Kolektif Açlık Grevi…
İnsan bazen o anda tam olarak benimsemediği eylemlere de katılmak zorunda kalabilir. Geçmişte bunun örneklerini yaşadım.
12 Mart döneminde, 1971 yılının yazında, Yıldırım Bölge Cezaevi’nde yatıyorduk. Koşullar gittikçe kötüye gidiyor, hapishane rejimi adım adım sıkılaştırılıyordu. Yine de, bir yıl sonraki koşullarla karşılaştırılacak olsa, o anda otelde kaldığımız söylenebilirdi.
Dev-Genç’li arkadaşlardan ikisinin Mamak Askeri Cezaevi’ne sevk kararı gelince, Dev-Genç’liler aniden isyan kararı aldılar (olayın daha ayrıntılı bir anlatımı için bkz. Yarılma, s. 554-55). Koğuş sorumlusu Muzaffer Erdost’tu. Son derece aklı başında bir insan olan Erdost, isyanın doğru olmadığını belirtti ama 12 Mart öncesi “muzaffer” havalarından henüz çıkamamış Dev-Genç’lilere dinletemedi. Aslında biz o zamanın Aydınlıkçıları da böyle paldır küldür bir eylemi pek içimize sindirememiştik ama arkadaşları yalnız bırakmanın doğru olmayacağını düşünerek isyana katıldık. Bu isyan ezilmemizle sonuçlandı ama yine de dayanışma önemliydi. Bugün bile isyana katılmamızın doğru olduğunu düşünürüm.
Bundan on yıl öncesinden ise tersi bir örnek hatırlıyorum. F tipi cezaevlerine karşı örgütlerin prestij yarışıyla sürdürülen o zamanki “ölüm oruçları” da yanlıştı. Buna rağmen, iş o raddeye gelmişti ki, ölüm oruçlarına destek vermemek ölüme yatmış insanları yalnız başlarına bırakmak anlamına gelecekti. Ve o zamanki PKK bunu yaptı, hapishanelerdeki kendi taraftarlarına açlık grevlerine ve ölüm oruçlarına katılmama talimatı verdi. Oysa özellikle PKK’nın cezaevlerindeki gücü önemliydi. Eğer PKK taraftarları açlık grevlerine katılsaydı, belki de “Hayata dönüş” operasyonlarına girişmekte bu kadar fütursuz olamayabilirdi o zamanki Ecevit hükümeti.
Bugüne gelecek olursak. Baştan hemen belirteyim ki, ne kadar haklı talepleri ve gerekçeleri olursa olsun her türlü “ölüm orucu”nun yanlış olduğunu düşünüyorum. Birincisi, hiçbir dava insan hayatından daha kıymetli olmadığı için; ikincisi, böylesine ağır ölüm ve kayıplarla kazanılan bir davadan hayır gelmeyeceği için (unutmayalım ki, 1917 Devriminden sonraki üç yıllık iç savaşta verilen ağır can kaybı, daha sonraki yıllarda her türlü muhalifin ve devrimcinin ezilmesinin duygusal gerekçelerinden birini oluşturmuştur); üçüncüsü, hiçbir ölüm orucu bireyin özgür iradesine dayanmadığı için (ölüm orucuna yatan militanın üzerinde örgütün iradesi vardır, daha da korkuncu, arkadaşlarının, çevresinin iradesi vardır, içten içe ölmek istemese de, kahramanlık ve feda güdüleri dolayısıyla, gözü, örgütte ya da arkadaşlarında olacaktır); dördüncüsü, açlık grevi ya da ölüm orucu, nihayetinde devletin insani güdü ve tepkilere duyarlı olabileceği varsayımına dayandığı için (Başbakanın son açıklamaları, böyle bir duyarlılığın olmadığının, olamayacağının en açık belirtisidir.)
Son açlık grevlerinin ya da ölüm oruçlarının her iki talebinin de, Eşber Yağmurdereli’nin, CNN’de, Enver Aysever’in “Aykırı Sorular” programında açıkladığı gibi, son derece haklı ve hukuki talepler olduğunu düşünüyorum. Hükümetin bu haklı talepleri yerine getirmeyip bugüne kadar uzatmasının, sadece AKP’nin, idam cezasını geri getirme tehditleriyle de tescillenen faşist karakterini sergilediği kanaatindeyim. Buna rağmen, bu talepler için mücadele, insanların bedenleri ve hayatları üzerinden yürütülmemeliydi.
Ama somut durumda bu noktaya geldik. Bu noktada ne yapmak gerekmektedir? Şu ana kadar söylediklerimi adeta geçersiz kılacak bir şey söylemek istiyorum. İşler madem bu noktaya geldi, artık ölümleri durdurmanın (ki bence bu, taleplerin kendisinden daha önemli hale gelmiştir) tek yolu, açlık grevlerini alabildiğine yaygınlaştırmak ve sürekli hale getirmektir. Bir kısım BDP milletvekilinin ve Diyarbakır Belediye Başkanının açlık grevlerine katılması adımı bu bakımdan önemlidir ama yetmez. Önerim, Ergun Aydınoğlu’nun 1971’deki silahlı eylemleri eleştirirken kullandığı ifadeyle, “ileri kaçmak” denen duruma epeyce benzeyecektir ama bunu kaçınılmaz görüyorum.
Kanımca bundan sonra tek çare, olanakları elveren herkesin süresiz açlık grevine gitmesidir.
Böyle bir örgütlenme olursa ben varım.
