Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Düşmanını Sevindiriyorsan Yanlış Yoldasın!

Direnişler

 

Solda, pek de sorgulanmadan benimsenmiş bir önkabul vardır: “Düşman sana saldırıyorsa doğru yoldasın demektir.”

Oysa bu yanlış bir önkabuldür ve bir siyasi hareketi kısa yoldan iflasa sürüklemek için bire birdir. Üstelik insanda kof bir şişinmeciliğe yol açtığı için de zararlıdır.

Çünkü düşman sana, doğru yolda olduğun için değil, çoğunlukla seni zaaf içinde gördüğü anda saldırır. “Bana doğru yolda olduğum için saldırıyorlar” şişinmeciliği ise zaafların en büyüğüdür.

Bana soracak olursanız, bir insanın ya da örgütün veya siyasi hareketin doğru yolda olduğunun öncel bir göstergesi olamaz. Bu ancak sonuca varıldıktan sonra belli olur.

Bununla birlikte, yanlış yolda olup olmadığımızı önceden ortaya koyan yanılmaz bir mihenk taşı vardır: Eylemin, düşmanını sevindirmişse, anla ki yanlış yoldasın ya da yaptığın eylem yanlış.

ODTÜ’de cemaatçi oldukları söylenen bazı başörtülülerin dışarı çıkarılması eylemi işte böyle bir eylemdir. İktidar mensuplarına ve AKP çevrelerine bakın, onların ellerini nasıl oğuşturduklarını görün, ne demek istediğimi anlarsınız.

Bazı arkadaşlar, bu eylemin başörtülü öğrencilere değil, cemaatçi yurtlar için propaganda yapan cemaat mensuplarına yapıldığı savunmasına sığınıyorlar. Hiç fark etmez; kime karşı yapılırsa yapılsın, bu eylem iktidar mensuplarını sevindirdiğine göre kökten yanlıştır.

Diyelim ki, orada cemaat mensupları kendi yurtları için öğrenci toplamak üzere propaganda yapıyor olsunlar, yaptığınız, ifade ve eylem özgürlüğüne karşı bir kısıtlama mı, değil mi? Bu, küçük çaplı bir diktatörlük mü, değil mi?

Ne yapalım, bırakalım da serbestçe cemaat propagandası mı yapsınlar, diye bir savunmaya sığınılabilir. Cevabım şudur: Evet, bırakın yapsınlar. Eee peki biz ne yapacağız? Ne yapacaksınız, siz de karşısına geçip karşı propaganda yapacaksınız. Hatta bu iyi bir fırsattır da. Cemaatçi propaganda yapanların karşısına geçersiniz ve cemaatçiliğin ne olduğunu anlatırsınız. Eğer propagandanız gerçeğe dayanıyorsa, ki dayanıyor, siz üstün gelirsiniz. Üstelik bu, sizin güçlü olduğunuz bir alanda bile, karşıtlarınızın propaganda ve eylem özgürlüğüne dokunmadığınızı, hatta onu güvence altına aldığınızı göstermesi bakımından propagandanın en güçlüsüdür de.

Bence solun, hâlâ batı burjuva demokrasisinden öğrenmesi gereken çok şey var. Batı burjuvazisi, karşıtlarının eylem ve söz özgürlüğünü güvence altına alır. İngiliz polisinin, gösteri yapan İngiliz anarşistlerine ve komünistlerine saldırı yapmak isteyen İngiliz aşırı sağcılarına karşı göstericilerin güvenliğini koruduğuna bizzat tanığım. Burjuvazi bunu, solcuları ya da anarşistleri çok sevdiği için mi yapıyordu? Hiç de değil. Kendi düzenini sevdiği için yapıyordu. Çünkü biliyordu ki, karşıtlarının söz ve eylem özgürlüğünü korumak kendi rejiminin güvencesiydi. Karşıtlarının söz ve eylem özgürlüğünü baskı altına alırsa ya da korumazsa, bunun, kendi özgürlüğünü de tehlikeye atacağını çok iyi biliyordu.

Bolşevikler, karşıtlarının söz ve eylem özgürlüğünü “proletarya diktatörlüğü” adına ortadan kaldırarak aslında kendi özgürlüklerini de kaldırmış oldular. Stalinist diktatörlük, Bolşeviklerin “proletarya diktatörlüğü” teorisine dayanarak Bolşeviklerin özgürlüğünü ortadan kaldırmakla kalmadı, yaşama haklarını bile ellerinden aldı. Öyle ki, Stalinist diktatörlük on binlerce Stalinistin bile mezarı oldu.

ODTÜ’deki bu münasebetsiz eylemi yapanlar Gezi hareketinden hiçbir şey öğrenmemişler. Bu, yeni dönemde kötü bir başlangıç oldu. Umarım, bu eylemi yapanlar kısa sürede bunun farkına varırlar ve bütün hareketi şaibe altında bırakan böylesi bir saçma eylemin yanlışlığını ilan ederek hatadan dönerler.

Gezi hareketinin başlangıcından beri elde ettiğimiz kazançları bir mirasyedi gibi harcamaya kimsenin hakkı yok. Hem de dar örgütsel çıkarlar uğruna.

 

Gün Zileli

7 Eylül 2013

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

 

 

 

78 Comments

  1. Anonim

    Demokratik eyleme müdahale edildiği eleştirisinden gidersek etik kaygımız var, cemaati takiye yaparak yenmeye çalışmak ne kadar etik? Değil. Mümkün mü? Şu ana dek ele geçiremedikleri herhangi bir kurum olmadığını düşünürsek mümkün de değil. ODTÜ’lülerin davranışı doğruydu.

  2. Anonim

    Bu yazıyı yazarken halen hapiste olan devrimci tutsakları, karikatürize olmuş parlementer muhalefeti, hiç durmayan yıkım/inşaat makinesini, dayatılan tartışmasız meşruiyet zemini olan dini gözden kaçırmışsınız. Tuskoncu paralel devlet örgütlenmesi olarak cemaati ve eylemlerinin sorumlusu(burda da kadın hareketi adına üzücü bir şeyler var) cemaat örgütü üyelerini de görmüyorsunuz. Sanıyorum türban illüzyonu diye bir şey burdan literatüre girecek. İspanya’da Franco’nun rahibeleri de erken doğup, Türkiye’de şakirde olmadıklarına üzülsünler. Talihsiz ve faşizan devleti ıskalayan bu yazı, egemenler adına sevindirici olmuştur eminim.

  3. Dinle Burjuva

    Odtü’lü arkadaşlar mevcut medya ve mülkiyet yapısını dikkate alıp medyada siyasal iktidarın ve aydınlarının bu eylemi nasıl manipüle edebileceklerini düşünmeleri gerekliydi. İster örgütlü ister bireysel olsun Devrimciler eylemliklerini oluştururken eylem ve protestoların muhtemel sonuçları üzerinde düşünmeleri elzemdir. Cemaatin karşı propangandayla teşhiri üniversiteden kovulmasından daha doğrudur… Üstelik Odtü gibi sol’un güçlü olduğu yerde…

  4. azadi

    bu eylem tarzı hiç bir şekilde kabul edilemez.

    güçlü bulunduğun yerlerde bunu yapamazsın.

    zayıf da olsan yapmamalısın.

    başka eylem biçimleri geliştirmemiz gerekiyor.

    karşıtlarımıza yaşamı dar ederek direnemeyiz.

    bu tarz bir yerden sonra döner bizi de vurur ki bunun örnekleri pekçoktur.

    devrimcilerin güçlü oldukları semtlerde yaşanmış kavgalara bakmamız yeter.

    burada ben güçlüyüm o halde benim dediklerim olacaktır,mantığı yerleşir,kaldı ki yer yer yerleşmiş de…

    evet karşıtlarımızın eylem yapabilme özgürlüklerini güvenceye almadan, yaptıklarımızın da hiçbir anlamı olmaz.

    germinaldeki bir sözü hatırladım şimdi:sizin burjuvaziye olan öfkeniz olnlar gibi olma isteğinizdendir.

    sadece kendimiz için değil bize en düşman karşıtlarımız için de eylemde özgürlük…

  5. Anonim

    Lenin’ in guzel bir lafı var, ” devrim olmadan devrim ahlakı yaşanmaz”

  6. Anonim

    Sanıyorum yazı ve savunucularında politikayı bir efkar(fikirler) panayırı gibi görme eğilimi var. Yeni toplumun ufku bize ezberletilen “her görüşe saygılılık” & devletin çekildiği alanları kaplayan cemaat “karşıt”ımıza yer açmamız gerektiği fikri vs olmayacak. Bu “karşıtımızın” karşıtlarıyla ilgili ipe sapa gelmez fikirleri için duyuru siteleri ve medyasına bakılabilir, uygulamalar için de siyasi davalara bakılabilir. Ayrıca şu “karşıt”ın içini de boş bir zamanınızda doldurun; çünkü kendileri de kadrolaşma, insanları fişleme,hükümete muhtıra verme, devrimci harekete küfür etme, üstünlüklerinden sebep hoşgörme ve bol bol ağlamak dışında bir şey bulamadılar.

  7. Ali

    Sanıyorum Almanya’da solcuların sokaklara çıkmak isteyen Neo-Nazileri fiziken engelleme girişimlerinden haberdarsınızdır. Alman solcularına “bırakın onlar da kendilerini anlatsın, siz de anlatın” demek çok saçma olurdu.
    AKP ve Cemaat propaganda yapacak diye çekineceksek bence sokağa bile çıkmayalım çünkü Başbakan’a yönelik protestoyu “uydunun atılmasına karşı çıktılar” diye duyuracak çapta olduklarını biliyoruz.

