Sovyetler Birliği tarihinin Rusya’da az bilinen, bizdeyse hemen hiç bilinmeyen trajedilerinden biri 1962 Haziran’ında Novoçerkassk şehrinde patlayan işçi grevi ve ardından gerçekleşen insan kıyımı.
Blogda Sovyet ekonomisi ve politikası odaklı konulara mümkün mertebe girmemeye, aslen kültür tarihinin peşinden gitmeye gayret gösteriyorum. Bununla birlikte, ekonomik-politik tarihte kilometre taşı niteliğinde öyle olaylar var ki, ancak bu olayların ışığında dönemi hakkıyla kavramak, bazı taşları yerine oturtmak mümkün.
Nâzım Hikmet henüz hayatta, eser vermeye devam eder, Suat Derviş’in son Sovyetler Birliği ziyaretinin üstünden henüz bir yıl geçmiş, Aziz Nesin’in ilk ziyaretine daha üç yıl varken Don Kazaklarından miras küçük bir sanayi şehrini iki gün boyunca kelimenin tam anlamıyla sarsan olayları kısaca hatırlayalım.
1962 yılının ilk günü Novoçerkassk Elektrolokomotif Fabrikası’nın işçilerine maaşlarında %30-35 kesinti yapılacağı bildirilir. Bundan altı ay sonra işçiler et ve süt ürünleri fiyatlarına %35 zam yapıldığını öğrenir. Zam Novoçerkassk’a özgü değil, birlik çapındadır. Ancak bir hadise diğerlerinden farklı olarak Novoçerkassk’lıları süratle zıvanadan çıkarır.
Fabrikanın çelik atölyesinin işçileri küçük gruplar halinde toplanmış konuyu tartışmaktadır. Bu sırada ne bir protestodan, ne bir grevden söz edilmektedir. Ta ki işçilerin atölyede kümelendiğini öğrenen fabrika müdürü ve parti temsilcisi yanlarına gelene kadar.
İşçiler düşen maaşlardan, artan gıda fiyatlarından dertlenir, dükkanlarda et bulamadıklarından, bulduklarında da fiyatına güç yetiremediklerinden şikayet eder. Bunun üzerine sabırsız müdür hiç eskimeyen o formülü bir bomba gibi ortaya bırakıverir:
“Paranız ete yetmiyorsa sakatatlı börek yiyin!”
Söz hızla yayılır. O sırada fabrikada bulunan 14 bin işçi anında iş bırakır. Önce dışarı çıkıp tren yolunu kapatırlar. Alelacele dövizler hazırlanır: “Et ve yağ istiyoruz!”, “Konut istiyoruz!”, “Hruşçov’dan iyi et çıkar!” vb. Ve bir miting ortamı oluşur.
Ancak 1 Haziran günü işçilerin öfkesi kendisini somut bir biçimde ortaya dökmez. İnsanlar evlerine dağılır. Ertesi gün fabrikaya gelenler etrafın tank ve askerler tarafından kuşatıldığını görür. Şehirde de tutuklamalar başlamıştır. Bu öfkeyi arttırır. Binlerce insan fabrikadan şehre doğru yürüyüşe geçer.
Kalabalığın son durağı SSCB Komünist Partisi binasının önü olur. İşçiler burasının da askerlerle çevrili olduğunu görür.
Çevre binalardan insanların üstüne ateş açılır. 24 kişi oracıkta ölür, düzinelercesi yaralanır. Grev kanla bastırılır.
Takip eden günlerde açılan soruşturma neticesinde yüzün üstünde kişi Sovyet mahkemeleri tarafından suçlu bulunur. 7′si idam edilir. Cesetleri ailelerine teslim edilmez. Kalanlar çeşitli hapishane ve kamplara sürülür.
Bundan sonrası KGB eliyle olayların üstünü örtmektir. Komite şehri tam anlamıyla ablukaya alır. 24 kişinin kurşunlanarak öldürülmesi ve 7 kişinin idamıyla sonuçlanan olaylar hakkında Sovyet yayın organlarında tek bir satır yazı çıkmaz, tek bir söz söylenmez.
1988′e kadar.
Pyotr Siuda Novoçerkassk grevine katılan işçilerden biri. Olayların ikinci günü tutuklanıp cezaevine konan Siuda 1966′da serbest kaldıktan sonra ömrünü Novoçerkassk trajedisiyle ilgili tanıklık ve belgeleri toplamaya adamış. 1988′de kaleme aldığı detaylı bir anlatım Sovyet basınında buzu kıran çalışmalardan (İngilizce çevirisi için tıklayın). 1990′da bir cinayete kurban gitmiş. Ölümünün Novoçerkassk kurbanlarının mezarlarını bulmuş olmasıyla ilişkili olduğunu iddia edenler var.
