Gezi Hareketi Notları (2) “Hükümet İstifa”Sloganının Yanlışlığı
Gezi Hareketinin temel sloganlarından biri olmasa da, hareketin daha çok ulusalcı bileşenleri tarafından zaman zaman atılan, ulusalcı olmayan arkadaşların da yer yer katıldığı ve TKP (hareket içinde daha çok “Boyun Eğme” logosuyla tanınır) tarafından imza kampanyasına da dönüştürülen “Hükümet İstifa!” sloganının hatalı bir slogan olduğunu düşünüyorum.
Bu slogan, hareketin önde gelen hedeflerinden olan AKP hükümetine dikkat çekmesi açısından işlevsel olmakla birlikte sınırlayıcıdır da aynı zamanda.
Hedefi AKP hükümetiyle sınırlayan bir slogandır. AKP hükümeti istifa edip yerine bir başka hükümet, örneğin CHP hükümeti kurulsa ne olacaktır ki. CHP hükümeti ya da bir başka hükümet işbaşına geldiği zaman aynı neoliberal politikaları yürütmeyecek midir?
Ayrıca bu slogan, hükümetten istifa etmesini istediği için düzen içi bir talep olarak reformisttir de. Eğer dikkat illa siyasal iktidara çekilmek isteniyorsa, bu, bir istifa talebi olarak ileri sürülmemeli, tersine AKP iktidarına karşı olan halkın devrimci hedefi olarak ortaya konmalıdır. Bu durumda doğru slogan, “yıkılsın AKP diktatörlüğü” olabilir.
Bunun ötesinde, bence Gezi hareketinin hedefi bir iktidar değişikliği değil, sistem değişikliği olmalıdır ki, bu da iktidar mücadelesinden geçmez. Kısaca belirtmem gerekirse, sistem bir iktidar değişimiyle ya da iktidarın alınmasıyla değişmeyecektir. İktidarın alınması yoluyla sistemin değiştirilmesi yolu geçtiğimiz iki yüz yılda defalarca denenmiş ve her seferinde başarısız olmuştur. Ya iktidar ele geçirilemeden devrimci hareket bastırılmış ya da devrimci hareket iktidarı ele geçirince sistemi değiştirmek yerine kendisi yozlaşmış ve sistemin yürütücüsü durumuna gelmiştir. Artık bu yol terk edilmelidir.
Peki nasıl olacaktır? Gezi hareketinin Gezi Parkı’nda iki hafta boyunca küçük bir pratiğini ortaya koyduğu gibi, bu, iktidarın ve sistemin gücünü kısıtlayan özgürlük alanları yaratarak olacaktır. Elbette sistem ve iktidar yerli yerinde durduğu için bu özgürlük alanları geçici ve değişkendir, durmadan yer değiştirir ama insanların özgürlük iradesi var olduğu sürece bu tür özgürlük alanları sürekli yaratılabilir. Bu özgürlük alanları, temsili demokrasinin değil, doğrudan demokrasinin alanlarıdır. Bu özgürlük alanlarında sistemin ve iktidarın yasaları işlemez, para da geçerli değildir. Bambaşka insan ilişkileri ve bambaşka bir kültür geçerlidir. Bu, aynı zamanda temsili sisteme karşı bir ikili iktidar durumudur. Sistemin iktidarı temsili politik iktidardır, özgürlüğün iktidarı, özgürlük isteyen insanların kendi iradeleriyle yarattığı özgürlük alanlarıdır. Özgürlük alanları ne kadar yaygınlaşırsa iki iktidar türü birbiriyle bir denge durumuna girer ve uzun vadede, toplumsal devrimin kendi özgürlük alanlarını yaygınlaştırılmasıyla temsili iktidar zayıflar ve sonunda toplum çapında iktidarsız bir iktidara dönüşerek yok oluşa doğru gider. Bugünkü toplumsal devrimin yolu budur.
