HANGİ ANARŞİST YAZAR, BAŞBAKANA “HELAL OLSUN!” DEDİ?

Ergenekon davası, toplumu ve medyayı ikiye bölmüştü. Çin’de yaşanan Urumçi olayları ise “muhteşem” bir bütünleşme sağladı! Batı’nın pompaladığı yalan dolan, Ergenekon operasyonlarına rahmet okutacak biçimde, alabildiğine renkli bir koro tarafından günlerce tekrarlandı. (Urumçi’de ne olup bittiği konusunda aklı başında ve namuslu davranabilen, en azından kuşkucu olabilen bir avuç yazar ve aydını hariç tutuyorum elbette.) Öyle renkli bir koro oluşturuldu ki, akı da gördük turuncuyu da, karayı da maviyi de… Nuh’un Gemisi misali, her cinsin en azından bir adet temsilcisi yer aldı bu toplulukta.

“Şimdi Çin devletinin polisi ve ordusu Uygurlara kurşun yağdırıyor, kan döküyor. Türk Dışişleri Bakanlığı, ‘Çin’in içişlerine karışmayacağını’ ilan ediyor. Buna rağmen Başbakan Tayyip Erdoğan, hangi nedenlerle olursa olsun, dışişlerinden farklı bir tutum takınıp katliamı açıkça protesto ediyor. Tayyip Erdoğan’a ne kadar karşı olursam olayım helal olsun diyorum!”

Attan düşmediği sürece Recep Tayyip Erdoğan’ın sırtının yere gelmeyeceğinin garantisi niteliğindeki bu sözler, Türkiye’nin en yaşlı anarşisti diyebileceğimiz Gün Zileli’ye ait. Zileli, kişisel sitesinde yayınladığı “Vahşet ve Devlet” başlıklı yazısında, Çin devletine meydan okumuş ama bunu yaparken de Türkiye başbakanıyla helalleşmeyi ihmal etmemiş.

Tanımayanlar için iki üç cümleyle özetlemem gerekirse; Gün Zileli, 1980 öncesindeki TİKP-Aydınlık hareketinin üçüncü adamı konumundaydı. 12 Eylül’den sonra hiç cezaevine girmedi, 1990’ların başında Aydınlık hareketinde yaşanan iç tartışma sırasında, önce “Gerçek Maocu benim” diyerek Doğu Perinçek’i “sollamaya” çalıştı, ancak daha sonra Mao’yu da reddederek, Troçkist oldu. Bir süre sonra Troçki’den de vazgeçerek kaygan zemindeki ilerleyişini sürdüren Zileli, Gorbaçov’dan etkilendiği günler yaşadıktan sonra anarşizmde karar kıldı. Bu arada ne hikmetse Murat Belge’nin sivil toplumcu Birikim dergisinin de yazarlarından biri haline geldi. Zileli “Yarılma”,  “Havariler” ve “Sapak” adlı kitaplarında anılarını yazarak,  özellikle Doğu Perinçek’i hedef aldı, geçmişinden sıyrılmaya çalıştı ve “Ben masumdum!” tonlamasıyla itiraflarda bulundu.

Bir okuru, Zileli’nin yukarıda söz ettiğim yazısına dair bir yorum-eleştiri göndermiş ve “Çin devletinin hakimiyetini reddeceğim diye ABD’nin yanına düşüyorsunuz” diyerek, ABD’den neden hiç bahsetmediğini sormuş. Zileli’nin yanıtı aynen şöyle: “Evet, ben de unuttuğumu sonradan fark ettim, belirtilmeliydi.”

“Anarşizm, saray soytarılığıdır” sözünü bir kez daha gündeme getirdin ya, sana da helal olsun be Gün Zileli!

TUNCA ARSLAN
19.07.2009
Odatv.com

Metne ilişkin düşüncen nedir?

Muhteşem!
0
Mantıklı.
0
Fena değil.
0
Emin değilim.
0
Mantıksız!
0

Bunları da okumak isteyebilirsiniz:

5 Comments

  1. Bu adamlar sana böyle bel altı saldırırken sen nasıl sakinliğini koruyabiliyorsun Gün Abi? Şu yazıya ben bile sinirlendim olayla alakam olmadığı halde. Neyse.

  2. ne yaparsın. Bu alemde sinirlerine hâkim olmazsan kısa sürede öbür tarafı boylarsın 🙂

  3. Tuncay Arslan asıl kalın kafalılık ve soytarılık yanlışlar da ısrar etmek ve yanlışları doğru gibi göstermektir.

    Gün Zileli hatasını gördüğünde sürekli doğrudan yana olmuş en sonunda doğru ideolojiyi bulmuştur.

    Doğru olan değişiyorsa sen de değişeceksin ve kalın kafalılık yaparak yanlışların yanında olmayacaksın.

  4. Edit: 2 numaralı yorumda Tuncay Arslan değil Tunca Arslan olacak.

Comments are closed.