle umuyorum ki, bu arkadaşlar bugün Thatcher’a, “iyi bir uğurlama töreni” düzenleyeceklerdir.

Stalin, totaliter devletçiliğin ilk kurucu iradesiyse, Thatcher de otoriter devletçiliğin kurucu iradesidir. Bu ikisi fiziksel olarak artık bu dünya yüzünde olmasalar da acımasız sömürücü ve baskıcı devlet ve sistemleriyle karşımızda durmaktadırlar. Stalin politik alanda nasıl baskıcı bir sistem kurmuşsa, Thatcher da aşağı yukarı aynısını ekonomik alanda yapmıştır.

Kendisini cehennemin dibine yollarken günün birinde sisteminin de aynı akıbete uğrayacağını düşünerek gönlümüzü ferah tutalım.

 

Gün Zileli

17 Nisan 2013

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

 

 

Metne ilişkin düşüncen nedir?

Muhteşem!
0
Mantıklı.
0
Fena değil.
0
Emin değilim.
0
Mantıksız!
0

Bunları da okumak isteyebilirsiniz:

126 Comments

  1. liberal&serbest ekonomisi de yerin dibine batsın gün abi. az bile yazmışsınız.banklarını ve borsalarınıda reddediyorum.borsa yüzünden dağılan aileleri,intihar edenleride unutmayalım.

  2. Lady nin demirlisi böyle oluyormuş. Allah bizi çelik lady lerden korusun

  3. sömürü düzenin iki eşlisi regan ve teacher kovboy ve medusa dünya ekonomisini ezenler lehine elverişli hale getirmek için çabalayan iki aktör

  4. İşte lâyık olana lâyık olduğunu lâyığıyla bildiren güzel bir yazı. İngiliz centilmenliğinin hakkettiği türden. İşte anarşizan üslup ve terbiye. İşte toplumsal hafızasını yitirmemişlerin ortak dileği.

  5. kraldan çok kralcı olma isyan bu dil ve tavrınla çayan geleneğine faydadan çok zarar verdiğini öğrenebildiğin zaman onlar gibi politik devrimci olabilirsin ama en zoruda toplumsal devrimci olmak olduğunuda öğrenebilmek için ismini verdiğin ertuğrul kürkçüden öğreneceğin çok şey var.geçmiş değerlerimizi anmanında bir işlevi vardır onların bize ihtiyacı yoktur tam aksine seni,n ona ihtiyacın olduğu çok açık görünüyor yanlız lütfen olumsuz tüketmeyelim onları ezberleyip tekrar etmek değil hayallerindeki gelecek beklentilerini gerçekleştirecek başarı öyküleri ile andıkça isimlerini verdiğimiz çocuklarımızın gözüne gururla bakarken isimlerini görevini yapmanın gururu ile anabiliriz.bu sitede boş hameset yapacağını aslında çayan geleneğini en iyi anan onun politikleşmiş askeri savaş stratejisini pratikte başaran kürt özgürlük hareketi olduğunu bile anlamayacak seviyede çayanı anlamayan olduğunu fark ettiğinde ona buna sataşmağı devrimcilik hatta en devrimci öncü benim sanan zihinlerin özgürleşmesinin ne kadar zor olduğunuda anlayacaksın

  6. Thatcher ve neoliberalizm nezdinde zarf-mazruf ilişkisini anlatan bir yazı :
    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=410916&kn=58&ka=4&kb=5&kc=58

  7. lütfen geçmiş devrimci değerlerimizi kısır müşterisi olmayan dükkanlarınız için kullanmaya kalkıp olumsuz tüketmeyin.onların sizin güzellemenize ihtiyaçları yoktur tarihteki olumlu yerlerini almışlardır.onları tekrar edip övmenize sevinmezler tam tersine olumlu tüketip daha büyük hedeflerde yapmak isteyip yapamadıkları gelecek hayallerini gerçekleştirmemizi isterler.elinden bir iş geliyorsa onları aşan seviyede başarı öyküleri yarat onları anmak böyle olur bilmiyorsan yapanlara fesatlanma isyan efendi neye isyan ettin anlayamadık?

  8. (Sedat Eroğlu’nun bu notu, Facebook’umdan aktarılmıştır)

    Ingiltereye üç kez gittim ve gördüklerim beni şoka uğrattı. Yani çok güzel bir yazı olmuş. Bu spekülasyon ekenomisinin ve kast sisteminin en dibe vurmuş biçimlerinden biri. Bu sistemden bir biçimde beslenen kimileri ingiliz imajının üstündeki cilanın kalkmasını istemiyor bunu büyük uygarlık diye pazarlıyor. Zeka ve vicdan esas ve önemli olanı ortaya koyarak iyiye, güzele kullanılır ve dönüştürür. Böyle imajların önünde körleşme sadece Britanya için değil, daha pek çok olgu için gerçerli. Ve bunların deşifrasyonu da oldukça önemli.
    Tekrar kutlarım.
    Sedat Eroğlu

  9. evet thatcher bir canavar ama gittikçe komik yazılar yazıyorsunuz çok arabesk olmuş 😀

  10. ingiliz finans-kapitali Virgin islands gibi yerlerdeki off-shore bankalardan geçiniyor.

  11. ingiltereyi bilen uzmanlarımız nedense kendi finans kapitalinin ve efendilerinin daha masum olduğunumu anlatmak istediler anlamadım?yoksa endişe ettiğimiz millici sapma bukadar erkenmi başladı hazret bi cümlede 80 den sonra palazlanıp hem kendi halkını soyup yoksullaştıran yetmedi komşularını hem ekonomik hemde militer dille tehdit edip afrikaya çıkarma yapan efendilerin yurdu thatcher in ingilteresinden daha iyidir anlamına gelen yazı yazmak enteresan olmuştur.ingiliz efndi ile milli efendiler arasında ne gibi farklar olup tercihini merak ettik zilelinin?tercihi milli efendilerin ingiliz efendiler hakkındaki düşüncelerinden haberi varmı?varsa aralarındaki rekabette kendine ve bize rolmu biçmektedir?bütün bu ceberrut sistem ve düzenleri cehennemin dibine göndereceğini geçmiş örneklerinden bildiğimiz toplumsal muhalefetle zilelinin ilintisi nedir?

  12. Özgürlükçü; bu 007 denen ajana cevap vereceğim sen yine araya girip baraj ateşi açıyorsun. Adam sana pas atarak işi Mahirlere alçak demeye kadar vardırdı. Umarımki bana cevap yetiştirmek yerine bu ajan-provakatöre iki kelam edersin;

    Ajan efendi senin kinayelerinden geri adım atacak değilim evet bu insanlar benim için kahramandır ve yine benim görüşüme göre Türkiye Sosyalist Hareketinin kahramanlarıdır. Dolayısıyla senin ilk okul düzeyindeki ironilerin ve iğnelemelerin bu insanlara değer kaybettirmez..

    İnternet kullanmayı bildiğine göre “25 Mart 1972” Tarihli o zamanki THKP/C Bildirisini bulur okursan bahsettiğin rehine eyleminin neden yapıldığını öğrenirsin. Küçük bir ayrıntı kaçırılanlar ingiliz turist değil Nato üssünde görevli senin rumuzun gibi ingiliz ajanı olan 3 Nato Teknisyendi.

    Yine Özgürlükçünün atıf yaptığı Ertuğrul Kürkçü’nün anılarında da(ki kızıldereden tek canlı kurtulan kişidir) “Kuşatıldıkları evde eymürler tarafından görüşme için evin çatısına çağırılan Mahir’in üzerine açılan ateşle Mahirin öldürülmesinden ve eve havan topu atışı başlamasından sonra evdeki üç ingliz teknisyenin havan mermileri ile veya ordaki devrimcilerin ateşi tarafından öldüğü yer alır. Evi doğrudan havan atışına tabi tutan erim hükümetinin rehineleri kurtarmak gibi bir tavrıda, niyetide yoktur ordaki herkesi öldürmek amaçlı askeri bir harekat yapılmıştır. Erimin kendi anılarındada Saffet Alp’in yaralı ele geçtikten sonra infaz edildiğide yazar. Elrom olayının gerekçelerinede o zamanki yayınlanan 1 no’lu bülteni okuyarak ulaşırsın. Onlar ellerindeki sınırlı imkanlarla 12 Mart Faşizmine karşı savaş vermiş ve onurlu bir şekilde görevlerini yerine getirmişlerdir. Senin bu kadarını bile anlaman yeterlidir. Senin gibi rasim ozan kılıklılara verilecek başka bir cevap ve hesapta yoktur. Anlayacağın gerçekler senin küçük zihnine sığmayacak şekilde Mahir’dir.

  13. “İngiltere bugün hâlâ bütünüyle çökmemişse bunun nedeni Thatcher’in soygun ve sömürü politikası değil, dünyanın dört bir yanından İngilizce öğrenmeye gelen genç insanların İngiltere’ye bıraktıkları sıcak para ve aynı zamanda bu genç kitlenin sırtından yapılan ucuz emek sömürüsüdür.”

    Bu bence tartışılması gereken bir saptama. Tabi ki bunlar da var. Ama Thatcher’ın kapitalist anlamda sermayenin “hareket kabiliyetini” olağanüstü yükselttiği yalan değil. Bu aynı zamanda, kapitalizmin giderek artan orandaki “verimlilik” isteğiyle tamamen ters hareketler. Şöyle ki, kapitalizm, verim isteğini, çalışanları işsizlikle korkutarak, daha düşük maaşlarla çalıştırıp, bir kaç kuruş için birbirinin gözünü oyarcasına rekabet ettirerek gidermeye çalışıyor. Oysa, özellikle yüksek teknoloji isteyen markup’lı işlerde, yani kar marjı olağanüstü yüksek işlerde, bu önlemler verimi daha da düşürüyor.

    Dolayısıyla, İngiltere kapitalizmin şu anda süren krizinden “daha az” yara alarak çıkmış olabilir. Ama, bu İngiltere’nin kapitalist anlamda “lider” ülke olamayacağının da garantisi. Şu sıralar herşey krize endeksli olduğu için, otoriter devletçi rejimlerin “stabil piyasa, mali olarak güçlü bir devlet, ein Fuhrer” doktrinleri tutuyor gibi görünüyor. Oysa, kriz bir şekilde gücünü bir sonrakine devretmek üzere sönümlendiğinde, yine “verimsizlik!”, “devlet piyasadan elini çek!”, “bu vergiler neden bu kadar fazla!”lar başlayacak, yine çalışanların gelecekteki harcamaları bugünden kar hanesine yazmak demek olan “mortgage” ya da bir benzeri hortlayacak, yine toksik kağıtlar cazip hale gelecek vs. O zaman mali olarak güçlü devletlerin kapitalizme ayakbağı ilan edildiğini, monetarist politikaların piyasaları nasıl ezdiğinin ekonomistlerce açıklandığını hep birlikte duyacağız.

