Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Bir Gece Ansızın…

İdeolojik Biçimlenme, Rejimler, Siyasi Tahlil

Şu meşhur, “bir gece ansızın gelebilirim” şarkısının bestesini ve güftesini yapan rahmetli Rüştü Şardağ,  hısmım olurdu. Amcam rahmetli Hüsnü İnal’ın eşi rahmetli Lütfiye İnal yengemin erkek kardeşiydi. 1960’lı yıllarda, Ankara Dedeman otelinde katıldığım bir akraba düğününde, otelin terasından, o güzel yaz gecesinde parlayan Ankara’nın ışıklarına bakarak bir şiir okurken hatırlıyorum onu. Belli ki, duygulu bir insan, bir sanatçıydı. Bazen öyle bir laf edebilir ki insan, ettiği bu laf kalıcı olur ve kendisinden çok daha uzun yıllar yaşadığı gibi kendisiyle âlâkası olmayan amaçlara da hizmet edebilir. Rüştü Şardağ da, sevgiliye özlemini “bir gece ansızın gelebilirim” mısrasıyla ifade ederken, herhalde bu sözün, amacının tamamen dışında, bazen askeri darbeleri ima etmek için, bazen de faşist bir tehdit olarak kullanılacağını aklının köşesinden geçirmemiştir.

Geçenlerde Hocalı katliamını protesto bahanesiyle Taksim’de toplanan faşistler, “bir gece ansızın gelebiliriz” derken, belki Rüştü Şardağ’ın kemiklerini sızlatmışlardır ama bizleri titretemediler. Birincisi, eğer faşist tehditlere pabuç bırakacak olsaydık toplumsal mücadele alanını çoktan terk ederdik. İkincisi, faşizmin hiç de öyle ansızın gelmediğini, tersine, genellikle yavaş yavaş, aşama aşama geldiğini bilecek kadar tarihi deneyim birikimimiz var.

Hatta daha da net söyleyelim ki, faşizm “gelmez”, olur. Yani faşizm uzunca bir süreç içinde oluşur. Bazıları Almanya’da faşizmin başlangıç tarihini, Hitler’in şansölye olduğu 1933 olarak belirlerler ama aslında Almanya’da faşizm çok önceleri başlamıştı ve 1933’de de anında gerçekleşmiş bir şey değildi; Naziler o tarihten sonra da iktidar kalelerini tek tek ele geçirmek, ideolojik hegemonyalarını kurmak için uzunca bir yol katettiler.

Faşizmin nasıl olmakta, nasıl gerçekleşmekte olduğunu görmek için çevremize keskin gözlerle bakmamız gereklidir.

Örneğin terör yapan bir iktidar bolca terörden söz ederek muhalifleri toparlamaya mı girişmiş; daha üç ay önce öldürdüğü köylüler için ağıtlar yakarak, bu teröre karşı mücadele eden insanlara karşı bir devlet terörünü yürürlüğe mi koymuş. Bu, faşizmin önemli bir oluşum safhasına işaret eder.

Örneğin bir iktidar, basını, gazetecileri tutuklama ve işten çıkarma yoluyla susturmaya mı girişmiş. Orada faşizmin oluşmakta olduğundan hiç kuşkumuz olmasın.

Örneğin bir iktidar, popülizm yapıp halkın en muhafazakâr duygularını tahrik mi ediyor, diyelim ki, kadınlar gününü bile kadınların emansipasyonu için yıllardır mücadele eden kadın hareketine bir saldırı vesilesi mi yapıyor, demogojisini şaha mı kaldırıyor,  orada durun. Bilin ki, faşizm dizginsiz demogojisiyle ideolojik hegemonyasını sağlamak için gemi azıya almıştır. Unutmayalım ki, NAZİ’ler 1 Mayıs işçi bayramlarında en ateşli gösterileri örgütler, bu gösterileri, işçilere ve komünistlere saldırının vesilesi olarak kullanırlardı.

