Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Mustafa Yılmaz/VASİLİ GROSSMAN’IN GÖZÜNDEN SOVYET SOSYALİZMİ: HER ŞEY GEÇİP GİDER

Devrim ve Sosyalizm Sorunları, Duyurular, Edebiyat, Kitap Tanıtım, Konuk Yazılar, Mustafa Yılmaz Yazıları, Stalinizm

Son dönemde elime geçen kitaplar arasında en ilginci Vasili Grossman’ın Her Şey Geçip Gider‘i oldu. Ayşe Hacıhasanoğlu’nun çevirip Sabri Gürses’in yayına hazırladığı roman 2013’te Can Yayınları’ndan çıkmış.

Stalin’in ölümünden sonra gelen ve tarihe Ottepel, yani karların erimesi olarak geçen kısmi özgürleşme döneminde serbest kalmış ve itibarı iade edilmiş bir gulag mahkumunun hayata dönüşünü anlatıyor Her Şey Geçip Gider (Orijinal adı: Vsyo tiçyot).

Kitabı edebi açıdan ele almak zor. Son derece sınırlı bir olay örgüsü var. Metnin önemli bir bölümü, Grossman’ın sosyalizm ve özgürlük sorununu felsefi ve tarihsel perspektiften ele aldığı, deneme türüne yakınsayan düşünce silsilelerinden oluşuyor.

Kitabı şaşırtıcı kılan da Grossman’ın otosansürün canı cehenneme diyerek bu silsilelere hiçbir şekilde gem vurmaması. Yazar Sovyet sosyalizmini, bu rejimin mimarlarını ve hatta insanını tabiri caizse yerden yere vuruyor. Bu bölümlerde Grossman’nın bir birey olarak ne kadar bunaldığı, içini dökmeye ne kadar susamış olduğu açık seçik görülebiliyor. Bu susamışlık ve anlatma hevesi Her Şey Geçip Gider‘i edebi açıdan zayıflatsa da döneme tanıklık eden yarı sanatsal, yarı siyasi bir yapıt olarak okunurluğunu epey arttırıyor.

Kitapla ilgili bizde çıkan tek tük yazıda Grossman’ın “Stalin Rusyası’nı” mükemmel betimlediği yönünde bazı değerlendirmeler var. Yazarlarının siyasi programlarının etkisini taşıdığı açıkça belli olan bu değerlendirmeler kimseyi aldatmasın. Grossman’ın derdi hiçbir şekilde Stalin’den ibaret değil. Şaşırtıcı biçimde en ağır darbeleri Lenin’e, Bolşevikler başta olmak üzere Rus devrimcilerine ve devrim anlayışlarına indiriyor. Henüz okumayanların keyfini kaçırmayayım ama Lenin’in “devleti herhangi bir aşçının bile yönetebileceği” tezinin anlamsızlığını ortaya koyuş biçimi dahiyane.

Siyaset, tarih, ekonomi, bilim, gündelik hayat… yazarın kırbacını şaklatmadığı tek bir alan yok.

Yazarın özellikle ekonomi alanındaki eleştirel tavrı ilk sayfalardan itibaren olay örgüsünün içinden sıyrılıp kendini ele veriyor. Sovyetler Birliği’nde siyasal özgürlüğün yanı sıra ekonomik özgürlüğün de olmadığı ve bunun her şeyi nasıl berbat ettiği yönündeki eleştirileri Grossman’da el ele. Bunu yaparken sırtını yasladığı ilke de hayatın olağan akışına aykırılık, ki bu da son derece makul bir yaklaşım.

Kitabın en canlı bölümlerinden biri, tarihe Holodomor olarak geçen, 1930’larda Sovyet devleti eliyle yaratılan ve Ukrayna’nın kırsal nüfusunun önemli bir bölümünü açlıktan kıran olaylar zincirine ayrılmış. Bu sayfalar canlı canlı tanığı olduğumuz Ukrayna-Rusya savaşının köklerine de ışık tutar nitelikte. Sovyet toplumunda Kulak adı altında şeytanlaştırılan kesimin tasfiyesini sık sık Nazilerin Yahudi soykırımıyla kıyaslaması da son derece enteresan. Zira bilindiği üzere, bir Yahudi olan Grossman’ın annesi de Naziler tarafından katledilenler arasında. Kendi kişisel trajedisini köylülüğün başına gelenlerden daha yukarıya koymaması bana manidar geldi.

