Deliliğe Övgü*, Yeniden ve Hep (Serkan Engin)

“Gerçek bilgelik, deliliktir.” Erasmus

“Deli” olabilmek öyle pek kolay olmasa gerek. Çünkü “deli” dediğin, maddi-manevi zarara uğramayı göze alarak, hatta umursamayarak, oto-sansür uygulamadan doğru bildiğini alenen söyleyen, görüşlerini açıkça savunan, bunları yazan, çizen, türküleştiren ya da fiziki eyleme döken, inandığı doğruların kavgası veren kişidir. İçinde bulunduğu toplumun ve çağın baskın normlarının dışında, hatta ötesinde normları savunan ve bu bağlamda dizgenin bekası için bir tehdit unsuru olan, bu yüzden de dizge tarafından, işsizlik, sessizlik suikastı, mikro ve makro boyutta sosyal yalıtılma, hapis, sürgün, manevi veya fiziki linç ile cezalandırılıp edilginleştirilmek istenen kişidir “deli”. Tabi buraya kadar ki “deli” tanımlamasında, doğuştan zeka engeli olan ya da sonradan psikiyatrik rahatsızlık nedeniyle bilinci, mantıksal çözümleme yetisinden yoksun kalmış insanların kast edilmediğinin altını çizmek isterim.

“Deli” diyorduk, evet, örneğin Che Guevara: Akıllı işi midir, mis gibi doktorluk mesleğini ve memleketini bırakıp Küba’da ve diğer ülkelerde devrim örgütlemek, Küba’daki devrim sonrası  bakan olmuşken, makamı falan bırakıp başka bir ülkede devrimi örgütlemeye çalıştığı sırada vurulup ölmek. İşte size bir zır deli.

Bugün de, Che’nin benzeri bir başka zır deli dolanıyor yeryüzünde, Güney Meksika dağlarından dünyanın kalbine sarkarak, “silahımız” diye tanımladığı sözcükleri insan onuruna örgütleyerek, kocaman kalbiyle: Subcomandante Marcos. O da Che gibi doktorluğu bırakıp dağlara çıkmış devrim yapacağım, hatta dünyadaki tüm ezilen, sömürülen, horlanan ve yok sayılanların, yani tüm ötekilerin dili olacağım diye. Buyurun size çağımızın en tipik zır delisi.

Bir başka örnek de Nazım Hikmet: Mis gibi, Falik Rıfkı Atay’ın elçiliğinde, Mustafa Kemal’in teklifi üzerine, CHP’ye çağrılmışken ve pek çok şair! gibi milletvekili, hatta kültür bakanı olma yolu açılmışken, sen git komünist şair olmaya devam et, hapislerde çürü, pisi pisine 13 sene içerde yat, sonra ülkeden kaçmak zorunda kal ve gurbette memleket hasretiyle kavrula kavrula öl. Alın size dünyaca ünlü deli bir başka deli…

Bu isimlere daha pek çokları eklenebilir dünya tarihine alnının akıyla geçmiş.

Yani demem o ki, “deli” gibi zor ve onurlu bir sıfatı yüklenmek için bunun hakkını verebilmek gerek, hatta yerine göre canınızı dahi bu yolda.

“Bizi gören sanır deli/ Usludan yeğdir delimiz” Muhyi

Serkan Engin

Aralık 2010

  • Deliliğe Övgü (Morias enkomion seu laus stultitiae)/ Erasmus/1509

Metne ilişkin düşüncen nedir?

Muhteşem!
0
Mantıklı.
0
Fena değil.
0
Emin değilim.
0
Mantıksız!
0

Bunları da okumak isteyebilirsiniz:

Comments are closed.