Stalin’e Sabotaj
B.M.Volin, Sovyet Ülkesinde Sosyalizmin Zaferi İçin (1917-1947), çev: İbrahim Okçuoğlu, Ceylan Yayıncılık, 2004
Bir kitabı tanıtmanın ya da eleştirmenin önde gelen koşulu, onu anlamaktır. Özellikle dil olarak anlamak, sonra da içerik olarak. Dili anlamadığınız zaman, içeriği anlamanız da mümkün olmayacaktır.
1947 yılında, Stalin Rusya’sında resmi tarih yazıcılığı görevinde bulunan memurlardan biri olduğu tahmin edilebilecek olan B.M.Volin -Unknown Revolution’un yazarı, anarşist Vsevolod Volin’le karıştırılmamalıdır; ben bir an karıştırır gibi oldum da- tarafından yazılıp, Berlin’de, 1947 yılında SVA Verlag tarafından basılan kitap, 57 yıl sonra İbrahim Okçuoğlu tarafından türkçeye kazandırılmıştır diyemeyeceğim, çünkü kazandırılamamıştır. Editör Mukaddes Erdoğdu Çelik’in de denetiminden geçmiş olması gereken bu çeviri, türkçeyi katlettiği gibi, metnin aslını da iyice anlaşılmaz hale getirmiştir.
Daha kitabı elime aldığım an, bunun, Stalinist memurlar tarafından yazılmış bir menkıbe olduğunu tahmin etmiş, biraz da eğlenmek amacıyla okumaya, hatta yeterince eğlendiriciyse tanıtmaya niyetlenmiştim. Gerçi çeviriyi okumaya çalışırken, türkçenin bu yeni “türü”nün beni bir hayli eğlendirdiğini inkâr edemem. Ancak, cümleler anlaşılmadığından, içeriğe ilişkin bir tanıtma yapmamın olanaksızlığını kısa sürede anladım. Bu, bende bir rahatlama duygusu da yaratmadı değil. Çevirmen ve editör, yayımlamaya cesaret ettikleri bu metinle, beni içeriğe ilişkin kafa yorma zahmetinden kurtarmışlardı. Bu yüzden, bu tanıtım yazısı, sadece bu yeni “tip” türkçenin cümlelerinden en tipiklerinin sergilenmesinden ibaret olacaktır.
Yayınevinin notu’nda, Volin’in, “bütün bu gelişmeleri herkesin anlayabileceği bir sadelikte anlat”tığı (s.8) belirtiliyor. Şimdi, çevirmen ve editörün, böyle sade bir metni, nasıl kimsenin anlayamayacağı hale getirdiklerini görelim:
… bu hainler halkın umutlarnı aldattılar (s.11)… halk sevdikleri Lenin’i coşkuyla selamladı… Gökleri gürleten bir yaşasın ortalığı çınlattı. Lenin eller üstünde istasyon binasına taşındı… bu şiar, tabiri caiz ise partimiz için yere indi (s.14) [tabiri caiz değildir, G.Z.] … Vladimir İlyiç’in… konuşmaları, Bolşevik partisinin temel görevleri üzerine kamaşdırıcı açık bir ışık serpiyordu (s.14)… Stalin devrimin karakterinin sosyalist olduğunu, patlamalar ve burjuvaziyle karşıdevrimci çatışmalar periyodunun başladığını gösterdi (s.19)… devrimin hainleri Kamenev ve Zinovyev eşi görülmemiş bir ihanet işlediler (s.26)… Lenin tebdili kıyafete büründükten sonra bir aracın eşliğinde sokağa çıktı. Sokaklar boştu, yalnız bir tramvay depoya doğru gidiyordu. Vladimir İliç vagona atladı ve bayan biletçiye nereye gittiğini sordu. Bayan, “ama bu kalender birisi, nereden geldin yahu” diye haykırdı. Bugün devrim olacağını bilmiyor musun [dedi Lenin, G.Z.] (s.29)… toprak beylerinin ve burjuvazinin hakimiyetinin bastonu düşmüştü (s.31)… Lenin… bir kaç saatliğine dinlenmek için… bir Bolşevik bayanın evine gitti [Bolşevik baylar çok meşgul olmalıydılar, G.Z.] (s.33)… Muzaffer halk tarihsel bir eser yapıyordu… genel alkış fırtınası altında (s.34)…devrimci şarkıların coşkulu söylenimiyle faaliyetini bitirdi (s.35)… emperyalist burjuvazi tarafından gelen her vuruşa karşı (s.38)… Ekim Devrimi, milyonlarca proleteri… nesil tükenme korkusundan… kurtardı (s.41)… sayısı çok düşmanla… mücadele başladı… memurlar halk için çalışmamakta dayatıyorlardı (s.43)… Alman toprak haydutları (s.45)… Alexej Tolstai, “Ekmek” adlı nuvelinde (hikayesinde-çn) [romanında, G.Z.](s.47)… Orada şala, başörtüsüne ve yarı kürke bürünmüş, bazısı silahlı bayanlar da vardı… kamp ateşi tarafından aydınlatılan sıra sütunlardan küçük dermansız at üzerindeki süvariler dört nala atlayıp gidiyorlardı. İnsanlar… demet demet kılıç ve tüfek getiriyorlardı. Boğuk sesler fabrikaların rumuzlarını açıklıyorlardı (s.47)… Petrograt Sovyetleri Komitesi’nin üyeleri bu izdihamı ite kaka geçiyorlardı (s.48)… Vladimir İlyiç, heyecanlı, hızlı, iğneleyici, kararlı bir şekilde odasında fırtınayı yönetiyordu (s.48)… Rotarmistler (kızılordulular-çn)… düşman üzerine zafer için fedakarca mücadele ediyorlardı (s.50)…Sovyet iktidarı mola elde etti. Alman emperyalistleri… Don ve Kafkasya’ya kuduruyorlardı (s.50)… Halk… bütün güçlerini gerdi (s.51)… Stalin “zıkkımlanmış” emperyalist Alman “hayvanının” Sovyet Ukrayna’da kendi boynunu kıracağını varsayımlamıştı (s.51)… Sovyet Rusya, eşi görülmemiş bir cinayetle (kötü hareket-çn) sarsıldı. Sosyal devrimci terörist bayan Kaplan, Lenin’i tehlikeli bir şekilde yaraladı… bu iğrenç cinayet (s.52)… Sovyetik insanlar (s.55)… Sovyet halkının ateşli kincisi Churchill (s.55)… O.. yönetimi sarsılmaz eline aldı (s.57)… bütün yabancı (ecnebi-çn) dedikodular çoktan Moskova’nın hangi günde ve saatte düşeceği kehanetinde bulunmuşlardı ve doğal olarak Sovyet Rusya’nın çöküşünü görüyorlardı (s.60)… Stalinist savaş dahiyaneliği (s.62)… Onların kanıyla kutsal Sovyet mücadele bayrakları ıslandı (s.63)… büyük hizmetlerini yüksek taktir etmiştir (s.64)… İdam yoluylla ölüme mahkum etti (s.65)… Pusudan gelen bir atış (s.69)… Onun vuruşları, devamlı düşman için imha edici olmuştur (s.70)… 24 yaşındaki komutan bir düşman kurşunuyla öldürüldü (ölümcül yara aldı-çn) [bir karar verin n’olur, komutan öldü mü ölümcül yara mı aldı? G.Z.] (s.71)… Sol eliyle tabancadan düşmanlara ateş etti (s.73)… “O, sevimli bir çocuğun kalbiyle bir aslandı” (s.73) … Sovyet Rusya’nın vahşi kincileri (s.73)… mücadele cesaretinin ruhunu telkin ediyorlardı (s.76)… kolayca akamete uğratamayacakları şüphesizliğiyle (s.77)… planlarını hummalıca hazırlıyorlardı(s.81)… elektrikleştirme planı (s.82)… nefes alan insanlardan çıkan duman içinde… herkes kafayı çevirerek, salonun arka planına bakıyordu… sık kaşlarını hareket ettirerek… dikkatten dolayı genişlemiş gözler ile gergin, zayıf çehreler görünüyordu (s.82)…şimdiki konferansımın önayakçısı olan… Lenin (s.82)… yer kömürü (s.82)… toplumsallaştırılmış işin gerçek fener kulelerini kuracağız (s.82)… tekniki bir üretim planı (s.83)… Lenin ve onunla birlikte Bolşevik parti daha uzağı görmeyi anladılar (s.86)… Köyde en önemli merkezi görüntü orta köylüydü (s.86)… Kulak haydutçuluğu (s.87)… Lenin ve Stalin doğrudan Sovyet Cumhuriyetinin beşiğinde duruyorlardı (s.88)… Stalin, birliğin sağlamlaşması… için böyle oldukça babacan ihtimam göstermeseydi (s.91)… Sovyet ülkesinin halkları ağabeyleri ve mücadele yoldaşları olan Rus halkını sıcak bir kalple severler (s.92)… askeri gücünü güçlendirdi (s.92)… titiz ödeyici (s.92)… Lenin öldü… en geniş halk kitlelerinin sevgili önderi nefes vermiyordu (s.969… Stalin’in Lenin’in tabutunda yaptığı büyük yemin (s.97)… Düşman düşünceli kapitalist çevrenin kuduran denizinin ortasında (s.101)… Lenin’in tanımlamalı bir ifadesine göre (s.105)… erkek ve bayan hücum işçileri (s.108)… Sovyetik uçaklar havalandılar (s.109)… kömür çıkartımı (s.109)… Sosyalizmin harikulade binasının yapım zamanı başlıyordu (s.111)… sömürüsüne neden olan nedenler (s.111)… köylü aileleri ineklerle donatıldılar (s.123)… çocuklarımızın kaderi korkunç ve karamsar olurdu (s.125)… en iyi hayvan ırkları yetiştiriliyor (s.126)… Sovyetik tiyatro yazarları (s.127)… her iki bacağımızla topallarız (s.131)… kolektif bayan köylüler (s.133)… zarar vericiler açığa çıkarıldılar (s.134)… Sovyetler Birliği’nin çok sayıda olan halkları (s.143)… bilim adamları, bulucular (s.149)… insanlığın vaazı sayesinde, özgürlüğü ululaştırmak sayesinde (s.149)… yetenekli müziki eserler (s.151)… Moskova Sanatkarane Tiyatro (s.152)… Rus ulusal kültürü, Stalinist Anayasa’nın bahtiyar güneşi altında Sovyetler Birliği’nin diğer halklarının kültürüne kardeş yardım gösteriyor (s.153)… bütün kolektif köylüleri refahlı yapmak (s.158)… 110 milyon kümes hayvanını… Almanya’ya sürdüler [neyse, tavuklar sürgünle atlatmışlar, G.Z.] (s.164)… kahramanlık şehirleri (s.169)… peynirhaneler (s.171)… muazzam bir insan sayısı… sosyalist tarlalarda olacaklar (s.172)… tekniksel düşünce (s.173)… siyasi bir devrilmeyle… mümkün olacaktır (s.177)… zihni ve fiziki iş arasındaki çelişki (s.181)… bütün insanların demirbaş özellikleri olacaklardır (s.182)…
Kitabı büyük bir sabırla okuyup bitirdikten sonra, 186 sayfalık kitapta adı, sayabildiğim kadarıyla 259 kere geçen rahmetli Stalin’in, eğer yaşıyor olsaydı, en azından kendi cümlelerini anlaşılmaz hale getiren bu sabotajcıları nasıl cezalandıracağını düşünmekten kendimi alamadım.
Kitaplık, Ekim 2004