Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Syriza ve özgürlükçü Marksizm

Devrim ve Sosyalizm Sorunları, Duyurular, Konuk Yazılar

çeviri ve yorum: Barış

Syriza’nın Maliye Bakanı Varoufakis, özgürlükçü Marksizm anlayışını ortodoks Marksizmi eleştirerek anlattığı bir makale yayınlandı geçenlerde. (*) Yunanistan’da iktidara gelen sol koalisyonun Marksizm anlayışını kavramak için iyi bir kaynak, bu yazı.

 

Varoufakis, Marksizm’in 20. Yüzyıl’da özgürlüğü ihmal etmiş olduğunu düşünüyor: “20. Yüzyıl’da köklerini Marks’ın düşüncesinden alan iki akım, komünist ve sosyal demokrat partilerdi. Her ikisi de diğer hatalarına (ve elbette suçlarına) ek olarak, Marks’ın çok önemli bir alandaki öncülüğünü izlemekte başarısız oldular: Özgürlük ve akılcılığı, bir araya gelme sloganı ve organize olma fikri olarak kucaklamak yerine eşitlik ve adaleti tercih ettiler. Böylece özgürlük fikrini neoliberallere bıraktılar. Oysa Marks netti: Kapitalizmin problemi adil olmaması değil akıldışı olmasıydı. Çünkü huy olarak kuşakları işsizliğe ve yoksunluğa mahkum ediyordu. Hatta kapitalistleri, sermaye birikimine hizmet etmek için insanları emtialaştırmadıkça sermaye sahibi olma vasıflarını yitirecekleri endişesiyle korku içinde yaşatıyordu. Kısacası kapitalizm eğer adaletsizse bu herkesi köleleştirdiği içindir; insan ve doğa kaynaklarını heba eder. Servet ve etkileyici makineler çıkaran üretim hattı aynı zamanda derin mutsuzluk ve krizler üretir.”

 

Varoufakis, özgürlük kavramını Marksizm’in merkezine koyuyor, özgürlüğün Marks’’ın ekonomi politiğinin temel unsuru olduğunu öne sürecek kadar ileri gidiyor: “Bir ekonomist gibi düşünmeye başladığım ilk günden bu güne bana öyle gelmiştir ki, Marks kapitalizmin her türlü işe yarar analizinin kalbinde yer alması gereken bir keşif yapmıştır. Bu, insan emeğindeki bir başka çifte karşıtlıktır. Emeğin epey farklı iki doğası arasındaki karşıtlık: i) Nicelleştirilemeyecek bir değer yaratımı etkinliği olarak emek ii) bir nicellik olarak emek.(Örneğin, çalışılan saat sayısı.) Nicel emeğin bir fiyatı vardır ve satılabilir. Doğasındaki bu uzlaşmaz karşıtlık emeği elektrik gibi diğer üretim çıktılarından ayırır.”

Varoufakis emeğin doğasındaki bu karşıtlığın özgürlük ile olan ilişkisini şöyle anlatıyor: “Marks’ın kapitalizmin krizlerinin özüne ilişkin parlak içgörüsü buradadır: kapitalizm emeği nicelleştirerek emtialaştırmada ne kadar çok başarılı olursa her birimin üretimi o kadar azalacaktır. Bunun sonucu olarak kar oranları düşer ve bir sistem olarak ekonominin bir sonraki durgunluğu yakınlaşır. İnsan özgürlüğünü ekonomik bir kategori olarak çizmek Marks’a özgüdür.”

 

Varoufakis’in Marksizm yorumunun hayli heterodoks. Marksizme sıkı sıkıya bağlı bir yorum değil bu. Marks’ı iki noktada eleştiriyor:

“Marks’ın ilk hatası – eksik bıraktığı şey, kendi teorileştirmesinin, teorisini yaptığı dünya üzerindeki etkisini yeterli biçimde düşünmemiş olmasıydı. Teorisi istisnai şekilde güçlüydü ve Marks bu gücün farkındaydı. Öyleyse nasıl olur da ardıllarının, güçlü fikirlerini ortalama bir işçiden daha iyi kavrayacak kişilerin, kendilerine bahşedilen bu gücü başka yoldaşlarını suistimal etmek, kendi iktidarlarını kurmak, etkinlik kazanmak için kullanabileceklerini düşünemez?