Kitabın ilk bölümlerinde Sovyet Rusya’da antisemitizm konusu kendine epey yer buluyor. Stalin’in ölümüyle ortada kalan Yahudilerin Sibirya’ya tehcir edilmesi projesi ve 1950’lerin başında Sovyet Yahudilerinin yaşadığı sıkıntılar Grossman’ın atlamadığı meselelerden. Bu kısımları okurken Alparslan Türkeş’in siyasi literatüre geçen “fikrimiz iktidarda” lafını Nazi-Sovyet çatışması bağlamında hatırlamadan edemedim.

Sosyalizm tarihine meraklı olanlar için her cümlesi ayrı bir tartışma konusu olabilir Her Şey Geçip Gider‘in. Kesinlikle öneririm.

Kitabın çevirisi ve yayınıyla ilgili de birkaç not düşmek istiyorum. İlk kez Ayşe Hacıhasanoğlu’nun Türkçesiyle bir kitap okuyorum. Gerçekten de bazı Rusçacı meslektaşların övdüğü kadar var. Tertemiz bir Türkçe. Sovyet ceza sistemine ait kelimeler için bulduğu karşılıklar çok iyi, konuya meraklı bir okur-çevirmen olarak bazılarını kendime not ettim.

Bununla birlikte aklıma takılan noktalar da olmadı değil. Birincisi, gulag deyince siyasi tutuklular dışında akla ilk gelen kesim olan “hırsızlar” meselesi. Bu insanlar her ne kadar Rusça’da “hırsız” (vor) olarak adlandırılsa da aslında bildiğimiz sıradan hırsızlardan değildirler. Gulagın “hırsızları” apayrı bir kasttır. Son derece vahşidirler ve hemen hepsi aynı zamanda katildir, tecavüzcüdür, çocuk tacizcisidir. Ginzburg, Şalamov ve Soljenitsın gibi yazarların kitaplarında bu insanlarla ilgili bol bol ayrıntı bulunabilir. Kavram için kitaba özel bir not düşülebilirdi kanısındayım, çünkü “hırsız” kelimesi bu insanları tanımlamak için tek başına yetersiz kalıyor, uyandırdıkları şiddet ve dehşet duygusunu yeterince yansıtmıyor.

Kitabın 71. sayfasında (2. baskı) Sankt Peterburg – sanpropusknik ifadeleriyle yapılmış bir kelime oyunu var. Tam olarak çevrilmemiş, herhangi bir açıklayıcı not da düşülmemiş, dikkatimi çeken hususlardan biri bu oldu.

Son olarak, 3. bölümde “hastalar [ona] Hazreti Muhammed’e inanır gibi inanıyorladı” şeklinde bir cümle var. Meryem Ana yazısını okuyanlar şaşırmayacaktır, buradaki “hazreti” kelimesine takıldım ister istemez. Rusça orijinal metinde yalnızca “Muhammed” (Magomed) denirken, kitabın yazarı veya cümlenin sahibi Müslüman değilken (Türkçe okurun da olduğu kesin değil)  ve Muhammed ifadesi de Türkçe’de gayet yaygınken oraya “hazreti” lafının eklenmesi doğru mudur, benim için soru işareti.

25 Comments

  1. Ahmet

    Sayin Yilmaz, Gulag hirsizlari hakkinda yazdiklarinizi bir daha okur musunuz? Dunyanin her tarafinda hirsizlar aynidir, baskasina ait seyleri caldiklari icin icerde yatarlar, bazilari siddete hic bulasmaz bazilari psikopattir, aralarindan cinayet isleyeni ya da tecavuz edeni de cikar. Gulag hirsizlari niye diger hirsizlardan farkli olsunlar?