Eğer bir iktidarın başı, kitleler içindeki en muhafazakâr duyguları gıdıklamaya başlamışsa, en ucuz demogojilere başvurarak kendini hayran hayran seyrederek ağzının içine bakan kalabalıkların sorgulamaktan uzak akılsızlığına sırtına dayamışsa; eğer iktidarın içişleri bakanı, katıldığı ve konuşma yaptığı mitinglerde ırkçı sloganları görmezden gelip benzeri ırkçı demogojileri körüklemişse ve yine iktidarın başı, halklar arasında ayrım yapıp, “onlar sizin kardeşiniz, bunlar da bizim kardeşimiz” demişse, artık o iktidar ırkçılığı kendine temel almış demektir ve hiç kuşkusuz faşizm adım adım yürürlüğe girmekte, toplumsal ırkçılık siyasal ırkçılıkla birleşip gelecekteki kitlesel kırımın taşları döşeniyor demektir.

Hele hele bir iktidar geçmişteki ırkçı katliamların faillerini kurtarmak için herkesin gözü önünde yasal manevralara girişiyor ve böylece müstakbel katliam fail adaylarını cesaretlendiriyorsa, orada faşizmin hayata geçirilmekte olduğu kesindir.

Faşizmin en önemli özelliklerinden biri, muhafazakârlık alanında kendisiyle rekabet etmesi ihtimali olan grupları da bastırması ve alanı tamamen kendisine açık hale getirmesidir. Bakmayın siz o “çoğulculuk” demogojilerine. O alan hiçbir rakip firmaya açık tutulmayacaktır. Bu yüzden, faşizm tuttuğu yolda ilerlerken, sadece sol ya da devrimci muhaliflerini değil, kendi alanında rekabet edecek muhaliflerini de tasfiye eder.

Bununla da kalmaz. İktidar tekelini yaratabilmek için burjuvazinin tam desteğine muhtaçtır. Bu yüzden, kendine karşı muhalefet eden burjuva kesimlerini ekonomik kısıtlamalarla ve ek olarak da açık siyasi söylemle tehdit ederek korkutur ve sindirir. Eğer bir ülkede muhalif burjuva kesimler iktidarın en salak ve en demogog temsilcilerine şeker tutmaya başlamışsa, anlaşılmalıdır ki, burjuvazi de bir bütün olarak faşizme boyun eğmeye, sınıfsal varlığını korumak için bireysel özerkliğinden vazgeçmeye başlamıştır. Çok tehlikeli bir dönüm noktasıdır bu.

Faşizm bununla da yetinmez. Bütün devlet kurumlarını tekeline almaya girişir. En önemlisi de orduyu. Hitler, mutlak iktidarını ancak Reichwehr üzerinde hakimiyetini kurduktan sonra gerçekleştirebilmiştir. 

Faşizmin en önemli adımlarından biri de parlamentoda çoğunluğu ele geçirip bu kurumu tamamen kitlemesidir. Parlamento böylece tamamen bir onay merciine dönüşür. Kararları Hitler ve dar çevresi alır. Parlamento artık Nazi çoğunluğun el kaldırma panayırıdır. Bundan sonraki aşama parlamentodaki muhalefetin adım adım suçlu ilan edilmesidir. Kimi milletvekilleri zaten hapislerde tutulmakta olan bir ülkede bunu da aşama aşama gerçekleştirmek en azından olmayacak şey değildir.

Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.

“Olmaz” deme yürekliliğini gösteren insanların çoğu kovalanmış ya da hapse atılmışsa olmazların hepsi olmaya başlar.

NAZİ’ler, çevrelerindeki ülkelere saldırabilmek için o ülkelerde önce iç NAZİ güçleri yarattılar. Bazen de Alman azınlıklardı bunlar (Südet Almanları gibi). Bu gruplar o ülkelerde, azınlık olmaktan gelen bazı haklı taleplere bile sahiplerdi. Bu taleplere dayanılarak ülkelerin içinde çatışmalar körüklendi. Hitler de bu azınlıkların hakları uğruna o ülkelere müdahale hakkına sahip olduğunu ileri sürmeye başladı. Bir ülkede iktidar, kendi ülkesinin dışındaki olup bitenlere ilişkin gittikçe daha demogojik beyanlarda bulunuyor ve o ülkelere ilişkin, müdahale anlamına gelecek talepler ileri sürmeye başlıyorsa, orada faşizmin yayılma istidadından söz etmek mümkündür.