  8. özgürlükçü

    cematçı yurt yurt propagandasına karşı ne yapmalı?sorusuna daha özgürlükçü demokratik ekonomik yurt çalışması yapmalı tabiki bunun çok zor olduğunu asıl yapılması gerekenin bu tarz alternatif yurt barınma çözümleri üretemeyen ne yapar?direk sen cemaat propagandası ile öğrencinin beynini yıkıyorsun diyerek engeller.aslında olayın sol cenahta laikçi,ulusalcı millici sistem değil sadece akp ve ıslamcı karşıtı kesimden etkilenen gençlerin basit bir tepkisinin bile hangi seviyede odtü nün itibarsızlaştırılmasına neden olduğunu düşünürsek bu sadece akp ıslam karşıtlığına zilelininde belli seviyede neden olduğunuda hatırlarız.olayın başörtülü öğrencilerin ödtü de engellenmesi şeklinde algılanmasıda gerek ödtü gerekse gezideki direnişin toplumsal karakterinde anti-kapitalist Müslüman ve başörtülü gençlerinde ilgi ve desteğini almış hareketi kendi ezberi ile kendini dayatıp bilip bilmeden daraltan sol çocukluk hastalıklarından arınamayışımızla ilgilidir.toplumsal devrimci mücadelenin temel karakteri bütün anlayış ve pratiklerin kendini gerçekleştirme özgürlüğünden beslendiğini ve sistemin mağduru bütün kesimleri kapsayıp hiçbirini dışarda bırakmayan katılımcı proje ve program olduğunu anladığımızda başaracağız.

  9. Gün Zileli

    haberdarım ve doğru bulmuyorum. Bunu da ayrıca tartışırız.

  10. gicigmen

    Bugün basiörtülü bir kiz gördüm.Bakisi yakti beni..
    Göz atsaydi bana bir dinine degil ama ona cook inanacaktim..

    Her basörtülü Akpli degildir.
    Her Akpliye oy veren basörtülü degildir..

    Her Akp ye oyveren AKPli degildir!
    % 99 akpli degildir.. ona oyversede

    Sanirim 60larda IP ye oyveren büyük cogunluk sosyalist olmadan sosyalistlere oyverdigi gibi birsey..

    olay gicig gibi( Hicbirseyden haberim yok)

    Hersey cok gicig..

  11. karahasan

    Devrimcilik gercekten zor.Buyuk bir sabirla bize yapilmasini istemedigimizi bizlerde baskasina yapmamayi ogrenirsek burjuvazinin bilinc duzeyi gerisinde kalmayiz.Guce tapinma ve gucun altinda ezilmektir.Onemli olan gucluyken bile gucsuzun hakkini savunabilmeyi bir yasam ilkesi haline getirebilmektir. Hala kucuk grup yapilarinda kendini dunyanin merkezine koyarak sozum ona toplumsal sorunlara cozum uretilmeye calisilmaktadir. Mevcut Orgutsel yapilarin ufkunu așmadan amip gibi bolunmeleri onlemek mumkun gorunmuyor.Bu rekebetci tutum așilmadan yanlis eylem anlayislari artarak devam edecektir.Kimse cesaretle yanlișlarin uzerine gitmeye calișmiyor.Gun arkadasin yazisi bu acidan cok onemli bir uyari yazisidir ve cok ciddi tartișmamiz herektiginin altini cizmek gerek.

  12. Yusuf Cemal

    Gün Zileli’nin durum analizi tamamen doğru. “Güçlü olduğumuz yerlerde biz ezelim, güçlü olmadığımız yerlerde bizi ezdiklerinde teşhir edelim” türü taktikleri savunanların nasıl güçleneceğimize ya da bu taktiklerin karşı tarafı nasıl zayıflatacağına dair bir kanıt sunmadıkları görülebiliyor. Yani bu taktikler sıradan AKP’ye ya da CHP’ye oy vermiş insanlarda bize doğru bir eğilim mi oluşturur? Yoksa bir tür seçmeli birikim mi gerçekleştirir? AKP’ye oy vermiş olanlar, vay solcular güçlü olunca bizi eziyor, hadi onlara katılalım mı diyecektir? Yoksa kendi önyargılarına daha da sıkı mı sarılacaklardır?

    Gün Zileli’ye benim tek itirazım, bu analizini ilkeler düzeyine yükseltmesi. Ne zaman olaylardan soyutlanmış ilkeler duysam tüylerim diken diken oluyor. 🙂 Stalinizmi stalinizm yapan, eski kavramların içini daha korkunç içeriklerle doldurmak değildi. Stalinizmi stalinizm yapan, ilkeler düzeyine çıkarılmış fikirlerin, sorgulanamaz fikirlerin içini yeni içeriklerle doldurmasıydı. O kavramların, fikirlerin sorgulanamaz olmasının nedeni, ilkeler düzeyine çıkarılmasıdır. Ve aydınlanma yaşamamış toplumlarda ilkeler her zaman dinsel bir huşu ile iç içedir.

    Burada da benzer bir durum var. Düşmanını sevindirmek bazen gerekir. Onun boş hayallerini, kuruntularını beslemek vs. İki örnek, bolşevikler iktidarı aldıklarında Milyukov sevinmiştir mesela. Çünkü, o kocaman kaosu durduramayacaklarını ve bundan sonra güçlenemeyeceklerini düşünüyordu. Sonuçlarına baktığımızda bolşeviklerin kaosu durdurduklarını ama bunun için çok fazla şeyi feda ettiklerini düşünebiliriz. Benzer ama tersten örnek de şu: Thaelmann, Hitler şansölye atandığı gün “Bu Hitler’in en güçlü olduğu gün” der. KPD açıkça Hitler’in başa geçmesine sevinmişti. Zaten Papen’le Hitler arasında fark yok diyenlerin, böyle bir olayda sevinmelerine şaşırmamak gerekir. NSDAP, KPD’yi böyle sevindirici ilüzyonlarda tutmayı iyi becerdi. Thelmann’ın sonunu biliyorsunuzdur. Dolayısıyla bu analizi ilkeler düzeyine çıkarmak bence yanlış.

    Dolayısıyla Nazilerle ilgili başka bir analize ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü hem sınıfsal olarak, hem düşüncelerinin “başka tanrıların şarkıları” olmasından dolayı farklı bir analizi hak ediyorlar. Neonazileri kazanmak zorunda değiliz.Tam tersine onların düşüncelerini soyutlamak zorundayız. Onlar yeni insanlarını güçlü görünerek elde ediyorlar çünkü. Bunu fiziki olarak mı yapacağız, yoksa düşünsel bombardımanla mı yapacağız, sınıfsal karşı koyuşla mı yapacağız, bunlar taktik meseleler bence.

    Oysa AKP’lileri kazanmak zorundayız. AKP’lileri, AKP’ye oy veren ve şimdi bize küfreden milyonları kazanmayı düşünmeden devrim felan yapamayız. Dolayısıyla “ezdiğimiz yerde ezelim, bizi ezdiklerinde arabesk yapalım” fikri, hala yenilen olmayı isteyenlerin “küçük olsun, benim olsun” arzusunun ifadesi olabilir ancak.

    Kısacası, elinde benzin bidonuyla müslüman yakmaya kalkan neonaziyi fiziki olarak engellemem mümkün ve yerinde. Ama cemaatçi olan ve insanları kandırmak için oraya gönderilmiş insanları fiziki olarak durdurarak mağdur edebiyatına sığınmalarını sağlamak tamamen mantıksız bir edim.

  13. kıvanç

    Merhaba,
    Yapılanı, kısasın meşruluk kazanmış olmasına rağmen olabilecek en nazik biçimde konulan bir tavır olarak görüyorum.
    Batı öykünmelerinin ise dilimizden çıkarmanın bir çalışmasını yapmaktan yanayım. Batının dünyasına ait olanları batı dahil kimsenin bu çevrede çalıştıramadığı düşünmem benim ve benim gibilerin eksiği midir?. Batının burjuva demokrasisinden gördüklerimizi devlet ve rejime uygulatmaya çalışmak devrimcilere uygulatmaya çalışmaktan daha iyi olmaz mı sizce de?
    Bir alana sahip çıkmanın ve orada artık faşist odaklara karşı söz sahibi olduğunu böyle münasipçe göstermenin neresi tuhaftır?
    Selamlar.

  14. Ayhan Kırdar

    Sanıyorum bazı noktalar hala gölgede kalıyor :

    – ODTU öğrencilerinin dışarı çıkmaya mecbur ettikleri kişiler “başörtülü” masum “bacılar” değil, cemaat propagandası için oraya gelmiş olan militan kişilerdir.

    – Dışarı çıkmaya mecbur etitkleri diyorum, çünkü gerçekten bu kişiler öğrenciler tarafından dışarı çıkarılmıyorlar. Sadece teşhir ediliyorlar ve bundan rahatsız olup kendileri çıkıyorlar.

    – Videoları lütfen bir kez daha izleyin. Cemaatçinin yanına gelen öğrenci elinde bir pankart tutuyor ve bu pankartta hakaret içeren hiç bir şey yazmıyor. “Dikkat Cemaat” yazıyor.

    – Yanına gelen öğrenci ile ağız dalaşını başlatan kişi cemaat militanıdır. Öğrenci sataşmıyor.

    – Cemaat militanı ODTU öğrencisi değil. En azından bunu gösterecek bir hareket yapmadığını biliyoruz. Oysa militanı teşhir eden kişi bir öğrenci.

    Şimdi bunlar somut gerçekler, gelelim ikinci planda kalan verilere :

    Sevgili Zileli, bir aydın olarak devrimci gençleri devrimci bir ahlaka ve doğru bir taktik duruşa davet etmen senin sorumluluğundur. Düşmanını sevindiriryorsan yanlış yoldasın önermesi de gayet yerinde. Buraya kadar tamam. Ancak bir de reel mücadele pratiği var.