Gün Zileli
12 Kasım 2012
Açlik grevi ve olum orucu talaplerinden birisi Apo’nun uzerindeki tecritin kaldirilmasidir.Aclik grevi ve olum orucu eylemi ;ne kadar da uygun bir zamanda Apo için uzerindeki baski ve tecritlere karsi bedenlerini yatirmaktan baska çaresi olmadiginda tutsaklarin basvurmasi gereken bir eylem .Yani tam Apo’nun eylem zamani. Ama o bu eylemi onaylamamis anlasilan ?!
altı bin kişi açlık grevine girmiş, daha ne kadar kişi girecek gün. Çelişik ifadelerden derhal vazgeç ve destek vereceksen ver. Aydın denilen yazarların derhal bu grevlere destek vermesi lazım..
Süresiz açlık grevi kişinin kendi özgürlüğü için başka direnişin olanaklı olmadığı koşullarda sadece tutukluysa ve ağır baskı altında dayanılmaz bir acı çekiyorsa kendi iradesine dayalı olarak vermesi gereken bir karardır. Tutuklu olmayanların açlık grevine girmesi mantık dışı çünkü tutuklu olmayanların biçok direniş ve ses duyurma yöntemi var.
Bence de intihar biçimindeki eylemler doğru değil, sivil itaatsizliğin farklı yollarının da araştırılması gerekir. Sadece Arap Baharı ve ardından gelişen küresel eylem dalgası bile, bu konuda “ölüm orucundan” çok daha anlamlı ve zengin deneyimler sunmaktadır.
Ayrıca, oruç eyleminin ölmenin yanı sıra öldürmeyi de hedefleyen silahlı savaş ya da canlı bomba tipi eylemlerle aynı kefeye konması doğru değil. Ve unutulmaması gerekir, Gün Zilelinin örneğini verdiği Rus İç Savaşında Kızıl Ordu’da çarpışanları ölmekten ziyade öldürmeyi hedeflemiştir; buna özsavunma veya beyaz terör gibi “haklı” gerekçeler de bulsanız, kendini savunmak (bir bal arısı kolonisinden bahsetmiyorsak) intihar etmekle eş anlamlı değildir.
Bence karşıdakini de öldürmeye dayanan intihar eylemlerine -canlı bomba başta olmak üzere- ve asıl karşıdakini öldürmeye dayanan eylem biçimlerine – silahlı mücadele gibi- göre bu tür eylemler daha olumlu görülebilir: intikamcı olmadığı için ve insancıl yönüyle kamuoyu yarattığı için.
Kanımca olaya bir de bu açıdan bakmak lazım.
1999 dan bu güne kadar kendini yakanların sayısını ve geride bıraktıkları mektuplarını nedense türk basınının saklamasını anlıyoruzda kendine özgürlükçü devrimciyim diyen sosyal medyada bile göremedik.öcalanın bu tarz eylemleri istememesine rağmen şimdiye dek belkide 100 cıvarı kendini yakan olması ayrıca kürt sorununun rehinesi 8 bin kck tutuklusununda hem insan olarak evrensel haklarının gasp edilip tamamen haksız siyasi nedenlerle onlarca yıl cezalara çarptırılmaları sonuç olarak kürt sorununun devlet iktidar hegemonyası tarafından savaş ve imha seçeneğinin dayatılmasına itiraz olup sorunun müzakere ile çözülmesi için bunca insanın bedenini ölüme yatırdığı bu rezil iklimde asgari demokratım özgürlükçüyüm insanım diyebilen hemen her kesin destek olup yaygınlaştırılmasından başka bir çare gözükmüyor
Ölüm orucları ve açlık grevleri bir direniş ve hak arama yöntemi olarak kanıksanıp içselleştirilmemelidirler.
tersinden düşünürsek; şiddet bir siyaset aracı olarak politikanın merkezine konmamalıdır.
(temel kuvvet halkın gucudur)
Devrimciler ilkelerinden taviz vermeden ayakta kalmalı yasamalidirlar. devrimci siddet mesru savunma ,hesap sorma,temelli ele alınmalıdır.
devrımcılere ölumsuzlermıs gıbı davranmak yanlıstır.
devrımcılerde ölür.devrımcı orgutler egemenlere karsı yuruttuklerı savasda verımlılık anlamında en kıymetlı unsurlara gözu gıbı bakmalıdırlar.
kayıplar kacınılmaz ıse kayıp vermekde son derece cımrı olmalıdırlar.
uğur mumcu nun oğlu özgür mumcu tayyipin kürtaj muhappetini uludere katliyamını unutturmak için ortaya attıgını yazdı bugün.
darısı uludere bombardımanını silivri deki eski devlet ekıbının tayyibi sıkıştırmak için yaptıgını anlayamayan sol ve ulusal hareketin başına. aclık grevlerı konusundada aynı sey oluyor kurnaz tılkı tayyıp “ıdam” dıyor. kanımca 2000 dekı gıbı 96 dakı gıbı ölümler olmadan bır sekılde ortak nokta bulunacak (umarım yalınlmam) bu ıs ab olayına benzedı ne t.c gırmenın pesınde ne ab t.c yı almanın. ulusal hareket öcalan dan bılıyoruz kı (öcalan ın deyımı ıle) kendını ucuza satmayı sevmez.
