Site Logosu

Gün Zileli

Aşk ve Devrim

Politikacı ile Devrimci Farkı…

Cengiz Çandar, İdeolojik Biçimlenme, Oral Çalışlar, Portreler

1968 döneminden bir sahne hatırlıyorum. SBF’deki işgalin seyrinin tartışılması için SBF Fikir Kulübü üyeleri genişçe bir sınıfta toplanmışlar. Ben de aralarındayım. Toplantıda şiddetli bir tartışma hüküm sürüyor. Sanırım 1968 işgalleri olmalı, belki de 1969 işgalleridir. Çok iyi hatırlamıyorum. Tartışmanın bir tarafında Yusuf Küpeli var, diğer tarafında da Oral Çalışlar ve Cengiz Çandar. Oral, SBF Fikir Kulübü başkanı. Cengiz, SBF Talebe Cemiyeti Başkanı. Yusuf, eğer 1969 işgali söz konusuysa FKF Başkanı; eğer 1968 işgaliyse sadece Fikir Kulübü’nün önde gelen ve tanınan bir üyesi. Aralarında en eski tanıdığım Yusuf Küpeli. 1965 yazındaki Dönüşüm olaylarından tanışıyoruz. (Yarılma, s. 212)

Yusuf, SBF’de de derhal işgale girişilmesi gerektiğini savunuyor. Oral ve Cengiz ise buna karşılar. Çünkü SBF Dekanı ve Profesörler Kurulu, öğrenci taleplerine karşı değiller. Onlarla anlaşmak pekâlâ mümkün. Onları karşıya almanın bir alemi yok. Yusuf öfkeleniyor, hop oturup hop kalkıyor yerinde. Meseleye sadece SBF çapında bakılamayacağını, genel öğrenci hareketiyle dayanışmaya girilmesinin zorunlu olduğunu anlatmaya çalışıyor.

Ben ortadayım. Aklım Cengiz’le Oral’ın tezine hak verir gibi. Devrimci yanım ise Yusuf’tan yana.

Şimdi durup dururken neden hatırladım bugün gibi gözümün önündeki bu sahneyi? Birkaç gündür Radikal’de Oral’la Cengiz’in yazılarını okuyorum da. Daha doğrusu şu meclisteki durum ortaya çıktı çıkalı. Oral’la Cengiz’in tutumları temelde aynı olmakla birlikte taktik meselelerde bazı farklılıkları var. Oral daha uzlaşmacı, daha “aklı selim”dir. Cengiz daha “radikal”, daha “parlak”. Bu karakter farklılıkları da sanırım taktiklerine yansıyor. Örneğin kriz ilk ortaya çıktığında, Oral daha uzlaşmacı, yatıştırmacıydı; Cengiz ise “bu iş burada biter” havasındaydı ve çok daha sertti. Tabii ki, bu duyarlılığı CHP ile değil, BDP ile ilgiliydi. Dünkü yazısında Cengiz Çandar, herhalde bazı “ayarlar” sonucu 360. derece dönmüştü. Yani o “radikal” ve AKP’yi şiddetle uyaran Cengiz’den eser kalmamıştı. Cengiz “radikalizmini” bu” sefer “Ergenekoncu-CHP”ye yönelterek AKP’yi kurtarmaya çalışıyordu. Bugünkü yazılarında ise Oral ile Cengiz taktik açıdan karşı karşıya gelmişler. Oral, Cengiz’in, Kılıçdaroğlu konusundaki sert tutumuna katılmadığını açıkça belirtiyor; Cengiz ise CHP’ye saldırmaya bugün de devam ediyor.

Aralarında karakter farklılıklarının da etkilediği şöyle bir farklılık var: Cengiz, CHP’yi, AKP tarafından yaratılan “Ergenekon” heyulasına eklemleyerek, bugün kendiliğinden oluşmuş gibi görünen CHP-BDP “ittifakını” dinamitleyip BDP’yi AKP’nin arabasına bir güzel bağlamaya çalışıyor. Oral ise Kılıçdaroğlu’ndan umutlu. Kılıçdaroğlu yönetiminin “Ergenekon” heyulasından bir kopma anlamına geldiğini düşünüyor ve daha geniş bir cephe kurmaya çalışıyor: Kılıçdaroğlu-BDP-AKP cephesi. Oral’ın taktiği sanki sistem açısından daha akıllıca gibi görünmekle birlikte, Cengiz’in taktiği daha somut, daha güncel, daha reelpolitik gibi. Ama sonuçta her ikisi de aynı kapıya çıkıyor: AKP kanalından bir sistem savunusu.

