Diktatörlüğe Dur Dendi!
Kobane’de özgürlük için düşen
Suphi Nejat Ağırnaslı’nın (Paramaz) anısına
Haziran 2015 seçiminin tek sonucu ve galibi vardır: Özgürlük, diktatörlük karşısında kazanmış, AKP diktatörlüğüne dur denmiştir.
Bunun seçimler düzlemindeki net göstergesi, HDP’nin yüzde 13 oranına ulaşarak barajı rahat bir şekilde geçmesi, Meclis’e girmesi ve AKP’nin fazladan 60 milletvekili çıkarmasını önlemesi; AKP’nin 2,5 milyon oy kaybederek yüzde 40 oranına düşmesi; sonuç olarak, bırakın Tayyip Erdoğan’ın başkan olmasını, AKP’nin tek başına hükümet kurmasının imkânsız hale gelmesidir.
İlginçtir ki, dört parti içinde oyu en az görünen parti, oylarını yüzde yüzden fazla artırarak seçimlerden başarıyla çıkmış; oyu en fazla görünen parti ise, bütün iktidar olanaklarına rağmen dokuz puan kaybıyla seçimlerin hezimete uğrayan partisi olmuştur.
Selahattin Demirtaş ve HDP, seçim kampanyasını AKP ve RTE’nin diktatörlüğüne karşı mücadele üzerine kurmanın ödülünü, oyunu yüzde yüzden fazla arttırarak almıştır. Bu oylardan bir kısmı, kendisine karşı net tavır aldığını gördüğü HDP’ye saldırmaya karar veren RTE ve AKP’nin Kürtlere karşı gerçek Türk milliyetçisi ve devletçi yüzünü ortaya koymasının sonucu, daha önce AKP’yi destekleyen Kürt oylarıdır. Diğer bir kısmı HDP’nin baraj altında kalması sonucu AKP’nin fazladan sandalye kazanmasını önlemek isteyen CHP’lilerin emanet oylarıdır. Son olarak, bir diğer kısmı ise, iki yıl önce Gezi ayaklanmasıyla AKP diktatörlüğüne ilk ciddi darbeyi indiren özgürlükçü-devrimci kesimin destek oylarıdır (bu kesimin ağırlığını, getirdiği oydan çok, dönemin özgürlükçü ruhunu temsil etmesi sağlamaktadır). HDP, başarılı bir AKP karşıtı propaganda yürüterek bu kesimlerin desteğini kendine çekmeyi başarmıştır. Elbette bu çizginin sağlıklı bir şekilde uygulanmasında Selahattin Demirtaş’ın başından beri izlediği tutarlı ve kararlı tutumun rolü en başta gelmektedir.
CHP, kendi oylarından yaklaşık yüzde 5’i emanet olarak HDP’ye kaydığı halde önceki seçime göre herhangi bir oy kaybına uğramamıştır. CHP’den HDP’ye yüzde 5’lik bir kayma olmasaydı CHP’nin oy oranı yüzde 30’a çıkacaktı. Bu da aslında CHP’nin oyunu geçen seçime göre yüzde 5 civarında arttırdığını gösterir. Bu bakımdan CHP açısından bir başarısızlıktan söz edemeyiz. Fakat çok büyük bir başarı da söz konusu değildir. CHP, ekonomik programlardan ve vaatlerden beklediği ürünü alamadı. Çünkü genel olarak seçimlerde oy kullanan insanlar ekonomik vaatler nedeniyle tercihte bulunmazlar. Kısaca belirtecek olursak, bir emekli, maaşına zam yapılacağı için değil, tuttuğu partinin başarısı ya da karşıt olduğu partinin devrilmesi için oy kullanır. CHP, bu “ekonomist” yönelimini gözden geçirse iyi eder.
Öte yandan CHP, kendisinden HDP’ye önemli bir miktar oyun kayacağını gördüğü halde kıskanç bir yönelime girip HDP düşmanı bir tutum izlemedi. Gerçi HDP’ye çok sıcak davranmadı ama (karşılığında HDP’nin de CHP’ye pek sıcak davrandığını söyleyemeyiz) düşmanlık da yapmadı. Bırakın düşmanlığı, hatta hayırhah bir tutum takındığını bile söyleyebiliriz. CHP yönetiminin bu hayırhah tutumu, “aşağılara” inildikçe yer yer dostluğa bile dönüştü. Hele seçim sandıklarının başındaki görevliler arasında muhtemel AKP hilelerine karşı bir dayanışma ruhu doğduğu bile söylenebilir. Bu da Şubat ayında ortaya attığımız, “seçimlerde CHP-HDP-BHH ortak hareket etmelidir” sloganının ve açtığımız kampanyanın hayata uygun olduğunu göstermiştir.
BHH, belki de içindeki ulusalcılara yakın kanadın etkisiyle bir oluşum olarak HDP’ye açık destek vermedi ama BHH’nin özünü oluşturan taraftarları bağımsız kampanyalar yoluyla bu desteği fiiliyatta sağladılar. Sonuç olarak Gezi ruhu HDP’ye destek verdi ve HDP’nin başarısına katkıda bulundu. HDP, seçim öncesi yönelimiyle bu katkıyı fazlasıyla hak etmişti zaten.
Bugün AKP diktatörlüğüne direnenlerle, bu diktatörlüğe halen destek verenler karşılıklı olarak yüzde kırka varan oy oranlarıyla kafa kafaya gelmiş bulunmaktadırlar. Özgürlük safındaki yüzde kırk (yüzde 25’lik CHP ile yüzde 13’lük HDP) nitelikli ve yüksek morallidir; karşısındaki yüzde kırk ise niteliksiz ve moralsizdir.
Önümüzdeki dönemde elbette HDP’nin diktatörlük karşıtı yönelimine destek sürdürülmelidir. Bu noktada birbirine zıt iki hataya karşı uyanık olunmalıdır. Birinci hata, HDP’nin içindeki AKP’ye yakın kanada karşı uyanıklığın azalması ve bugüne kadar sürdürülen desteğin eleştirel dozunun azaltılması ya da bir kenara atılması olur. Bugün HDP’nin ihtiyacı alkıştan çok eleştiridir. İkinci hata ise, HDP’ye karşı fazlasıyla septik bir tutumla yaklaşmak, onun her an karşı tarafa geçeceği kuşkusu içinde bulunmak olur. Şunu unutmayalım ki, HDP kendisine verilen desteğin niteliğini görmüştür ve seçimlerden sonra bu desteğe sırtını dönmesi o kadar kolay bir şey değildir. Ayrıca, hiçbir siyasi oluşum, çöküşe giden güçlerle büyük koalisyonlara ve siyasi işbirliklerine girmek istemez. Selahattin Demirtaş’ın seçimden hemen sonra yaptığı ilk konuşma da bunun göstergesidir.
Parlamento ve seçimler devrimcilerin esas mücadele alanı değildir. Yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimlerle gereğinden fazla yorulduk ve daha önemlisi, seçim alanı enerjimizin çok büyük bir kısmını emdi. Bundan sonra mücadele alanlarına, işyerlerine, fabrikalara, mahallelere, köylere, semtlere, kentsel dönüşüme karşı mücadele ortamlarına, kültürel çalışmalara vb. daha fazla ağırlık vermenin zamanıdır.
Not: Kınalıada’da seçim sonuçları dört parti açısından şöyledir:
HDP: 633
CHP: 467
AKP: 366
MHP: 64
Gün Zileli
8 Haziran 2015
www.gunzileli.com
gunzileli@hotmail.com
Buz kırıldı yol açıldı. Bundan sonrası sınıf mücadelesinin seyri içinde biçimlenecektir. Bölgede de ciddi siyasi dönüşümlerin habercisi olabilecek bir gelişme olarakta okumak gerekiyor bu basariyi. Sanırım umut etmek için güçlü bir sebebi var enekcilerin. Ancak eleştiri silahını elden biraknadan…
yaşasın Proti’nin oy çokluğu 🙂
CHP’den %5 oy kayması söz konusu değildir bu oran %2 olabilir ancak diğer taraftan muhalefet hükmet kuramazsa olası bir erken seçim AKP’nin tekrardan toparlanıp iktidara gelmesi demektir.Yani Hükmet kurarken oyun bozanlık yapanlar olası erken seçimde kaybeder.
