“Troçki BüyükAda’da” Toplantısından İzlenimler

25 Ağustos 2024, Pazar günü akşamı, Büyükada Çelik Gülersoy Kültür Merkezi’nde Mehring Yayıncılığın organizasyonu ile “Troçki Büyükada’da” toplantısı yapıldı. Oldukça kalabalık bir topluluğun katılımıyla yapılan toplantının bir benzeri geçen yıl, yine Ağustos ayında yapılmış ama bundan haberim olmamıştı.

Bu yılki toplantıda açış konuşmasını Büyükada Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat yaptı. Mehring Yayın Yönetmeni Ulaş Ateşçi’nin yönettiği toplantının diğer iki konuşmacısı, Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Rıdvan Akın ve 4. Enternasyonal’e bağlı Uluslararası Yayın Kurulu (WSWS) başkanı David North’du.

Önce, kendisine tanınan 20 dakikalık konuşma süresini, Ulaş Ateş’ten izin isteyerek biraz aşan Rıdvan Akın’ın konuşmasına değineyim. Rıdvan Akın, elbette ağırlıkla Troçki’nin, 1929-33 yılları arasında ikamet ettiği Büyükada’daki yaşama koşullarından söz etti. İlgiyle izlenen, günlük hayatın ayrıntılarına yer veren hoş bir sunumdu. Akademisyenlerde pek sık gözlenen akademik sıkıcı ağırlıklardan arınmış bu konuşmayı zevkle dinledim.

Rıdvan Akın’ın, konuşmasının sonunda “Gazi Türkiyesi”nin Troçki’yi kabul etmesinden, Türkiye’nin o günkü rejimi ve “Gazi” adına biraz fazla övünmesi bile konuşmanın hoş havasını dağıtamadı. “Biraz fazla” diyorum, çünkü 1929-33 arası ile 1934-40 arası Stalin’in Troçki’ye yönelik politikaları açısından büyük farklılık gösterir. Türkiye ya da “Gazi”, Troçki’yi kendi isteği doğrultusunda değil, Sovyetler Birliği iktidarının ya da Stalin’in istekleri doğrultusunda ülkeye kabul etmiştir. Çünkü o sırada Stalin’in bütün isteği, Troçki’yi ülke dışında sürgünde tutmaktı. Zaten Troçki de Türkiye karasularına girer girmez, daha kendisini getiren gemideyken “Gazi”ye bir telgraf çekerek Türkiye’ye kendi isteği ile gelmediğini belirtmiştir.

Bununla birlikte, Türkiye hükümeti, Sovyetler Birliği’nde 1920’lerin başlarında önemli roller oynamış ve Sovyet Kızılordusu’nu kurup yönetmiş sürgündeki bir devlet adamına gereken saygıyı göstermiş, özellikle Büyükada’daki ikameti sırasında en iyi koşullardan yararlanması için elinden geleni yapmış, o sırada Stalinist ölüm timleri henüz Troçki’yi öldürme emri almadıkları için, makul tedbirlerle Troçki’nin güvenlik içinde yaşamasını sağlamıştır.

Stalin, Troçki’nin öldürülmesine Kirov cinayetini tertip ettiği 1 Aralık 1934’ten sonra karar verdi. Bu cinayet, bütün eski Bolşeviklerin 1936-38 arasında gösteri mahkemeleri yoluyla idam edilmelerine karar verilmesinin ve uygulanmasının, “Büyük Temizlik”in başlangıcıdır. Dolayısıyla 1933’e kadar olan dönemin sürgün koşullarıyla 1935 sonrası sürgün koşulları birbirinin tam zıddıdır. Avrupa hükümetleri Sovyetler Birliği’nin baskısına direnememiş ve Türkiye’den ayrılarak Avrupa’ya geçmiş Troçki’ye birbiri ardından kapıyı göstermişlerdir. En son, Troçki’ye oturma izne veren Norveç hükümeti de Stalin’in baskısı sonucu Troçki’yi kapı dışarı etmiştir.

