Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Yetmez ama Boykot!

Siyasi Tahlil

Yüksek Seçim Kurulu ne kadar yüksek bir kurul olduğunu, yani ne kadar yükseklerden emir aldığını göstermiş oldu son kararıyla.

Bu yazıda YSK’nın kararının hangi siyasi oyunların sonucunda alındığı üzerinde duracak değilim. Zaten bunu hakkıyla bilmemiz de mümkün değil. Ancak ortada apaçık bir durum vardır:

Birincisi, bu kararla Kürt halkı seçimlerden dışlanmıştır. Bu karar aynı zamanda bütün Türkiye seçmeninin tercihlerine de gölge düşürmek anlamına gelmektedir.

İkincisi, bu karardan en büyük yararı sağlayacak parti AKP’dir.

YSK’nın kararını geri alacağını sanmıyorum.

AKP’nin meclisi falan toplayıp gereken yasal düzenlemeleri sağlayacağını hiç sanmıyorum.

Böylece Kürtlerle bir toplumsal uzlaşma imkânı TC tarafından fiilen, kendi elleriyle ortadan kaldırılmış oluyor.

Bu durumda, BDP’nin seçimleri boykota gitmesinden daha doğal bir şey olamaz.

CHP, demokrasiden yana olduğunu söylüyordu; hatta Kılıçdaroğlu’nun yönetime gelmesinden sonra, özellikle son on yılda Kürtlerle CHP arasında meydana gelen ruhsal kopuşu ve uzaklığı gidermek için Doğu ve Güneydoğu bölgesine de geziler düzenlenmiş, özeleştirel bazı sözler edilmişti. Tabii, herkesin lafa karnı tok. İşte CHP’nin önünde, Kürt halkıyla ruhsal kopuşu ortadan kaldırması ve gerçekten demokrasiden yana olduğunu göstermesi için büyük bir tarihi fırsat doğmuş bulunuyor. CHP, Kürtlere yapılan bu haksızlığı protesto ederek sahte seçimleri boykot ettiğini ilan ettiği an bütün Kürtlerin kalbini kazanmış olacaktır. Böyle tarihi anlar büyük politikaları gerektirir. CHP’de var mı böyle bir yürek? Ve akıl da tabii.

CHP parti olarak bu yürekliliği gösteremezse adaylar göstersin. Adaylar adaylıktan çekilerek sahte seçimleri boykot etsinler. Üstelik hapisteki milletvekili adaylarına daha da yakışır bu tutum. O zaman bir Mustafa Balbay gerçekten bir demokrasi kahramanı olduğunu herkese göstermiş olur. Mustafa Balbay sadece bir örnek. Var mı Silivri adaylarında bu yürek? Ve akıl da tabii.

Duyduğuma göre ÖDP’nin seçimlere katılması da engellenmiş YSK tarafından. Kendilerine sosyalist adını takan ve Kürt halkından yana olduğunu söyleyen partiler bu durumda da boykot demeyip seçimlere girecekler midir? Ya “Boyun Eğmeyenlerin” partisi TKP? İşte boyun eğmediğini göstermek için iyi bir fırsat. Bu rezalete rağmen seçimlere katılmanız sizi sadece rezaletin bir parçası haline getirir.

Bu arada DSİP’ten de bir özeleştiri beklediğimi belirteyim. Yüzde 10 barajına rağmen anayasaya evet çağrısı yaptılar. Demek YSK’nın adaylıkları iptal için dayandığı diğer anti-demokratik maddeler de gözlerinden kaçmış. DSİP zaten seçimlere katılamıyor ama kendini affettirebilmek için bari boykot sloganına omuz versin.

Aslında bu düzeni devrim paklar da şimdilik şu sloganı atmakla yetinelim:

Yetmez ama boykot!

Gün Zileli

18 Nisan 2011

90 Comments

  1. anan

    zaaaa xD

  2. MAZERETİM VAR ASABİYİM ABİ

    Diyelim ki hiçbirinde bu yürek yok. Peki, AKP karşıtları -millet- sandığı boykot etse. Meclisin 450 sandalyenin hepsini AKP alsa, karşısında muhalefet olamayan bir iktidarın meşruluğu olabilir mi? Olmaz! Ne Türkiye’de ne de yurt dışında. İşte ben buna devrim derim.

  3. tuhaf

    Lütfen şu “yetmez ama evet” çağrışımlı başlıklardan farklı bir şey bulunuz! “yetmez ama…” yeteri kadar, yetti!

  4. Solcu, cuntaci CHP kalintilarinin karari

    Yargitay ve Danistay’in uzantisi olan sol cuntanin emrindeki YSK’nin yeni bir provokasyonu ve bu provokasyona alet olmak için can atan angaje provokatörler, ellerinden hiçbirsey gelmez, her yerleri provok olsa ne yazar.

  5. Hangi siyasi oyun oldugunu bilmezmis

    Öyle bir bilir ki, ama isine gelmez. Karari alanlar arasinda akrabalari, tanidiklari belki de kafadarlari da vardir. Sizi gidi Kemalist çocuklari sizi.

  6. Zaten boykot etmeyecek miydin?

    Ne zamandan beri anarsistler seçimlerle ilgileniyor, dümenden anarsist olununca böyle oluyor demek ki. CHP sempatizanliginin adi anarsistlik mi oldu? Gerçek bir anarsist hiçbir zaman seçimlerde oy vermez, verenlere de karsi çikar. Ama Zileli gibiler seçimleri CHP’nin kazanma ihtimali varsa asla boykotu savunmaz ama müslüman halkin kazanma ihtimali varsa hemen boykot der. Kemalizm bunu emreder.

  7. Anonim

    Kimilerinin mantığın temel ilkelerini dahi ayaklar altına alıp AKP’yi eleştiren kişi=kemalist(CHP) eşitliğini kendi kafalarında tutarlı bulmaları bir yana, bir de zerre fikir sahibi olmadıkları konularda (bkz. anarşizm, siyaset) yorum yapma cüretini gösterenlere, kendilerine yöneltilen (tutarlı) eleştiriler karşısında çileden çıkıp ağızlarından köpüklerle karışık hakaret saçanlara dahi saygı gösterip yorum yapma olanağı sağladığınız, bu ülkede çoğu kimselerin yapmaya cesaret edemediği kendini ve geçmişini sonuna dek eleştirme yolunu seçtiğiniz için teşekkürler Zileli. Dümenden demokratların ayak oyunlarına gelmeyeceğiz!

  8. Can

    Oğlum Binbir Surat, ırkçılığını, ayrımcılığını, Alevi düşmanlığını, faşistliğini buraya kusarak şimdi de hangi alt-kişiliğini gün yüzüne çıkarıp tatmin ediyorsun? Ebu Suud Efendi yanını mı, Yavuz Sultan Selim yanını mı? Adam muamelesi görmekten hoşlanmıyorsun, bunu anladık, örselenmekten zevk duyuyorsun, bunu da anladık, belki küçükken aile içi “örselenmeye” maruz kaldın. Ama hiç olmazsa sıçtığın pisliklerle burada yer kaplayıp byte israf etme.

  9. Hasan Dere

    Değerli katılımcılar,
    yukarıdaki Gün Zileli imzalı yazıyı okumadım. yazıya ilişkin bir yorumum yok.

    Ben kendimden iyi sandığım insanları okurum. Bilgili insanlara değer vermemi gerektirecek bir nedenim yoktur. Öyle olsaydi solu eleştiren bir sürü Prof.u okumam gerekirdi.

    Gün Zileli’nin ‘hayvansın’ anlamındaki küfürünün, bir devrimciye yakışmaması şöyle dursun, bağışlamamı beklemesin.
    Şu ana kadar bikledim, ama büyüğümüz, azametinden olsa gerek, hiç bir şey olmamış gibi davranmayı sürdürüyor.
    Ben de Gün Zileli’yi devfterimden silmeye karar verdim.

    O, TSK’siyle rahat koşullarda sefa evlerinde yaşayan paşalarıyla devrimcilik oynasın bakalım.

    Hoş kalınız!