Bazı ek tespitler:
1. Toplam oy oranlarına kıyasla AKP ve HDP yüksek, CHP ve MHP düşük temsil ediliyor. HDP, MHP ile aynı sayıda MV (80) çıkardı! Bu müthiş bir şey. Aşırı sağı dengelemenin ötesinde mecliste 3. parti konumuna artık eş-üçüncülük geldi 🙂
2. Baraj fiilen devre dışı kaldı. Baraj nedeniyle temsil edilmeyen “diğer” oylar %4 civarında. Barajın kalkması veya düşürülmesini bekliyorum ben. Çünkü AKP açısından baraj HDP’yi engellemek şöyle dursun, emanet oyların akmasıyla HDP’ye yaradı. Erken seçime HDP’nin emanet oylarını kaybettirecek fakat başka bir problem doğurmayacak %5 barajıyla girmek isteyebilirler. HDP ise %5’i değil toptan kaldırılmasını veya %1’i savunmalı. Böylece HDP dışındaki sosyalistlere ve yine AKP ve MHP’den MV çalacak Saadet-BBP’ye meclis yolu açılır. Fakat baraj tartışmaya açılırsa HDP’nin işi zor olacak, %5’i neden kabul etmiyor, kötünün iyisi değil mi diye düşünecek kamuoyu mevzuyu anlamakta zorlanacak.
3. HDP’nin barajı rahat aşması sayesinde KP, HKP, Kızıl Bayrak (bağımsızlar) ve benzeri sorumsuzluklar, BHH’nin tavırsızlık tavrı gibi falsolar gündeme gelmeyecek. Bu iyi bir şey, didişmekle vakit kaybetmeyeceğiz.
4. HDP’nin bütün ilerici ve sol rüyaları gerçekleştirebileceğine dair beklentilere karşı, HDP’ye soğukkanlı ve eleştirel bakabilmek şimdi daha önemli hale gelecek. Daha önemlisi, henüz bir belirsizlik ortamı olsa da, kısa vadede protestodan öte proaktif bir sol sokak/taban hareketi inşaa etmemiz gerekiyor. Eğer RTE’den inanılmaz çılgınlıklar gelmezse artık AKP’den ziyade sistem ile yüzleşiyor olacağız. Adeta iktidardaymış gibi politika üretmeli, bizim de -mega olmayan- projelerimiz olmalı, ne kadar küçük ve yerel de olsa bazı ileri hamleleri hayata geçirmeye çalışmalıyız. Bu asgari ücret veya temel gelir talebi olabilir, enerji politikaları üzerinden olabilir, ulaşım veya kent hakkı üzerinden olabilir. Protesto eden bir kişilikten, kendi kendini yönetmeye aday bir kişiliğe doğru bir evrimin ilk bebek adımlarını atmalıyız.
CHP’den HDP’ye emanet giden oyların 5 değil 2 puan civarında olduğuna katılıyorum. CHP’nin en güçlü olduğu yerlerde HDP oyları mütevazi bir oranda arttı. Fakat esas olarak HDP doğuda AKP’nin oylarını ele geçirdi. Bu oylar emanet değil. Emanet oylar geri gitse bile, HDP 10 puanın altına düşmez.
AKP’nin diktatörlüğe gidişinin şimdilik durdurulması oldukça olumlu. Ama yine de AKP’nin diktatörlükten, otoriter ve totaliter siyasetten vazgeçeceğini sanmıyorum. Çünkü on üç yıldır gördük ki AKP’nin neoliberal otoriter çözümlerden başka bildiği bir siyaset yok, başka bildiği bir çözüm yok.
Yakın zaman içerisinde ne olabilir? Bunu kestirmek güç. Uzun vadeli bir koalisyon hükumeti oluşması oldukça güç görünüyor. Zaten AKP kutuplaştırıcı politikalarla, muhalefete adeta kan kusturucu ve nefret ettirici politikalarıyla bunu önemli ölçüde imkansız hale getirmiştir. (Tabii bunun en önemli nedeni aslında Türkiye’nin uzun süredir uyguladığı neoliberal politikalardır. Öyle ki ülke uzun bir süredir vahşi kapitalizmi savunur hale gelmiş, bu da kutuplaşmaları inanılmaz boyutta artırmıştır.)
AKP’nin koalisyonda olmadığı bir hükumetin çok zor kurulacağı düşünülürse yakın zaman içerisinde de çok büyük mücadelelerin oluşacağını düşünebiliriz. AKP çok büyük yara alsa hala çok önemli bir oy almıştır ve hala da önemli güçleri elinde bulundurmaktadır.
Biraz daha uzun vadeli bakarsak neoliberal politikaların büyük açmazlarla karşılaştığı olağanüstü bir döneme doğru hızla sürüklendiğimizi söyleyebilirim. O halde sol bu kısa zaman dönemini çok iyi değerlendirmelidir.
‘Mustafa Suphi Ağırnaslı’ değil, Suphi Nejat Ağırnaslı. Ayrica parantez icinde kendi secimi olan o anlamli adi, yani ‘Paramaz Kızılbaş’ı eklemeniz iyi olurdu.
Seçmenlerin sadece entelektüellerin dilinde mecvut “özgürlük” şiarıyla oy değiştirdiği kanısına nerden varıyorsunuz? HDP’nin %7’lik oy artışının %4’ü AKP seçmeninden gelmiş, %2’lik kısmı ise CHP seçmeninden. CHP seçmeninin özgürlük değil ama “baraj” ve “tek adamlığa karşı” bir tavır gösterdiği söylenebilir ama kemik AKP seçmeninin HDP’ye kaymasındaki belirleyici sebep etnik kimlik, değil mi? Seçim sonuçları bugüne kadar siyaset dilindeki kutuplaşmanın rakamsal düzeydeki somutlaşmasını gösteriyor. Bütün siyaset artık Din vs. Etnik Kimlik üzerinden yapılacak. Hayırlara vesile olsun.
GÜN,ACELE VE AYARSIZ YORUMLAR YAPMIŞSIN.CHP DEN AKP YE GİDEN OYLARI ABARTMIŞSIN.BU KONUDA GÖZLEM YAPMAK İÇİN İL İL,SANDIK SANDIK BULGULARIN TOPLANIP YAPILMASI GEREKİYOR,SANIRIM HDP BÖYLE BİR ÇALIŞMAYI YAPACAKTIR.NİTEKİM ALTAN TAN BİR PROĞRAMDA BU KONUDA CUMHURBAŞKALIĞI SSEÇİMLERİNDE VERİLERİN TOPLANIP DEĞERLENDİRİLDİĞİNDEN BAHSETMİŞTİ.İLERLEYEN GÜNLERDE BU KONUDA HDP DEN BU HAM BİLGİLERİ VE ANALİZLERİ İSTEYİP ÖĞRENEBİLİRSİN.
GÜN,TÜRK SOLU KURU KAFALI BİR ÇİZGİDE ISRAR EDİYOR.DEĞERLENDİRMELERİ DE GÖRMEK İSTEDİĞİ GİBİ GÖRÜYOR.HALBUKİ GERÇEKLER FARKLI.GEZİ AYAKLANMASINDA SOKAĞA TAŞAN GENÇLERİN ENERJİSİ İLE ONLARI TEMSİL ETME İDDİASINDAKİ BHH GİBİ YAPILAR ARASINDA MAKAS FARKI ÇOK FAZLA.YÖNETİCİ KONUMUNDA OLANLAR YA ÇOK RUHSUZ VE BÜROKRAT VEYA FAZLASIYLA ÇOCUKSU.HER İKİ DURUMDA DA AYAKLARI YERE BASMIYOR.
GÜN,TÜRK SOLU TÜRKİYEYİ KURTARMA DERDİNDE,VİZYONUNU VE STRATEJİSİNİ BUNA GÖRE KOYUYOR.MİSAKI MİLLİ DENİLEN SINIRLARIN ESKİ İŞLEVİNİ YİRDİĞİ BU SÜREÇTE HALEN MİSAKI MİLLİ GİBİ GEÇEN YÜZYILDA 1923 LERDEKİ HARİTAYI ESAS ALMAK GEÇMİŞİ TEKRARLANACAĞINI SANMAK GİBİ BİR ŞEY.GEÇEN YÜZYILDA SSCB GİBİ BİR KOMŞU VARDI VE ŞUAN YOK GÖZ ÖNÜNDEKİ BU KOCA GERÇEGE KARŞI GÖZLERİ KAPATMAYA GEREK YOK.İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ DÜNYA YENİ BİR DÜNYA.ESKİ TEORİLER VE TUTUMLAR İLE YENİ DÜNYANIN,BÖLGENİN GERÇEĞİ ANLAŞILAMAZ.TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ VE MİSAKI MİLLİCİLİKLE HESAPLAŞMASINI GÖRMEDEN BU GERÇEĞE ULAŞILCAĞI DA YOK.DOĞU PERİNCEK VE İP/VATAN PARTİSİNİN ALDIĞI OY BELLİ,PERİNÇEK VE YALÇIN KÜÇÜK GİLLERİN TASFİYESİ BELLİ,CHP DEN KOPANLARIN VE YA ATILANLARIN TASFİYESİ BELLİ,BİLUMUM ULUSALCILARIN SOSYAL VE SİYASAL ALANA NÜFUZLARI BELLİ,TKP,HTKP …PARTİLERİN ALDIĞI OY VE ORANI BELLİ.BU YAPILAR FİGÜRLER TASFİYE OLDU VEYA AĞIR KAN KAYBEDİYOR.SAVUNMA MEKANİZMALRI İLE GERÇEĞİ ÇARPITMAYA ALIŞIYORLAR.GERÇEĞİN İNATÇI OLMA GİBİ BİR ÖZELLİĞİ VARDIR.GERÇEKLE BİLEK GÜREŞİNE GİREN KAYBETMEYE MAHKUMDUR.
