Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Yüzeydeki İzlenimler ve Diplerde Olup Bitenler!

Gün Zileli, İktidar Bloku, Rejimler, Şiddet, Siyasi Tahlil


Tayyip Erdoğan, 7 Haziran 2015 seçimlerindeki yenilgiden sonra terör stratejisini uygulamadan önce, karşı cepheden Deniz Baykal’la bağ kurup onun vasıtasıyla Meclis’i kilitlemiş, böylece yeni bir seçime gitmenin ilk adımını atmıştı. Bundan sonra, bildiğimiz gibi, PKK’nin de içinde yer aldığı terör ve provokasyon eylemlerine girişerek, 1 Kasım 2015 seçimlerinin yolunu açmış, terör yoluyla ürküttüğü, MHP’ye kaymış orta Anadolu’daki muhafazakâr oyları ve HDP’ye kaymış, Kürt bölgelerindeki muhafazakâr Kürt oylarını yeniden AKP’ye çekerek mecliste çoğunluğu sağlayabilmişti.

31 Mart Belediye seçimlerinde Ankara, İstanbul vb. gibi büyük kentleri kaybederek ağır bir yenilgi alan Tayyip Erdoğan’ın, bugün de durumu yeniden lehine çevirmek için bazı planlar, oldukça tehlikeli planlar içinde olduğuna kuşku yok. Sanırım, Çukurca’da dört askerin öldürülmesiyle ve ardından Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na linç saldırısıyla bu süreç başlamış bulunuyor.  

Bu oldukça açık duruma rağmen, Tayyip Erdoğan’ın ağzından birkaç gün önce ortaya atılan “Türkiye ittifakı” ve “kızgın demirin soğutulması” laflarına dayanılarak ve Bahçeli’nin buna karşı çıkması dikkate alınarak, hem Cumhur ittifakı’nda bir çatlak meydana geldiği hem de Tayyip Erdoğan’ın mecburen görece ılımlı bir yöneliş içine girdiği umut edilmektedir.

Kanaatimce bu tür görüşler oldukça hatalı, hatta yanıltıcıdır. Şu nedenle ki;

Birincisi, her ne kadar her ittifak aynı zamanda bir iç çelişmeyi, hatta çatışmayı barındırsa da, bugün AKP ile MHP arasında yarılmaya varacak bir çatışma beklemek hayaldir.

İkincisi, baskı rejimleri, geri adım atmamaya dayanır. Belki baskıyı artırdıkça da yıkılacaktır sonunda ama baskıyı gevşetmek, her baskı rejiminin yıkılışının başlangıcıdır. Bu yüzden Tayyip Erdoğan rejiminin yumuşamasını beklemek de hayaldir.

Üçüncüsü, bugün Tayyip Erdoğan’la Devlet Bahçeli arasında göze çarpan farklılıklar “iyi polis”-“kötü polis” oyununun bir yansıması olarak görülmelidir. “Kötü polis”, mantığı zorlayan sert çıkışlarıyla “iyi polis”e serbest hareket alanı yaratmakta; “iyi polis” de “demiri soğutma” beyanlarıyla “kötü polis”e ya da “polislere” karanlık köşelerde “demiri kızdırma”ları için bir sis perdesi oluşturmaktadır.

Evet, ne yazık ki şu anda muhalefet saflarında kargaşalık ve yılgınlık yaratmak amacıyla “demir kızdırılmakta”, gizli istihbarat örgütleri yeni provokatif eylemler planlamakta, Yeni Osmanlılar vb gibi “karayüz” çeteleri bıçaklarını bilemektedir.

Yüzeydeki suyun derinliklerine bakıldığında çok tehlikeli oyun ve provokasyonların hazırlanmakta olduğunu görmek mümkün olacaktır. Bu yüzden çok tetikte, çok uyanık olmak zorundayız.

Gün Zileli

23 Nisan 2019

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

15 Comments

  1. Denizli

    Haklısınız. Tabi bu arada CHP’nin ipiyle kuyuya inilmeyeceği gerçeğini de diri tutmak gerek. Meclisi kilitlemeden önceki siyasi hayatı boyunca da “cehenneme giden yolları döşemekten sorumlu devlet bakanı” gibi çalışan Baykal’ı tekrar vekil yapan bir CHP var karşımızda.