KÖTÜNÜN ÖRNEGİ OLMAZ
2000 yılında baslayıp grup grup bayrak yarısı ıle tam 7 yıl suren ve 122 dırenıscının acından öldugu büyük ölüm orucu direnısıne pkk destek vermemıstı.
lakın kotunun ornegı olmaz.
bız kurt halkına destek vrmelıyız.
banyo kadar hucrelere tek basına tıkılmak ve orada devrımcı dusuncelerınden vazgecırılmek ıstemeyen devrımcılere devlet 19 aralık 2000 gecesı 10.000 (on bin) askerle 20 zındana saldırdı operasyonda
bılanco soyleydı :
Operasyonda öldürülen tutuklu sayısı: 30
Hastaneye kaldırılan tutuklu-hükümlü: 237
askerler tarafından vurulup ölen asker sayısı :2
dusuncelerınden vazgecırme uygulamasını , banyo kadar hucreyı kabul etmeyen devrımcıler ölüm orucuna basladı
tam 7 yıl suren protestoda ıse bılanco soyle oldu;
ölüm orucunda ölenler : 122
sakat kalanlar: 500
not:
ulusal hareket elbette zındanlarda dırenmeyebılır bu onun tercıhıdır elbette her sey
ölümle protesto edılmeyebılınır (katılıyorum eylem ıslevsızlesmıstı ınat etmek 7 yıl surdurmek akıllıca bır sey degıldı) “zından dusman denetımı altında ” (sımdı 2012 de degıl mı?) tezı haklı olabılır
en onemlı kadroların ölum orucu eylemı ugruna heba edılmesı burna kotu kokular getırebılır
lakın en azından dısarıdakı eylemler desteklenmelıydı. desteklememek hataydı .ulusal hareket bu hatadan ozelestırı yapıp ders cıkartmalıdır.bız komunıstler anarsıstler bugun kurt kardeslerımızın aclık grevlerıne ölüm oruclarına destek olarak dogru olanı tum halka gostermelıyız dıye dusunuyorum cunkı kotunun ornegı olmaz.devrımcıler ulusal hareketı elestırmeyı bılmelıdır. (aksı kuyrukculuktur)elestırı mekanızması cok degerlı bır seydır. gelısımın degısımın motorudur.
not:
bu yazı 2000 ölüm oruclarında 50 kısı ıle devrımcı cenazesı kaldıranlar adına yazılmıstır.
çünkü bütün taraftarlari geri zekali da onun için, gerçi size apo çok bile .
http://www.serbesti.net/?id=2084
“Kanımca bundan sonra tek çare, olanakları elveren herkesin süresiz açlık grevine gitmesidir.
Böyle bir örgütlenme olursa ben varım.“
bu çağrıyı önemli buluyorum.
ve ben de varım.
şimdilik yapılabilecek en etkili destek ve güç bu olabilir,diye düşünüyorum.
aksi tutumların pek bir değeri olmaz.
eylemcileri eleştirmek,eylemlerinin yerli mi yersiz mi yapılmakta olduğunu tartışmak olası ölümleri durduramaz.
zaten anaakım medya bunu yeterince yapıyor.
anarşistlerin,sosyalistlerin komünislerin ve tüm duyarlı çevrelerin günün yaptığı çağrıya duyarlı davranırlarsa bir şeyleri değiştirebileceklerine inanıyorum.
bunu yapabilecek güce sahibiz.buna yeter ki inanalım…
yorum diye hakaret yazan monekül beyinliye lafım gerizekalı olan ırkçı ve yobazlardır
gün zilelinin endişe ve ikircimlerini de aynen paylaşarak, diyorum ki ben de varım.
Ben yokum. Geçen pazar günü Taksim’de toplanan kitlenin üstüne polisin yürümesi üstüne apar topar basın açıklaması yapıp kitlenin dağıtıldığını gördükten sonra, içeride süresiz açlık grevi yapan kitleye ayıp eden, bir ıslanmayı bir çatışmayı göze alamayan bir anlayışla neyin mücadelesini vereceksin. Daha önce de demiştim SAG sadece tutsakların direniş yöntemi olabilir.
rotasyon ne cabuk yelkenlerı suya verdın yaw 🙂
yuz yıllık somurgecılıgı bır basın acıklaması ıle yıkamazsın. mucadele can yucel ın sıırındekı gıbı yuz metre yarısı degıl bayrak yarısıdır gardas 🙂
ayrıca neden taksım ? kurtler, ezılenler en cok taksımdemı yasıyor?
yoksa kalabalık dıyemı gıtmısler ? burjuvazının sansurculugu konusunda hepımız hemfıkır ısek taksım ısrarı nedendır?
bence sen sabırlı ol ve taksım den “basın” acıklamalarından uzak dur.
daha cok eylem olur secer gıdersın.her kıtle kacacak dıye bırsey yok gun gelır kovalayanların ıcındede olursun:)
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1107849&CategoryID=78
Açlık Grevleri Bir Devlet Projesidir!
http://www.nasname.com/tr/11572.html
Asıl, Barzanici ‘Nasname’ çetesi bir devlet projesidir…
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=49292
ölüm oruçlarını durdurmak içiin ölüm orucu…. itfayeciler iyi bilir yangını sönürmek için karşı bir ateş yakarlar…
ölerek öldürerek bu güne kadar ne kadar yol alındı ?nereden nereye gelindi bunuda sorgulamak lazım
ölüm orucu yapmak yerine 40 porsiyon kuzu kebabi götürme eylemi yapilsin, böylece çatlama nedeniyle daha çabuk ölünür, apo da sevinir, herkes mutlu olur, ölelim, öldürelim, sevelim, sevilelim.
tayyibin yaveri böyle önerilerini git tayyip paşanla paylaş!
