Yenilgiler, yenilgi dönemleri bir okuldur, derler. Fakat her okul gibi birşeyleri öğrenebilmek için, iyi bir öğrenci olmak ve iyi okumak (incelemek) gerekir aynı zamanda. İyi bir öğrenci olmadan, yenilgi dönemlerini değerlendirmek mümkün değil çünkü.
Bunun için de ele almak istediğimiz dönemi ve olayları seçip,içerisinde bulunduğu koşulları, sonra iç koşulları etkileyen dış şartları, ve daha sonra yenilginin sebebi… Elbette ki yenilgi dönemlerini değerlendirirken sadece yenilenin veya zafer kazanmış olanın kaleminden o dönemi anlamaya çalışmak, tek başına yetersiz olacaktır. Bunun için karşıt görüşlere her daim bir göz atma zarureti vardır, dönemi iyi kavrayıp ,anlayabilmek için. (çoğu zaferler yenilgi tohumlarını içinde taşır. Tarihden biz bunu da öğrendik.)
Bu gün, şu veya bu örgütün yenilgisinden bahsetmiyoruz. Bu gün, bir bütün olarak marksizmin yetersizliğinden, marksizmin çıkmazlarından söz ediyoruz. Niyetimiz tek tek örgütleri değerlendirmek değil. Çünkü türk solunda; ya liderleri (bunların çoğu tek adama bağlı çalışırlar) ya da parti genel sekreterleri tutuklandığı veya öldürüldüğü zaman yenildik diye çığlık atmak adettendir.
Şimdi yenilen, ve yenilenmeye veya değiştirilmeye muhtaç olan birşey varsa, o da Marksizmdir. Dünya solu içerisinde biz çığlık atmada en önde, birşeyi araştırma ve incelemede ise; en geriden geliyoruz hala. (şekilcilik huyumuzdur)
Gün Zileli
Ben Gün Zileli`yi ismen 1975 yılından beri tanırım. O zamanlar,aşırı sağ bir hatta duruyor ve kendisinin de kurucularından biri olduğu örgüt ,giderek daha çok devletçi olacak ve devrimcileri ihbarada başlayacaktı . Uzun yıllar sonra kurucusu olduğu bu örgütten ayrıldığını duyduk Gün Zileli`nin . Sonra üç kitap arda arda çıkararak, ayrılışının nedenlerini irdeleyip, topluma özeleştiri yapıyor ve dahası ,PDA (Proleter Devrimci Aydınlık= Günümüz adıyla İşçi Partisi) nın Faşist bir partiye dönüştüğünü , içinde MİT‘ in ,itin cirit attığını söylüyordu (biraz geçte olsa) çok haklı olarak.
Bir ara, ülkede çıkan (ad vermeye gerek yok) bir dergide, birbirimizden habersiz olarak yazarlık yapmıştık.
Şu anda,Sitemizin köşe yazarıdır sayın Gün Zileli. O`nu ilk kez ,bir yıl önce isviçre de bir panelde gördüm. Fikret Başkaya ile beraber gelmişlerdi. En sessiz konuşmacılardan biriydi. Yüksek sesle konuşmayışını içinde bulunduğu ortamın (eskiden orada bulunan bütün örgütlerle düşmanlığı vardı) olası tepkilerine karşı bir savunma güdüsü yada eziklik olarak yorumlamıştım . Fazla da samimi olamadık, eski yaralardan dolayı (en fazla bizim örgütün kadrolarını ihbar etmişti kurucusu bulunduğu örgüt). O dönemlerde ( 1977/78… ) birbirimizi karşılıklı görmüş olsaydık ülke topraklarında, ya Gün beni vururdu herhalde, ya da ben Gün`ü.
Yazılarını izliyor, çıkardığı kitapları (elime geçtiği oranda) okuyordum bu arada.Daha sonra G. Zileli`yi, arkadaşlarla bu siteyi açtığımızda (devrimcidemokrat.com), bizzat ben, Köşe yazarlığı için davet etmiştim. Sağolsun, kırmamıştı beni ve o gün , bugündür yazıyor. Tesadüf bu ya; bu yıl (2009) 1 Mayıs’ta İsviçre-Zürich`te Gün ile görüştük. Kısa sayılmayacak bir sohbete daldık. Konumuz RUS DEVRİMİ ve Marksizm üzerinde yoğunlaştı.