    Bu ülkede bir kendini padişah ilan etmiş bir başbakan var, kendine kendi ülkesini fethetme ve rher kılcal damara islamcı faşist düzeni zerk etme misyonu biçmiş. Bu çocukların okuduğu okula da üç bin polis, gaz bombaları ve TOMAlar eşliğinde işgal komutanı gibi geliyor. Bu çocuklar (ve yani biz) onun cemaatçi polisine direnirken beş arkadaşımızı toprağa veriyoruz. Yandaş, kolpacı basına göre cemaat de her türlü amerikancı pilsik de gayet meşrudur. Roni, Ufuk ve buradaki gicig gibi ahlak ve izan fukarası liboşlara göre cemaat de bir sivil toplum bir şeysidir..sayın başefendi canı kimi isterse onu hapse attırır, onun polisi kimi isterse döver işkence eder, öldürür.. eh be kardeşim yahu, cemaatçi militanlar bir yerde de olmayıversinler.. gelip gözümüzün içine içine pisliklerini kusamayıversinler..

    Diyeceğim ki şu ki bu iş Almanya’da marijinal bir kaç züppenin nazicilik oynamasına benzemez. Bu adamlar zaten güçlüler ve her yerdeler. Ve fakat artık meşru değiller. Herkes ne mal olduklarını biliyor. Gezi’den önce olsaydı çoğunluk “ya ayıp olmuş başörtülü bacılara” diyecekti.. Ama şimdi kimseler yemiyor. Geziden sonra başbakanın da cumhurbaşkanının da itibarı Akit gazetesi kadar kalmıştır. (ya da Taraf diyelim tam otursun yerine)

    Ne olmuş ODTÜ’de ? Benim baş örtülü bacımın üstüne işedileeeerrrr.. he babom he.. biraz da konuşmasınlar, biraz da olmasınlar, biraz da sussunlar yahu…

    Hülasa : eylem taktik olarak yanlış olabilir ama stratejik olarak karşı taraf zaten boşa düştüğü için bunun hiç bir önemi yok. ellerine sağlık gençlerin…

  15. Anonim

    EGER FRANSIZ SOSYALIST PARTISI VE ONLARIN AYDIN ENTELEKTUEL AVANESINI SOL SAYIP ONLARA GELECEK ZARARI SOLA GELMIS BILENLER VARSA, BILINIZ SIZLERDEN DEGILIM….

  16. Anonim

    esnek olmakla beraber cizgileri cekmek zamanidir…esnek olmanin zamani , cizginin ne tarafina saf tutulacagi ile ilgilidir, saygisiz sapitmis emperyalist saldirganliga karsi, hic guvenmesekte, en libos solculara bile aciktir cephemiz, ,, ama lufen bize amerika ve obamanin iyi bir liberal oldugunu soylemeyiniz, suriyeye kimyasal atip suriyeye saldirmak, bilinen emperyalist amaclar, siz bizi salakmi saniyorsunuz, herkes herseyi biliyor aslinda, zileli onceki yazsinda beni sasistti, ben onu fifti fiftici savas kariti, dolayisiyla utangav emperyalist mudahaleci gormustum(hala da gorurum ulusalciliga sapmamis aydinlar ara sira sol konusuyolar ama sonra ufuk uras oluyolar guven olmaz)

  17. Anonim

    meger Fransiz sosyal fasist emperyalist partisinin turkiyede bi ton iliskileri varmis, hala eski kolonyal eski heveslerin adami olabilmak, ? nasil bir kisilik ve karakter gerektirir diye sormayin,obama yada hollande olmak icin. nasil bir modern hayvan olmak gerek, nasil insanligin butun sloganlarini sikmek gerek, yada nasil donek olmak gerek, ben kendimi zorladim ulan bi yerden sonra olmuyo, bu bi karaktermi irkmi, ufuk uras cengiz candar, olunmaz dogulurmu, biri beni aydinlatsa…cocugumu okutmaktan vazgectim ya buyuyunce cengiz candar olursa,enin ardic ya ondan olursa, kabus , siddeti seviyorum ben , iktidara ulsairkende ulastiktan sonrada, , kalkin iktidari sirasinda beni kimse engin ardic ,cengiz candarin sulalesini kurutmaktqn ayri tutamaz, ya devrim oyle olacak yada hic olmayacak, genelin cikari, genelin cikarini asan bir , edepsiz karsi devrimcilerden intikam almak, bu özgurlugumumu halka onaylatirim, yada onlar beni olddurur ortasi bir devrimcilik yoktur, cocuklarima intikal ettirmessem bu nefreti essegim.. o kariyer solda soyle baslar, vietnama karsisindir, ama direnislerde tas atilmasina da karsisindir, sen ikbal vaadediyosundur balam:)))) ama das atmayin diyenler sizin obamanizi izliyecegiz, ve safimiz belli tas atacagiz, gerekirse, size bile—-

  18. Anonim

    ben engin ardic in soyunun sopunun genel toplum yararina ortadan kaldirilmasi ve soyunun sopunun kurutulmasina taraftar olursam hangi turden bir irkci olurum, bence bu yapilmali, cengiz candara da yapilmayi, kurumali bunlar…

  19. Anonim

    cengiz candara yasam hakki tanimak, ??? soyuna tanimam, sanirim Stalin hakli idi siz burda didisin,:))))

  20. Anonim

    stalinizm dedikleri sey , turkiyeye uyarlarsak dogu perincek ve ahmet altan sulalaesini kurutmaktir, bu iyi biseymidir, evet iyi biseydir

  21. Anonim

    bana yalan ile saga sola dalmak deyin size cerlo de ponte deyim, bana hollywoodun cokusu ve yuzkarasi deyin alt dudagini optugum orospusunu sur dibine birakin derim birakin ki memelerini aldirmakla insanliktan uzaklastigini bilsin…bu kadini sanatci sayanlardan tiksinmeye devam ediyorum, sezen aksuya politik tavir alma musaadesini verenlerin sulalesini , bu kari faydaci bi orospu, kirk uzeri sevmiyo ustelik

  22. Anonim

    Belli ki provakosyan için gelmişler oraya çünkü yol için eylem yapan gençler var. Kaldı ki geçenlerde feto nun bir videosu yayınladı arama yapılırken gençlerin kaldığı eve toz ve silah konulmasını böylece hem terör hemde uyuşturucudan ceza alacakları söyleyerek yol gösteriyordu.Basının tek yönlü haberleri provakasyon amaçlı olabilir. Unutmuyalım ki din tüccarları özgürlügü sadece kendilerine istemektedir.
    Babahak

  23. m.aliŞér

    nadam birilerinin sülalesinin ortadan kaldırılmasından söz ediyor ve sorsan “mizah” olduğunu söyleyecek…

    bunların fikirle alakası yok… okunmasının engellenmesini sansür mü sayacağız?

  24. m.aliŞér

    işin ucu bu sayfalara kadar gelmişken, anarşist düşünce ve hareket için bir endişemi daha ifade etmeye çalışayım… birilerinin anarşist ahlak polisliği olarak nitelemesine aldırmadan bu endişemi dile getirmenin zamanıdır, diye düşünüyorum.

    her tür iktidarın karşısında olarak mücadele ederken, elbette yan yana durup, gerektiğinde yardımlaşma ve dayanışma içinde olacağımız başka anlayışlar, başka görüştekilerle olan ilişkiler konusu önem arz ediyor. bu tip grupların iktidarı ele geçirme hevesleri, mücadele tarzlarına da yansıyor.

    malum , iktidar için her araç ve yöntem bir noktadan sonra mubah oluyor; tek tek insanların ve hatta örgütlerin niyetlerinden bağımsız olarak, iktidarın doğasından kaynaklanan bir sonuç bu… ahlaki vb kaygılarla bu Makyavelizmi göze alamayanın bu iktidar yarışında işi bitiktir.

    biz anarşistlerin asla kabul etmeyeceği, hatta asıl tahakkümün nüveleri olduğu için karşısında olduğu mücadele biçimleri.

    dolayısıyla tarzlarımız farklı, hatta çok zaman karşıt. bizim için, özgürlük ve etik-sorumluluk- biri birinin karşıtı değil, tamamlayıcı cüzü…açık olmak gerekirse, kimse iktidarıa olan kinini islamı yaşamak isteyene karşı bir hınca çeviremez, bu anarşistçe olmaz…iktidar heveslilerin tarzı olur.

    genellikle soldan ve uzak geçmiş olarak da alevilikten gelen bir insan profilimiz olduğu çok açık. bu nokta bize, geçmişin acılarından vareste olamasak da, bu acıların tortuladığı bir hınç psikolojisinin üzerimizdeki etkisine karşı uyanık olma gerçeğini gözardı ettirmemeli, diye düşünüyorum.

    başkalarının iktidar oyunu oynarken sıçrattığı pislik bizden uzak olsun…
    bu yazı sanki gereksiz gibi algılanabilir, belki odtü olayında anarşistlerin hiç dahli olmasa dahi, benzer durumlarla karşılaşmak her daim olası…üzerinde düşünülmeye değer bir nokta bence….