Sovyetler Birliği’nde 1960′larda yazılmış bir şeyleri okurken, o yıl Novoçerkassk’ı sarsan iki gün de aklımızın bir köşesinde olsun. O yazıları yazanların o iki günden hiç haberi olmasa da.
1960lardaki katliam aslinda Kruscev yonetimi ile stalin yonetimi arasinda ki temel politika farklarindan birisini gosterir. 1920 lerde ve 30larda SSCB de ki isci grevlerine iliskin iki onemli calisma var. Aslinda daha da vardir ama benim okuduklarim iki tane, Birisi Kevin Murphy”nin Revolotuion ve Counter Revolotion asli calismasi digeri ise, Wendy Goldman”in Terror and Demokracy IN Stalinist Russia adli calismalari. Birinci yazar trockist diye bilinir, ikincisi ise anti komunist. Ozellikle Goldman bize 1930larda isci eylem ve grevlerinin oldukca yaygin oldugunu, bu grevlerin en onemli sebeblerinin ucret, calisma kosullari, is kazalari vb seyler oldugunu, ama o donemde iscilere karsi birakin herhangi siddet kullanilmasini, tam aksine parti merkezinin parti ve endustri burokratlarina karsi surekli olarak iscileri destekledigini anlatir. Dogal olarak bu donemde iscilerin genel olarak calisma ve gelir kosullari hizla duzelmeye baslamistir.
Revizyonist olarak adlandirilan tarihciler 1937 tasfiyelerinin en onemli sebeblerinden birisinin 1930larin ilk yarisina damgasini vuran isci eylemleri ve grevleri oldugunu vurgularlar. Burokrasi tasfiyelerinin arkasindaki en onemli gucun asagidan gelen bu dalganin oldugunu hemen tum revisyonist arastirmacilar belirtir.
1930larda birakin Novocherkassk tarzi katliamlari grevlerden dolayi tutuklamalar bile olmaz. Grevlerin buyuk cogunlugunda iscilerin istekleri kabul edilir.
Aslinda ayni politika degisikligi yalnizca iscilere ve isci eylemlerine karsi alinan tutumda degil ama cezaevi kolonilerinde de gorulur. 1953 ten itibaren bir dizi isyan gulaglari sarar. Aslinda Gulaglarda isyan yeni degildir daha once de ornegin Kolyma ve Vorkuta da daha once de isyanlar olmmusken ve bu isyanlar kansiz bitmisken 1954 yilinda Vorkuta ve Kengir eylemleri yuzlerce mahkumun olduruldugu katliamlarla biter.
Kengir ayaklanmasindaki eylemcilerin talepleri bize nicin bu isyanlarin basladigi konusunda bilgi de verir. Mahkumlari doven ve olduren gardiyanlarin gorevden alinmasi, sekiz saatlik isgucunun yeniden getirilmesi, ucretlerin ozgur iscilerin ucretleri ile ayni duzeye yukseltilmesi, Kadin ve erkek mahkum yatakhaneleri arasindaki duvarlarin kaldirilmasi, mahkumlarin aksamlari yatakhanelerine kilitlenmesi uygulamasinin sona erdirilmesi vb. Mahkum grevleri, isci grevleri gibi giderek kotulesen yasam kosullarina karsi bir tepki olarak dogmus durumda. Steve A Barnes bati cezaevlerinde mesela Ingiltere ve ABd de su an bile hayal edilemeyecek bu taleplerin o zaman gulaglar icin asiri olmadigini belirtiyor. (the crash of the Gulag)
Bu durum niye su an SSCB de Kruscev”i bazi parti burokratlari disinda kimse hayirla anmazken, birakin Rusya yi Ukrayna da bile bu kadar cok Stalin heykeli ve destekcisi bulundugunu acikliyor sanirim.
🙂
Bonapartist diktatörler, iktidar ortaklarını temizlerken bunu hep yapmışlardır. Mao’nun yaptığı da böyle bir şeydir.
http://libcom.org/library/1962-novocherkassk-tragedy
Mao nerden cikti?
ahmet hocam, “stalin’i anlamak” kitabı sence nasıl bir kitap? başarılı buluyor musun bir uzman olarak?
Birincisi uzmanlardan hoslanmam, bu konuda uzman da degilim zaten, kafama basmayan cok sey oldugu icin sovyet ve Cin tarihi ozellikle okudugum alanlardan biridir.
Ama Okuyan”in kitabini okumadim. O yuzden bir yorumda bulunamiyorum.