    Durduk yerde gulagdaki hirsizlarin hepsini tecavuzcu katil yapmissiniz, bu mantiginizin uc hirsizlik yapanin dunyanin en vahsi insani kabul edip omur boyu hapiste tutan ABD ceza sisteminden ne farki var? Kazara adalet sisteminin basina gelseniz hirsizlar gun yuzu goremeyecek gibi gozukuyor.

    Aslinda sorun sizin fanatik komunism ve sovyet dusmanliginiz; okudugunuz ya da dogru olduguna inandiginiz kitaplar sadece anti-sovyet anti-komunist kitaplar ve anilar, digerlerine ise ayni at gozlugu ile bakiyorsunuz, sizin okudugunuz anti sovyet yazarlar Gulag hirsizlarini “vahsi ” buldugu icin sizde vahsi bulmakla kalmiyor bir de onlari katil ve subyanci yapiyorsunuz. Tabii kaynaklariniz hazir Ginzburg, Şalamov ve Soljenitsın.

    Soljenitsin’i okudun mu bilmem, ben okudum Gulag takimadalari kitabi kendi tutuklanmasi ile basliyordu, ve kendisi ile ayni hucrede tutuklu bulunan ve tecavuzden tutuklanmis olan bir kac askerin tutuklanmasini elestiriyordu, cunki alman kizlarinin irzina gecmek cok yayginmis ve bu askerler komutanin tanidigi bazi kizlara tecavuz ettikleri icin tutuklanmislar. Ona gore bu yigitlerin tutuklanmasi haksizlikti. Hani Sovyetler Birliginde tecavuzcu arayacaksan diye soyluyorum bunlari.

    Ginzburg bir pari burokratidir, esi Kazan bolgesi komunist parti liderlerindendir, Shalamov ise bir cok kere tutuklanmis eski bir trockisttir. Anti sovyet yazarlarin cezaevindeki siradan mahkumlardan nefret ettikleri bir sir degil. O yuzden Ginsburg ya da Shalamov gibiler onlari surekli tum anilarinda kotuluyorlar. Cunki bu mahkumlar cezaevindede olsa hayatlarini calisarak kazanan insanlar. Ama burokratlar ise hayatlarini baskalarinin calismasi ile kazanan insanlar. Bakiniz Shalamov Kolyma kampindaki kosullar hakkinda neler soyluyor anilarinda. Burada hafizamdan yazdigim icin sadece ozetini aktariyorum. 1936 ya kadar Kolyma da kosullar iyi idi, haftada bir kac gun calisma ucretler bir kac bin ruble vs ama daha sonra bu durum hizla kotulesti.

    Birkac bin sterlin ucret, anialradan okudugumuz kadari ile Molotov bile emekliliginde 250 ruble aliyor aylik, peki kim alir birkac bin sterlin ucreti? Sadece yoneticiler. Evet gulagda mahkumlar arasinda hala eski teknik ya da burokratik gorevlerini koruyanlar aylik bir kac bin ruble aliyordu ama siradan mahkumlar ( senin deyimin ile subyancilar- bunlarin subyanci olduguna hemen de karar vermissin) daha uzun calisiyor ve ancak 100-200 ruble aliyorlardi. Ama 1936 sonrasi durum degisir, Normal hayatta da ust duzey burokratlarin ucretleri hizla asagi cekilir, normal iscilerin ucretleri biraz daha yukari cekilir. Ayni olay gulag daki ucret skalasinda da degistigi icin, Shalamov durum kotulesti diye bunu diyor. Durum kotulesti dedigi kamplarda artik disarda oldugu gibi bir kac bin ruble aylik alamamasi. Tabii diger mahkumlar ( yani senin deyiminle hirsizlar ama siradan hirsiz degil cocuk tecavuzculeri, Sayin Yilmaz bir kerede sor bakalim bu kisilerin hepsinin cocuk tecavuzcusu oldugunu nerden anlamislar? ) bu durumu destekliyor, O yuzden bu yazarlarin hepsi siradan emekcilere nefret duyuyorlar.