Son bir nokta da şu: Hitler iktidara geldiğinde başta İngiliz liberal basını olmak üzere, batılı çevreler, NAZİ’lerin bir barış, demokrasi ve istikrar unsuru rolü oynayabileceğini yazmışlardı.

Tarih tekerrür etmez ama yanılgılar tekerrür eder.

 

Gün Zileli

8 Mart 2012

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

 

 

 

16 Comments

  1. özgür

    Güzel yazı.

  2. özgürlükçü

    yazıda belirtilen bütün kötülükleri yapan devlet-iktidar hegemonyasının faşist baskılarına rağmen onun hegomonyasına alternatif toplumsal muhalefetin ete kemiğe bürünüp kendinde faşizmi alt edebilme alternatifliği görememesi toplumsal muhalefet dinamikleri açısından paradoks değilmidir?ülke siyasi pratiğinde toplumsal muhalefet dinamiklerinin seçim dönemi dışında tek birlikte iş yapma pratiği HDK nın bu paradoksu aşacak seviyede sistem mağdurlarının politik programını aşağıdan yukarıya inşa edip cesurca devlet-iktidar hegemonyasının alternatifi olup geleceğin gerçek halk iktidarını sorunlu iktidar ve hegemonyayı asıl sahibi halka devredecek kural kurum ve işleyişleri gerçekleştirmek için iktidar olacağım diyebilmesinin tam zamanıdır.hiç bir seçimde değişmeyen kaderimizi değiştirip artık bir seçeneğimiz var kendi geleceğimizi kendi ellerimizle kurup kendimizi yönetebileceğimiz gibi hepimizin özgürleşmesi programını birlikte üretip sistem mağdurlarının kimseyi dışarda bırakmayan özgürlükçü demokratik programıyla samimi bir organizasyonun halkın birlikte ürettiği programla halkın karşısına çıktıkta bize olmazmı dedi?sorunun bize dair olduğunu anlamaktan başlayarak başarı siyaseti üretip yukardaki gibi enseyi karartmayan gelecek günleri görmek için geldiğimiz yeri bilmeliyiz

  3. ali

    yazı ve yorum güzel. özgürlükçü sosyal(ist) görüşün olmazsa olmaz olguları…Tarih tekerrür etse de yanılgılar tekerrür etmese.
    faşizme tokat atılsa…

  4. kadir_izmir

    İnsan hayatı anlamaya yorumlamaya çalışırken hayat bilgilerinden birçok insan fikirlerinden paylaşımlarındanda hayata dair kararlarr çıkarıyo İnsanda güzelde oldugu mu güzel yazı güzel fikir güzel notlar kalıyor hayatımıza dair.ARKadaşlar en yakın faşizmi yakın tarihimizde Irak savasında gördük para için benligi yetirmiş insan öldürmeyi develet mekanizması nezdinde bir ulus gördük(Devlet örgütlenmiş en tehlikeli yapıdır) ABD YADA İNGİLTEREDE bu savaşa para için benligini kaybetmiş bir azınlık var yazım yanlış anlaşılmasın geldiginde pişman olan ve gitmemek için insanlar için demiyorum ama kitle büyük ve kendini sorgulamyan ve devlet mekanzması altında emir koutayı kendine dogru kabul eden bi sürü için diyorum Tarihimizede baktıgımızdad 80 devrimde önderimiz denen kişileri bu halk darbe esnasında yerlerini gösterecek kadar KORKAK menfatciler sürüsüydü.İnsanın erdemli ve bu dünyanın virüslerini temizlemesi için bi haykırış benimsemesi lazım.BU benimseme Avrupada ve tüm dünyada sadece 1 mayıslarda şenlik yaparcasına bi kutlamama olmaması laızm Aklıma gelmişken son satırırıı yazayım bilmiyorum içimden cok acı bir durum a sinirlenerek gülmek geldi Tarihide bir ülkeye faistler ilk demiryolunu ülkenin dört bir yerine sererlerdi.Şimdi ise her gökyüzüne baktıgımda uçaklar kalpimi ve canımı yakıyo..