40 porsiyonu onunla ye.seviyesiz akıl vermelerinle işi sulandıracağına bunca insan neden böyle bir eylemi yapıyor onun üzerine düşünme zahmetine katlan…
sinan bey onca senedir ölme öldürme olayları üzerine düşünmediniz de şimdi mi aklınız başınıza geliverdi.çok manidar doğrusu.
HDK Kongresi ve Ölüm Oruçları
http://demirden-kapilar.blogspot.com/2012/11/hdk-kongresi-ve-olum-oruclar.html
PKK/ KCK Tutsaklarının AG ve ÖO Eylemi Üzerine Bir Tartışma
http://www.gelawej.net/index.php/konuk-yazarlar/7671-pkk-kck-tutsaklarnn-ag-ve-oeo-eylemi-uezerine-bir-tartma.html
sen ölüm orucu yapmakta misin? Hadi canim sen de. Gerçi sen yapsan belki daha tutarli olur, çünkü asker, sivil demeden , kadin, erkek, çoluk, çocuk insan öldürenlerin açlik grevi yapmasi trajik falan degil komik. Yasama deger vermeyenlerin yasam üzerinden eylem yapmasi anlamsiz. Açlik grevi yapan silahli militanlar, böyle abukluk dünyada yok.
senin tek bir argümanin var: o da “bunca insan” kavrami.senin isin “bunca insan” bahanesine kaldiysa isin zor, bu bir. ikincisi, böyle bir bahane sürü zihniyetinin itirafidir, iste siz böylesiniz,
ilkelsiniz,
sürü zihniyetlisiniz,
biat kültüründen gelmesiniz,
tek adam tapincina sahipsiniz,
tutucucusunuz.
bu açıklamalarıyla safını itiraf eden bu polis ve devlet zihniyetli zihinsize cevap vermeyi gereksiz buluyorum.
Serap Eser adinda 17 yasinda yoksul bir kiz vardi. Belediye otobüsü ile okuldan eve giderken, PKK militanlari otobüse molotof kokteyli attilar. Otobüs yandi, genç kiz yanarak öldü. Ayni militanlar simdi açlik grevei yapiyorlar. “Kiymetli” canlari üzerinden pazarlik yapiyorlar. Peki, Serap Eser’in cani ne olacak? En büyük dilegim Eylem ve onun gibi düsünenlerin bir gün (eger belediye otobüsünde seyahat ediyorlarsa) bir belediye otobüsünde seyahat ederken molotof kokteyli ile birazcik yanmalari, hayatlarini kaybetmeden biraz aci çekmeleri. Anlasilan baska türlü insan olmayi ögrenemeyecekler.
Şivan Perwer’in ‘Açlık Grevi’ Ne Anlama Geliyor?
http://www.nasname.com/tr/11575.html
http://birgun.net/actuels_index.php?news_code=1353146038&year=2012&month=11&day=17
Yandi, bitti, kül oldu. Trajediydi komedi oldu. Iradesi olmayan insanlardan, tutarsiz, kimliksiz, kisiliksiz, degersiz davranislar dizisine dönüstü. Bakalim özelestiri olacak mi? Sanmiyorum, yeni tutarsiz davranislar beklemek daha olasi.
Evet, yandı bitti kül oldu. Tıpkı gündem değiştirme amaçlı idam ve kürtaj tartışmaları gibi.
Burada ölüm orucu üzerine atip tutanlar ya hemen ölüm orucuna baslayip devam edeceklerini ilan etmeliler, ya da kuyrukçuluk yaptiklarini itiraf edip özlestiri yapmalilar. Ama nerdeeee? Bunu yerine kelime oyunlari ve laf salatasi yaparlar.
Köşe Yazarlarından Hükümete Çağrı:
Sizi Vicdan Siyasetine Davet Ediyoruz.
Açlık grevlerinin Türkiye’yi altından kalkamayacağı bir vicdan yarasıyla karşı karşıya bıraktığını savunan köşe yazarları hükümeti vicdan siyasetine davet edecek.
Hürriyet’ten Ahmet Hakan, Habertürk’ten Balçiçek İlter, Milliyet’ten Can Dündar, BirGün’den Doğan Tılıç, Cumhuriyet’ten Hikmet Çetinkaya, Radikal’den Koray Çalışkan, Posta’dan Nedim Şener ve Vatan’dan Zülfü Livaneli, 18 Kasım Pazar günü 13:00’de Fransız Kültür Merkezi’nin önünde buluşacak ve İstiklal Caddesi’nde yürüyerek yazdıkları metni vatandaşlara dağıtacak.
13:30’da Galatasaray Lisesi önünde yapacakları açıklamayla basını, hükümeti ve kamuoyunu pazar günü 68. gününe girecek açlık grevleri konusunda daha duyarlı olmaya davet edecek köşe yazarları, hükümete verdiği ileri demokrasi ve vicdan siyaseti sözünü hatırlatacak.
Yürüyüş: 18 Kasım 2012 Pazar saat 13.00 (Fransız Kültür Merkezi önü)
Basın Açıklaması: 18 Kasım 2012 Pazar saat 13.30 (Galatasaray Lisesi önü)
Katılanlar:
Ahmet Hakan (Hürriyet)
Balçiçek İlter (Habertürk)
Can Dündar (Milliyet)
Doğan Tılıç (BirGün)
Hikmet Çetinkaya (Cumhuriyet)
Koray Çalışkan (Radikal)
Nedim Şener (Posta)
Zülfü Livaneli (Vatan
http://cebaxcor.blogspot.com/2012/11/yalancnn-evi-yanms-kimse-inanmams.html
Açlık grevlerinin eleştirisini isteyen yukardaki yorumcuya yeter mi?