  2. Gün Zileli

    Sovyetlerdeki siyasi olmayan mahkûmları bu kadar zıvanadan çıkartan tamamen Stalinist rejimdir. Onlara, siyasi mahkumlara baskı yapmaları, mallarını çalmaları ve aşağılamaları için kasıtlı olarak yol açılmıştır rejim tarafından. Bu insanlar da, tamamen rejime yaranmak ve ayrıca siyasi mahkûmları ezerek kendilerini ayrıcalıklı hissetmek (buna entelektüel düşmanlığını da ekleyin) için (ve cezalandırılmayıp ödüllendirileceklerini bilerek) siyasi mahkûmlara zulüm yapmışlardır. Gulag ücretleri ile ilgili söylenenler ise insanı isyan ettirecek ölçüde zırvadır. Ve oralarda açlıktan ölen, bir somun ekmek fazla almak için ölen arkadaşlarını yoklamaya çıkarmak zorunda kalan yüz binlerce insana saygısızlıktır.

  3. Gün Zileli

    biliyorum, ölüyü nasıl yoklamaya çıkarmışlar diye soracaktır arkadaşlar. Bunun yöntemi şudur: Mahkûmlar, ölen arkadaşlarını iki taraftan sıkıştırarak canlıymış gibi gösterirler birkaç yoklamada. Kendileri de ölüden farksız olduğundan ölünün ölü olduğu fark edilemez.

  4. Anonim

    can yayınlarından çevrilen Savaşta Bir Yazar (Vasili Grossman Kızıl Ordu’yla 1941 – 1945) kitabını yayına hazırlayan antony beevor hakkında ne düşünüyorsun gün abi? güvenilir bir antistalinist midir?

  5. Gün Zileli

    Bu kitabı Kadıköy’ün hiçbir kitapçısında bulamadım, dolayısıyla okuyamadım. Sözü geçen yazarı bilimiyorum. Öte şyandan, yazarın Her Şey Geçip Gider romanı mutlaka okunmalı. Çok güzel, çok. Sanırım bu roman üzerine bir şeyler yazacağım.

  6. Anonim

    o kitap D&R’da var. gittiğin şubede yoksa bile getirtirler. getirdikleri zaman da telefonla arayıp gel al diye haber verirler. ama sen avm’lerdeki kitapçıya girmezsin sanırım.

    öte yandan taylan kara insanbu’daki yazısında bu kitabı yayına hazırlayan antony beevor’un stalin’i eleştirirken nazi kaynaklı dezenformasyon yaptığını söylüyor.

    http://www.insanbu.com/a_haber.php?nosu=1501

  7. Gün Zileli

    Taylan Kara’nın yazısını okudum. Kitabı edinemediğimden Beevor’un Stalin hakkında nasıl bir çarpıtmada bulunduğunu bilemeyeceğim ama Stalin konusunda abartma yapmaya acaba ihtiyaç var mıdır, yaptıkları ve katliamları o kadar net bir şekilde ortadayken…

  8. Anonim

    Haydi ahmed hop hop hop.saldir.kis kis kis kis.

  9. Ahmet

    Gun

    Bir turlu hanginiz daha yaratici buna karar veremiyorum, Bir yandan Yilmaz SSCB nin mahkumu ya hirsizlarinin bile emperyalist ulke hirsizlarina on bastigini iddia ediyor, adam hepsini tecavuzden icerde extra yatiracak, diger yandan sen hemen atiliyorsun bu mahkumlarin boyle zivanadan cikmasinin sebebinin ( zivana yukarida ifade dildigi gibi hirsiz mahkumlarin vahsi ve cocuklarin irzina gecmesi) stalinist rejim oldugunu iddia ediyorsun. He Stalin teker teker tum hirsizlara Noel mesaji yolluyor eger tecavuz ederlerse cezasinin dusecegini soyluyordu. Hatta cocuk irzina gecerlerse cezalari tamamen siliniyormus.