Gün Zileli de dikkatimi çeken şey şunlar oldu; bizim çoğu entellektüelimizde olan , hep kendi konuşup, dinleyene ne düşündüğünü bile sormaya tenezzül etmeyen havası yoktu. Engin gönüllülüğünü, biraz Ali Taşyapan a benzettim. Rus devrimi hakkında benimde yaptığım analizlere bazı yerlerde, doğru demekten kaçınmadı. Tanıdık entelektüellerden değildi. Aslında, Gün`ün yazılarında da bu yönü göze çarpar; O, Ben kavramını diğer enteller gibi kendini yüceltmek için değil,bir dönemi ele alıp anlatmak için kullanır. Böylesi adamların bu yönü iki çağrışım yapar benim üzerimde; a) Uysal ve engin gönüllü olduklarından, birazda hatıra boğulduklarından, yönetilmeye mahkum olup, yönetmeye ihtiraslı kariyerist Liderler elinde sadece kullanılacak iyi bir malzeme olarak görülürler. b) bu tür insanlarda birikim ve analiz yeteneği ağır olur ama çıkış yaptılarmı da, çok uçta tepki gösterir kolay kolay geriye de adım atmazlar. Benim hayat tecrübemden edindiğim bu oldu, böylesi kişiler hakkında (bu tanımlamayı herkes için kullanmadığım gözönüne alınmalıdır).
Gün Zileli `yi aşırı sol`da görüyoruz şimdi; Anarşistlerle beraber. İnsan, Gün Zileli`nin geçmişini ve izlediği siyasi hatları bir bütün olarak düşününce? İster istemez kendine sormadan edemiyor; Nereden… Nereye ? diye.
Ben çoğu kez zıtların- zıttına dönüşebileceğini hayat pratiği içerisinde görmüş ve defalarca tanık olmuşumdur bu tür değişimlere. Gün Zileli bu zıttına dönüşüme somut bir örnektir.
Marksizm Tartışmaları VE Gün Zileli
Gün Zileli, sadece kitaplar ve makaleler yazmadı, bir çok değerli kitabı türkçeye çevirerek (özellikle Anarşizm ve RUS devrimi üzerine karşıt düşüncede olan siyaset kuramcılarının ve bilmediğimiz tarihsel olayların..) hem kendinden çok söz ettirdi , hemde çeviri yaptığı kitaplarla; RUS devriminin bilinmeyen yanlarını açığa çıkararak, Kürt ve Türk solunun el yordamıyla yürüttüğü marksizm tartışmalarına önemli katkılarda bulunup, tartışmaları çok daha üst boyuta taşıdı ve tabu haline getirilmiş, Marks,Bakunin,Lenin, Stalin, dahası Mao ve Enver hoca (bizzat Çin e ve Arnavutluğa gitmişti siyasi temsilci olarak) … dokunulmaz kültlerinin en hassas yerine dokunarak tartışmaya açılmasına ön ayak oldu.
G.Zileli nin gerek geçmişe,gerek Marksizme yaklaşımı, Bakunine sempatisi… Vardığı sonuçlara katılıp-katılmamak konumuz dışıdır ve ayrı bir tartışma konusudur. Ama, gerek onun özeleştirimdir dediği; Yarılma,Havariler, Sapak (iletişim yayınları) bireysel bir ANIolmanın çok ötesinde, gelecek kuşaklar için bir tarih dilimini anlamak,kavramak için referans mahiyetinde bir Belge olduğudur. Ve çok şey öğrendik ondan bu vesile ile.
Şimdi, bir başka çevirisini yaptığı kitapla karşı karşıyayız G. Zileli`nin KARANLIĞIN ÖTESİNDE (yazarı; Jan VALTİN; Bir Alman Komünistinin Komintern ve Nazizm Anıları .1918-1938)
Kitap elimize geçmedi henüz ama, başlığından ve ele aldığı tarih diliminden de anlaşılacağı gibi; O dönemleri yine kıran kırana (tıpkı, Kronstadt 1921,Anafora Doğru.. Bunlarıda Gün çevirdi) bizlere tartıştıracak bir yapıt olduğundan şüphemiz yok.
O`nun çevirisini yaptığı kitapların, bir yığın yeni kadronun ve eski tüfeklerin ezberini bozduğu ve daha çok bozacağıda bir gerçek. Bütün bunlar ışığında; gönül istiyor ki, Rus ve Çin devrimlerini yeniden tartışalım ve çıkmazlarımızı,idolojik yanılgılarımızı açık yüreklilikle ortaya serelim.
Yarınki kuşaklar , gerek Rus, gerek Çin, gerekse de Arnavutluk real sosyalist sistemlerini okumak, bilgi edinmek istediğinde Gün Zileli den çok söz edecek. Çünkü buraların tanınması için en fazla emeği o verdi. Teşekkürler Gün, eline sağlık bra,daha nice güzel çalışmalarıı okumak ve beraber olma dileğiyle…
(Oturan Adam)
03 Temmuz 09
Yazar: Halim KAR
Tarih: 2009.07.03