  2. MS

    Kendi cümlelerimi okuyorum sandım. Tamamen katılıyorum.

  3. Alpay

    Hocam, harika analiz.

  4. Özgürlükçü

    Katılıyorum büyük provakasyonlar olabilir.Seçim öncesi tutuklanıp Kandıra F1 de yattım tarihinde kandıradan kaçan olamadı sadece kapıdan çıkılabilir.İŞİD li biri kaçmış dediler.Ağır hükümlüleri provakasyonlarda kullanabilirler çok dikkatli olmak lazım.Sitedede troller olduğunu sanıyorum yorumlara dikkat etmek lazım.

  5. Anonim

    Şiddetin arka planı

    Emre Kongar
    26 Nisan 2019
    Cumhuriyet

    Kemal Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde yapılan Çubuk saldırısı, politikacılar tarafından hazırlanmış olan bir ortamın örgütlü ve toplu bir saldırı biçiminde dışa vurulmuş olmasının çok ötesinde, başka büyük tehlikelere işaret etmektedir:
    1) Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı’na yapılan örgütlü ve toplu saldırı, sadece bir şiddet eylemi olmasından dolayı bile zaten son derece vahim bir olaydır.
    2) İktidarın iç ve dış politika yanlışlarıyla süren ve zaman zaman da tırmanma eğilimi gösteren terör eylemlerinden dolayı, hiçbir sorumluğu olmamasına rağmen CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na, sanki onlar sorumlu imiş gibi bir saldırı yapılması, siyasal ve toplumsal gerçeklere uygun olmadığı, bu gerçekleri saptırdığı için, olayı daha vahim hale getirmektedir.
    3) Bu saldırının derhal ve etkin bir biçimde güvenlik güçleri tarafından önlenememiş ve Kılıçdaroğlu’nun hayati tehlikesinin uzun süre devam etmiş olması da çok vahimdir.
    4) Ama ondan daha vahim olanı, en üst düzeydeki politikacıların ve yöneticilerin bu saldırıyı kınamak yerine, eylem ve söylemleriyle onu tasvip eder görüntü sergilemiş olmalarıdır.
    5) Bütün bunlardan daha da vahim olan, Hukuk Devleti’ni de tehlikeye atan husus ise, yargının saldırganlara karşı olağanüstü bir hoşgörü ile davranması ve örgütlü olarak cana kasteden bu sanıkların hepsini serbest bırakmasıdır. (Böyle bir olaya bir de Habur’da kurulan çadır mahkemelerinde yargılanan PKK’lılar için tanık olmuştuk.)
    6) Bu beş vahim göstergenin arkasında yatan çok önemli siyasal aymazlık ise ülkemizin tüm siyasal ve hukuksal sistemini tehdit eden, üstelik terörle mücadeleyi olanaksız hale getiren, Demokrasinin ve Hukuk Devleti’nin de altını oyan bir başka yanlıştır:
    O yanlış da, PKK gibi terörist örgütlerle, HDP gibi Meşru Demokratik Siyasal Partiler arasında ayrım yapmamak, barışçı, demokratik girişimleri dahi suçlayarak insanlara ve meşru örgütlere sırf etnik kökenlerinden dolayı terörist muamelesi yapmaktır.

    ***

    Bütün insanlık tarihi göstermiştir ki, terör örgütleri, haksız ve hukuksuz uygulama yapan, baskıcı zalim yönetimlerin altında palazlanır ve güçlenirler.
    En çok istedikleri ise iktidarların da onlarla aynı şiddet yöntemlerini kullanması, baskıyı ve zulmü arttırmasıdır.
    Unutmayalım, dinci/ mezhepçi ve ırkçı/aşırı milliyetçi siyasetler, ister iktidarlar, ister muhalefette olanlar tarafından kullanılsınlar Demokrasiye zarar verirler; şiddete başvurdukları zaman ise doğrudan Faşizmin kucağına düşerler.
    O nedenle her zamandan daha kararlı olarak:
    KAHROLSUN ŞİDDET…
    KAHROLSUN FAŞİZM…
    DİREN HUKUK DEVLETİ…
    DİREN DEMOKRASİ!