    Belki o zaman, mali olarak güçlü olmanın kapital anlamında güçlü olmak olmadığını farkedecek, neo-keynesyenler dışında türlü zerzevat da Thatcher’a ve onun monetarizmine ve otoriter devletçiliğine bir şekilde eleştiri getirmeye başlayacak. Aman dikkat: Düşmanımın düşmanı, her zaman dostum değildir.

    Ama şimdi, kapital’i özgürleştirerek, çalışanların akibetini düşünmeden karın olduğu yere (Çin’e) doğru özgürce kanat çırpmasını garanti altına alıp İngiltere’nin içinin boşalmasını sağlamış, 2008 krizinin baş mimarı olan Thatcher’a Gün Zileli’nin sunduğu “saygıyı” sunalım derim. Senin yarattığın finans merkezi İngiltere, mali piyasaları kontrol ederek, aslında hiç bir şeyi kontrol edemeden kıvranmanın, teknoloji ve kar oranı olarak olduğu yerde saymanın ana merkezi oldu Demir Leydi.

  14. thatcher ölmüş kime ne., iki ğün sonra unutulur. lakin burada mahirlere dil uzatanlar var, ve olayları bilmeden yüzeysel konuşuluyor.onlar unutulmaz. 1–mahirlerin derdi denizleri kurtarmakdı. inğilizleri kaçırmak fikri thkp-c li karadenizli yerel devrimcilerden ğelmiştir., onaylanmış, pratiğe ğeçirilmiştir., sıradan bir eylem değildir. devrimci yoldaşlığı, dayanışmayı., fedakarlığı, içerir. tabi ki anlamak isteyene. küçük burjuva ., anarjist., masum inğilizlerin öldürülmesi., ğibi yaftalamalar sönük kalır.,tırıs ğider. inğilizler masum du da saffet alp., değilmiydi. .2—–thkp-c hareketi ., bir halk hareketidir. içinde avukatından .yoksul köylüsüne., fırın işcisinden .,lise üniversite öğrencisine kadar halkın katmanlarını kapsayan bir hareket idi. bazılarının söylediği , katil., anarjist ., küçük burjuva .,maceracı ğibi yakıştırmalar dün olduğu ğibi yarın da tarihin çöplüğünü boylayacaktır. onlar unutulmaz., kızılderenin ateşi sönmez.

  15. Yorumlar Üzerine Duyuru

    Üç yıldır bu sitede moderatörsüz, özgürlükçü yorumu yerleştirmeye çalıştık. Şahsıma hakaretler de dahil, bir sürü yorumu sırf özgürlüğü gelenek haline getirmek için kaldırmadık. Açık küfürlerin dışında. Fakat son zamanlarda bu özgürlük ortamını istismar eden bazıları, devrim martirlerine, eleştiri denemeyecek ağıza alınmayacak laflar etmeye, onları akılları sıra aşağılamaya kalkmaya başladılar. Devrimci insanların duygularını zedelemekten zevk alır oldular âdeta. Şahsıma yapılan hakaretlere güler geçerim. Bu dünyada eleştirilmeyecek hiçbir kutsiyet tanımam. Buna devrim martirleri de dahildir. Ne var ki, onlara, eleştiriyi aşan ölçülere varan hakaretlere de izin veremem. Bu yüzden, evet sırf bu yüzden, çok yakın zamanda, teknik arkadaşlarla bağlantıya geçerek, medatörlü yorumlara geçmek zorunda kalacağımızı üzülerek belirtmek zorundayım.

    (Duyurular bölümünden aktarılmıştır)

  16. Ayrıca devrim martirlerine saldıran yorumlar elden geldiğince temizlenmiştir.

  17. Bizimkileride silsene.mal gibi kaldi yorumlar ortada.kime laf ettigimiz anlasilmiyor.konuyla alakasiz bi suru laf ettik.ucur gitsin.zor diilse.rica ettim.

  18. Gün Abi;

    Hackney bölgesinde yaşayan insanların genellikle düzenle, polisle, göçmenlik/yabancılar bürosu ile çatışma halinde ve sürekli kalkışma halinde insanlar olduğu, Türkiye den gidenlerin ise burada genellikle mülk sahibi ve dükkan sahibi kişiler olduğu hackney’de adeta düzeni ve mülkiyeti temsil ettikleri şeklinde bir yorum duymuştum. Yorumun gerçeklik durumu var mı? Londra dayken gittiğimde siyahilerin ağırlıklı olduğu bir yer gibi algılamıştım. Eğer yorum doğruysa Thatcher’e uğurlama töreni hazırlayanlar arasında Türkiyeliler bayağı azınlıktadır sanırım 🙂

  19. Gün ağabey, çok yönlü ,özgür bakış açısı ve tartışma ortamı sağladığın için teşekkürler.Sanırım birileri en küçük özgürlük çabalarından bile korkup bu ortamları yok etme isteğindeler.Ne olurlarsa olsunlar ve kim olurlarsa olsunlar özgürlüğün ışığı onların örmeye çalıştığı karanlığı yırtıp atacaktır.Onların istediğini yapmayalım.Seviyesizliklerine ortak olmayalım.Sevgilerle.

  20. Bu söylenende gevçek payı var ama çok da fazla genellememek gerekir. Mültecilerin her şeye rağmen dışlanmış insanlar olduklarını unutmamak gerekir. Bu dışlanmışlığı yenmenin tek yolu olarak para kazanmayı görüyorlar, ne yazık ki.

  21. Yok SY kardeşim. Bizim de elimizin armut toplamadığını, gerektiğinde ve zorunlu kaldığımızda yapılacakları yapabileceğimizi görsünler. Eğer özgürlük saldırı altındaysa onu da savunmak görevimizdir. Hakareti bıraksınlar, yine yazsınlar. Bu vesileyle tekrar söyleyeyim: Moderatörlü yorumlara geçilse de adabıyla yazacakları yorumlarına izin verilecektir. Hiçbir önyargı söz konusu değildir.

  22. Isyan kardesim cok tebrikler..
    bize Gün zilelinin,kim,nasil,ne oldugunu göstertin..
    cok tesekürler..

  23. Napicaz?kapitalizme karsiyiz diye aslinda bizim olan haklari almicazmi?bizden caldilar guzelim o birikimi.catir catir yiycez.mal mal oturup gebermeyimi bekliycez?Islamci olup cocuguna asilarini vurdurmama gibi bisey.yapmazsan salaksin.

  24. Faiz haram deyip kar payi alirlar.guya temiz kalirlar.camilere resim koymazlar.sonrada resim yasak degilki derler.resit olmamis kizlara sulanirlar.sonra ahlaktan bahsederler.ensest kuzen evliligine evet derler.sonrada ayni anadan sut emenler evlenemez derler.4kadina yetmez cariyeye evet derler.sonrada kolelik yok bizde derler.kul hakki derler.sonra holding yonetirler.raki haram derler.sonrada hurmadan sarap yapan harun resiti overler.biz desek linc ederler.aynini demis farabiyi buyuk islam filozofu diye tanitirlar.domuz haram derler.sonrada domuz gibi yerler. derleeeer. derleeer. versende derler vermesende derler.

  25. amerikaliliar,ingilyzler hep gidiy.. hemede cennetde yasay gibiyler orda.. hayat guyzel,müyzik guzel.. ccook ucuzz hersey!

    ama calismaga degil diyceksen..bak oni deyme! sizin cennetdede calisma varmiki?! HII..? süyle?

  26. kumbaram dolsun bendem gidiycem cennete..

  27. kubada azcik parayla yasaniymis.. birde Anarjustlarin parayida kaldirdigini duyunca uctum uctum..
    biliyseniz kampodiada bir polpod mu bolbolmu vardi .. sene 1976 miydi?
    oda parayi kaldirdiydi.. ülke cennet olduydu!! cin,vietnaym,düm dünya oraya akin ettiydi.bitirdiydiler..
    ayni akiybete ugratmayalim deyu biz fikrimizi sakloruz!
    siz uyuyyyunn bakaylumm!
    düynyada nelely var!

  28. Tek ulkede sosyalizm olmaz. Akildan yoksun ucuz ignemelerini git kendin gibilere sat.

  29. kore, bende buynu deydimm.. kambocia,parayi kaldirarak sahane sotsalizmi yapinca düm dünya oraya daldi iste..
    büle sahane yasam oluysa kita sosyalzmi bilem koruynamazdi..dimi? 200 yuz yildur bekliyoruz düm dünya sotsaylizmini.. belkum yarun celur..

  30. Bu kis komunizm gelecekmis. Celal Bayar abicigin oyle diyor. Sagin martir olamamis adami. Halk kahramani.

  31. i.m a…. Anorsust.. are you a..anarpust?

  32. Iyice trole bagladin.inci sozcukcusumusun sen.yeni yetme.

  33. Konuyla ilgili bir makale gözüme çarptı. Gün Zileli pek beğenmeyebilir. Çünkü Zizek alışılagelen “sapkın efendi söylemi”yle sol ve Thatcher için farklı bir tespit yapmış:

    http://www.newstatesman.com/politics/politics/2013/04/simple-courage-decision-leftist-tribute-thatcher

  34. insanlari kandirmak sanat olabilir.. ama kendinizi kandirmayin!
    yalanla yasamayin.100 yildir tüm dünya o uyduruk rejim icin ugrastida olmadi. hepsi akildan yoksundu! hic bir dinci sizin gibi akildan yoksun degil..
    siz aklada karsisiniz.. onlar hic olmazsa degil..ingilterdeyken wiski ic..

  35. Kapitalist.paranmi var?paran varsa kapitalistsen tamam diycem.yok paran yok kapitalistleri tutuyorsan yalakanin onde gidenizin.besleme.

