Çeşitli il ve ilçelerde HDP binalarına ve konvoylarına karşı neredeyse bir haftadır polisin himayesinde sürdürülen faşist saldırılar Fethiye’de yeni bir aşamaya ulaştı. Bu seferki saldırı hem polisin himayesiyle hem de itfaiyenin yardımıyla yapılmış.
HDP binasına saldıran kuru kalabalık, HDP İlçe Başkanının açıkladığına göre, bir yandan, ülkücülerin böyle durumlarda kullandığı “Allahu ekber” sloganını atıyormuş, bir yandan da İP’lilerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını. Bu, yeni bir faşist koalisyonla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor: İP’li-Ülkücü koalisyonu.
Tamam, bunu anladık. Fakat saldırılara bazı CHP’li unsurların da karıştığı yönünde haberler var. Bu durumda CHP’nin tutumunu, Genel Merkez ya da Genel Başkan düzleminde netleştirmesi ve gecikmeksizin HDP’ye yapılan saldırıları açıkça kınaması büyük bir aciliyet kazanmış bulunmaktadır. CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun bu yöndeki beyanlarını televizyondan dinledim, attığı tweetleri okudum. Fakat artık bu noktada, Sezgin Tanrıkulu’nun mesajları yeterli değildir. Açıklamanın doğrudan doğruya Genel Merkez veya Genel Başkan tarafından yapılması zorunludur.
CHP, seçim ve oy hesaplarıyla içindeki ulusalcı eğilimlere ödün verip susuş kumkumasına mı katılacak, yoksa bu saldırganlıkla üyelerinin hiçbir ilgisi olmadığını ve olamayacağını belirtip faşist koalisyonun eylemlerini açıkça protesto mu edecek?
Bu, CHP’nin kaderini belirleyecek ölçüde önemlidir.
Bekleyip göreceğiz.
Gün Zileli
9 Mart 2014
İP e saldırmak için bulduğun gerekçe hiç inandırıcı değil…O sloğanı İP te, MHP de, CHP de atıyor..Eylemlerden uzaksın belli oluyor…
laf mı şimdi bu…isim ve e posta yazmak zorunlu değilmiş…
kaldır o zaman o bölümleri…
yazıda, “Fakat saldırılara bazı CHP’li unsurların da karıştığı yönünde haberler var” diyerek CHP’ye soruyu yönelttim zaten. İP’e saldırmak diye özel bir tutumum yok. Bu sitede gerektiği zaman İP’lileri ya da Ergenekon’dan yargılananları da savundum. Kimseye saldırmak için politika üretmem. Eylemlerden uzak olduğum ise doğru değil. Gezi’de birçok eyleme katıldım. Orada bu sloganı ısrarla atanların İP’liler ya da İP’in gençlik kolları olduğu malumdur.
Formatta var, kaldırılamıyor.
Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganını ulusalcılar kullanıyor. Hem İP hem de CHP’nin ulusalcı kanadı bu sloganı gezi direnişinde çokça kullandılar. Tarihsel açıdan baktığımızda HDP ye saldıran bu kitle yeni değil, değişen birsey yok. Suskun kalanlar da dahil
HDP binalarına saldıran faşist tosuncuklar artık büyük oranda AKP güdümündedir. Sırrı Süreya karadenizdeki olaylarda CHP’yi suçlamış, işin içinden AKP’liler çıkmıştı. Gerçi hazret özür dilemek gibi bir erdem göstermedi ama kabak gibi ortaya çıktı bu işleri AKP ve ona bağlı devlet aparatının tezgahladığı. Sırrı ise hala CHP’ye sektirmeye devam ediyor.
Solcuların ve Kürtlerin CHP’ye biraz daha adilane yaklaşmaları gerekiyor. Çünkü CHP uzun süredir kategorik olarak bunların dışında bir tavır sergiliyor. CHP bu konuda geçtiğimiz 4-5 yıl içinde inanılmaz derecede mesafe kat etti. Tabii ki olumlu anlamda. Şimdi seçim dönemi içinde alacakları tavır gerçekten de tarihsel olarak CHP’yi ileri sıçratabilir. Gürsel Tekin bir kınama mesajı yayınladı. Umarım bu şekilde devam ederler.
Benim de çabam bu durumu netleştirmek zaten.
Ama mesela Sözcü’ye baktığımızda, Erdoğan’a yürüttükleri muhalefetin düşük yoğunluklusunu Kürt hareketine karşı yürüttükleri görülüyor. Aylardır manşetten, sürmanşetten bu böyle… Eh, Sözcü’yü MHP’liler veya AKP’liler okumuyor herhalde… Ben de her gün Sözcü (Ve Yeniçağ vs.) okusam, kalkıp şu HDP’li densizlere hadlerini bir bildirmek isterim.
Zileli, saldırıya İP’lilerin katıldığına dair delile gerek duyar mı? Hayır, duymaz. Maksat zaten “İP çok kaka, CHP çok cici” demek!
Zileli, Fetocu kankalarından uydurma delil üretmeyi de öğrenmiş 😀 Bravo!
Ergenekon tutuklularının serbest bırakıldığı bir zamanda böyle bir provokasyonda AKP’nin veya cemaatin hiç mi hiç payının olmadığını kim düşünür? Kim olacak, Zileli ve onun kılavuzu DSİP’liler düşünür tabii ki.