Bu, aynı zamanda toplumsal devrimin ve özgürlük alanlarının temsili demokrasi oyununu toptan reddetmesi anlamına da gelir. Bu bakımdan, bugün Gezi hareketi içinde tartışılan, AKP iktidarını yenilgiye uğratmak için hangi partiye oy verilmesi gerektiği ya da yeni bir seçim alternatifi yaratılması türü görüşler de yanlıştır. Toplumsal devrim, seçim oyununa katıldığı an kendisini iptal etmiş ve yeniden temsili iktidar alanına dâhil edilmiş ya da soğurulmuş demektir.
Bu böyle olmakla birlikte, temsili demokrasinin dışında olmayı mutlaklaştırmak da bir başka yanlış olacaktır. Örneğin önümüzdeki Mart ayında mahalli seçimler var. Mahalli seçimler de temsili seçimler alanına dâhil olmakla birlikte, özgürlük hareketi mahalli düzeydeki belediyeleri belirleyen bu seçimlere bütünüyle bigâne kalamaz ve kalmamalıdır. Örneğin, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi seçimleri AKP diktatörlüğüne bir darbe indirmek açısından önemli bir fırsat olabilir. Eğer AKP’nin Büyük Şehir Belediye adayının karşısına CHP ve BDP’nin ittifak halinde anlaşacağı Sırrı Süreyya Önder gibi bir aday çıkartılabilirse, AKP’nin Büyük Şehir Belediye adayını yenilgiye uğratmak için en azından bir şans doğmuş olacaktır. Böyle bir adaya hep birlikte destek verilirse AKP adayı seçimi kaybedebilir ve bu, AKP diktatörlüğünün temsili alanda da yıkılmasının yolunu açabilir. AKP diktatörlüğü yıkıldığında yerine elbette bir başka düzen partisi, örneğin CHP gelecektir ama bu, aynı zamanda toplumsal devrimin de önemli bir zaferi anlamına gelecek ve CHP iktidarı AKP’nin ve devletin diktatörlük fonksiyonlarını üstlenip yerine getirinceye kadar toplumsal devrim özgürlük alanlarını yaygınlaştırmak ve pekiştirmek için zaman ve olanak kazanmış olacaktır. Belki o zaman ikili iktidar daha eşit güçlerin dengesine kavuşacaktır. Bundan sonra toplumsal devrim ve özgürlük alanları, muhtemelen devletin yeni yürütücüsü yeni iktidarla çatışacaktır ama bu çatışma daha ileri bir mevziden sürdürülecektir.
Gün Zileli
22 Temmuz 2013
Son paragraftaki “örneğin CHP gelecektir ama bu,” akıl yürütmesine/dayanağına başvuruyor olamaz mı Hükümet İstifa sloganını inatla atmaya devam edenler? Ama İKİLİ İKTİDAR düşüncesi/akıl yürütmesi daha yakındır yapılması gerekenlere. Ve bu nedenle farketmiyor şu ya da bu HEDEFi koyduğun siyasal olarak ne ki ÇITA yeterince YÜKSEK olsun. Ve Halkın sokakta, alanda, evde, okulda, işyerinde herhangi bir OTORİTESİZ yaşamayı denemesiNdedir bütün “sihir” ve buralarda ürettiği yeni tür örgütlülüklerde 1> DİKEY yerine YATAY ilişkilere önem/değer verip geliştirdikçe 2> Bu tür örgütlü YAŞAMI gözü gibi sakınır/korursa … gelecekte NE, NASIL olacak falcılığı yerine YAŞAYIP GÖRÜP DENEYİP DEĞİŞTİRİP hep dahaİYİye, dahaDOĞRUya, dahaGÜZELe, dahaİNSANaYAKIŞIRa yönelme/üretme/yaşama geçirme/ YAŞAMA… İşte BU…DUR.
Ve sadece BUDUR. ( Mülk sahibi sınıflar ve siyasi temsilcileri bize nasıl davranırlarsa SÖZ, AYNA olacağız onlara.)
Ben Sirri Süreyya ya oy vermem , bir Postaci aday olsun daha iyi..