  25. Yeni Devrimci

    Aslında eylemde cemaatçileri okuldan çıkarmak gibi bir şey de yok benim gördüğüm kadarıyla. Fiziki bir saldırı yok yalnızca başlarına gidip “dikkat cemaat var” yazılı pankart tutuyorlar… Teşhirden hoşlanmayan cemaatçiler kendisi çıkıyor okuldan fiziken tutup atmıyorlar. Gidicem diyince zaten git biz sana burada çalıştırma yaptırmayız diyorlar… En azından videoda böyleydi. Yoksa bildigim kadarıyla ODTÜ de pankarta alan gerek yok tutup dışarı atacak gücü var solun… Nitekim İstanbul üni’de ülkücü faşistlere aynen bu yapılıyor…

  26. Barış

    Çok ama çok önemli bir yazı. Sol için, zamandan, ülkeden, iktidardan bağımsız, evrensel insan hakları var mı, yok mu? Konu bu. Eğer varsa, ifade özgürlüğü onlar arasında yer alıyor mu? Eğer yer alıyorsa, evrensel haklar, sınıftan, siyasi görüşten bağımsız olarak “evrensel” birer hak değil mi? Cemaatçi de olsa herkesin! Yok eğer ifade özgürlüğünü evrensel bir hak olarak tanımıyorsak, “evrensel” olduğu iddia edilen insan haklarından hangilerini sahipleniyor hangilerini sahiplenmiyoruz? Ve başkalarının “evrensel” dediği bazı hakları reddederek, başka siyasi akımlardan daha geri bir noktaya düşmüyor muyuz?…

  27. İliyiç

    Üniversitelerin Sermaye ve piyasayla nasıl bütünleştirildiğini cemaatlere nasıl bir zemin hazırladığı genellikle unutulan bir şey oluyor. Toplumsal muhalefet ve partiler bu ilişkiyi teşhir için varlar. Var olmak yetmiyor kurmakta gerekli. Devrimci Politika gerçekten de Egemen mülkiyet rejimini bütün hakimiyet tarzlarını ve gündemini ciddiye alıp siyaset yapmalı ki masumiyetten kurtulup siyasi özne haline gelmeli… Odtülü yoldaşların bir hatası varsa mevcut siyasal saflaşmalardan kendilerini soyutlamalarıdır ya da doğru değerlendirmemeleridir…

  28. m.aliŞér

    bu olay için değilde, genelde tavrımızın farklılığına dair bir hatırlama idi amacım… adalet gibi bir değeri umursuyorsak, “aynıyla mukabele”… (fiziki ya da psikolojik) şiddete karşı şiddet…
    önemli olan, dediğim gibi, amaçları iktidara karşı “yeni iktidar” isteyenlerle güç birliğinde ilkelerimizin ve amaçlarımızın da araçlara kurban edilmemesi…tersinin de tabi…

  29. Hayalgücü

    Yazının tamamına katılıyorum. Ama solumuzun buna uygun bir kültüre sahip olmadığını biliyoruz. Tersine, o kadar kutuplaşmacı ve tepkisel bir kültür oluştu ki, bizi karanlık bir gelecek bekliyor. Umutlu değilim. Artık ülkemizde sol dediğimiz şey, küçük grupların sığ ve yüksek sesli şamatalarından ibarettir.

  30. gicigmen

    Iki kiz tartismis.Türkiye tarisiyor..Dünyada tartissin..Tarihi olay..
    gicigmi gicig..

  31. anonim 2 ve

    2 gündür bu yazıya eleştiri yorumları yazıyorum ama üstüne alınıp cevap veren çıkmadı. Artık çok bir şey yazmak istemiyorum. Komşu ülkeye geleneksel yöntemlerle savaşmadığı için savaş açacak, örgütlenen işçiyi polis zoruyla kovalayacak ve her türlü kirli yöntemle paralel devlet örgütleyen cemaatin burjuva demokrasisi varken, cemaat protestosundan stalinizme girilmiş. Linçte ortaklaştığınız kitleyle anılacaksınız. Neonaziler gibi yenilik, özgünlük, iktidarı ele geçirmek vb. de conatus, determinizm ve özgürlük gibi derin sorunsallara girmeyi gerektiriyor. Kısaca söyleyeceğim liberteryen ve anarşist arkadaşlar linçte ortaklaştığınız kitle bana Trotskiy’i rahmetle andırdı. Bu tutumunuz anarşizmin vb akımların sağ sapmalığıyla ilgili ders mahiyetinde. Herhangi bir karşıt yorumdan önce askıdaki sorular cevaplansın.(iktidarı ele geçirmek diyen aptal arkadaşlar için: sovyet, şura, proleterya(bu özelikle önemli), prekarya, nomenklatura(bu acaba sizin boynunuzu büktüğünüz seçkin mağdurlar mıdır?) anlamları araştırılmalı)
    Germinal’den sevdiğim: madeni patlattığı sahnedir.

  32. Yusuf Cemal

    Anonim 30. Verilen cevaplari iyi oku. Oralarda senin yazdiklarina da cevap var. Eger seninkilere cevap verilirken AKP ve cemaatin yaptiklari uzerinden gidilmiyorsa bunlar harc-i alem olduklari icin. Dusmanin ne kadar korkunc oldugu, onlari donusturme yontemimizi daha keskin kurgulamamiz gerektigi anlamina gelir, yoksa kendimizi savunma adaciklarina kapatmamiz, guclu oldugumuz yerlerde ezmemiz, gucsuz oldugumuz yerlerde simdilerde teshir denen ahlaki guduleri gidiklama yontemini tutturmamiz anlamina gelmez. Ve tabi lutfen, eger tartismak istiyorsan, nickname vs. kullan. Kim hangi anonim karisiyor. Belki simdi bile karisti. Hangi anonime cevap verdim acep?

  33. Koçer

    Gün merhaba, Bence doğru bir tespit değil. Kendi söyleminden doğru kendi tezini çürütüyorsun. Bu savunduğun durum düşmanın beğendiği ve öne çıkarmaya çalıştığı bir durumdur. Hatta bu konuda onlarla hemen hemen aynı şeyi söylemişsin.

    Somutlarsak; Tuzluçayırda halk onların da özgürlüğünü savunarak projeyi engellemeye çalışmamalı mıydı? Ajitasyon olsun diye örnek vermiyorum.

  34. Gün Zileli

    Nasıl böyle bir mantık yürütebilirsin Koçer? Söz özgürlüğünü savunmak ve güvence altına almak başka şeydir, halk ve özgürlük düşmanı projelere karşı çıkmamak tamamen farklı şeydir. Sen benim söz ve eylem özgürlüğünü savunan görüxümü tutmuş, mücadele etmemek noktasına getirmişsin.

  35. Gün Zileli

    Daha da kısa cevabım şudur: Tuzluçayır halkının direnişinin AKP iktidarını hiç de sevindirmediği kanısındayım. Yapılması gereken bu tür mücadelelerdir işte. Yoksa başörgütülü kızları kovalamak değil.Bize yakışmaz.

  36. gicigmen

    Olayin arkasinda daha igrenc bir olay var.. Kimse oraya girmiyor..

    Akpliler ,Hükümet olarak nasil olurda akpli yurtlari olur?
    Sol gruplar,hiziplerde bu bir ölcüde hosgörülebilir ama bir Iktidardaki hükümet Partisi icin kabul edilmez bir olaydir.
    Ülkeyi kutuplastirir vede bu istenmeyen olaylarida yaratir..
    Akp nin yaptigi tam bir hizipci,tarikatci,kücük ruhluluktur yavsakliktir..
    Olayin altindaki olay budur. Cok igrenctir..

  37. m.aliŞér

    sorunun iyi anlaşılması için, tekrarda yarar var ki; konu burada akp ye karşı verilen direnişi itibarsızlaştırma değil. akp asıl, çekirdek “derin” devletin şimdiki egemen yüzü durumunda… bu açıdan bir şüphe yok. görünen o ki, ulus devlet hegemonyasını, “siyasal islamın” söylem ve yöntemlerini kullanmaktadır.
    egemenliğin yeni “yüzü ” olarak, akp şahsında çekirdek ulus devlet kendi hegemonyası için, “uygun bir müttefik olarak” akp yi uygun bulmuştur. (kendisi için akıllıca ve geçmişine binaen cesur bir tercih).
    bunda hemfikirim…

    sorun madalyonun öteki yüzünün anlaşılMAMASINDA…

    DEVLETİ TANIYAN HERKES ONUN, KARŞITLIKLAR ÜRETEREK VE DÜŞMAN YARATARAK İKTİDARINI OLUŞTURABİLDİĞİNİ göz önünde tutarak süreci tahlil etmekte yaşanan sıkıntıdan kaynaklanıyor.

    karşıtlık üzerinden iktidar üretme diyalektiğinde gördüğüm o ki, merkezin “siyasal islama” teslimiyetine paralel olarak, buna en uygun karşıtlığı, daha doğru ifade ile “icazetli düşmanlığı” “din düşmanlığı” söylemi üzerinden marksizmin bizdeki çarpık örnekleri olarak kimi sol gruplar ve tkp-soL gazetesi ile inşa etmeye çalıştığıdır.

    adı geçen gruplar,devlet oyuncularının kurduğu bu diyalektikte, tersinden iktidar adayları olarak, kendilerine uygun ortam aramaktadırlar…
    bu bağlamda biz anarşistleri ve bu oyunda rol almak istemeyen herkesi, “örgütsüzlük(!)”, “siyasal olmayan direniş örgütlemek”, “gezi ruhu”, “liberallik”le suçlamaktadırlar.

  38. Koçer

    Aslında bildiğin gibi başörtülü kızları kovalamak değil mesele. Bu videolardaki üç şahıs makam araçlarıyla gelip yine oradan makam araçlarıyla uzaklaşıyorlar. Öğrenci değiller. Ve onları uzaklaştırmak isteyenlerde aynı kişilerin aynı amaçlarla geçen senelerde de geldiklerini söylüyorlar. Orada amaçları cemaat standı açıp, Siluetlerinden yakaladıkları farklı illerden gelen müslümanları yakalayıp onlarla organik örgütsel bağ kurmak ve ODTÜ yurtlarında fuhuş yapıldığı, kızlı erkekli kalındığı vb. propoganda yapmak. Yani bu fikir-söz vb. durumundan öte sol-demokrat kesimin varlık alanını tamamen yok etmeye dönük bir faaliyettir. ODTÜ’de okuyan cemaatci veya AKP yandaşı yeteri kadar var. Hatta ODTÜ şenliklerinde her yıl bilirsin ülkelerin standları açılır. Bu yıl Suriye standına saldıracak kadar ÖSO’cu vardı örneğin. Bu unsurlar ODTÜ’de faaliyet gerçekleştiremiyorlar. Eğer söz-fikir özgürüğü şeklinde değerlendirip engel olunmasa bunların gerçekleştirecekleri faaliyetler, lgbt bireylere saldırmak, ODTÜ’ye büyük bir cami yapımı için girişimlerde bulunmak, solculara saldırmak, devrim yazısını silmek vb. Bunlar direk demokrasi kesimlerinin varlık alanlarını yok etme çabasıdır.