Aslında bunlar o kadar önemli değil. Bu yazıyı da bu amaçla, yani ikisinin arasındaki küçük taktik farkları belirtmek için yazmadım zaten. Gençliklerinde, devrimci bir toplumsal hareketin ön planında yer alanların nereden nereye geldiklerini görmek ibret verici. Ama belirtmek istediğim ana nokta bu da değil. İlk başlarda rüşeym halinde görülen eğilimlerin daha sonradan büyüyüp insanları ne hale getirdiğini görmek daha da ibret verici. Bir zamanların devrimci gençlik önderleri olan Oral Çalışlar ve Cengiz Çandar, bugün AKP’nin taktiklerini belirleyen, ona akıl veren, politik gelecekleri parlak birer politikacı-gazeteciye dönüştüler. O zamanki uzlaşmacı-politik eğilimleri zaman içinde onlara tamamen hakim oldu, hatta esir aldı ve bugünkü hallerinin ortaya çıkmasına yol açtı. O gün devrimci eğilimi temsil eden Yusuf Küpeli nerede mi? Şu anda yanılmıyorsam İsveç’te bir siyasi göçmen. Kendi yazılarını yayımladığı bir sitesi var. Bazen devrimci dergilerde yazılarını görüyorum. Liderliğini yaptığı THKP-C kökenli hareketlerle de bir ilgisi yok bildiğim kadarıyla. 12 Mart dönemindeki tutumlarından dolayı eleştiriye uğrar. Bugün yalnız başına bir adam, bir sığınmacı. Devrimcinin kaderi!

Yusuf Küpeli’nin daha sonraki yönelimleri ne olursa olsun, yukarda anlattığım sahnedeki tutumu devrimciydi. Devrimci tutumlar mikro düzeyde her zaman çok mantıki görülmeyebilir ama Yusuf’un öğrencilerin genel işgal eyleminin desteklenmesi amacıyla SBF’de de dayanışma eylemine geçilmesi gerektiği önerisi eşsizdi, çok değerliydi. Devrimin işaret yıldızı gibi hâlâ parlaklığını muhafaza eder.

Politikanın parlaklığı geçicidir. Devrim ise sönmeyen bir yıldızın parlaklığındadır. Asla unutulmaz.

Bu yazıyı, blok rüzgârına kapılıp artık kendilerini Radikal’de bile ifade etmeye başlayan bir kısım politik-anarşistin (hadi ideny anarşist demeyeyim şimdilik) dikkatine sunmamda bir sakınca yoktur umarım.

Gün Zileli

2 Temmuz 2011

gunzileli@hotmail.com

28 Comments

  1. Sinan Eriş

    Ellerine sağlık dostum. Altına imzamı atabileceğim bir yazı.
    Sinan

    Düzeltme: 360 değil, 180 derece olmalı. Eski aloşkanlığıma ver dostum.

  2. Anonim

    yahu hangi devrimci. neyin devrimcisi? nedir bu “en devrimci benim” yarışı hala. o zaman küpelinin temsilcisi olduğu en devrimci çizgi türkiyeyi 2 darbeye götürdü. siz yarılma kitabınızda mitin kitle eylemlerini nasıl provoke etmeye çalıştığını yazmadınız mı? buna tansiyon stratejisi adını verdikleri, nato ordularının bunu sadece tc de değil, batı bloğuna bağlı daha birçok ülkede, solu bastırmak için uyguladığı yazılıp çizilmedi mi?