“Hükümet istifa” sloganını inatla hiçbir zaman bağırmadım. Hem senin belirttiğin nedenlerden dolayı, hem de çok ahmakça bulduğum için. Eğer hükümete slogan atılacaksa, bu ya okkalı bir küfür ya da “bela okumak” olmalı diye düşündüm. Ve de yaptım. Ettiğim küfüre taksimetre taksan, sağlam banka kalmazdı. Ne istifası ya, görülmüş bir şey mi? İstifa karşı tarafın yaptığında değil, bireyselliğimizde başlamalı.
Mısır’ın halkdan çalınan devrimini, kim olursa olsun ki, Sırrı Abi’ yi çok severim, kendi kendimize teslim etmeyelim derim. Oda oradan insin ve yanımıza gelsin. Zaten o da sokak çocuğu iken hangisi daha güzel olurdu? Bence, son paragrafa göre tarzımızı düzenlemek, zihnimizi bu olasığa ya da mantığa karşı yol etmek, anlık mücadele pratiğinden kopma anlamına gelir. Hayat zincirleme reaksiyonlar, etki-tepki prensipleri, sonsuz değişimler, bitmez komediler, ve beklenmedik anlarla dolu. Seçimimizi de biz yapmalıyız; seçimi düşünerek seçim yapılamaz çünkü. Arkadaşın dediği gibi yatay yatay yatay süzülüyoruz işte ne güzel. Bazen sessiz, bazen gümbür gümbür!
No Future!
Sevgiler,
Bir aday üzerinden hareketin belediye seçimlerine yüklenmesi konusundaki fikirlerinize iştirak edemeyeceğim. Birincisi partiler bazındaki bir anti-AKP ittifak AKP kitlesini konsolide edici bir rol oynayacaktır. Sizin de belirttiğiniz gibi, esas mesele AKP değildir ve olmamalıdır. Benim naçizane önerim forumlarda, yüz yüze ve sanal ortamlarda, hareketin nasıl bir İstanbul ve Türkiye istediğine dair bir talepler listesi ve tahayyül oluşturulmalıdır. Bu taleplere evet demeyen adaylara da oy verilmeyeceği de peşinen ilan edilmeli ve adaylar ve partiler üzerinde bir basınç oluşturulmalıdır. Üstelik seçmen kitlesi itibariyle bir değerlendirme yapıldığında BDP artı CHP toplamı iki partinin ayrı ayrı alacakları oyların toplamından daha aşağıda olacaktır kanısındayım. Saygılar.
Oncelikle neden Sirri Sureyya ya oy vermezsiniz? Kime iy verirdiniz? Onun kadar duyarli ve bilgi sahibi birini bulabilirseniz haberimiz olsun. 🙂
gezi direnisini parlementer hayallere baglamiyalim , akp istifa ile yetinmiyelim, ama Sirri Süreya populistinin (hani su ilk günden sonra sürece halel gelecek diye panikleyip, bundan sonra senlik olsun lay lay loy diyen) istanbul belediye baskani olmasina bagliyalim. Oradan baris Sürecinede baglariz ohhh, kaç tane Gün Zileli var?? Ayni yazinin degisik paragraflarinda bile birden fazla Zileli var… Iste bu Zileli nin sevmedigi politik taktikciligin dik alasidir..
Su zaman gazetesine Saidi Nursi den nasil feyz aldigini söyleyen Sirri mi devrimci? geçiniz…
belediye baskanligi adayligina Sirri Süreya yerine Mustafa Keser i öneriyorum. Onun Politik repertuari Sirri kadar genis degil ama, yinede bi saglam repertuari var:)))
Insanoglu kendi putunu yapar kendi tapar hesabi, sol cenahta kendi solcu idol unu yapar kendi tapar.. Dogan holdingten firlayan bir laf ebesinden nasil devrimci önder cikar. Böyle cikar..
Eğer sen haklıysan bence başka aday yok. Yani yerel seçimlerde istanbul’da AKP’yi yenilgiye uğratmayı unutalım.