  6. ahmet aslan , heybeliada

    diktatörlükten çıkış, diktatörün sonu için insanların mızrak şeklindeki o demirin yarısını kızdırıp, soğuk yarısını diktatörün kıçına sokması gerekir şairin dediği gibi, bari şu trampetler çalmasa insan gürültüye gitmese

  7. ahmet aslan , heybeliada

    diktatörlükten çıkış, diktatörün sonu için insanların mızrak şeklindeki o demirin yarısını kızdırıp, soğuk yarısını diktatörün kıçına sokması gerekir şairin dediği gibi, bari şu trampetler çalmasa insan gürültüye gitmese.sevgiler

  8. 6 Anonim & Tükenmez Ninniler

    ʻʻBütün insanlık tarihi göstermiştir ki, TERÖR ÖRGÜTLERİ, haksız ve hukuksuz uygulama yapan, baskıcı zalim yönetimlerin altında palazlanır ve güçlenirlerˮ
    Şu an dünya medyası enayi avı ve kafeslemede reklamı en çok yapılan medya metalarının başında gelenlerin başında TERÖR cikleti gelir.
    İnsaf be, ne zaman isyan etme, baş kaldırma, kafesleri kırıp kurtulma hareketleri TERÖR ÖRGÜTLERİ oldu?
    Bu gazeteci tarih bilmez, devlet ile devleti ele geçirme amacıyla örgütlenip başarılı olan veya olmak isteyenler arası kavgalarla; bıçak kemiğe dayandığında, devlet gücünü ele geçirmek değil, devlet gücünü sırtlarından silkmeyi amaç edinen ve asla başarılı olamayan mağdurların ayaklanmaları arasındaki farkı bilmez. Ama yazmasını ve medyada doğup büyüdüğünden ʻterör örgütleriʼ lafının dikkat çektiğini bilir. Yanılmıyorsam, Cumhuriyet, orta şekerli, orta sınıflı makul ve ağır başlı ve ciddi solcuların gazetesi. Yazının sonundaki genellikle heyecandan coşanların tipik anti-şiddet, anti-faşizm, anti-anti-hukuk devleti, anti-anti-demokrasi basmakalıp lafları pek yakışmamış.
    Bari ben de bu pazarlama taktiğinden yararlanayım. Şu an en korkunç TERÖR, tarihdışında, salt televizyon+Internet, salt medya, salt içinde bulunduğu anı yaşamanın dünyaya egemenliği. Bir yandan dezinformasyon (ʻʻdisinformationˮ) bir yandan, ağız sulandıran İLERİYE dönük girişimlerin başarı reklamları diğer yandan, beyinleri nanoteknolojiden daha etkili temizlemekte.
    İnsaf be, insan hiç değilse, Bütün İnsanlık Tarihinde ʻʻYüzeydeki Hukuk Devleti, Yüzeydeki Demokrasi İzlenimler ve Diplerde Üzerine Oturduğumuz Kazıklar Olmayan!ˮ bir örnek verirdi. Belki de bilerek bir örnek vermedi; bulursa dalkavukluğu ortaya çıkacak, bulamazsa dalkavuklar, romantik veya ütopists olduğu için saldıracaklar. En iyisi ekmek paranı tehlikeye sokmamak.
    Bence yok ve olamaz da: özgür insanlar arasında ne direnme, ne devlet, ne Cumhuriyet gibi araya giren, ne de hayattan zevk alacağına işi gücü kimin ne yaptığını kendine dert edinen sapıklar olur.
    Geçici de olsa, güç putuna tapan ve kuyruğuna takılanları baş belası eden Marks bile ʻDİDİŞME SONU, TARİH SONUDURʼ dedi.
    Bence bu cici bici tarih silici Newspeak isimli Emre Kongar, makalesini yazmadan önce en az bir tarihsel veya kültürel araştırma bile yapmamış.