Link verdiginiz yazi tabii ki çok yerinde saptamalar yapiyor. Ancak, hakli ve ya haksiz, bilerek ve istemeden sivil-asker öldüren silahli militanlarin ölüm orucuna yatmalari basli basina bir çeliski. Kendi hayatlarina zaten fazla deger vermeyen hatta bazen canli bomba türü eylemlere girisenler nasil olur da açlik grevi yaparlar? Ve burada, bu militanlar tarafindan öldürülen masum sivillerin hayatlarina pek de deger vermeyip, insan öldürme eylemini gerçeklestirmis militanlarin hayati üzerinde titreyenlerde totaliter bir egilim görüyorum. Adeta “biz komünistler özel bir kumastan dokunmusuz” diyen Stalin dogrulanmakta. Adeta “tek bir ölüm trajedi, milyonlarca ölüm istatistiktir” diyen totaliter görüs olumlulanmakta. Zaten bu kafadan totaliter bir rejimden baska birsey çikmaz, bu kafa ile her sekilde mücadele edilmeli.
gün bey bu sabah radikal blog sayfasında marks üzerine bir yazı okudum ama baya şaşırdım acaba bu yazıda okuduklarım doğru mu? bu konuda bir şeyler yazarsanız sevinirim çünkü baya şaşırdım iyi günler diliyorum
http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/bir-fani-karl-marx-5753
http://www.nasname.com/tr/11579.html
Linke bakıp Barzanici diye ad hominem yapmayın lütfen. Bu adamlardan başka Apoculuk/PKK eleştirisi yapan pek yok piyasada ne yazık ki. Bunların eleştirisi ayrı konu.
senin kafan basmaz bunlara…fazla yorma o küçüçük aklını…
ahh…ne güzel ölecektiler.zamanı mıydı tamda ölmek üzerelerken bundan fazgeçirtmek onları diyerek içiniz kan ağlıyordur şimdi, ikiyüzlüler sürüsü devlet yalakaları sizi…
39 no’daki Anonim’e,
Nasname çevreleri, Türkiye Kürdistanı’ndaki Barzanicilerin en gerici-milliyetçi unsurudur. PKK’yi eleştirme cesaretine sahip olmaları, onlara otomatikman olumlu bir muhteva katmaz. Onların PKK’ye dönük eleştirileri aşırı-milliyetçi, pro-kapitalist ve pro-emperyalist eksendedir. PKK’ye dönük devrimci eleştiri ise, antikapitalist, antiemperyalist ve özyönetimci bir eksende olmalıdır. Kısacası, parlayan her şey altın değildir…
‘Nasname’ çevrelerinin PKK’ye dönük eleştirilerini(!) şu başlıklarda özetleyebiliriz:
“PKK maalesef, bağımsız Kürt ulus-devleti fikrini değil, demokratik-özerkliği savunuyor.”
“PKK maalesef, Bölge’deki feodal unsurlarla ve ‘ulusal-burjuvaziyle’ yeterince uzlaşma halinde değildir.”
“PKK maalesef, laik ve aydınlanmacı reflekslerini terk etmiyor.”
“PKK, totaliter, kemalist ve stalinist bir örgüttür.” (Taha Akyol stayla :))
“PKK maalesef, dostlarımız ABD-İsrail’e karşı çok mesafelidir.”
“PKK, Ergenekon’un ve askeri vesayetin uzantısıdır.” (Zekeriya Öz stayla :))
“PKK maalesef, Türkiye soluyla çok içli dışlıdır.”
Bahsettiğiniz ilk eleştirileri dışında sizinle aynı düşünüyorum. Daha anadille eğitime, hatta savunmaya izin vermeyen devletin özerklik veya federasyon gibi bir şeye asla göz yummayacağı ortadadır. Bu nedenle, ya bağımsız bir devlet, ya da Türkiye devrimi olmadığı sürece sorunun hiç bir zaman çözülemeyeceği kesindir. Türk halkı ise bırakın devrimciliği, ezici çoğunluğu itibariyle koyu devletçidir. Geriye bağımsızlıktan başka seçenek kalmıyor.
bence içerde mahkum olan insanların zaten bu kadar acılarının üstüne birde açlık grevlerine zorlanmaları çok yanlış insanlar zaten içerde büyük acılar yaşıyorlar bir de onlara diyorsun ki açlık grevine git olacak işmi
illa açlık grevi yapılacaksa dışarda özgür olan sıkıntısı olmayan her şeyi yiyip içen beyler hanımlar açlık grevi yapsınlar herşeyden önce de BDP nin yöneticileri habire sürekli konuşanları hava atanları
dışardakilerin içerde acı çekenlerin sırtına basarak siyaset yapmaları çok ayıp lanet olsun böyle siyasete
açlık grevleri-ölüm oruçları öcalan ın çagrısı ile sonlandırıldı. bakın 12 kasımda ne yazılmış yukarıda …
uğur mumcu nun oğlu özgür mumcu tayyipin kürtaj muhappetini uludere katliyamını unutturmak için ortaya attıgını yazdı bugün.
darısı uludere bombardımanını silivri deki eski devlet ekıbının tayyibi sıkıştırmak için yaptıgını anlayamayan sol ve ulusal hareketin başına. aclık grevlerı konusundada aynı sey oluyor kurnaz tılkı tayyıp “ıdam” dıyor. kanımca 2000 dekı gıbı 96 dakı gıbı ölümler olmadan bır sekılde ortak nokta bulunacak (umarım yanılmam) bu ıs ab olayına benzedı ne t.c gırmenın pesınde ne ab t.c yı almanın. ulusal hareket öcalan dan bılıyoruz kı (öcalan ın deyımı ıle) kendını ucuza satmayı sevmez.