Sayın Zileli,
Görüşlerinize katılıyorum, özellikle de “Hükümet İstifa” sloganının anlamsız ve yararsızlığına. Ayrıca yerel seçimler konusunu mücadelenin yükseltilebilmesi için bir alan açma potansiyeli açısından ben de çok önemsiyorum. Birkaç hafta önce kaleme alıp parti, sendika, demokratik kitle örgütleri ve medya ile paylaştığım bir metni bu vesileyle sizle de paylaşmak istedim. İstediğiniz gibi çoğaltabilir paylaşabilirsiniz. Selam ve saygılarımla.
M. Barış Gümüşbaş.
Tüm Sol Partilere ve Gezi Eylemine Destek Veren Yurttaşlara Çağrı:
Her yerde Gezi Parkı Direnişinin nedenleri, dinamikleri, sonuçları üzerine konuşuluyor, yazılıyor. Önümüzdeki yıllarda da yaşadıklarımız üzerine çokça düşünülecek, tartışılacak, makaleler, kitaplar yazılacak. Eminim ki, yakın gelecekte internet arama motorlarında ve kütüphane kataloglarında en çok aranacak anahtar sözcükler arasında “Gezi Parkı” bulunacak. Ama yaşam teoriyi beklemiyor ve yaşadığımız bu muhteşem pratikten acilen çıkarmamız gereken sonuçlar ve çizmemiz gereken bir yol haritası var. Bunun başarılabileceği konusunda iyimser ve umutlu olmamızı sağlayacak veriler de mevcut. Bu verilerin hiçbiri direniş karşısında iktidarın attığı ya da atacağı adımlarla ilgili değil, zira bugüne kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarının da teminatı. Yani, bizim kendi işimize bakmamız gerekiyor. Nitekim her parkın, her mahallenin bir forum alanına dönüşmesi, halkın doğru yönde bir çaba ve arayış içinde olduğunun da bir kanıtı. Şimdi bu enerjiyi somut kazanımlara dönüştürmek için önümüzde büyük bir fırsat var: yerel seçimler. Genel seçimlerin dinamiklerinin farklı olduğu gerçeğini ve iktidarın seçim barajını indirmeye yanaşmayacağını görerek, bugünden itibaren yerel seçimler için çalışmaya başlamamız gerekiyor. Gezi direnişinin içinden farklı bir siyasi oluşum çıkabileceği olasılığını şimdilik bir kenara bırakmamız gerektiğine, bu direnişten zaten bir “siyasi duruş” çıktığına ve zamana karşı yarıştığımızı bilerek elimizde olan malzeme ile nasıl helva yaparız sorusuna odaklanılması gerektiğine inanıyorum. Gezi Direnişine destek veren kitlelerin siyasi görüş bakımından heterojen bir yapıda olmasına rağmen daha fazla demokrasi ve özgürlük talebi etrafında birleştiği ve soldaki mevcut irili ufaklı siyasi partilerin hiçbirinin maalesef tek başına bu talebi hayata geçirebilecek bir donanıma, yapıya ve güce sahip olmadığını kabul ederek, birkaç somut öneri ve talebi tartışmaya açmak istiyorum:
1) Başta mecliste grubu bulunan CHP ve BDP olmak üzere, meclis dışındaki sol partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve kent bazında oluşan platformların temsilcileri bir araya gelerek daha geniş bir platform altında yerel seçim hazırlıklarına başlamalıdır.
2) Bu yerel seçimlerin her zamankinden farklı bir anlamı olduğu görülmelidir. Neredeyse bir aydır iktidarın zorbalığına karşı canla başla direnen ama boyun eğmeyen halka karşı siyasetin bir borcu olduğu bilinciyle her parti, her grup, her klik her türlü siyasi hesabı, beklentiyi bir kenara bırakarak hareket etmelidir. Bunu başaramayanları ya da bu fedakarlığı yapamayanları tarih affetmeyecektir.