    Aynı sol kesimler geçmişte İÜ’de Türbana özgürlük eylemlerinde de yer almışlardı. Ya da Hacettepe üniversitesinde erkek öğrenciler başörtüsü takarak derslere girmişti. Kısacası olay bir sapma yada bireysel çıkış değil demokrasinin varlık alanını en önemli merkezlerinden birinde ODTÜ’de savunmaktadır. Kaldı ki iktidar demogoji üzerinden o iki öğrenciye ve ailelerine linç kampanyaları başlatmıştır. Başörtüsü din, allah, özgürlük vb. söylemlerle demokrasi alanlarına saldırmaya devam edecektir.

  39. Anonim

    33 gicigmen oraya girerlerse tüm retorik çökecek, ondan giremiyorlar.”Yurt yurt yalan yalan=cemaat” yazan pankarta AK47 muamelesi göstermelerinin havada bulut var, sen bana ördek dedin çıkarımından farkı yok. Sanıyorum Gün Zileli’nin gericileşmesi de bu retoriklerle olduğundan tutarlılık gereği böyle feci bir savunu benimsendi.

  40. ODTU'de cemaati protesto eden kızımız recm edilmekle tehdit ediliyor.destek lütfen.

    Bu konuda Koray Çalışkan, Hayko Bağdat, (ve biraz da Gün Zileli) aynı şeyi yaptılar. Protestonun başörtülülere yapıldığının altını çizip, Odtülü öğrencilere ‘fırça’ atıp bıraktılar.

    durum şimdi şu:

    Yaşar YIĞIT ‏@EkimDevrim2011
    ODTU’de cemaati protesto eden kızımız recm edilmekle tehdit ediliyor.destek lütfen. RT. #HeyemNisanYiğitOnurumuzdur

  41. Gün Zileli

    iyi ya. Geçmişte savunmuşsan bugün neden cayıyorsun. Saldırı yaptıklarında sen de özbsavunma çerçevesinde cevabını verirdin. Saldırı olmadıkça karşıt zorba eylemlere gerek yoktu.

  42. Gün Zileli

    “Gün Zileli’nin gericileşmesi”… Bir adım sonrasını şimdiden görebiliyorum. “Buraya hiçbir gerici giremez…” Bu işler böyledir.

  43. Gün Zileli

    Benden tam destek. Ama onurumuzdur diyerek değil. Heyem Nisan Yiğit’i savunacağız.

  44. m.aliŞér

    lanet olası “teşhirci medya ve onların recmci yalakaları”…

  45. Hayalgücü

    Tuzluçayır’daki cami-cemevi tesisinin engellenmesini neden savunuyorsunuz? Bunun engellenmesi girişimleri de yanlış bence.

  46. Gün Zileli

    hiç de değil. Cami-Cemevi girişimi, Tuzluçayır’ı zor ve hile ile sünnileştirme projesidir. Turluçayır’daki direniş son derece haklıdır.

  47. Hayalgücü

    Düşünelim; cemevi ve cami yanyana ve aynı tesis içinde olacakmış. Alevi yurttaşlar cemevine giderken yanlışlıkla camiye mi dalar diye düşünüyorsunuz? 🙂 hile deyince akla bu geliyor. İnsanlar inancını kolayca değiştirebilir mi yani. Bu tarz düşünce ODTÜ gençliğinin sizin de karşı çıktığınız eyleminin arka planındaki mantığa benziyor. Bir kısım gençler kanıp da cemaat yurtlarına giderse… Bir kısım aleviler yanlışlıkla veya zorla camiye giderse…

  48. anti alişer

    m.aliŞér oku, düşün. Sivilay abla tedrisatıyla geleceğin yer buraya kadar.
    m.aliŞér büyük oyunu bozup din düşmanlarını tespit etmiş, lince devam edebilirsiniz. Bir de espri yapmış teşhirci medya ve recmci yalakaları diyerek. Gülmedik kardeş?

  49. Gün Zileli

    Halk böyle bir şeyi istemiyorsa istemiyor demektir. eh o zaman AVM’ler de açılsın. isteyen AVM’ye gider istemeyen gitmez. HES’lere de karşı çıkmayalım. isteyen kullanır istemeyen kullanmaz.

  50. Hayalgücü

    “Halk” dediğiniz taş atanlar mı oluyor? İstemeyen halk elbette gitmez. İsteyen de gider. Bunu oraya cemevi yapılınca hep birlikte göreceğiz. Belki geçen gün basına yansıyan, Yunanistan’daki o cami gibi bomboş kalacak, belki de dolacak.

    Ama engellenirse bunu hiç bilemeyeceğiz.

    AVM’ye biz kentlerdeki az sayıda yeşil alanı yok ettiği için, yapı yoğunluğunu artırdığı için karşı çıkmıştık. Gezi’deki karşı çıkışın temelinde bu vardı. Yoksa hepsine karşı bir direniş olmuyor. HES’ler ise doğaya, derelere zarar veriyor ve bu nedenle karşısındayız. İsteyen herkes doğaya, şehirlerimize, insanlarımıza zarar verebilir diye bir liberalliği savunmayız elbette.

    Ama bu örneğimizde adamlar anlaşmış, arsayı da bulmuşlar, parasını da verip inşaatı yapacaklar. Bunun bizi ilgilendiren yanı ne, anlamış değilim.

  51. anonim 2 ve

    Verilen cevapları iyi okumam salık verilmiş. İyice okudum ve aynı fikirdeyim. Salık veren arkadaş da:

    “savunma adaciklari” ve “harc-ı alem” akp-c örgütlenmesi faaliyetleri kavramlarından bahsetmiş.Merdi adem secaat arzederken böyle sirkatin söylüyor galiba. Sorun tam da burda:
    Kurtuluş adacığı mı tesis edeceğiz, savunma adacıkları mı? Harc-ı alem dediğiniz şeyler sıradanlaşan faşizm olabilir mi? İki cemaat örgütçüsünün protesto edilmesini stalinizmin iktidar tutkusu SAPMASIYLA, din düşmanlığıyla(bu arkadaş kendini çürütmüş) açıklamak klerik faşizmin destekçilerinin ne denli güçlendiğini gösteriyor.

    Demokratik, sosyalist alternatif yurt benzeri STK işlevleri yüklenmemizi isteyenler olmuş.

    Görünen burda yorumcuların pek çoğu da dahil olmak üzere: efendi köle ilişkisiyle sorunu olan yok,sömürü biçimleriyle, vesayetle(abrahamik dinler bunun en koyusudur) haliyle sol hakkında fikri olan da yok.

    Sosyal hizmetlerin piyasalaştırılması, deregüle edilmesi ve burdan gitgide büyüyen cemaat örgütlenmesiyle fakirliğin, lütuf düzeninin genişlemesiyle ilgili de sorununuz yok.
    Devrimci karargah, KCK,ÇHD, ağlak hocanın muhtıraları, iktidar ortaklığı(bunu herhangi bir demokrasi ile açıklayamıyoruz) ile ilgili de sorununuz yok. (Burjuva hukukunun suçun şahsiliği ilkesini kullanıyorsunuz sanıyorum, örgütçü dediğin solcu olur.)

    Ne var? Protesto edilen cemaat örgütçülerinin başörtülü olması hasebiyle din düşmanı ilan edilen, polisin yakalama kararıyla aradığı arkadaşlar var. Güce tapınmamız gerektiği de söylenmiş niye anlayamadım.

    Reductio ad absurdum: sanıyorum protesto edilen cemaat örgütçüleri kel erkekler olsa: nazi-fobiden yakınacaktınız.

    Burda korumacı cinsiyetçiliğinizi bir yana bırakıyorum da gelen yorumlar ve Gün Zileli’nin yazısından çıkanlar: Bir imkan sunmuşlar sen de sun var, fikirler panayırında tezgahınızı açın var, örgütleyeceğimiz kitle müslüman var(din düşmanı argümanını sağlam bellemiş bir dsipli galiba), iktidarı akp’ye bırakın var(bunu söyleyen chp’den sol öğrenmiş liberter bir kardeşimiz mi?). Sanıyorum birazdan birisi de yiyorlar ama çalışıyorlar falan diyecek.
    Tekrarlıyorum:hariçten gazel okumak dışında bir şey yok.

    Öz saygısı olan oğur kardeşlervari yorumları aşıp özeleştirisini verir. (Faşizan söyleme zorunluluğu sebebiyle not: İP,TKP,TGB vb sağ sapma bir örgütten değilim.)
    Hamiş: Önceki yorumlar: 2,6,30,12’deki Kıvanc’a da katılıyorum.

  52. anonim 2 ve

    Gün Zileli’nin şu sözü de ilginç: “Söz özgürlüğünü savunmak ve güvence altına almak başka şeydir, halk ve özgürlük düşmanı projelere karşı çıkmamak tamamen farklı şeydir”.
    Sistemin içindeki şebekelerin özgürlüklerini savunmak, sonra da projeleriyle boğuşmak(bunu gezi kazanımları[G.Z.] gibi açılıp kapatılan park, ölen insanlar, fiili sıkıyönetim hali,yaralılar, hükümet baskısıyla bitirilen grevler, gözaltılar vs ile sağlıyoruz.) . Devletin restorasyonunu iş edinmiş bir anarşizm; insan gerçekten hayret ediyor. Kartaca yanmalı Gün hocam.
    Garipsediğim şey: küçük burjuva radikalizmi demek istiyorum olaya ama o bile değil. Basit bir öğrenci eylemi.