Feto “ulusalcı dalgayı aşacağız” dedikten sonra Dink cinayeti gibi sansasyonel cinayetlerin tezgahlanıp, Ergenekon davasına zemin hazırlanması size bir şeyi hatırlattı mı?
Ben bu saldırıların arkasında esasen AKP’nin olduğunu düşünüyorum. Bu konuyu birkaç gün sonra ele alacağım. Bu yazının amacı ise CHP’yi açık tutum almaya zorlamaktı (elbette cürmüm ne kadarsa). Bu arada, eğer İP’liler bu işin içinde yoksa söylediklerimi derhal geri alır ve özür dilerim. İP’in bu işin içinde olduğuna ilişkin tek delilim “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı. Fakat burada belirleyici olan İP merkezinin bir açıklama yaparak bu olayları kınaması ya da en azından ilgisi olmadığını belirtmesidir. Aynı şey MHP için de söz konusudur. Bunlar net bir şekilde yapılırsa saldırının ardındaki esas fail açığa çıkacaktır. O zaman net bir şekilde özür dilerim İP’ten. Ama açıklama yapılmadığı sürece üzerlerindeki şaibe devam edecektir.
Orada Nietzsche’nin askerleriyiz diye bagiran bir güruh da vardi, onlar kimden acaba?
Zileli, maalesef batı kıyılarında veya gelişmiş ilçelerde yoğun Kürt göçü alan yörelerde sosyolojik derinliği olan bir etnik gerilim var.
Ulusalcıların veya ülkücülerin bu durumu kendi lehlerine merkezi veya zaman zaman lokal olarak siyaseten istismar etmesi arkaplandaki sosyolojik olguyu gizlemesin. Ben o kalabalığın görünüşte vatan-millet şehit edebiyatı yapmasına rağmen asıl motivasyonunun yerel Kürt varlığına karşıtlık olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda aktif eylemciler ve kışkırtıcılar örgütlü milliyetçiler olmasına rağmen geniş Türk kesimlerinin pasif/hissi destek verdiğini ve olur da olaylar büyürse rahatlıkla mobilize edilebileceklerine inanıyorum.
Kurulduğu günden 90’ların ortasına kadar tipik bir orta anadolu taşra partisi olmuş; büyükşehirlerde sadece büyük oranda genç militan tabana sahip olmuş mhp, kıyı ege ve akdenizden diğer yerlere kıyasla çok düşük oy alırdı. Sen iyi hatırlarsın o yılları. Şimdiyse mersin’de, antalya’da, muğla’da vs. aldığı oy iç anadoludan yozgattan afyondan fazla… mersinde bdp %10, mhp %20 küsur oy alıyorlar. ığdırda her ikisi %30ar oy alıyorlar vs. yani bu iş etnik ayrışmanın doğrudan politik sonuca dönüşmesine doğru gidiyor. ığdır gibi muhafazakar bir ilde mhp ve bdp ikisi birden akpden fazla oy alıyorlar.
maalesef biz güncel siyasetin ufkunu aşamıyoruz çoğu zaman. bu da orta vadeli öngörü yeteneğimizi köreltiyor. olayı sadece faşist-antifaşist çatışması olarak kodlayıp kınayıp köşemize çekilirsek gerçek hayata hiçbir etkimiz olmaz. Kürt sorunun biz özgürlükçü insanların istediği şekilde çözümü için Kürtlere değil; Türklere dönük siyaset yapabilmemiz gerekiyor. Bunun için de olan biteni tüm boyutlarıyla anlamamız lazım.
70’li yılların sonuna doğru karadeniz ve akdeniz kıyıları ve büyük il ve ilçe merkezleri hariç; tr nüfusunun büyük bölümünün kırsal olduğu dönemde anadolu’da kimse ifade etmese de alevi=solcu sünni=faşist algısı hakimdi hatırlarsın. bunun solun kitleselleşmesine büyük zararı dokunmuştu. ayrıca sünni çoğunluk her zaman antikomünist çeteler tarafından manipüle ve mobilize edilebilmişti. eğer önümüzdeki yıllarda kürt sorunu türklerin ikna olacağı biçimde çözülmezse kürt=solcu türk=faşist algısı oturacak. ve etnik ayrım azgelişmiş bir ülkede genel olarak solun en büyük baş belasıdır. bak bunu burayı takip eden radikal gençler anlayamazlar çünkü onların zihnine zaten yavaş yavaş bu çarpık algı yerleşiyor. ama senin gibi deneyimli kişiler anlayabilir. ertuğrul kürkçü sanki koca bir sol tarih hiç yaşanmamış gibi davranıyor. oysa kürtlerin zaten takip ettikleri bir siyasal hat var. ertuğrul kürkçü gibi kürt olmayan sosyalistlerin kürt hareketine faydalı olabilmesi kürt olmayan yığınlara siyaset yapabilmesine bağlı. ama kariyer, statü unutturuyor sanırım. bakuninin dediğine benzer en devrimciye bir koltuk ver sosyalizmin temel doğrularını unutsun.
mustafa kemal’in askerleriyiz sloganını gezi’de en çok harbiye, beşiktaş, şişli ve kadıköy’de duydum. resmi-tarih masallarıyla büyümüş orta-sınıfın birleştiği ortak slogan olarak değerlendiriyorum.
