Yassıada ile ilgili protesto
YASSIADA’DA YIKTIKLARI YUVALARIN ALTINDA KALACAK,
DİKTİKLERİ BETONLARIN GÖLGESİNDE KAYBOLACAKLAR!
Yassıada’daki temel atma töreni öncesinde ilk basın açıklamasını saat 8.30’da Kabataş iskelesinde yaptık…
“Siyaset ve inşaat rantı için kuşa, balığa, denize, gökyüzüne, ağaca, ormana ve insana karşı açtıkları savaşı kaybedecekler. Kuşun, balığın, böceğin, ağacın, insanın yuvasını yıkıyorlar. Yıktıkları yuvaların altında kalacaklar! Yaşam kazanacak, beton, sermaye ve rant kaybedecek”
14 Mayıs 2015
BASINA ve KAMUOYUNA,
Yassıada’da Yalana ve Talana Son Verin, Adalardan Elinizi Çekin!
AKP hükümetinin çeşitli bakanlıklar ve TOBB aracılığıyla Sivriada ve Yassıada konusunda yürüttüğü gizli hazırlıklar ve bu adaları imara açma hazırlıkları son aşamasına geldi ve Yassıada’ya ilk kepçe vuruldu!
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un ve Marmara Denizi’nin doğal yaşamı ve kentsel mirası bakımından büyük önem taşıyan Sivriada ve Yassıada’nın talan edilmesi yönündeki girişimler 6 Mayıs 2015 tarihinde TOBB’a bağlı şirketlere ve MESA İnşaat’a ruhsat verilmesiyle yeni bir aşamaya gelmişti. Bugün ise Demokrat Parti’nin 14 Mayıs 1950 tarihinde kazandığı seçimin yıldönümünü bahane ederek 14 Mayıs 2015 tarihine yetişecek alelacele bir temel atma töreni planlayan hükümet Yassıada’dan siyasal bir rant elde etmenin peşine düşmüş bulunuyor. Adnan Menderes’lerin yargılandığı bu adayı sözde demokrasi sevgisinin bir parçası olarak Demokrasi ve Özgürlük Adası ilan etmenin hazırlıklarını yapanlar, Adaların ve İstanbul’un doğal ve kültürel yaşamını bir kez daha yokediyor
Bir kez daha tüm Adalar ahalisine ve İstanbul halkına duyuruyoruz:
– Sivriada ve Yassıada hakkındaki açtığımız davalar ve hukuki süreç devam etmesine rağmen içine girilen inşaat süreci yasadışıdır.
– Bu adaların imara açılmasının doğal ve kültürel yaşam için geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçları olduğu mahkemelere sunulan çeşitli bilirkişi raporlarıyla kanıtlanmasına rağmen atılan adımlar bir doğal hayat ve kültür katliamıdır.
– Yassıada ve Sivriada’nın kültürel ve arkeolojik varlıkları için hiç bir koruma planı yapılmadan imar ve turizme açılması bu adaların Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden bugüne uzanan tarihi varlıklarının yokedilmesi demektir.
– Verilen inşaat ruhsatları ve turizm yetki belgeleri yasal ve teknik açıdan usulsüzlük, yolsuzluk ve suç unsurlarıyla doludur.
– Adalar halkı Yassıada ve Sivriada’nın her ne ad olursa olsun imara açılmasına karşıdır.
– Adalar’ın yerel kurumları, belediyesi, sivil örgütleri bu sürece şiddetle muhalefet etmesine rağmen hükümetin torba yasalar ve gizli ihaleler yoluyla siyaset ve inşaat rantı için bu Adalar’daki doğal ve tarihi mirası yoketmesi kabul edilemez.
Anayasa’ya uluslararası sözleşmelere, yasalara, ilgili yönetmeliklere, koruma ilke, yöntem ve tekniklerine aykırı olduğu açık olduğu halde, Adalar ve İstanbul ahalisinin arzusu hilafına yılda sadece 2 -3 ay kullanılabileceği şüpheli bir kongre ve turizm merkezi için Adalarının talan edildiğini, yaşamın katledildiğini tüm İstanbul halkına duyuruyoruz.
TOBB aracılığıyla 130 milyon doları bulduğu belirtilen bir inşaat projesi MESA, ENKA gibi inşaat şirketlerine ihale edilmekte, adalarımız “Menderesler’in hatırasını yaşatıyoruz” görüntüsü altında 5 yıldızlı oteller, marinalar, lokantalar, pasta salonları, kafeteryalar, gece kulüpleri, kuaförler, sergi salonları, göstermelik konferans salonları ve otoparklarla dolduruluyor.