    Başta bir Can Yücelʼden bir şiir:
    Davaci zengin, davalı yoksulsa
    Zenginden yana işler yasa
    Davacı yoksul, davalı zenginse
    Davalıda kalır yine nizâlı arsa
    Davacı da davalı da zenginse davada
    Özur diler çekilir aradan kadı.
    Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
    Sade o zaman işte yerini bulur hak.
    Can Yücel
    Büyük tarihçi Braudelʼin dediği ve sayısız defa kanıtlan özgürlük sevenlerin hukuklu mukuklu devletlerden kaçıp dağlara sığınmalarını şahane dile getiren:
    “Ferman (hukuk) padişahın (devletin) dağlar bizimdir!”
    Eşsiz filimler yapan Milos Formanʼın filme çevirdiği, hukuk devletlerin hukuk devleti ABDʼli E. L. Doctorowʼun romanı Ragtimeʼde haksızlığa uğrayan bir siyah beyaz ama Emre Kongar ve ʻ6 anonimʼ gibi beyni temiz olmayan avukatına hukuka güvenci olduğunu, ve haklı olduğunun galebe çalacağını söyler. Avukat da ʻʻbir siyah olarak hukuka güvenin olması senin sonsuz saf olduğunu gösterirʼʼ der.
    Tarih ve felsefe bilgisi Emre Kongarʼdan ışık yılı ilerde Marksist Walter Benjamin, “There is no document of civilization that is not at the same time a document of barbarism.” der.

  9. 9, Devlet Terörü, Örgüt Terörü

    Demek ki, bırakalım öldürülmeyi HAKETMİŞ (!) eli silahlı devlet adam ve kadınlarını ve dahası eli silahsız yani sivil adam, kadın ve hatta çocukları bir yana, örgüt içindeki silahlı adam, kadın ve hatta silah altına alınan çocukları ÖRGÜT İÇİ İNFAZLARla öldürenler TERÖRİST değilmiş!

    Fesübhanallah!

    La ilahe illallah!

    La TERÖR illa DEVLET TERÖRÜ!

    La PKK-IŞİD-HAMAS illa MİT-CIA-MOSSAD!

    La BİREYSEL TERÖR! La SİYASAL OLMAYAN ADİ SUÇLAR!

    Tabii yerseniz!

    (Peki acaba siz yer misiniz bunları Sn. Zileli?)

  10. İ. Mansız

    Şeytan, Allah, Müminler:

    Devlet/Medeniyet/Kapitalizm = Şeytan

    Anti-Devletçilik/Medeniyetçilik/Kapitalizm = Allah

    Anti-Devletçiler/Medeniyetçiler/Kapitalistler = Müminler

    İman Türleri Ve Objektiflik:

    Falanca’nın (örn; Necip’in) her şeyi yanlıştır = Anti-Falancacılık (örn; Anti-Necipçilik)

    Falanca’nın (örn; Necip’in) her şeyi doğrudur = Falancacılık (örn; Necipçilik)

    Falanca’nın (örn; Necip’in) doğru tarafları (örn; “Kapitalizm” olgusunun bir “ideoloji” olmadığını söylemesi) ve yanlış tarafları (örn; AKP/RTE/Anadolu Oligarşisi’ne yandaş/taraf olması) vardır = Objektiflik

  11. Sisi diktatörlüğü ve terörist kardeşleri

    ABD’nin Müslüman Kardeşler’i terör örgütleri listesine alacak olmasına – tabii vazgeçmezlerse – ne dersiniz sayın Zileli?

    ABD politikalarına hizmet ettiği için karşı mı çıkmalı, yoksa onların iktidarını da gördük, Sisi’den farkları yok, bırakalım yesinler birbirlerini mi demeli?

    Aynı şekilde, İran Devrim Muhafızları’nı – daha doğrusu “Karşıdevrim Muhafızları”! – terör örgütleri listesine almasına da karşı çıkacak değiliz herhalde, değil mi?

