Öner Ciravoğlu / GÜN ZİLELİ VE BİTMEYEN MEVSİM…
Öner Ciravoğlu (onercirav@gmail.com) |
Remzi Kitabevi Kitap Dergisi’nden alınmıştır.
Bir roman okumaya başlamak…
Hoş bir duygu… Bildiğimiz ya da bilmediğimiz hayatlar konusunda ufkumuzu süsleyen irili ufaklı olaylar, davranışlar, belli bir karmaşa içinde gelişen, hatta pekişen duygular…
Evet! Romanı içten ve dıştan saran öğelerin peşinde yeni rüzgârlar yakalamak üzere Gün Zileli’nin “Mevsimler“ine uzanıyorum.
Bu romanda beni çeken neydi ilk bakışta?
Kışkırtıcı kapak kompozisyonu mu? Romanın içinde mevsimlerin siyasal dalgalanmalarla sıralanması mı?
Gün Zileli’nin kişisel biyografisini oluşturan kırılma noktalarını bu romanda arama tutkusu mu?
Yakın dönemlere ilişkin kimi kurgusal yapıtların cesaret kırıcı niceliği mi?
Romantizmi arabesk türküye indiren çoksatar romanların beğeni kazandığı medya çılgınlığı mı? Belki de hepsi.
Nihayet içimizi ferahlatan bir romanla karşı karşıyayız. Her ne kadar bestseller romanların ritüellerini anımsatan romanın ilk bölümündeki gardenparty sahnesi burukluk yaratsa da. Ama bu sahne sayesinde romanın kahramanlarını bir arada görebiliyoruz. Önemli bir kurgusal buluş bu! Üstünde durmalı edebiyat tarihçilerimiz.
“Mevsimler” romanındaki olaylar zinciri, –elbette 1960 sonrası söz konusu– ülkemiz insanının özellikle gençlik çağının yönelimlerini, toplumsal gelişmelere karşı takındıkları tavırları fon olarak vermesi ve gelişen ortak davranış kültürü açısından ilgi çekici.
Bu arada birkaç noktaya değinmeden edemeyeceğim.
Romanda Suat karakterinin konuşurken “r”leri yutması ona halkla bütünleşememe anlamında burjuva bir karakter veriyor evet, ama tüm diyalogların böyle olması gerekli mi? Ve kitabın sonunda Gediz’in de öyle konuşmaya başlaması insanı yaralıyor, ürkütüyor.
Muammer (Sibel) adlı karakterin nemfoman görüntüsü, değişik ilişkiler yaşaması dışında bir yere bağlanamıyor.
Rümeysa ve Sibel dışında hemen hemen hiç kadın kahraman yok romanda. Bu da “sol” eylemler açısından önemli bir vurgulama. Ferit’e ne olduğu metnin akışında sonlara doğru merak ettiriliyor. Belki bir başka devam romanında…
1961 yılından sonra sıcak bir Sarte-Camus tartışması olabilir mi?
1 Mayıs 1977. Olaydan bir süre sonra anımsanırken ancak “kanlı 1 Mayıs” olarak nitelenebilir bence…
|
Selam Öner,
öncelikle teşekkür etmek isterim romanla ilgili yaptığın değerlendirme için.
Eleştirilerinle ilgili birkaç noktayı açıklama ihtiyacı duydum.
Muammer (Sibel)in nemfoman olduğu sonucuna nereden vardın bilmiyorum, ancak bu niteleme o zamanki sol örgütlerin anlayışına uygun olabilir. Sibel, normal bir kadın, erkeklerle ilişkisinde de bir anormallik yok bence. Öte yandan “bir yere bağlanmadığı” yargını doğru bulmadım. Sibel, Rü’lerin evlatlığıdır ve onun yolunu izlemektedir. Sevgili anlamında bile. Bu, romanın sonunda ortaya çıkıyor. (s. 346-347)
Romanda Ferit meselesi de boşlukta kalmış değil. Aynı sayfalara bir daha bakmanı öneririm. Ferit’in, Halis’in takma adı olduğu ortaya çıkıyor.
Sartre-Camus tartışması, çok iyi hatırlıyorum, Tr’ye 1960’ların ortalarında hem de aynı canlılıkla yansımıştı. Troçki-Stalin tartışmasının 50 yıl sonra bize yansıdığını düşünürsen…
1 Mayıs 1977’ye baktım. Bu şekilde sadece bir kere, o da olaydan 6 yıl sonra, yani 1983 yılında geçiyor. Olaydan sonraki yakın zamanlarda hep 1 Mayıs olayı diye geçmiş.
sevgilerimle.
Gün
zileli’nin yıllar sonra kavuştuğu fotoğraf neymiş? merak ettim şimdi.
Sitede, ana sayfada sol taraftaki siyah-beyaz fotoğraf. Çekilme tarihi 1975 yılıdır. Yaş 29