  36. Insanlar keyfınden ıngıltereye gıtmek zorunda kalmadı. Bunu anlayabılmek ıcın bıraz 12 eylul bılmek gerekıyor. 12 eylulde kasımpasada top oynayanlar anlamaz 12 eylul kosullarını. Sıgınılan yerlerdekı multecılerın aldıkları sosyal yardımları hakaret etme konusu yapmakta 12 eylul pasalarının bıle aklına gelmemıstı. Bak adam sosyal yardım kurslarında ıngılızce ogrenmıs anafora dogru , anaforun ıcınde, halk sılahlanınnca ve karanlıgın otesındeyı cevırmıs. Bunlar cevırdıklerınden sadece benım okuduklarım tabı. Hepsıde bazı dogmaları sorgulamaya arastırmaya ıten saglam faydalı kıtaplar. Topluma bır faydası olmus yanı. Senın fetonun okullarında ogrendıgın ıngılızce ne halta yaradı sovgu yorumları yazmaktan baska. Bak yukarıda yazdıgım kıtapları okursan(kı okumaz ve kufretmeyı tercıh edersın) dort kıtap halındekı bıyografısınıde oku en azından samımıyet ogrenırsın.

  37. Parayi kaldiracaklarmis,dünya sosyalizmini kuracaklarmis.. bu hayali dinciler yapmiyor artik..hayalle yasamayin..

  38. Napalim el kol bagli bekleyelimmi.himbilsan kaldiramiyorsan bi yerlerini millete engel olma.sen sus gozlerin konussun.

  39. Sadece İngiltere nin değil, diğer Avrupa ülkelerinin mesela Fransa gibi ülkelerinde göçmenler ve yoksulları da ingiltereden farklı değil. Artık Avrupanın o refah devleti modelli bitti ve bu ülkelerde yaşayan insanlar Kapitalizmin kar hırsıyla her krizle biraz daha yüzleşiyorlar

  40. her tarafa t.c. yazmaya basladiniz, hatta kilise duvarina, bunlarin dupeduz fasist oldugunu gozden gizlemek icin “ulusalci arkadaslar”, “yalcin kucuk hoca” gibi tabirler kullananlar utanir mi acaba? Hic sanmam.

  41. thatcher sad; ” sosyalizm insanlara hakim olmak icin entellerin kendi aralarinda konustugundan baska birsey degildir”

  42. Gün Zileli düşmanlığının nedenini anlayamadım.Yorumların bazıları nefret ürünü.Eğer fikirlerinde bir yanlışlık, terslik buluyorsanız bunu fikirlerinizle ifade edin biz de faydalanalım.Ama sadece yıpratmak,karalamak için burdaysanız sizi kimse zorla buraya çağırmadı,burada tutmuyor da.

  43. baris ve demokrasiye dostluk var. Mesela oral calislar beyefendi de bir eski solcu, hatta fasist aydinlik cetesinin eski bir mensubu, ama bugun bir akil adam. Halbuki bazilari bunun tersi olarak kalmayi, eski ip cetesine bagliligini surdurmeyi, mhp ve chp ye cicek atmayi tercih etmis, bu bizim sucumuz mu?

  44. 1990’larda Ateş Hırsızı’nda Kürt sorunuyla ilgili değerlendirmeler yapılmış. Bence Anarşizmin bakış açısını ve de günümüzdeki olayları anlamak için faydalanabilirsiniz. İkincisi bazı şeylere eleştirel yaklaşması nedeniyle kimseyi kendi nitelendirdiğiniz kalıplara koyamazsınız.Ben MHP ya da CHP ye çiçek attığı hiçbir yorumunu görmedim.Varsa yazın herkes öğrensin.

  45. 1990’larda perincek de taa bekaa’ya kadar gitmis pkk ile ittifak aramisti, gec bir kalem 1990lari. Bu sitede sozde fasizme kersi cephe kurmz ile ilgili 2012 yazilarini okursaniz zileli nin akp ye karsi chp ve mhp yi dost kampt gordugunu hemen anlarsiniz

  46. AKP’nin , BDP’nin, ne de başka oluşumların kutsallığı yoktur.Yaptıkları şeyler eleştirilebilir. Gün Zileli de eleştirilebilir.Ama dikkat edin kendisiyle ilgili öz eleştiriyi yapabilmiş,bunu kitaplarında ve yazılarında da göstermiştir. Lütfen tanıyın,okuyun.Haksızlık yapıp bir gün pişman olmamak için.

  47. Akp de bdp de elestirilir. Deniz baykal da, bahceli de elestirilir. Ama nasil surekli kaybeden bir siyasinin artik liderlikten vazgecmesi gerekiyorsa hayati ozelestiri yaparak gecmis olan birinin de artik lider, ideolog, yol gosterici olma gibi iddialrini bir yanakmasi ve ozellikle murat belge, halil berktay, oral calislar gibi insanlarademokrat ve fikir sahibi
    insanlara saldirirken terbiyesini bozmamasi gerekir. Ornek: cuneyt akalin adli bir yazar, ustelik ogretim gorevlisi biri icin “cuneyt’in zekasi bunu almaya yetmez” demek zileli’nin haddini bilmedigini gostetir. Ustelik cogu zaman yaptigi gibi sozde dalginlik numarasi yaparak cuneyt akalin’in soyadini “akalan” diye yaziyor. Bu kucuk ve ucuz bir davranistir, bunu anlamaniz gerek.

  48. Cüneyt Akalın’ın adı yanlışlıkla “Akalan” diye yazılmıştır.

  49. Herkesin sevdigi adam yasamamis demektir ya da yalakanin onde gidenidir.birileri bizden nefret etmeliki varoldugumuzu anlayalim.kimseyi incitme,kimseyi uzme,yesinler dunyayi,insanlara aci versinler,sen insanlari kirmaktan kork.aferin oyle yasayana.iyi bilirdik deriz.gecer gider.onun icin sen gun zilelinin hala yasadiginin ve yalaka olmadiginin delilisin.

  50. ergenekon ve balyoz davalarının ardından iktidarı sistem temelinde eleştirmekten çok milli duygu ve hassasiyetler temelinde eleştiren bildik ulusalcı vatan millet sakaryacı sol cenahtan etkilenip yazdığı makalelerde bu temelde özgürlükçü enternasyonalist eleştiri alan zilelinin 23 nisan gibi milli duygulara ilişkin yazı yazmaması bile olumluya işaret olabilir.nihayet kuyunun en dibindeki giderek unutulup tarihin çöplüğüne gideceğini hepimizin bildiği anlayışı yeniden üretmemesi sevindirici olmuştur umarım yanılmayız.

  51. Ozgurlukcu enternasyonalist elestirimi?desene ak parti yalakasiyim,her yaptigini saksaklarim diye.sonrada en ak parti karsiti benim diye ortalarda konusurum diye.senin zirvalarindan gina geldi.tarihin coplugu lafinida bu kadar kullaniyorsan yeni ogrendin demektir.o coplukten neler neler geri cikti sonra.aklin almaz.ne dunya be herkesin bi yerleri kalkmis.durun sizin kalkan yerleriniz inecek yakinda.ama utanctan burada yazamayacagin icin,daha onemli islerin olacagi icin haberin olmayacak ardindan konusulanlardan.kulagin cinlar belki.ak parti bu kadar yeter dedigi zaman.

  52. Gün ağabey, liberal Thatcer hazır cehenneme gidiyorken, onun yerli ve çakma takipçisi, sanal çocuk tacizcisi, eski dava arkadaşın, teneke lady GG’yi de yanına alsa ne iyi olurdu.

    Sahi, bu kadın gençken ve solcuyken de böyle cinslikler eder miydi?

  53. Yakisti mi simdi bu? kimbilir belki de cok yakisti, seninki tam bir ucuz fasist soylem, igrenc.

  54. anonim bi zahmet adını yazda görmek istediğin kalkan yerimizi gösterelim.akp yeter dediği zaman biz ne yapmadık? bu günlere akp yokkende akp nin ardılı eski efendilerede yeni efendilerede bedelli mücadele sonu senin bir yerler dediğin yerler kalkıyor öğrenemediysen sen de öğrenebilirsin biz kimseyi değil kendi yaptıklarımızın şakşakçısıyız.sen çöplükte eşelenip eski efendilerin arka bahçesinde oynarken on yıllardır tarihin çöplükleriyle aramızdaki çizgiyi netleştirerek bu günlere geldik öğrenmek istersen öğrenip sende özgürleşebilir özgürleştikçe insan olduğunu hatta toplumsal devrimcide olabileceğini anlayabilirsin kimsenin tekelinde değil.sokağa çıktığında sağına soluna bak muhakak toplumsal muhalefetin özgürlükçü devrimci sesini duyacaksın.biz öğrene öğrene bu günlere geldik daha büyük başarı içinde daha çok öğreneceklerimiz vardır yanlız senden değil bu zülme direnip bu günlere gelme başarısı gösterebilen halkımızdan öğreneceğiz.sen efendilerine hizmete devam et son yorumdan neden fesatlandın anlamadım zilelinin avukatımısın?

  55. Neden ama? Neden “ucuz faşist söylem”? Açıklasaydın biraz…

  56. Bu tur kisileri hedef alan, lakap takan ve ilgisiz, cocuk tacizcisi gibi suclamalarda bulunan uslup goebels, goering, haydrich, reha oguz turkkan, rifat atlihan ve nihal atsizlara gibilerine aittir. Goruyorum ki duzey iyice dusmekte.

  57. Ben güncel bir konuyu kastetmiştim. Yani “sanal çocuk tacizcisi” ile kimi kastettiğimin anlaşılacağını sanmıştım. Ama yine yanıldım galiba.

  58. Ozgurlukcu lakapli arkadas,hacim sen efendilerine hizmet etmeye devam et asil.efendi de efendi.paso ayni laflar.ayni soylemler.fikrin efendilerinin olmasa bir fikri bile cesitlendirir anlatir insan.demekki seni beslemiyorlar.bir tane ozgun fikir soylede tartisalim.senin bir sey ogrenmen icin 40 firin ekmek yemen lazim.sirf sabit fikirli olman yuzunden.senin hayatla ilgin yok.sen baska alemdesin.buffalo soldiers derler senin gibilere.cevirmeyim turkceye.biri ona ilk ne ogretirse onu yapar,inu tekrar eder durur.anlatamazsin baskaca bi sey.duzeyide dusuren sensin 53.goren kibarliktan oluyor sanir.durmadan hakaret durmadan sacmaliklar.yeter la.susun gozleriniz konussun.