  12. Sayın ʻ6 Anonim & Emre Kongarʼ Özür Dilerim

    Bu iki kişi ve dürüstlüğü ile tanınan Cumhuriyet gazetesine ʻʻ9 6 Anonim & Tükenmez Ninnilerˮ başlıklı yazımla saldırmıştım. Hatamı aşağıdaki 1 Mayıs 2019ʼda yayınlanan ʻʻ White House to designate Muslim Brotherhood TERRORIST ORGANISATIONˮ haberini görünce anladım. ʻ6 Anonimʼ & ʻ Emre Kongarʼ & dürüst Cumhuriyet gazetesi haklıymış!
    Çok daha haklı olduklarını görmek isterseniz ʻʻDİREN HUKUK DEVLETİ… ve DİREN DEMOKRASİʼʼ haykırmalarında kendilerine örnek olan sarışınlar HUKUK DEVLETİ ve DEMOKRASİ ülkelerde, diğer bir adıyla ʻYüzeyde Olanlar ve Diplerde Dönen Dolaplarʼ ülkelerde, günümüzde Trump maymunluğu yapan ʻEurope and nationalismʼ konusuna bir göz atın.
    Bir de ʻo ülkeler gibi olalım ama alternatif olalımʼ inancı ile daima daha yeni ve daha iyi alternatifler bulan ve nihayet şimdilik seçim ve oy verme anarşistliği molası veren ʻYüzeydeki İzlenimler ve Diplerde Olup Bitenler!ʼ yazarına çok basit bir soru sorun.
    ʻʻHukuki, demokratik, seçim ve oyla çobanlığı yapılan sarışın ülkeler veya sarışın alternatif klonları arasında, hatta son 5-7 bin yıllık siyasi toplumlar tarihinde lak lakını ettiğin bir devletli toplum oldu mu?ˮ
    1 Mayıs vesilesiyle başıma gelen ʻYüzeyde Olanlar ve Diplerde Dönen Dolaplarʼ anekdotunu anlatayım.
    Avrupa’da ilk defa solcu devrimci, özgürlük ve demokrasi seven ve Türkiyeʼdeki hücre şeflerinde aldığı emirlerle Avrupa’daki karşı devrimcileri öldüren kovboylara rastladım. O zaman da şimdiki gibi asıl dünyadan habersiz salaktım. 1 Mayıs şenliklerine katılacaklarını duyunca güzel bir uyarı olur diye aramızda para toplayıp bazı tatlı ve tuzlu yiyecekler hazırlamak ve bedavaya dağıtmayı teklif ettim. Meğersem bu hakiki solcu devrimciler dernekleri adına döner kebap tezgahları kurup kazandıkları parayı asıl devrim amacına ulaşmada kullanacaklarmış. Abartmıyorum, bence bu pezevenklerin satacakları kimyasal madde dolu helal döner kebapları ancak dillerinden düşürmedikleri ʻalçak kapitalistlerʼ satar. Daha sonra bu pezevenklerin açtıkları bayilerde düşmanımın çocuklarına satmayacağım sağlığa sonsuz zararlı şekerlemeleri çocuklara satarak burada ev ve Türkiyeʼde ev ve arsalar alarak Marksist ve anarşistlerin Allahʼı EMEKʼİN gerçek ve materyalist bir Allah olduğunu görmelerine şahit oldum.
    Ne var ki gerçek & hakiki & Marksist & anarşist solcu devrimciler hâlâ utanmadan aynı bakire marksistlik ve bakire anarşistliği yeni ambalajlarla pazarlamaya devam ediyorlar. Her gün kaçınılması ve ödün vermeden yaşanması üssel hızla artan, direnmek için insanüstü bir güç gerektiren, en basit bir örnekle suyu bile parasız içemeyen dünyada insanın çaresizliğini19. yüzyıl küf kokan dille banalleştiriyorlar. Hiç utanmadan suçu kara keçi alçak kapitalistlerde buluyorlar, kendileri melek. Bu sitedeki okuduklarım ve bana karşı tepkiler bu yargımı fazlasıyla kanıtlar.