**
Ölüm orucları ve açlık grevleri bir direniş ve hak arama yöntemi olarak kanıksanıp içselleştirilmemelidirler.
tersinden düşünürsek; şiddet bir siyaset aracı olarak politikanın merkezine konmamalıdır.
(temel kuvvet halkın gucudur)
Devrimciler ilkelerinden taviz vermeden ayakta kalmalı yasamalidirlar. devrimci siddet mesru savunma ,hesap sorma,temelli ele alınmalıdır.
devrımcılere ölumsuzlermıs gıbı davranmak yanlıstır.
devrımcılerde ölür.devrımcı orgutler egemenlere karsı yuruttuklerı savasda verımlılık anlamında en kıymetlı unsurlara gözu gıbı bakmalıdırlar.
kayıplar kacınılmaz ıse kayıp vermekde son derece cımrı olmalıdırlar.
**
ulusal hareket elbette zındanlarda dırenmeyebılır bu onun tercıhıdır, elbette her sey ölümle protesto edılmeyebılınır (katılıyorum eylem ıslevsızlesmıstı ınat etmek 7 yıl surdurmek akıllıca bır sey degıldı) “zından dusman denetımı altında ” (sımdı 2012 de degıl mı?) tezı haklı olabılır
en onemlı kadroların ölum orucu eylemı ugruna heba edılmesı burna kotu kokular getırebılır
lakın en azından dısarıdakı eylemler desteklenmelıydı. desteklememek hataydı .ulusal hareket bu hatadan ozelestırı yapıp ders cıkartmalıdır.bız komunıstler anarsıstler bugun kurt kardeslerımızın aclık grevlerıne ölüm oruclarına destek olarak dogru olanı tum halka gostermelıyız dıye dusunuyorum cunkı kotunun ornegı olmaz.devrımcıler ulusal hareketı elestırmeyı bılmelıdır. (aksı kuyrukculuktur)elestırı mekanızması cok degerlı bır seydır. gelısımın degısımın motorudur.
açlık grevleri ölüm oruçları sonlandırıldı
peki muhasebe yapılıp dersler çıkarılacak mı?
sanmam…
solun 2000 de f tipi hücreleri protesto etmek için yapılan büyük ölüm orucu eylemine “zından
düşman denetimi altında”
diyerek katılmayan ulusal hareketi eleştirmedigini bunun kuyrukculuk oldugunu söylemistim.(pkk de özeleştiri yapmadı)
ölüm orucunun bir hak arama yöntemi olarak kanıksanmasının yanlıs oldugunu belirtmistim.
2000 de en degerli kadroları ölüm orucuna sürmenin 7 yıl süren ve islevsizlesmis eylemde ısrar etmenim burna kötü kokular getirdigini söylemistim. simdide diyorumki ulusal hareket eylem karari alirkende eylemi bitirirkende imralidan emir almamali kendi karar vermeli.cunki “zindan HALA dusman denetimi altinda”
öcalan elbette dinlenmeli ama son sözü dısarı söylemeli.
ıhparcılıgı sevmem ama gayrı ahlakı bır durum sözkonusu sıte sorumlusu arkadas yukarıdakı şu yorumu sılmelı…
Apo neden açlik grevi yapmaz? 12 Kasım 12 / 11pm
çünkü bütün taraftarlari geri zekali da onun için, gerçi size apo çok bile .
“Kanımca bundan sonra tek çare, olanakları elveren herkesin süresiz açlık grevine gitmesidir.(g.z)
“Böyle bir örgütlenme olursa ben varım.“
bu çağrıyı önemli buluyorum.
ve ben de varım.
eylem gün abının (sıkı bır gerantokratzedeyım ben 🙂 cagrısına böyle cevap vermıs . bu yanlıstır. çünki pkk 2000 ölüm oruçlarına katılmadı. “zından dusman denetımı altında” dedı.bugun aclık grevı ölüm orucu yaparken öz elestırıde vermedı.(zındanlar özgur mu artık ) ayrıca bu tarz eyleme destek vermek ıcın illa aclık grevı ölüm orucu yapmakda gerekmez. ılkelerden tavız vermeden bır durus mumkundur. radıkal gıbı algılanan pasıf bır ıntıhar yöntemıdır ölüm orucu.ıcerdekılerınde dısardakılerınde yapması dogru degıl. bılısım cagındayız .1980 lerde degılız.
ıcerdekılerın yapması ayrı hata zaten esırler.ayrıca devrımcıler postu ucuza satmamalı. gıderken bıle dusmandan bı kac kelle goturerek gıtmelıler.
anarsıstler -sol kendıne ve ulusal harekete bır ufuk acmak ıstıyorsa eger önce sıkıca sılkınmelı kanımca
sinan öldürerek ölerek çok yol alındı bu gune kadar. kart kurttan 4 parcanın özerklıgıne kadar gelındı . ve bu surec duracak gıbı gözukmuyor .umarım ortadogu anarsıst halklar fedarasyonuna kadar gıder:)
“cok yeme eylemı ” rumuzlu cahıl arkadas lafım sana.. pkk nın ılk ölüm orucu eylemınde ölmek uzere olan can cekısen dırenıscılerın zayıf bedenıne tukururdu senın devletının subayları …benım agzımı actırma aksam aksam . sen bu cehalet ve bılgısızlıkle ne anlarsın hakdan hukuktan ?
Içine düstügü komik durumu laf kalabalikligi yaparak geçistirmeye çalisiyor, “out” insanlarin kahve konusmalari.
“eylem e ” rumuzlu “elemana”
önce ınsan kavramının yılmaz savunucususun anladıgım kadarıyla. o halde bınlerce faılı mechul den neden bahsetmıyorsun? kaddafı burjuvasının kıcına sokturdugunuz demırden nede bahsetmıyorsun be hey gafıl? ınsanlıgı savunmak sızemı kalmıs?
bıze ılkel dıyorsun bız ılkel ısek ; senın zıhnıyetın karbon temellı ılk canlı hucre .
sürü zihniyetlisiniz demıssın bence senın zıhnıyetın hem koyun hem coban… koyun cunkı sızı dınle koyun gıbı otlatıyorlar. coban cunkı emperyalızm ortadogudakı asıret devleterının tepesıne usak tayyıp cobanını dıkmeye calısıyor.
biat kültüründen gelmesiniz
bu yuzden mı devrımcıler 6 fılo yu taslarken camılerden cıkıp devrımcılere saldırdınız provakator cıa nın emrı ıle.
tek adam tapincina sahipsiniz dıyorsun bızde komıteler vardır koyunum feto tayyıp cıa mossad takmayız
Eylem’e: Serap Eser’in cani ne olacak? 17 Kasım 12 / 11am
Serap Eser adinda 17 yasinda yoksul bir kiz vardi. Belediye otobüsü ile okuldan eve giderken, PKK militanlari otobüse molotof kokteyli attilar. Otobüs yandi, genç kiz yanarak öldü. Ayni militanlar simdi açlik grevei yapiyorlar. “Kiymetli” canlari üzerinden pazarlik yapiyorlar. Peki, Serap Eser’in cani ne olacak? En büyük dilegim Eylem ve onun gibi düsünenlerin bir gün (eger belediye otobüsünde seyahat ediyorlarsa) bir belediye otobüsünde seyahat ederken molotof kokteyli ile birazcik yanmalari, hayatlarini kaybetmeden biraz aci çekmeleri. Anlasilan baska türlü insan olmayi ögrenemeyecekler.
bu haber yorum bıre bır dunkı cıa maşası sulugöz fetosun zaman gazetesınde cıktı ordan alınmıs. serap a ne olacak ? bız serap a uzulduk pekı sız ugur kaymaz a uzuldunuz mu ? sanmam . amerıkancı ıslamcının vıcdanı mercımek kadardır. cuntada yuzbınler dayaktan gecırıldı ıskence gordu bunlar basortusu zulmu var dıyor. bız basortusune ozgurluk eylemıne katıldık ama bu mercımek vıcdanlılar bır kez kurtlerı ıscılerı savunmadılar. ıslerı guclerı mossad a cıa ya hızmet. serap kastı öldurulmedı. bu tarz eylemlerı desteklemıyoruz . öcalan bın kez elestırdı bu yontemlerı . devrımcı sol da vb.
serap a 4 elle sarılanlar ceylan önkol hakkında susuyor neden? halkın harıka bır deyımı vardır ; bunlar kendıne musluman. oysa serapda ceylan da ugurda bu halkın evlatları hepsıne yazık.
Açlik grevi, ölüm orucu ne oldu? 17 Kasım 12 / 10pm
rumuzlu arkadas
Yandi, bitti, kül oldu. Trajediydi komedi oldu. Iradesi olmayan insanlardan, tutarsiz, kimliksiz, kisiliksiz, degersiz davranislar dizisine dönüstü. Bakalim özelestiri olacak mi? Sanmiyorum, yeni tutarsiz davranislar beklemek daha olasi.
ılerıcı bır hareket boyle bır dılle elestırılmez
hakarete vardırmıssın ısı.madem cok sıkayetcısın yat ölüm orucunada alem aslan görsun. yasayan bır essek olmaktan ıyıdır dımı ölu bır aslan olmak?
sakat kalan
ahmet hakan ve saz arkadasları yazısına:
Katılanlar:
Ahmet Hakan (Hürriyet)
Balçiçek İlter (Habertürk)
Can Dündar (Milliyet)
Doğan Tılıç (BirGün)
Hikmet Çetinkaya (Cumhuriyet)
Koray Çalışkan (Radikal)
Nedim Şener (Posta)
Zülfü Livaneli (Vatan
bu adamlar 2000 ölüm oruclarında kacacak delık aradılar sustular gormedıler duymadılar …
39 nolu yoruma 43 nolu yorumla guzel bır cevap verılmıs katılıyorum. nasname nın derdı uzum yemek degıl kanımca.