  59. 53 sen hakim beyi bilirmisin.Peter Lamborn Wilson.soruyomda bosa soruyom.ne bilcen.onada cocuk tacizcisi desek sen onada laf edersin.sana gore sen haric her kufur yanlis.her laf kusurlu.ama Gune,geceye paso uyduruktan saydir.ne kendinizi begenmisiniz siz.soyledilerdi bunlar gorevli felan diye.hangi partidir polismidir neyse.boyle adami gorevlendiren kurumdan hayir gelmez.

  60. Bide erkek egemen.hay sizin getirceginiz ozgulruge ozgurlukculuge.adini kirletme partinin.biri duysa postalar hdkdan seni.sagda solda konusma sitede yazdigini.bnlari yazdigini gormemis olalim.bizimde var tanidiklarimiz.yazik olur emegine.

  61. Cüneyt Akalin´in bir zeka sorunu oldugunu, ben de ögrencisi oldugum Marmara Üniversitesi Iletisim Fakültesi´nde kendisiyle yaptigim bir sohbette canli sahit oldum. Ister inanin ister inanmayin sohbetimizde (tartismamizda da denilebilir) icimden defalarca “la havle” cektim. G: Zileli hakaret etmiyor, durum tesbiti yapiyor desem, biliyorum , ben de hakaret ediyormusum gibi olacak ama… degil.

  62. Kendini solcu zanneden ilkel, ucuz fasistler kufur etmeden duramaz. Fikir olmayinca kufur edecekler. Ingiliz magazin basinindan bir isim ogrenmis onu satmakta, ne ilgisi var bunun kadin kose yazari ile,cuneyt akalin gun zileli’ye eyvallah etseydi yine geri zekali hakaretini yapacak miydiniz? Bildiginiz iki kelime basmakalip ve sacmaligi coktan kanitlanmis sol gevezelik, bunlari siralamakla ileri zeka oldugunuzu mu saniyorsunuz, ayrica ne bu zeka hiyerarsileri falan? Siz gercekten solcu musunuz kuzum?

  63. Yusuf Cemal,

    Zizek’in yazisi icin sen ne dusunuyorsun? Fikirlerini merak ediyorum.

    Elbette provokatif olmaya calisan bir yani var. Ama gercek bir soruna isaret ediyor. Uzun zamandir, ozellikle 80’lerden beri sadece TC’de degil butun dunyada komunizm bir hedef olarak geriye dustu. Burada hem anarsist hem sol komunizmi kast ediyorum ozel olarak hem de kapitalizm otesi bir alternatifi.

    Malum thatcher “alternatif yok” demisti. Bir acidan oyle de oldu. Cunku genis sol 70’ler deki direncini yitirdi, isci sinifi acik maddi sebeplerle olmasa da ideolojik acidan oz guvenini yitirdi. Bu durumda iste “politik dogruculuk” bir tur savunmaci ahlakcilik alanina cekildi sol. Pozitif programlar ya da degisim hedefi yerine, bir tur “eldekini koruyalim” kafasi.

    O acidan Zizek’te katildigim en azindan bu oz guvensizligin yikilmasi icin gerekli kararliligi ve oz guveni yeniden kazanmak gerektigi. Bu cok yonlu bir mesele ama bilmiyorum sen ne dersin?

  64. Ay gorende 59 kibarliktan ikiye catlayacak sanacak.zeka hiyerarsisi kurmak solculuga uymuyormus.tabi canim ogretim uyesi guzellemesi yapmak sen bir ogretim gorevlisine nasil laf edersin demek solculuga cok uyuyor.isin gucun sola karsi demagoji senin.citkirildim beyefendi.biri efendilerin efendilerin der durur biri ilkel kelimesini ogrenmis devamli ayni laflar ayni kufurler.demogoji yapacaksan ak parti gibi yapma.

  65. Ogretim uyesi guzellemesi yapmamak insanlara geri zekali deme hakkini vermez, ayrica universite birinci siniftan ayrilma birinin universite ogretim uyesine geri zekali demesini benim zekam pek almadi, herhalde geri zekaliyim ben. Size “ilkel” dedigim icin ozur dilerim, cunku ilkel degil iptidaisiniz.

  66. Bugün 24 Nisan ve ben ağlamayı kendime yasakladığım için, “Sari gyalin” i de Gasparyan dudukunu da bugünlük dinlemiyorum.

    Haçaturyan Spartakus’u sanki daha iyi gelecek…
    Ardından “Gayne, Genç Kürtlerin Dansı” neden olmasın?

  67. Kanımca, 24 Nisan’ı anmanın en etkili yolu, Ermeni Soykırımı’nın bir “ilkel birikim” olduğunu her yerde haykırmak ve bugünün TÜSİAD’cıları başta olmak üzere, 1915’in perde arkasındaki primitif-akümülatörlerin yakasına yapışmak şeklinde olacaktır. TÜSİAD’ın fonlarından ve/veya vakıflarından geçinen sol-liberallerin de aslında “Hrant’ın arkadaşları” olamayacağını hatırlayarak/hatırlatarak…

  68. çıracı’nın son yorumuna;

    İnkarcı ve imhacı Türk azınlık politikası uzun bir tarihe sahiptir. Ancak bu sorunların 1920’lerde demokratik ve insani bir biçimde çözülmemiş olmasının “Türk milleti”nin kollektif bir tasaruffu olduğunu söylemek için elimizde herhangi bir veri yoktur. Türk burjuvazinin masum olduğu da kesindir. Çünkü o tarihlerde daha Türk burjuvazisi yoktu. Her şeyi belirleyenler yine generallerdi. Osmanlıyı Birinci Dünya Savaşı felaketine sürükleyenler de yine onlardı.
    Devletin en kanlı uygulamalarında general psikolojisi şimdiye kadar en güçlü determinant olmasına karşın, bu faktör yapılan analizlerde hemen hemen hiç hesaba katılmadı. Devletin sınıfsal karakteri her şeyi izah eden sihirli bir kavram haline getirildi. Her şey “yönetici burjuva sınıf”ın sınıfsal çıkarlarıyla açıklandı. Oysa bu bir mittir. Azınlıklara yönelik devlet teröründe bu sınıfın bir çıkarı yoktur. Burjuva sınıfı organik bir bütün veya her zaman kendi içinde her konuda mükemmel bir biçimde anlaşan ve devleti yöneten gizli bir örgüt gibi tanımlamak akıldışıdır. Bu tip açıklamalar açıklayıcı hiçbir değer taşımadıkları gibi, komuoyunun gözünde devlet işleyişini çok esrarengiz bir hale sokarlar. Sonuçta bu durum yalnızca terör güçlerine hizmet eder.

    http://www.dersimsite.org/ordu.html

  69. http://www.armenieninfo.net/recep-marasli/1629-6-7-eylul-olaylari-ermeniler-rumlar.html

    Fakat daha da dramatik olanı gerçekten ilgileri olmadığı halde Türk Sol’unun 6-7 Eylül olaylarına bakışıdır. İşin altındaki devlet provokasyonunu, ırkçılık ve şovenizmi göremeyen Türk Sol’u olaylarda “bir halk hareketi, başkaldırı” keşfetmeye çalışmıştır.

    Yelda, olayların tanığı olma sıfatıyla İHD İstanbul Şubesi’nde “Utandıran Tarih” isimli sergiye çağırdıkları eski TKP’li Metin İlkin’in “6-7 Eylül’ü milli bir hareket olarak görmediğini”, “olaylarda göze çarpan bir şey vardı, o da servet düşmanlığı. Bu servet düşmanlığı da çok doğal bir şey” dediğini aktarıyor.[469]

    Ben de kendisiyle bir görüşme yaptığımda eski KKE’li ve anti-faşist Yunan direnişçilerinden Manolis Glezos’dan benzer bir anekdot dinlemiştim. 1960 yılında Atina’da toplanan Komünist Partileri konferansına, TKP delegasyonundan katılan bir “Türk yoldaş”ın (muhtemelen Mihri Belli) 6-7 Eylül olaylarını, “Yoldaş bu, Türk emekçilerin Rum ve Ermeni burjuvazisine karşı bir isyanıdır.” diye yorumladığını üzüntüyle aktarıyordu.

    http://dersimsite.org/solculuk.html

    Bu insanlarla muhatap olmak bir zuldür. Çünkü bu insanların ciddi bir fikirleri, niyetleri, pratik çabaları ve çevreleri yoktur. Örneğin devrimcilik adına bize saldıranların Türk toplumu içindeki pozisyonları çok gülünçtür. Türk toplumunun en yoksul kesimleriyle bile hiçbir bağı olmayan bu insanlar çoğunlukla Dersimlilere propaganda yapmakla meşguldürler.

    kısaca şunu söylemek isterim ki, Türk “işçi ve emekçilerinin” ezici çoğunluğunun tavrı da bu konuda Türk burjuvazisiyle uyum içindedir. bir avuç aydın dışında emekçi halkın ezici çoğunluğu milliyetçi-kemalist-devletçi olduğu için bu devleti hararetle destekliyor.

  70. yahu sitede zileli avukatlığı moda oldu bırakında kendi yorumlasın yalakalığa ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.anonim özgürlükçüyü eleştireceğim derken siteyi hiç takip etmediğini açık etti uzun zamandır hemen her konuda yorum yapan özgürlükçüye yeni bir şey söyle diyecek seviyede yeniye meraklı ulusalcı ilk defa gördüm.ulusalcı anlayış eleştirisinden fesatlanıp sinkaf seviyesinde ‘kalkan yerlerin’ cümlesini kurabilen yeni cümleden ne anlayabilirki?giderek ulusalcı soldan millici devletçi hidayete erme emareleri gösterdiğinizin farkındamısınız?yakında ermeni soykırımına sözde demeye başlarsanız şaşırmam emareleri başlamış çıracı bile ilkel birikim dediğine göre bu günkü ırkçı,şöven,ulusalcı,millici gürühun aslında resmi devlet öğretisi olması halen devlet aklının ve öğretisinin aynı ırkçı şöven ezberi devam ettirmesini bile anlamadan o öğretinin etkisiyle cümle kuranların yeni cümleyi anlaması mümkünmüdür?daha kendi durduğu yeri anlamayan geleceğin özgürlükçü toplumsal devrimci anlayışı anlaması mümkünmüdür?anlamayınca küfür edip sinkafa sığınması çok doğal değilmi?

  71. ermeni soykırımı konusunda tek tepki veren organizasyon yapan HDK olması bile bize bir şey hatırlatmıyormu?