    Tabii düştüğüm asıl gaflet başka. Son 7 bin yıldır insanları aydınlatmak isteyen, gerek laik-materyalist-zamani-tarihdışı, gerek dinci-ruhani-zamandışı-tarih dışı olsun, bütün yol gösterici önder düşünürler HER ŞEYİ TEKE indirip dünyayı benim gibi salaklara basit ve anlaşılır etmeye çalıştılar. Bir yanda atomla zirveye ulaşan, diğer yanda Allah ile zirveye ulaşan çok ünlü İKİ = BİR diyalektiği. Sanırım bütün Türk okuryazar aydınlar HER ŞEY teorisini duymuşlardır. Sanırım, Türk okuryazar aydınlar, aydınlar aydını ve bu sitede clonları olan Demir Büyükaydınʼın HER ŞEY MARKSİZMDİR teorisini duymuşlardır. Sanırım…, sanırım…, ad infinitum.
    Bilim-teknoloji-bilim adamı/karısı teknisyen süt ineklerine şükür son 7 bin yıl kazananlar tarihinde de elektronik- nanoteknolojisi mikrop-çok ile bakınca benzeri bir örgü, adı değişen ama hep TEK olan HER ŞEY kurgusunu görmek mümkün.
    Kral/imparator, allah, din, bilgi, bilim, eğitim, okul, yazı, para, banka, kapital ve alternatif kapital dinleri marksizm & anarşizm, rasyonalizm, ampirisizm, ilerleme, evrim-Darwin ve maymunu devrim-Marks falan filan. HER ŞEY = TEK 1001 gece masalları.
    Daha çok kısa bir zaman önce ʻDr. Strangeloveʼ filminde günümüze egemen olan ve erkek/karıların seks sorununu komünist komplosunda bulan bir manyağın dünyanın sonunu getirme teşebbüsünü bilmeyen Türk okuryazar aydın azdır. Aradan zaman geçti, öcüler değişti. Sakin yüzeyde büyük dalgalar yaratan en son öcü derin diplerdeki HER ŞEY TERÖR oldu.
    Ben salak ve sıradan olduğumdan bence her türlü öcüyü gölgede bırakacak asıl terör ne diplerde, ne derinlerde, bilakis satıhta. Örnekler sonsuz: herkes ʻBEN TEKİMʼ diye haykırır ve herkes ışık hızından daha çabuk ʻ6 Anonim & Emre Kongarʼ gibi son MODAYA katılıp herkes gibi olup HERKES AYNI ŞEY teorisini kanıtlar. Bu ve benzerleri modalara katılma çılgınlıkları çaresizliğin bariz emareleri. Zaten Batıʼnın dünyayı HİÇLİKʼE götürdüğü çoktan ilan edildi, ben yeni bir şey söylemiyorum. Komplo momplo yok. Her şey apaçık.
    Ama benim de, özellikle bu siteden öğrendiğim, HER ŞEY teorim var. Bir örnekle canlandırayım.
    Pencereden baktığımda veya yolda gördüğümde veya örneğin şimdi okuduğum 1001 gece masallarında veya yüz binlerce okuduğum kitaplarda daima aklımdan geçen bir bir laf: ʻAllahʼa inanmıyor musun? Kadının güzelliğine bak! diyen Müslüman din doktoru.