AKP ÇÖZÜLME İŞARETLERİ Mİ VERİYOR
https://www.facebook.com/111182728918411/videos/841669052536438/
TÜRK SOLU,TÜRK MUHAFAZAKARLARI KADAR CESUR OLAMIYORLAR,KEMALİST,ULUSALCI,CHP YE OY VEREN YAKLAŞIK BİR %25 KİTLE VAR.BU KİTLEYİ ÜRKÜTMEMEK İÇİN TEORİLER UYDURUYORLAR,DEĞERLENDİRMELER YAPIYORLAR.DEVRİM VEYA REFORM İDDİASINDAKİ KİŞİLERİN YAPACAĞI ŞEY DEĞİL.YARANMACILIKTAN MUHAFAZAKARLIK VE SAĞCILIK ÇIKAR.SOL TOPLUMU ZORLAYAN BİR İDEOLOJİDİR.PARADOK ŞU Kİ TOPLUMDAN KOPMADAN VE FAKAT TOPLUMUN KUYRUĞUNA TAKILMADAN YAPILMASI GEREKEN BİR TUTUM,TEORİ VE PRATİK.
GÜN,YUKARDA AKTARDIĞIM VİDEOYU İZLE.AKP BİNGÖL 3. SIRA SEÇİLEN MİLLETVEKİLİ HDP NİN BAŞARISINI KABUL EDİP İSTİFA EDECEĞİNİ SÖYLÜYOR.CESUR VE RİSKLİ BİR İŞ YAPIYOR.TÜRK SOLU BU KİŞİ KADAR CESUR OLMALIDIR.ÖNÜMÜZDE ÖNEMLİ BİR FIRSAT MEVCUTTUR,BÜYÜK DÖNÜŞÜMLERİN ,ALTÜST OLUŞLARIN,KAOSUN OLABİLECEĞİ BİR YOLA GİRDİK.BİR ÇOK ALANDA YENİLENME SAĞLAMAK ZORUNLUDUR.
✌
Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
şunun dikkate alınması gerekir: sEğer HDP faktörü olmasaydı, insanlar bütün güçleariyle CHP’ye destek vereceklerdi. Bunun oya yansıması da yaklaşık %5’tir.
Kınalıada’da fark atmış HDP. Diğer adalar böyle mi, HDP’nin İstanbul’da açık ara önde olduğu başka yer var mı bilmiyorum ama bu haliyle şehrin en güzel semtine benziyor:)
Adalar ilçesi yüzde 20 oranıyla HDP’nin oy oranının İstanbul’da en yüksek olduğu ilçe. Kınalıada’da ise bu oran yüzde kırka yaklaşıyor.
Ek Not:
Neoliberal politikaların çok büyük bir çıkmaza girdiğini söylemiştim.
Aslında AKP’nin ekolojik çevreye de çok büyük zarar veren sefil ve düşüncesiz ekonomik politikaları da iflas etmiştir ya da iflas etmesi çok yakındır. Ama tüm bu politikalar aynı zamanda ülkeyi çok büyük bir çıkmaza sürüklemiştir. AKP bundan sonra yüzde yüz oy bile alsa bu politikalarıyla önemli hiçbir sorunu artık çözemez.
İşte bu yüzden tekrar tekrar çözümsüzlüğün etrafında dolanıp zaman kaybedilmemesi gerekmektedir. Çünkü bundan sonra oluşan yıkıcı sorunların bedeli çok daha ağır olacaktır. Türkiye solu bu yüzden tarihte çok önemli zamanlardan birini yaşamaktadır.
HDP’nin bu oy oranı ile barajı geçeceği her seçimde, AKP aynı sonucu alır! RTE daha da bıktırıcı, çekilmez olacak!
Ve her seçimde
“aynen, Yine HDP”
diyerek aynı insanlar yine HDP’ye oy verir;
bu diktatörü önlemek için!
Diktatörü önlemenin şifresi bulunmuştur! Neden vazgeçelim?
Erken seçim olursa tablo nasıl değişir Gün Abi? HDP oylarını arttırır mı veya düşer mi? Yükselişteki sol bloğun geleceği açısından bir erken seçim değerlendirmesi yapar mısın?
bunun için henüz erken. Erken seçim ihtimali az. ayrıca tabloyu değiştirmez. Sonuç olarak sistem bunalımda. Bu da iyi .bir şey aslında. Hiç kimse tek başına duruma hakim olamamalı.
http://www.nasname.com/a/secim-turkiye-kazandi-kurdler-costu
http://marksist.net/levent-toprak/hdp-baraji-yikti-erdogan-altinda-kaldi.htm
http://marksist.net/kerem-dagli/secmenden-erdogana-van-minut.htm
1-2 yıl önce 80 vekille ilk seçimde HDP meclise girer dediğimde itiraz etmiştin hatırladımı zileli HDP İlgin güzelde bilmediğin işlerde atma %5 chp den gelmişmiş şişir şişir 1-1.5 chp den diğerleri akp ve hepsinden geldi sen anlamasın yakın gelecekte ekonomik kriz şimdiden var derinleşir bu iklimde HDP ye hükümet ortağı olmayı önerecek seviyede akp karşıtlığı chp yalaklığı yapma hdp nin olası erken seçimde 280 vekilde tek başına iktidar olacağını yazıyorum buna da itiraz et eski 80 vekil gibi buda kayda geçsin epeydir yorum yapmamıştım özgürlükçüyü görmemezliğe geleceğine eminim??????
HDP’nin içinde “kapitalist/liberal” hiziplerin palazlanmaması için önlemler alınmalı. Ve bu önlemler tabii ki “stalinist” yöntemlerle ALINMAMALI!
Sizlere “Altan Tan” faktöründen bahsetmiştim!
Bir diğeri de “Dengir Mir Mehmet Fırat”!
Ek olarak:
HDP’nin oylarını artırmasındaki en önemli sebeplerden biri GEZİ’dir; bunu asla unutmayınız!
Eğer GEZİ yaşanmasaydı; CHP’den HDP’ye oy geçişi neredeyse imkânsızdı!
SON KEZ UYARIYORUM:
ANARŞİSTLER ARTIK “ANTİ-KAPİTALİST” TEMELLİ YAZILAR YAZMAYA BAŞLAMAZSA, EYLEMLERE DAHA FAZLA KATILMAZSA,
“ONLAR %1, BİZ İSE %99” MÜCADELESİNİN ATEŞİNİ CANLI TUTMAZSA,
“KAPİTALİST ELİTİN HÜKÜMRANLIĞINI” ORTADAN KALDIRACAK HAMLELERE GİRİŞMEZSE,
“TÜSİAD” DENEN PATRONLAR KRALLIĞINI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN SİLKİNİP KENDİNE GELMEZSE,
BIRAKIN HDP’NİN %13 KÜSÜR OY ALMASINI,
%99 OY BİLE ALSA ANLAMI YOK!
MECLİS, TEK BAŞINA ÇÖZÜM DEĞİLDİR!
KENDİNİZE GELİN!
ÖRGÜTLENİN!
FABRİKALARDA!
OKULLARDA!
KIŞLALARDA!
OFİSLERDE!
LOKANTALARDA!
BALIK HALLERİNDE!
ÜNİVERSİTELERDE!
KINALIADA DA!
GEZİ DE!
HER YERDE ÖRGÜTLENİN!
http://demirden-kapilar.blogspot.com/2015/06/demokratlarn-gundemi.html
1. türkiyede diktatörlük falan yoktur. olağan seçimde baraj geçmeyle yıkılan diktatörlük mü olur allaşkına.
2. hdp chpsiz akpsiz barajı her türlü geçer çünkü türkiyedeki %20 kürd halkının yarısından fazlası artık hdpye verecektir.
Diktatörlük yıkılmış değil ki.
Gün Bey,
Siz KHKP-C/BK kurucusu musunuz?
(Kınalıada Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi / Bakuninist & Kropotkinist)
Sayın Zileli,
Artık nostaljiye ayırdığınız vakti biraz azaltın da;
60’lı, 70’li yıllardaki hızlı zamanlarınızı yeniden yaşamaya çabalayın lütfen!
Demiyoruz ki: 2000’li yıllarda çok görüldüğü üzere; arabaları yakın, mağazaların camlarını indirin!