  10. Mojito

    Hasan Dere inan bana seni ve cahilce yorumlarını özleyecek birileri yoktur burada. Akapolisi tercih ettim sayende. Gözün aydın. Hoş git arkadaşım.

  11. hasan a.k.pliye de al git

    ayrıca hala öylesin

  12. Gün Zileli

    Yok yok bir dakika. Ben Hasan Dere’yi çok eskiden tanırım. Birçok badireden geçmiş devrimci bir işçidir. Ancak son zamanlarda öyle sanıyorum ki olup bitenleri izleyemiyor. Bu doğaldır. Ancak doğal olmayan, olayları izleyemediği halde belki ismini bile ilk kez duyduğu insanlar hakkında uluorta yorum yapmasıdır. Gerçi daha sonra özür diledi ama bence bu içselleşmiş bir özür değildi, yukarda görülecektir. Hasan “otluyorsun” dediğim için bana kızacağına kendisine kızmalıydı öncelikle. Burada onur yapacak bir şey yok. Ben “otluyorsun” demişim. Özür dileyecek bir durum görmüyorum, inanın öyle bir durum görsem hiç erinmeden özür dilerdim ama Hasan’a durum hatırlatıldığı halde ısrar etti. Özür dilerken bile özünde ısrar etti. Hakkında hiçbir şey bilmediği tutuklanmış insanlar hakkında böyle uluorta ve isim vererek söz etmesi ve bu hatasını özür dilediği halde içsel olarak kavramaması dolayısıyla Hasan devrimci bir tutum içinde değildir. Bırakın devrimci bir tutumu, insani bir tutum da değildir bu. Bana “otluyorsun” dediğim için laf edeceğine onun yerinde olsam arkadaşlar ben eşeklik ettim, ne deseniz haklısınız derdim. Durum ciddidir Hasan arkadaş. Ayça’dan ve Ahmet Şık’tan özür diliyorum denerek geçiştirilecek bir şey değildir. Polisin ve savcının haksız bir şekilde tutukladığı bir insana yönelik haksız ithama katılma ve üstelik onu polisin adamı diye suçlama söz konusudur. Lütfen bir daha düşün.

  13. Toplantinin ilerleyen saatlerinde

    MK Polit Büro Sekreteri duruma müdahale eder ve ayar verir. Gün Zileli’nin buradaki tavri küçük bir Lenin/Stalin taklidi ve kifayetsiz bir Dogu Perinçek gibi. Su tavra bakin, Perinçek’den asagi kalir bir yani var mi? Su farkla ki Perinçek çap, bilgi ve zeka bakimindan Zileli birkaç tur atar.

  14. Bu bir anar tavri mi?

    Bir anarsist böyle oluyorsa Marilyn Monroe da Einstein olur. Bu tavirlarin esitlikle, özgürlükle, kardeslikle alakasi yok. Anarsist ne demek ögrenin de gelin.

  15. hayloooo

    Gün Hocam ,
    Hasan Dere arkadaş, ergenekon davası konusunda siyasi ortam gereği toptancı bir yaklaşım sergilemiş, o davanın olmaması gereken yerlere varmıyor olması, davann en azından konu gereği çokda işe yaramaz olduğunu göstermez.
    davanın temsil ettiği zulüm ortalıkta asılı duruyor. hasan arkadaşta o işler gizli yapıldığı için, o işten alınan herkesin doğru alındığı fikrine kapılmış, bu doğru değil ancak çok anlaşılmaz bir şey de olmasa gerek.
    herkesin oluşmuş iki taraftan birini seçmesi bu kadar aleni iken, Hasan arkadaşda bir çoğumuz gibi aklı selim değerlendirme yapamamış. lakin o konudaki özrü bence önemliydi.
    siz herkesten sapla samanı iyi ayırmasını isiyorsunuz, bu doğru ancak çokda kolay değil…
    ona bu kadar sert tavır yerine göremediğini göstermeye çalışmak gerekir. ya da başka türlü bakmasını sağlamaya çalışmak gerekir diye düşünüyorum.
    nasıl ki bir taraf toptan ergenekonculara sahip çıkıyorsa, karşıtıda toptan yapılanları doğru bulmakta.

  16. Gün Zileli

    Hayloo, madem bu konuyu açtın fikrimi kısaca belirteyim. Bence ergenekon diye bir örgüt yok. Bu AKP’nin bir yaratımı. Hepimiz bunu yuttuk. Bu konuda açık özeleştiri yapılmalıdır. ermeni ve kürt düşmanı ulusalcılar var elbette. Veli Küçük gibi devletin gizli suçlarına karışmış insanlar da var muhakkak ki. Ama kanımca Balbay, Perinçek, Veli küçük, Yalçın küçük bir araya gelip bir gizli örgüt kurmuş değiller. Bu tam bir yutturmaca. Kısacası ergenekon denen şey hepimize yutturulan bir hile. Üstelik de gerçek “derin devleti” gizlemeye hizmet eden bir gölgeleme.

    Faili meçhulleri örgütleyen, susurlukta kısmen açığa çıkmış Jitemler vb. dışarda. Bunun en iyi göstergesi bütün bu işleri örgütleyenlerin başında gelen Mehmet Ağar gibilerinin dışarda olmasıdır. Darbeye gelince. Esas darbe örgütçüleri de dışarıdadır. örneğin 28 şubat post-modern darbesinin mimarı Çevik Bir dışardadır. Dokunulmamıştır bile.

    Bizim yapmamız gereken, ağzımıza verilen ergenekon sakızını çiğnemek yerine devletin bugün halen korumakta ve kullanmakta olduğu devletin gerçek gizli çetelerinin üzerine gidilmesini talep etmektir (ki bunların bir kısmı Fetullahçı polisle de bağlantılıdır).

    Ulusalcılara gelince. Onlarla aramızdaki mücadele sadece ideolojik bir mücadeledir. Onların aşırı milliyetçi ideolojileriyle sonuna kadar elbette mücadele edilmelidir, Kürt düşmanı tutumlarıyla elbette sonuna kadar mücadele edilmelidir ama bu sadece ideolojik bir mücadeledir, hukuki bir yönü yoktur. Kısaca söyleyecek olursam, fikirlerine ne kadar karşı olursam olayım, Doğu Perinçek ya da Yalçın Küçük’ün devletin bir takım terör eylemlerine karıştığına ya da böyle bir örgütlenme içinde olduğuna inanmıyorum.

    Hasan’a karşı tutumum sert olabilir ama bence bunu hak etti. Herkes hata yapabilir. Herkes haksız bir takım nitelemelerde bulunabilir. Ama bunu ciddiyetle kavraması gerekir. İşte Hasan şu ana kadar bunu yapmadı. Alınganlığa sığınma yoluna gitti.

  17. Nereye payidar Gün Zileli

    Söyleme bakin, nasil da gerçek yüzünü ortaya koydu.: “X arkadas devrimci bir tavir göstermemistir….. Durum ciddidir….. Özür diledigi halde içsel olarak kavrayamadigi için X arkadas…geçistirilecek birsey degildir..vs; vs. vs. ”
    Elli yildir kalpakli, parkali, biyikli, bazen kirmizi kaskollu kerameti kendinden menkul olup kendini lider zanneden küçük grupçuk liderciklerinin, binlerce gencin ölüme gitmesinde sorumlu olan kariyerist küçük seflerin, Türkiye’de demokrasinin de degisimin de darbeler tarafindan, ordu tarafindan, gericilik tarafindan bogulmasina neden olan
    fraksiyoncularin bilindik üslubu…21’inci yüzyilda nereye payidar, nereye?