    öğrenci taleplerine açık, yani kitle mücadelesiyle reforme edilebilecek mevzilerde zor yoluna başvuracaksınız, böylelikle bütün bir tarafsız sivil toplumu karşınıza alacaksınız. ondan sonra tc ordusu tepenize inince “neden direniş örgütleyemedik, halk bize sırtını döndü” diye işkence edebiyatı yapacaksınız.

    bunun adı da devrimci olmak…

  3. Hurşit abi

    bugün emniyet masasında nöbet tutan arkadaşı bayağı bilinçli buldum:)))

  4. Kendine gel Hurşit

    Gerçi senin için umut yok ama….

  5. Cengiz Candar, Oral Calislar..peh,peh, peh....

    Candar ve Calislar iki önemli gazeteci, arastirmaci ve yazardir, Türkiye’de yazilari okunur, sözleri dinlenir. Gün Zileli kimdir, hiç kimse. Neden. Gün Zileli güya devrimci oldugu için falan degil, o da bu kariyeri yapmak isterdi ama çapi bu kadar iste. Cok geç, bu insan bir “raté”.

  6. sinan odabaş

    Radikal gibi senin deyiminle devloet-iktidar hegomonyasına ben daha iyisini yazarım mesajı verirken bile emek demokrasi özgürlük bloğuna sataşmakla ne amaçladığını anlayamadık.yarın radikal,taraf gibi gazete yada ntv,haber-türk gibi tv lerden gel yaz anlat deselerne yapacağını merak ettik.devrim dediğin ortak hayalimizin politik proje olduğunu unutup politikaya sallamakneden?

  7. haydar karataş

    Geçen ay okumuştum Oğuzhan Müftüoğlu’nun kitabını, orada Yusuf küpeli’nin kişiliğini çıkarmaya çalışmıştım ama Gün yapmış yapacağını. Kanımca Devrimi devrimciler hazırlar, Lenin gibi taktikseyenler onu ele geçirir, Oral ve Cengiz de iyi taktiksiyen… onların ruhları değil akılları çalışır, hesap yaparlar, oysa devrimcinin ruhu işler..

  8. sinan odabaş

    AKPtarafından yaratılan ergenekon huyelası da ne demek akp olmasa yok sayılacak devlet aparatımı?oluyor ergeneken yoksa süheyl batum ve darbeci paşaların dediği gibi yoktan yaratılan örgütmü demek istenmiş anlayamadık.çandarın bdp yi akp ye eklemleme çabasını cin gibi farkeden yazarın olmayan chp-bdp yakınlaşmasına güzelleme yaparak körle yatıp şaşi kalkmanın ufak ufak belirtilerini göstermiş gibi anlaşıldı.aslında biz politikacı kendisi devrimci olduğundan biz yanlış anlamışta olabiliriz.lütfedip açıklık getirse aydınlanıp öğrenmiş olacağız ama açıkladıkça yaşanan hayatın olup bitenin çok dışına düştüğü yukardan steril kendinden kalkıp kendini dayatan pratik hayatın tüketiği geçen yüz yılın kavramları ile bu günü ve geleceği ıskalayan bir yere düşececeği endişesinden olmalıki değerlendirme ve hemen diğer yazılarında sistemin bulunduğu yeri yani mevcut durum analizi ve burayı kavrayıp gelecek olabilirlik analizleri yerine kişileri temel alan yazılar okuduk.ömrünün sonuna yaklaşıp rol çalarak ömrünü uzatmaya çalışan kapitalist sistemin içinden doğacak olup başlangıcta onun bir çok özelliğini taşıyacak yeni üretim ilişkilerine ilişkin biraz kafa yorabilsek belkide keskin devrimci zileli gibilerin işlevinide kavramış olup bulaştığımız politika hastalığından kurtulup o nun gibi devrimci olabilirdik malesef bu konularda tık yok bdp blok gibi eksik yanlışları ile toplumsal muhalefeti hedef alıp tarihteki örnekleri gibi toplumsal muhalefet benim deyip aslında o nu engeleyenlere ne dendiğini söylemek bile istemem.

  9. fatma

    gereksiz bir ‘bakın davaya nasıl da ihanet ettiler’ yazısı..ettilerse ettiler, kendileri bilir..geçen haftaki o müthiş analizden sonra bu yazı olmadı gün zileli ( otur zayıf ..yazmamak için kendimi zor tutuyorum.)