Bakın:
9 Haziran sabahı itibariyle TOFAŞ’da eylemler yeniden başladı!
http://www.cnbce.com/haberler/otomotiv/tofas-ta-yine-eylem
Huysuzluğunuzu espri mahiyetinde kabul ediyoruz ama artık yeter nostalji içinde yüzdüğünüz!
Bas bas bağırıyoruz:
Nerede şu “anti-kapitalist” yazılar?!
Nerede “kapitalizme karşı” yürütülen mücadele?!
Unutmayınız sayın Zileli:
Sizleri bir anarşist olarak değil;
“Anarcho-Capitalist” ve hattâ daha da ileri giderek “Libertarian” zannedenler var!
Sizleri; “Ayn Rand”, “Ludwig von Mises”, “Friedrich Hayek” ve hattâ “Milton Friedman” beyinlerinden beslenen bir “liberal” zannedenler var!
Kendinize gelin sayın Zileli!
“Ezilenlerin yanındayım!” diye diye sızlanıp duruyorsunuz ama “anti-kapitalist” bir tek kelime etmiyorsunuz, eylemlere katılmıyorsunuz!
Siz “lifestyle anarchism” akımından mısınız?!
Yoksa “en ince kılcal damarlarınıza kadar anarşizmi” yaşayan,
“Anti-kapitalizm”in doruklarına tırmanmak için huysuzluğunu terketmeye çalışan bir genç ihtiyar mısınız?!
Kendime geldim
Cevabınız için teşekkürler!
Peki, yazıları ne zaman okuyacağız?
Peki, eylemlere katıldığınıza ne zaman tanık olacagız?
Hayır.
Bakalım bir…
Yazıları yazmakta ve eylemlere katılmakta umarız biraz tez hareket edersiniz!
Ve yine umarız:
Sadece bir (1) yazıyla işi bitirip; yine, yeniden “nostalji” girdabına geri dönmezsiniz!
Yazılarınızın ve eylemlere katılımınızın devamı gelmeli! Merak etmeyin; eylemler esnasında eğer polisin fırlattığı biber gazı dumanı ciğerlerinizi bozarsa, baygınlık geçirirseniz; sizi hastaneye ben, bizzat ben sırtımda taşıyacağım! Bu konuda gönlünüzü ferah tutunuz!
Siz ihtiyar değilsiniz, olamazsınız! (Espri değildir!)
Yazılarınızı ve eylemlere katılımınızı sabırsızlıkla bekliyoruz…
Saygılarımızla
Harranlılar size selam ve saygılarını gönderiyor sayın Zileli!
sağolsunlar. ben de selam ve sevgilerimi yolluyorum.
sağol.
Gün Bey,
Objektif bir mizacı yeri geldiğinizde takındığınızı biliyoruz.
D.D.K.O.’nun köklerini, kuruluş aşamasını,
O dönemlerin “Kürt Siyasal Hareketi (K.S.H.)” ile günümüz K.S.H. arasındaki benzerlileri ve farklılıları,
“İsmail Beşikçi” faktörünü,
“Musa Anter” faktörünü,
Bir Dersimli & Tuncelili olan “Hüseyin Cevahir” faktörünü,
60’lar, 70’ler boyunca; genel anlamda “Doğu Bölgesi”nin, özel anlamda “Kürt” halkının “sol” ile bağdaştığı ve kopuşlar yaşadığı noktaları,
1970’lerde “Türkiye İşçi Partisi”nin ikinci kez kurulma hamlelerinde K.S.H. ile kurduğu temas hangi zemindeydi gibi,
Ve daha genişletilebilecek başlıklar çerçevesinde;
Tarihi bir kez daha hatırlamak için (uzun da olsa) bir yazı kaleme alır mısınız?
Çünkü (bunu küçümsemek için söylemiyorum; yanlış anlaşılmasın) K.S.H.’yi sadece 1990’lı ve 2000’li yıllar çerçevesinde yaşamış, öğrenmiş, medyanın gösterdiğiyle yetinen, siyasilerin gösterdiğiyle yetinen, “Doğu’da askerlik yapmış olanların anlattıklarıyla yetinen” gibi kıstalar içinde bilenler var!
Ne yazık ki; geçmiş hakkında, olabildiğince objektif bir üslupla yazılmış bilgilerden haberdar olanlar azınlıkta!
Bir yazı kaleme alır mısınız?
Cevabınızı bekliyoruz…
31 Numaralı Anonim arkadaşa;
Gün ve benzer anarşistler ile Harranlılar arasında kan uyuşmazlığı vardır. Gün onlardan pek hoşlanmaz. Sonunda Harranlılar en azından sendikayı kendimiz kuracağız, kendimiz yöneteceğiz diyor. Sebeb bu, sadece Gün değil ama Türkiye solunda bile bu insanlara sempati duyan, onlara destek veren kişi çok az çıkar.
Gün ve liberal solcular ( liberal solcu dediysem buna Murat Belge’den ÖDP EMEP vb kadar artık protest hareket haline dönüçmüş herkes girer.) bu tür kendi kaderlerini kendi ellerine alan hareketleri sevmezler. Bunlara göre halk dediğin ya CHP ye oy verir, ya Disk’e üye olur ya da bazı sivil toplum kuruluşlarında sadece protesto ile yetinir. Kendi sendikasını kurmak ne demek!
Geçenlerde, geçenlerde dediysem birkaç ay oldu, Metal işçileri ücret artışı için greve gitmek istedi, devlet engelledi, ama metal işçileri yine de gitmek istedi ama DİSK Birleşik Metal İş buna engel oldu. Şu kadar solcu, anarşist o yapılamayan greve bile, Harranlılara gösterdiğinden çok daha fazla ilgi göstermişti. Dediğim gibi harranlılarla günümüz solcuları, anarşistleri arasında kan uyuşmazlığı var.
Bak yukarıda birisi, coşmuş, HDP dışında herkesi sorumsuz ilan etmiş, bir de eklemiş seçim barajı en azından yüzde bire çekilmeli imiş. Anarşist dediğin böyle olur zaten. Ama harranlılar sendika barajını takmadan greve giden insanlar. Sorumsuz ilan ettikleri arasında Kızıl Bayrak da var. Harranlılara destek veren nadir sol hareketlerden. Adamlar stalinist dediklerinizden. Kızıl Bayrakçı değilim ama helal olsun adamlara. Hepsine saygılarımı sunuyorum.
Türkiye de demokrasinin geleceğini HDP de görenler Harranlıların önemini anlayamazlar. PKK yi ortaya çıkaran Harranlılardı. Bunu bir laf oyunu olarak söylemiyorum, o dönemde yani 60larda Harran da dahil yoksul köylülerin ağalara, şeyhlere karşı mücadelesi 70 lede PKK yı yarattı. Ama şimdi HDP bu ağalarla barış getirmeye çalışıyor, yukarıda ki zevat da buradan demokrasi bekliyor.
Ama umut harranlılarda. 60 yıllardaki harranlılar sadece PKK yi doğurmadı THKP-C den TIKKO ya kadar tüm devrimci hareketlerini, o zamanın harranlıları doğurdu. O zamanda bu hareketler TİP gibi hareketleri aşarak yükselmişti. GEZİ sonrası Metal direnisi bu dalganın geçici olmadığını gösteriyor. Harranlılar yeni sol hareketlerin, ama devrimci demokrat sol hareketlerin zeminini de oluşturacaktır. Umut onlarda.
Ama umut
Her ne kadar “ulusalcı” ve bir o kadar “kripto-marksist” de olsa Soner Yalçın’ın yazısına dikkat edilmeli:
KEMAL DERVİŞ VE ÇIRAĞI SELİN SAYEK BÖKE İLE NEREYE KADAR GİDEBİLİRSİNİZ!
Adı, William Blake (1757-1827)…
Görüşleri yüzünden çağdaşları tarafından deli olarak görülen Blake, daha sonra eleştirmenler tarafından, “İngiltere’nin ürettiği en mükemmel sanatçı” diye takdir gördü.
Der ki:
“Gerçeği söylüyorsam, amacım onu bilmeyenleri ikna etmek değil, bilenleri savunmak.”
Başlayabiliriz…
Tarih: 17 Haziran 2011.
Silivri Cezaevi’ndeyim.
12 Haziran 2011 seçimleri ardından Odatv’ye, sandık sonuçlarını değerlendiren bir makale yazıp gönderdim. Yayınlanınca, Odatv’de fırtınalar koptu; bazı yazar arkadaşlarımız istifa etti.
Lenin, “en büyük devrimci gerçek’tir” der.
Bu nedenle, gerçeği yazmak-söylemek ve savunmak her zaman cesaret ister.
Odatv’deki yazım bir gerçeğin tespitiydi; başlığı şöyleydi:
“Kılıçdaroğlu’nun rakibi Baykal değil Öcalan’dır.”
