Vicdan Kayır/Ağıtların faili meçhuller kuyusundaki çocuklar onlar! …

AĞITLARIN  FAİLİ MEÇHULLER KUYUSUNDA ÇOCUKLAR! …

 

24 yılda toplam 569 çocuk katledildi.

 

3 yılda 298 çocuk tutuklandı

 

Failler cezasız kalıyor .. takipsizlik kararı ile çocuk ölümleri yok sayılıyor.

 

Çocuk Bayramı’nın tek kutlandığı ülkede çocuklar katlediliyor!..

 

Diktatör yasalarında  çocuklar ve anneler  eşit değildir!..

 

Bu sistemin çarkında   kaçakçılık  yapmak zorunda olan Roboski (Uludere) çocukları, ağabeyleri ‘terörist’ diye   katledildi.…

 

Katırlarla, eşeklerle, şeker, un, mazot almaya giden 34 can…  Çoğu çocuk 10-11-14 yaşlarında … 34 kadının  bitmeyen yürek ateşinde bir anne intihar ediyor.

Karagözlü çocuklar katlediliyor!..

İşte karagözlü , kalın kaşlı 15 yaşındaki Berkin Elvan ekmek almaya giderken polis tarafından gaz fişeğiyle öldürüldü.

 

Onlar ekmek , şeker, un almaya giden çocuklardı.

 

Ne  acıdır ki, Y.Özdil  denilen yazar ,  Roboski’nin kaçakçılık yapan ve katledilen çocuklara dair bir yazı yazıyor ki, tüm kalemler, okuyanlar suskun!…

 

Sayın Kaçakçı’ başlıklı yazısında;

“ -babası eşek.. anası attır.. eşek atı becerir, katır doğar..

At’dan küçük , eşek’ten  cüsselidir. Her ikisinin toplamından kuvvetlidir. Kromozom sorunu nedeniyle kısırdır. Ancak , katır ırkı yok edilse bile… eşek ‘lik varoldukça nesli tükenmez… Kaçakçılık katır’dır… Yasak aşkın meyesi. Kimim kimi , hangisinin hangisini becerdiğinin önemi yoktur… Neticede devlet’le kaçakçı’nın çiftleşmesi…”

 

Ey dilin  Kefen olasıca Özdil….

 

Roboski Anneleri,  Berkin için meşalelerle yürüyüş yaparken ‘biz acıyı iyi biliriz’ diyorlar… Ne can yakıcıdır; bombalarla paramparça olan ve katırlarla-eşeklerle taşınan çoğu çocuk ve canın  parçaları battaniyelere toplanıyor…

Roboski çocuklar katledileli iki yıl oluyor…

 

İşte bu  ÖZDİL’siz Berkin’e ağıt döküyor, mezarında onu karşılayacak olanlara dair…Ancak bu ağıtta katledilen çocukların Berkin’i karşılayacaklarına dair bir cümle yok!..

iyi de… Onlar da çocuk… Berkin oğul ekmek almaya giderken öldürüldü, Roboskili çocuklar da şeker, mazot , un almaya giderken katledildi…

Özdil’in Roboskili çocuklara dair yazdığı SAPKIN ,iğrenç, yorumu karşında harflerim tutuluverdi …

En güzel cevabı  Roboskili  Anneler verdi ; ‘biz acıyı iyi biliriz’.

 

Özdil’siz’in   katledilen Roboskîliler ile Berkin Elvan’a dair yazdığı iki ayrı yazı…ölümlerde taraf olmak, çocuklara kıymaktır… ne farkı var Berkin çığlığı atarken, Berkin’i  ‘misketli terörist’ ilan eden Tayyip Erdoğan’dan..

 

Hiç unutulur mu, Lic’ de   kocaman kara gözlerinde korku patlatan  bir fotoğrafı ile  çoban kızı 12 yaşındaki Ceylan’ın.‘  koyun otlatırken paramparça olan bedenini  Annesi eteklerinde  topladı, bundan öte acı var mı? Bir anne için… Nusaybin’li    çoban kızı  Elif,   Uğur, Berfin, Özgür, Vesim……Tüm alfabenin harflerini taşıyan  çocuklar katledildi, yıllarca…

 

 

Silah, gaz fişeği, mayın ve misket bombalarında katlediliyor çocuklar!…

Kimi ekmek , şeker almaya giderken, kimi koyun otlatırken…kimi de misket oynarken belki de..

 

Failleri bellidir!..