Merhabalar…
16 yıldır CHP üyesiyim. Partinin içinde İP’e yakın duran ciddi bir taban var ne yazık ki…
Yani 12 Eylül’de cinsel organına kadar elektrik yemiş kitlelerin Veli Küçük’ü sahiplenmesine CHP’de rastlarsınız ancak
Bu kitlenin bu tarz alçak saldırılara katılaması kuvvetle muhtemel.
Sahin Mengü, Birgül Ayman ve Nur Serter ekolünden bilgisel olarak beslenen taban içindeki orducu histeriyi bir türlü atamadı ne yazık ki.
Benim de içinde bulundugum bir grup hep pozitif siyaset yapalım, demokrasi diyelim, fikir hürriyeti diyelim, pozitif ayrımcı kadın siyaseti diyelim, kardeşlik diyelim vb vb dedik ancak hep önümüz kapatıldı siyaset esnafı diyebileceğim profesyonal politikacı zümresi tarafından.
Bence Sezgin Tanrıkulu’nun dışında genel başkanlık düzeyinde bir kınama gelmesi lazım.
O sloganı İP’ten MİT ajanı ve provokatör oldukları gerekçesiyle tekme tokat uzaklaştırılan Türk Solu grubu da atıyor. İP’in böylesi bir saldırı içinde olmayacağını, geleneklerinde böylesi tek bir saldırı olmadığını Zileli çok iyi bilir ama İP ve Perinçek’e karşı psikolojik savaş yürütmekten özel bir zevk duyduğu için gerçek provokatörleri saklayıp İP’in adını geçiriyor. Sonra da “yanılmışsam özür dilerim” diyor. Bu yazınız size çok yakışmış Bay Zileli. Perinçek kompleksiniz bakalım sizi daha gibi yalanlara sürükleyecek.
Bu sitedeki yazıları okursanız öyle bir kompleksim olmadığını görürsünüz. Evet, Türk Solu grubu da var bu sloganı atan. Öte yandan Serhan Bolluk’un açıklamasını okudum, “uyanık olmaya” çağıran bir açıklama. Ne var ki, şaibe bu kadar güçlüyken bu yetmez. İP Genel Merkezi’nin saldırıyı açıkça kınaması gerekir. Bu yapıldığı an açıkça özür dilerim. Benim şahsi bir kaygım yok, yukarıdaki mesajı yazan arkadaşın da bunu bildiğini tahmin ederim.
“Güçlü şaibe” var diyorsunuz ama şaibeyi sizinki gibi yazıların güçlendirdiğini bilmezmiş gibi davranıyorsunuz. Siz içindeyken ve sonrasında 40 yıldır Aydınlıkçılar nerede böylesi bir olaya katıldı da “şaibe”den bahsediyorsunuz. HDP ilçe başkanının açıklaması size yetiyor da İP yetkilisininki niye yetmiyor? “İP’in de bu saldırıda yer aldığına dair tek delilim Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganıdır” diyebilmek gibi bir sorumsuzluğu nasıl yapabiliyorsunuz? İsterseniz işinizi kolaylaştırayım, ben de Marmara gemisinin batırılması, AKM yangını, Çorum ve Maraş olayları, Sivas katliamı, Sabancı suikastı, Danıştay suikastı, Zirve yayınevi katliamı gibi olayların İP’in işi olduğunu söyleyeyim. Size de şaibeyi güçlendirmek düşsün.
devletluler koalisyonu (faşİTler faşİPler, türk neyşınılSOL lar ve dahi bi dolu devlet çocukları… özgürlükçülere her daim öcü gözüyle bakar. ve fırsatını bulduğunda da kuduz misali saldırır.
onların en tahammül edemedikleri ise, açık devlet karşıtlıklarıyla ANARŞİSTLERdir. bilhassa uyanık olması gerekenler, biz bilcümle özgürlükçüler-iz zira bu insanların içgüdüsel “güven” arayışlarını en hassas noktasından vururuz : “devletin kutsiyetini sorgulama cüretiyle”…. devletin sokmaya çalıştığı kimlikleri reddenler olarak….
8 nolu Anonim yorumcu : abi ellerine sağlık. daha güzel anlatılamazdı.
bu tür saçmalıklara ne kadar karşı olduğumu bilmeniz gerekir. Öyle şeyler yapmam. Serdar Bolluk’un açıklamasını okudum. Aydınlık’ı da okudum. Haberi veriş tarzı pek hoş değildi ve HDP’ye karşı karadeniz’deki bir yürüyüşü de olumlu verilordu. Her neyse şu andaki düşüncem şöyle: İP bu olayda doğrudan yer almamış olabilir. Bu bakımdan yazımda hatalı bir saptama var. ancak HDP’ye karşxı bu tahrikin arkasında İP’in olduğunu düşünüyorum ve bu gizli saklı bir şey değil. Neyse, bu akşam bir yazı yazacağım ve suçlamayı geri alacağım, elbette aceleci davranmamı eleştirerek. Ben bir parti falan olmadığımdan böyle durumlarda partiler kadar hantal (ve vicdansız) davranmam merak etme.