  5. İsyan

    Ağzından akıttıkları salyalarla pankart yazan faşistler ernst röhm ve uzun bıçaklar gecesini unutmasınlar. Çok güvendikleri liderlerinin de bir gece ansızın gelip gelmeyeceği belli olmaz. Malum ustalık döneminde

  6. Ahmet

    Gun Naziler hakkinda soyledigin hemen her sey yanlis, bir ornek

    “NAZİ’ler 1 Mayıs işçi bayramlarında en ateşli gösterileri örgütler, bu gösterileri, işçilere ve komünistlere saldırının vesilesi olarak kullanırlardi”

    Naziler iktidara gelir gelmez 1 mayisi is bayrami olarak ilan ederler ve onun isciler tarafindan isci bayrami olarak kullanimini yasaklarlar.

    Aslinda bu politikada naziler yalniz degildir mesela Turkiye de de kemalist hukumet ayni gunu bahar bayrami ilan eder ama isci bayrami olarak yasaklar. Bu yuzden sanirim 1920lerden sonra 1 Mayis ilk kez 1976 yilinda kutlanabilmisti.

    Amerikan devleti de ayni gunu amerikan bayrami olarak kutlama karari alir. Butun bunlarin amaci 1 mayisin iscilerin mucadele gunu olarak kullanilmasini engellemektir.

    Yazindan sanki naziler 1 mayis isci bayramini kutluyor sonucu cikiyor ki bu yanlis bir bilgi.

  7. Beyazdis

    DP’ den AKP gecen fasist uygulamalar..

    1-DP 14 haziran 1953 yilinda CHP’nin butun malvarligini hazineye geciren bir yasa cikartti.
    AKP bunun hazirligina baslamis gorunuyor.(birkac ay once, CHP ‘li Emine T. Ulker bununla ilgili hazirliklar yapildigina dair duyumlar oldugunu soyledi)
    2-1954 secimleri yaklasirken DP basindan gelen elestirileri durdurmak icin agir cezalar getiren bir yasa cikartti.Gazeteciler kendilerini savunamaz hale geldiler
    AKP ise son uc yildir yaklasik yuz muhalif gazeteciyi hapiste tutarak susturmaya calisiyor.
    3-DP ekonomik sorunlar buyudukce, siyasi olarak tavrini gittikce sertlestirdi.Universiteler uzerinde baskilar artti, yargiclari tasfiyelerle sindirdi, gazetecilere agir para ve hapis cezalari uygulatti.
    4- Karadeniz bolgesine geziye cikan CHP genel sekreteri vatandaslarla tokalasinca, gosteri yuruyusu gerekcesiyle 6 ay ceza aldi.
    AKP kalabalik gordugu her grubu, hatta basbakan gecerken ellerini fazla acan universite ogrencilerini bile coplattirp, hapislere yolluyor
    5-Ic politikada sorunlar buyudukce DP bu durumu komsularla sorun yaratmakla ortbas etmeye calisti.6-7 eylul olaylari, selanikte Ataturk’un evi bombalandi diye olaylar cikarmak , Tan matbaasinin yakilmasi gibi eylemler hep iktidar tarafindan tezgahlandi.
    AKP ayni seyi Kurtler ve Ermeniler uzerinde irkci mitingleri duzenleyip tehditler savurarak yapiyor
    6-1957 secimlerinde oy orani azalan DP, baskinin siddetini iyice artirdi.Ekonomik kriz nedeniyle yapilan devaluasyon, ve plansiz yapilan devlet harcamalari halki perisan etmeye baslayinca dikkatini tamamen dis olaylara cevirdi.
    Ortadogudaki karisikliktan faydalanarak(1958 Irak krizi ve Filistin sorunu-ki ayni sorunlar bugunde devam etmekte)
    bolgenin lideri olmaya yonelik politikalari uygulamaya basladilar..
    AKP ayni seyi Irak, Filistin ve Suriye de var olan politik kargasaliklari kullanarak yapiyor.
    7-DP lideri basbakan Menderes,kendilerine muhalefet edenleri, iktidara karsi darbe yapmaya calismakla sucladi ve onlara daragaclarini hatirlatti..Devlet gorevlilerine baski yapilmaya devam edilirse demokrasiyi askiya almakla tehdit etti..
    AKP demokrasiyi (Secimlerin adi demokrasi oldu artik) coktan askiya aldi.
    8-Ulkeyi cephelere bolmeye basladi(vatan cephesi)
    Akp bunu Kurt, Alevi, Sunni, Ermeni diye halklari bolerek yapiyor
    9-Muhalefetle surekli kavga etmek.Sebep yoksa sebep yaratmak.
    AKP ayni politikayi uygulamaya devam ediyor..
    9-DP fasiszm yolundaki son adimi olan tahkikat komisyonlari kurdurarak her turlu siyasi muhalefeti sona erdirmeye giristi.Ancak buna vakitleri olmadi..
    Sonlarini hepimiz biliyoruz..