İşte son katledilen Berkin çocuğun katilini ise açıklar Başbakan , ‘ Polis’e Emri ben verdim’…

 

Tayyip Erdoğan, terörist ilan etti Berkin çocuğu, tıpkı Roboski çocukları gibi…

Mezarına konulan misketler-bilye- kanıt olarak gösterdi…Sapanlı bir çocuk belgesinde ..

Oysa  oğulların bir ceplerinde sapanlar, diğer ceplerinde misketler vardır, tek oyunları…

 

Ey diktatör , oğullar misket oynayarak büyürler, eğer ki  misketleri atıyorsa-varsayalım-  gaz bombardımanına tutan ağabeylerini  katleden polislere, onlar  direnen çocuklar  !… Artık çocuklar direniyor, isyan ediyor…

Harflerim kekeme oluyor ne diyeyim?
Bir babaya bu açıklamayı yaptırdınız. Sami Elvan: “Benim çocuğum misket oynayacak yaşta vefat etti. Onun için attık mezarına o misketleri.”
of ki of…

Anne Elvan çığlık atıyor, ‘oğlumun katili Başbakan’ diye…

 

Cemal Süreya yaşasaydı, Erdoğan’ı intihara davet ederdi. Turgut Özal’ı davet ettiği gibi..

şiir, her zamanki gibi  ipi göğüsleyecek günlerdeyiz.

Vicdan kayır

Metne ilişkin düşüncen nedir?

Muhteşem!
0
Mantıklı.
0
Fena değil.
0
Emin değilim.
0
Mantıksız!
0

Bunları da okumak isteyebilirsiniz:

2 Comments

  1. Yaşarken eşit olamadık; ölülerimiz olsun eşit olamaz mı?
    Bir “iç savaş” sırasında sivil-masum insanların-çocukların ölümüne yol açan eylemler ve bu eylemlerin savunulması, bir süre sonra karşılıklı özel bir nefret yaratıyor!(*) Kendi “haklı” davası adına çocukların da ölümüne yol açan, sonra da bu eylemi savunanlar, düşmanına benzemeye başlıyor. İnsani ve şiddet karşıtı söylemlerinde inandırıcılıklarını yitiriyorlar! -Bakınız Reyhanlı katliamı ve Gezi isyanında S. Demirtaş’ın hem de belki inanmadan, meseleyi anlamadan söyledikleri. Acımasızlıktan değil politika yapmaktan kaynaklanan, ona yakışmayan “talihsiz” cümleleri…-
    1985-2000 arasında milliyetçilikle “zehirlenmiş” bir halk, alçakça, utanmazca sürdürülmüş bir medya propaganda “terörü” ile çalkalandı, serseme çevirildi. Örneğin son yıllarda hala “iş yapan” telefon dolandırıcılarının “sizin sim kartınızı PKK ele geçirmiş” diyerek ‘mağduru’ hipnotize edilmiş gibi soyup-soğana çevirebilmelerinin altında yatan korkunç gerçek, bu’dur! Bir ‘arkaik’ korkuyu açığa çıkarıp, bu korku ile aklını yitiren, cebindeki, bankadaki parasını uysal bir koyun gibi dolandırıcılara sunulmasının altında, bu dönemde yapılmış anti-PKK/anti-Kürt ideolojik terörün derinliğini ele verir!
    Berkin, bize yeni ve artık “utanmadan” yazacağımız bir sayfa açtı. Denemek zorundayız!
    *
    Berkin ve Uğur Kaymaz cinayetleri aynı zalimliktedir… Hatta U. Kaymaz’ınki daha vahşice… Ama bu tarafta kişisel olarak çok üzülsek de, Uğur’un, 10 yaşlarında hunharca öldürülmüş bir çocuk için ne yaptık? Roboski için de aynı şeyler söylenebilir… “Batı” için bu olay “çok uzaklarda” yaşanılan “talihsizliklerdi” !
    Bugüne dek taraflar için yalnız kendi ölüleri “masum ve kutsal” sayılıyor! Karşı tarafın ölüsü ise en azından görmezden geliniyor…
    “Karşı tarafın”, cesedinin gömüldüğü mezar üzerinde tepinenler, yalnız kendi ölüsüne ağlayan, ortalığı inletenler, “karşı” tarafın ölüsüne hakaret edebilenler (bakınız Rabia ve Berkin!), kendi iktidarını “besleyecek” yeni cesetler arzulayanlardır.
    Aklını, vicdanını, insanlığını yitirmemişler bu çılgın, zalim duygusallık uçurum karanlığına düşmez! Ama kitleler düşebilir… Deneniyor…
    *
    Bu, duyarsızlığın, “acımasızlığın” nasıl ve neden meydana geldiğini-getirildiğini soğukkanlıca düşünmeli! Bazı değerleri, ilkeleri, insanlığın binlerce yılda damıttığı bazı temel duygu-düşünceleri anımsamalı…
    Ne olursa olsun, kim olursa olsun her masum insanın öldürülmesi ve savunulması bir insanlık suçudur!
    Nefsi müdafa dışı her ölümcül saldırı bir cinayettir.
    Hiç bir “milli” dava karşı milletin tüm insanlarını toptan suçlu kılmaz…
    Türk ve Kürt halkı insanlarının (halkların değil!) birlikte kardeşçe yaşaması yolunda olumlu sürece tuzaklar kuruluyorken, eski hatalarımızı anımsayalım…
    Örneğin, Halkların kardeşliği sloganını bir “tuzak” söylemdir! Stalinist bir çarpıtma! Sınıf farkılıklarını, sınıfsal sömürü ilişkilerini görünmez kılmak için! Komşu halkları “sosyalizm” adına sömürmek, kendi ne tabi uydu devletler yaratmak için; “Yaşasın Halkların Kardeşliği’ni, “Yaşasın SSCB’ye tabi Uydu Halklar” olarak okumak gerekli…
    Bir Kürt ve Türk emekçisi birlikte barış ve kardeşlik içinde yaşayabilir… Ama bu insanları sömürmek isteyenler, “duruma göre” onları kardeş de yapar, düşman da! “Kardeş” yapar, bir yağmacı savaşta birlikte öldürtmek için! “Düşman” yapar ayrı, ayrı “hesabını görmek, ucuz emek pazarı temin etmek için… (Elbette kardeşliğin ön koşulu da insani-temel haklardaki eşitliktir. Elbette her insan, anadillini öğrenme, bu dil içinde yaşamak durumundadır; yasalar karşısındaki eşitlik, eşit çalışma, fırsat eşitliğini sağlayacak her tür eşitsizliğin bulunmaması vb. temel doğruları konuşmaya da gerek yok… )
    ————————
    (*)Özdil’i okur, veya göz atarım. O’da RTE gibilerin aynadaki yansıması; kendi ölülerine ağlayanlardan! Bu “türün”, vicdanları yarım; kalanı da kanamış, kurumuş. Özdil, iktidarcı acımasızlığın diğer parçası; kendi tarafına acırken “insan gibi” görünüyor; bu “kimi okurlarda” zaman zaman yanıltıcı, yanlış izlenim yaratıyor…

  2. Özit’i Ve Temsil Ettiği Zihniyeti Lanetliyoruz!

    Devletçi “özgür’ Türk basınının ahlaksızlığı sadece yalan,çarpıtma haber yapmakla ve efendilerinden gelen talimatları eksiksiz yerine getirmekle sınırlı değildir. Politik olarak Kürd/Kürdistan düşmanlıklarını bazen kabaca bazen de ince ince işleyerek dışa vurular.

    Bazen o kadar nefretle, kinle dolarlar ki, sadece politik Kürdlere karşı değil, sırf Kürd olduğu için birilerine küstahça saldırabilmektedirler.

    Bazen, içlerindeki ırkçılığı, faşizmi dışa vururken “düzeyli’, “beyefendi/hanımefendi’ görüntülerinin altında yatan ahlaksız, terbiyesiz, küstah ve şahsiyetsiz özlerini ortaya koymaktan kaçamazlar.

    Bu devletçi faşist ve şahsiyetsizlerden biri olan Hürriyet Yazarı(!) Yılmaz Özdil adındaki soytarı öyle çirkin ve terbiyesizce bir yazı yazdı ki, TC’nin kuruluş felsefesini ve Türkçülüğün esaslarını bire bir yansıtıyor.

    Yazısında Leyla Zana’yı hedef alan Özdil’i ve Özdil’in temsil ettiği ırkçı, faşist, ahlaksız anlayışı lanetliyoruz…Zana’ks
    http://www.hurriyet.com.tr

    Bu arada Yılmaz Özdil gibi faşistlerle sorun yaşamayıp Ahmet Altan gibi insanları “bir numaralı düşman’ ilan eden zihniyet(ler)in de Yılmaz Özdil’den çok farklı olmadığının altını çizmek gerekiyor…

    Haber/Yorum

    http://www.nasname.com/a/oziti-ve-temsil-ettigi-zihniyeti-lanetliyoruz

Comments are closed.