Türkiye gündeminin hızla değişmesine alışığız ve son birkaç gün gösterdi ki ne yazarsak eskimeye mahkum. Belki bu yazı yazılırken bile yazının kendisi ıskartaya çıkartacak haberler piyasaya sürülecek. Öyleyse madde madde gidersek hem zamanı mümkün olduğu kadar yakalamış oluruz hem de iktidar bloğu içerisindeki çatışmayı daha anlaşılır ifade edebiliriz. Başlayalım :
1) ”Paralel Devlet” tanımlaması isabetsizdir. Bugün paralel olarak betimlenen yapı devletin kendisidir. Aylar boyunca soruşturma yürüten, hiç bir mezuatı dinlemeyen, bakanların burnunun dibine kadar girip oğullarıyla çıkan yapı paralel olamaz. Bürokrasiye, yargıya, emniyete hakim olan ve kendilerine ait ajandasından başka kaide tanımayan devletin kendisidir. Hükümet ise basiretsizliğiyle ülkeye ”boş geçen ders ” havası vermektedir. Enseyi karartmamak için yapılan operasyonlar bu gerçeği gizleyemez.
2) Mesele salt rüşvet/ yolsuzluk davası değildir. Özü Akp’nin dış politikada yönelimi ile ilgilidir. Dış politikasını moral değerler üzerine inşa eden AKP, Mısır saplantısıyla iyiden iyiye belirginleşen süreçte takıntılarının kurbanı olmuştur. Bölgede dönüşümü ve denegeleri kavramakta istekszidr. BM’deki ”asi” tavrından, Çin füze sistemindeki ısrarcılığına, Şangay Beşlisi eğilimine kadar uzayan liste Batı’nın gözünde sicili lekelemiştir. Bölgeyi tanzim edebilecek kudrette olduğunu sanan hayalperestlik ( sırtını sıvazlayanların el çekmesiyle) gerçeklikle temasını çok geç kurabilmiştir. Durumu toparlamaya çalışıp El -Kaide militanlarına desteği çekse de, İran’a, Irak merkezi hükümetine ziyaretler düzenlese de Batı’nın gözünde hantal ve saplantılıdır. Yıkıma değil ancak restorasyona ihtiyacı vardır.
3) Gülen hareketi ise Abant Platformu aracılığıyla tutkulu AB’ciliğini, Mavi Marmara konusunda olduğu gibi esnekliği ile rüştünü ispat etmiştir. Amerika’nın mezhepçi yönelimi terk etmesiyle Gülen Hareketi’nin ‘Alevi’ açılımı aşkı denk düşmektedir. TodaysZaman’ın Emre Uslu’su ” Will the AKP lose votes” isimli yazısında Amerika’nın duymak istediklerini hareket adına tekrarlamıştı,kaldı ki gazete AKP ile son krizden önce köprüleri atmış durumdaydı.
4) Varolan tabloda Amerika Gülen Hareketinin tek başına iktidar şansına asla erişemeyeceğini bilmektedir. Önünde 3 seçenek vardır ve bu seçenekler bir diğerinin ikamesi değil, tamamlayıcısıdır. İlki Gül önderliğinde yeni bir oluşuma gitmektir. İkincisi AKP’nin bölünmesini sağlayarak yeni bir grup kurmaktır ne nihayet sonuncusu CHP-MHP ittifakına dayanan çözümdür. CHP’nin bu küçümen heycanı, kendini çocuksu bir toylukla pazarlamaya çalışması, omurgasını kaybetmişçesine savrulması seçenekler içinde parlamak içindir. Ancak; ağzıyla kuş tutsa dahi oy alamayacağı kitle geçmişte oy alamadığı kitlenin ta kendisidr. Dimyat’
a bulgura gitmiştir, gitsindir. Gülen hareketi ve Amerika ise bu gerçeği bildiğinden ” şefkat tokatçılığı” yapmaktadır. Yoksa çok daha esaslı, yıpratıcı belgeler vardır. Ne demişler Osmanlı’da oyun çoktur.
5) Erdoğan iktidar bloğu içerisinde kırk kişi olduklarını ve kırkının da birbirini bildiğini anlamıştır, alternatifsizliğinin bilincindedir. Bilincinde olduğu başka bir durum ise otoriter nitelikli rejimlerinin uzlaşmaya en açık olduğu dönemde yıkıldığıdır. Bunun için istifaları hemen beklemek hatadır. Yapraklar ağaç sallandı diye düşmeyecek ‘usta’ ağacı budayacaktır. Elbette gidenin yerine yenisi gelecek, kedi gibi korkunca saklanan liberallerimiz kafasını uzatıp havayı koklayacak ve rejime nefes alacağı alanları açacak, devlet eliyle yapılandırılacak burjuvazi ise geçmişine uygun şekilde leşle beslenerek habitatında yani şantiyelerde yaşayacaktır. Erdoğan ise dış politikadan başlayarak ‘ reset’ düğmesine basacak, Batı ile daha entegre biçimde yoluna bakacaktır. Gördüğü köy budur.Batı’nın yakından takip ediyoruz dediği de davanın hakkaniyeti değil hükümetin ataleti üzerinden atıp atamayacağıdır.
En son seçenek ise burun kıvırdıkları, son süreçte ahmak yerine koymalara doyamadıkları halk hareketinin inşa edilmesidir. Hali hazırda 19 Mayıs’lar, 29 Ekimler ve Gezi ile kitlelerin refleksleri gelişmiştir. Temiz toplumun özgürlükçü ve milli karakteri forumlarda şimdi anlatılmalıdır. Açıktır ki muhafazakarlarımız dikizci, AB diye kafa ütülüyen siyasetçilerimiz yolsuzdur. Ancak ‘yesinler birbirini’ sığlığına kapılmadan terazinin dengesine müdahale etmek de bağımsız seçeneği inşa etmek kadar önemlidir. Bunun en önemli yolu da medyanın haber alma kanallarını böylesi kriz koşullarında geliştirebilme imkanıdır. Dikkat edelim; kriz koşullarında yangın yerinden kaçan ve anlatacak hikayeleri olanların gidebilecekleri kapı bulunmalıdır. Pürizm ( saf, katıksız) hastalığına kapılmadan birden çok ayağı olan hareket inandırıcı olabilir.
Sağlıcakla