3) İzlenecek en pratik ve makul yol bağımsız adaylar etrafında birleşmek olacaktır. Bu adaylar belli bir partiye mensup olsalar bile seçime parti kimlikleriyle değil “Gezi Direnişi Adayı” olarak girmelidirler. Bu adaylar belirlenirken mümkün olduğunca Gezi Parkı öncesi siyaseti temsil eden ya da onunla özdeşleşmiş isimlerden uzak durulmalıdır. Bir yöntem, Gezi Direnişine desteği kamuoyunca bilinen, halka sempatik gelecek daha popüler isimler olabileceği gibi, daha çok sol kamuoyunda tanınan ama herkesin saygısını kazanmış isimler de (aklıma gelen bir örnek Eşber Yağmurdereli) olabilir. Ancak her iki seçenekte de önemli olan, oluşturulan platformun adaylar üzerinde uzlaşması ve kamuoyuna söz konusu adayın bir partinin değil Gezi Direnişinin Adayı olduğunu deklare etmesidir.
4) Platform ve adaylar halkın demokrasi ve özgürlük taleplerine karşılık verecek çok somut, basit, anlaşılır, siyasi bakımdan heterojen kitlelerin ortak arzularını yansıtacak bir yerel yönetim anayasası/bildirgesi hazırlamalı ve bunu kamuoyuyla paylaşmalıdır.
5) Bunların dışında kişisel olarak inancım, AKP zihniyetinin ideolojik ve fiziksel saldırılarının birincil hedefi olan ve bu nedenle de ilk günden itibaren direnişin ön saflarında yer alan kadınların Gezi Direnişinin Adayları olmayı herkesten daha fazla hak ettikleri ve bu görevi herkesten daha iyi yapabilecekleridir. Adaylar belirlenirken bunun özellikle göz önünde bulundurulmasını dilerim. Başbakanın “3 çocuk” isteğine karşı kadınların kentlerin, kasabaların bütün çocuklarına sahip çıkma talebiyle karşılık vermesini istiyorum.
Bunlar şimdilik aklıma gelen, benim gibi birçok insanın da aklından ve gönlünden geçtiğini düşündüğüm bazı talepler. Gezi sürecinde yükselen toplumsal dinamiği kıvancımız ve sevincimiz olacak yerel seçim zaferleriyle taçlandırabiliriz. Buna ihtiyacımız var ve bunu hak ettik. Herkes el verirse bunu başarabiliriz.
Anonim ismini söyle seni seçelim. Ölümü göze almak, her ruhun harcı değildir. Bu, bir insana anında populist damgası yemesi için düşünülmesi gereken süre için çok yetersizdir. Örneğin ben de çoğu zaman populist bir tutum için de olduğumu düşüyorum ancak mesele bunun farkında olup hemen terketmektir. İnsanın kendini en tutarlı şekildeki ifadesi, mümkün sessizliği içinde, şeylere davranış tarzı ve kendini gerçekleştirme potansiyelidir. Sırrı Süreyya yı seçmeyebiliriz, hoşlamaya biliriz, seçimi toptan reddedebiriz ama greyderler ve gaz kapsülleri yalan söylemez. Gerçeğe doğru kazalım beraber, ölsek de orada, en güzel mezar hep bizim olacaktır.
Barış arkadaş güzel yazmış. Fikirler itici bir güç. Bu öneri, yapacağımız türlü mücadele tekniklerinin önünde belirmemeli. Bir yandan tartışılması neden olmasın. Seçilen kişi kim olursa olsun ( ben Eşber Abi yi istiyorum) bir süre sonra etrafında oluşturulan sevgi ve enerji, asli yıkım gücümüzü azaltır ve hayalgücümüz ve ütopyalarımız dirimselliğini yitirir. Sevgiler,
yazının geneline katılmakla birlikte, ayrıntılarda, üzerinde konuşulması gereken gri noktalar var.
1-hükümet istifa kadar “yıkılsın akp diktatörlüğü ” sloganı da aynı fikirlerle savunulabilir, ya da reddedilebilir. doğrudan sistemi değil de, siyasal rejimi hedef almaktadır. böylece de işin küresel ilişkilerini göz ardı ediyor gibi..
doğrusu yıkılsın tüm diktatörlükler olabilir, bence…
2- yerel seçimlerin önemi konusunda da haklısın. bu bir ikili iktidar -ki pratikte, iktidarsızlık demektir- durumu yaratma fırsatı doğuracak potansiyeller taşıyabilir.
bu nedenle sistematik genel seçim reddiyesi de benzer potansiyeller barındıracak durumlara da yol açar, diye düşünülmelidir.