    “”Gulag ücretleri ile ilgili söylenenler ise insanı isyan ettirecek ölçüde zırvadır”” diyorsun ama bu zirvalari senin cevirip yayimladigin ya da her tarafta reklamini yaptigim kitaplardan aldim. Gun sen kendi cevirdigin ya da reklamini yaptigin kitaplari okumuyor musun? SSCB de mahkumlarin ucretleri konusunu Margaret Buber de soyler, kitabi sen cevirmistin, Shalamov ise senin cenahtan senin cevirmen icin sirada bekleyen yazarlardan birisi. Ama sen kendi yazarlarini begenmiyorsan ben sosyalist yazarlardan da kaynak gosterebilirim. Hatta bati universitelerinde yazilmis arastirma yazilarindan, sec begen diyecegim ama sen simdi Margaret Buber’in soylediklerini bile kabul etmiyorsun.

    Bu arada Beevor’u cok begenecegine eminim, tam senin yazarlardan, emperyalist tarih yaziminin mustesna kalemlerinden, eski Ingiliz Ordu okulunda asker ve tarihci, sscb ve Ikinci Dunya savasi hakkindaki kitaplari ile unlu. Sovyetleri karalama yarisinda palavra atmakta seni on gecer.

    Okudugum bir elestiri yazisinda bahsediyor. Berlinde 2 milyon kadinin kizil ordu askerleri taafindan irzina gecildigini iddia etmis. Tabii “ciddi” bir tarihci olarak kaynakta gostermis, Sander and Johr adli iki yazarin calismasi. Simdi burada siki duralim.

    BU parlak arastirmacilar, Berlin”de bir klinigin kayitlarinda 1 eylul 45 ile 31 Ocak 46 tarihlri arasindaki 4 aylik surede 32 tane cocugun babasinin rus oldugunu gorurler. Bunlarin hepsinin tecavuz sonucu oldugunu dusunurler ( ne de olsa alman kizlari komunistlerden hic hoslanmaz, o yuzden bu cocuklar mutlaka tecavuz sonucu olmustur). Simdi aslinda mesele bunu otesinde: Bu 32 bebek nasil iki milyon tecavuz haline donusuyor. Iste yaraticilik burada. Gun sen bu adami nasil kacirdin da cevirmedin anlamiyorum. Orlando Figes bu adamin kaynaklari yaninda cirak kalir.

    Hatta sen bosver Beevor’u bence dogrudan bu iki kadini cevir.

    Neyse bu dogan bebekler kesin tecevuz sonucudur, hic bir alman kizi sovyet erkeklerini sevemeyecegini gore ( sadece akil hastasi kizlar belki boyle bir sey yapabilir ama onlarida 45 oncesi buyuk oranda oldurdukleri yada gaz odalarinda yaktiklari icin onlar zaten yoklar)

    Dogan bu 32 cocugun 9 unun anneleri bu bebeklerin tecavuz sonucu olduklarini soylerler klinik bu iddialari aynen kayda gecirir ama yazarlar hic bir alman kadinin gonullu ruslarla olamayacagina inandiklarindan hepsinin tecavuz oldugunu iddia ederler. Ve bu durumun Berlin de dogan tum coculra icin gecerli oldugunu varsayarlar. Yani Berlinde o yillarda dogan 23124 bebegin yuzde besinin babasinin rus oldugunu varsayarlar, sonucta 1156 babasi rus olan bebek oldugu sonucuna varirlar. Bu arada bir kabul daha yaparlar, tecavuz sonucu hamile kadinlarin yuzde doksaninin kurtaj yaptirdigini kabul ederler ( ama bunlar sadece kabuller, yaraticilik burada) tecavuz sayisi 11560a cikar.