Marks’ın ikinci hatası, daha kötüydü. Bu, kapitalizmle ilgili gerçeğin kendi matematik modelleri aracılığıyla keşfedilebileceği varsayımıydı. Bu, kendi teorik sistemine en kötü zararı veren şeydi. Bize özgürlüğün birincil önemde ekonomik konsept olduğu fikrini öğreten adam, radikal belirsizliği politik ekonomi içinde hak ettiği yere oturtan akademisyen, aynı zamanda basit cebir modellerle oynayan kişiydi. Bu modellere göre emek birimleri tümüyle nicelleştirilebilir. Bu modellerden kapitalizme ilişkin bazı ek anlayışlar edinmeyi umuyordu. Ölümünden sonra Marksist iktisatçılar uzun kariyerlerini benzeri tipte akademik mekanizmalar üretmeye harcadılar. ‘Dönüşüm sorunu’ gibi günümüzle ilişkisiz tartışmalarla oyalanırken nesli tükenen hayvanlara döndüler, bu arada neoliberal kamyon yolundaki bütün muhalifleri ezdi geçti.”

 

Syriza ile gündeme gelen özgürlükçü Marksizm yorumlarını ortodoks Marksistlerin duymazlıktan geleceğini tahmin etmek güç değil. Ama anarşistler için bu tezlerde tartışmaya değer şeyler var.

(*) Yazının orjinali şu adreste okunabilir: http://www.theguardian.com/news/2015/feb/18/yanis-varoufakis-how-i-became-an-erratic-marxist

24 Comments

  1. Anonim

    Syriza’nin ortaya serilen Rus derin devleti ile iliskileri konusunda ne dersiniz? Ozellikle Avrasyaci fasist ideolog Alexander Dugin ile yakin iliskileri Ozgurlukcu Marksizm’den ziyade Stalinizm odakli olduklarini dusunduruyor.

  2. Mülayim Sert

    Varoufakis’in bu ilginç başlıklı yazısı (“Nasıl tutarsız bir Marxist oldum?”) oldukça ilgi gördü. Diğer konuşmalarının birkaçını youtube’dan dinledim. Aslında kitabı var bir tane onu okumak lazım. Yine de edindiğim sonuç şu: Eğer Varoufakis’ten bakan kişiliğinde Marxist bir ekonomi kurmak yolunda adımlar bekliyorsanız büyük hayal kırıklığına uğrarsınız. Kendisi akademisyen kimliği ile Marx’ı gayet iyi tanıyor bu yazıda da bazı güzel eleştiriler getirmiş. Ancak süzdüğüm kadarıyla şöyle bakıyor: “Marx’a selam, Marx’tan çok yararlandım ama bulunduğumuz şartlarda Yunanistan’da yapılması gereken sol-Keynesçi bir programı işletebilmek. Yunan halkı daha ileri bir adıma hazır değil, ayrıca bu yönde atılacak radikal bir adım Avrupa Birliği’ne ağır bir darbe vuracak ve AB’nin yıkıntılarından radikal sol değil radikal sağ bir gelecek doğacaktır.” Yaklaşık olarak böyle düşünüyor. Günümüzde politik skala bir bütün olarak tanımların yapıldığı döneme göre sağa kaymış durumdadır. Bu açıdan ismi merkez sağ olanların faşizan, sosyal demokrat olanların liberal-merkezci, komünist olanlarının sosyal demokrat icraatlara yönelmesine şaşırmayın.

  3. Barış

    Marks’taki özgürlükçü damarın ortodoks Marksistler tarafından önemsenmediği ve geçen yüzyılda özgürlük fikrinin liberallere terk edildiği yorumu bence önemli… Gün Zileli’nin sayfasında daha önce sürdürülen mutlak ifade özgürlüğü tartışmasında özgürlükçülükten pek hazzedilmediği fikrini edinmiştim mesela ben. Şimdi bir takım Marksistler dümeni özgürlükçülüğe kırmaya çalışıyorsa iyidir.

  4. Anonim

    Madem linkleri yarıştırıyoruz ben de Negri’nin Syriza vereyim. http://www.theguardian.com/commentisfree/2015/feb/27/new-left-europe-greece-democratic-capitalism-nato
    Syrizacı değilim ama bu tartışmayı görmezden gelmek muhafazakarlığın başka turlusu.

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