    Sitedeki, yine tarihe elektronik- nanoteknolojisi mikrop-çokla bakınca, hiç görülmemiş bir dincilik sergileyen bu site gayri dincilerinden özür dilerim. Dinci Erdoğan öcüyü andıran, kahrolası bir dincinin lafını aktardığım için çok özür dilerim.
    Daha önceki bütün mitlerde tanrı muğlak ve kaygan bir mahluktu. Hele ahlak dinlerinde hiç sormayın. Durmadan saklambaç oynar, nerede yaşadığı, ne düşündüğü, ne istediği bilinmez. İyileri cezalandırır, kötülere mükafat dağıtır, kafadan çatlak, falan filan, falan filan. Koca kelleler, tarih boyunca kellelerini çatlattılar ama ne varlığın nı ispat edebildier ne de sırrına vakıf olabildiler.
    Bir de gayri dincilerin Allahʼına bakın: Kapital. Bu bizlere bolluk, mutluluk, okul, diploma, iyi maaş, bankada para, doğanın varlığı ve sırrını merak edip yan etkilerle bolluk getiren endüstri-devlet-banka uşağı orta sınıf bilim adam-karıları… Bu gözle görülür, temiz beyinle anlaşılır, genç ve dinamik köpeklerin seve seve arkasından koşturduğu bir ALLAH. Bu sitedeki eski genç, şimdi moruklar bu gençlere daha hızlı koşmalarında son zamanlarda daha da ileri daha da iyi reklamıyla piyasa sürülen ʻcognitive-mindlessnessʼ terapisi yaparlar. İsmi üstünde değil mi?
    Ama olsun, bir yanda ʻ6 Anonim & Emre Kongarʼ, Demir Büyükaydın ve kes-yapıştırcısı, Marksist Tutum, Marxist Argüman, Hortlak, Sungur Savuran; diğer yanda Necip ve Nişanyan yobazların çoğunluk teşkil ettiği bir hoşgörü anarşist yalnızlar kalabalığı sitesindeyim.
    Gördüğüm sonsuz güzeller kadınlar; güzellik karşısında akıllarını kaybeden erkek tarihinde kadınları hor gören, kendi anne ve kız kardeşlerine bile ihanet eden, kadınları ezen erkekler; dünyanın en rasyonel, laik/dinci, materyalist/ruhani, sağcı/solcu yobaz sapıkların bal gibi yuttuğu TEK ve SALT TEK güzel kadın Ms UNIVERS = TEK KADIN =TEK GÜZEL = HER ŞEY benim için sağcı ve solcuların ne kadar sapık olduklarına şahane bir misal.
    Milyonlarca diğer misallar gibi, bir gecede TEK güzel kadın milyarder olur, diğerleri hava alır. Dünyanın en büyük endüstrilerden birinin güzellik endüstrisi olması, bilhassa Batı hukuki ve demokratik ülkelerde güzel olmayan ve her gün yeni bir elbise giymeyen kadınların iş yerinde uyarılmaları ve benzeri çılgınlıklar. Tabii salt Batı değil. Bakın mesela Habiba Nowroseʼun fotograflarıyla anlattığı 8 Nisan 2019ʼdaki ʻʻThe pressure to be beautiful in Bangladeshˮ yazısına.
    Devrim tellallığı yapanlar kazananlar tarihini kurcalayıp dururlar ama ilk medeniyetle doğan, açık gözle de kapalı gözle de apaçık görünen, dünyaya gerçekten egemen olan ve yön veren güç kral/imparator/başkan dünya görüşünden kurtulamazlar. Hepsi aynı güce sahip olmak ister ama alternatif sahip olmak ister.