    Daha sonra tecavuz olaylarinda sadece yuzde yirminin hamile kaldigini varsayarlar. Bu durumda tecavuz edilen kadin sayisi 57800’e cikar. Ayrica ruslarin 14-18 yas arasindaki kizlarla 45 yas ustu kizlara da ayni oranda tecavuz ettiklerini varsayarlar ( ruslar oyle hayvanki 80 yasindaki kadinlarin bile irzina geciyorlar- Nazi fasistler yerine alman fasistler dedigi icin Ehrenburg gibi bir yazarin irkciliktan isine son veren bir ordunun yaptigina bakin hele) eh oldumu simdi tecavuz sayisi 110 000. Bakiniz 9 tane tecavuz iddiasi nasil birden 110.00 oldu. Durun hemen burada birakilir mi?

    Varsaymaya devam edeceksin. Onlarda etmisler. Burada isi Beevar devralmis, tecavuz edilen her on kadindan birisinin intihar ettigini varsaymis. ah bu durumda tecavuz edilenlerin sayisinin 2 milyon oldugunu iddia etmis. Bu intiharlarla rakamin 2 milyona nasil ciktigini bana sormayin, ben de anlamadim ama Beaver boyle iddia ediyor. Tabii bu iddiaya kaynakta Dr Reichsling diye birisi. Unvanina bakipta onun tip doktoru oldugunu sanmayin, adam bir istatistikci ve yukarida yazarlar icin bir istatistiki calisma yapmis, Yani adam kendi tuttuklari ( yani sander ve Johr) bir istatistik uzmani.

    Gun senin elin bu adami cevirir, Ustelik adam Ingiliz ordusunda askermis. Ingiliz askerlerinin hergeleliklerini anlatacak degil ya.

    Bu arada yukaridaki yazi icin http://history.stackexchange.com/questions/5901/what-is-the-basis-of-russian-criticism-of-antony-beevors-work

  10. Gün Zileli

    Kim çevireceğim konusundaki tavsiyelerine teşekkürler ama benim çeviri gündemimde Buharin’in karısı Anna Larina’nın “Unutulmaz” adlı anıları var. Ne dersin? Tecavüzler konusundaki laf kalabalığın ise Alman kadınlarına Stalin’in “eliniz serbest” talimatının ardından tecavüz edildiği gerçeğini değiştiremiyor.

  11. Anonim

    Anna Larina’nin anilarini aslina uygun kaldigi takdirde cevirmen yapacagin iyi islerden birisi olur. Benim en cok kullandigim kaynaklardan birisidir. Isin dogrusu ben Stalin hakkindaki deseformasyonlarin boyutunu Larina’nin kitabini okuyunca anlamistim. Kitapda bol bol stalin sovgusu gecer ama kadinin o doneme iliskin kendisi, Stalin, Bukharin, MK toplantilari, Radek, Bukharin’in onlarla iliskileri, Beria, Yezhov hakkinda soyledikleri o donem hakkinda oldukca aciklayici. Aslinda birinin Kruscevin de anilarini cevirmesi lazim. Belki de cevrilmistir bilmiyorum. Bak sana bir kiyak yapayim, sen cevirisini yap onsozunu ben yazayim:-) Inan bana benim onsozden sonra okuyucu sayisi ikiye katlanir.

  12. Gün Zileli

    benim okyC sayısı diye bir derdim yok ahmet. Onu piyasa ilişkileri içinde olanlara teklif et.

  13. Anonim

    Alman kadınlarına Stalin’in “eliniz serbest” talimatının ardından tecavüz edildiği gerçeği için objektif ve güvenilir kaynaklar gösterebilir misiniz?

  14. Ahmet

    Yok, yok, sen cevir, ben kitabin tanitilmasi icin elimden geleni yapacagim, sen gerci benim kitap yazilarimi pek begenmiyorsun ama, buber neumann’in kitabi hakkinda yazdiklarimdan sonra bana demediginiz kalmamisti. Halbuki ben senin cevirdigin bir kitabin yalancisiydim, ama dedigim gibi yine de sen cevir bir basilsin, elimden geleni yapacagim. Benim tarafi merak etme.