  72. Özgürlükçü, yazdığım yorumu tam anlamamış galiba. Ermeni Soykırımı’nın bir “ilkel birikim” olduğunu teslim etmek, soykırımı inkar anlamına gelmez. Soykırımın sınıfsal ve iktisadi arka planını gizleyerek TÜSİAD başta olmak üzere Türk burjuvazisini (ve kısmen Kürt burjuvazisini) aklamaya çalışan liberal tezleri eleştirmekti benim niyetim. Bu sınıf-körü tezleri savunan sol-liberal organik aydınların tamamı ne hikmetse (!) TÜSİAD’ın fonladığı vakıflara mensuptur. Devrimcilerin bu tarz sınıf-körü ve eksikli tezlere sarılması ne devrimci mücadeleye ne de soykırım mağdurlarına somut bir kazanım getirir. Tam tersine bu, büyük sermayenin aklanmasına ve hatta uluslararası düzeyde onun “özgürlükçü-demokrat” maskesinin tahkim edilmesine hizmet eder.

  73. haklı olabilirsin çıracı ben anlamamış olabilirim.yanlız ermeni soykırımıyla ilgili türk ve kürt burjuvazi tahlılı konusunda yukardaki bir yorumda bahsedilen 19oo lerde senin anladığın anlamda bir türk burjuvazisi olmadığı eleştirisinide okumamış olamazsın.nedense bu konudada türk solu ve devrimcileri kürt özgürlük hareketinin çok gerisine düşüyor buna üzülüyorum.hatırlarsak bir ermeni soykırımı konferansında ahmet türk açıkça atalarımızın elinde ermeni katliamının kanı vardır özür diliyoruz diyebilmesine rağmen bizim sol devrimcilerimiz bu cümleyi kurmamamak için nerdeyse resmi devlet söylemine benzeşen amalı cümleler kurması bile 90 yıllık resmi devlet öğretisinin tortularını taşıyan ulusalcı millici bir dile düşülmektedir bu da bu gün geldiğimiz evrensel özgürlükçü demokratik birikimlerde üzüntü verici bir durum gibi durmaktadır

  74. Mikhail, benim aklım karışık bu konuda.

    İlk başta bu Zizek’in ontik-ontolojik ayrımını bir tür mühendislik yaparak “gelecekte olacak olan” ve “gelecekte olacak olana dair bilgi” şeklinde genelleştirip kullandığını düşünüyorum. Yani Zizek, Osmanlı hikayelerini anlatırken de, bu Thatcher’a bu şekilde davranmasında da bir tür ağırından ideoloji mühendisliği yapıyor gibi geliyor bana. Onda, Hegel’den apart varılmak istenen yer ve oranın mutlaka ıskalanmak zorunda olması şeklinde işleyen bir tarih anlayışı var. Dolayısıyla, provakatiflikten çok, zaten başta ıskalamayı amaçlayarak doğru yerlere varılacağını düşünüyor gibi geliyor bana. Onun için bu adam ne zaman böyle bir çıkış yapsa, hemen browningimin emniyetini açıyorum. :p

    Bir de Zizek bir yerde, yaptıklarımızın egemenlerin işine yaradığını ve ne yaparsak yapalım onlar tarafından kısa bir zamanda içselleştirilip bize karşı kullanıldığını, bu sebeple bir şey yapmadan durmamız ve biraz düşünmemiz gerektiğini iddia ediyor, başka bir yerde zaman yok, hemen harekete geçmemiz gerek diyor. Aynı durum, bu söylem meselelerinde de var. Bir yerde sapkın-efendi söylemini ideoloji kurucu olarak aşağılıyor ve histerik söylemi yüceltiyor, başka bir yerde zank diye analist söyleminin erdemlerinden bahsediyor.

    Bu Thatcher meselesinde sapkın-efendi söylemini kullanalım demiş mesela. Kendisi de bu konuya böyle dalarak aynı söylemi kullanmış. Ne yaptığını bırakıp, dediği şeyin işe yarayıp yaramayacağı konusuna gelirsem ben onun gibi düşünmüyor gibiyim.

    Yenilerde okuduğum SolFed’in çıkardığı “Fighting for Ourselves” diye bir kitap var. Kitabın bir yerinde, kısmen yanlış anlamış olsalar da, Troçki’nin parti konusunda verdiği bir modellemeyi güzel işlemişler. Modellemeyi bilirsin, işçi sınıfı hareketi buhardır, piston ve gücü iletmek için kullanılan zımbırtılar ise partidir, pistonsuz buhar dağılır gider ama sonuçta pistonu harekete geçiren işçi hareketidir vs. Orada, bu modellemenin arkasındaki fikre giydirme vardı. O fikir de, işlevsel aklın, yani odaklanmamız ve aklımızı kullanmamız gereken şeyin, yani zanaate ihtiyaç duyan kısmın piston oluşu. Buhara ise “intelligent” yöneltmeye gerek yok. O bir şekilde hep varolur.

    Benzer karşı karşıya koyuşu, söylem/tavır/simge/jest ile çalışanların hayatları olarak düşünürsek, acaba asıl “akıl” vermemiz gereken şey, bu simgeler/jestler vs midir, yoksa zaten var olduğu düşünülen çalışanların hayatlarındaki mikro değişimler midir? Kısacası, solcu Thatcher bir şekilde ortaya çıksa ve jestler ve söylemlerle kaybolan prestiji yerine getirebilir mi? Bu bana dinazor fosiline suni teneffüs yapmak gibi geliyor. Suni teneffüs “ölüleri” diriltir mi? Evet, ama o kadar ölüleri değil. Eğer dinazorları yeniden canlandıracaksak, bir ambere hapsolmuş dinazor kanı içmiş prehistorik bir sivrinisinek bulup midesinden DNA örneği çıkarıp bir şekilde onun yumurta hücresini yaratmak gerekiyor. Ya biliyorum, örnek biraz saçma oldu ama idare ediver. 🙂

    Söylemek istediğim, Zizek gerçekten o makalede ifade ettiğini kastetseydi, yapısalcılığın ana kusuruna, yani söylemlerin pratikten tamamen bağımsız yapılar oluşturduğu fikrine sapmış olurdu. Bu sebeple senin zayıflatılmış versiyonunun, yani “en azından” kararlılık ve özgüvenin yeniden kazanılması durumuna benzer bir şey söylediğini düşünüyorum. Bana kalırsa, Gün Zileli alınmasın, bütün sol ortama hakim olan ve anarşizmin bazı versiyonlarından yayılan şu iktidar korkusunun üstüne gitmek istiyor Zizek. Yoksa zaten Thatcher düzeyine çıkmak için ya makalede de bahsettiği Chavez gibi olmak gerek, ya da zaten mikro değişimler geçirmiş, çalışanların en azından bir bölümünün kendi dayanışma ağlarını çoktan kurmuş oldukları “kendisi için” sınıf safhasına yaklaşmış bir ortamda Lenin olmak gerek.

    Ama yine de tüm çekincelerime ve asıl “intelligent” verilmesi gereken yerin, 21. yylın başında, şu anda çalışanlar arası işyerleri birlikleri kurmak olduğunu düşünsem de, belki de bu yol denemeye değer olabilir. Tamam, madem Gün Zileli yalakalığı yapma fırsatı var, karizmatik solcu önder olarak onu öneriyorum. Ne diyorsunuz? 😀

  75. Özgürlükçü anonim sana hiçbir yazıya yorum yazmıyorsun demiyor her yazıya papağan gibi aynı yorumu yazıyorsun diyor, okumadan anlamadan herseye eski efendi -yeni efendi diye girip sablon seklinde aynı şeYleri yazdığın icin adamın dediginide anlamamissin gene! Verdigin cevap bile onu teyit ediyor. Once okuda sonra saldir.

  76. Daha once de vurgulamistim, bu adamlar alavere dalavere mhp’yi fersah fersah gectiler. Ciraci tam bir kurt ve ermeni dusmani ornegin, yakinda eyleme gecerlerse hic sasmam. Bir turk intikam tugayi kurup basina da zileli yi gecirirler.

  77. Ornegin “soykirimin kabulu” konusunda bir referandum yapilsa ciraci “hayir” oyu verir, zileli boykot cagrisi yapar. Olmaz demeyin, olunca gorursunuz.

  78. liberal kuyrukcu polis

  79. Sende en onde evetcilik yapip sonra gider evde karini doversin.bu adamlar fasist cetemi kurcak yoksa referandumda gericimi olcaklar?herdedigin celiskili senin.bitane tutarli bir sey salla.

  80. Burjuva medyasi diyodun.onlarda ayni senin gibi fasist tgbye solcu diyorlar. http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=radikaldetayv3&articleid=1130986&categoryid=77

  81. ODTÜ’de dün akşam saat 18.00 sıralarında Türkiye Gençlik Birliği’ne(TGB) bağlı bir grup ile PKK sempatizanı bir grup öğrenci arasında kavga çıktı. Yerleşkenin içine çok sayıda ambulans sevk edilirken, polis biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti.

    Kavganın büyümesi üzerine yerleşkeye polis çağrıldı. Polisin müdahalesi üzerine gruplar, yerleşke içindeki ormanlık alan ve fakültelere dağıldı. Polisin yerleşke dışına çıkınca tekrar kavga başladı. Yerleşkeye tekrar giren polis, öğrenci gruplarına biber gazı ve TOMA araçlarından tazyikli su ile müdahale etti. Öğrenciler ise polise taşlarla saldırdı. Kavga sırasında ve polis müdahalesinde yaralanan 5 öğrenci hastaneye kaldırıldı. Öğrencilerin hayatinin tehlikesi bulunmadığı belirtilirken, bir kız öğrencinin de biber gazından etkilenerek baygınlık geçirdiği öğrenildi.

    Dağılmamakta direnen öğrenciler polise taşla karşılık verdi. Çıkan olaylarda 15 öğrenci çeşitli yerlerinden yaralanarak hastanelere kaldırıldı. Polisin 4 saat süren müdahalesinin ardından olaylar sona erdi.

    Kavga eden öğrenci grupları ise birbirlerini suçladı. TGB’liler, PKK sempatizanı öğrencilerin kendilerine “faşist” diyerek saldırdığını belirtirken, karşıt görüşlü öğrenciler ise TGB’lilerin, “ODTÜ Kürtçülere mezar olacak” sloganları atarak olayları başlattığını ileri sürdü.

