Her yerde Gezi Parkı Direnişinin nedenleri, dinamikleri, sonuçları üzerine konuşuluyor, yazılıyor. Önümüzdeki yıllarda da yaşadıklarımız üzerine çokça düşünülecek, tartışılacak, makaleler, kitaplar yazılacak. Eminim ki, yakın gelecekte internet arama motorlarında ve kütüphane kataloglarında en çok aranacak anahtar sözcükler arasında “Gezi Parkı” bulunacak. Ama yaşam teoriyi beklemiyor ve yaşadığımız bu muhteşem pratikten acilen çıkarmamız gereken sonuçlar ve çizmemiz gereken bir yol haritası var. Bunun başarılabileceği konusunda iyimser ve umutlu olmamızı sağlayacak veriler de mevcut. Bu verilerin hiçbiri direniş karşısında iktidarın attığı ya da atacağı adımlarla ilgili değil, zira bugüne kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarının da teminatı. Yani, bizim kendi işimize bakmamız gerekiyor. Nitekim her parkın, her mahallenin bir forum alanına dönüşmesi, halkın doğru yönde bir çaba ve arayış içinde olduğunun da bir kanıtı. Şimdi bu enerjiyi somut kazanımlara dönüştürmek için önümüzde büyük bir fırsat var: yerel seçimler. Genel seçimlerin dinamiklerinin farklı olduğu gerçeğini ve iktidarın seçim barajını indirmeye yanaşmayacağını görerek, bugünden itibaren yerel seçimler için çalışmaya başlamamız gerekiyor. Gezi direnişinin içinden farklı bir siyasi oluşum çıkabileceği olasılığını şimdilik bir kenara bırakmamız gerektiğine, bu direnişten zaten bir “siyasi duruş” çıktığına ve zamana karşı yarıştığımızı bilerek elimizde olan malzeme ile nasıl helva yaparız sorusuna odaklanılması gerektiğine inanıyorum. Gezi Direnişine destek veren kitlelerin siyasi görüş bakımından heterojen bir yapıda olmasına rağmen daha fazla demokrasi ve özgürlük talebi etrafında birleştiği ve soldaki mevcut irili ufaklı siyasi partilerin hiçbirinin maalesef tek başına bu talebi hayata geçirebilecek bir donanıma, yapıya ve güce sahip olmadığını kabul ederek, birkaç somut öneri ve talebi tartışmaya açmak istiyorum:
1) Başta mecliste grubu bulunan CHP ve BDP olmak üzere, meclis dışındaki sol partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve kent bazında oluşan platformların temsilcileri bir araya gelerek daha geniş bir platform altında yerel seçim hazırlıklarına başlamalıdır.
2) Bu yerel seçimlerin her zamankinden farklı bir anlamı olduğu görülmelidir. Neredeyse bir aydır iktidarın zorbalığına karşı canla başla direnen ama boyun eğmeyen halka karşı siyasetin bir borcu olduğu bilinciyle her parti, her grup, her klik her türlü siyasi hesabı, beklentiyi bir kenara bırakarak hareket etmelidir. Bunu başaramayanları ya da bu fedakarlığı yapamayanları tarih affetmeyecektir.
3) İzlenecek en pratik ve makul yol bağımsız adaylar etrafında birleşmek olacaktır. Bu adaylar belli bir partiye mensup olsalar bile seçime parti kimlikleriyle değil “Gezi Direnişi Adayı” olarak girmelidirler. Bu adaylar belirlenirken mümkün olduğunca Gezi Parkı öncesi siyaseti temsil eden ya da onunla özdeşleşmiş isimlerden uzak durulmalıdır. Bir yöntem, Gezi Direnişine desteği kamuoyunca bilinen, halka sempatik gelecek daha popüler isimler olabileceği gibi, daha çok sol kamuoyunda tanınan ama herkesin saygısını kazanmış isimler de (aklıma gelen bir örnek Eşber Yağmurdereli) olabilir. Ancak her iki seçenekte de önemli olan, oluşturulan platformun adaylar üzerinde uzlaşması ve kamuoyuna söz konusu adayın bir partinin değil Gezi Direnişinin Adayı olduğunu deklare etmesidir.
4) Platform ve adaylar halkın demokrasi ve özgürlük taleplerine karşılık verecek çok somut, basit, anlaşılır, siyasi bakımdan heterojen kitlelerin ortak arzularını yansıtacak bir yerel yönetim anayasası/bildirgesi hazırlamalı ve bunu kamuoyuyla paylaşmalıdır.
5) Bunların dışında kişisel olarak inancım, AKP zihniyetinin ideolojik ve fiziksel saldırılarının birincil hedefi olan ve bu nedenle de ilk günden itibaren direnişin ön saflarında yer alan kadınların Gezi Direnişinin Adayları olmayı herkesten daha fazla hak ettikleri ve bu görevi herkesten daha iyi yapabilecekleridir. Adaylar belirlenirken bunun özellikle göz önünde bulundurulmasını dilerim. Başbakanın “3 çocuk” isteğine karşı kadınların kentlerin, kasabaların bütün çocuklarına sahip çıkma talebiyle karşılık vermesini istiyorum.

Bunlar şimdilik aklıma gelen, benim gibi birçok insanın da aklından ve gönlünden geçtiğini düşündüğüm bazı talepler. Gezi sürecinde yükselen toplumsal dinamiği kıvancımız ve sevincimiz olacak yerel seçim zaferleriyle taçlandırabiliriz. Buna ihtiyacımız var ve bunu hak ettik. Herkes el verirse bunu başarabiliriz.