Şöyle demiştim 4 yıl önce:
“Önümüzdeki bir genel seçime daha girecek Kılıçdaroğlu’nun rakibi kim olacak?
Gelin soğukkanlı olalım ve seçim sonuçlarının bir fotoğrafını çekelim:
BDP (yarın adı başka olabilir), sol ittifak / sol çatı partisinin, parti olarak seçime girecektir. Ve bugüne kadar iktidar adaylığı / baraj sorunu nedeniyle CHP`ye oy veren solcuların-sosyalistlerin bu partiye yönelmesine sebep olacaktır.
Bakınız…
Öcalan’ın BDP’ye en büyük eleştirisi ‘Türkiye partisi olmayı bir türlü başaramamış’ olmasıydı. Salt Kürt sorunuyla Türkiye partisi olunamayacağını; tüm ülke sorunlarını dile getirip çözüm yollarını anlatmalarını istedi hep… Öcalan sosyalist kimlikten vazgeçmiş değil; Türkiye partisinde ısrarcı olacak…
Bugün görünen şu ki, solcuların/sosyalistlerin büyük bölümü de ‘sol çatı’ partisine sıcak bakacak… Kim ne derse desin bunun doğal lideri Öcalan olacak!
Kılıçdaroğlu’nun rakibi Baykal değildir. Baykal bitmiştir.
Kılıçdaroğlu’nun soldaki rakibi 68 kuşağından Öcalan’dır…”
Farkındayım… 4 yıl önce kaleme alınan bu yazı bugün bile oldukça sert.
Ama…
Gerçek, göz ardı edilince ortadan kalkmıyor…
2015 genel seçimi bu somut gerçeği getirip ortaya koymadı mı?..
SOSYAL DEMOKRATLARIN MEZARLIĞI
İngiltere’de Tony Blair,
Almanya’da Gerhard Schröder,
İspanya’da Felipe Gonzalez,
Yunanistan’da Yorgo Papandreu…
Ve yakında Fransa’da François Hollande…
“Sosyal demokratların mezarlığındaki” tüm isimleri yazmaya gerek yok!
Hepsi; neoliberalizme boyun eğmiş; yoksul halktan-üretimden yana değil, finans çevreleri çıkarına politika yapmış; ve sonuçta siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kalmış; Avrupa’nın önde gelen sosyal demokrat liderleri…
7 Haziran 2015 genel seçiminin ortaya çıkardığı bir gerçek de şu oldu:
Yine “kurtarıcı” olarak Kemal Derviş’i (ve çırağı Selin Sayek Böke’yi) halka sunan “Yeni CHP”, halktan destek bulamadı. “Yeni” diye sunulan (artık bitme noktasına gelmiş!) vahşi kapitalizmde ısrar CHP’yi bitirme noktasına getirecektir.
Bu nedenle:
CHP tabanı, dinamik ve kendine güvenli HDP’ye kaymaktadır. Ne yapsınlar? Karşılarında, HDP başarısına sevinen CHP yönetimi var! Bu hal, partideki siyasetin ölümü anlamına gelmektedir. Farkında değildirler mi?
Yunanistan’da “Syrıza”,
İspanya’da “Öfkeliler”,
İtalya’da “Beş Yıldız Hareketi”…
Nasıl doğdu ise, Türkiye’de de HDP öyle doğmakta, (Batı ve CHP eliyle) doğurtulmaktadır.
CHP, AKP ile koalisyon hükümeti kurarsa önümüzdeki dönemin ana muhalefet partisi HDP olacaktır! Ve… Kılıçdaroğlu artık Öcalan’ın rakibi bile olamayacaktır!
Evet…
Gerçek, göz ardı edilince ortadan kalkmıyor…
MONEY… MONEY… MONEY…
MANİ… MANİ… MANİ…
PARA… PARA… PARA…
Sözcü Gazetesi’ndeki arkadaşımız Bilal Ak her seçim öncesi olduğu gibi yine bizlerin sandık tahminini sordu:
AKP %39
CHP %27
MHP %17
HDP %12
dedim.
Kamuoyu araştırma şirketlerinden iyi durumdayım! Şaka bir yana…
Hatırlayınız:
Geçen hafta AKP’nin sandık sonuçlarına ilişkin 20 tespitte bulunmuştum. Yani: AKP’nin neden seçimi kaybedeceğini sandıklar açılmadan önce tek tek yazdım.
(Tekrar okumanızı tavsiye ederim.)
Keza…
Geçen hafta bu köşede “Erdoğan’sız Stratejiler” başlıklı yazı kaleme aldım. Sandıktan koalisyon hükümeti çıkacağını belirttim:
“Şurası gerçek ki… Erdoğan ve AKP artık Türkiye’yi yönetememektedir. Parti devlet anlayışı Türkiye’yi zor günlere sürüklemektedir. Bu siyasal gerginlik ve bu salt tüketime ve finansa dayalı ekonomik yapı sürdürülebilir olmaktan çıktı. Postmodern fantezilerin sonuna geldik.
Evet… Küresel ekonomik kriz, Türkiye’de ‘yeni mevzilere’ ihtiyaç duymaktadır!
Evet… Erdoğan ve AKP yıpranmıştır; ‘yeni’ye ihtiyaç vardır!
‘Yeni’; siyasal uzlaşma adı altında dayatılacak yeni ekonomik reçetedir. Yani: Doğan görünümlü Şahin otomobildir!
Kemal Derviş’in seçim öncesi ortaya çıkıp, AKP’ye övgüler sıralamasının sebebi budur!
AKP’ye iki yol sunulacaktır:
(1) Ya CHP ile koalisyon hükümeti.
(2) Ya HDP ile koalisyon hükümeti.
Sadece ‘yeni’ ekonomik politikalar için değil; ‘yeni’ anayasa itibarıyla ‘yeni’ Türkiye için Batı bu şarttı dayatacaktır. ‘Yeni’ Tanzimat Fermanı dediğim budur.
AKP’nin önüne konulan ‘yeni’ projede Erdoğan’a düşen (İttihatçıların Sultan Reşat’ı gibi!) Saray’a hapsolmaktır…”
Bu yazı üzerinden 6 gün geçti…
Bugün Davutoğlu, CHP ile koalisyon yapmak istemektedir.
Ya Erdoğan? Güce hep biat ettiğini gördük. Kendi güvenliğini şart koşarak bu koalisyona “evet” diyecektir; ta ki yeniden güç toparlayana kadar!
Bu projeye CHP içinden birkaç kişi karşı çıkmak istese de, Batı ve kimi medyanın dayatmasıyla ses çıkaramayacaktır…
Hele hele çoğu yeni milletvekili erken seçimi göze alamayacaktır!
ABBA ne diyordu şarkısında; mani, mani, mani / para, para, para!
http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/kilicdaroglu-mu-ocalan-mi-854617/
Soner Yalçın, 9 Haziran 2015
şu sıra mümkün değil.
gün ağabey aylar öncesinden seçimle birlikte AKP erimeye başlayacak demişti.
bende “haziran hareketinden bir cacık olmaz” demiştim. sanırım ikimizde haklı çıktık.
birde şu var:
AKP’li gazeteci Ömer Turan, 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayetlerle özdeşleşen “beyaz toros”ları hatırlatarak “Renault beyaz toros serisinin üretimini durdurmuş olabilir. Ama Toyoto’nun pikap serisi bu boşluğu çok rahat doldurur bence.” diye yazdı.
gün ağabey akp işi iç savaşa dek götürebilir de dedi.
umarım yanılır.
http://www.nasname.com/a/devlet-is-basinda-amed-karisti
Diktatörlüge dur dendi? Utanir insan, ölümü görüp sitmaya razi olmasina, hangi diktatörlüge dur dendi? diktatörlügün belirli Azmis kisisellesmis simarmis bir bicimine ancak dur dendi, ne pahasina, hangi ilkelerinizi unuttunuz. bunu bir anarsist yaziyor. diktatörlüge dur dendi sevinin a dostlar..meger bizim tum meselemiz akp imis o gidince iyi hersey vs vs,
Neyden kurtuldugunuzu saniyorsunuz, toplumun islamlastirilasindanmi, sizin hdp niz ve chp niz bu konuda akp den farkli ne yapabilir bakiniz altan tan ininiza , Islam temel veridir ve oyle kalacak, hangi uluslarasi Kapitalist istege karsi cikilacak, chp hdp askinin … (çıkarıldı. Admin) cumhuiyet gazetesini suriye haberlerini verisine bakiniz, siz neyden kurtuldunuz sahi? ve ben kime ne anlatiorum, neyi tartistiginizi bile söyleyemezsiniz bu mantiginizla…
neyden kurtuldunuz, akp ile baslayan hangi baskici yasadan kurtuldunuz, hangi diktatorlukten kurtuldunuz, hangi halk ozgurlugunu kazandi, emekcilerin iktidari yada anarsitlerce Kabul gorecek bir egemen diktatorlugumu yikildida bizim haberimiz yok, derdiniz laiklikse zavalli kp nin chp sucu ne, siz diktatorlugun belirli simarmis ozgun bir bicimini ancak durdurmak ugruna, gercek bir devrimci mucadelenin kendisini araclarini herseyini red edim sisteme girdiniz ve kutluyorsunuz, APO ve mit zaten hdp yi bunun icin kurmustu. zileli ye bak , Kirk yilin adami, ama bizim adalardan Beyaz turk ve azinliklardan hdp ye oy cikti naaaber duzeyinde, bi…. neyse neyi kutluyorsunuz..?