  82. Hepiniz iste böylesiniz, TGB ile ne farkiniz var? Halkimizin sillesi her zaman sizin ensenizde olacak. Yasasin Türk ve Kürtlerin kardesligi.

  83. Amet’de, Desim’de Kürt kesmistir, simdi de kendileri basladi

  84. “Ermeni (Kürt, Alevi vs) sorunlarını ancak devrim çözer. Devrim olsun, olana kadar da bir şey yapılmasın.” şeklinde bir yaklaşım ikiyüzlüce bir yaklaşımdır.

  85. Çıracı; bunlar polisin yetmez ama evet taktikleri hiç muhatap olma bence. Polis efendi sen elaleme laf atmayı bırak ta senin kıymetlinin atalarının rizde, kayseride 1915’te neler yaptığını oralardaki demografik ve kapital değişikliklerini araştır. Diğer abilerinde sana hamidiye alaylarının marifetlerini anlatsın.

  86. Yusuf bu çalışanlar arası işyerleri birliklerinin bir üst örgütü, merkezi koordinasyon örgütü olacak mı? 🙂 Birde bu 21. Yüzyıl koşullarında özellikle Türkiye’de bu birlikler mevcudu korumayı ve sosyal hakları mı talep edecek/hedefleyecek yoksa iktidarı mı? 🙂

  87. 1915’deki butun olaylar ve soykirim solcu IT’nin emir ve komutasinda yapilmistir. Ermeni kapitali solcu bürokratlarla, Koç ailesi gibi gelecekteki solcu isadamlarina geçmistir. Hiç Koç solcu olur mu diye sormayin sizin gibileri finanse ettiginin belgeleri var.

  88. bana ermeni , rum, yahudi yagmasiyla zengin olmus tek bir müslüman gösteremezsiniz

  89. “Diyarbakır zaten bizim değil”

    CNN Türk ekranlarında yayınlanan Aykırı Sorular programına konuk olan gazeteci Mine Kırıkkanat, çözüm sürecine yönelik sert çıkışlarda bulundu.

    “Ne Kürtçüyüm ne milliyetçiyim, Diyarbakır’ı alıp gitseler de umrumda değil. Çünkü Diyarbakır artık bizim değil” diyen Mine Kırıkkanat, “İdam cezasını getirseler ve sen Türk demeyeceksin deseler, ben bunu sonuna kadar söylerim, bu uğurda ölümü de göze alırım” diye konuştu.

    Kırıkkanat şöyle konuştu: “600 yıldır bu ülkede Türkler kadar horlanan, Türkler kadar tekmelenen başka bir topluluk olmamıştır ve bu Türkler arasında Türkmen Aleviler birinci sırayı almıştır. Osmanlı da bunu yapmıştır. Birden bire biz Türk değil Osmanlıyız dediler, Türkçe konuşmamak için Türkçeyi Arapça ve Farsçayla karıştırarak Osmanlıca dediler. Aynı Osmanlı’nın Serv öncesi pozisyonuna getiriyorlar bizi” İşte Kırıkkanat’ın barış süreciyle ilgili dikkat çeken yanıtları:

    “DİYARBAKIR ZATEN BİZİM DEĞİL”

    “Kesinlikle ben ne Türkçüyüm, ne Kürtçüyüm ne de milliyetçiyim. Diyarbakır’ı alır giderlerse hayır da demem. Ama Diyarbakır’ı alacakları çok belli. Çünkü Diyarbakır artık zaten bizim değil.

    “KÜRT OLSAM DAĞA ÇIKARDIM”
    Bakın benim bu söylediklerimden sakın Kürtler’e hak vermediğim sonucu çıkmasın. Ben Kürt olsam şu anda onların yaptıklarını yaparım. Kürt olsam dağa çıkardım.

    “BU BİR AYRILIK SÜRECİ”

    Sadece bize doğrular söylensin istiyorum. Ayrılıyoruz. Bu sadece bir barış süreci değil. Bu bir ayrılık süreci. Kesinlikle MHP’nin açısından bakmıyorum. Ayrılıyoruz, ama bize yalan söylemeyin

  90. tartıştığımız konuda başkalarını liberallikle suçlamadan önce, aşağıdaki örneklerin bu meselede de geçerli olduğunu gösterdiği için okumakta fayda var;

    “Taraf olma” konusunda tarihsel deneyim ve örnekler

    Marksizmin büyük önderleri, egemenler arası çatışma durumlarında devrimci işçi sınıfının tutumunun ne olması gerektiğine dair bize son derece zengin ve öğretici dersler bırakmışlardır. Örneğin Marx’ın vaktiyle burjuvazinin serbest ticaret yanlısı kesimleri ile korumacılık yanlısı kesimleri arasındaki kavgada benimsediği tutumu hatırlayabiliriz. Marx, anlaşmazlığın burjuva niteliğini ve buradaki tarafların (kullandıkları argümanlar ne olursa olsun) gerçek sınıf dürtülerinin neler olduğunu teşhir ve eleştiri konusu etmekten hiç geri durmaksızın, işçi sınıfı açısından son tahlilde serbest ticaretin korumacılıktan daha yeğ olduğunu savunmuştur. Marx’ın bu tutumunu dayandırdığı tek bir ölçü vardı, o da, serbest ticaretin işçi sınıfının devrimci çabaları için daha elverişli bir durum ortaya çıkarmasıydı.

    Bir başka örnek olarak Amerika’da 1860’lı yıllarda kuzey burjuvazisiyle güney burjuvazisi arasında kanlı bir iç savaş düzeyine kadar varan kamplaşma ve çatışmayı alabiliriz. Kuzeyli sanayici burjuvalar köleliğin kaldırılmasını istiyor, güneyli tarım burjuvazisi ise buna şiddetle karşı çıkıyordu. Yaşanan iç savaş sonunda kuzey galip geldi ve kölelik kaldırıldı. Şimdi burada egemenler arasında bir çatışma var diye ve köleliğin kaldırılması bu çatışmanın konusu diye, biz köleliğin kaldırılması sorununa ilgisiz mi kalacağız? Marx ve işçi sınıfı ilgisiz kalmamış, açıkça köleliğin kaldırılmasından yana olmuşlardı. Bu durumda Marx kuzeyli burjuvaların peşine mi takılmış oluyordu? Elbette değil. Marx ve işçi sınıfı, kuzeyli burjuvalardan bağımsız olarak, onlarla aynı yönde, yani köleliğin kaldırılması yönünde tutum almıştı, o kadar. Çünkü köleliğin kaldırılması, işçi sınıfının çıkarınaydı ve onun toplumsal kurtuluş mücadelesinin açık bir gereği idi. Marx kuzeyli burjuvalarla aynı pozisyonu savunuyor görünmekten bir mahcubiyet duymadı.

    Ya da Bolşeviklerin Lenin önderliğinde 1917’de Çarlığın yıkılması ile Ekim ayaklanması arası dönemde izlediği politikalardan bir kesite bakabiliriz. Örneğin, Lenin ve Bolşevikler tüm silahlarını geçici Kerenski hükümetini devirmeye odaklamış oldukları halde, sürecin belli bir noktasında (Ağustos ayının son günlerinde) general Kornilov liderliğinde bir askeri darbe girişimi ortaya çıktığında taktik değiştirmişlerdir. O günlerde Bolşevikler de, Kerenski gibi, Kornilovcu darbe girişimini bertaraf etmeye odaklandılar. Lenin o günlerde bunun Kerenski’yi desteklemek anlamına gelmediğini net biçimde açıklamıştı: “Kornilov’a karşı savaşıyoruz, tıpkı Kerenski’nin askerleri gibi savaşacağız, fakat biz Kerenski’yi desteklemiyoruz. Bunun aksine, onun güçsüzlüğünü sergiliyoruz. Burada bir fark var. Bu ince, kolayca görülemeyen, ama son derece esaslı ve unutulmaması gereken bir fark.” (akt. Tony Cliff, Lenin, c.2, Z Yay., s.363)

    Bunlar tarihten olumlu örnekler. Bir de olumsuz örnek verelim. 1923’te Bulgar komünistler, Stambuliski liderliğindeki burjuva Köylü Birliği hükümeti ile onu darbe yoluyla devirmeye çalışan ve bunu başaran Tsankov liderliğindeki diğer burjuva güçler arasında, “hepsi burjuva” diyerek bir ayrım görmediklerini ilan etmiş ve sonunda mücadeleyi darbeci güçlerin kazanmasına seyirci kalmışlardı. Şöyle diyordu BKP Merkez Komitesi: “Şehirler ve kırlardaki emekçi kitleler … kent burjuvazisi ile kır burjuvazisi arasındaki silahlı mücadeleye taraf olmayacaklardır, çünkü, bunların mücadelesine katılmak, emekçiler açısından, onları sömürenler ve baskı altında tutanlar için kendilerini ateşe atmak anlamına gelecektir.” (akt. Cliff, Lenin, c.4, İde y., s.121) Bu büyük bir hataydı ve Komintern de bunu mahkûm etmişti. Komintern Yürütme Komitesi darbenin başarıya ulaşmasından birkaç gün sonra şunları demişti: “Stambuliski’ye karşı giriştiği darbe başarıya ulaşmış görünen beyaz kliğin mücadelesinin, iki burjuva kamp arasında işçi sınıfının tarafsız kalması gereken bir mücadele olduğunu düşünenler yanılıyorlar; bunlar işçi örgütlerinin kanlı biçimde bastırıldığına tanık olduklarında hatalarını daha iyi anlayacaklar.” (age, s.122) Peki “egemenler arasındaki dalaşma” diye uzak durulan bu can yakıcı siyasal gelişmenin sonucu ne olmuştu? Tam da Komintern Yürütme’sinin öngördüğü gibi, Bulgar işçi sınıfının öncülerine yönelik acımasız bir terör ve ağır kayıplar!

    Tüm bu örnekler ve daha nicesi, herhangi bir sorunda devrimci işçi sınıfı bakımından tutum belirlerken egemenlerin şu ya da bu kesiminin nasıl tutum benimsediğinin bir öneminin olmadığını, yapılması gerekenin, somut şartlarda objektif olarak işçi sınıfının çıkarının nerede yattığını belirlemek olduğunu açıkça göstermektedir.

    http://www.marksist.net/levent_toprak/referanduma_dogru_isci_sinifinin_tutumu.htm

  91. bin dereden su getiren evetçi liberal 🙂

  92. bin dereden su getiren hayırcı ulusalcı

  93. ulusalcı diilim ama son üç yılın AKP deneyimi kimin haklı olduğunu ortaya koyuyor.