Ben 33 yıl Sovyet devletinde yaşadım (1957-1990) ve Novoçerkassk’ta işçilere ateş edilirken ses duyulmasın diye yakındaki parkta bandonun müzik çaldığını hep anlatırlardı. Bu konuda birçok diğer hususta olduğu gibi 1988’e kadar resmi olarak hiçbir şekilde bilgi verilmemiştir. Ancak rejim karşıtları ve insan hakları savunucuları (Soljenitsın, Daniel, Sinyavskiy, Grigoryev, Nekrasov, Aksyonov, Voynoviç, Dalmatov, Ginzburg, Saharov vb) konuyla ilgli detayları Batıya iletiyorlardı ve dolaysıyla da hain damgasını da yiyorlardı. Novoçerkassk olaylarının başlıca nedeni Sovyet toplumunun kendini iyimserliğe fazla kaptırmasıydı. Stalin rejiminin tasfiyesi halkı epeyce rahatlatmıştı, 1961’de Stalin’in naaşının Mozoleden çıkarılıp Kızıl Meydan’da diğer Bolşevik liderlerle birlikte gömülmesini birçokları totaliter rejimin sonu olarak görüyorlardı. Ne var ki GULag kalksa da uygar kölelik devam etti, füze vardı, uzay sanayisi de vardı, iş ve bir miktar aş da vardı, insana da bu kadarı yeterdi. Demokratik özgürlükler de olmasındı, sanki demokrasi karın mı doyuruyordu? İşte Sovyet mantığı buydu: önemli olan Sovyet halkının huzuru ve rahatıydı, onun yerine parti düşünüyordu, halkın düşünmesine hiç gerek yoktu. Gazeteler yalan yazıyordu, ancak basın özgürlüğü olan Batıda da zaten gazeteler yalanla doluydu. Bu durumda basın özgürlüğüne ne gerek vardı? Batıda işsizlik, açlık, sefalet, ahlaki çöküş vardı ve dolaysııyla yurtdışına çıkma özgürlüğüne gerek yoktu. Başka partilere zaten gerek yoktu, çünkü parti ile halk bir bütündü, parti halk için çalışıyor ve didiniyordu. Kapitalizmin kötü olduğunu Batılılar kendileri de itiraf ediyorlardı ve demek ki en iyisi SSCB idi. Haliyle Sovyet halkı mutlu ve huzurluydu. Novoçerkassk, siyasi tutuklular, totaliter yalanlar rejimi, sosyalizm masalları kimin umurunda? 1944’te Rusya’ya (RSFSC’ye) bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti feshedildi ve Kırım Tatarları Orta Asya’ya sürüldü. Kırım Vilayet ilan edildi ve Taraların yerine Ruslar iskan edildiler. 1954 yılında parti yönetimi, ekonomik açıdan Kırım’ın Ukrayna’ya bağlanmasının daha uygun olduğuna karar verdiler ve Kırım Vİlayeti Ukrayna Cumhuriyeti’ne bağlandı. Yani Kırım’da oturanlardan, koskoca Sovyet halkından hiçbir şey sormadan parti yönetimi keyfi şekilde halkı sürüyor, özerkliği feshediyor, vilayet kuruyor, oraya Rus nüfus yerleştiriyor, sonra da başka bir cumhuriyete bağlıyordu. Şİmdi de Kırım’da Rusya ilhak peşinde. Neden olmasın ki? Ne de olsa cezası yok, hesap soranı yok. Stalin dönemine gelince, bir defasında anlattığım gibi bizim gözümüzün önünde Çeçen birisi 1972’de Kızıl Meydan’da Stalin’in mezarına tükürdü. Oysa Stalin hayranları bugün bile istemediğiniz kadardır. Bir Kırım Tatarı, İnguş, Balkar, Karaçay, Kalmuk, Çeçen, Polonyalı, Batı (Sağyaka) Ukraynalı veya Ahıskalı Stalin’den doğal olarak nefret eder. Ruslar Stalin’i niye sevmesinler ki? Köleler ağalarını her zaman severler. Sosyalizm, kapitlaizm, feodalizm, despotizm, faşizm vb- bunlar değişir. Stalin’e bakış da değişir. Değirmen işini görür, sadece çakçakı baş ağırtır. Orhan Uravelli.
Sayin Uravelli Merhaba,
Turkiye”ye giden uc kisiye Oteki Stalin kitabini ismarladim ama hic biri bulamadi. Yayinevine iliskin nette de bir sey bulamadim, sizde varsa yayinevinin ya da kitabi satan bir kurulusun internet sayfasini ya da telefonlarini verebilir misiniz?
Ahmet nerde gördün bu kadar stalin heykelini Ukrayna’da?
Ukrkompart ofisleri yada kapalı bahçelerinden başka hiçbiryerde açıkta halkın önünde bulamazsın.
Hoş, bundan sonra Lenin içinde aynı şeyler söz konusu.
Rusya’da da Stalin heykelleri yerlerinden kaldırılıp arka sosklara kondu çoğunluğu ve Lenin’in kaderide aynı…