    AKP ise “ozel yetkili mahkemeler yoluyla karsindaki tum engelleri yasal kilifina uysun yada uymasin ortadan kaldiriyor..
    Peki onlarin sonu ne olacak??

  8. Gün Zileli

    evet kutluyorlar. sonradan yasaklamış olmaları buna aykırı değil. henüz iktidara gelmedikleri aşamada hem de nasıl kutluyorlar, görmelisin. bence çok biliyorsun ama yanıbaşındaki kitapları okumuyorsun. Valtin’i okusaydın nasıl kutladıklarını görürdün.

  9. Ahmet

    Sanki sen gordun kutladiklarini! sen de ben de kaynaklara bakiyoruz, senin kaynagin bir hikayeci olan Valtin! ne kaynak ama. Gerci diger kaynagin George Orwell’den daha iyidir. George Orwell bir kere bile SSCB ye gitmeden hayvanlar ciftligini yazmisti, sen onu da gercek kabul edip herkese tavsiye ediyorsun.

  10. Gün Zileli

    Senin zekâ düzeyinle Valtin ve Orwell’in böyle yorumlanması normaldir.

  11. Ahmet

    George Orwell’in bir kere bile SSCB ye gitmeden hayvanlar ciftligini yazdigini soylemek bir yorum degildir, bir gercegin tekraridir sadece.

    Madem sozu acildi, George Orwell hakkinda baska gercekleri de yazayim. George Orwell yazar olmadan once Burma’da somurge polisi idi. Gorevinin bir parcasi olarak insanlari idam ediyordu. Hanging adli oykusunde bu idamlardan birisini anlatir. Bu kadar ruhsuz bir anlatim bicimi ancak cellatlarda olur. Ihsan Sabri Caglayangil Seyit Riza;yi asmak icin gonderilmis bir polis mudurudur. Anilarinda onu asmak icin ne kadar acele ettiklerini anlatir. Ama o bile Seyit Riza olume giderken ona hayranlik ve acima duyar ve bunu anlatir. Hanging adli oykude acima dahi yoktur. Sanki eceli ile olen yasli uzak bir akrabanin cenazesini anlatir gibi bir soylem.

    Orwell Ingiliz devleti ve gizli servislerle baglantisini hic bir zaman koparmaz. Olurken bile gizli servislere ihbar listeleri hazirlar. Katalonya’ya selam kitabini yazdiktan sonra, 2. Dunya savasi yillarinda Ingiliz devletinin bir propaganda birimi olan Ministery of Information’a bagli olarak calisir. Hayvanlar Ciftligi adli kitabini orada bir propagandist olarak calisirken yazar. Ikinci Dunya savasinin basinda karisi Eileen sansur kurumunda calismaktadir

    Yani George Orwell buyuk biradere bagli calisan propagandacilardan birisidir. Ikinci Dunya savasinda BBC ye bagli olarak ( Ministery of Information) gerceklestirdigi ve hintlilere yonelik olan Voice adli programi kimse dinlemedigi icin yayindan kaldirilir. Dinlenmemesinin sebebi muptezel bir propaganda kitabi olmasidir.

    George Orwell Big Birader calisanlarindan birisidir ve 1984 u yazarken SSCB de olanlari degil tam aksine kendi calistigi Minister of Information bakanligini temel almistir. Ingiltere nin Ministry of Information bakanligi 1984 deki Gercek bakanligidir. O yuzden George Orwell’in tum yazilari bir propaganda ve desinformasyon calismasidir.

    George Orwell yetenekli bir yazardir ama bu yetenegini emperyalizmin propaganda calismalarinin hizmetine vermistir. Bu yuzden SSCB yikilana kadar Orwell’in kitaplari pek okunmaz. ABD ve Ingiltere tarafindan her yil onbinlerce kitabinin alinip her tarafa bedava dagitilmasina ragmen boyledir bu. Orwell Turkceye 1950 li yillarin basinda bir amrikanci yazar olan Halide Edip tarafindan cevrilmisti ama 1980 lere kadar Orwell Turkiye de de pek bilinmezdi. Cunku herkes George Orwell’in bir propagandaci oldugunu bilirdi. . Ancak 1980lerden sonra George Orwell ve kitaplari unlenmistir.

    Emperyalizmin desenformasyon calismalarinin, yalani gercek diye kabul ettirme calismalarinin basarisini iki ornekte gorebilirsiniz. Birincisi Schindlers List filmidir ikincisi de George Orwell ve kitaplaridir.

    Nazi konesntrasyon kamplari aslinda hem calisma hem de olum kamplaridir. Her kampin yaninda Alman emperyalizmin sirketlerinden birisi faaliyet gosteriyordu. Mesela Autswichin yanindaki fabrika Siemens’e aitti ve autswichteki koleler orada calisiyordu. . Bu fabrikalarda calisamayacak durumda olanlar ile hastaliktan olenler vb gaz odalarinda yakiliyordu. Schindlers List filmi tum bu firmalari aklayan bir filmdir. Solda bu filmi hic elestirisiz begenmeyen cok az kimse vardir. Kapitalizmin en buyuk suclarindan birinin sorumlulugu bir kac naziye yikilip Schindlerin kisiliginde kapitalizm kutsanmistir.

    Ikinci ornek de bir polis, bir desenformasyoncu, propagandist ve gizli servis elemani olarak George Orwell’dir

  12. ökkeş

    Boşuna kendini yorma, Gün, George Orwellde kendini görüyor… Bence yakışıyorda…

  13. Devlet Bahçeli ile Devlet Zileli ayni fikirde

    “NAZİ HÜKÜMETİNE BİLE TAŞ ÇIKARTTILAR”

    Bahçeli : AKP iktidari Naziler gibi
    İktidar partisi Milli Eğitim Komisyonu’nda terör estirdi. AKP Alman Nazi hükümetine bile taş çıkarmıştır. Teklif demokratik müzakereden sonra zerre kadar nasibini almadı.

    Yasa teklifinin mutlaka geri çekilmesi gerekmektedir. Anayasa konusundaki uzlaşma arayışı son gelişmelerle çelişiyor.

    “SORUMLU BAŞBAKAN OLUR”

    Bundan sonra herhangi bir vekilin kılına zarar gelirse, bunun suçlusu Başbakan’dır. Kanun teklifinin içeriğinde neyin olup olmadığını, görüşmesinde birle anormallikler görünmektedir.

    AKP demokratik değerleri buharlaştırmaktadır. AKP demokrasiyi maskaraya çevirmiştir.

  14. "Bahçeli : AKP iktidari Naziler gibi"

    Önce kendisine baksın. Bahçeli’nin kendisi Naziler gibi. Dersim Katliamı’nı açıkça meşrulaştıran, katliamdan dolayı özür dileyen AKP’yi bu nedenle suçlayan biri böyle konuşamaz. AKP’ye Nazi demek saçmalıktır.

  15. Selam

    1984’ü yeni okumaya başladım bitirdiğimde geç olmazsa yorumlarımı yazarım 🙂

  16. Anonim

    yanlış anımsamıyorsam şarkının güftesi ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN’a aitti

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