size gercek diktatorluge karsi savasmanin yalnis oldugunu onun kisisellesmemis ehveni halini Kabul etmek ugurna herseyinizi red ettiginizi onaylattilar, bundan sonra siddet yok hersey parlemento diye bagiracak birileri, birileri obur mahalleden olacak, teroris olacak, ideal bir avrupa parlementosu olacak, en soldaki Yesil kahverengiye donmek uzere olan bir Yesil, bunu onayladiniz, artik sizinle yolumuz ayridir bizim. hainsiniz sinifiniza tarihe ihanet ettiniz, gundminiz simdi koalisyon olmali, Boyle yorumlarda bekleriz anarsist zileli den tarihe gecer…koalisyon eorisyeni anarsist 68 li..neden olmasin, sizin hic idealleriniz oldumu, siz hic dava adami oldunuzmu?
dogrusu su olmali yoldan cikmis bir iktidara karsi gelismesi mumkun olan bir ihtilalci celiski yumusatilmistir yasasin hdp ve anarsist zileli yasasin akp ve tayyip tarafindan saptirilip asiriligiga vardirilmayan duzenimiz, yasasin eski solcular yasasin kucuk burjuvazi yasasin duzen. haydi itiraf edelim, biz kucuk burjuvazi duzenden memnunuz sadece akp bizi raatsiz etti durdurduk hepsi bu, evet bu, son yirmi yilin sol ihanet tarihi kucukburjuvazinin ihanet tarihidir, sosyolojik olark aciklanabilinir, adalardan devrimci teorimi cikar
somut durumda AKP’ydi. Genel devlet diktatörlüğü değil elbette söz konusu olan. Ona bakarsanız İsveç’te de devlet ve burjuva diktatörlüğü var. Sapla samanı karıştırmayın.
Faydalı eleştiriler. Ama biraz daha sakin olun.
öyle bir iddiamız yok. Sadece özgürlük için önerilerimizi söylüyoruz. Neden bu öfke, gerçekten anlamadım.
Faydalı bir anket : http://www.radikal.com.tr/politika/secmen_neye_oy_verdi_simdi_ne_istiyor-1376212
En çarpıcı veri, AKP’ye tepkili seçmenin MHP’ye “emanet oy” vermesi fakat pişman hissetmesi ve erken seçimde AKP’ye dönme ihtimali.
En doğal koalisyon olan AKP-MHP hükümeti talep ediliyor.
Ayrıca Demirtaş’ın tüm vurgusuna rağmen HDP seçmeninin de ilk tercihi AKP-HDP.
Aşağıdaki özlü sözleriniz beni çok etkiledi.
“Faydalı eleştiriler. Ama biraz daha sakin olun.”
“öyle bir iddiamız yok. Sadece özgürlük için önerilerimizi söylüyoruz. Neden bu öfke, gerçekten anlamadım.”
Bu rahatlığa nasıl kavuştunuz? Ben de bu rahatlığa kavuşmak isterim. Sizin yönteminiz şu bilinen tek dört yoldan hangisi?
Beden doktorların leblebi gibi dağıttığı antideprasan ilaçlar kullanmak.
Ruh doktorlarının yine leblebi gibi dağıttığı “kendinle barış içinde olma” teknikleri.
Evrensel tüccar (örneğin kitap reklamcılığı) niteliği olan iç dünyasını göstermemek, kendine hakim olmak.
Veya üçüncü tekniğin bir sonucu olan hali vakti yerinde olup pis işleri yamaklarına yaptırtmak (The Discreet Charm of the Bourgeoisie).
Hiçbiri. Sadece biraz akıl.
HDP’Yİ “KAPİTALİST/LİBERAL ÇİZGİYE ÇEKMEK İÇİN” BÜTÜN GÜCÜYLE MÜCADELE EDENLER VAR!
NEREDE SOL!
NEREDE ANARŞİSTLER!
NEREDE ANTİ-KAPİTALİZM!
NEREDE GÜN ZİLELİ!
Washington’un önde gelen düşünce kuruluşlarından Amerikan İlerleme Merkezi (Center for American Progress)’de dün düzenlenen bir panelde Türkiye’yi yakından izleyen dört uzmanın seçim değerlendirmelerine yer verdi. Panelde konuşmacı olan ve islamcılar tarafından sıkça “28 Şubat’ın mimarı” suçlamasına uğrayan Alan Makovsky, AKP-HDP koalisyonu önererek “koalisyona girmeleri durumunda HDP’nin hükümeti, Amerikan çizgisine yakın durmaya zorlayabileceğini” söyledi.
Amerika’nın Sesi’nden Melek Çağlar’ın aktardığı panele Washington Enstitüsü Yakındoğu Araştırmaları Türkiye Program Direktörü Soner Çağaptay, Amerikan İlerleme Merkezi uzmanlarından Alan Makovsky, Alman Marshall Fonu’ndan Nora Fisher Onar ve Amerikan İlerleme Merkezi uzmanlarından eski AKP milletvekili Suat Kınıklıoğlu katıldı.
HDP AKP’Yİ AMERİKA ÇİZGİSİNE ÇEKEBİLİR
Alan Makovsky, AKP ile HDP arasında bir koalisyon olması durumunda, Türkiye ile Amerika arasında Suriye konusunda yakınlaşma olacağı görüşünü savundu. Makovsky, HDP’nin, Suriye’deki asıl tehdidin Şam rejimi değil IŞİD olduğunu düşündüğünü, bunun da Amerikan görüşüne paralel olduğunu vurguladı. Koalisyona girmeleri durumunda HDP’nin hükümeti, Amerikan çizgisine yakın durmaya zorlayabileceğini ve özellikle de sınır güvenliğinin arttırılmasına önem vereceklerini söyleyen Makovsky, AKP-CHP koalisyonunda da sınır güvenliğinin önem kazanacağını, ancak İncirlik’in kullanılması gibi bir duruma destek verilemeyeceğini belirtti. Uzman, AKP-MHP koalisyonu kurulması halinde ise Türkiye’nin mevcut Suriye politikasında bir değişiklik olmayacağını söyledi. Makovsky, seçim sonuçlarının, Erdoğan’ın otoriter gidişatı nedeniyle model ülke olarak gördükleri Türkiye adına kaygılanan Amerikalı politikacılar tarafından sevinçle karşılanmış olabileceğine de dikkati çekti.
Washington Enstitüsü Yakındoğu Araştırmaları Türkiye Program Direktörü Soner Çağaptay da seçim sonuçlarıyla birlikte artık AKP’nin tüm kurum ve kuruluşlardaki mutlak hakimiyetinin sona ereceğini söyledi. Çağaptay, bu nedenle de iç ve dış politikada artık hem kamuoyunun, hem meclisteki partilerin hem de medyanın yakın takibinde olacağına vurgu yaptı. Çağaptay Türkiye’nin Suriye politikası dahil birçok alanda yumuşayabileceğine ve Amerikan politikalarına biraz daha yaklaşabileceğine işaret etti.
Amerikan İlerleme Merkezi uzmanlarından eski AKP milletvekili Suat Kınıklıoğlu da artık meclisteki komisyonlarda tek sözü geçen partinin AKP olmayacağını bu nedenle koalisyon ortaklarının yolsuzluk dosyalarının tekrar açılmasını ortaklığın koşulu olarak getirebileceklerine işaret etti. ‘Seçimlerden sonra halkın verdiği net mesajla yeni bir Türkiye tablosu çıktı’ diyen Kınıklıoğlu, ancak bu yeni Türkiye’nin Erdoğan’ın tanımladığından çok farklı olduğunu kaydetti. Kınıklıoğlu koalisyon nasıl kurulursa kurulsun, seçimlerin Türk demokrasisini olgunlaştıracağını da belirtti.