  94. bin cesetten kan içen ” polpotçu-hotzotçu solcu” demek daha güzel.

  95. isyan efendi 2 yıldır özgürlükçünün her konuda yorumu var site içi takiple öğrenebilirsin yeni cümle kurulunca anlamadığından olsa dikkatini çekmemiş.bildik ezberden hareket edenlere yeni anlaşılmaz olmasıda normaldır.yeni bir paradigma ve bu yeni duruma uygun yeni kural işleyiş,kurumlara ihtiyaç var gibi görünüyor eskiyi tekrar edenler çok geriye düşünce bu seviyede kod farkını hoş görmek lazım

  96. 86.gelsin koc beni de finanse etsin.amerikan parasiyla cemaatkur,dolarin yesiliyle turbe yesilini birbirine kat sonra belgrleri var diyor.koc solcuymus.hahayt.tey allam ya.nato kafa nato mermer bunnar.ne diyceklerini sasirdilar.allah kimseyi bunnar gibi sasirtmasin.

  97. 87de iyice sacmalamis.hindumu la bu zenginler.oldurup yiyip bide ustemi cikcaginiz?bana muslumanlar ermenileri kesti dedirtemezsiniz diyor adam.demirelci.budistti onlar budist.hamidiye alaylarida vikingdi.tey allam ya.

  98. neden bu sayfalarda son bir mayista ettiklerinden dolayi iceriye atilan anarsistler icin bir ileti bir yorum göremiyorum…neden marco camenisch icin bisey göremiyorum…..eliniz, diliniz , bilincinizmi kirleniyor….

  99. ne anarsisti kardesim burasi ulusalci bir site, git isine.

  100. İsyan, eğer bir şekilde bu işi kotarırsak, yani devrimin histerik bir karşı çıkış, boş bir patlama değil de, toplumun içinde, dolayısıyla üretimde direk bağları olmasını, bir adım sonra ne yapması gerektiğini bilmesini, burjuvaziyi ve devlet mekanizmasını kenara itebilecek ölçüde örgütlü olmasını sağlayabilirsek, sanırım bu “üst örgütlenmeler”in adı konseyler olacaktır.

    Mevcut kazanımlara gelince, ortada “kazanımlarımız” diyebileceğimiz çok fazla bir şey kalmadı. Sendikalı olmayan çalışanlar -yani çoğunluk- bu durumu anlayacaktır. Bir tek kıdem tazminatı, belki. Sigortalı çalışma, fazla mesai ücreti, eşit işe eşit ücret, mobbingin olmaması bazı işyerlerinde olan, bazılarında olmayan o işyerine özgü “çalışma şartları”. Bu geri kalanlar, zaten her gün işyerinde yaşadığımız itiş kakışlar, işin niteliği, işverenlerin daha büyük problemlerin çıkma ihtimalinden korkuları ve piyasadaki arz talep mekanizmasının etkileriyle oluşan bir tür denge. Yoksa mesela herkesin aynı anda işsiz kalmaması, maaşların bir şekliyle ödenmesi ya da işyerinde kırbacın artık kullanılmaması durumuna kazanım diyemeyiz sanırım. Dolayısıyla belli ki, ücretlerden işin niteliğine kadar her kapitalizm emaresiyle mücadele etmeyi kafaya takmış, yalnızca tepkisel değil, aynı zamanda sabırlı ve üretimden kapitalist hiyerarşinin dışlanmasını amaçlayan işyeri örgütlenmeleri ortaya çıkarsa, mevcut “kazanımları” korumakla kendini sınırlayamaz.

    İktidar isteğine gelirsek, şimdilik şu düşünceye dikkati çekeyim. BİZ bildirgesinin 6. maddesinde şöyle diyor:

    BİZ, bugünden parça parça ilerleyen, özörgütlenmeye ve özinisiyatife dayanan anti-kapitalist bir aşağıdan toplumsal devrimi savunur. Bu toplumsal devrimin organlarının konseyler olmasını önerir. Parlamentoyu ve siyasi partileri reddeder; konseylerin, hangi partiden, hangi görüşten olursa olsun, sömürülen ve kapitalizmden rahatsız tüm insanların katılımıyla yaşayabileceğini düşünür ve bugünden inşasını savunur.

  101. iki tane 009 imzasi olusmus 97 yi ustleniyorum.009 a diye basliyan . benden degildir, harici olarak yazayim artik ki ne mok oldugum bilinsin, gelismek icin iyi bir yer, yusuf cemal ve ozgurlukcu ye yanit vermeye kalkismak, ilki ni ikincisinden dolayi ciddiye aliyorum, ama 007 ye olan muhabbettini hicbir zaman, rastlanti olarak algilayamayacagim, benim icin iyi bir egitsel durum, tam sana kufreden degilde onun bi kenarindaki, iyi argumanlar bulunuz, gecmiste olan herseyi, jeanne darc i bile yusuf cemalle kufr halinde gorebilirsiniz,,, sevdim ben yusuf cemali, 007 ne dediyse ondan sorarirm, ondan ogrenirim:) yusuf cemal ., iskence halinde bir durumda iskence edenin bile haleti ruhiyesinden muthis felsefi seyler cikarabilir, o 007 yi cok sevmis: kizmayin bundan ne senaryolar cikar neler, bir alman nazi subayinin, aslinda ne kadar insani oldugunu, stalin inin askerlerinin butun alman halkinin irzina gectigini, cikarabilirsiniz, ama ben sunu soruyorum, mademki, anarsizm , yuksek siniflarin , cocuklarinin, bir simarikligi degildir, ve , su an bile icerde yatanlari vardir, ispanyada oldugu gibi, anarsizmin onerilerileri lerini kitlelere(007 bunda orgut kafasi gorur, yusuf cemal de entelektuelligini , efenim simdi diyen bir baslangicla tamamlardi) aktarmanin sartlari oldugunu dusunuyorumn desem siz bi mok anlamazsiniz,,, ozgurluk yirmi yuzyilin gordugu en buyuk sarlatan olan apo nun HDK sina cagri yapar, bende halki olarak, daha iyisi olmadigindan dolayi, stalinist orgutume geri donerim,,,,, stalinist orgutumunun sizin unuttugunuz icerideki anarsistler icin elimden geleni yapacagim,,, umarim bir gun gerekli maddi kossullari bulacagim, kelimenin mecazi anlaminda ey aristokrat yusuf cemal, senin yüzüne tükürecek insanlarin yetisebilecegi ortami yaratacagim, sen o zamana kadar yusuf cemal, 007, ozgürlükcü olarak , devam edebilirsin….

  102. ben yusuf cemal i 007 yedi konusunda hicap etmedikce elestirmek niyetindeyim, varsin gun zilelinin moderatoru ilk beni paylasin

  103. gün zileli Mahir e iyi bir miktar küfür edildikten sonra, tamam yeter cocuklar diye akli sira moderatör atayacagini ilan etmis, sanki mahir savunuculari Mahir i elestirilemez ilan etmisler gibi, o tarafada bi vurmus, biz mahir de elestirilecek o kadar cok sey görürüruz ki, voluntoruzm elestrisi goruruz mesela, biz Mahir elestrip gelistirmeye kalkarken bi ton kitap okur isin icinden cikamaz bi ton kitap daha okuruz, hegemonya meselesine gireriz mesela, mahir latin amerika solculugundan degil Lenin in N yapmalisindan cikmistir deriz mesela, tarihsel determinizm mi insanoglununun bilincli donusturuculugunu tartisiriz mesela, ama yusuf cemal sunu tartisir , haklisin 007 mahir katilin teki idi:)))

  104. Mahir Çayan ve Hüseyin Cevâhir, İstanbul Maltepe’de bir evde kuşatılır. Evde bulunan 14 yaşındaki bir kızı rehin alırlar. Çayan ve Cevahir’i ikna edebilmek için anne ve babaları ile aile büyükleri olay yerine getirilir. 1 Haziran’da eve yapılan operasyonda Cevahir öldürülür, Mahir Çayan ise yaralı olarak yakalanır. Rehine kız zarar görmez.[2]

  105. yok canim!! bunlar devrim icin kurbanlardir! ne yani degilmi..?

  106. Humeyni alcak devlet oldugu icin rehin aldi, atatürk gene ermeini katileri icin rehin aldi.alcaktir. Demokratik,özgür devletler vede insanlar bu alcakligi yapmaz!! eli kolu bagli insanlari öldürmez! 14 yasindaki kiz cocugunu rehin alaabilecek kadar alcalmaz!! yoksa tanrilariniz alcak ?

  107. oda,sende ,öbürüde asagiliktir! insan olmak cok zor degilmi?

  108. Churchill savasta ezildigi sirada bile hitlerin yavari R.Hess in
    41 de ucagiyla ingiltereye geldiginde de savasin sonuna kadar nazilerin,tüm avrupadaki fasistlerin yalvarmasina ragmen görüsmeyi redetmistir! asagilamistir..
    ama; kuzey afrikada Alman generali Rommel si Ingilizleri ayni napolyonun 2bin atliyla türkleri firtina gibi savurmasininda onu göklere cikartarak övmüstür!!
    savasin ahlaki!

  109. insan ne la?iki ayaklilardanmi bahsediyorsun?agaclardan inip parayi icatedenlerden?zaten onlariz.istrr katil olalim ister stalin ister helluri hazretleri.

  110. sizlerden hic birsey olmaz..

  111. Türkiye Gençlik Birliği(TGB) üyelerinin protesto eylemine CHP milletvekilleri Süheyl Batum, Şevki Kulkuloğlu ve Dilek Akagün Yılmaz da destek verdi. Meclis önünde sloganlar atıp “Özgür bilim, kahrolsun faşizm” pankartı açan grup adına konuşan TGB Genel Başkan Yardımcısı Aykut Diş, ODTÜ’deki olayların sadece iki karşıt görüşlü öğrenci grubunun çatışması olayı olmadığını belirterek, “Emperyalizm ve istihbarat örgütlerinin kontrolündeki PKK ve kuyruğundaki bir grup sol maskeli çetenin bilime, üniversiteye, akademisyenlere ve üniversite öğrencilerine saldırmasıdır” dedi. CHP milletvekili Süheyl Batum ise önceki gün eşkıyanın sokağa indiğini belirterek, “Atatürkçü, Türkiye Cumhuriyeti’ni seven gençlere saldırmakla kalmadılar. PKK adına kimlik kontrolü yapılıyor” iddiasında bulundu. ODTÜ’de önceki akşam 13 öğrencinin yaralandığı olaylara polis müdahale etmişti. Polis, biber gazı ve tazyikli su kullanarak bastırdığı olaylardan sonra gece boyunca ODTÜ yerleşkesinde güvenlik önlemlerini sürdürmüştü

  112. Öğrenci Kolektifleri’nin yeni “muhalefet” objesi: Soda şişesi!