Madem senli-benli konuşmayı tercih ettin (“…davranmam merak etme”) sen de merak etme, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, hangi yalanlar söylenirse söylensin, İP-Aydınlık hiçbir zaman böylesi saldırılarda yer almamıştır ve hiçbir zaman ilk saldıran taraf olmamıştır. “Haberi veriş tarzı pek hoş değildi” hissiyatından, saldırının ardında İP’in olduğunu çıkarsamanı ise sadece politik-ideolojik acz içinde olmana ve anlaşılabilir kinine bağlıyorum.
peki, aslanlar gibi savundun partini. Halkı da böyle savunursan sorun kalmayacak. Mesela batıda çalışmak zorun kalan Kürt işçilerini.
8.yorum tamam haklısın yerel kürt varlığına karşı yapılmış olması ırkçı faşist şöven politik bir saldırı olmasını masum gösterirmi????kendine değil solcu devrimci insanım diyebilenin bu saldırıyı ama yama cümlelerle benden değil ben değilim benim siyasetim bu değil savunmaları yalın saldırı gerçeği ve yarattığı travmayı engellermi????kck açıklamasını okudunmu???HDP yalnız değildir bunu sizden duymamız gerekmezmi??????yok ip chp masummuş ne masumu bu saldırıların olduğu kentlerin politik hegemonyasını bilmiyormuyuz?????ip daha dün bu gibi linç pratiklerinin sahibi değilmi??hrant 301 den yargılanırken lınç etmeye çalışanlardır fethiye ve diğer yerlerdeki saldırganlar???zilelinin yaklaşan faşist saldırı derken bahsettiği bu olmalı bende soruyla faşizmin temel karakteri kitlesel hegemonik şiddetten kaynaklı olabileceğinden kitlesel tabanını sormuştum zileli o soruyu anlamadan cevap olarak MHP-ip-türk solu-tgb ulusalcılar gibi siyasi taban cevabı yerine kürt hareketinden bahsetmişti yuh artık mızrak çuvala sığmıyor gün gibi açık ırkçı faşist linçleri görüp yerini belli edecek yerde kendini linçten korumak bana dokunmayan anlayışınıda geçtim utanmadan kürkçüyü bu gün bu rezil saldırıların sıcağında eleştirmek kimin aklına gelirdi?????neye hizmet edebilir?????kürkçünün türk tarafına siyaset yapmadığını söylemek haksızlık değilmi????yetersizliğini söyleyebiliriz ama bu gün bunların söyleneceği bir günmü????bu sitedeki yorumlardan utanmaya başladım???sizi bile bu ve benzer ötekileştirilip linç edilmenizden korumaya odaklı tek seçenek HDP yi böyle bir günde bile eleştirebilmek tamda efendilerin asıl alternatifine yapmak isteyip bir türlü yapamadığını bu sitede yapmak oluyor çok ayıp?????hiç aklınıza neden dıyarbakırda yüzlerce türk laz esnaf yurttaç yıllarca gül gibi işini yapabilip camının bile kırılmayıp bir tek tersten linç girişiminin olmaması gelmiyor.bereketli topraklarda yıllardır eğitimi ve bütün araçları ile ekilen kin nefret ırkçı şöven tohumlara kendini devrimci sanan solcuların zihni neden müsait???fethiyeyi yapanlar akp liler diyebilip MHP-ip-chp-tgb-türk solu ulusalcıları aklamaya çalışmak enteresandır?akp bu saldırıda yöneten devlet-belediye-polis idare olarak her zaman vardır engellemememk bile saldırıya ortak olmaktır buna rağmen akp li sivil yurttaştan çok o gürühta diğerlerinin olduğunu burda yorum yapan hepiniz benden iyi bildiğiniz halde bunları aklama çabanız size yeter?????
8. YORUMDAKİ ŞU CÜMLELER, BENCE ÖĞRETİCİ.
“…maalesef biz güncel siyasetin ufkunu aşamıyoruz çoğu zaman. bu da orta vadeli öngörü yeteneğimizi köreltiyor. olayı sadece faşist-antifaşist çatışması olarak kodlayıp kınayıp köşemize çekilirsek gerçek hayata hiçbir etkimiz olmaz. Kürt sorunun biz özgürlükçü insanların istediği şekilde çözümü için Kürtlere değil; Türklere dönük siyaset yapabilmemiz gerekiyor. Bunun için de olan biteni tüm boyutlarıyla anlamamız lazım…”
“İP’li-Ülkücü Faşist Kaolisyonu ve CHP” başlıklı yazı, öznel duygularla yazılmış. Bu nedenle önyargıları yansıtıyor.
İşin üzücü yanı, bu yaklaşımı, 45 yıllık siyasi mücadele birikimi ile bağdaştırmak da mümkün değil…
Bu (ve böylesi) olaylarda, asıl sorumluluğun iktidarlarda olduğu, en azından onların hoşgörüsü ile eylemlerin devam ettiğini düşünememek, ön yargılardan kurtulamamak… (kısacası “sırtında yumurta küfesi taşımamak”) iktidar muhaliflerinin, devrimci olsalar bile; zaman-zaman, iktidarın değirmenine su taşımalarına yol açıyor ama en kötüsü; 45 yıldır, halka önderlik edememek sonucunu doğuruyor.
Selahattin Demirbaş bile… bu gün Ağrı’da yaptığı konuşmada, bu olaylara çok daha olgun yaklaştı. Gün Zileli’den bu olgunluğu beklemek haksızlık mı?
ama düzelttim biliyorsun, Bahadır. Fethiye… Taksim… Okmeydanı yazısına bakıver.
Ayrıca kıdemimi (!) azaltma. 51 yıl olacak 🙂
Selahattin Demirtaş… olacaktı.
Düzeltme, hatayı hafifletiyor ama ne yazık ki, hatayı ortadan kaldırmıyor.
Selamlar…
eyvallah.
Sömürgeci siyasetin çığırtkanlığı ulusal siyaset değildir…
Kürdistan’da Hizbullah’ın BDP’ye saldırıya zorlanması, aynı şekilde Türkiye vilayetlerinde bindirilmiş kıtalarca HDP’ye saldırılması aynı merkezden, yani MİT’ten yönetilen saldırılardır. Bu saldırılarla kürt yurtseverlerinin hıncı mobilize edilmek isteniyor, “kürtlere saldırılıyor” yaygarasıyla kürtler gururlarından yakalanarak, daha doğru deyişle gururları istismar edilerek BDP’ye sürülecek ve orada temerküz edilecekler. Saldırıların niteliği bu planı açığa çıkarıyor. BDP’ye gitmiş her oy AKP’nin karşı kampa bırakmadığı oy olarak düşünülüyor. Takunyalı kemalistler sözde sekuler kemalistlerle kıran kırana çatışırken cemaat saf değiştirdi. İktidar bu boşluğu BDP ile kapatırken diğer yandan da kürtleri devletin yedeğine almayı hesaplıyor, böylelikle devlete ısınmamış kürtleri de İmralı’nın emin elleriyle kontrol altına almış olacaklar.
BDP yönetiminde basiretli siyasetçi yok, idrakli olan hiç yok. Oynanan oyun BDP tabanını iktidara endekslemekten ibaret. Bu konuda bir elbirliği var, diğer partiler de BDP tabanına uygulanan bu kuşatmaya bir şekilde katılmak durumundalar, zira herhangi birinin mevcut devlet tezgahına ciddi bir karşıtlık sergilmesini bırakınız, tam aksine destekler pozisyondalar.
Bu arada dikkatten kaçırılmaması gereken Azadi İnisiyatifi’nin ulusal iradeyi temsil etmekten kaçınan inisiyatifsizliğidir.
Türk islamcı olmaktan başka nitelik atfedilmeyecek Huda-Par.
Türkiyeci BDP ve türklerin HDP’si.
Yine türkiyeci Hak Par.
Bu üç partinin devletle flörtünü olumlayan ve sırt sıvazlayıcılığına soyunmuş Azadi.
Kürtlerin partileri bu saydıklarımdan ibaret. Hepsi aynı çadırda, türk siyasetinin şemsiyesi altında. Sergiledikleri tavrı nitel bakımdan başka türlü yorumlamanın imkanı yok
Şemsiyenin renkli olmasının da bu durumda hiçbir önemi yok. Devlet partileriyle aralarındaki fark seçim siyasetinde AKP ile MHP arasındaki fark düzeyine inip önemsizleşiyor. Dolayısıyla bu türden renkliliğe çok seslilik demek mümkün değil, sonuçta hepsine türki siyasetin kürtlerin kendi mukadderatına hükmetmesini meneden hattı hakim. Olsa olsa nüans denebilir.
Kürt diyoruz da bu tablo karşısında kürtleri kim temsil ediyor?
Azadi’nin çağrısı bana türkçe okunan cuma selası gibi geldi. İyi de milleti davet ettiğiniz caminin imamı kim? Bu durumda hutbeyi kim adına okuyacağız sorusunun cevabı malum. Buna ulusal siyaset denmeyeceğine göre bu partilerin hangisine ulusal parti diyebiliriz?
Birilerinin “biz 17 bin kürt öldürdük” demesine tepki vereceksiniz, sonra bu öldürülmüş 17 bin kürt yurtseverini kimin öldürdüğünü unutaraktan aynı partiye kürtlüğünüz depreşecek?
Hangi kürtlük demezlermi?
Öyle ya canım, o seçimden önceydi…
Düzeni tescil ve çatıya biat anlamına gelen seçime iştirak insan yaşamından daha önemlidir.
Roboski diyeceksiniz. Evlatlarımızın katırlara yüklü cesetlerinin fotograflarını aylarca teşhir edeceksiniz, ağıt yakacaksınız…
O toplu katliam seçimden önceydi değilmi?
Uğur Kaymaz diyeceksiniz, Ceylan Önkol diyeceksiniz.
Kürtlerin tarihi bir soykırımlar tarihidir, hiçbir millet kürtler kadar soykırıma uğratılmamıştır, tarihimizin her döneminde ülkemizin her karış toprağında soykırım suçu işlenmiştir diyeceksiniz..
Peki en çok kim soykırım suçu işlemiştir?
Şüphesiz türk devleti.
Şimdi herkes türkiyeci.
O dedikleri seçimden önceydi…
Hani hafza-i beşer nisyan ile malüldür ya, işte bunun için malül milletler devlet olamazlar.
De sürünün, hep beraber sürünelim köle kalalım.
Eşek hoşaftan ne anlarki kürt siyasetçisi devlet ve hürriyet kavramlarının içini doldurabilecek yetkinliğe varsın.
Êyle bir dinimiz varki seçim öncesi işgalcilerle arayı açıyor, seçim geldikçe fark kayboluyor. Mişon’un sapanı gibi mübarek, kırmızı lastikten.
Pakistan ile Bangladeş arasındaki farka bakanlar biraz da kürtlerin dini ile bengalilerin dini arasındaki farkı okusaydılar diyecektim ama bu tür kıyaslar seçim öncesi olur, seçim yaklaştımı kaybolur.
Omurgasızlık budur.
Bazı dindarlara hakim olan bu omurgasızlık kürt solunda daha yaygın ve yerleşiktir.
E kime verelim?
Böylesine bir acz ve idraksizlik bir millete üstelik en münevverlerince hakim kılındığında o millet ancak kürtler kadar olur.
Kendin için partin, kendin için siyasetin yoksa sen yoksun, geleceğin de yok demektir. O zaman otur oturduğun yere, govendi bilen kerem etsin..
*
Kürt partilerinin üzerinde ittifak ettikleri bir stratejileri yoktur. Çünkü kürt partilerinin federasyon, siyasal özerklik yada bağımsızlık konusunda netleşmiş bir tercihleri yoktur.
Olsaydı kürtlerin asgari müştereklerde birleşme imkanı olurdu.
Asgari müştereklerde birleşme organik olarak cepheye tekabül eder. Kürtlerin bir ortak cephesi varmı?
Kürdistan’ın tümünü bırakalım, salt kuzeyde kürtlerin bir cephesinden ve cephe bazında siyaset sürdürdüklerinden bahsedilebilirmi?
Kürtlerin devlet hakkı vardır deniyor. Herhangi bir partinin programında ne tür bir yönetim aygıtı istendiğine dair açık bir tanım varmı?
Kürdistan mücadelesinden meram edilen milletin temel haklarını talep etmek ve kazanımı uğruna çabalamaktır. Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede hak istirdadı milletin topyekun çabasını gerektirir. Topyekun mücadelenin mutabakatı varmı?
Kürtlerin mücadelelerini inşa edecekleri temeli hangi parti kürtlere sunuyor?
Burada benim yada diğerinin ne dediğinden ziyade iki husus öne çıkar ve belirleyici rol oynar.
Birincisi bir milletin ulus olmaktan doğan haklarının neler olduğudur. Bu haklar bellidir ve yeniden tanımı yada yorumlamayı gerektirmez. Ulus olmaktan doğan haklar dendiğinde bütün ulusların kullandığı haklar anlaşılır.
İkinci olarak yeryüzündeki milletlerin bu hakları nasıl kazandığıdır. Bir çok ülkede tek parti ile ile yine bir çok ülkede ise birden çok partinin ittifakı ile ve de pratikte cephe aracılığıyla sağlanmıştır. Ancak birlikler talepler üzerine oluşturulur, bu talepler konusunda mutabakat üzerine oluşturulur.
Burada kimin ne dediğinden çok bu hakların ne olduğu ve nasıl kotarıldığı bahis konusudur.
Her hangi bir mazlum millet hareketi egemen ulustan ve egemen ulus siyasetinden uzaklaştığı ölçüde ulusal hareket vasfı kazanır. Her biri türk parlamentosuna sıcak, her biri devletle bir şekilde ilintili, her biri devletten gelir temin eden parti ve siyasetçilerin hangisi ulusal hareket ve siyaset olarak kabul edilebilir?
Dünyada işgalcisiyle bu denli yakın, onun bu denli güdümünde hangi harekete ulusal hareket deniyor?
Bizler İrlanda’nın kraliyet yanlısı protestanlarımıyız yoksa?
Bumudur ulusal hareket olmak?
Belli başlı kriterler ve örnekler var. Bunlar nelerden kaçınmamız gerektiğini açıklıyor. Kimin ne dediği önemli değil, dünyada bunca ulusun mücadelesini nasıl başarıya ulaştırdığı önemli.
Güney Kürdistan BAAS parlamentosunda yer alarak, iktidar olan BAAS’ın dümen suyunda giderek, “sünni kardeşlerimizin partisi” diyerekmi bugünkü yerel yönetime sahip oldu?
Şu milletvekili ve belediye başkanı tayinlerine bakınız lütfen.
Dünyanın neresinde bir yöre başka yöreden insan tayiniyle temsil olunur yada olunmuştur?
Bu yöntem kimlere aittir?
Bu yöntemin temsil hakkı kadar demokrasiyle tam uyuşmazlığı ortadayken buna omuz vermekle hangi anlayışların yöntemini savunmuş ve sahiplenmiş oluruz?
Dünyanın herhangi bir ülkesinde bir siyasetçi adam öldürse içeri tıkılır, Ortadoğu ülkelerinden bir siyasetçi adam öldürse yada öldürtse uygar dünyadan hiç kimse elini sıkmaz.
Alın Hizbullah’ı, domuz bağından öldürdüklerinin üzerine soğan ekmeye kadar her cürmü işleyenler bu partide hatta yönetiminde değilmi?