  53. m.aliŞér

    birileri “dindar ve kindar gençlik yetiştirme” projesine haklı yere karşı durmaya çabalarken, anlaşılıyor ki birileri de “kindarlıkta rakipsiz kalma hesabında….”

  54. Dinle Burjuva

    Temel mesele iliyiç rumuzlu arkadaşın özenle vurguladığı sermaye politikaları ile cemaat ve tarikat örgütlenmeleri arasında ilişkiyi kuracak bir bağlam inşaa etmenin gerekliliğidir. Bunlardan azade demokrasi kavrayışı yüzeyseldir çünkü sınıf-devlet-sermaye olgularını dışarıda bıraktığı gibi sınıf-devlet-sermaye kavrayışımızı da köreltir. Üniversiteler de Tarikat ve cemaat örgütlenmelerine karşı politik-ideolojik-siyasal bütün düzeyleriyle sermaye ile bağını koparmadan, konjoktürü ve onun siyasal saflaşmalarını hesaba katan bir taktik strateji de şarttır.. Şu anda Türkiye de ve başka ülkeler de(mısır-tunus) temel eksiklik ideolojik ve siyasal birliğini tamamlamış bir işçi sınıfı hareketi ve Partisinin kurulamamasıdır…

  55. çıracı

    Cami-cemevi tartışması hakkında “hariçten gazel” denebilecek görüşlerim :
    * İslam ilk ortaya çıktığı dönemde Mekke’deki tefeci-bezirgan sınıfına karşı bir isyan hareketi olarak var olmuştur. Camiler bu dönemde isyancıların ve ezilenlerin toplandığı şura/meclis ve karargah işlevi görmüştür.
    * Halife Osman döneminden itibaren Ümeyye ailesi, Muhammed’in devirdiği tefeci-bezirgan sınıfını bu sefer İslam içerisinde yeniden diriltmiş, Muaviye-Yezit ikilisi bu sınıfın iktidarını daha da pekiştirmiştir. Bu süreç içerisinde camiler ilerici işlevlerini yitirerek statükonun, yani “egemenlerin islamı” anlayışının ritüelleştirildiği mekanlar haline gelmiştir.
    * Muaviye-Ali çelişmesinden itibaren, yani 7. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar “Ezilenlerin İslamı” anlayışını Karmatilik, Babekilik, İsmailiye vb. akımlar sürdürmüş, bu dönemden sonra da isyan bayrağını Anadolu’da ve Kuzey Mezopotamya’da şekillenmekte olan Alevi-Bektaşi inanç akımı devralarak günümüze kadar taşımıştır.
    * Osmanlılar, devletleştikleri ölçüde Muaviye-Yezit ekolünün İslam anlayışını da tahkim etmiş; bunun karşısında ise Alevilik, Anadolu ve Mezopotamya köylülüğünün eşitlikçi-komünal geleneklerini tahkim etmiştir.
    * Bu gün AKP ve Cemaat, malumunuz, Muaviye-Yezit ekolünün neoliberalizm çağına uyarlanmış bir versiyonudur. The Cemaat ve Cem Vakfı’nın “cami-cemevi” projesi ise sadece bir asimilasyon projesi değil, aynı zamanda Alevilere sınıf-uzlaşmacılığını da dayatan bir projedir. Çünkü oradaki cami ile İslam’ın ilk dönemindeki cami birbirine taban tabana zıttır. Bu proje tabii ki reddedilmelidir.
    * Reddetmek de tek başına yeterli değildir. Bunun yanı sıra, Alevilerin bu saldırıya karşı verebilecekleri en faydalı cevap, kendi içlerinde konsolide olarak bir “ulusal harekete” dönüşmek değil, yüzlerce yıllık sınıf mücadeleleri pratiğinden damıtmış oldukları devrimci geleneği günümüz şartlarına uyarlayarak, mezhep farklarını önemsemeden, sünni kökenli emekçilere ulaştırmak şeklinde olmalıdır. Yani AKP-Cemaat rejiminin tabanını oymak.

  56. bu ne yaman çelişki annee

    cami cemevi birlikteliği, alevilere karşı sinni kesimde var olan antipatiyi gidermeye yaramaz mı? fethullahçı kesim, aleviler için “bir sapık mehzeb” günlerinden buraya gelmişler işte. fena mı?

    dün nefret suçu işliyorlardı, şimdi “asimile etmek istiyorlar” deniliyor. ne yapsalar kabahat!..

    e gitmesinler madem. zorla neden engellemeye çalışıyorlar?

  57. m.aliŞér

    meseleye diyalektik bakınca her iyinin içinde kötü, her kötülüğün içinde de iyilik bulunabileceği gerçeği çıkıyor karşımıza… bu açıdan cami-cemevi konusunda son iki yazının da haklı noktaları var.
    benimki de biraz nasreddin hoca yanıtı oldu ise…böyle düşünen de haklı…

  58. m.aliŞér

    yine devlet eliyle bir genç ölüm, yine yaşadığım şehir olan hataydan…yine hüzün…yine acı…ve isyan. kahrolsun devlet terörü!

  59. m.aliŞér

    hazret kemal okuyan buyurmuş: “yurtseverliğe saldıranlar ya saftır ya da işbirlikçi”.
    üçüncü ihtimali aklına getirmemiş. “(yurtseverlik küresel kapitalizm çağında devletin mülkiyetini savunmaktır ve bu yüzden de ben kendi adıma) saf işbirliksiz”im…

  60. Yusuf Cemal

    Anonim 43, anlattıkların yalnızca bu sitede yazılanları yeni okuduğun ve okuduğun bir iki satırdan nedense yanlış anlamlar çıkardığın anlamına geliyor. Eğer adacığına kapanacaksan buyur kapan. Oradan çıkmak istemezsen çıkmazsın zaten. Ne yazık ki düşman algın, takım tutan insanları andırıyor. Üstelik düşmanla, düşman ve hatta düşman arasındaki farkı da görmüyorsun. Tabi, toptan analiz her durumu ayrı ayrı, birer birer analiz etmekten daha kolay. Tayyip’i destekleyenler benim şu anda düşmanım değil. Başka bir anlamda, birebir gırtlak gırtlağa didişmeyeceğim ama eylemleriyle beni yok etmeye çalışan insanlar anlamında “düşmanım” onlar. Yani bir taraftan da kazanmam gerekenler. Herkesi aynı çuvala sokmak radikalizm değildir.

    Bu düşüncelerin faşizmin derinleşmesiyle alakası yok. Alakası olsaydı, devletin iktidarının görünen yüzü olan polislerle bugünki gibi birebir didişmemiz söz konusu olmazdı. İtaat ederdik ve olur biterdi. Ama toplumu kazanma stratejisiyle alakası var. Ve eğer toplumu kazanmak istemiyorsan, o halde geriye iktidar fikiryle koyun gibi güdülenleri gütmeye alternatif olmaktan başka bir seçeneğin kalmıyor. Ki bu da bildiğimiz sıradan egemen sınıf bakış açısı.

    Böyle olmadığını varsaydığımdan, bence yukarıda sorduğum probleme cevap vermeyi deneyebilirsin. Copy paste edeyim: “Oysa AKP’lileri kazanmak zorundayız. AKP’lileri, AKP’ye oy veren ve şimdi bize küfreden milyonları kazanmayı düşünmeden devrim felan yapamayız. Dolayısıyla “ezdiğimiz yerde ezelim, bizi ezdiklerinde arabesk yapalım” fikri, hala yenilen olmayı isteyenlerin “küçük olsun, benim olsun” arzusunun ifadesi olabilir ancak.”

  61. İliyiç

    Lenin’in bir lafı vardı “Bükemediğin bileği kazanacaksın” .. Yoksa ufalanıp gidersin ..

  62. Anonim

    Çıracı’nın örnek verdiği olaylar, İslam toplumundaki heterodoks mezheplerin kullandığı bir araçtan başka bir şey olmadığı için bu dini akımlara etkisi dolaylıdır. Hatta Yezidilerin de inançlarında aynı şekilde Yezid’i, Muaviye’yi, İbn Mülcem’i kutsamaları gerçekte Emevi veya Harici taraftarı oldukları anlamına gelmez. İslam içi iktidar savaşının kaybedeni olan Şii ve Harici mezheplerinin Sünni egemenlere muhalefeti elbette önemlidir, ancak bunlara boyundan büyük anlam ve misyon biçilerek ehven-i şer mantığıyla desteklenmesi yanlıştır. Konuya değinen güzel bir yazı;

    http://www.serbesti.net/forum/showentry.php?sNo=27944

  63. ilker

    gün bey asker cenzalerinde askerlerin anne babaları eşleri bazen ekrana “düşmanımızı sevindirmeyeceğiz, ağlamayacağız” gibi, en acılı anlarındaki acılarına bile ket vuran bir stratejik zekayla konuşabiliyorlar. bence insanın eyleminin doğruluğu ve yanlışlığı meselesi düşmanın olumlu olumsuz tepkisi üzerinden ölçülebilecek bir şey olmaması gerekir. İnsanın kendini değerli kılma çabası içindeki rolüyle değerlendirilmeli eylem. beni eylemde asıl rahatsız eden, düşmanın halkla ilişkiler operasyonuna hizmet etmesi değildi. “arkadaşım sen üniversiteli değilsen burada ne arıyorsun, kimliğin nerede” diyen elitizmdi, ki bize uzak olsun.

  64. Aras

    Eylem tarz olarak içerik olarak doğru değil. Cemaatle mücadele edilmeli ama tarzı,içeriği,dili Devrimci olmalı ….