  13. ʻʻ10 Devlet Terörü, Örgüt Terörüˮ ve ʻʻ11 İ. Mansızˮa Teşekkür

    ʻ6 Anonim & Tükenmez Ninnilerʼ yorumunu ben yazdım.
    İnsan, ister istemez, eleştirisindeki ana mesajın anlaşılıp anlaşılmaması kuşkusuna düşüyor. Farkında bile olmadan, modern insanlarda çok sık rastlanan bir tepkiyle, kuşkumu beklenmedik bir şekilde bertaraf ettiniz. Anlamamışsınız ama TERÖR emziğini emmeye devam etmekle ana mesajımı varlığınızla canlandırmışsınız. Teşekkür ederim.
    Bir zamanlar ʻanladım, o halde varımʼ emziği yerine şimdi, kerizler ʻanlamadım, o halde biz kerizleri pompalayan devletler varʼ emziği emizorlar.
    Her ağzına sokulan emziği zevkle emen kerizlerin ışık hızından daha hızlı artışını gören bir filozof “Chinese room” deneyi ile sizleri ünlü bile etti.
    Her neyse, mesajımı canlandırdığınız ben sevindirdi ama bakteriler gibi üssel çoğalmanız çok korkutucu.

  14. Anonim

    Tarih ve Sınıf Bilinci

    Özdemir İnce
    7 Mayıs 2019

    György Lukács’ın Tarih ve Sınıf Bilinci’ni (*) 1998’de okumuştum. Ne yazık ki tamamen unutmuşum. Sayfalarda notlarım olmasa okumadığıma inanacağım. Üçüncü baskısını (2014) tekrar okuyorum. Neden tekrar okuyorum?
    ***
    Gençliğimde, Georges Politzer’in kitaplarını (**) okurken, sömürülen sınıfın kendi bilincine ve sınıf bilincine eriştiği zaman iktidarı değiştirme gücüne sahip olacağına inanırdım. İnanırdık. Tıpkı bir elektrik düğmesine basılmış gibi. Sanki bir döviz bürosuna gidiyorsun, heybeni boşaltıyorsun, sana verdiğin malzemeye eşdeğerde sınıf bilinci veriyorlar. Hayat kazın ayağının böyle olmadığını gösterdi ve kanıtladı.
    ***
    Ülker anlattı. Bir televizyon için sokak röportajı yapıyorlar. Televizyoncu, bir kadına seçim sonrasında vaziyetin durumunu (!) soruyor. Durumdan şikâyetçi olan kadın, “Kılıçdaroğlu geldi fiyatlar yükseldi, fiyatları yükseltti. Rica ederim, başımızdan gitsin, düzenimizi bozmasın” diyor. Acaba düzmece bir sahne mi diye düşünüyorum. Olabilir ama gerçek olması düzmece olmasından çok daha kuvvetli.
    ***
    Bütün kurumlaşan (teşkilat kuran) dinler sınıf bilincinin oluşmasına engel oldu. Bütün dinlerin teşkilat memurları olan rahipler (hocalar), siyasal ve ekonomik iktidarların ajanlığını yaptı. Hıristiyanlıkta papalık; bizde Şeyhülislamlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı.
    Hıristiyanlık yoksulların diniydi ve İsa, Matta İncili’nde (19:16- 23) ve Markos’ta “Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır” diyordu.
    Ama sonra ne oldu? Rakibiyle savaşa giren Roma İmparatoru I. Konstantin (MS 272-337) Hıristiyan Sancağı’nı açıp savaşı kazandıktan sonra bu dini resmen kabul etti ve böylece Hıristiyanlık Roma İmparatorluğu’nun resmi dini oldu. Ardından bütün soylu sınıf ve zenginler bu dini kabul ettiler. Böylece devenin geçemediği iğne deliğinden geçerek yoksullar üzerindeki egemenliklerini sürdürdüler. Sonuçta, Hıristiyanlık egemenlerin dini oldu ve bütün Hıristiyanlar kardeşleşti. Ama eşitlik olmadan kardeşlik mümkün mü?
    ***
    Hz. Muhammed de başlangıçta “Ayetlerimizi yalanlayanlar ve o ayetlere uymayı kibirlerine yediremeyenler var ya, onlara göklerin kapıları açılmaz. Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! Biz suçluları işte böyle cezalandırırız” (A’raf Suresi, 40. ayet) diyordu. Kuran’da İncil’deki gibi açıkça yoksul savunusu olmasa da İslama ilkin yoksullar ve köleler inanmıştı. Ancak, başta Kureyş kabilesi olmak üzere ileri gelen kabile reisleri İslamı kabul edince toplumsal adaletin dengesi bozuldu. Sonuç olarak siyasi ve ekonomik iktidarlar İslam öncesinde olduğu gibi bir kez daha birleşti. Bu birleşme sonunda Allah’ın vekili halife hem devletin hem de dinin reisi oldu.
    (Kureyş, İslam peygamberi Muhammed’in mensup olduğu Arap kabilesi. Mekke’nin en güçlü kabilesiydi. İslam peygamberinin kabilesi olmakla beraber aynı zamanda Müslümanların en çok savaştığı kabiledir. Muhammed, Kureyş kabilesinin Haşimoğulları sülalesine mensuptur. Günümüzde Ürdün’ü Haşimî hanedanı yönetmektedir.)
    ***
    Hırıstiyan ülkeler önce Rönesans ve dinsel Reform, sonra Aydınlanma ve Fransız devrimi sayesinde Devlet Kurumunu Din Kurumu’ndan ayırarak laikleştiler. Böylece “Sınıf Bilinci” oluşmaya başladı. Arap ülkelerinin diktatörlükten ve yoksulluktan kurtulamamasının nedeni ise bu ayrılmanın gerçekleşememesinden kaynaklanmaktadır.
    Türkiye’ye gelecek olursak: Tek çare, demokratik yolla Erdoğan’dan kurtulmak.

    (*) Belge Yayınları, 1998. Çev: Yılmaz Öner
    (**) Felsefenin Başlangıç İlkeleri; Felsefenin Temel İlkeleri

    http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1380992/Tarih_ve_Sinif_Bilinci.html

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