İdeolojik Kaldıraç olarak Kullanılan Bir Kavram: Terörist

Kadir Cangızbay hocaya saygıyla

Son derece ilginç ve kendine özgü düşünürlerimizden biri olan Kadir Cangızbay hocayı geçen yıl bu zamanlar, 22 Temmuz’da kaybetmiştik.

Kadir hoca, 2016 yılında çıkan Makaleler Anarşizm, Sosyalizm, Bilim ve Türkiye (Binyıl a kitap) kitabını benim için, 22.6.2016 tarihiyle imzalamış ve ulaştırılmak üzere bir arkadaşa teslim etmişti. Koşullar nedeniyle arkadaşla buluşmamız bir türlü mümkün olmadığından kitap elden ele geçerek, 8 yıl sonra  dün elime geçti. Hemen okumaya başladım.

Kadir hocanın esprili, hatta delidolu üslubuna aşinaydım ama kitabı okudukça bu yönüne iyice vakıf oldum. Akademik otoriteleri, hatta genel geçer yazım üslubunu takmayan özgür ve kendine özgü bir tarz. Çok özenip kendim adına bir türlü uygulayamadığım bir tarzdır bu.

Kadir hocanın, anarşizme ilişkin üç makalesinin de yer aldığı birçok ilginç makalesinin içinde en dikkat çekeni, 6 Haziran 2010’da Özgün Düşünce’de yayınlandığı belirtilen “Dil, Akp ve Yeni Dünya Düzeni” adlı makalesi.   

Bu makalede Kadir hoca, bazı sözcüklerin ideolojik kaldıraç olarak kullanılmak üzere üretildiğine dikkat çekiyor: “Son 15-20 yıl içinde tedhiş ve tedhişçi kelimeleri fiilen silinmiş, yerlerine terör ve terörist kelimeleri geçerken, bu iki kelime kendilerini ithal edip kullananlara, işaret ettikleri kavramların içlerini neredeyse sonsuz bir keyfilikle doldurma imtiyazı kazandıran ideolojik kaldıraçlar (abç, GZ) hâline gelmişlerdir.” (s. 2014)

Kadir hoca, bu harika saptamasına devamla şunu da belirtiyor: “Yegâne ve nihai amacı tedhiş yapmak, yani etrafa dehşet saçmak suretiyle insanları yıldırmak olan bir örgütün varlığı, psikiyatrik bir vakıa olmanın dışında, asla mümkün değildir. Bu ise demektir ki, terör örgütü diye bir örgüt kategorisi de olamaz.” (s. 215)

Kısacası, pek çok kişi ve örgüt teröre başvurur ama bu, onların “terörist” olarak nitelenmesi için yeterli neden değildir. Çünkü terör, bir ideoloji değil, bir yöntemdir.

Örneğin “pasifist” dediğimiz zaman belli bir ideolojiyi işaret ederiz. Pasifist, her türlü şiddeti reddeden bir ideolojidir. Keza “faşist”, “komünist”, “anarşist” dediğimiz zaman da, aşırı reaksiyoner ideolojiye, komünal mülkiyete dayalı bir toplum düzenini savunan ideolojiye, devletsiz bir toplum düzenini savunan bir ideolojiye ve bunların savunucularına işaret etmiş oluruz. Oysa dünya yüzünde şiddeti ve yıldırıyı başlı başına amaç edinen bir ideoloji yoktur. Sadece şiddeti ve yıldırıyı kendi ideolojisinin gerçekleşmesi için bir yöntem olarak benimsemiş çeşitli ideolojiler ve örgütler vardır. Dolayısıyla, bu akımlara toptan (ya da keyfi bir şekilde seçerek) “terörist” denmesi,  kasıtlı bir ideolojik kaldıraç olmanın ötesinde, ideolojiler arasındaki ince ayrımları da ortadan kaldıran ve vülgarize eden bir başka tür ideolojik saptırmadır ve buna genellikle (bizde görüldüğü gibi) kendileri de teröre başvuran devletler ve hâkim kesimler başvurur.

Kadir Cangızbay hocayı ölümünün 1. Yıldönümünde saygıyla anıyorum.

Gün Zileli

17 Temmuz 2024

www.gunzileli.net

gunzileli@hotmail.com

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Sol’un Akıl Sağlığı !?!

Hayatımın 30 yılında (1962-1992) Marksist-Leninist (hatta Maoist!) bir solcuydum.  Geri kalan aşağı yukarı otuz yılı …

Tek yorum.

  1. Kadir Hoca der:
    “Kadir hoca, bu harika saptamasına devamla şunu da belirtiyor: “Yegâne ve nihai amacı tedhiş yapmak, yani etrafa dehşet saçmak suretiyle insanları yıldırmak olan bir örgütün varlığı, psikiyatrik bir vakıa olmanın dışında, asla mümkün değildir. Bu ise demektir ki, terör örgütü diye bir örgüt kategorisi de olamaz.”

    Max Weber Devlet’in tanımını yapar:
    “Devlet şiddet tekelidir.”

    Yani, terör örgütü var, hem bal gibi var, hem de saymakla bitmez kadar çok: DEVLETLER. Üstelik Develet teröri hem içerde hem dışarda.

    Max Weber anarşist bile değil ki bu beni şaşırtmaz tabii. ve iyi ki değil!