  65. İsyan

    Bir yanda eski yazilarda Eskisehirde üniversitede devrimci gençlik standına fiziken saldıran ve dergilerini satmalarını önlemeye çalışan Bdp liler soz konusu olunca yazılan cepheyi suclayarak, karalayarak bdplileri aklamaya calisan humanist yorumlar diger yanda üniversiteye dışardan gelip yalanlarla ogrencileri provake ettikten sonra provakator yobazin ogrenciler tarafindan sozlu olarak teşhir edilmesini kınayan yorumlar. Ne yaman oportunist bir çelişki böyle

    Sürekli cemaatciler, yobaz faşistler, ogb polis işbirliği icinde devrimci ogrencilerin disiplin cezası almalarını okul dısına çıkarılmalarını, devrimci ogrencilerin; Anadolu’da yobazlarla fasistlerin güçlü oldukları üniversitelerde oruç, kasının üstünde gözün var gibi sudan gerekçelerle haksızlığa uğramalarını dayak yemelerini izlemekten bıktık. Sürekli bariz ofsayt goller yiyip ofsaytı izah etmek durumunda kalan biziz

    Gun abi birakta cemaatci provakatorlerde arada sana göre ofsayttan bir gol yiyipte yedikleri golün ofsayt olduğunu izah etmek zorunda kalsın! o ofsaytın tasasına da sen düşme!

    Gezi parki hakkında ODTÜ yurtları hakkında abuk sabuk propoganda yapti diye yalancı yobaz teşhir edilecek bizde üzüleceğiz. Üzülecek başka birsey kalmamış gibi. Türkiye genelinde hergün bu tip haksızlığın yüzlercesi yobazlar tarafindan yoldaslariniza yapılıyor üzülme hakkınızı onlardan yana kullanın

    Urlike nin cok sevdiğim meşhur bir sözü vardı “üzgün olmaktansa öfkeli olun” diye. sizde baskı altında mücadele veren devrimci bir üniversite ogrencisi öfkesini yalancı bir provakatorun yüzüne kustu diye üzülmeyin insalcilliginizi devrimcilere saklayin. Bırakında güçlü olduğumuz yerlerde en azından açığa çıkmış ajan provakotor leri teşhir etme hakkımız olsun.

    Ahmet Atakan vb birçok insanın hergün katledildigi bir ülkede tek objektif satir yazmayan cemaat gazeteleri tek laf etmeyen devlet yetkililerinin cemaatci yalancı bir provakotorun, ogrenci bir bayan tarafından teşhir edilmesi karşısında viagra yutmuş gibi verdikleri canhiras tepki ve orantisiz karsı saldırı dusunuldugunde Sadece sıradan bir vatandaş tarafından bu celiskinin sorgulanmasi bile kendi basina yeterince guclu bir propoganda malzemesi olusturur canınızı sıkmayın!

    Bu yorumlarla Yusuf Cemal ne kadar AKP’li kafalar bilmem ama böyle giderse yakında AKP Yusuf cemali devsirir. Ronıgillerin vitrinine ekler

  66. Gün Zileli

    Öfke aklı durdurur.

  67. Anonim

    Yusuf cemal mehdı gıbı odtu yurtlarına gelsın 1920 ıtalyası alman devrımı emek sermaye celıskısını anlatıp cemaat yurduna adam toplamaya calısan provakatorlerı ıkna etsın cemaatcılerı devrım saflarına katsın. Butun akp kıtlesı yusuf cemalın gunes gıbı dogmasını beklıyor zaten

  68. ODTÜ'den

    ODTÜ’de yıllardır başörtüsüyle kampuste dolaşan, derslere giren pek çok öğrenciye, üniversitede dinsel simgelere son derece geçerli sebeplerle karşı duran kişi ve örgütler dahil kimsenin müdahale ettiğine şahit olmadım. Gün Zileli’nin yorumu, kuvvetle muhtemel ki bilgisizlik nedeniyle bir hali yanlış… Halbuki cemaate ve AKP’ye yakın holding medyasında önce ODTÜ’de söz konusu eylemi koyan arkadaşların açıklamalarını dikkate alması yerinde olurdu. Zira orada sergilenen tavır bizatihi başörtüsüne değil, cemaatin ODTÜ’de açık çalışma yapma arzusunadır. Kimse kusura bakmasın, Gezi direnişi sürecinde yaşanan onca zulüm hala hafızalardayken, “direnişten alınan ders” açık cemaat çalışmasına özgürlük olmayacaktır.

  69. Yakov Sverdlov

    Yorumcu arkadaşların ayrıştığı temel nokta sanırım cemaat ve tarikat örgütlenmelerine karşı eylem tarzının nasıl olacağıyla ilgili.. Yoksa kimse cemaatle mücadele etmeyelim demiyor.. İP-TGB-CHP tarzı muhalefet akp’nin sosyal tabanını konsolide edip pekiştirir ama devrimci sol demokratik meşruiyet mücadele tarzı CHP-AKP ‘karşıtlığından’ meseleyi çıkartıp sorunu emek ve halk güçleriyle sermaye ve fraksiyonları arasındaki mücadeleye dönüştürür..

  70. Yusuf Cemal

    Anonim Sivas, aslında eğer cemaati ikna etme gibi bir düşüncem olsaydı, 1920’ler Almanya’sını değil, MS 571-632’i odak noktası alarak,öncesi ve sonrasını kullanmam daha mantıklı olurdu. Rodinson’ın Muhammed’ini anlatırdım, Mutezile’yi anlatırdım, Muhiddin Arabi, Farabi, İbni Haldun anlatırdım vs. Anlatmadık da değil, islamcı işyerlerindeki arkadaşlarımıza literatürlerini öğrenmeleri için Kuran okumalarını salık verdiğimiz olmuştur. En azından Cihan Tuğal’ın Pasif Devrim’ini okumaları şart mesela.

    Tabi ki, cemaati ikna etme gibi bir zaman kaybına tahammül edemeyiz. Bu insanlar ne anlatırsanız anlatın ikna olmazlar. Bu insanlar temelde toplumdan yalıtılmalıdır. Ve yalıtılmaları için, en güçlü oldukları mazlum edebiyatına sığınamamaları gerekiyor. Çünkü mazlum edebiyatı bugün için, aynı sizin şu radikal gibi görülen solcu politikalarınız gibi, onların asıl problemi gizlemelerine yarayan bir araç. İktidara sahip oldukları şartlar altında, zalim konumdayken yaptıklarını teşhir etmek, mazlumü oynadıklarında teşhir etmekten çok daha etkili. Üstelik mazlum edebiyatıyla baya bir oy götürdükleri malum. Başka zamanlarda, başka bir siyasi konjonktürde mazlum edebiyatı yapmalarına izin verebiliriz ama şimdi değil.

    Tam da bu sebeple, 90ların sonunda üniversitelerde bir gün önce Müslüman Gençlik’le gırtlak gırtlağa dövüşüyorken, ertesi günü İstanbul Üniversitesi’nin kapısında başörtülülere destek eylemlerine, sakal yasağına karşı eylemlere katıldık. Gerçek mazlumların yanında olduğumuzu ve mazlumiyet tahvilini politik piyasada kırdırıp kendilerine desteğe dönüştürenlereyse ölümüne düşman olduğumuzu gösterebilmek için. Toplumsal politika böyle yapılır.

    Karşı tarafın kendisini ve destekçilerini -Sverdlov’un deyimiyle- konsolide edebilmesi için gerekli hareketlerle değil, onların gerçek yüzünü teşhir edecek hareketlerle. Kimin gerçekten özgürlüklerle ilgili olduğunu göstererek. Kimilerinin yaptığı gibi darbeci Cumhuriyet mitinglerine katılarak değil. Gezi isyanına -onlara ilişkin eleştirimizi de bir an bile saklamadan- İhsan Eliaçık’larla birlikte katılarak. Siyasal islamcıların mazlumu oynayacakları sufleleri neredeyse kulaklarına fısıldayacak şekilde hareket ederek değil, onlara inat olsun diye kemalizmi savunarak değil, darbecilerin peşine düşerek değil.

    Kısacası problem AKP’li kafalamak değil. Belli ki, bu hayatta karşı görüşten tek bir insanla bile doğru dürüst tartışmamışsınız. Belli ki, aslında gerçek cephede, gerçek politikanın yapıldığı yaşamın ta içinde hiç bulunmamışsınız. Belli ki, mücadele derken aynı şeyi anlamıyoruz. Bizim gibiler için mücadele demek, düşmanların en güçlü olduğu yerlerde dahi ateşimizi, kararlılığımızı ve buz gibi mantığımızı yüzlerinde hissedebilecekleri mesafeden dişe diş mücadele etmek demek. Sizin içinse -zaten birlikte verdiğimiz sokak mücadelesini saymazsak- kendi güçlü olduğunuz yerlerde üzülme hakkınızı kendiniz için kullanmak ve varsayımsal sıradan vatandaşın bu çelişkileri göreceği günü sabırla beklemek demek. Benim bu mantıktan anladığım budur.

  71. ısyan

    Evet yusuf cemal bahsettıgın merkez kampus eylemınde 15-20 ıyo-der lıde senın gıbı bırkac bın ıslamcı beyazıttan capaya yuruyup eylemı donusturdugunu ıddıa etmıstı nıcelık degıl nıtelık edebıyatıyla. Sonra ogrencı meclıslerı uzaklastırmalarında goruldu donusen kıtlenın nasıl devrımcılere sahıp cıktıgı. 20-30 fasıste, 15-20 ıp lıye gosterılen devrımcı tepkı hıcbır zaman yeterınce gosterılemedı musluman genclıge karsı.

  72. Yusuf Cemal

    İYÖ-DER hiç bir zaman Müslüman Gençlik’le doğru dürüst karşı karşıya gelmedi. Hatta Tudehvari bir pozisyon tutturdular. Grup Yorum’un elemanlarının caminin birinde kade-i ahire pozlarını hatırlarım.