3- anarşizm açısından handikap olan, iktidar isteyen, ona oynayan partilere oy verilmesi olabilir-ki ispanya biraz böyle olmuş anlaşılan.
ama mesela bir ikili iktidar oluşturabilecek pkk hareketi, gerçek bir muhalefet odağı olarak desteklenebilir,diye düşünüyorum.
Yazınızın son paragraf harici kısmı, son paragrafı yanlışlamak için yazılmış sanki…
1. İktidarın el değiştirmesi, hele CHP’ye geçmesi toplumsal devrime zaman falan kazandırmaz. Tam tersine direnişçiler için rehavete ve AKP merkezli muhafazakar cephenin sıklaşmasına sebep olur.
2. Belediyeyi almak direniş adına hiçbir şey kazandırmaz. Şu an belediye başkanlarının bu kadar güçlü gözükmesinin sebebi arkalarında iktidar partisinin olması. Valilerin ve İçişleri Bakanlığının yanında pek bi yetkileri yok. Sadece AKP biraz prestij kaybı yaşar o kadar.
3. 2009daki seçimlerde CHP ve BDP’nin oylarını toplasanız dahi AKP’ye yetişemiyor. O seçimde MHP’lilerin çoğunun CHP’ye oy attığını da unutmayın. Sırrı Süreyya’nın aday gösterilmesi durumunda oy vermeyecek ulusalcıları ve MHP’lileri düşünün. Bunlara bir de CHP destekliyor diye oy vermeyecek BDP’lileri ekleyin. İşlemin sonucunu yazmaya gerek yok herhalde?
4. Velev ki Sırrı Süreyya seçildi. AKP agresif bir politika izleyip ekonomik kaynakları keserse ikinci bir Nurettin Sözen vakası yaşanır. Bu durumda 2017 belediye seçimlerinde nurtopu gibi yeni bir RTE yaratmış olursunuz.. Türkiye’de halk, belediye seçimlerinde her zaman adaya ve belediye hizmetlerine oy verir. İnanmayan 2009 yerel seçimlerindeki Eskişehir, Ordu, Urfa gibi örnekleri incelesin.
5. Sistem partilerine hiçbir zaman güvenilmez. Şahsen CHP Bakunin’i desteklese oy vermem.
ben de şöyle diyeyim:
1. AKP’nin yıkılması toplumsal devrimin mevzi kazanması anlamına gelir iktidara gelen parti toparlanıp devletin mevzilerini güçlendirinceye kadar epey yol alınır. Nitekim AKP’nin iktidara gelişi böyle bir rahatlama kazandırmıştır, unutmayalım. AKP ancak 2005’ten itibaren devletin savunucusu bir partiye dönüşmüş ve ancak bundan sonra halka karşı saldırıya geçmiştir. Savaşta küçük de olsa bazı tepelerin ele geçirilmesini küçümsememek gerekir.
2. AKP biraz değil, çok büyük prestij kaybı yaşar. Belediyelerin kaynaklarının iktidarın elinde olduğunu biliyorum. iyi ya, bu durum iktidarla olan çelişkiyi daha da şiddetlendirir. Oyla gelmiş belediyeler iktidar tarafından kasıtlı olarak çalıytırılmıyor denir ve ellerindeki oy ve sandık demagojisi de alınır.
3. Toplumsal olaylara matematik oy hesaplarıyla bakmak yanlıştır. Eğer bir cereyan yaratılabilirse AKP’den bile birçok insan bu cereyanı yaratan adaya oy verecektir ki, bence s.s.önder bu cereyanı yaratabilecek tek kişidir. Bu cereyan yaratıldıktan sonra CHP içindeki ulusalcıların, BDP içindeki tutucuların falan hiçbir hükmü kalmaz.
4. Tahminlerinizi yaparken Gezi hareketinin yarattığı yeni cereyanı hesaba katmıyorsunuz gibi geliyor bana. Nurettin Sezen örneği çok gerilerde kaldı.