Benim Öcalan’a ve PKK komutanlarının tümüne 17 bin kürt öldürdükleri şeklinde bir isnadım yok, onların kendilerinin 17 bin adam öldürdüklerine dair itirafı var. Bu bir soykırımdır. Gov’de ölen yüze yakın insanın ölmesi soykırımsa bu 17 bin planlı ve sistematik cinayet pekala soykırımdır.
Yeryüzünün hangi milleti canilerle temsil olunur ve olursa değeri ne kadar olur?
Bu tür dikatörlükler her fırsatta dış müdahaleye ve işgale açık ülkeler konumuna düşürülmemişlermidir?
Libya’dan Irak’a, Afganistan’dan Ukrayna’ya, Almanya’ya, İtalya’ya kadar her katliamcı iktidarın ülkesi işgal görmemişmidir?
Seçime gidilmesi her katilin, soykırımcının aklanma gerekçesimi oluyor?
Kürtler seçim dendiğinde zamanaşımı olmayan suçların affını yada beraatinimi anlamalıdır?
Kürtlere reva görülen hukuk, siyaset hatta insanlık anlayışı bumudur?
Türk siyaseti seçim hatırına kendi çetelerini akladı.
Hadi durmayın, “ya kime oy verelim” diyerekten siz de kendi katillerinizi ve çetelerinizi aklayın. Böylelikle demokrasi kurar, demokratik haklarınızı kullanma imkanına kavuşursunuz.
Çetelerin demokrasi kurup kuramayacağı, silahlı çete demokrasisinin olup olmayacağı bir yana, kuracağınız demokrasinin kimlerin demokrasisine benzeyeceği bugün siyaseten kime benzeştiğinizle apaçık ortada…
Dünyada ne olup bittiğini görmek, fazlaca zor değil. Bu kriterleri ben icad etmiyorum. Dünya ahvali böyle ve kürtler tam tersine yürümekle kalmıyor sömürgeci devletin yörüngesine girerek peyki durumuna düşüyorlar. İşgalcinin peyki haline gelip tarihten silinmeyen millet yoktur, yine işgalcinin hegemonyasına biat edip devletleşen millet yoktur.
İnsanların kişisel tercihleri milletine neyi reva ve müstehak gördüğüyle ilgilidir.
*
Sömürgeci devletle ve onun siyasi partileriyle yanyana durmaktansa her kürdün kürtlerle birlikte durması kuşkusuz en iyisidir ve bunu herkesten çok istediğimi söyleyebilirim. Fakat bu önerme her durumda doğru değil. Türk partileri bir safta, kürt siyasi organizasyonları diğer safta oldukları zaman bu önerme doğrudur. Türk partilerinin sömürgeci bir blok oluşturup kürt halk kitlelerinin sömürgeci siyasete karşıt konumu tercih ettiği durumlarda da bu önerme doğrudur. Ancak mevcut durum böyle değil, kürt partileri türk siyasetine uyarlı bir hatta hapsedilmiş vaziyette. Bununla da kalınmayıp kürtlerin sömürge konumunda tutulabilmesi için devlet hakkından ve özgürlüklerinden feragat anlamında bir türkiyecilik telkin ediliyor, türk devletinin bütünlüğü korunmak isteniyor. Kürt partilerinin mevcut siyaseti desteklendiğinde kürt bağımsızlaşma özlemi bizzat kürtlerin de katılımıyla kuşatma altına alınmış olunacaktır, bu durumda kürtlerin ülkesinde işgal sürecek, kürt parçalanmışlığı olduğu gibi kalacaktır. Öcalan siyasi hattıyla, Kemal Burkay siyasi hattıyla, Hizbullah siyasi hattıyla başkaca hiçbir sonuca hizmet edilmez. Hal böyle olunca kürtlerin türk devletine ve siyasetine endekslenmesi yerine bulundukları yurtsever ve özgürlükçü hatta sebat etmeleri doğru olacaktır. Eğer geleceğin bağımsızlıkçı hattı yeşerecekse bugün oluşturulacak kürt bağımsızlığı yanlısı tavır üzerinde yeşerecektir. Yurtseverliğin bunca diri olduğu bu dönemde inşa edilmesini bırakınız temsil dahi edilemeyen kürtlerin özgürlük ve bağımsızlık özlemi eğer bugün öne çıkarılmazsa bir daha diriltilemeyecek ve inşa edilemeyecektir.
Kürt partilerinin kürt halk kitlelerini binbir aldatmaca ve tuzakla sömürgeci devlete ve onun sinsi siyasetine endeksleme niyeti apaçık ortadayken bu siyasete icabet etmek her kürdü sömürgeci devletin kucağına iter. Devletin kucağına çekileceğinize, kendinizi milletinizin inkar gelinen haklarının bekçiliği ve savunuculuğu noktasına çekiniz ve orada sebatla durunuz. Bulunduğunuz yer kürt bağımsızlığının startı olacaktır.
http://cebaxcor.blogspot.com.tr/2014/03/somurgeci-siyasetin-cgrtkanlg-ulusal.html
http://www.odatv.com/n.php?n=o-tabela-inmemeliydi-1203141200
kürt özgürlük hareketinin teorik pratik geldiği yer ve program olan toplumsal ekolojik kömünalizmin(rojowa kantonları) 30 yıl gerisine düşüp 30 yıl önceki ezberle yurtseverlikte kalıp evrenselleşip özgürleşememiş yukardaki uzun analiz yorumun bugün HDP-BDP hattının biriktirdiği teorik pratik birikimleri ve temsiliyetini(öcülükle yüzleşip tüketmek)hiç anlamadığı hatta anlamasına imkan olmayacak seviyede yurtsever millici olduğu çok açık????