1.Derece Doğal Sit, Tarihi Sit ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak koruma altında olan Yassıada ve aynı şekilde 2. Derece Doğal Sit ve 3. Arkeolojik Sit alanı olarak korunan Sivriada yokediliyor. İstanbul’un kuş göçü ve balık yumurtlama alanlarının başlıca merkezlerinden olan Yassıada ve Sivriada’da doğal çevre yokediliyor. İstanbul’un ıssız kalabilmiş nadir kuş göçü rotalarından ve tek balık yumurtlama-mercan alanını barındıran Sivriada ve Yassıada beton adalarına dönüştürülüyor.
Siyaset ve inşaat rantı için kuşa, balığa, denize, gökyüzüne, ağaca, ormana ve insana karşı savaş açıyorlar. Kuşun, balığın, böceğin, ağacın, insanın yuvasını yıkıyorlar.
Yıktıkları yuvaların altında kalacak, diktikleri betonların gölgesinde kaybolacaklar…
Yassıada’dan ve Sivriada’dan Elinizi Çekin!
Deniz, Orman, Özgürlük, Bırak Issız Kalsın!
ADALAR SAVUNMASI
14 Mayıs 2015
Bilgi Notu:
İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nde görülen 2013/2519 nolu Yassıada konulu idari davada mahkemeye sunulan Bilirkişi Raporu Sonuç bölümü:
“SONUÇ:
….
Uluslararası Sozleşmelerle de güvence altına alınan sit alanlarının korunması yönünden dava konusu Koruma Amaçlı Revizyon Nazım imar Planının ve Koruma Amaçlı Uygulama imar Planının
1/100000 ölçekli istanbul Çevre Düzeni Planma uygun olmaması,
Doğal sit alanlan için hazırlanması gereken KAiP içeriğine ve niteliğine sahip olmaması,
Dava konusu parselin (Yassada’nın) arkeolojik sit alanı olması ve üzerinde tescilli taşınmaz kultur varlıkları bulunması doğrultusunda Kultür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu onayı alınmamış olması nedeniyle henüz onama sürecinin tamamlanmadığı, aynca arkeolojik sit alanlan için hazırlanması gereken KAiP içeriğine ve niteligine sahip olmaması,
1. bodrum katlar emsal harici olacak şekilde 0,65 emsal ile bir arkeolojik ve doğal sit alanrnda yapllaşma hakkı öngörülmesinin koruma yöntem ve tekniklerine aykırı olması, üstelik bu yogunlugun brüt yoğunluk olarak verilmiş olması, nedenleriyle şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine ve mevzuata uygun olmadığı tesbit edilmektedir.
Sonuç olarak heyetimiz Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 29.05.2013 tarih ve 5446 sayılı kararıyla
onanan istanbul iii, Adalar İlçesi Heybeliada Mahallesi, 156 ada, 1 no’lu parselin (Yassıada) “Askeri Alan” kullanrmrnrn “Turizm+Kültürel Tesis Alanı”, “Kayallk Alan” ve “İskele Alan!” kullanımına dönüştürülmesine ve 1/1000 ölçekli Koruma amaçlı Uygulama imar Planının,
Anayasaya, Uluslararası Sözleşmelere, yasalara, ilgili yönetmeliklere ve koruma ilke, yöntem ve Tekniklerine aykırı olduğu görüşündedir. Yuce Mahkemenize saygılarımızla arz ederiz.”
Azgın Kapitalist Parti’ye yakışan işler… Bunlar Unakıtan’ın “cukka paracıları” değil mi?
Fakir Baykurt, romanlarındaki o ahlaksız, küçük hesapçı, paracı köy imamı tiplemesinin iktidar olmuş bu haline ait bir dünyada yaşayacağımızı görseydi herhalde inanmakta güçlük çekerdi..
Bu hal, o ahlaksız “imamların” hayaliydi; gerçek oldu! Bizim hayallerimiz yalan! …
…
Yanlış anlaşılmasın.. Şimdilik yalan!
Ama onların gerçekleri bile, uyanıkken de gördükleri hayaller; varlığına inandıkları cinler, periler, ecinniler dünyası, hayallerimizin karşısında da acınası durumdadır.
Bu güruhun ruhsal sefaletine ait yıkım, trajik süreçleri başlamıştır; ve onlara kimse yardımcı olamayacak…
babam 6-7 sene önce siteni tesadüfen buldu gün abi. seni de çok sevdiğini hep söylerdi.hala söyler..onun bile görüşlerini (kuzeninin) kökünden sarstın.ben sana diyim 🙂 o artık ulusalcı değil 🙂