  15. Gün Zileli

    Yalnız alman kadınlarına değil, Nazi toplama kamplarından kurtarılan Rus ve Polonyalı kadınlara da tecavüz etmişlerdir. Bu konuDA ÇOK SAYIDA ÇOK SAYIDA KAYNAK VARDIR. En kolay ulaşılır özet Wikipedia’da bulunmaktadır.
    http://en.wikipedia.org/wiki/Rape_during_the_occupation_of_Germany

    Kitlesel tecavüz Stalin’in “eliniz serbest” talimatıyla başlamış ve yine Stalin’in emriyle sona erdirilmiştir.

  16. Ahmet

    Senin verdigin kaynakta Stalin’in eliniz serbest, alman kadinlarinin irzina gecin dedigi, daha sonra da Stalin’in emredip tecavuzleri sona erdirdigine iliskin bir tane bile kaynak yok. Aksine Stalin’in daha 19 Ocak 1945 tarihinde ( Polonya ve Sovyet ordulari Almanya topraklarina Ocak sonlarinda girmislerdi). Stalin tarafindan imzalanan emirde Kizil Ordu subaylai ve erlerine dusman topraklarina girildigi belirtiliyor ve sivillere karsi herhangi kotu bir davranis yasaklaniyor. Dahasi, orduya kadinlarla herhangi bir iliskiye girilmesi yasaklaniyor.( REmirden cikan anlam rizaya dayali iliski). Dahasi halka Alman Polonyali Cek hangi halk olursa olsun sidder uygulayanlarin ve irza gecenlerin vurulmasi emrediliyor. Yukarida ki kaynak senin verdigin wikipedia makalesi. Peki Stalin’in eliniz serbest diye kizil ordu uyelerini irza yonlendirdigini gosteren tarafsiz objektif kaynak nerede?

  17. Gün Zileli

    Stalin, elbette geri zekâlı olmadığı için”alman kadınlarının ırzına geçebilirsiniz” demiyor. Bu tür şeyler zaten öyle söylenerek olmaz. Şöyle olur: Düşmanı her bakımdan bastırmak için kendinizi kısıtlamayın denir ve insanlar da bu mesajı alıp yapacaklarını yaparlar. Stalin yol vermese, disiplini sağlamak için 400 binin üzerinde Kızıl Ordu askerinin kurşuna dizildiği yerde, mümkün mü ki kızıl ordu askerleri disiplini çiğneyip bu kadar çok tecavüz olayına girişsinler. Arızi olaylar olur ve onlar da cezalandırılır, olur biter. ama öyle olmuyor, kadınlar kitlesel bir tecavüze uğruyor, birçoğu defalarca ve defalarca tecavüze uğruyor. Stalin’in “serbestsiniz” anlamına gelen sözü ne zaman ve nasıl söylediğini birçok kaynaktan okudum ama şu anda bu kaynakları hatırlamıyorum. Hatırladığımda ya da rastladığımda buraya yazarım. Seninle belge yarıştıracak değilim. Gerçek apaçık ortada durmaktadır.

  18. Gün Zileli

    ya onu boş ver de sen çevir bir kitap biz okuyalım. Öyle hazıra konmak yok.

  19. Anonim

    düşmanların ailelerine kitlesel tecavüzü de düşmanı yenmek için bir savaş biçimi olarak düşünüyor stalin. zira savaş sona erdikten sonra bile nazilerin direnişi ve sabotajları devam ediyor. o direnci kırmak ve işgal altındaki toplumda disiplini sağlamak için planlı programlı tecavüzler yapılıyor. yani kızıl ordu askerleri abazanlıktan alman kadınlara tecavüz etmiyorlar, komiserlerinin dünya görüşleri gereği toplu tecavüz edip öldürüyorlar.

  20. Gün Zileli

    aferim onlara. Toplumsal “yarar” uğruna planlı tecavüz.

