Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Cinayetleri İşleyen

"Ergenekon" Üzerine Yazılar, Siyasi Tahlil

Cinayetleri İşleyen, Polis İçinde Örgütlü Operasyon ve Ölüm Timleridir!

Türkiye’de 30 insanın ölümünü başından sonuna kadar gerçekleştiren aynı odaktır:

1. Halkın öfkeyle ayağa kalkmasına neden olan Gazi Mahallesindeki 4 kahve ve 1 pastahanenin taranması olayına bakalım. Üç kişi, bir taksi tutuyorlar, son derece soğukkanlı bir şekilde taksinin şöförünü, ellerini arkadan bağladıktan sonra öldürüp arabanın bagajına koyuyorlar; ondan sonra, polis karakoluna da hayli yakın bir mevkide ardarda dört kahveyi ve bir pastahaneyi tarıyorlar (ve “tesadüfe” bakın ki, öldürülenlerden biri mahallede çok sevilen bir alevi dedesidir); sonra taksiyi terkedip, büyük olasılıkla kendilerini bekleyen bir başka araçla karanlıklara karışıyorlar. Böylesine seri bir eylemi bu kadar sistematik, hedefini tam olarak gözeterek ve bu kadar telaşsızca yerine getirmeyi, ancak polis tarafından yakalanmayacağından emin olan insanların becerebileceği nasıl olur da gözlerden kaçabilir?
2. 17 Mart gecesi ATV’de yapılan Siyaset Meydanı programında Gazi Mahallesi muhtarının kamuoyu önünde olayların gelişimi konusunda yaptığı tanıklık son derece aydınlatıcıdır. Muhtarın anlattıklarına göre, muhtar ve mahallenin diğer ileri gelenleri halkın haklı tepkisini denetim altına alıp kahvede öldürülenlerin cenazesini kaldırmaya hazırlanırlarken aniden nerden çıktığı belli olmayan bir panzer gelip halka saldırmış, ortalığı karıştırmış ve iki kişi daha burada polis tarafından açılan ateşle öldürülmüşlerdir. Böylece olaylar ertesi güne sarkmıştır. Buna rağmen mahalle halkı tepkisini denetim altında tutmasını bilmiş ve ertesi gün, gece öldürülen diğer iki kişinin cenazesini kaldırmaya hazırlanırken, yine iki panzer halka saldırmış ve polise karşı halk öfkesinin patlamasına neden olmuştur.
3. Bu noktada bir başka tanıklık önem kazanmaktadır. 19 Mart günü, ATV’nin ana haber bülteninde, olayları incelemekle görevli Meclis Komisyonu’nun üyesi CHP milletvekili Salman Kaya’ya bir vatandaş şu açıklamayı yapmıştır: “Sivil polisler halka hedef gözeterek ateş açtılar. Resmi polisler daha çok havaya ateş ediyorlardı. Ölümler, sivil polisin ateşiyle olmuştur.” Bu açıklama, televizyon kanallarında yayınlanan görüntülerle birleşince gerçek açıkça ortaya çıkmaktadır. Ekranlarda gördüğümüz gibi, bir anda nerden geldiği belli olmayan yoğun silah sesleri duyulmuş ve halk bir tarafa doğru kaçışırken, resmi polisler de panik içinde ve birbirlerini çiğneyerek diğer tarafa doğru kaçmışlardır. Gerçi, bu paniğin ardından toparlanan resmi polislerin de havaya değil halkın üzerine ateş açtığını gördük ama, şu açık bir gerçektir ki, yukarda sözünü ettiğimiz tanığın da belirttiği gibi, halka ateş açan esas güç, resmi polislerin de dışında bir başka güçtür ve bunlar sivil polis timlerinden başkası değildir. Öyle ki, sivil polis timlerinin açtığı yoğun ateş (atılan mermilerin büyük ihtimalle sıradan tabanca mermisi değil, otomatik silah mermisi olduğunu saptamak görevlilere düşüyor) bir an için, ateş açılacağından haberi olmayan resmi polisin bile paniğe uğramasına yol açmıştır.

4. Bunu doğrulayan bir başka tanıklık da, yine bir haber bülteninde, Ümraniye’de dört kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarda yaralanmış bir gencin söyledikleridir. Genç, Televizyona aynen şunları söylemiştir: “Bize sivil polisler ateş açtılar.” Televizyon görevlisi soruyor: “Bu sivil kişilerin sivil polis olduklarını nerden biliyorsun?” Genç yanıtlıyor: “Çünkü resmi polisler onlara bir şey yapmıyorlardı.” Nitekim, çok ilginçtir ki, bütün televizyon kanallarından, Ümraniye çatışmasının görüntüleri gizli bir el tarafından ortadan kaldırılmış, ekranlara nedense, yalnızca olay çıkmadan önceki görüntülerle, olaylar olup bittikten sonra, öldürülenlerin kaldırımlardaki kanlarının görüntüleri getirilmiştir. (TV kanalları, olayların, sivil giyimli kimselerin açtığı ateşle başladığını belirtirlerken bunların sivil polis olduğunu söylemeye çekinmişlerdir.)

5. Bütün bu olgular, katilleri ya da tertipçileri dışarlarda ya da uzaklarda aramanın gerçek cinayet odağını gizlemeye hizmet ettiğini ortaya koymaktadır. Katiller, polisin içinde örgütlenmiş ve devletin,       Dev-sol, TİKKO, PKK, İBDA-C gibi örgütlere karşı giriştiği operasyonlarda vurucu güçler olarak kullandığı işkence ve ölüm mangalarıdır. Bu ölüm timlerinin bağlı bulunduğu devlet içindeki odak, özellikle son zamanlarda Türkiye burjuvazisinin ve onun liberal-muhafazakâr hükümetinin, ekonomik çıkmazdan kurtulmak için Batı ile entegrasyona geçme yönünde adımlar atmasının başlatacağı süreçlerden son derece rahatsızdır. Bu odak, bu sürecin, burjuvazinin ve onun devletinin, kendilerine duyduğu ihtiyacı azaltacağı, hatta bu timlerin zulmüne uğramış halk kesimlerinin de baskısıyla kendilerine karşı bir hesap sorma aşamasına geçilebileceği endişesi içindedir. Bu yüzden, ordu ve özellikle polis içinde örgütlü bu ölüm timlerinin bağlı olduğu odak, burjuvazinin ve hükümetin, kendilerine her zamanki gibi ihtiyaç duymasına hizmet edeceğine inandıkları bir toplumsal gerilim ortamı yaratmak üzere bu cinayetleri, yine kendi ölüm timleri aracılığıyla sahneye koymuştur. Bugüne kadar olduğu gibi, bu odağın ve onun ölüm ve işkence mangalarının üzerindeki himaye devam ettiği sürece de yeni cinayetler işlenecektir. Bu odağın oyunlarını açığa çıkaracak panzehir ise, Gazi Mahallesinde olduğu gibi, halk kitlelerinin cesaretle ayağa kalkmasıdır. Tertipler, halkın öfkesini ve mücadelesini yatıştırarak önlenemez. Tam tersine.

19 Mart 1995
Gün Zileli

4 Comments

  1. ciresun

    Saldırıları, doğu perinçekin “yurtsever generali”, aydınlık dergisindeki ordu kaynaklı dezenformasyon haberlerin taşıyıcısı, Veli Küçük’ün organize ettiği konusunda kuvvetli deliller var.

  2. Perinçek

    Gün merhaba,

    1)Senden başka Aydınlıkçılarla ilgili anılarını yazan oldu mu?

    2) Bu arkadaş sence ne demek istiyor, datça falan? Bu suçlamaların muhatabı sen misin?

    “Dönekler, Doğu Perinçek’e karşı yalan kitabı yazmak için “Teşkilat”ın kapısında sıraya girdiler. Bir cilt yazana Datça’da bahçeli bir ev veriyorlar. Devrimci hayatlarında “haber değeri” olmayanlar, dönek olup Doğu Perinçek hakkında “hatıralar” yazınca manşetlere yükseltiliyor. Bizim partimizde dalkavuk olmasına izin verilmeyenler, psikolojik savaş merkezlerinin yıldızı olmuşlardır. ”

    http://www.ip.org.tr/lib/pages/detay.asp?goster=ssscevap&idsoru=23

  3. yiğit

    Devrimci hayatlarında “haber değeri” olmayanlar, hatıralar yazınca neden haber değeri kazanırlar acaba? Bunun üstüne düşünmek lazım.

  4. Perinçek

    yiğit,

    kim onlar işte, ben de onu merak ediyorum. Gün hatıralar yazdı, hatıralarının haber değeri de var. Ama Gün’ün “devrimci hayatı”nda da (Aydınlıkçı demek istiyorsun herhalde) haber değeri vardı.

    Yoktu diyen komik olur. Yoktu da, O yüzden mi parti üyesi olduğu müddetçe her dönem ilk 4 isim arasında merkez komite üyesiydi?

    Bu kişi gün değil herhalde.

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