Özgürlükçü, bir insan ya bağımsız Kürdistan’dan, ya da TC’den yanadır. Üçüncüsü olmaz. Aksini savunuyorsanız, başta Türk devleti olmak üzere dünyadaki 200 küsur devletin tamamını yok ediniz. Bunu yapmadığınız takdirde -ki yapmıyorsunuz- siz bir TC’cisiniz.
http://marksist.net/marksist-tutum/hdpye-yonelik-fasist-saldirilar-tirmanirken-akp-sorumluluktan-kacamaz.htm
şunların açıklamasındaki çifte standarda bakın, rezilliğe bakın:
http://www.turnusol.biz/public/haber.aspx?id=19072&pid=32&haber=Fethiye%92de+ulusalc%FD+dernekler+lince+sahip+%E7%FDkt%FD%21#.UyDBfv4lskE.facebook
mecburmuyum senin gibi devletçi olmaya 200 ününde yok olmayacağını nerden biliyorsun utanın bu seviyede devlet tapıcılığı nedir???örgüt tapıcılığı nedir???en devrimci öncülükten kaynaklı olmasın????? devlet-iktidarsız insanların halkların kendini yönetebileceğine inanman mümkün değil çünkü kendinden kalkan kendini dayatan en devrimci öncü sanan hiç bir şeysin????kürt özgürlük hareketi ve HDP-BDP hattının senin gibi kendini dayatan olmayıp öncülüğü olumlu tüketebilip halkından öğrenen olup öğrendiklerini gerçekleştirmesinden çok fesatlandın galiba(barış hamlesi tipik halkının talebini gerçekleştirme) evet kürt özgürlük hareketinin milli yanı yok kürtlerinde Türkiyelileşmesi yada rojowa gibi birlikte devlet-iktidar-sınırsız toplumsal ekelojik kömünalizm olması senin gibi kendinden kalkıp kendini dayatan olmaması t.c yi ve bütün milli ulusçu devletçi anlayışları tüketip özgürleşmesi geleceğin yeni alternatif üretim ilişkisi ve tarzının ip uçlarını vermesi kimleri endişelendirdiğini biliyoruz seninde onlarla bağın olmasın amacın nedir????
Siz devletçisiniz Özgürlükçü. Devletin meclisine girmekten ala devletçilik mi olur?
Rojava’yı bırak, Kuzey için konuşuyorum. Devletleşmemek, Kürdistan’ın işgalinin devamı demektir
eğer,
– tarih sayfalarında, “zavallı bir halktı, varlığının mücadelesini veremedi, yok olup gitti” diye yeralmak istemiyorsak
– Kemalizme boyun eyen zavallı insancıklar olmak istemiyorsak
– çocuklarımızın gözlerine utanarak bakmak istemiyorsak
– çocuklarımızın, “Türküm, doğruyum, çalışkanım…” türünden ırkçı saçmalıklarla eğitilmelerini istemiyorsak
– çocuklarımıza ırkçı saçmalıklarla dolu Türk ulusal marşının söylettirilmesini istemiyorsak
– onbinlerce yıllık ülkemizde kanlı Türk bayrağının dalgalanmasını istemiyorsak
– ülkemiz olan Kuzey-Kürdistan’a “Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu” denilmesini istemiyorsak
ve eğer,
– 80 yıldır halkımıza uygulanan barbarlıkların, vahşetlerin, katliamların hesabını sormak istiyorsak
– ülkemizi yakıp yıkan kuduruk haydutlara hesap sormak istiyorsak
– en büyük ulusal değerimiz olan dilimizi bize yasaklayan ırkçı faşistlere hesap sormak istiyorsak
– bir asır boyunca, kuduruk Kemalistlerin katlettikleri bir milyonu aşkın Kürdün hesabını sormak istiyorsak
– katledilen onbinlerce bebeğin hesabını sormak istiyorsak
– tecavüzlere uğratılan onbinlerce Kürd kadınının, Kürd kızının hesabını sormak istiyorsak
– “herkesin askerleri” diye sahip olduğumuz utanç verici imaja son vermek istiyorsak
– PKK eliyle Avrupa’da yaratılan rezil imajı değiştirmek istiyorsak
– uluslararası arenada “biz de varız!” diyebilmek istiyorsak
– kendi ülkemizde insanca, özgürce, korkusuzca yaşamak istiyorsak,
Bağımsız bir Kürdistan’dan başka hiçbir seçeneğimiz yoktur!
http://www.acikmeydan.com/kurd-tarihi/2046-bir-kurd-olarak-abd-ye-kirli-savas-son-verdigi-icin.html
Türk devletini yıkmanın veya olabildiğince zayıflatmanın yolu, onun sınırları içinde başka bir devlet kurarak mücadele etmekten geçer. Ulussuz biri olarak Kürt devletini bunun için savunuyorum. Başka bir hareket olsaydı, söz gelimi bir grup kaçakçı ve korsan kendilerine bir ordu toplayıp devlet kursalardı onları da desteklerdim.