    İnsanların bir eylemle dönüşeceğini sanmak ne büyük bir bönlüktür. Bin eylem bile olsa dönüşmeyebilirler. Ama toplumsal devrimi savunanlar, bu tip ucuz “politik” taktikleri, pozisyon almaları değil, gerçek dönüştürücü eylemleri öne çıkarırlar.

    Mesela onlardan biri, 4-5 yıla mezun olacakları bir okulda alacakları tavırla, hayatlarını geçirecekleri, heba edecekleri okul sonrası gerçek yaşamdaki tavırla uyumlaştırmaya çalışmalarıdır. Okuldan solcu mezun olup, AKP’ye karşı mücadele edip, işyerlerinde kapitalistin allahı, islamcı sermayenin geri kalan çalışanlar üzerindeki sopası binlerce üniversite mezunu var. Okuldaki radikal pozisyonu, o cuş-u huruşa gelmiş devrimci tavrı yaşamın asıl bölümüne taşımak biraz zor, değil mi? Hele hele AKP diktatörlüğü altında.

    Sen fartketmesen de, İYÖ-DER dışında bir çok sol kimlikli insan o eylemlerde vardık. Bir çok durumda gruplara bağlılığımızı kenara bıraktık ve o eylemlere gittik. Şimdi, o eylemlerde doğru pozisyon alıp da hala politika yapanlar, cemaatin “28 Şubat zulmünde nerdeydiniz, atayızlar?” demagojisine en rahat cevap verenler.

    Siz ne cevap veriyorsunuz diye sormuyorum. Belli ki temasınız yok. Daha önce gerçek cephe, temas, yüzlerinde hissedecekleri ateş üzerine yazdıklarım burada da geçerli tabi.

  73. ısyan

    Emın mısın yusuf cemal? senın daha cok sadece toplu cıkıslara yetısen cbs veya kemık demokrat bır havan var 🙂

    100 kısı catısır 1000 kısı toplu cıkıs yapar. Tanrı sıyasalın kantınmıne zeval vermesın.

    Ama bır konuda hakkını yememek lazım ogrencılık sonrasına tasınamayan devrımcı yasam hepımızın kısmen muhatap oldugu dogru bır tespıt.kısısel olarak bu tespıtı ıtıraf edecek cesarette kac samımı ınsan tanıyorsun?

  74. Yusuf Cemal

    93-94’te başlayan ve 97’den sonra tepetaklak aşağı doğru inen öğrenci hareketinden bahsediyorsak eğer, odak olarak İstanbul Üniversitesini almak, siyasalın solipsist bakış açısı olsa gerektir. Oysa odak, başlangıçta değil, hareket geri çekilip yerini yoğun çatışmalara bırakırken Merkez Kampüse doğru kaymıştı. O zaman bile Müslüman Gençlik’le asıl çatışmalar orada olmadı zaten. Koordinasyon her zaman, daha sonradan proleterleşecek tabakalara ait olmuştu. Dolayısıyla çıkaramaman ve yanlış yere yerleştirmen bu siyasal solipsizmi ile normal. Altın olan herşey parlamaz, her gezgin yitirmemiştir yolunu… :p

    Ben parti-cephenin üniversite sorumlusunun Liberal Demokrat Parti’nin bilmem nesi olduğunu gördükten sonra, ifade ettiğin gerçeği itiraf edecek insanlarla ilgilenmiyorum. Aslında ilgilendiğim, kendi kendine itiraf edecek değil, o durumda olup da bunu itiraf etmeyen insanların yüzlerine bunu söyleyecek cesur insanlar. Tabi bunun için, bu gerçeğe göre konumunu ve düşüncesini yeniden düzenleyip, tutarlı olmaya çalışmak şart. Dışlanmayı, “kariyer” sahibi olmamayı vs. göze almak da şart. En azından üniversite mezunları arasında.

    Son olarak bence sen diğer konularda da hakkımı yeme… 😀

  75. ısyan

    Cevabı yenı gordum, gun abı bu ara serı yazıyor farketmedıgımden bıraz gec kaldım kusura bakma:) tabı zaten harc eylemlerı, ısgal, semt calısmaları 16 mart cıkısları, 6 kasım eylemlerı,edebıyat catısmaları, hep sutcu ımam unıversıtesı ve onundekı meydanda oldu 🙂 DTCF ısgalıne destege dıcle hukuk kıtlesel olarak katıldı :)senı ıngılızce ıktısatın ıcınde kımlık ıcın cok beklettıler herhalde 🙂 pek bır merkez kampus karsıtı gordum senı 🙂 hakkını yemeyecek olmamada sevındım bır kac kurekcı paraladıysan elıne saglık 🙂

    saka bır yana yukarıdakı yorumunda yanlıs oldugun nokta su gecmıste mucadele vermıs ve hayata savrulmus ınsanların zaten yuzune karsı acımmasızlıkla veya cesaretle en sert sozlerı soyleyen ve yenıden pratıge kazanma kaygısı olmadan suclayan cok ınsan var. Onun ıcın ılgılenecek cesur bulmakta sıkıntı cekmezsın. Bu adamların yuzune soyleyenlere degıl akplı cemıslerın yuzlerıne gerceklerı haykıracak cesur ınsanlara prım vermen daha dogru olur. Sorun burda zaten! eskı solculara geldı mı dobralık, agır ozelestırı yap adamları mucadeleden tamamen kopar badem bıyklılara aman kazanırım belkı deyıp nazık davran turban takıyelerıne payanda ol. Hangı taraftan daha cok ınsan pratıge kazanılır ve sana daha yakın bır dusun bakalım. Su gezı parkında bır ısık bır kıvılcım gorup parka kosan kac karıyerlı eskı arkadasına rastladın bır hatırla. Su meshur catısanlara lojıstık destek veren evının kapısını acan semt halkı soylemındekı semt halkını gecmısınde sol, (vırgulu es gecme:)) kemalıst vs. Pratık olanlarmı olusturuyor badem bıyıklı cemaatcılermı?

    Kendı tarafının safları bu kadar dagınıkken safları yenıden sıklastırmak dururken karsı tarafla temas, ıslamcı emekcılerı mucadeleye katmak cok fazla fantezı bence( bak gol atman ıcın orta yaptım 🙂 al sana samımıyet) Kazanacagın ınsanları dogru sec bın sene yasamayacaksın:) ıslamcılar meksıka sınırındakı entellerden olusmuyor 🙂

    Bu arada anılan donemdekı ogrencı kadrolarından en cok kayıp veren olum orucu, f tıpı vs. Hareketten ornek secmende senın gecmısıne yakısmayan bır kurnazlık olmus

  76. Yusuf Cemal

    Aslında şöyle demiştim; Koordinasyon dönemine İÜ katılmadı değil, geç katıldı ve işin merkezinde de değildi. Sonrasında, merkez oraya kaydı. Özellikle faşistlerle çatışmalarla birlikte. Müslüman Gençlik’le çatışmalar ise, daha çok diğer üniversitelerde oldu. Yıldız savaşları, bardak savaşı vs. dersem belki hatırlarsın. Neyse, geçmişe mazi…

    Sen “badem bıyıklı” değilsin İsyan. Yani sana derdimi anlatmaya çalıştığımda, ki bunu yapıyorum, AKP’lileri iknaya uğraşmıyorum. Seni iknaya uğraşıyorum. Ne için? Bir pratik için. Hangi pratik? Toplumu yaran ve zaman zaman gözden kaybolsa da durmadan çeşitli mekanizmalarla ortaya çıkan, bir çelişkiyi ortadan kaldırma pratiği. Ve o pratik için, toplumun bu tarafındakileri kazanmamız gerekiyor. İster AKP’li olsunlar, ister ulusalcı olsunlar, ister faşist olsunlar. Kazanmak, sularına gitmek değil, kazanmak nabızlarına göre şerbet vermek değil, onların ne istediğini anlamak ve onları kazanacak şekilde pratikler geliştirmek. Bu belki de kafalarını yarmakla da olabilir. Abartmıyorum, belli durumlarda faşist çeteleri ortadan kaldırmanın ve elemanlarını kendimize katmanın yolu, pekmezlerini akıtmaktan geçiyor. Aynı problemi yaşıyorum hep, siz kazanmak deyince yalnızca kafalamak anlıyorsunuz. Oysa kazanmak dediğimiz şey, alay etmek, küfür etmek, dalaşmak, küsmek, birlikte savaşmak, karşılıklı savaşmak, yani kısaca yaşamı oluşturan her şekilde edimde bulunmaktan geçiyor. Şu yazıya göz at mesela, sence kafalamakla alakası var mı? Nazik davranmakla ya da?

    http://dazayn.org/2/post/2013/07/akpli-s-arkadaslarmza.html

    Kemalistler mi? AKP’den önce az çektirmediler bize, ölüm oruçlarından kirli savaşa kadar. Tabi ki, onları da kazanabilmek için ne gerekiyorsa yapacağız. Hele hele Gezi boyunca ortak düşmana karşı birlikte mücadele ettik, hala da ediyoruz. Bundan daha güzel fırsat var mı derdimizi anlatabilmek için? Bu fırsatları da bol bol kullandık zaten. Ama kimse, AKP’lilerden daha iyi “davranmamızı” beklemesin. Ama kimse bizden AKP’ye sıfat olarak “esnaf kafalı” yerine, “imam hatipli”yi kullanmamızı beklemesin. Biz yalnızca -Gün Zileli’nin deyimini bu olaya uyarlayarak- onların partilerine “karşı ajitasyonumuzu geçici olarak durdur”duk.

    Kısacası, AKP’lileri kazanmak, aynı ulusalcıları kazanmak gibi, yapılması gereken bir şey. Öyle ya da böyle. Ama badem bıyıklılar zaten badem bıyıklıları kazanmış durumda. Ben bu lafları onlara değil, sana söylüyorum, bunları sana anlatıyorum. Dolayısıyla buna ikna olması gereken badem bıyıklılar değil, sensin İsyan. 🙂

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