Tarihteki Diktatörlük Karşıtı Darbeler: IV Portekiz Karanfil Devrimi
Karanfil Devrimi
Karanfil Devrimi, (Portekizce, Revolução dos Cravos) Portekiz‘de 25 Nisan 1974 günü şiddet kullanılmadan gerçekleştirilen askerî darbedir. Portekiz’in otoriter bir diktatörlükten demokrasiye geçişini sağlayacak iki yıllık bir değişim döneminin başlangıcı olmuştur.
Devrim öncesi koşullar
1930’lardan beri Estado Novo (Yeni Devlet) adlı otoriter rejimin varlığını devam ettirdiği Portekiz, 1950’lerden itibaren sömürge topraklarında ciddi güçlüklerle karşılaştı. 1953’te,Hindistan kıyılarındaki Portekiz sömürgeleri olan Goa, Daman ve Diu‘nun statülerinin belirlenmesi için Hindistan’ın yaptığı görüşme talebi reddedildi. 17 Aralık 1961’de, Hint birlikleri bu üç toprağı da Portekiz’in elinden aldılar. 1960’larda ise bu sefer Afrika‘daki Portekiz sömürgeleri karıştı; 1961’de Angola‘da başlayan karışıklıklar 1963’te Gine Bissau‘ya, ertesi yıl da Mozambik‘e yayıldı.
Şubat 1965’te muhalefet lideri Humberto Delgado’nun öldürülmesinin yarattığı gergin bir siyasal ortamda yapılan 25 Temmuz 1965 başkanlık seçimleri, rejimin adayı amiralAmérico Tomás‘ın yeniden seçilmesiyle sonuçlandı. Bununla birlikte ülkeyi yarım asıra yakın bir süre boyunca otoriter şekilde yönetmiş olan başbakan António de Oliveira Salazar, 16 Şubat 1968’de sağlık nedenleriyle iktidarı bırakmak zorunda kaldı. Yerine Marcelo Caetano geçti ve davranışına demokratik bir görünüş kazandırmakla birlikte aynı yoldan yönetmeye girişti.
1970’lere girildiğinde Estado Novo rejimi Portekiz üzerindeki baskısını devam ettiriyordu. Ancak sömürgelerdeki durum giderek kötüleşiyordu. Gine-Bissau‘da milliyetçiler, yavaş yavaş kendi iktidarlarını kurarak Portekiz birliklerine karşı etkili bir gerilla savaşına başladılar. Angola‘da ordu, kentleri elinde tutmakla beraber asiler, kırsal kesimi egemenlikleri altına alıyor ve Mozambik‘te FRELIMO, ülkenin tüm kuzey kesimini denetliyordu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından daha önce ve Kasım 1972’de bir kez daha kınanan Portekiz’in, diplomatik yalnızlığı, Afrika’da izlediği siyaset nedeniyle daha da yoğunlaştı.
Katolik Kilisesi de hükümete karşı soğuk davranmaya başladı. Zorunlu askerlik hizmetinin 4 yıla çıkarılması asker kaçaklarının sayısını arttırdı. Gemlenen ve bastırılan muhalefetin aday göstermediği 28 Ekim 1973 seçimlerinde Marcelo Caetano’nun Ulusal Halk Eylemi (Acção Nacional Popular-ANP), bütün milletvekilliklerini kazandı. Sömürgelerde yürütülen savaşın getirdiği mali yük ise başka bir sorundu; küçük bir ülke olan Portekiz’de bütçe içinde savunma harcamalarına ayrılan payın giderek arttırılması, zaten düşük olan ortalama hayat standardını daha da düşürdü. Grevleri ve öğrenci hareketlerini, ordu içindeki çalkantılar izledi. Şubat 1974’te general António de Spínola‘nın, sömürge sorunlarına yalnız askeri değil, siyasal bir çözüm de bulunması gerektiğini ileri sürdüğü bir yapıtının yayımlanması, generalin görevden uzaklaştırılmasına yol açtı. Bu andan itibaren mevcut rejimin ancak bir askeri darbeyle sona erebileceğini düşünen ordu içindeki sömürge savaşlarına karşı olan pek çok sol görüşlü asker Silahlı Kuvvetler Hareketi (Movimento das Forças Armadas, MFA) adlı gizli örgütü kurdu.
Darbe
Devrim 24 Nisan 1974 tarihdeki Eurovision Şarkı Yarışmasında Portekiz’i temsil eden Paulo de Carvalho’nun E depoi do adeus isimli parçasının çalınmasıyla başlatıldı. Ertesi gün 25 Nisan 1974 saat 12.15 de Zeca Afonso’nun Ulusal radyo kanalında seslendirdiği Grandola, Villa Morena adlı şarkısının çalınmasıyla[3] verilen gizli sinyalle de Silahlı Güçler Hareketi darbeye girişti. MFA’nın elindeki kuvvetler stratejik noktaları ele geçirdi. Radyolardan ilan edilen sokağa çıkma yasağına rağmen halk darbecileri desteklemek için sokağa indi. Askerlerin ele geçirdikleri stratejik noktalardan biri olan Lizbon Çiçek Pazarı’nda bolca bulunan karanfillerin silah ve tank namlularınına sokulması ve bu görüntülerin tüm dünyaya duyurulması darbenin adını oluşturdu; “Karanfil Devrimi” adını, darbeyi yapan askerlerin tankların ve silahların namlularina karanfil takmalarından ve şiddet kullanmamalarından almıştır. Başbakan Caetano ve devlet başkanı Tomás iktidarlarını bırakarak Brezilya‘ya kaçtılar.
Lizbon teslim alınmadan önce 4 kişinin siyasi polis örgütü DGS’nin bizzat başkanı tarafından halkın üzerine ateş açılarak öldürülmesine rağmen, pek çok askeri darbenin aksine darbeci güçler amaçlarına ulaşmak için zor kullanmaya mecbur kalmamışlardır. Darbe, düşük rütbeli subaylar ve sol görüşlü askerler tarafından yapıldığı için “Yüzbaşılar Hareketi” olarak adlandırıldı. Yüzbaşılar Hareketi olarak adlandırılan darbe ordunun siyasete bulaşmama efsanesinin geçersizliğini de ortaya koydu
Darbe sonrası
Darbeden hemen sonra göreve başlayan Ulusal Kurtuluş Cuntası (Junta de Salvação Nacional) yurttaşlık haklarını ve demokratik hakları güçlendirmek, temsili bir parlamentonun yeni bir anayasa hazırlaması için tüm yurttaşlara tanınan tek dereceli oy hakkıyla özgür seçimler düzenlemek ve sömürgeleri yeniden barışa kavuşturmak görevini üzerine aldı. Eski rejim döneminin tek yasal siyasi partisi olan Ulusal Halk Eylem Partisi ile siyasi polis teşkilatı (Direcção-Geral de Segurança-DGS) dağıtıldı, siyasal tutuklular serbest bırakıldı ve sansür kaldırıldı.
Sonuçları
Karanfil Devrimi sonucunda Portekiz Devleti’nin Afrika’da devam ettirdiği sömürgeci politika ve sürdürdüğü savaş sona erdi. Portekiz en hızlı biçimde sömürgelerindeki askeri ve idari personeli geri çekti. Zaten devrimden önce fiilen büyük ölçüde Portekiz’den kopmuş olan Gine-Bissau bağımsızlığını ilan eden ilk ülke oldu. São Tomé ve Príncipe adalarındaki iktidar bir geçiş hükümetine devredildi.Hindistan‘ın Goa, Daman ve Diu üzerindeki egemenliği tanındı (Aralık 1974), Ocak 1975’te Angolalı milliyetçilerle, Kasım 1975’te ilan edilecek bağımsızlık üzerine bir antlaşma imzalandı. 25 Haziran 1975’te de Mozambik ile imzalanan antlaşmayla bu ülke bağımısızlığını kazandı.
Aralık 1975’te Portekiz’in çekildiği Doğu Timor Endonezya tarafından işgal edildi.
Bu devrim ile Batı Avrupa‘nın en uzun süreli diktatör yönetimi olan Estado Novo olarak anılan ve Salazar‘la başlayan sıkıyönetim sona ermiştir. Bu darbeyle Avrupa‘daki son (bu olaydan bir yıl kadar sonra 1975‘de Francisco Franco‘nun ölümü ile biten İspanya‘daki diktatörlük) diktatörlüklerden biri yıkılmıştır.
Günümüzde Portekiz’de 25 Nisan günü Özgürlük Günü (Dia da Liberdade) olarak kutlanmaktadır.
“CAPITALISM IS A LOT MORE IMPORTANT THAN DEMOCRACY,” SAYS DONALD TRUMP’S ECONOMIC ADVISER
Among the members of of Donald Trump’s recently announced team of economic advisers is Stephen Moore, a distinguished visiting fellow at the Heritage Foundation and co-founder of the Club for Growth, which supports candidates who advocate slashing the tax rates of the top 1 percent.
(http://www.nytimes.com/2016/08/06/business/economy/donald-trump-economic-team.html?_r=1)
Moore is particularly notable because he’s entertainingly honest about prioritizing money over Americans. In the 2009 documentary Capitalism: A Love Story, Moore said on camera that “Capitalism is a lot more important than democracy. I’m not even a big believer in democracy.” (I was research producer for the movie, which was directed by Michael Moore — no relation to Stephen.)
Stephen Moore is also, like Trump, a charlatan. After a guest op-ed under his byline in the Kansas City Star contained glaringly false statistics, the paper’s editorial page editor vowed that she would never run anything by Moore again, and that any other submissions by Heritage Foundation staff would be fact checked by the Star. (Moore’s errors were discovered by Star columnist Yael Abouhalkah, who is my cousin.)
(http://www.cjr.org/united_states_project/stephen_moore_heritage_foundation_paul_krugman_kansas_city_star.php)
But of course Trump won’t pay any price for choosing Moore as an adviser, since their mutual distaste for democracy and affection for general chicanery are shared by many other people at the top of the U.S. political system.
Here’s the transcript from the movie, with the segment below:
(https://vimeo.com/84972658)
==
MOORE: Capitalism is a lot more important than democracy. I’m not even a big believer in democracy. I always say that democracy can be two wolves and a sheep deciding on what to have for dinner. … Look, I’m in favor of people having the right to vote and things like that. But there are a lot of countries that have the right to vote and they’re still poor. Democracy doesn’t always lead to a good economy or even a good political system.
==
Jon Schwarz
August 9, 2016
“The Intercept”
(https://theintercept.com/2016/08/09/capitalism-is-a-lot-more-important-than-democracy-says-donald-trumps-economic-adviser/)
TSK’da kökleşmiş ırkçılığın -veya Anadolu sağcılığının- göstergelerinden bir haber:
‘ÇOK ŞÜKÜR KAFAMIZ BOZUK, KANIMIZ DEĞİL’
Şırnak’ta PKK’lıların yola tuzakladığı el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu şehit olan uzman erbaş Ahmet Hilmi Yiğit’in facebook’taki paylaşımları dikkati çekti. Şehit uzman erbaş Yiğit paylaşımlarından birinde silahını havaya kaldırmış bir komandonun göndere çekilmiş Türk bayrağı yanında dağlara karşı poz vermiş fotoğrafıyla birlikte ‘Bize vatan delisi diyorlar, kafayı vatanla bozmuşsunuz diyorlar. Çok şükür kafamız bozuk, kanımız değil’ mesajına yer verirken, bir başka paylaşımında ise bir kaya parçasına tutunup aşağı sarkmış komando fotoğrafıyla ‘Her şeyi taklit edebilirsin ama cesareti asla. Biz ölüm nedir bilmeyiz. Bir ölür bin doğarız’ mesajını paylaştı.
http://www.hurriyet.com.tr/ispartaya-sehit-atesi-dustu-2-40188472
Bunlardan ilerici, diktatörlük karşıtı bir darbe çıkması çok zor artık.
Belki 15 Temmuz başarılı olsaydı olabilirdi. Ki onun başarısızlığının nedeni burdan belli oluyor galiba; Anadolu sağcılığının tabanı karşısında azınlık kalması.