  18. hayloooo

    ergenekon diye bir örgüt olduğunu bende sanmıyorum. Fikret Başkaya’nın belirttiği gibi “asıl devlet” vardır. bu canhıraş çabaların asıl amacı “asıl devleti” ortadan kaldırmak değildir. “asıl devlet”in yeni yürütücülerinin eski yürütücülerle hesaplaşması vardır. bunu yaparkende asıl devleti zan altında bırakacak değiller elbette, çeşitli bu konuda ismi şaibeli kimseleri toplayarak(ki bunlar esas yürütücüler olamazlar bence de) geçmişin hesabını varmeyip, temizlendik imajı yaratmak istiyorlar. ama asıl devletin eski sahiplerinide bu dava aracılığıyla susup yeni duruma razı olmasını sağlıyorlar. ama onlar tepişirken, arada 8ismi kullanıldı diye kullanıyorum)gazetci Ahmet gibilerde ezilmekte.
    asıl devletin yeni sahipleri bu değişikşiğe giderken arkasına halk desteğini alabilmek için bu söylemleri tercih edip bu yola gitmiştir.
    .
    çünkü koca koca adamlar cemaatin şeriat getirmek istediğini yeni bir diktatörlük kurmak istediğini falan söylüyorlar, ama hal öyle değil. bu yeniler elbette devleti bu yargıdan kurtarmak istiyorlar. o nedenlede devlete çöreklenmiş çete fala diyorlar. ancak yinede her kötülük bir iyilik vardır misali, onlar bu çabaları verirken , bazı şeyler toplumda sorgulanır hale gelmiştir, bu da durumun yarttığı olumluluktur.
    ancak benim yukarıda söylemek istediğim genel algıydı, benim algım değil. bu genel algıda, durumun arka planını görmenin çok kolay olmadığını belirtmek istedim

  19. Hayloo bilmek istersin belki

    Ergenekon’un 1 numarasi, kronolojik sirayla:
    Karadayi
    Kivrikoglu
    Eruygur
    Büyükanit
    Basbug
    Kosaner
    Derin devlet her zaman TSK’nin üst kademesi olmustur, bazen sol cunta/sag cunta diye ikiye bölünebilirler. Gün Zileli askeri vesayeti gözden gizlemek için Mehmet Agarlarla falan idare edin diyor. Mehmet Agar genel kurmayin izni olmadan tuvalete bile gidememis, meclise bile girememis bir adamdir.
    TSK vesayetini, askeri fasist diktatörlügü, militarizmi gizlemeye çalisanlarin solla da, demokratlikla uzaktan yakindan bir ilgisi olamaz.

  20. hayloooo

    kim yönetir, isim falan bilemem. birileri yönetiyordur. ben meselenin bu olduğunu düşünmüyorum. mesele devlet olgusudur. her devlet “ergenekon” olmak zorundadır. işi odur. o nedenle vardır.
    antagonizma o devletle bu devlet, o ikitidarla bu iktidar arasında değildir. çünkü devlet ve iktidar olgusunun kendisidir, bunları doğruran, kimin yönettiğinin bir önemi yoktur. iktidar olmaz arzusu ile yürüttülen mücadele iktidara içkin kalır. yeşil polisin yerini kızıl, yeşil hükümetin yerini kızıl almış ne fayda.
    antagonizma, iktidar(devlet)le özyönetim arasında kurulmalıdır. yönetmek için değil, yönetilmemek için mücadele verilmelidir.
    o nedenle bu “ergenekon” dene süreçte beni ilgilendiren tek taraf insanların buradan bir muhasebe yapıp, esas meselenin iktidar olmada olduğunu görmesi umududur.

  21. uysa da uymasa da dimi?

    ahmet şık kaç numarada bu listede?

    Saydığın isimlerin biri hariç hepsi AKP türkiyesinin muteber emekli generalleridir. Ellerini kollarını sallaya sallaya ortalıkta geziyorlar.

    AKP’ye farklı konumlardan muhalefet eden gazetecilerse gizli örgüt zırvasıyla içeriye tıkılıyor.

  22. Hayloo bilmek istersin belki

    Eh iste iktidarin çelik çekirdegi de, özü de , siddet tekelini elinde tutan ordudur. Bütçeden devasa bir pay alan, imtiyazli insanlar grubu, sirketleri, holdingleri,muhbirleri ve muhabirleri, jurnalcileri ve jurnalistleriyle, aydinlari, “solculari” , “sagcilari” ve hatta “devrimcileri” ile Türk Silahli Kuvvetleri’dir. Maalesef sirtini buraya dayayarak devrim yapacaklarini sanan (veya o algiyi bilerek yaratan) avandallilar ya da akillilar mevcut, sorun da bundan ibaret. Bunlarin ahlak anlayisini da irdeleriz firsat olursa.

  23. Uymakta ama

    Emekli generaller degil, dikkat edersen Eruygur hariç hepsi GK Baskanlari, arada Hilmi Pasa bunlara ihanet etti, neredeyse zehirlenecekti. Elestiriyi söyle yaparsan haklisin: Yargi gerçekten bagimsiz ve tarafsiz olsa ve arkasinda saglam bir sivil irade olsa (kamuoyu dahil) en basta genel kurmay baskanlarinin tutuklanmasi gerekir. Sik gibi gazeteciler (dikkat edilsin masum demiyorum, suçlu da demiyorum)o meyanda dis kapinin dis mandali kalabilir tabii, bu da bir realite

  24. Anonim

    keşke kızınız kadar yürekli olup sığınmacılıktan kendinizi kurtarabilseniz. ayrıca ‘yetmez ama..’ söylemleri kabak tadı verdi cesaret gösterip kızınız gibi yeteni yapabilseniz!

  25. uysa da uymasa da dimi?

    Misal, gücün Erdoğan’a, Gül’e ve Gülen’e yetmiyor.. Fehmi Koru’yu gizli örgüt üyesi olmaktan üç yıldır içeride tutuyorsun. Ahmet Kekeç, Mehmet Baransu’nun bilgisayarından çıkan bir word dökümanına istinaden Hizbullah (!) üyesi olmaktan içeride.

    sizin adalet, hakikat diye bir derdiniz yok mu?

  26. Dr Can Güngen

    Gün Zileli hocamı beğenerek okuyorum.Özellikle 1960 lardan itibaren Türkiyede sol hareketin gelişim sürecini anlatan otobiyografik kitaplarından çok faydalandım.Ergenekon süreci konusunda ben de Zileli gibi düşünüyorum.Aynı örgütün saflarında buluşup eşgüdümlü bir çalışma yürütmek şöyle dursun, masa etrafında toplandığında birbiri ile fikri düzeyde anlaşma ihtimali düşük insanları bir örgüt üyesi gibi göstermek aklı selim insanlar için kabul edilebilir bir şey değil.Yalçın Küçük,Doğu Perinçek,,Soner Yalçın gibi isimler kamuoyu tarafından marjinal görüşleri ile bilinen kişiler.Bunların derin devletin merkezine oturduğunu düşünmeyi nedense ben başaramıyordum.Tutuklandıklarında herkes acaba gerçek olabilir mi dedi,ancak Şık ve Şener tutuklamalarından sonra insanlar ayıldılar.Zira bu gazetecileri iyi tanıyan ve bahis konusu örgütlenmeye katılmayacaklarını adı gibi bilen sürü ile medya mensubu vardı.Ulusalcı değilim,ancak ulusalcılık da suç değil.Zileli hocamın teslim ettiği gibi ulusalcılar ile solcular arasındaki sorun olsa olsa ideolojik düzlemde olabilir,hukuki düzlem de değil..

  27. Cemal

    dünya ölçeğinde devletleşme/devlet sistemi eleştirilebilir ancak bu sistemi tartışmanın vakti ile platformunu, halen bir kaynar kazan olan iç siyaset eleştirisine eklemlemek ve bu sistemin getirisi devlet otoritesinin kurumsallığı-yapısallığı ve işlerliğindeki tarihten bu yana siyaset politikalarından bahisle ..gündemde ki, önceliklere mazeret kılmak halen kafaları karıştırmaktan başka bir işe yaramaz.

    dün dündür bu gün bugündür diye kestirilip atılamaz tabiiki de ancak bu gün geçmişten gelen aksaklıkları gözlemliyor-yönetimden talep edildiği halde sağduyulu bir çözüm getirilemiyor ve daha da karışarak dengeler bilinçsizce yıkılıp herkes kendi ordusunu yok polis yok imamın ordusu vs. gibi kurarken hem de milliyetçilik kaşınıyor yazar çizer tutuklanıyor, ekonomiden dikkatler bu yöne çekilip sindirme politikaları uygulanıyorsa

    siz ‘kürtlerle toplumsal uzlaşma imkanını kesmiştir T.C.’ diye boykota davet edemezsiniz vatandaşı. O kadar ilgiliyseniz mevcut siyaseti yapanlara karşı birleşme çağrısı ile vatandaşı ‘oyuna gelme oyuna sahip çık’ diye uyarırsınız. İyi polisi mi oynuyorsunuz!! kime çalışıyorsunuz ki siz.

  28. Gün Zileli

    bu ne şiddet ne cemal kardeşim. daha tanışmadık bile. O zaman tanışalım. Ben oy mekanizmalarına inanmam. Vatandaş söylemine de. Kısaca söyleyecek olursam ben anarşistim. Böylece tanışmış olduk (en azından ben kendimi tanıtmış oldum)

  29. K. Colak

    Ergenekon diye bir örgüt olmadigina ben de katiliyorum. Aksini düsünenler derin, asil ya da katil devleti – kim ne demek istiyorsa onu desin – aklama cabalarina katkida bulunuyorlar. Tansu Ciller “Susurluk Katillerini” kahraman ilan ederken neresindeydi Ergenekon’un? Ayrica surda “halk halk” diye feryat figan edenlerin kendilerine sormalari gereken bir soru var: O büyük bir cogunlukla tutucu (konservativ) ve dinci halkin aklina Ergenekon denince ilk olarak ne geliyor? Bunun cevabini verebilenler Ahmet SIK’in neden tutuklandigini da kolayca anlayabilirler:

  30. K. Colak

    Asagida alintiladigim cümleleri yazanlara da, Allah akil fikir versin diyorum ve ekliyorum; hic mi Alman tarihi okumadiniz bre beyinsizler?
    “o nedenlede devlete çöreklenmiş çete fala diyorlar. ancak yinede her kötülük bir iyilik vardır misali, onlar bu çabaları verirken , bazı şeyler toplumda sorgulanır hale gelmiştir, bu da durumun yarttığı olumluluktur.”
    “…Sik gibi gazeteciler (dikkat edilsin masum demiyorum, suçlu da demiyorum)o meyanda dis kapinin dis mandali kalabilir tabii, bu da bir realite…”

  31. Cemal

    şiddet yok… cemal var zileli

    ama ama yetmez ama…diyerek anarşizm ha :)))
    evet tanışmış olduk

    deyin ki o zaman sistem bu! onlar türk sen de kürtsün
    ve senin seçimle işin ne… sen ki zaten yok sayılıyorsun

    neymişşşşt ‘YETMEZ AMA boykot!’

    KISACA anarşist aksiyon…HEPİNİZİN BATAKLIĞI AYNI!!!

  32. YSK döndü, Evet Zileli boykot yoksa oylar kime?

    Eee, her zaman oldugu gibi Zileli yine yanildi, YSK döndü, bu adaylara yasak nedenine dayanarak, altini çiziyorum bu nedenle, seçimleri boykot çagrisi yapan Zileli ne diyecek? Aslinda cevap belli de, tabii ki CHP diyecek. Gerçi vatandas dahi olmayan biri ne diyebilir ki? (Dikkat: Vatandas dahi olmamasi hiç kimsenin degil kendisinin tercihidir.)
    Zileli benden sana tavsiye, gel yeniden vatandasliga basvur, bak yasin da geldi, Türk vatandasligi daha iyi, ne diye Isviçre’den sosyal yardima takilip kaldin, gel güzel ülkene, en yakin AKP’li belediyeye telefon et, bulgur, mercimek yollarlar, onlar AKP’li/CHP’li diye bakmiyorlar. Gerçi sen Kemal amcanin kazanacagina inanmaktasin tabii, daha iyi ya o da her aileye 600 TL verecekmis, sen de aile sayilirsin , birak elin sosyal yardimini, gel gül gibi Türkiye’den yardim al, hem o zaman daha az hata yaparsin, devrimci (!) analizlerin daha dogru olur.

  33. Demokrasinin esas düsmanin AKP oldugu algisini yaratin

    Yüksek Seçim Kurulu ne kadar yüksek bir kurul olduğunu, yani ne kadar yükseklerden emir aldığını göstermiş oldu son kararıyla.

    Bu yazıda YSK’nın kararının hangi siyasi oyunların sonucunda alındığı üzerinde duracak değilim. Zaten bunu hakkıyla bilmemiz de mümkün değil. Ancak ortada apaçık bir durum vardır:

    Birincisi, bu kararla Kürt halkı seçimlerden dışlanmıştır. Bu karar aynı zamanda bütün Türkiye seçmeninin tercihlerine de gölge düşürmek anlamına gelmektedir.

    İkincisi, bu karardan en büyük yararı sağlayacak parti AKP’dir.

    YSK’nın kararını geri alacağını sanmıyorum.

    AKP’nin meclisi falan toplayıp gereken yasal düzenlemeleri sağlayacağını hiç sanmıyorum.

    Böylece Kürtlerle bir toplumsal uzlaşma imkânı TC tarafından fiilen, kendi elleriyle ortadan kaldırılmış oluyor.

    Bu durumda, BDP’nin seçimleri boykota gitmesinden daha doğal bir şey olamaz.

    ERGENEKON MEDYA PLANI UYGULAMADA

  34. KaraKarga

    YSK döndü, Evet Zileli boykot yoksa oylar kime?’Ye:

    senin bir kere berktay yazısından dolayı Gün abiye bir düşmanlığın gıybetin var bu belli oldu sende saklamaya gerek duymuyorsun gerçi. YSKnin döndüğü falan yok, kürt halkının koyun gibi olduğunu düşündüler, unuttular isyankar ve haksızlık karşısında nasıl direngen olduklarını. Bir şans denediler hoca gibi ya tutarsa hesabı. Tutmadı! Egemenler karşısında haksızlığa uğrayan halkların savunusunu yapmak her anarşistin anarşisti bırakın her adalete inanan bireyin görevidir. Bunu yapmayanlar utansın. Ama çıkıp da senin gibi chpmi mhpmi olduğunu anlamadığım ağızlarla saldırıda bulunmasın. yok yok belliki akplisin sen. ne olursan ol senin paşa veya hanımağa gönlün bilir. Ama böyle akp savunusu saldırganlıkla ne kadar saçma olduğunuzu göstermiş olursun ancak.

    Cemal arkadaş, senin yaptığın kürt milliyetçiliğininde diğerlerinden hiçbir farkı yok. Anarşistleri tanımadığın çok belli ezberden konuşup durmayın. Birazda kendi sorularınızın cevabını paylaşın. Şu nedir bu nedir, şimdi ne oalcaktan çok. Armut piş azıma düş nereye kadar?

  35. Gün Zileli

    YSK’nın kararını geriye almayacağı tahminimin yanlış çıktığı açık. Ne var ki, bu durum, sistemin rıza mekanizması olan seçimlerin boykot edilmesi gereğini ortadan kaldırmaz. Bir anarşist olarak yine boykot diyorum. Devrimcilerin burjuvazinin ahırının meşrulaşmasına hiçbir katkısı olamaz, olmamalıdır.

  36. KaraKarga

    Bende ysk’nin geri adım gözüken kararının ardından zamanını öngörememekle birlikte silah ve savaş parası kazancı düşen devlet-derin devlet-zengin para babaları medya patronları gibi büyüklerin savaş istediklerini ve bu sefer tutturamamkla birlikte yakın zamanda veya olacak en uygun zamanda savaşı yeniden başlatacakjlarını düşünüyorum. Bu veto kararı önemli bir işaretti alttaki nedenlerini tam bilemesekde bildiğim tek şey savaşı yeniden istedikleri.

  37. hayloooo

    k.çolak beyinlisi,
    o cümleleri yazana niye Allah akıl fkir versin, onuda yaz ki anlayalım. senin o büyük beyninden fışkıran ruhi mücerred gibi her kanlı yaşını….

  38. hayloooo

    karakarga epeyidir yoktun gene,
    hoşgeldin…

  39. KaraKarga

    hoşbuldum haylooooo dostum. Sorma yaa çok yoğun bizim burada hayat. İnternete çok az girebiliyorum. Bu gün kaynadı gene ortalık, istanbula gelmeye niyetliyim ama biraz karışık hayatım. Bir düzene koyabilirsem geleceğim o tarafa. hayloooocan senni bir site linki vardı ya sana zahmet gönderebilirmisin unuttum sitenin adını yoldaş.

  40. hayloooo

    http://www.sonliberters.com

  41. KaraKarga

    sağol dostum takipçinim

  42. hayloooo

    eyvallah:)))

  43. otisabi

    Benim 70’li yıllarda “Hüseyin Gazi Yoldaş”tan çok daha merak ettiğim Gün Zileli… İstanbul’daki miting ve yürüyüşlerde yanımdakilere, “O da burada mıdır?” diye sorduğum Gün Zileli. Demek ki neymiş? “YSK’nın kararını geri alacağını sanmıyorum” diye yazılmamalıymış. Uzaktan bakılmamalıymış. Demek ki bizim asıl sorunumuz neymiş; Ülkeye ve bölgeye çook uzaktan bakıp bacak gibi laf sallamakmış. Anarşizmin ruhu her daim üzerinize olsun:)

  44. Dr Can Güngen

    Kürt realitesinden şu an gelinen nokta itibarı ile kaçış yok arkadaşlar…Artık federasyona giden yolda kürt taleplerinin karşısında ne YSK durabilir ne de AKP.Kürt hareketi demokrasi tartışmalarında insiyatifi eline geçirmiş ve gündemi belirlemektedir.Fukara ve eğitimsiz kürt halkı yıllarca Türkiyenin batı bölgelerinde tekstil ve inşaat sektörü başta gelişen sanayi içerisinde ucuz işgücü olarak kullanıldılar.Bu emek sömürüsü sayesinde sayede türk ekonomisi büyüme gösterdi.Ama aratık kürtler bu sömürüye dur diyorlar.Coğrafi yaşam alanlarında kültürel haklarını ve şüphesiz TC nin yıllarca esirgediği bölgesel ekonomik kalkınmayı talep ediyorlar.Biz türkler ,kürt kardeşlerimizin haklı taleplerinin arkasında durmalı ve BDP bağımsız adaylarını desteklemeliyiz.CHP düzen partisidir ancak son zamanlarda demokratikleşme yönünde önemli atılımlar yapan CHP nin oyunun artması önümüzdeki siyasi açıdan kritik dönemde -başkanlık sistemi,federasyon talepleri vb- yarar sağlayacaktır.

  45. K. Colak

    Hayloo! Konuyu senin seviyene indirgemek ve anlamani saglamak icin gerekli kelimeler bende yok malesef. Elim varmiyor senin agzindan dökülen camurlu tarzi kullanmaya.

  46. demokratikleşme yönünde önemli atılımlar yapan CHP nin oyunun artması

    PKK’nin sivil kanadiyla, Ergenekon’un sivil kanadi nasil da isbirligi yaparlar? Ha Atatürk, ha Atakürt. Ne Türk fasizmi, ne Kürt fasizmi, yasasin halklarin kardesligi, yasasin demokrasi.
    Özerklik mi, demokratik cumhuriyet mi, federasyon mu, her neyse buna halk anasinin ak sütü gibi helal oylariyla kararverecektir, ergenekoncu CHP degil.

  47. hayloooo

    k.çolak efendi,
    konuya beyinsizler diye başlayıp sonrada başkasına çamur diyorsun ya, belliki akademi seviyesinde bir asistanlığın var en azından, benim gibi alaylı bir cahilin seviyesine inemezsin biliyorum, ama şöyle yap yüksek akademik kültürünle yaz. sonunada sözlük ekle, kullandığın o akademik öz türkçeyle, anlamaya çalışırım…

  48. KaraKarga

    senin gibi elit züppeler arasında yeni moda çamurluk yapıp yapıp başkasına çamurlusunmu demek? Aklınız tutulmuş valla, al hasan dereyi vur akapolise diğerine. haylooo sayende çamurlar bir bir deşifre oluyor

  49. KaraKarga

    zaten nerde bir akademik karakter görsem üç adım uzaklık koyarım araya. Akademisyenlerin çoğu bireysel yaşamdaki kompleksliliğini oraların hiyerarşisine tırmanmakla giderebileceğini zanneten ezik tiplerdir. Ve evet alman tarihi okumadım!

  50. KaraKarga

    otisabi, gün abiyi tkplilerin kortejinde aramışsın anlaşılan : )

  51. Çekirge

    Gün selam. Senin yazıyı buradan arkadaşlarla gülerek okuduk. Dedik ki Gün de fırsat bu fırsat, Kürt halkına anarşizm çağrısı yapıyor. Hayır Ysk kararı bozdu sen hala niyeti bozmadın hala boykot yine boykot diyorsun en çokda buna gülüyoruz. :)))))) Anarşist güneş her daim tepende olsun.

    kara’lar

  52. Can Güngen

    CHP değişmek zorunda zira değişmeden ayakta kalmak günün siyasi konjonktüründe mümkün değil.Tek istisnası MHP dir belki.CHP nin Kemalizmi yorumlaması da değişecektir,değişmeli de.

  53. hayloooo

    Dr Can Gürgen,
    “Fukara ve eğitimsiz kürt halkı yıllarca Türkiyenin batı bölgelerinde tekstil ve inşaat sektörü başta gelişen sanayi içerisinde ucuz işgücü olarak kullanıldılar.Bu emek sömürüsü sayesinde sayede türk ekonomisi büyüme gösterdi.Ama aratık kürtler bu sömürüye dur diyorlar.Coğrafi yaşam alanlarında kültürel haklarını ve şüphesiz TC nin yıllarca esirgediği bölgesel ekonomik kalkınmayı talep ediyorlar.”
    çok ekonomist bir bakış olmuş. Kılıçdaroğluda Kürtlerin sorunu ekonomiktir, bölgesel olarak kalkınmalarını sağlarsak, bir de senin dediğin gibi eğitim düzeyini artırırsak olur diyor.
    devletin resmi ideolojisinin eğitimini almamak , kürtler için bir şanstır.
    ekonomide Kürtlerin çok umurunda değil…
    Kürtler özgürlük talep ediyorlar…
    bu kalkınmacı paradigmanın Kürtlere bir faydası olmayacaktır.
    Bdp’li Kürtler(eksiğiyle gediğiyle) özerklik talep ediyorlar…
    özyönetime doğru bir gidiş var…
    parlamentarizm sistemi sürdürmeye yarar bir şey gibi gözüksede, şu an için Kürtlerde bir ifade her alanı kullanma yöntemi olarak kullanılmakta.
    tüm bunlara rağmen;
    sayın Zileli’nin boykot çağrısı klasik bir anarşist çağrı değildir, Kürtlerin şu an için önlarine koydukları sivil itaatsizlik, özerklik politikasına çok uygun ve yerinde bir çağrıdır. önlerine koydukları argümanların gerçekleşmesi için daha etkili bir yoldur.

  54. hayloooo

    Tabi yinede Kürtler ne istiyorsa onu yapacaktır. çünkü Ayça Söylemez’in nil devrimi için söylediği gibi”Devrimin yolunu, devrim tayin eder”.

  55. CHP/MHP

    CHP degismek zorunda degil. CHP’ye oy veren imtiyazli kesimler imtiyazlarini kaybetmek istemezler. Bu kesimler giderek ekonomik güçlerini ve adaletsizlik temelinde elde ettikleri rant ve vurgun düzenindeki konumlarini kaybettikçe eriyip gidecek. MHP ise imtiyazli CHP kesimi ile halk arasinda bir orta güçtür. Parçalanacaklar. Aslinda Türkiye’de bir devrim olmaktadir. Ama maalesef kendine devrimci diyen bazilari bu devrimsel degisimden yana yer almak yerine statükoyu, onun partilerini, orduyu desteklemektedir. Türkiye solunun büyük kesimi statükonun stepnesidir.

  56. Anonim

    kürt aydınları ve kürt insanları dünyayı iyi gözlemeli ve tüm ırkların ırkçılık altında insanların nasıl çaresiz duruma düstügünü görmeli ve tüm insanlık için ve kendi halkları için bir karar vermeliler.DÜNYADA Kİ BÜTÜN DEVLETLER BİRER KATİLDİR.İNSANLIK İÇİN DEVLETLER KURULMAZ YIKLIR. DÜNYADA Kİ TÜM ZALİM DEVLETLERE İNAT YAŞASIN AŞK YAŞASIN DEVRİM YAŞASIN ANARŞİ……..

  57. otisabi

    Sevgili karakarga Gün zileli’yi Aydınlık’ın 1975 yılındaki Karamürsel-Taksim yürüyüşünde aradıydım:))

  58. KaraKarga

    O yürüyüşü bilemem abi, ben o zaman bu dünyada yoktum. haylooonun Kürt hareketiyle ilgili söylediklerine bende katılıyorum. Çok bedeller ödendi halada ödeniyor daha dün bir arkadaşımız vuruldu. Anlatmak istediğim çok şey var ama artık bende öfkemden yoruldum. devletle bu saçma mekanizmalarla uğraşmak yorucu. Şu sıralar hep başa dönülüyor gibi his ediyorum. Kürt özerkliği mezopotamya için kaçınılmaz bir haktır. ve ayça söylemezin dediği gibi devrimin yolunu devrim tayin eder. Halklar yolunu kendisi belirler.

  59. KaraKarga

    23 nisan tarihli ilk yorumu benim yazmamda ironiq bir durum olmuş. Mezopotomyada doğar doğmaz büyümüş olursunuz hiç kimse çocuk değildir. Dünya çocuklarına diyerek enternasyonalleştirilen bayramı yarın makam koltuklarına oturttukları çok bilmişlikleri yüzünden bir günlüğüne sevimsizleşen çocuk geleneğiyle izleriz. Yine hiçbir şey değişmiyecek nasıl olsa. Kemalizmin her yaş gurubunu uyutmaya dayalı bayram hediyesini çocukkende kabul etmemiştim. 19mayısıda üstüme alınmadım hiç. TC önce bunları gözden geçirsin. Bizlerin bu bayramlara karşı hiç birşey his etmeyişini sorgulasın. Bayramlarda sınırlarda kaldırılsın kısaca.

  60. benoni

    Yani çocuklar ellerinde molotoflarla sokakta olacağına stadyumda çocukça ve masumca dans etselerdi fena mı olurdu hocam?

  61. hayloooo

    çocukca ve masumca derken;
    Atatürk’ün hediye ettiği söylenen ama nedense 1945 ten sonra kutlanan, uyduruk, çocukların devlet erkanını eğlendirdiği, zorla dayatılan, devletin her daim kutsanması için düzenlenen şeyden bahsediyorsun masum derken?
    ki karakArga kendisinin çocukluğunda neler hissettiğini yazmış…
    evet çocuklar şekerde yiyebilsinle ama KÜRTLERİN YAŞADIĞI COĞRAFYADA, DURUM BU, NEWROZLARDA ÇOK GÜZEL GİYİNİP MÜZİKLeR EŞLİĞİNDE DANS EDEBİLİYOrLAR. ANCAK KENDİLERİNE ZULÜMDEN BAŞKA BİR ŞEY HİSSETTİRMEYEN “bayramlarda bu kadar…

  62. benoni

    Elbette soğuktan tir tir titreyen bebelerin halini seyrettik hep beraber.Sorumsuz eğitim bürokratlarının hiçbirinin ….tü yemediği için birçok yerde töreni iptal edemediler.
    Burada söylemek istediğim şudur:Dünyanın heryerinde çocuklar oynayarak, eğlenerek ve severek okula giderler ve eğitilirler.Hayatları boyunca birçok defa bizim 23 nisan benzeri etkinliklere, danslara, oyunlara katılırlar.Yurdumda ise bu fırsatlar ancak böyle “özel

  63. benoni

    günlerde nasip olur. Bir soru sormak istiyorum: Çocuğun var mı?

  64. hayloooo

    evet,

  65. KaraKarga

    Tcnin herşeyi göstermelik. Kemalizm etnik köken farklılığı bulunan bu ülkenin altyapısınada üstyapısınada uymayan bir idelojidir bu yüzden bayramdı seyrandı tepeden inme gerçeklikle ilgisi bulunmıyan uydurma olaylar atılmış ortaya. Sen newrozu bayramdan sayma paskalya zamanı kiliseyi vurup kırdır bunun adı türklük olsun müslümanlık olsun. Hadi ordan! Federatif bir çözülme olmadan kimsenin samimmiyetine inanılmaz hoş o zamanda başka sorunlar çıkacaktır nede olsa devled her zaman devlettir. ama varsın çıksın. Yoksayılmaktan oyalanmaya çalışılmaktan iyidir. Çoluk çocuğuda o sevimsiz devlet koltuklarına oturtmakta nasıl bir erekte durumdur hala anlamış diğlim. 29nisan dünya dans günü. Tc o zamanlar yapsın çocuklar içinde büyükleri çinde dans etkinliklerini. Bir güne sığdırılmış geleceğimiz sizsiniz çocuklar ayağı büyük yalan. Çöpten beslenen okulda öğretmenden evde anne babadan dayak yiyen çocuklardanmı başlayayım yoksa aileden alınıp sosyal hizmetlere verilen çocuğun orda yaşadığı zulümdenmi? sağlık hizmetini bilmeyen yoktur. Çocuk tacizlerinide. Kürd çocuğu olmak değil bu ülke geleceğini sevmiyor. Ayırım yapmadığı tekşey bu olmalı. Büyüdüm. hala hiçbir bayramı kabul etmiyorum.

  66. benoni

    Tüm anne ve babalar gibi çocuğunun mutluluğunu gözeteceğin ve bundan mutlu olacağın muhakkak.Her türlü kem düşünceden uzak ve “masumca” dans ederek eğlenen bir çocuktan daha güzel ne olabilir? Sebep ister 23 Nisan olsun isterse 123 Nisan olsun veya Nevruz olsun , ne fark eder ki?

  67. hayloooo

    eleştiri çocukların oynamasın değil, onların masum bir bayram olmadığınadır. yoksa bırakın çocukları büyüklerin de molotof atmadığı barış dolu bir dünyadır hepimizin hayali. sizin yaptığınız eleştirilerde zaten o bayramların amacı çocuklar eğlensin diye olmadığındandır.
    bayramları hissetmek onların toplumsal kabulüyle mümkündür. halkın hissetmediği, zorla uydurulan, kurtuluş günleri, meilletin temsilinin olmadığı “millet meclisi” kuruluş günleri v.b. zorla dayatılazsa çokta gidilecek yerler değildir.

  68. hayloooo

    benoni arkadaş,
    çok naif bir yaklaşımınız var. saygılar ve sevgiler.

  69. 23 Nisan Cocuk ve Kemalist Sol Bayrami

    Atatürk ile parlamenter demokrasi arasindaki iliski bir cellat ile kurbani arasindaki iliskidir. Atatürk basta Sükrü Bey olmak üzere parlamentoyu savunan herkesi teker teker ya fizik olarak, ya da siyaseten yok etmistir. Atatürk’ün milli iradeden yana olduguna ancak çocuklar inanir, onun için 23 Nisan günü Milli Egemenlik ve Cocuk Bayrami olarak sunulur.
    Bu 23 Nisan yalani biraz da “Atatürk’ün kadinlara seçme ve seçilme hakki tanidigi” yalani gibidir, zaten serbest seçim prensibini bastan reddetmis ve 1925 ten sonra asla uygulatmamis olan Atatürk kadinlara hak tanisa ne yazar, tanimasa ne yazar? Kafasi biraz çalisan biri, ilk az çok serbest gibi olan seçimlerin 1950’de yapilmis olmasi nedeniyle, kadinlarin oy hakkinin ancak bu tarihten sonra bir anlam ifade edebilecegini anlar.
    Unuttum, Atatürk’ün parlamenter demokrasiden yana olduguna inananlar sadece çocuklar degil, Kemalist solcular da var. Bu nedenle 23 Nisan’in Ulusal Edemenlik, Cocuk ve Kemalist Sol bayrami olarak ilan edilmesini önermekteyim.

  70. KaraKarga

    “Sebep ister 23 Nisan olsun isterse 123 Nisan olsun veya Nevruz olsun , ne fark eder ki?

    benoniye; İngilizce oldumu herkes harf hatası yapmamak için sözlüğe koşar ama. Michaeli Maykıl olarak yazmazsınız. Newroza nevruz dediğiniz sürece öyle çok şey farkederki!

  71. hayloooo

    23 nisan kemalist sol bayramı önerinize katılmaktayım…

  72. benoni

    “Nevruz Bayramı ya da kısaca Nevruz (Farsça: نوروز – Noruz, Kürtçe: Newroz, Özbekçe: Navruz, Türkmence: Nowruz, Kazakça: Naurız, Kırgızca: Nooruz, Azerice: Novruz, Kırım Tatarcası: Navrez) Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Anadolu Türkleri, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar ile beraber neredeyse tüm kuzey yarımküre tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı.”
    Şu anda iletişim için seçtiğimiz dil Türkçe olduğu için ben de bu kullanımı tercih ettim.Fark yaratmak için değil…

  73. Kürtlere bir bayrami da çok görmeyin

    Dedem 97 yasinda.Ona da sordum. Biz Anadolu Türküyüz. Hiç sanmam ki Anadolu’da en azindan Hanefi Türkler söyle birkaç asirdir Newroz kutlamis olsun. Ama Kürtlerin bayramidir, buna saygi göstermek gerek. Onlarin bir bayramlarini da kendilerine çok görüp “bu aslinda Türk bayramidir” diye ortaya atilanlar kendini çok akilli zanneden Kemalist devletin uyanik muhafizlaridir. Kürtler ayri bir millettir, ayri gelenekleri, bayramlari, kültürel kodlari vardir, bence “Newroz Türklerin de bayramidir” demek inkarciligin bir biçimidir.

  74. KaraKarga

    Ben sınırlara ve halkların kültürlerinin bir tel örgüyle büyük deyişiklik göstereceğinede inanmam bunlar devletlerin inanmamızı istediği ama gerçekliği olmayan saptırmalardır. Çünkü savaşları başlatabilecekleri en önemli kavram olan milliyetçilik ancak böyle sınır kavramını bilinçlere yerleştirerek hortlatılınır.
    Çıkışım için özür dilerim benoni arkadaş, bir bayramı bir halkla sınırlandırmakda bu dediğim milliyetçiliğe girer. Kendimizle uğraşıyoruz daha iyi bir insan olalım diye ama gördüğün gibi reflekslerimiz hala zahaflı.

  75. xyz

    Yok Kemalist sol bayramı yok bilmem ne bayramı siz yapsaydınız bir devrim de sizin bayramınız güzelse onu kutlasaydık…

  76. Atatürk karsi devrimi

    23 Nisan saltanata karsi meclis olarak anlasilamaz. Meclis zaten vardi. Atatürk 23 Nisan’da takiyye yapti, kendini halktan yana gibi gösterdi, daha sonra dizginleri eline alinca gerçek yüzünü gösterdi, meclisi kendi seçtigi adamlarla doldurdu, 1925’te çok partili rejime son verdi. Atatürk bir karsi devrimcidir. Atatürkçüler ve Kemalist sol da karsi devrimci güçlerdir, devrimin hedefidirler, gerçekleri görelim.

  77. KaraKarga

    haklısın xyz devrimi yaptırmadınız yalanına düşmeyeceğim. Marksist bir söylem olacak ama olsun 100. yılını doldurmadı henüz Tc. Yarın kimin hangi devrimi yapacağı belli olmaz. O zaman bu kemalist cümllelerini gözünden geçirirsin çok bilinmeyenli bir denglemleride birgün çözerler anam babam merakta kalmayasın!

  78. 24 Nisan: Taksim'de rezalet ve sol'un utanç günü

    Taksim’de demokrat bir grup 1915 Ermeni katliamini anma toplantisi düzenliyor. Olay yerine 2 grup gelerek onlari protesto ediyor, birinci grup Bozkurtlar. Ikinci grup solcu Bozkurtlar (maocu Bozkurtlar vardi bir ara, simdi bozkurtlara kurtlukta tur bindirdiler) Ikisi de Ermenileri ve demokrasiyi anti emperyalizm adina protesto ediyorlar. Bagirip çagirip her zamanki gibi azginlik ve cazgirlik yapiyorlar. Araya polis kordonu giriyor. Daha sonra solcu bozkurtlar polis kordonunu yarip ülkücü bozkurtlara saldiriyor. Beyler kendinize gelin, anlasilmakta ki nasil Stalin ve Hitler birbirinin tipkisi idiler solcu ve sagci bozkurtlar da öyledir.

  79. Can

    Tartışmalar her zamanki gibi Zileli’nin yazısının çok ötesine taşmış gitmiş… Ben de bu vesileyle devlete bağlı yurtlarda kalan üniversite öğrencisi siyasal eylemlere katılırsa başına neler gelir, bir örnekle göstermek istiyorum. Devlet yurtları, cemaat yurtlarınınkini andıran bir “çelik disiplin”le yönetilir, öğrencilerin her hareketi gözetim altında tutulur, öğrenciye herhangi bir sosyal hayat hakkı tanınmaz. Üstüne üstlük öğrencinin politikleşmesi ve birtakım meselelere kafa yorması, “Sen evvela okulunu oku, adam ol, elin ekmek tutsun” otoriter yaklaşımıyla yasaklanır. Geçenlerde bir bakanı yumurtalı protesto eylemi için hazırlanan fakat eylemi gerçekleştiremeyen üniversite öğrencisi hakkında YURTKUR soruşturma başlatmış ve öğrenciye şu satırlar geçen yazıyı iletmiş:

    “Yapmış olduğunuz eylem ‘milli birlik ve bütünlük duygularını zedeleyici veya bozucu maksatla bayrak ve sembol asmak, kullanmak, marşlar söylemek, açlık grevinde bulunmak, oturma eylemi yapmak, pankart taşımak veya asmak, ideolojik veya politik amaçlı gösteri, toplantı, tören düzenlemek, demeç vermek’ gereği yurttan süresiz çıkarma cezasıyla cezalandırılmanız gerekmektedir.”

    Açıkça depolitizasyon bir devlet politikası haline geliyor ve siyasal faaliyetler ülkede milli birliği zedeleyici ideolojik hareketler kabilinden “milletin birliğine nifak sokucu, bölücü” biçiminde değerlendiriyor. Siyaseti suçlayan, kötüleyen, toplumu siyasetten uzaklaştıran, insanın kendi kaderi üzerinde özne olmasını istemeyen bu tavır 12 Eylül zihniyeti tarafından üretildi; bugün de badem bıyıklı yurt müdürleri tarafından aynen sürdürülüyor.

    İşte acı bir Türkiye gerçeği…

  80. KaraKarga

    tabii devlet nasıl kendni koruyacak gençlikten başlamak üzer korku salarak. Dün 12 eylüldü yarın başka bir darbe beklemeye gerek yok. dört koldan toplumun her katmanına yayıyor korkuyu kadın boşanmak isterse kocası döver öldürür korkusu taşıyor öğrenci eylem yaparsa yurttan atılma sicili bozma. işyerinde çalışan patrondan korkuyor kirasını ödeyemesse diye. Akademisyenler yani adı halil olmayan ve tarafta yazmayanlar öğrencilere birey olma koşulu olan itiraz etme hayır deme hakkını veremiyor neden? rektörün dekanın kulağına gider ihbar alır diye. Böyle uzar bu. sistem kendini çöktürücek bu konuda umutluym

  81. Karakarga'ya

    Devlet kendini gençlikten korumuyor, demokratik rejim kendini askeri vesayet isteyen darbeci, halk düsmani ve Stalinci fasist sol gruplardan koruyor. Bazi gençler genelkurmay destekli bu gruplar tarafindan (her zaman oldugu gibi) aldatiliyorsa tabii ki yazik. Bu arada kullanilan üslup eskiden kalma, belki de alinan karar biraz agir. Gerçekte bir ihtar cezasi yeterli olabilirdi.