  21. Ahmet

    Yani elinde belge yok, cunki Stalin’in boyle bir emri yok, Basbakan’in gezi sirasinda ortaya attigi bir cinsel taciz hikayesi vardi, oldukca fntastik, hani deri pantolonlu adamlar basortulu bir kiza cinsel saldiri da bulunmuslar, hatta anli sanli bazi gazeteciler bile olayin videosunu gorduklerini soyleyip desteklemislerdi, Bu cinsel taciz ne kadar gercekse Stalin’in kizil ordu erlerine almanlarin irzina gecin emri de o kadar gercektir, yani yalan propagandadir. Ben bu konuda o kadar arastirmama ragmen bu konuda herhangi gecerli bir belge gosterenine rastlamadim.

    Stalin’in tecavuz edin dedigine bir belge yok, ( senin gosterdigin wikipedia makalesi tam da senin tezlerine kaleme almak icin yazilmis bir makale ve bu konudaki iddialarin hepsini aktariyor ama o da bir belge gosteremiyor, ama Stalin’in Stalin’in tecavuze yeltenenlerin ya da halka siddet uygulayanlarin vurulmasi emri hakkinda konu hakkinda belge yok. Olmasi da mumkun degil cunki bu bir sogu savas palavrasi.

    Fasistler her zaman sol devrimci hareketler ve liderler hakkinda benzer iddialari yayarlar. Mesela APO da ona bakarsan tecavuzcu, hesapta Sam da kendine kadin gerillalardan bir harem kurmus. Bu palavralar ne kadar gercekse, senin iddianda o kadar gercek. O yuzden sen bu konularda delil gosteremezsin.

    1944 yilinda o siralar orduda en fazla okunan ordu gazetesinde bu alman kopeklerini oldurun diye yazdigi icin Ilya Ehrenburg gibi birini gazeteden atan bir ordu sana gore sadece almanlarin degil hatta kamplardan kurtulan polonyali ve rus kadinlarin irzina gecmis oyle mi? Peki bunun objektif olarak destekleyen delilleri nerde?

    Peki gulag da mahkumlarin olu arkadaslarini aralarina alip canli gosterip fazla ekmek aldiklarina iddiana temel olan nedir. Bir olu ayakta nasil iki arkadasin arasinda ayakta tutulabilir? Holywood filmi mi bu? Olu be bu? kokar, duser. Hani atarken bazan de destekli at. Bir zamanlarda milletin oluleri yedigini iddia etmistin.

  22. Ahmet

    Bak 10 numarali anonim isi daha da ilerletmis, neymis cunki ordudaki komiserlerin dunya gorusune gore milletin irzina gececeksin ki onlarda teslim olsun. Sanki irkci tonlar icerdigi icin yazarlarinin isine son veren, tecavuze idam cezasi veren ve tecavuz olaylarinda bunu uygulayan Kizil Ordunun degil de Bosna’yi bir kerhaneye ceviren emperyalist ordularin askeri bunlar. Bu arada artik intihar yokta toplu tecavuz ve sonra da olduruluyorlar. Cunki komserler oyle istiyor. Bu komserler hikayesini Hitler daha 1941 de ortaya atmis, ve komserler emrinde tum yahudilerin bolsevik oldugunu, yani bolseviklerinde yahudi ve o yuzden ordudaki tum komserlerin oldurulmesi gerektigini soylemisti. Hitler’in sosyalistlere olan kini anonimde hala suruyor nasil bir kinse artik.

  23. Ahmet

    yukaridaki 11 numarali yazida bir yazim bir hatasi var. “Stalin’in tecavuze yeltenenlerin ya da halka siddet uygulayanlarin vurulmasi emri hakkinda konu hakkinda belge yok.” yok cumlesin de son kelimeler “vurulmasi emri hakkinda ise belge var ve makale de bu belge verilmis” olacakti. Acele ile yazildigi icin olusan bu hatadan dolayi ozur dilerim.

  24. Gün Zileli

    seni biraz telaşlı gördüm 🙂

  25. Anonim

    ahmet ağam, 10 nümerolu yorumcuya hitlerci diye laf çakmışsın. hitlerle el sıkışıp antlaşma imzalayan ve avrupalı komünistleri nazilere satan ben miyim yoksa senin yüce mareşalin mi? asıl hitlerci kim?

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