Eğer Stalin’in “diplomatik” baskısına direnmek gerçekten kahramanlıksa bu kahramanlığı gösteren tek ülke Meksika olmuş ve Troçki’yi Sovyetler Birliği’nin kabadayılıklarına rağmen kabul etmiştir. Troçki’nin, örgütlü bir katil çetesi mensubu tarafından (Mercader) başına buz baltası vurularak öldürülmesi de 1940 yılında bu ülkede meydana gelmiştir.

Bu bakımdan, Stalin’in isteklerini geri çevirmeyerek Troçki’yi kabul eden “Gazi Türkiyesi” ile Stalin’in tehditlerine rağmen Troçki’ye kapılarını açan Meksika hükümetinin tutumları arasında benzerlik değil, zıtlık vardır.  

Gelelim WSWS’nin Troçkist yönetmeni Mr. North’a. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, konuşmasının Türkçesi izleyenlere dağıtılmasına rağmen, Mr. North’un, Rıdvan Akın’a tanınan sürenin neredeyse üç katı uzunlukta İngilizce bir konuşma yapmasını tuhaf karşıladım. Acaba orada bulunanların büyük çoğunluğunun İngilizce bildiğini mi sanıyordu ya da ona öyle mi söylenmişti. Evet, Büyükada kültürel bakımdan üst düzeyde bir yerdir, dinleyicilerin arasında birçok kolej mezunu bulunabilir ama yine de sonuç olarak bu kadar uzun bir İngilizce konuşma yüzde kaç verimli olmuştur, oldukça kuşkuluyum. Şahsen ben çok sıkıldım. Biraz acul karakterli bir insan olduğum için bunu enikonu da belli ettim sanırım. Dinleyenlerin çoğu benim gibi davranmamışsa bunun sebebi, konukseverlikleri ve Büyükada’ya konuk olarak gelmiş bir insana gereken nezaketi gösterme kaygısı olsa gerek.

Hadi bunu geçelim ama konuşmanın içeriği de bir hayli dikte edici öğretmen tavrındaydı. Espri yok, gülme yok! Zaten Mr. North oldukça sert yüz hatlarına sahip biriydi, bir de dikte edici, sert vurgular, bizim sol tarihimizde artık geride bıraktığımızı sandığımız anıları canlandırdı, şahsen bende öyle oldu.

İçeriğe ilişkin de birkaç şey söyleyeyim: Mr. North, Britanyalı bir akademisyen olduğunu söylediği bir profesöre, Mr. John Kelly’e kafayı fena halde takmıştı. Zaten konuşmasının dörtte üçü onunla polemiğe ayrılmıştı. Herhalde Mr. North, bizleri “eğitmek” için Kelly’i “denek taşı” olarak kullanmaya karar vermişti. Bu tür işlerle yakından ilgilenirim, ben bile Mr. Kelly’nin adını ilk kez duyuyordum. Orada bulunan adalıların ya da adalı olmayanların da Mr. Kelly’le o kadar yakından haşır neşir olmak isteyeceklerini sanmıyorum. Meğer bu Profesör Mr. Kelly de kafayı Troçkistlere takmış ve haklarında iki eleştirel kitap yazmış. İşte Mr. Kelly’nin topa tutulmasının nedeni bu. Evet ama bu bizi neden ilgilendirsin ki?

Fakat Mr. North’un işin (ya da Mr. Kelly’in) peşini bırakmak niyetinde olmadığı anlaşıldı. Vurdu da vurdu. Zavallı Mr. Kelly’i de savunacak bir kişi yoktu ki orada. Neyse, aslında bu darbelerin amacının muhatabını yerin dibine geçirmek olduğu düşünülse de tam öyle değil. Onun üzerinden başka mesajlar verdi Mr. North. Mesajın birincisi şu:

“Geçtiğimiz üç hafta boyunca Ukrayna – ABD ve NATO tarafından sağlanan silahları ve diğer kaynakları kullanarak – Rusya topraklarını istila” (abç, GZ) etmiş. (Mr. North’nun dinleyenlere dağıtılan, konuşma metninin Türkçesinden, s. 6)