Alman Marshall Fonu’ndan Nora Fisher Onar da Erdoğan’ın halktan gelen bu net mesajı dinleyerek geleneksel cumhurbaşkanı rolüne dönebileceğini söyledi. Onar, koalisyon ortaklığı için mantıklı formülün AKP-MHP ikilisi olduğunu da öne sürdü. Nora Fisher Onar, özellikle barış süreci açısından bu tür bir koalisyonun başlangıçta bu sürece zarar vereceği düşünülse de aslında durumun tam da tersi olacağını vurguladı. Uzman, ‘bu şekilde ilk kez MHP, kendi tabanını karşısına almadan sürece katkıda bulunacaktır’ iddiasını öne sürdü.
SEÇİMLERİN GALİBİ “LİBERAL HDP!”
Seçimleri izlemek üzere Türkiye’ye giden Partilerüstü Politika Merkezi (Bipartisan Policy Center) uzmanlarından Blaise Misztal de yaptığı değerlendirmede seçimin kazanan ve kaybedenleri üzerinde durdu, sonuçta Türkiye’de “özgürlüklere doğru yol alındığı” görüşünü dile getirdi.
Uzman şu görüşleri savundu:
“Son iki yıldır Recep Tayyip Erdoğan ve AKP sosyal huzur pahasına nüfuzlarını artırma yoluna gitti. Pazar günü sandık başına giden halk, AKP’ye mecliste çoğunluğu vermeyerek bu dinamiğe son verdi. Erdoğan’ın giderek artan otoriterliğine karşı çıkışın bir sembolü olan seçimler olası sosyal huzursuzlukların önüne geçmiş oldu. Ancak, seçim sonuçları beraberinde yeni bir belirsizliği ve hatta belki de erken genel seçim ihtimalini de gündeme getirdi.
Son seçimlerin galibi, yarışı son sırada bitiren Kürt yanlısı HDP oldu. Liberal görüşleri ve çok kültürlülüğü destekleyen mesajları sayesinde parti %13 oranında oy aldı. 7 Haziran seçimlerinin en önemli sorusu HDP’nin %10’luk barajı aşıp-aşmayacağıydı.
Her ne kadar HDP, Kürtçü bir siyasi hareket olarak doğmuş olsa da, tüm ülke genelinde destek almamış olsa parti barajı aşamazdı. 2011 seçimlerine bağımsız aday olarak giren HDP’liler oyların sadece 6’sını alabilmişti. Bu seçimlerde ise hem daha önce AKP’ye oy veren muhafazakar Kürtlerden %3 oranında oy aldı, hem de ülkenin batısında yaşayanlardan da %3-4 oranında oy aldı. Bu kesim Demirtaş’ın savunduğu bireysel haklara ve demokrasiye önem verenlerdi. Bu kesim normalde CHP tabanı olsa da, AKP’ye mecliste çoğunluğu vermemenin en iyi yolunun HDP’ye oy vermek olduğu hesabıyla sandık başına gitti.
Seçimlerin kaybedeni ise AKP oldu. İktidar partisi anayasayı değiştirmek için gerekli 330 milletvekilini çıkaramadığı gibi, tek başına hükümeti kurmasını sağlayacak 276 sandalyeye de ulaşamadı.
Yine de AKP, 2002’de ilk kez seçimlere gittiğinde %35’e yakın oy almıştı. Parti şu anda ne tür sorunlar yaşarsa-yaşasın daha öncekinden daha fazla bir kesimden ve diğer partilerden daha fazla oy aldı.
7 Haziran seçimleri aynı zamanda Türkiye’de sivil toplumun zaferi oldu. Seçime hile karıştırılabileceği endişesiyle sivil toplum kuruluşları oluşturuldu ve bu gruplar, üyelerini eğiterek sandıklarda gözlemci olarak yerleştirdi. Her ne kadar medya yoluyla taciz ve diğer bazı ihlaller adil seçim anlayışına gölge düşürmüş olsa da, Türkler hep birlikte özgürlüklerine yol aldılar.”
http://odatv.com/n.php?n=hdp-akpyi-amerikan-cizgisine-zorlayabilir-1006151200
http://www.nasname.com/a/pkk-hizbullah-catismasi-kapida1
İnsanları anlamak güç…
Bir iktidar yoğunlaşması vardı, bu yoğunlaşma geriletildi.
Yerine bir şey koyamayacak siyasal-toplumsal koşullarda “soluk almak” için zaman kazanıldı… Yalnızca zaman kazanıldı!
Önemli bir zaman.. Bir güç parçalanması yaşanacak; yeniden yoğunlaşabilir… Bu zaman kazanıldı; yeni bir iktidar yoğunlaşmasını önlemek artık daha kolay…
Kimi yorumcular sanırım bu ülkede yaşamıyor; kafasındaki ideolojik, dogmatik klişelere göre ahkâm kesiyor…
HDP nin barajı geçmesi, geçmeseydi, önümüzde bir çok gösteride öldürülecek nice gencin ölmesi demekti; RTE’nin diktatörlük yolculuğunda kansız kazanımlar sağladı.. Bunu değerlendirmek ya da değerlendirememek bir başka tartışma…
Kazanımları “en az kayıpla” elde etmek, “kurmay siyasetçilerin” umuru değildir elbette!
AKP, CHP ya da MHP ile başarılı bir koalisyon kurarsa neoliberal politikalar ve Türkiye’deki neoliberal diktatörlük kalınan yerden devam edecektir. (Tabii bu defa bu diktatörlükte Erdoğan’ın rolü biraz azalacaktır.)
Yok AKP, HDP ile koalisyon kurarsa bu defa HDP’nin gerçek yüzünü, yani aslında onun da sistemin partisi olan neoliberal politikaları savunan bir parti olduğunu göreceğiz.
Bunların hiçbiri olmayıp çok büyük bir kriz sonrası, sonra da ama kriz çıktı bak deyip 2001 ‘de olduğu gibi, çok daha rezil neoliberal politikaları da düşünebilirler.
Türkiye İsveç ile kıyaslanmış ama Türkiye’nin neredeyse tam sömürge durumunda bir ülkedir.
Şimdi bazıları diyecek ki: “yahu her şeyi biz belirliyoruz, seçen halk, halk karar veriyor, halkın kararlarına saygılı olun filan.” Bence bu burjuva demokrasisinin rolünü epey abartmaktır. Burjuva demokrasisinde, özellikle Türkiye gibi ülkelerde sermaye halkı kukla gibi yönlendirebilir. Bırakın Türkiye’yi ABD’de bile bu böyle, zaten artık ABD’de halkın büyük çoğunluğu seçime bile gitmiyor. ABD’de seçimlere katılım yüzde 57 civarlarında. Demokratlar da başa gelse Cumhuriyetçiler de başa gelse neoliberal politikaların birçoğu aynen uygulanmaya devam ediyor
Oyumu hdp’ye gonul rahatligiyla verdim; cunku sonuc hdp acisindan ne olursa olsun -ki yine de tahminim baraji asacagiydi, yillardir kendisini geregi gibi one cikaramayan chp icin, her secimde sirf oylar bolunmesin mantigiyla oy kullanmaktan biktim. Geleyim koalisyona, Akp – chp koalisyon ihtimalini dusunmemistim ama olmaz da degil. Sirf erken secime gitmemek icin yapilabilir; sonucta da olsa olsa chp’nin oylari bolunur. Bu secimde akp’den chp’ye kayan en az %2 oy vardi diye dusunuyorum. Cozum yollarindan birisi akp-hdp-chp koalisyonudur, bence. Madem ikili koalisyonlardan hayir yok, bu kez bir muhalefet – iktidar atismasi icinde degil, ayni masada tartisarak one cikilsin.
“Hiçbiri. Sadece biraz akıl.”a yanıt
Sayın Gün Zileli,
Biliyorsunuz rahatsızlara karşı kullanılan son ve en iyi “ağzında kemik olan köpek havlamaz” yöntemi bile artık çalışmıyor.
Ben sizin, tabi kimliğinizi açıklamadan, işi az akılla başarma yönteminizi dünya liderleri Obama Bey, Merkel Bey vesaire, ve B.M. Unanimous Şirketine ilettim. Ve eski-rahatsız-devrimciyken kendi kendinizi ıslah edip şimdi yeni-rahat-devrimci olduğunuzu, dolayısıyla sadece teori değil praksisini yaşadığınızı ve yazar olduğunuzu da ekledim.
Zevkden dört köşe oldular! Sizi fakir-rahatsızlar ve terörist-rahatsızlar arasına gönderip terapi yapmanızı istiyorlar. Veya eğer buna cesaret edemezseniz, “Akıl Aklı” adlı bir kitap yazmanızı öneriyorlar. Tüm dillere çevrilip dronlarla dağıtacaklar.
Yukarıdaki işin veya ticaretin asıl ciddi özü ama entellektüel bir not da eklemek isterim. Siz bir dahisiniz! Tarihin ÜÇ ana devri olan Ruhanilik Ticareti, öldükten sonra kemik vaat etmek; Materyalist Ticareti, bağırıp çağıran köpeklere susmaları için Hic et Nunc kemik dağıtma; Devrimcilik Ticareti, ŞİMDİ isteyenlere İDEOLOJİ ve hatta BİLİNÇ masallarıyla şimdi neden olmazı anlatmak. Siz her üçünün de “AKIL”a bağlandığını yakalamışsınız.
Her neyse, kimliğinizi dünya liderlerine açıklayayım mı?
Hoşça kalın (bakın, ben bile sizin terapiden faydalanıp yumuşadım!)
açıklayabilirsiniz…
http://gercekgazetesi.net/gundemdekiler/tayyip-erdoganin-stratejik-yenilgisi
68 kusagi neden M,Kemali analiz edemiyor. Marksist, Leninst acidan Kemaliz, sosyal demokrasi hala turkiyede cozulemedi. 68 kusagi Marksist kitaplari herhalde az okudularki CHP yi kendilerine mutefik veya desteklenmesi gereken hareket olarak goruyor. Hepinizden davaciyim. Siz 68 liler, 78 liler buyuk bir yalancisiniz. Arsivlere bakiyorum hic biriniz, CHP yi desteklemediniz. Hic bir yerde yan yana ortak tavirli durmadiniz. Ecevitli cok secimler oldu. 74 haric hic secimde CHP oy vermediniz. CHP yi sadece halk saflarinda gordunuz. Simdi bas taci yapiyorsunuz. NEDEN BIZI O DONEM KANDIRDINIZ?. NEDEN CHP YI DEVRIMCI SAFLARDA OLDUGUNU SOYLEMEDINIZ. PESINE TAKILMAMIZI ONERMEDINIZ? bizlerin 12 eylulde olmemizimi, yok olmamizi istediniz. 12 eylul oncesi CHP ye entegre olurduk. Cunta bize dokunmazdi. 30 yil sonra CHP icinde yer alinmasi ve oy verilmesi gereken devrimci guc diyorsunuz. Siz RTE dan daha yalancisiniz. HDP nin oylarinin % 5 CHP den gelmedi. Kurdistandaki sehirleri CHP kalesi goruyorsaniz ne ala. BHH son gun Diyarbakirdaki olaydan dolayi HDP nin yanindayiz dediler, Secime 1 gun kala. 30 gun kurdlere, ermenilere, ezidilere, suryanilere saldirdilar, kemalizm onderliginde. Lanet olsun sizin gibi sosyal fasistlere. Dunya solu hic bir yerde ulus devleti kuran kisiyi kendilerine sembol yapmiyor. heryerde , herseyden daha gerisiniz. TURK KANI TASIYORSUNUZ VE ONUNLA OVUNUYORSUNUZ.
http://www.facebook.com/notes/seyfi-cengiz/sorun-devlet-sorunu/949101748474188
http://apoletlimedya.blogspot.com/2015/06/boyu-uzun-siyaseti-kisa-adamin-gazeteci.html
Hayvanları hayal kırıklığına uğrattınız bu deli saçmalarınızla.
“Tabii” sözcüğü, iki kere hatalı bir şekilde “tabi” diye yazılmış.
Sayın Gün Zileli’ye “Diktatörlüğe Dur Dendi!”, yazısıyla ilgili sorularım.
Bu son derece aritmetiksel-istatistiksel-niceliksel-sosyal-siyasal-partisel … kısacası akademik, derin ve ince incelemelerinizi aşağıdaki hiç beklenmedik bir sloganvari cümleyle bitirmişsiniz.
“Bundan sonra mücadele alanlarına, işyerlerine, fabrikalara, mahallelere, köylere, semtlere, kentsel dönüşüme karşı mücadele ortamlarına, kültürel çalışmalara vb. daha fazla ağırlık vermenin zamanıdır.”
Bu cümlede kime hitap ediyorsunuz? Ağırlığı kimler verecek? Kendi partiniz mi var yoksa HDP adına mı konuşuyorsunuz? Yoksa HDP yan-destek partisi misiniz?
arkadaşlarıma.
Ehven-i Şerreyn Tercih Olunur
SADDAM Hüseyin çok sert ve zalim bir diktatördü. Devrildikten sonra onu arıyoruz. Zalim malim, şehid edilmiştir. Saddam Irak’ın birliğini sağlıyordu. Ondan sonra ülke paramparça oldu. Orada şimdi Sünnîler kan kusuyor.
İç savaş çıkmadan önce Suriye ne kadar sakindi. Orada da, Saddam’ınki kadar olmasa bile diktatörlük, tek parti rejimi vardı ama oldukça huzur da vardı. Türkiye ile münasebetleri o kadar iyileşmiş ve düzelmişti ki, neredeyse iki ülke birleşecekti. Sonra bir anda her şey bozuldu. İki yüz elli bin ölü, büyük sayıda yaralı ve sakat, tam rakamını bilmiyorum, en az beş milyon mülteci, harap olmuş şehirler, çökmüş bir sanayi… Korkunç acılar, seller gibi gözyaşı… İç savaşın biteceği de yok.
Irak’ta Saddam rejiminin devrilmesinde, Suriyenin bugünkü hale gelmesinde, Libyada, Mısırda olup bitenlerin arkasında hangi derin ve uluslararası güçler vardır? Bu konuda ne kadar az bilgi, ne kadar az analiz var.
Suriye bu hale gelecektiyse Esad’i devirmeye kalkmak elbette isabetli olmamıştır.
Bu işin gerisinde BOP olduğu anlaşılıyor.
İslam hukukun ve hikmetinin temel prensiplerinden biri “Ehven-i şerreyn tercih olunur” kuralıdır. Mânası şudur: Sadece iki kötü şık varsa, başka şık yoksa bu iki kötüden hafif olanı seçilir.
Suriyede Esed rejimini devirelim derken, şerrin şerri, beterin beteri bir felakete yol açtılar.
İran bütün gücüyle Esed’i tutarken, desteklerken, maddî yardım yaparken, hattâ asker gönderirken onu devirmek kolay olur mu?
Saddam’ı devirdiler Irak battı, Esed’i de belki bir gün devirecekler ama geride batık, harap ve bölünmüş bir ülke kalacak.
Şu Büyük Ortadoğu Projesinden Müslümanlara hayır gelmeyeceğini henüz anlamayan ve idrak etmeyen varsa aklına şaşarım onun.
Suriye meselesi yüzünden Türkiye maddî mânevî çok büyük kayıplar vermiştir. Bunların sorumlusu kimlerdir?
Kötü niyetli biri çıkıp da sakın sen diktatör Esed’i ve onun kötü rejimini destekliyorsun demesin. Benim gibi Sünnî bir Müslüman ne Esed’i, ne de onun Baas rejimini destekler. Lakin Esed’i devirip, rejimini yıkalım derken, eşedd-i şerreyn’i (İki kötüden en kötü olanını) bilerek veya bilmeyerek tercih edenleri elbette kınıyorum.
Irak’tan, Suriye’den, Libya’dan sonra parçalanma, iç savaşa sürüklenme sırası Türkiyeye gelmiştir. İnşaallah onların durumuna düşmeyiz.
Ülkemizdeki iki ile üç milyon arasındaki Kriptoların bir kısmı BOP planlarının taşeronluğunu yapıyor.
Basiretsiz siyasetlerin sonunda, üçüncü dünya savaşı Ortadoğu’da patlak verebilir.
Kılavuzu BOP olan kargaların burunları kazurattan kurtulmaz.
Keşke Türkiye Müslümanları Suriye’den ibret alabilseler de kendilerini toplamaya, ıslah etmeye çalışsalar. Siz bir toparlanma ve ıslah görüyor musunuz?
Mehmed Şevket Eygi
http://www.haberkita.com/ehven-i-serreyn-tercih-olunur-makale,220508.html
Güncüğüm,
İstanbul’da HDP’nin en yüksek oy aldığı ilçe % 80’le Nişantaşı..!!!
Zeynep
Nişantaşı Şişli’nin içinde değil mi? Özel olarak Nişantaşı’nı göremiyorum ama Şişli’deki HDP oylarının oranı %16. Adalar’da ise %21. Buraya Nişantaşı’nın seçim sonuçlarını bütün partiler olarak aktarabilir misin?
‘da
http://www.mansetkocaeli.com/kategori/siyaset/haber/odabas-820380-milletvekili-cikaracagiz/66204
Mutlaka okunmalı. Açılım dediğin böyle olur:
http://odatv.com/n.php?n=abdullah-ocalan-dahil-genel-af-sart-1606151200
http://haber.sol.org.tr/blog/serbest-kursu/galip-munzam/yari-devrimin-dusundurdukleri-120072
http://gelawej.net/index.php/yazarlar/garbis-altinoglu/1941-pkk-kck-nin-7-haziran-sonrasi-sinavi
http://www.nasname.com/a/turkiyelilestik-elhamdulillah