
Sol Portal’dan alınmıştır, 21.5.2014
Çok sayıda aydın, “Meclis’i boşaltın, AKP’yi susturun” dedikleri bir metni imzaya açtı. Metinde, “AKP’nin meşruiyeti kalmadı, vekillerin görevi istifa etmektir” dendi. İmzacılardan Sol Cephe sözcüsü Ali Rıza Aydın, “Amaç halkın temsilcilerini AKP’ye payanda olmaktan kurtarmak ve AKP’yi dayanaksız bırakmak.”
(soL – Haber Merkezi) Hükümetin uzun süredir yaşadığı meşruiyet krizi, son günlerde muhalefet milletvekillerinin Meclis’i terk etmesi çağrılarının gündeme oturmasıyla sonuçlandı. Özellikle Soma maden katliamının ardından bazı CHP milletvekillerinin tartışmaya açtığı konuda, dün bir grup aydın, muhalefet milletvekillerine açıkça “Meclis’i boşaltın, AKP’yi susturun” çağrısı yaptı.
‘TBMM sayesinde ayakta’
Çok sayıda aydının imzaya açtığı metinde, “AKP’nin herhangi bir meşruiyeti kalmadı. Bu hükümet durmaksızın suç işliyor, halkı aşağılıyor, Türkiye’yi zehirliyor. Kural, yasa, vicdan tanımayan bu hükümet varlığını TBMM’ye borçlu” denildi.
Milletvekillerinin, Erdoğan ve arkadaşlarının hesap vermesinin önünü açması gerektiği belirtilen metinde, bunun yolunun artık istifadan geçtiği belirtildi: “Milletvekilleri bu ortamda geriye kalan tek görevlerini yerine getirmeli, istifa etmelidirler.”
Kısa metin, şu sözlerle son buldu: “Çağrımız kendini ‘milletin vekili’ olarak görenlere: Meclisi boşaltın, AKP’yi susturun!”
AKP itiraf etmişti
Türkiye, uzun süredir bir meşruiyet krizi yaşıyor. Gezi eylemleriyle başlayan süreç, 17 Aralık operasyonları ve hükümet üyelerinin rüşvet ve yolsuzluk görüşmelerini açığa çıkmasıyla tırmanmış, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 8 Ocak’ta “Yargı bağımsızlığı öldü” diyerek, yalnızca hükümetin değil, devletin meşruiyetinin ortadan kalktığını işaret etmişti.
Vekillerin istifa etmesi tartışması, en fazla CHP içinde yankı buldu. Soma sonrası CHP’li vekil Şafak Pavey “istifa” çağrısı yapmış, Sabahat Akkiraz’sa istifa edeceğini duyurmuştu.
CHP içinde hakim eğilim, istifa edilmesine karşı çıkıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, istifa etmenin “kendilerine verilen görevle ters düşmek olacağını ve bir araç olamayacağını” açıkladı. Toprak, meclisten çekilmenin hiçbir durumda bir muhalefet yöntemi olmadığı görüşünde.
Tartışmayı başlatmış olan Şafak Pavey, Akkiraz’ın istifa açıklamasının ardından pozisyonunu değiştirdi ve “Bir AKP vekili istifa ederse ben de ederim” dedi. CHP’li Gürsel Tekin, Pavey’in açıklamasını eleştirmiş ve Pavey, Akkiraz dışında parti içinden destek bulamamıştı.
CHP yönetimi istemiyor
CHP yönetimi adına açıklama yapan Sezgin Tanrıkulu, Meclis’ten çekilme ya da istifa gündemleri olmadığını duyurdu.
Yine de çağrı, şimdiden etkili oldu. CHP içinde birçok isim, “istifa” seçeneğini elinin tersiyle itemiyor. Bir grup CHP milletvekili, istifa seçeneğinin kullanılabileceğini kabul ediyor fakat şu sıra yararlı görmüyor. CHP’li vekiller Gökhan Günaydın ve Melda Onur bu görüşte.
Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün, Facebook hesabından yaptığı açıklamayla tartışmaya katıldı. Aygün’e göre AKP’yle hesaplaşılması gereken arena Meclis değil, meydanlar. İstifa edilmese bile Meclis’in AKP tarafından işlevsiz hale getirildiğini belirten Aygün’e göre bugün CHP’nin Meclis’te olması ya da olmaması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Aygün, Meclis’te kalınsa bile siyasetin sokağa taşınması gerektiğini söyledi.
BDP ve HDP, henüz istifa tartışması açmış durumda değil. Fakat PKK lideri Abdullah Öcalan ve BDP’li vekillerin “çözüm süreci” nedeniyle Meclis’e ve AKP hükümetine meşruiyet alanı sağlamayı tercih ettikleri biliniyor.
Ülke şimdiden cumhurbaşkanlığı seçimleri gündemine girmiş durumda. Son seçimlerde açığa çıkan hile ve yolsuzluk iddiaları, Ağustos’ta yapılacak olan seçimlerin meşruiyetine gölge düşürdü. Muhalefet partilerinin seçimlere ve AKP’nin olası Tayyip Erdoğan’ın adaylığı hamlesine karşı nasıl bir mücadele yürüteceği sorusu halen masada.
‘Meclis’i boşaltın’ çağrısının anlamını imzacılardan Ali Rıza Aydın şu sözlerle açıkladı:
AKP hükümetinin Türkiye’yi getirdiği duruma bakıldığında, iki konu netleşiyor. Birincisi, “gel-git”leri olsa da burjuva demokrasisi temeline dayanan sistemin çatı çatır dağıldığı; bağlı olarak ikincisi, sistemin, kendi organları ile bu dağılmaya engel olamadığı…
Bir başka yönden okursak AKP bu dağılma halinde, dağıtan görevindedir; hem yasama ve yargı organlarını hem de demokratik kitle örgütlerini dağılmayı önleyecek, anayasal ve toplumsal denetimi gerçekleştirecek güçten uzaklaştırmış, işlevsizleştirmiş veya teslim almıştır. Artık, anayasal düzen çalışmamakta, yalnızca AKP’nin faşizm yolculuğuna vitrin görevi ile yetinmektedir. Diğer deyişle, meşruiyetini yitiren AKP hükümeti, TBMM varlığına dayanarak varlığını sürdürmekte, önleyici hiçbir eyleme ve faaliyete imza atamamaktadır.
Haziran Direnişi’nin sandığa yansıtılamaması, 30 Mart seçimlerinin AKP’yi gönderecek sonucu vermemesi, AKP’den kurtulma yolları için yeni arayışları çağırmaktadır. Ki, Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi bir dayatmadan sonuç alınamayacağı da yeni arayışlar için kaçınılmaz olmuştur.
Halkın direnme hakkını kullanmasıyla birlikte, AKP’nin meşruluğuna istemeyerek de olsa destek veren organların da devreye sokulması ve siyaseten direnmeye dahil edilmesi gerekmektedir. Bu organların başında da, seçimle geldiği için Meclis’in “meşru olduğunu” savunan milletvekilleri gelmektedir. Halkın, temsilcilerini uyarması ya da geriye çağırması da direnme hakkının yolları arasındadır. Bu nedenle, Soma faciasından sonra artık Meclisi boşaltma çağrısı kaçınılmaz hale gelmiştir.
Milletvekillerini Meclis’i boşaltma görevine çağıran imza kampanyasını, hukuksal ayrıntılarla değerlendirmemek gerekir. Çağrı siyasaldır ve kurulu düzenin anayasasının hukuksal ayrıntıları ile boğulmaması gerekir.
Bu nedenle de çağrının, kaç milletvekili istifa ederse ne olur, ara seçim mi yapılır, Meclis ya da Cumhurbaşkanınca verilecek karara göre seçimler mi yenilenir, hükümet istifa dışında nasıl düşer gibi anayasal kurallarla değil, tamamıyla hükümeti gitmeye zorlayacak halk baskısı şeklinde ve halkın, meşruiyetini kaybeden hükümet ve Meclis’e karşı direnme hakkını kullanması şeklinde değerlendirilmesi gerekir. Bu halk baskısı ve hakkı, doğaldır ve meşrudur.
Kaldı ki, “hukuksal meşruiyet” de AKP hükümetinin, kendisini hükümet yapan Anayasa’yı tanımaması, ihmal ya da ihlal etmesi ile ciddi saldırı altındadır ve tartışmalıdır. Hükümeti göndermek için önümüzde sorun alanı olarak duran hukuk, aynı hükümet tarafından rahatlıkla çıkar amaçlı olarak kullanılabilmektedir; hak ararken toslanacak argüman olmaktan çıkmıştır. Aranan hak, bu hukuku da bu hukukun kural koyucularını da sömürücü çıkarcıların elinden kurtarmayı kapsamaktadır.
Milletvekillerinin istifaya çağrılması, “Meclisi boşaltma” hedefiyle, “halkın temsilcilerini” AKP’ye payanda olmaktan kurtarma ve AKP’yi dayanaksız bırakarak gönderme amacına da uygundur.
Ek olarak anımsatmak gerekir ki, milletvekilinin istifası, ancak TBMM Genel Kurul kararı ile devreye gireceğinden bu imza kampanyasını, istifa ederek kahramanlık gösterisinde bulunma anlamında kullanmaya da izin verilmemesi gerekir.
AKP’den hemen tepki geldi
Halkın Meclis’teki temsilcilerinin istifa ederek AKP’yi yalnız bırakma ve meşruiyetini ortadan kaldırma seçeneğinin tartışılmasına AKP’den de tepki geldi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, “CHP sokak olaylarını tetiklemek ve sistemi tıkamaya yönelik arayışlara girmek gibi yollara tevessül etmektedir. Bu millet CHP’ye mecliste muhalefet etsin diye oy vermiştir. CHP’nin toplu istifa etmeyi düşünmesi milletin verdiği görevi yerine getirmekten aciz olduğunun göstergesidir. Yani siyasi beceriksizliğinin kabulüdür” dedi.
Twitter hesabından açıklama yapan Kapusuz, Soma sonrası gündeme gelen istifa seçeneğini, “yaşanan büyük acı üzerinden siyasi fırsatçılık peşinde koşmak” olarak niteledi.
Soma’daki katliamın üzerinden günler geçtikten sonra AKP hükümeti, faturayı tamamen şirkete kesme yoluna gitmiş durumda.
Fakat soL gazetesi, o madenin gerçekte devlet tarafından taşeron olarak Alp Gürkan’ın şirketine verildiğini ortaya çıkarmıştı. Hukuken taşeronluk usulüyle verilen işletmelerde sorumluluk, doğrudan devlete de ait. Hükümet, bu sorumluluğundan hiç bahsetmiyor.
Verili koşullar altında,
siyasete ait önyargıların olduğu gibi durduğu bir ülkede,
en önemlisi ekonomik olarak “rızası sağlanmış”, bir çoğunluğun olduğu koşullarda “ya hep, ya hiç” rasyonel değil…
Var olan duruma ekonomik kriz de eklenseydi.. Tamam!
Muhalefetin bu katliamın suç ortağı olmadığını kanıtlaması, yeni işçi katliamlarına da suç ortağı olmama adına kendine bir “misyon” koyabilir…
Örneğin…
1. Temel ILO sözleşmeleri imzalanmalıdır.
2. Sendikal özgürlükler önündeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır.
Taşeron uygulamalarına son verilmelidir.
3. 01.05.02014 den itibaren yapılan işten kaynaklanan tüm doğrudan ölüm hallerinde ölenler “şehit yakınlarına sağlanan haklar ve yardımlardan” yararlanır. İşçi ölümlerinde kusurlu görülen işverenler, kusurları nispetinde bu hak ve yardımların hesaplanabilen toplam maddi bedelini ödemekle yükümlüdür.
4. İşverenin ağır kusuru neticesinde;
a) Ölümüne neden olunan her işçinin mirasçılarına (öncelikli olarak yalnızca eş ve çocuklarına) ölen her işçinin emekli oluncaya dek her ay için ele geçen yürürlükteki asgari ücret tutarı, maddi tazminat olarak ödenir.
b) Emekli oluncaya dek ödenilecek sigorta primi SGK tarafından tazmin edilir. SGK tarafından ayrıca son 1 yıl primlere göre hesaplanan emekli maaşı bağlanır.
c) Ölen her işçinin 70. yaş bitimine dek geçecek süre toplamı kadar, her ay için net asgari ücrete eşit hesaplanacak tutar, eş ve çocuklar arasında eşit pay edilerek, manevi tazminat ,”Eş ve Babalık yoksunluğu” olarak işveren tarafından ödenir. Çocukların parası kayyum tarafından değeri korunacak şekilde 18 yaş bitimine dek saklanır. 18 yaş bitiminde ödenir.
***
Bu sözlerini yutturmak gerekir….
“Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır. Genç yaşta ahrete intikal eden her şehit için gözyaşlarımızı içimize akıttık. Biz, onların kömür karalarını onur bildiğimiz için birbirimize kardeş olduk. ”
Öyle mi?
Muhalefet haykırmalı…
“Kurtların koyunları” kapmaması için, ama kapıldıysa da “mesuliyetin” olacağı için, “işçileri kendine kardeş” biliyorsan bu yasa önerilerini birlikte kanunlaştıralım!
İnsan kardeşlerini taşeronların insafına terk etmez; insan kardeşini iş güvenliğini en iyi denetleyebilecek sendikaların elini, kolunu bağlamaz, insan kardeşini kar hırsı ile iş güvenliğini umursamayan patronlara kaptırmaz! O kardeşlerine bir yasa koyucu olarak yardım edebilirsin; yasal güvenceler sağlarsın; Millet meclisi kürsüsünden oy avcılığı yapma; bu kürsünün hakkını ver, “kardeşim” diyorsan gereğini yerine getir; yasa çıkart; bu kürsü yasa çıkartmanın kürsüsüdür; ağlamanın, oyalamanın, aldatmanın değil…
Bu yasaları olduğu gibi çıkart, o vicdanlarına beton dökülmüş olanların kim olduğu da belli olsun!
Taşeron uygulamalar ve sendikal yasaklar işçilerin hayatına beton dökmüştür…
Bu AKP yasaları, onları köle işçiler yaptığı içindir ki, bile, bile o tehlikeli işi yapmak zorunda kaldılar… Olan oldu… Sorumlusunuz! Hatta suçlusunuz! Bu yasaları olduğu gibi çıkartmazsanız…
***********************
Elbette çıkartmayacaklar……..
O zaman meclisi boşaltmanın haklı bir gerekçesi olabilir…
Soma katliamına ve yeni iş cinayetlerine suç ortağı olmamak adına önümüzdeki seçimlere kadar istifa ediyoruz; iktidara geldiğimizde ilk işimiz bu yasayı olduğu gibi çıkartmak v.s..
BUNU OLSUN YAPSALAR….
BUNU BİLE YAPMAZ BU “UYUZ” MUHALEFET…..
Kurt bizzat kendisi. Muhalefet de olsa olsa kurttan geriye kalanı mideye indiren leş yiyici çakal.
“Leş yiyici çakal”…ne güzel benzettiniz…
Bir belgeselde bir sırtlan aslanların avının yakınlarında dolaşıyor…Sırtlan bir ana fazla yaklaşıyor, çok aç olmalı… Aslan’dan pençeyi yiyor… “Kıy, kıy” çığlıklarıyla kaçıyor. Arkadaşlarını çağırıyor. Aslanı kuşatıyor, taciz ediyorlar… Aslan avını bırakıp oradan uzaklaşıyor…
Yorum
1. RTE de bir “sırtlan taktiği” ile o “avı kapandır”
avını bırakmaz!
2. Sırtlan taktiğini biliyor, pabuç bırakmaz…
3. Çünkü “Uyuz” muhalefet o kadar çok değil, çoğalmayı bekliyor
bu “çağrı” nerede büyüyor acaba? hamamda mı, mağarada mı yoksa bir uçurumun başında mı? yankı yapan bir yerde olduğu kesin. 🙂
evet hukumete hiç bir şekilde güvenim kalmadi derhal seçtiğimiz milet vekileri istifa etmeli
http://www.odatv.com/images/resimler/10409786_787617707915113_2649079328962237433_n.jpg