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden tek kelimeyle söz etmek yok. Ama savaş içinde Ukrayna Rusya’nın topraklarına birkaç kilometre girdi diye “istilacı” oluyor. Dahası, Mr. North, Putin’e de akıl vermiş: “Putin rejimi hangi noktada, sadece Ukrayna’ya değil ama aynı zamanda ABD ve NATO destekçilerine karşı misilleme yapmaktan başka çaresi olmadığı sonucuna varacak?” (agy)

Toplantının sonunda, soruların yazılı olarak verilmesi “kuralını” fiilen çiğneyip bu saçmalığa değindim ama itiraf edeyim Mr. North’un Kuzey Buz Denizi soğukluğundaki gözleri ve bakışları cesaretimi bir hayli kırdı. Örneğin, İsveç ve Finlandiya gibi etliye sütlüye karışmayan ülkelerin aniden NATO’ya girme kararı almalarının nedeninin NATO yayılmacılığından çok Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı olduğu noktasını söylemekten bile vazgeçtim. Bir de Mr. North’un cevaben 1 saat daha İngilizce konuşacağından korktum. Anakaraya beni taşıyacak vapurumun kalkmasına 20 dakika kalmıştı.

İkinci noktaya da değinip bitireyim. Mr. North, Mr. Kelly’i bir kere yakalamışken bırakmak niyetinde değildi. Üstelik bu seferki tespiti iyice tüyler ürperticiydi: “Kelly, Troçkist hareketin etkisine karşı koymak için (Mr. Kelly’e bir yerde rastlarsam boşuna endişelendiğini söyleyeceğim, GZ) kapitalist devlet ve onun işçi hareketi içindeki acentaları – sendika bürokratları, sosyal demokrat reformistler, Stalinistler, anarşistler, burjuva milliyetçileri – tarafından kullanılan güçlerden hiç bahsetmemektedir.” (agy, s. 8)

Mr. North’un yerinde olsam ben de bundan bahsetmezdim. Toplantıda mutlaka Stalinistler de vardı. Hadi o bir yana, toplantının açış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat’ın “sosyal demokrat reformist” CHP adayı olarak seçildiğini önceden kimse söylemedi mi Mr. North’a? Ben orada bir anarşist olarak bulunuyordum. Rıdvan bey, konuşmasından anladığım kadarıyla “Atatürk milliyetçisi” bir akademisyendi.

Gerçi çok da şaşırmadım. Şu sırada İspanya’36  kitabıma çalıştığımdan, Troçki’nin İspanyol Devrimi (1931-1939) kitabında da (Yazın, 2000) Stalinistleri, Anarşistleri, devrimci Marksist POUM’u, sosyal demokratları aynı kefeye koyan, Stalinistler tarafından işkenceyle öldürülen POUM lideri A. Nin’i “hain” olarak niteleyen birçok satırına rastlamıştım.

Bazen insan, acaba bugünkü Troçkistler, ölmüş Stalinizmin hayaletleri mi türünden absürd düşüncelere bile kapılabiliyor.

Gün Zileli

26 Ağustos 2024

www.gunzileli.net

gunzileli@hotmail.com

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Sol’un Akıl Sağlığı !?!

Hayatımın 30 yılında (1962-1992) Marksist-Leninist (hatta Maoist!) bir solcuydum.  Geri kalan aşağı yukarı otuz yılı …

22 Yorumlar

  1. Troçki’nin İspanyol devrimine dair makalelerinde “hain” ibareleri hangi pasajlarda geçiyor belirtmelisiniz…Troçki’nin üslubunda bu türden etiketler var mı?

  2. Var. Lev Troçki, İspanyol Devrimi (1931-39)Yazın Yayıncılık, Bir çok yerde var ama ilk elde s. 224, 230 ve 286. sayfalara bakılabilir.

  3. Benim bilgisayarın ses düzeni kötü olduğu için söylediklerini izleyemedim. Ayrıca, Mr. North’un söylediklerinin Türkçesini gönderirseniz cevabını herkes anlayabilir. Herkes ingilizce bilmiyor.

  4. Gerçekten insan artık hayret ediyor. WSWS’yi stalinist yapmaya çalışmak da ancak size yakışırdı. Trotskist sektlerin bölünmelerine mi aşina değilsiniz, yoksa WSWS’nin tavrından mı haberiniz yok bilmem ama “Stalinist” WSWS’nin anti-stalinizmi öyle bir noktada ki Duterte ve Marcos ile yarışır düzeyde FKP düşmanlığı yapmaktadır ki bu sadece bir örnek. Bilmem Gün Zileli, Filipinler KP’sine “stalinist” diye WSWS nam tecavüzcü dostu (Polanski, Allen vb.) Trotkist sektin penceresinden bakar mı? Kaldı ki WSWS aksine Brejniyefçileşen Spartakist Liga aleyhinde olmuş, Sovyetlere hasmane (Cliffçi seviyede olmasa da) tavır takınmıştır.

  5. Anonim arkadaşım, ben MR. North’a yazının hiçbir yerinde “Stalinist” demedim. Yazıyı anlamak için dikkatli okuman gerekiirdi, sadece tavrıının bana Stalinistleri hatırlattığı”nı ama bunun da absürd bir şey olduğunu belritiyorum. Hizipler konusu iie beni hiç ilgilendirmiyor. Hatta WSWS’nin ne yaptığı ne ettiği de. Selamlarımla.

  6. Gün bey, “Bazen insan, acaba bugünkü Troçkistler, ölmüş Stalinizmin hayaletleri mi türünden absürd düşüncelere bile kapılabiliyor.” demişsiniz. Elbette ki tutup da WSWS’ye literal Stalinist dediğinizi iddia etmedim. Her kötü şey için bir stalinizm umacısı yarattığınız için alakalı her şeye yapıştırıyorsunuz. WSWS’yi eleştirmek için “stalinizm”le kıyasa ne gerek var? Kaldı ki “stalinizm”e gerek de yok, Trotskiy’in kendisi gayet fetihçiydi.

  7. Somut olarak karşılaştığım Mr. North, kıpırtısız yüzüyle ve Kuzey Buz Denizi mavisi soğuk gözleriyle bana Stalinist aparatçık tipine daha uygun gibi geldi.

  8. Doğu Perinçek’ten TGB tutuklamalarına sert tepki: “AK Parti’nin baskısını kınıyoruz”

    Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, ABD askerinin başına çuval geçiren 10 Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesinin tutuklanmasına sert tepki gösterdi. Perinçek, tutuklamaları “uluslararası güçlerin Türkiye üzerindeki baskısının bir parçası” olarak nitelendirerek, AK Parti hükümetinin bu süreçte emperyalizme boyun eğdiğini öne sürdü.

  9. Gün Zileli’nin Büyükada’daki Lev Troçki anmasına yönelik tahrifatına yanıt

    https://www.wsws.org/tr/articles/2024/09/02/cvyk-s02.html

  10. A reply to an anarchist’s falsification of the Leon Trotsky commemoration on Prinkipo
    https://www.wsws.org/en/articles/2024/09/01/tdhd-s01.html

    Une réponse à la falsification par un anarchiste de la commémoration de Léon Trotsky à Prinkipo
    https://www.wsws.org/fr/articles/2024/09/03/sqpj-s03.html

    Eine Antwort auf die Verfälschung des Leo-Trotzki–Gedenkens auf Prinkipo durch einen Anarchisten
    https://www.wsws.org/de/articles/2024/09/02/prin-s02.html

    Respuesta a la falsificación de la conmemoración de León Trotsky en Prinkipo por parte de un anarquista
    https://www.wsws.org/es/articles/2024/09/04/prxz-s04.html

  11. Le Perroquet Primitiviste

    I don’t care about Trotskyism, anarchism, or any other civilized ism’s.

    I only care about primitives that I worship 5 times a day.

    Le primitivisme, c’est moi!

  12. Pipsqueak the Wise

    Pipsqueak was a great anti-progressivist thinker, so powerful and so wise, he could use his rhetoric to influence millions of people to convert them into anti-civilizationism.

    He had such a knowledge of the primitivism, he could even keep the ones he cared about from civilization.

  13. İsveç yerine İsviçre demişim. Yazınızı okuyunca bu hatamı fark ettim. Düzeltme için teşekkürler.