  82. Can

    Şimdi de 12 Eylül düzenini sahiplenen badem bıyıklı bürokrat oldu bizimkisi. Bu bence evinin salonunda tavlayı masasına koyuyordur, pulları diziyordur, sonra sırayla karşılıklı sandalyelere oturarak zar atıp kendi kendisiyle turnuva yapıyordur 🙂

  83. Türkiye solu, yalakalik yolu

    Abdullah Kılıç’ın Radikal’de yayınlanan önemli haberi, lâyık olduğu yankıyı bulmadı, halbuki bu haber, yakın tarihimizin bilinen ama fark edilmeyen önemli gerçeklerine ışık tutuyor.

    Nazım Hikmet Marksist, daha doğrusu o zamanlarda çok bilinen kavramla komünist kimliği ile tanınan bir şair ve yazardı. Abdullah Kılıç’ın Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulduğu ve Atatürk’e hitaben kaleme aldığı mektubunda Nâzım, Türk donanmasını isyana teşvik ettiği ithamıyla açılan dava üzerine suçsuz olduğunu şu tez üzerinden iddia ediyor: “Türk inkılâbına ve senin başına and içerim ki suçsuzum.” Devamında, “Yurdumun ve inkılabçı senin karşında alnım aktır” diyor. Hakkındaki isyana teşvik iddialarını, yüksek askerî makamların, devlet ve adaletin, “küçük bürokrat ve gizli rejim düşmanları tarafından aldatıl”dığı gerekçesiyle reddediyor; “Deli, serseri, mürteci, satılmış, inkılab ve yurd haini değilim ki bunu bir an olsun düşünebileyim” diyerek bu suçu işlemesinin ne kadar saçma olduğunu ileri sürüyor. Üzerindeki ithamın ancak Atatürk’ün müdahalesi ile kaldırılabileceğine inandığını söylüyor. “Başvurabileceğim en inkılâbçı baş sensin” diyor ve ilâve ediyor: “Kemalizmden ve senden adalet istiyorum.”

    Hazin satırlar… “Ben deniz kızı Eftelya değilim” efsânesiyle Atatürk’ün davetini reddettiği yolundaki efsaneyi yerle bir eden bir mektup.

    Ne ilginçtir ki Abdullah Kılıç’ın dün yayımladığı Fikret Muallâ mektubu da aynı mahiyeti gösteriyor. Dünya çapında kadri bilinen ama problemli bir ressamın Atatürk’e yazdığı satırlara dikkat edelim: “Büyük komutanım, size yalvarıyorum. Bana hürriyetimi, eski şerefimi, boyamı, fırçamı verin. Ben de buna mukabil bir söz veriyorum. Yine milletimin ve timsali bulunduğumuz cumhuriyet idaresini fırçamla müdafaa edebileyim.”

    Sanatkârlarını bu derece rejim yandaşı gibi görünmeye sevk ettiği anlaşılan bu satırlar, Cumhuriyetimizi onurlandırmıyor; bilakis onun işleyişi hakkında derin düşünceye sevk ediyor bizi.

    Benim bu mektuplardan çıkardığım mânâ, tek parti devrinde adli mekanizmanın, özellikle politik davalarda hiç de güvenilir bir kurum olmadığı, liderin devletten ve adli cihazdan daha çok güç kazandığıdır. Biz bu ayrıntıları bilir fakat fark etmeyiz.

    Atatürk’ün bu mektubun gereğini yerine getirmediğini, Nâzım’ın donanmayı isyana teşvik davasından 28 yıl hapse mahkûm edildiğini biliyoruz; bildiğimiz bir başka gerçek, Nâzım’ın Atatürk henüz yaşarken on kere daha yargılandığı, toplam 12 sene hapiste kaldığıdır. Nâzım, yaşarken de sıradan bir isim değildi, dolayısıyla onun rejim tarafından gördüğü muamele, Atatürk yönetiminin o devrin solcularına hoş gözle bakmadığı anlamına gelir; buna mukabil o devrin solcuları, Kemalizm’i yere göğe sığdıramazlar; bu çelişkili tutum hâlâ sürüp gider. Solcularımız tek parti devrindeki bütün seyyiâtı İsmet Paşa’ya, hasenâtı ise Atatürk’e yazmak konusunda genellikle fikir birliği içinde görünürler.

    “Solcu” derken ister istemez genelleme yapıyoruz ki, Türkiye’de solun başlıca kadersizliği de burada yatıyor; önceleri Bolşevik ihtilâlini andırır zecrî metotlarla bazı sosyal sınıfların tasfiyesini alkışlamak, tek parti sultasının şiddetini meşru görmek ve göstermek, toplumun parti eliyle dönüştürülmesini desteklemek ama tek partinin hışmına uğrayıverince şaşırmak, şaşakalmak…

    Bugünün CHP’sini, toplumun sempatisinden uzakta tutan bu yanılgıdır. CHP, tek parti devrinin bütün sevimsiz izlenimlerini, bu mirasla hesaplaşmak yerine titizlikle bağrında büyütüyor; aynı tarzda politikalar geliştiriyor. Bu çelişkinin en yaman tasviri Dersim Kanunu’nu ve tenkilini uyguluyan partinin başında bugün yine bir Dersimli’nin “genel başkan” postunda oturmasıdır.

  84. KaraKarga

    ihtar cezası ne demek arkadaşım buna asla katılmıyorum devlet kendini gençtende çocuktanda koruyor örgütleriyse zaten ipi kendi elinde dert falan etmiyor

  85. KaraKarga'ya

    Örgütlerin ipi konusundaki görüsüne katilmaktayim. çocuk mevzuunda da sana katilirim, ama genç var, genç var. Türkiye’de genç denince nedense hep ögrenci genç, onlarin da azgin azinlik bölümü akla gelirdi. Bundan sonra böyle olmayacak, genç denince asker-sivil bürokrat çocuklariyla, imtiyazli veletler anlasilmayacak.

  86. KaraKarga

    öğrenci genç konusundada azgın kelimesini hakkını arıyan iktidara otoriteye haklı şekilde başkaldıran olarak alğılarsak değiştirmek kaydıyla bende senin dediğine katılıyorum. Cumhurbaşkanlığı görüşüne gidan odtülü gence imtiyazlı oluşundan deyil iktidara tapmasından kızdım ama arabasının yakılmasıda alkışlanacak durum deyil.

  87. doğa

    Bugün burada sadece kendilerine istediklerini alamadıkları için Türkiye’nin içinde bulunduğu demokratik ortamın yalan olduğunu iddia eden yazıları okudum.Bu kadar rahat bir şekilde konuşabildiğiniz ve eleştirebildiğiniz bir ortamda konuşuyorsunuz,saldırıyorsunuz hala nasıl demokrasiden bahsediyorsunuz.Allah size akıl fikir versin.

  88. Anonim

    seçimlere katılım yüzde 87 imiş. Cumhuriyet tarihinin rekoru.

  89. hayloooo

    doğa,
    allah sizden ve iktidarımızdan razı olsun bize bu demokrasiyi bahşettiğiniz için…

  90. Demokrasi verilmez, alinir

    Türkiye halki demokratik haklarini cuntaci Kemalistlere ve onlarin solcu geçinen suç ortaklarina karsi mücadele ede ede almistir. Bu sitede Stalin’den bahseder durursunuz ama Stalin tarihte kalmis bir olay degildir, Tûrkiye’de Kemalist-Stalinist ittifaki vardir ve bu cephe demokrasi karsiti cephedir.

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