5. Ben de vermem. Bakunin de dese CHP’ye de başka partilere de oy vermem. Ama İstansul Belediye Başkanlığı özel .bir durumdur. ve bu, CHP’ye oy vermek değildir.
nihayet zileli epeydir sıkıntısını çekip çıkaramadığı baklayı çıkardı.CHP-BDP ittifakı rüyası altında CHP ye oy verme güzellemesi milli anarşi böyle oluyormuş.hani burjuvazinin ahırı için oy verilmezdi?biz politik anarşistleri eleştirmiştin bağımsız adaylara oy verip sırrı ertuğrul gibi özgürlükçü devrimcileri seçtikte kötümü yaptık onların yerine metinerler,bahçeliler,batumlar mecliste çoğalmasınımı isterdin.2 nolu anonim gibi yorum yapıp sırıya oy vermeyeceğini söyleyip devlet-iktidar 80 yıllık ezberiyle zihni ırkçı şöven kürt düşmanlığı ile örümcek bağlamışlara özgürlükçü devrimci toplumsal muhalefetin ihtiyacı yoktur onların anlayışına akp-chp-mhp çok uygundur kemalis ve neo kemalist hepsi zihni örümcek bağlamışlara uygundur sistemi yeniden üretebilirlerde zilelininde sistemi yeniden üretmesini beklemezdim yazısının so paragrafları hariç sistem alternatifi doğrudan demokratik özerk alanlar yaratmayı zehirlemekte nerden çıktı kaç yazısını koydun demir küçükaydından biraz öğren park forumlarında çapulcu parti ve seçimlere ilişkin görüşünü tamamen katılıyorum.bizim yapmamız gereken proleter kamusal alanda eşit ve özgürce müzakere ederek üreteceğimiz kendi yerel programımızı üretip açıklamak bu programı kendine program olarak alan kişi yada politik özneler açık süreçlerde adaylıklarını kendi yerelinde bütün seçmenin iradesine açık süreçlerde sürdürürse katılıp bunların içinden en özgürlükçü doğrudan demokratik kural kurum ve işleyişleri barındıranı tercih edebiliriz bunuda kimseye dayatarak değil tamamen özgür iradelerin ürünü yaparız.yukarıda yazısında zileliye haksızlık yapmadan en olumlu tesbitinin devlet-iktidar eliyle yukardan aşağıya yeni bir üretim ilşkisinin inşa edilemeyeceği tesbitini çok yerinde doğru bulduğumu söylemeliyim izmitte taner yelkenci sempozyumunda marksiz devlet ve hukuk sempozyumunda marksiz troçkist leninist ve stalinistlere sormuştum onlarda devletçi oldukları için mümkün olduğunu söylemişlerdi aslında ben marksa haksızlık yapamayacağımı kendi söylemediği halde marksizmin neden devlet-iktidar eliyle yukardan aşağıya yeni bir üretim ilşkisi kurulabilir şeklinde algılandığını sungur sarvan çünkü öyledirde ondan diyerek devlet-iktidar eliyle proleterya diktatörlüğü ile yeni bir üretim ilşkisi inşa edilir ama bu yukardan aşağıya sayılmaz dedi yutuptan 2 günlük sempozyum izlenebilir anarşizmin asıl güçlü yanı ve farkını zileli fark ederek yukardan aşağıya devlet-iktidar eliyle kapitalist üretim ilişkisinin alternatifi kömünal yeni bir üretim ilişkisi ve tarzının inşa edilemeyeceği gibi belediye iktidarınıda çok fetişleştirmeyelim iktidar hedefinden çok sistem alternatifi yerel program pratiklerine odaklanıp lternatif nüveler oluşturabiliriz.hükümet istifa konusunda il günlerde kendi gerici yanlış ezberi ile geziye katılıp desteklediğini zannedenler demiştim.onun yerine biz izmitte tayip çekilsin gençler yönetsin dedik inanın akp li gençler bile sevinip katılabileceği slogan oldu aslında bütün devlet ve iktidarlar çevre ve insan katilidir dememiz gerekmezmi?diyemeyenler yukardaki gibi chp güzellemesi yaparlar geziyi sonunda devlete yada başka bir iktidara pazarlama girişimide zileliden çıkacağı hiç aklıma gelmezdi zileli 100 puanlık uzmanlık sorusu ıstanbul belediyesi akp yerine chp de olursa senin kaderinmi değişir bilemem benim kaderim değişmez gezininde kaderi değişmez bu soruya cevabını merak ettim. bookchin in belediyeler ve dünya devrimler tarihini okuduysan bu yerel yerinde doğrudan demokrasi örneklerinden öğrendikleri ile rojovada devrim yapan rojova halkı sana ne hatırlatıyor?