44 numaralı yorum ; arapların tonla devletı var özgurlermı sence? yada tersınden dusun her özerk yonetımın sartı devrım mıdır? sanmıyorum.ayrıca turkıye halkları devletcıde degıldır programlanmıslardır. hıc bır halk devletcı degıldır. bu bır ılusyondur.
yalcın yorumun ocalan ın kardesı ıle gorusmesınden alınmıs . son kısımdakı
“herşeyden önce de BDP nin yöneticileri habire sürekli konuşanları hava atanları
dışardakilerin içerde acı çekenlerin sırtına basarak siyaset yapmaları çok ayıp lanet olsun böyle siyasete” harıc bunlar senın sahsı gerıcı fıkırlerın . bdp emekcı bır partıdır elestırırken saygılı ol
zavallı emnıyet teskılatıdır lan:) yenı ekıp geldı ıskencecı hanefıler ıcerde yarın baska ekıp gelır sızı doldururlar:)
52 numaralı adını yazmaya tırrsan elaman. kahvehaneler bıtırım doludur . bıtırımlerı severım sınsılerı sevmem lafın varsa geveleme adam gıbı ortaya soyle
Internet’te devrim, web’de anarsi, tweeter’da isyan, facebook’da karasansar, sanalda kizil tilki, gerçekte uyuz esek.
devrim,
ölüm oruçları hakkındaki fikirlerini kabul ediyorum.
ancak bu eyleme karar verip başlamış insanların yaşamları ölüm sınırına dayanmışken onların ölmemeleri için yapılacak her türlü destek eylem çağrılarına olanaklarım elverdikçe katılmamdı doğrusu.
çünkü o saatten sonra yapılacak tek şeyin o insanlara destek olunması gerekliliğiydi.insanlar ölmek üzereyken durup tartışamazdım.geçmiş ölüm oruçlarına neden destek vermediklerini soramazdım.çünkü yeri değildi.
ama şimdi sormamın önünde bi engel yok.
evet hala bir özeleştiri yapılmadı.
fakat yapılacağına inanıyorum.kürt devrimci hareketi de bu dayanışmadan etkilendi ve bundan birtakım dersler çıkaracaklarına inanıyorum.
kaldıki simdiki atmosfer de çok farklı.geçmişin o soğuk mesafeli tavrıda hiç kalmadı artık devrimcilerde.
bu durum bence çok önemli.devrimciler ve anarşistler artık biraraya gelebiliyor ve birlikte iş yapabiliyorlar.bu güzel…
ınternette devrım rumuzlu elaman eseklerı severım mazlum hayvanlardır. hakaret olarak kullanman ne kadar sıg bır beyne sahıp olduguna ısaret eder. benım cok adım yok tek adım var . cok adı olan sensın keko. macan gercek adını yazacak kadar sıkmıyor anladıgım kadarı ıle. ustelık bınbır rumuzla yorum yapan her daım mallıga devam edende sensın ben degılım anladın mı ıbıbık. bı fıkrın varsa yaz hakaret ucuz ıs
eylem senın elestırını baskalarındanda duydum. elestırının yerı zamanı yoktur olmamalıdır bence. ben partıyı zıyaret ederken elestırılerımı dıllendırdım . mucadelelerıne herhangı bır zarar gelmedı. elbette bır araya gelmelı solcular kurtler ve anarsıstler bugune dek gelmedıklerı kabahat
İlk Dersimizin Konusu: ‘Kolonyalist Aklın Evrenselliği İlkesi’…
http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=884&makale=%DDlk%20Dersimizin%20Konusu:%20'Kolonyalist%20Akl%FDn%20Evrenselli%F0i%20%DDlkesi‘…
Yorumlara bakıyorum da, ”eleştiri” yapıyorum diye, dönüp dolaşıp ”kolonyalist ezberler”e kaçmak ancak Türkiye aydınına ve solcusuna hasıl olabilecek politik bir absürtlük örneği olabilirdi. Bu ülkeden ”dört başı ma’mur” bir demokrasi neden çıkmıyor, ahanda bu yüzden: Çünkü bu ülkede ”dört başı ma’mur AYDIN” da bir elin parmakları kadar. Hele hele Kürt siyasasına ”yöntem ve teori” dersi veren ”DEVRİMCİ ENTELİJANSİYA”nın yarısının Kemalist sapıklık, bir okadarının da Stalinist ”algı ve kimlik bozukluğu” ile ma’lul olması tez konusudur.
2 ay önce birkaç kişinin başlattığı ve peyderpey bütün ceza evlerine yayılan bir EYLEM,, ”örgüt baskısı” değilse ”arkadaş baskısı vb” gerekçelerle izah edilemez. Radikal bir değişim olmazsa ömrünün kalanını zindanlarda geçirecek ”devlet tutsağı” mahkumlara kim neyi dayatabilir?
Tutsak olmaktansa ”dağda” olmayı seçen bir gerillanın ölümünün haberi vardı, daha bugün: http://www.sondakika.com/haber/haber-oldurulen-pkk-linin-sasirtan-kimligi-4112256/
Siz olsanız hangisini seçerdiniz?
Ceza evinde yıllarca yatarak, baskı ve tecrid koşullarından muhtemel bir ölümü mü yoksa dağlarda savaşarak ölmeyi mi?
Benzeri bir soruyu şöyle soralım: Açlıktan ölmeyi mi seçerdiniz yoksa baskı ve tecritten muhtemel bir ölümü mü? Hakkımda 15-20 sene ceza kesilmiş bir tutsak olsam benim için o hücrelerde 10 sene yaşamakla açlık altında 10 gün yaşamak arasında ”süre” olarak pek bir fark olmazdı. O mahkumların halet-i ruhiyesini anlamak bu kadar zor olmamalı. Bu kadar da ön yargılı.
http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.asp?goster=haberdetay&idhaber=4024
çıracı arkadaş, 42. yorumunuzda haklıymışsınız. bu adamlar PYD karşıtı ve ÖSO’yu mazur gösteriyorlarsa söylenecek söz kalmamıştır.
http://www.nasname.com/tr/11815.html