  10. Adamlar nerede, o nerede

    Cengiz’in de, Oral’ın da siyasal konumları yıllardır belli. Ama Zileli’nin aklı onlarda hâlâ, neden ola ki? Rahmetli Hasan Yalçın gibi “dönekler” kitabı mı yazacak? Biri bana bunu açıklasın.

  11. Ertuğrul'u hep takip ediyor

    Ne zaman Ertuğrul Özkök ilginç bir yazı yazsa birkaç gün sonra Zileli onu takip ediyor. Özkök geçenlerde bu iki adamı çete diyerek suçladı, sonra sıra Zileli’ye geldi, inanmayan internetten inceleyebilir.

  12. Hurşit abi

    Bizim emniyet masası iyi çalışıyor. Her yeri izliyorlar valla. Eh biz de bundan yararlanalım bari. Ertuğrul Özkök’ü okumamıştık.

  13. Gün Zileli

    1. CHP-BDP ittifakı var demedim. Dediğim şudur: “bugün kendiliğinden oluşmuş gibi görünen CHP-BDP “ittifakını” dinamitleyip” İkisinin arasında önemli bir fark olduğu açıktır. Siyasi alanda böyle durumlar sık sık olur.
    2. Toplumsal muhalefet burjuvazinin ahırlarına doluşarak olmaz kardeşim…

  14. CHP normal bir parti mi?

    Meclisteki yemin törenine CHP’li milletvekillerinin çogu çocuklarini da getirdi. Yemin edilmeyecegini bilmiyorlardi bile. Emirle hareket ediyorlar. Ergenekon çetesinin sivil kanadi bunlar.TC’yi 1925’ten beri bu çete yönetmekteydi, burjuva demokratik rejime yeni yeni geçiliyor, statükocular zor durumda, ne saçmalayacaklarini dahi bilmiyorlar.

  15. Küpeli devrimci degil, ulusalci

    Zileli’nin göklere çikardigi Küpeli’nin Sinbad.nu adli stesini okuyunca onun devrimciden çok ulusalci oldugunu anlamak zor degil, bu arada resmen antisemit ve fasizan söylemleri de var. Küpeli, Zileli gibilerinin sonu…

  16. Anonim

    Eskiden, herkesi komünist sanma paranoyası vardı. Şimdi, herkesi kemalist sanma paranoyası var.

  17. Anonim'e

    Kemalist veya komünist, ne farkeder?

  18. sinan odabaş

    lütfedip iki cümle kurulmuş önerim cümleleri makale seviyesine yükseltirsen ilerde birleştirerek eklemelerle yeni kitap olarak yayımlarsan biz cahillerin okuyup devrimci olmamıza yardımcı olurdun.36 sının burjuva ahırını dolduruyor dediğin bloğun tüm bileşenleri ve diğer organizasyonlarınıda düşünürsen toplumsal muhalefetin bütün eksiklerine rağmen burujuvazi ahırı dahil hayatın tum zemin ve mevzilerinde estirdiği rüzgar ile bütün en devrimci çabalarına rağmen sağına soluna bakıp estirebildiklerini karşılaştırdınmı ne yapabildiğini anlarsın.biz emma,anarşizm sempatizanlarının toplumsal muhalefetin yanında yerimizi alalım açık davetini cidiye alsan iyi olacak gibi bu savrulma geçmiş örneğindende hızla sistemin hegomonyasına insanı savurabilir.

  19. Hurşit abi

    Emniyet masamız gecikmeden Yusuf Küpeli’yi de araştırmış. Övülmesi gereken bir sürat…

  20. Hayatta en hakiki mürşit

    Hurşit abi her zaman sezgisiyle gerçekleri anlar, bilir. Hayatta en hakiki mürşit , abimiz Hurşit .

  21. Hurşit abi

    Teşekkür ederim. Size parça başı mı ödeme yapıyorlar, yoksa kadrolu musunuz evladım.

  22. Hayatta en hakiki mürşit

    Bu konulardaki bilginiz muhteşem Hurşit abi, anlaşılan gençlik zamanlarınızda Sansaryan hanında epey dirsek çürüttünüz. Malum ya Ege dolaylarındaki eski tüfekler ne derler: “Gelmişiz Girit’ten, kurmuşuz ilk komünist hücreyi, 3 polis, 2 komünist”.