gezi direnişi ulusalcıların başı çektiği bir harekettir.Buradan da chp ve bdp birlikteliği çıkartmak biraz hayal olur.Her ikisi de emperyalizme uşaklıkta birbirleri ile yarışmaktalar.Belediye başkanı da Sırrı Süreyya değil Öcalan olur zaten.O nedenle chp seçmeni bu oyunu yemez.chp belediyelerini ilçelerde görüyoruz.Al birini vur ötekisine.Bence Sırrı’ya oy arıyorsanız akp’ye güvenmelisiniz.çünkü ülkeyi akpkk koalisyonu yönetiyor.
Öyle ya da böyle… CHP’siz alternatif düşünülemediğine göre, CHP niçin S.S.Önder’i aday göstersin?
Mevcut tabloda…
CHP’ye dışarıdan aday dayatmak yerine…
AKP’ye muhalefet eden partilerin, siyasi grup ve çevrelerin, (bir cephe hareketi oluşturamamış olmalarına rağmen) CHP’li birisi üzerinde anlaşarak,
CHP’ye, “o kişiyi” aday göstermesi halinde, “oy vermek” çağrısı yapmalarına çalışmak,
bu yolda; AKP muhalifi olduklarını söyleyen parti ve siyasi çevreleri, ortak hareket etmeye davet etmek,
daha mantıklı olmaz mı?
böyle bir adaya Kürtler oy vermez ve AKP kazanır kesinlikle.
Torunlarının sunduğu gezi oyuncağıyla onlarla birlikte biraz daha oyna Gün Zileli Kürt hareketi senin söz oyunlarını yemez
Akp yi BDP li Sirri Süreyya önderle yikmak. hani su Apo önünde baskanimda baskanim diyen Sirri Süreyya ile. Zileli yi tavlamayi basarmis sovmen Sirri. Siz Sirri yi mecliste kürsü shovlarindan saklabanliklarindan bilirsiniz. Biz Sirri yi meclis kulislerinde AKP lilerle enseye tokat oraya parmak saklabanliklarinida biliriz. Imrali görüsmelerinde kendini tanri zanneden bir kacigin karsisinda gözüne far tutulmus tavsan gibi kalan bir zat i Istanbul Belediye baskani olarak görecegime 2. Abdulhamit i göreyim daha iyi…. Bu aydin taifesi hep böylemidir. Tam diyorken bakin Zileli kendisini ne ulusalcilarin ne diger tasfiyeci Kürt burjuva etkilerine birakiyor, öyle bir öneride bulunduki….böyle bu is, pespese üc dogru söyler aydincik , sonra öyle bi cozutur ki, imdat dedirtir. birakin akp de kalsin istanbul daha iyi. Sirri nin eliyle sol kimligin apo tapinmaciligina dönüsmesini görmektense istanbulun akp ile betonlasmasini göreyim daha iyi….
Hep söyle düsünülür , solun belli kesimleri kemalizmin etkisi altinda yada türk ulusalciligin etkisi altinda oldugu icin yada ayri kürdistan sözünden ürktügü icin kürt hareketine uzak durur. bir tabu da ben yikayim: bunlarin hic biri dogru degildir. türkiye solunun belli kesimleri Apo ya olan alerjilerinden dolayi bu hareketten uzak dururlar. bunun icin o kadar cok nedenleri varki…..düsünün bunun üzerine…
aponun başardığını becerememekten kaynaklı, devrimcilik kıskançlığı olabilir mi, bir düşünün abiler…
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/isci-partisinden-supriz-aday-h17231.html