ÖNCE BU GERÇEĞİ GÖRÜP ANLAYALIM

 

 

Ücretsiz eğitim isteyen veya HES’leri protesto eden gençler örgüt üyesi sayılıp tutuklanırken, vilayet / emniyet / jandarma üçgeninde planlandığı apaçık anlaşılan Hrant DİNK cinayetinin, örgüt işi değil, bir meczup işi sayılmasına hiç şaşırmayalım.

 

Çünkü, bu planda ilk adım, Türklüğe hakaret iddiasıyla atıldı. Şişli’den mahkumiyet çıktı. Temyiz edilince, o zamanki Yargıtay Başsavcılığı’nın beraat öngören ayrıntılı tebliğnamesine rağmen, Yargıtay 9. Ceza Dairesi ONAMA kararı verdi. Öncelikle, o kararı veren Daire Başkanının (Hasan GERÇEKER), Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Başkanlığı’na getirildiğinin düşünülmesini istiyorum.

 

Özellikle, bu onama kararına, o zamanki Yargıtay Başsavcılığı’nın itiraz ettiği ve itiraz üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun ret kararı verdiği bilinmelidir. Hem 9 sayfalık itiraz dilekçesi, hem de 35 sayfalık ret kararı imzalarıyla birlikte mutlaka okunmalıdır. İtirazın reddi için, kimlerin canla / başla çalıştığı ve başbakanın hangi üyenin (Nihat ÖMEROĞLU) çocuğu için İstanbul’daki nikah törenine katıldığı, hangi üyenin (Hasan ERBİL) Yargıtay Başsavcılığı’na atandığı hatırlanmalıdır.

 

Asıl önemlisi, Yargıtay Başsavcılığı’ndaki değişiklikle birlikte, Hrant DİNK’in Türklüğe hakaret suçu işlemediğini vurgulayan tebliğnameyle itiraz dilekçesi hazırlayan savcının (Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU) nereye sürüldüğüne bakalım. Böylece, o ilk adım dediğimiz, Türklüğe hakaretten mahkumiyet kararını onama oyu verenlerin geldikleri / getirildikleri yerle hakaret suçu yoktur diyenlere nelerin reva görüldüğünü karşılaştırma ve daha doğru bir değerlendirme yapma imkanına kavuşuruz.

 

Tabii, bütün bu gelişmelere, cinayetteki kirli ilişkileri aydınlatmaya çalışan Nedim ŞENER’in örgüt suçlamasından tutuklandığını ekleyince, cinayetin örgüt işi değil, bir meczup işi olduğu yolundaki karara da şaşırmamamız gerektiğini anlarız. Ne yazık ki, gerçek budur. Bilgilerinize sunulur. 18.01.2012

 

Avukat

Turgut KAZAN