  23. Önder

    Gün Zileli: Vicdan, dürüstlük ve yiğitlik.
    Merak ediyorum. Oral Çalışlar ve Cengiz Çandar Radikal’de yazabilmek için nelerinden ödün veriyorlar ve ne paralar kazanıyorlar.
    Mütevazı sitesinde yazılarını paylaşan ve okurlarıyla diyaloğa giren Gün Zileli, bu yazıları para karşılığı mı yazıyor?
    Kendi hesabıma söyleyeyim. Radikal gazetesine sadece bir yerde rastlarsam açıp 5 dakikada göz gezdiriyorum. Bu siteye gün aşırı girip yönlenmeme değil düşünmeme sebep olan yazıları defalarca okuyorum.
    Bazı kimseler yalakalık yaptığımı düşünebilirler. Emeğe saygı sadece. Saygılar.

  24. Vicdan????

    Son zamanlarda sol çevrelerde çok moda bir sözcük. Hayret yani, bir yandan metafizik diyerek dinsel inançlara burun kivir, öte yandan “vicdan, vicdan” diye yeri, gögü inlet. Vicdan nedir, sinifsal midir,sol açidan bir burjuva vicdani, bir de proleter vicdani yok mudur yani? Vicdan ile kastedilen degerler manzumesi üretim iliskileri ile belirlenmiyor mu? Evrensel bir vicdandan söz edilebilir mi? Bunun temeli nedir? Kusura bakmayin, merak bu ya… Yoksa Marks ve diger amcalar artik demode mi oldu?

  25. sinan odabaş

    önder:tartışılanı anlamadan sorun zilenin vicdan,dürüstlük,yiğitliği ile eski yoldaşları çandar,çalışların cüzdan tartışmasının içine gizlenen ufaktan esintisini hissetmeye başladığımız toplumsal muhalefetin rüzgarına özgürlükçüyüm diyenlerin katılması yada toplumsal muhalefetin bilmeden engelleyeni durumuna düşüp devrimcilikten tamtersi pozisyon olan eleştiriyor göründükleri ile aynı safa düşmesidir.yoksa ortak değerlerimiz emma.kropotkin,özgürlük olan zilelinin vicdanı,dürüstlüğü ve yiğitliğne laf etmek ne hadimize

  26. Önder

    Sayın Sinan Odabaş, bağışlayın ama, yazdıklarınızı okuyorum ve anlamakta güçlük çekiyorum. Türkçe’yi daha dikkatli kullanırsanız, ne dediğinizi daha iyi anlarım. Cümleler nerede başlıyor, nerede bitiyor belli değil.
    Vicdan???? başlıklı yazıyı yazan arkadaş, ne demek istediğini inan anlamadım. Sap ile saman mı karıştırılıyor, başka bir şeyler mi ima edilmek isteniyor? Solcuların metafiziksiz olmaları gerektiğini mi söylemek istiyorsun?
    Neden fikirler açık-seçik değil de kinayeli, ima eder biçimde söyleniyor. Suçlamalar, aşağılamalar, vs..

  27. sinan odabaş

    Haklısın türkçe sorunumuzun 2 nedeni olabilir 1.köyden yarın gelmemiz.2.türk olmayıp laz olmamızdan olabilir eksik ve kusurumuzu açık edip eksiğine rağmen net olarak sorulan hemen herkesce toplumsal muhalefetin ana dinamiklerinden biri görülen emek özgürlük demokrasi bloğunu olumsuz eleştirip toplumsal muhalefeti engelleyene literatürde ne denir?100 puanlık uzmanlık sorusu sayılmaz.

  28. bu, o değil

    ya cengiz ve orala laf atmak da neki onları valla yargılamak gerekir nasıl olurda bu kadar dönebildiler. ayrıca bu yazısı için yazarı tebrik ederim çünkü dogruları anlatmak her ne pahasına olursa olsun doğruları anlatmak gerekir.

© 2025 Gün Zileli

Theme by Anders NorenUp ↑