  14. Seneye daha az çatık kaşlı bir konuşmacı gelse iyi olur.

  15. Belki gelecek yıl Kronstadt bahriyelilerinin haklı isyanının kanlı bastırılmasını tartışırız.

  16. Kronstadt olayında Troçkizmin haksız, anarşizmin haklı olması (ki tartışılabilir, her iki tarafın da suçlu olduğu gibi farklı görüşler de öne sürülebilir), başka herhangi bir konuda (örn; Ukrayna’daki NATO-Rus vekâlet savaşı) Troçkistlerin bütün politikalarını otomatikman haksız mı çıkarır? Ya da tersi?

    Anarşistlerin dün haklı bir isyana girişmeleri, bugün onları her türlü eleştiriden koruyan bir kalkan mı olmuştur?

  17. Kronstadt gibi konuları her zaman tartışabiliriz. Gelecek yıl da olabilir dediğiniz gibi. Kaçmıyorlar herhalde.

    Fakat şu sıralar yaklaşan ABD seçimleri gibi daha acil meselelere (örneğin Er-Do[ğa]nald Trump’a karşı “kötünün iyisi” diyerek Kamal Harris’i destekleyen Kamalist Sol’un eleştirisine) odaklanmak daha uygun olur kanımca.

  18. olur mu öyle şey. Anarşizm “adına” konuşmayayım ama benim şahsen en sevdiğim şey eleştirilmek ve anarşizmi eleştirmektir. Eleştiriye kendini kapayan yıkımını da hazırlar. Leninizm de öyle olmamış mıdır?

  19. Mehmet Kaan Uğur

    Gün ağabey, ne yazık ki günümüzde Troçki’yi bir peygamber ve onun söylediklerini-yazdıklarını kutsal ayetler-metinler olarak gören troçkist sektler mevcut… yani totalitarizmin adı değişse de tadı değişmiyor. Anti-stalinizm adına Stalin’e rahmet okutacak örgütsel yaşama sahip troçkist siyasetler var maalesef…

  20. Önce bir düzeltme: ““Troçki BüyükAda’da” Toplantısından İzlenimler” yazısı yerine “Daha güçlü cellattan kaçan cellat Troçki Büyük Ada’da”

    Marksist bataklığı mı yoksa anarşist bataklığı mı?

    Bu çeşit cankurtaran simitleri kendi başlarına sorun değil, tarih açısından bakılınca zamana uymalar diyebiliriz. Son 8-10 bin yıl devletli Medeniyet tarihinde bunlara benzer kulağa hoş gelen sayısız kurtuluş ideolojileri oldu. Ne var ki, şu an dünyada yaygın kurtuluş uzun havalar görecelik: “senin kurtarıcın, benim kurtarıcım” dırdırları. Bu uyuşukluğa devam etme bahaneleri zararlı olduğu kadar sıkıcı.

    İyi ki hala bu deli gömleğini yırtıp çıkanlar oluyor.

    “‘Sorun insanlar değil, sistemdir’: Radikal bir gıda grubu dünyaya nasıl yayıldı? INCREDIBLE EDIBLE’ın gerilla bahçecilik hareketi, insanları gıda yetiştirmeyi ve daha fazlasını kendi ellerine almaya teşvik ediyor
    Pam Warhurst ANARŞİST OLMADIĞINDA ısrar ediyor. Yine de, yemek odaklı bir gerilla bahçecilik hareketi olan INCREDIBLE EDIBLE’ın kurucusu, DEVLETİN İNSANLARIN YOLUNDAN ÇEKİLMESİNİ İSTİYOR.”
    Kaynak: https://www.theguardian.com/environment/2024/sep/13/radical-food-group-incredible-edible-guerrilla-gardening Cuma 13 Eylül 2024
    DEVLET-ENDÜSTRİ-BANKA, baba oğul ve kutsal ruh/teslis ve yararlı salak rehipleri bilim adam ve kadınları, doktorlar, avukatlar… Ve şimdi tüm dünyayı yöneten yüzde yüz salak yapay zeka uzmanı bilgisayar bilimcileri.

    Özet: Modernleştir, standartlaştır, yok et!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir