Aydınlık Sosyalist Dergi Yazı Kurulu Üyeleri (2)
(Dünden devam)
Cengiz Çandar: Yukarda (dün) belirttiğim gibi, Cengiz Çandar da, “ayak bağı” olarak görülüp Şahin Alpay’la birlikte Filistin’e gönderilmişti. Filistin’deki bunalımlı koşulları o da yaşamasına rağmen, dış politika meselelerine olan merakı nedeniyle orada Arapça öğrendi ve Filistin kurtuluş hareketinin liderleriyle yakın bağlar kurdu. Aydınlık hareketi içindeki bölünmeden sonra Şahin Alpay’la birlikte hareketten ayrılıp Avrupa’ya geçti. 1974 affından sonra da Türkiye’ye döndü. O da Şahin Alpay gibi, Marksizm-Leninizmle ve solculukla her türlü bağını koparttı.
Bundan sonraki süreçte dış politika, özellikle Ortadoğu konusunda uzmanlaşan bir gazeteci olarak temayüz etti. Amerikan “düşünce kuruluşlarıyla” yakın bağlantı içinde oldu ve olayları esasen Amerikan “düşünce kuruluşlarının” bakış açısından değerlendirdi.
1980’li yıllarda Özal’ın dış politika danışmanı oldu. Daha sonra AKP iktidarını destekledi ve bu iktidarın Cemaat aracılığıyla yürüttüğü Ergenekon, Balyoz gibi operasyonlara destek verdi. Öte yandan, Kürt hareketine dost bir çizgi izledi.
Gezi’yle birlikte AKP iktidarına karşı net bir tutum aldı ve eleştirel yazılar yazmaya başladı. Radikal de kapandıktan sonra yazmayı bıraktığını açıkladı. Son olarak, Şahin Alpay ve Nazlı Ilıcak’ın gözaltına alınmalarının ardından, tok ve cesur bir yazı yazarak AKP iktidarına karşı muhalif tutumunu bir kere daha vurguladı.
Atıl Ant: 12 Mart döneminde tutuklandı, işkence gördü ve TİİKP davasından bizlerle birlikte yargılandı. 1974 yılında hapisten çıkıldıktan birkaç yıl sonra hareketten koptu. Karısı Füsun Orhan’la birlikte (o da TİİKP davasında yargılanmıştı) 1980’li yıllarda AFA yayınlarını kurdu ve güzel kitaplar yayınladı. Fakat AFA yayınları 1990’larda kapandı. Daha sonra ve şu sıra ne yaptığını bilmiyorum.
Vahap Erdoğdu: Aydınlık bölünmesinde “Kırmızı Aydınlık” saflarında kalan Vahap Erdoğdu, hatırladığım kadarıyla, 12 Mart döneminde “Mihricilere” karşı yürütülen polis operasyonları sırasında arandı. Tutuklanıp tutuklanmadığını bilmiyorum. Bilen arkadaşlar aydınlatırsa sevinirim. Daha sonraki süreçte ulusalcı bir çizgi izlediğini duydum.
Seyhan Erdoğdu: O da Vahap Erdoğdu’ya benzer bir çizgi izledi. Geçtiğimiz dönemde CHP Genel Başkan yardımcısı olarak rastladım adına. Halen bu görevde midir bilmiyorum.
Münir Ramazan Aktolga: THKP-C’nin önceli olan dörtlü bildiriyle ilan edilen hareketin dört imzasından birinin sahibidir (diğerleri: Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Ertuğrul Kürkçü). 12 Mart döneminde tutuklandı. Kısa süre birlikte kaldığımız Yıldırım Bölge Cezaevinden kaçtı. Daha sonra, THKP-C hareketi içinde ortaya çıkan Yusufcular-Mahirciler bölünmesinde Yusuf Küpeli’yle birlikte hareket etti. Yeniden yakalanıp tutuklandı. Cezaevindeyken, İrfan Uçar’la birlikte, devrimci gençlik hareketinin Süleyman Demirel iktidarına karşı mücadele ederek CIA’ya ve ABD’ye hizmet ettiğini ileri süren tuhaf ve teslimiyetçi bir teori geliştirdi. Bu teoriye göre, AP iktidarı ülkede kapitalizmi geliştirmek, ABD ise bunu önlemek istiyordu. Kapitalizmin gelişmesi işçi sınıfının ve sosyalizmin lehineydi. Dolayısıyla AP iktidarına karşı mücadele edenler ABD emperyalizmine hizmet etmiş oluyordu. Rusya’daki “legal Marksistler”den ve Menşeviklerden de bazı öğeler taşıyan bu teori, 1980’lerdeki “sivil toplumculuk” diye bilinen harekete ve günümüzdeki “yetmez ama evet”çi liberalizme evrilmiştir.
Şu anda Almanya’da yaşamaktadır. Herhangi bir siyasi bağından haberdar değilim.
Gün Zileli: 12 Mart döneminde tutuklanıp üç yıl hapis yattı. TİİKP davasından yargılandı. 1974 affıyla çıktı. Bundan sonra Aydınlık hareketinin önderlerinden biri oldu. Bu dönemde, Aydınlık hareketinin, “Sovyet sosyal emperyalizmiyle mücadele” adına hâkim sınıflarla ittifak yapma ve solu ihbar etme siyasetlerine ortak oldu. 12 Eylül sonrasında aranmaya başladı. Türkiye’de on yıl kaçak yaşadı. 1980’lerde Aydınlık hareketi içinde “anti-Stalinist” kampanyanın başlatıcısı oldu. 1989 yılı başında bir grup arkadaşıyla birlikte Aydınlık hareketinden ayrıldı ve Sosyalist Birlik dergisinin kuruluşuna destek verdi. Fakat burada da “reformist” bir çizgi izlediklerini düşündüğü Oral Çalışlar ve Halil Berktay’la ihtilafa düşüp, aralarında Yavuz Alogan’ın da bulunduğu küçük bir grup arkadaşıyla birlikte Sosyalist Birlik’ten ayrıldı.
1990 yılında ülke dışına çıktı ve İngiltere’ye iltica etti. Burada, 1992 yılı sonunda anarşizmi benimsediğini açıkladı ve anarşist yayın organlarında yazılar yazdı. Halen www.gunzileli.com sitesinde yazılarını yayınlamaktadır.
Gün Zileli
29-30 Temmuz 2o16
beyaz aydınlık tayfasından bir tane adam çıkmadı mı diyorsun,güzel abim…,tüm kızılları çitileyip beyazlatan bir hareket,ilk kapağında seçtiği renkle bunun işaretini vermiş miydi acaba ? beyaz kapak üstüne kırmızı renkli ”devrimci proleter” yazarak !!!! bu kadar şekilci olan bir harekette bu durum nasıl görülmedi? .. ihtimalen d.p.tercihi idi deyişinizi duyar gibi oluyorum.
Baydin artik Sirri cidden baydin..
http://haber.sol.org.tr/toplum/sirri-sureyya-onder-ocalan-darbelere-karsi-barikattir-cemaate-ilk-dikkat-ceken-kisidir-163950
Münir Ramazan Aktolga 1970’lerden beri geliştirdiği “ilginç” teorileri Ali Ergin Güran ve Süleyman Şaşmaz kırması egzantrik formüller haline getirdi ve AKP iktidarını savunmak için kullandı. Şu anda tekmil Reisçi bir çizgide. Yazıları “X Yerel Haber” tarzı Erdoğan medyası outlet’lerinde yayınlanıyor.
içinizde fırıldak gibi dönmeyen bi tane bile yok muydu?!!!!
Menşeviklerde ki hangi ögeleri taşımıştır?İkincisi kemalist solun orducu olduğunu biliyoruz ve aynı ordunun abd’nin kontrolünde olduğu bir gerçek iken ve tüm darbeler abd menşeliyken abd’nin ülkede ki kapitalizmi önlemesi akla yatkın değilmidr. Ayrıca ekstra bir sorum daha var.Devletlerin ideoloji olmak zorundamıdır?Bugün abd ve Almanya’nın ideolojisi nedir?Bizim için ideal bir devlet ideolojisi öneriniz ne olur?
Her harekete bakın, hepsinde vardır dökülmeler. Hayat böyle bir şeydir. Hiçbir şey yerinde durmaz. Kısacası Aydınlık’a özgü bir şey değil. Diğer hareketin duayenleri benim gibi çetele çıkarmadıkları için dökülenler görünmüyor. Bir de Aydınlık’ın kadroları çok seçkindi. Hepsinin eli kalem tutardı. Bu yüzden çoğu 50 yıldır göz önünde olan insanlar. Solcularımız şu yüzeysel değerlendirmelerden ne zaman kurtulacaklar?
demek yazıda işaret edilen yere varmış.
Yukarıdaki cevabımı sen de okumalısın arkadaş.
seni de 50 yıl sonra görelim.
Menşevikler de kapitaülizmin gelişmesini olumlu bulurlardı (Marx ve engels’ten öyle öğrenmişlerdi zaten). Her devletin ideolojisi ve ideolojik aygıtları vardır. althusser’i okumalısınız.
Bu mudur?
https://www.youtube.com/watch?v=VEKnYLHhYVg
Gun bir hata YAPMISSIN. vahap ve seyhan erdogdu ikiside KIRMIZI AYDINLIK DA KALMISLARDIR. DUN KI YAZDIGIN ILE BUGUNKU YAZDIGIN ARASINDA BIR CELISKI VAR. ASLINDA AYDINLIK VE MIHRI BELLI YA DA PDA UZERINE SOYLENECEK COK SOZ VAR AMA BURASI YERI DEGIL.
VAHAP ERDOGAN VE SEYHAN ERDOGAN AYDINLIK BOLUNMESINDE KIRMIZI AYDINLIKTA KALDILAR. PDA DA DEGIL
ASLINDA MIHRI BELLI VE AYDINLIK HAREKETI PDA HAREKETI UZERINE SOYLENECEK COK SEY VAR. KISKIRTTIKLARI KARSI DERVIMCI STALINIST SIYASETLER SONUCU IKI KUSAK GENCLIK KEMALIZME VE ORDUYA GLADYOYA YEM EDILDI. GERCEKLERI SOYLEMEK DEVRIMCILIKTIR.
İyi saptamışsın. Aceleyle beyaz aydınlık demişim. Kırmızı aydınlık olarak düzeltildi. Sağol.
Düzeltildi.
http://www.abcgazetesi.com/yalcin-hoca-15-temmuzun-ardindan-ilk-kez-konustu-23650h.htm
Kızma birader!
yahu bu yazdıklarını basit bir google aramasıyla beş dakikada herkes öğrenebilir zaten. zamanında yazdığın havariler serisi aydınlık ve yakın dönem sol tarih açısından önemli referans kitabı. tekrara gerek yok.
ama mesela zileli, aydınlık hareketi ile veya bildiğin diğer sol ile o dönemde ilişkili, yakın olmuş ünlüleri, sanatçıları, artistleri falan anlatsan baya ilgi çekici olur. misal cem karacanın aydınlıkçı olduğu söylenir. ilişki ne düzeydeydi, bu kişilerle kimler görüşüyor onlardan ne isteniyordu vs?
bu iki yazıyı esasen, bugün gözaltında olan ya da tutuklanma tehdidi altında olanlar için yazmıştım. anlaman gerekirdi.