  113. degiller.. bozkurtcuda degiller.. bunlar bir hictir..
    Bunlara mhplilerde yüz vermiyor,Siyaset parazitleri diye..
    Ihtiyaclari var barisi bozmaga okadar..

  114. Özgürlükçü yeni paradigman hayırlı olsun senin ve çözüm ortağının gecmis kutlu dogum haftasınıda kutlarım. Tayyi pe teslim olduk AKP ne verirse o barışa raziyiz de kurtul senin bosu bosuna senin tek bildigin kelime ile yeni Efendi’nin hizmetinde son sahnelenen komediyi yeni şartlar eski yeni efendi kılıfları ile bize tekrarlamayı bırak. Akil insan seni. Silivridejiklerde bile hatalida olsa bir fikri tutarlılık var sende o bile yok

  115. 009 bence durumu yanlış kurguluyorsun. Tutup birilerini adam öldürdükleri için suçlamıyorum. Zaten bunu yapsam, “devrim” kelimesini garip bir tarzda anlıyor olurdum. Yanlış adamları, masumları öldürdüler diye de suçlamıyorum. Başka zamanlarda bu tür ahlaki yargılara katılmadığım için bu sitede azar yemişliğim bile vardır. Benim “doğrudur” dediğim, yolun yanlışlığı ile ilgili. Bu bir metod tartışması da değil ama. O metodun metod olduğunu bile düşünmüyorum. Yoldan bahsediyorum. 1970’de sınıf hareketi o zamana kadar en yüksek seviyesine erişmişken o hareketle “yeterince” ilgilenmemekten bahsediyorum. Yol dediğim sınıfsal bakış açısı yani.

    O yolun doğru olduğunu iddia ettikten sonra, tutup yolun dezavantajları ortaya çıkınca o dezavantajlardan dolayı sızlanmaktan bahsediyorum. İşin ilginci, o yoldaki kimsenin ağzından bunları duymadık. Tam tersine, arkadan gelip yolu sonradan kutsadıkları halde takip etmeyenlerin, o yolda ilk düşenleri mitleştirmelerinden biliyoruz bu ruh halini. Gün Zileli Havariler derken bu durumu kastediyor. İsa ve havarileri.

    Ama “sızlanma” denilince herkesin tüyleri diken diken oluyor. Kimse kendi yaptığının bu olduğunu düşünmüyor. Ama bu yalnızca sızlanma değil. Onun altında gayet ilkel duygulara seslenerek insan kazanma taktiği var. Bu taktik yok edilmeli. Bir daha bu şekilde insan “kafalamak” imkansızlaştırılmalı. O yol tıkanmalı.

    Ve bir de, beni yanlış simgeleştiriyorsun. Benden entellektüel olmaz. Zamanım yok herşeyden önce. Oysa sıradan, alelade, yalnızca yaşayıp mutlu olmak isteyen bir iş arkadaşını sosyalist/anarşist yapmaya, bir kere uğraş, bir kere dene, ne yapmaya çalıştığımızı anlayacaksın. O kişinin beyninin kıvrımlarını, sinapsları arasındaki iletişimi bile incelemek ve insan kişiliklerine göre, bazen doğaçlama yaparak da olsa her yolu denemek ve onu kavga gününe hazırlamak için çabalamak zorundayız.

    İşte, senin felsefi çıkarımlar dediğin aslında sabırlıca ve belki de cizvitçe, elimizdeki her yolu deneyerek, zaten bir şekilde solcu olanları değil, sıfır düzeyinde olanları, faşistlerden islamcılara bütün çalışanları bizim tarafımıza çekme “jesti”miz. Daha doğrusu onun bir ön alıştırması. Bu hareket tarzına itiraz edemezsin değil mi?

  116. isyan efendi sen böyle devam et senden önceki abilerinde aynını yapıp kürt sorununu ıskalayınca ne hale düştüklerini bildiğin halde aynı hale düşüp binde birlerden milyonda birlere doğru yelken açarken silivrideki tutarlı dediklerinin yanına gidersin.hiç özgürlükçünün kürt sorunu ve barış süreci yazılarını okumamışsın.ne kürt özgürlük hareketi ne de ben sistemin partilerinin iktidarında gerçek onurlu bir barış inşa edilemeyeceğini biliriz bu yapılanların tek taraflı kürt hareketinin hamlesi olduğunuda biliriz.sadece devlet iktidar kürt özgürlük hareketinin kendi kararı olan sılahlı mücadeleyi bırakıp demokratik siyasetle mücadelemi yapacağım kararını engellememiştir.yoksa devlet aklında değişiklik olmadığını hepimiz bilmekteyiz halen asimilasyon ve tekçi şöven ırkçı gürühlar üreten sistemde bir değişiklik yoktur taktir edersinki gerçek onurlu bir barış beklentinin ancak bizim gibi toplumsal muhalefetin özgürlükçü devrimci iktidarında olabileceği açıktır.yani senin anlamadığın senin bile gelecek beklentilerin sistemin aktörleriyle olmayacağını beklentilerinin aslında kendinin yapacak olup gerçekleştirebileceğin bir program olduğunu senin taş kafan almaz ama biz bunun mümkün olacağını hatta senin hizmet etmekle suçladığın akp iktidarınıda bizim gibilerin alaşağa edip senin bile imkansız sanıp başkalarından beklediğini yapacak asıl toplumsal muhalefet olduğumuzu taş kafan anlamasına imkan yoktur sen devam et aydınlık sapmasıda böyle başlamıştı anca silivriye gidersin

  117. Yusuf, söylediğin cok yanlış değil herkesi ikna etmeye çalışmak ideal bir caba ancak Sencede batidaki cok buyuk ve hareketsiz kitlelere tekabul eden insanlar ikna edilmeye müsaitken bir takım yaftalamalara ve on yargılara kurban edilerek peşinen örgütsel veya bireysel devrimci tarafa çekilme cabasından mahrum bırakılmıyor mu?

    Senin deyiminle zaten bir sekilde solcu olanlara yeterince ilgi gosteriliyormu yoksa klise ve son zamanın moda kelimeleri ile suclanarak bu insanlar kavganın dısında bırakılıp kavgadan sogutuluyor mu?

    Yukarıda yazdığın gibi kıdem tazminatının tartışıldığı, SGK ya bağlı emeklilik sisteminin yerine bes lerin ikame edilmeye çalışıldığı bir durumda bu kadar sessizliğin bir nedenide zaten bir sekilde solcu olanlardan cok kolay vazgeçilmesi olabilirmi

  118. Erken yorum ekleye basınca yazı eksik kaldı. Sessiz ve sakin bekledikce bileylenen yüreğin ne diyor bu konuda 🙂 birde mahir konusunda buyuk bir gaf yaptın üstüne yapıştı. Sende 007 gibi bir ajanı kazanmak icin Mahir’i feda etme be kardesim bırak oo7 ajanı karsı cephede kalsın Oslo’da ozgurlukculere lazım olur 🙂

  119. Özgürlükçü senin bir takım dogruları ifade edebilmen icin sinirlenmem gerekiyor herhalde bak son yorumunda ilk iki cümlen ile son cümlen dısında yazdıklarının tamamı doğru. Tek nuans sen biliyorsunda kurt hareketi ne kadar biliyor ondan supheliyim

  120. Isyanci , sizler ölmege,iskence yemege,asagilanmaga müptela
    olmussunuz..

  121. İsyan, bu soğutma meselesi zaten karşımızdaki insanların yapmaları gereken şey. Görevleri, varoluşları, özellikleri. Birileri birilerinin fikrini yanlış buluyorsa, onları vaz geçirmek için her yolu dener. Bize bunlar deniyor diye soğuyorsak, yeniliyoruz demektir. Bundan sızlanamayız, bundan şikayet edemeyiz. Bundan ders çıkarırız. Kendi fikirlerimizi geliştiririz. Dönüştürürüz. Yeni argümanlarına yeni cevaplar üretiriz. Ortama uyum sağlarız. Biz onları kendi fikirlerinden soğuturuz. Biz onların klişe fikirlerini ortaya sereriz.

    Eğer dönüşmezsek, en yeni durumlara bile aynı tepkileri verirsek klişe lafını hak etmiş oluruz. Solun “dönüşümü” bugüne kadar hep sağa, hep liberalizme doğru oldu. Herkes bu durumdan o kadar ürküyor ki, yeni fikirler geldiğinde herkes bildiği ezber ne varsa onları sallıyor. Sanki içinden dua eder gibi. Ne dediklerinin farkında bile değiller oysa. Bu fasit daireyi kırmanın yolu, problemden kaçmak değil, problemin üzerine yürümektir.

    Gaf fikrine gelince, gaf olsaydı bile arkadaki düşünceleri ortaya seriyordu. Sanırım o yazışmalardan ve ondan öncekilerden kaçırdıkların var. O tartışma 007yi kazanma tartışması değildi. Sonuçta o bir gaf değil. Senin düşündüğünün tam tersine, o zaman yapılanların, o zaman da şu anda da yanlış olduğunu düşünüyorum. Yanlıştan kastım metod farkı değil. Yollarımız farklı.

  122. hayir,ben Isyanci tarafini yeglerim.. onlardan istegim ;

    1- Tüm ölen rehineler icin özür dilencek.
    2-) Her ölen icin 1 milyon fund ödenecek..
    3-) Fidye aldiginiz kisinin ailesine faiziyle birlikte geri ödenecek.
    4-) Sevgili mahir ve arkadaslarina yaptirilan herbiri ölümden ölüme gönderecek ardiardina,nonstop eylemler icin örgüt lanetlenecek..illede mahirleri öldürtmek istediniz!

    iste ozaman hareketiniz toplum disi asosyal olmaktan kurtulacak.. simdilik kendiniz icin tek devrim bu olmali!
    yoksa ..

Comments are closed.