    Bir İlerici ve 19’ncu yüzyıl anarşisti, Chomsky, hem “Amerika en iyi ama daha iyi olabilir” der, hem de “Amerika Devlet’i dünyanın en büyük teröristi” der.
    Ara fasıl: Chomsky diğer bir sözde anarşist ile John Moore tarafından kıyaslanır. Chomsky normal, hayırsever, iyi kalpli falan filan bir insanlık babası klasik bir anarşist. Chris Knight Chomsky’i çok iyi inceler ve hatta teşhir eder.
    Ben iki örnekle yetineceğim.
    Bu çok sevdiğim. Sahlins’e Chomsky dilin doğuştan olduğunu savunuyor derler. Sahlins de “Çünkü Chomsky dürüst bir adamdır!” cevabını verir.
    Chomsky’nin iki asıl derdinden biri ekolojik felaket. Ve bu adam utanmadan bunun suçlusunun İNSANLIK olduğunu öter durur. Ve bakın asıl suçluyu nasıl över:
    ” Modern bilimler, insanoğlunun en dikkate değer başarıları ve kültürel hazineleri arasındadır. Falan filan, falan filan”
    Nasıl belli dil ustası olduğu. Sanki “Modern bilimler” ağaçlarda yetişiyor, çevrelerini oluşturan toplumdan soyutlaştırılmış. Ama tabii artık insanların çoğu somut toplumda somut var olan bilim adam-kadınları gibi Devlet-Endüstri-Banka süt inekleri/yararlı enayiler olduğundan farkı görmez bile olmuşlar. Chomsky’i hoplatıp zıplatmak için çevreyi soyutlaştıranlardan birinin, mesela Bolsonaro, adını ver bak nasıl göbek atmaya başlar.

    “Gerçi bu politika uzmanları sitesinde hatırlatmak bana düşmez ama sanırım 19’ncu yüzyılda Devlet Marksistlerle anarşistler arasındaki en temel ve en dikenli sorundu. Marksistler Devlet’i bir maşa gibi kullanmak istediler, anarşistler ise işi Devletsiz becereceklerini savundular. Zaten Marksist analizciler Devlet’i bir “alet” olarak algılarlar. Ne büyük bir hata!

    Şu an Kurban taşının etrafındaki kana susayan İsrail-ABD ve diğer terörist ortakları AB-UK-Avstralia-Kanada-Japonya-Hindistan ve benzeri gibilerin kurban taşında can veren Filistinliler somut bir örnek. Ben bu listeye Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Rusya, Mısır, Suudi Arabistan, Türkiye ve benzerleri gibi kendi politika cambazlıkları amacıyla Filistinlilerin adak taşında kurban edilmelerinin keyfini çıkaran ve Filistinlilere sözde bağlılık numarası yapanları da eklerim.
    Ne yazık ki, Devlet ve Milliyetçilik el ele giderler ve bu Ulusal-Devletler evreni dışında başka bir alem artık düşünülemez oldu. Örneğin Filistinliler de kendi Devlet’ini kurma peşinde.
    Ulus-Devlet çiftine her ikisi kadar kana susamış bir üçüncü var: Bu alçak teröristlere daima ve mutlaka bir düşman gerekli.

    Aslında bu kadar çene çalmaya bile gerek yok. Artık ilkokul çocuklarının bile bildikleri Orwell’in 1984’te (84 kitabın çıktığı 48 yılının tersten yazılışı) kitabından bir alıntı: “Savaş barıştır.” (” War is peace.”)
    1960 başında artık bazı iyice enayiler hariç kimsenin artık Sovyetlerin komünist olduğuna inanmadıklarını, hatta Amerika ile Rusya’nın, halklarını birbirlerinin korkusu ile uslandırdıkları bilinir; her ikisinin de Kapital tanrısına taptığı kılavuz istemez görünen köy oldu. Hatta 1968, tabii fakirlikten kurtarma hu huu huuuları çeken Türkiye ilerici-solcu-devrimci falan filan gençleri hariç, bu anlayışın bir ürünüydü.

    Bir ara verip olmuş bir olayın anekdotuyla 1991 ertesine atlayacağım. 1991 ertesi aslı Polonyalı ve Rusça bilen bir arkadaş Rusya’ya gitti. Koca kelleler yıkılışı Marksizm, ekonomik, sosyolojik, politik, jeo-politik, diyalektik, lidersizlik vb bin bir dereden su getirerek anal-izlemişler. Sıradanlar basitleştirmiş: “Biz tembeliz!” Eğer çalışanların kanını emmede Kapitalist ustalığını Sovyetler ile kıyas ederseniz, sıradanların çok haklı olduğunu görürsünüz.

    Bir paralele işaret etmek için geriye döneyim. Eğer İsrail-ABD ve diğerlerinin savunmasını yapan koca kelleri okursanız bunların şahane olan cambazlıklarından nefret edebilirsiniz ama büyük beyinli olduklarını ancak onlar gibi cambazsanız reddedebilirsiniz. Cambazlar hamam böcekleri gibi daima en temiz yerlerde eğitim görürler ve en temiz Saraylara yakın yaşarlar.

    Her neyse. Sovyetlerin fitili 60’larda tükendi ve hemen komplomsu boyutlar kazanan yazılar etrafı sardı. En ünlüsü 1967’de yayınlanan “The Report from Iron Mountain” Bunu Wikipedia gibi dandik bir ansiklopedide bile bulabilirsiniz. Sanırım “Youtube’da” da vardır.

    Komplocuların körlüğü, dalkavuk büyük beyinlilerin körlüğüne benzer. Dalkavuk büyük beyinliler boş laflarla meşguliyet, eğlence ve derin fikir teşhiri hevesi içinde en başta göze çarpan insan köleliğini görmezler; komplocular da en başta göze çarpan en büyük komplo olan 8-10 kişinin dünya servetinin yarısından fazlasına sahip ve 8-10 ulusun dünya coğrafyasının yarısından fazlasına çökmüş olduğunu görmezler. Her ikisini körleştiren: “Keep them busy!” Bunu da Üretim-Tüketim cambazlığı ile başarırlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir