Milat!
Avrupa’da ateistler, dinsizler ya da toprağın altına gömülmek istemeyenler, vasiyetleri gereği krematoryumda yakılırlar. İngiltere’de, anarko-sendikalist Albert Meltzer, Haringey Solidarity Group’tan (HSG) Phill ve başka anarşistlerin keramatoryumdaki uğurlama törenlerine katılmıştım. Ayrıca Türkiyeli komünistlerden Nihat Akseymen’in naaşı da krematorumda yakıldı. Orada da bulunmuştum da bazı solcuların eleştirilerine maruz kalmıştım. Avrupa’da yakılmak ya da dini törensiz gömülmek son derece doğal kabul edilen bir haktır.
Aslında, eğer devrimciler bu konuda ilkeli bir tutum takınmış olsalardı bu, Türkiye’de de çoktan gerçekleşmiş bir hak olurdu. Bence bu gecikmeden dolayı İslami baskıyı suçlamadan önce kendimizi suçlasak daha iyi olur. Kimisinin ailesi, anası, babası, kimisinin karısı, kocası, kimisinin oğlu kızı, belki bazen ölenin sözlü ya da yazılı vasiyetini de kulak arkası ederek cenazenin dini ritüellere göre kaldırılmasına ön ayak olurlar. Ama çoğunlukla kişinin kendisi, daha sağlığında, “halka yabancı düşmemek” mesajı verir ve öyle de yapılır. İmamın öncülüğünde cenaze namazı kılınır, eller kulaklara götürülür, dualar okunur vb., böylece din, hayatı boyunca zaten yenilmiş olan devrimcinin üzerinde öldükten sonra bile, hem de o devrimcinin rızasıyla, mutlak zaferini ilan eder. İmamın duaları arasında acaba şöyle bir dua da var mıdır: “Bakmayın siz bunların gençliklerinde esip üfürmelerine, sonunda cenaze namazlarını kılacak olan, gördüğünüz gibi yine biziz.” Hatta bazıları bu konuda daha da ileri gider, hiç kimsenin hatırı kalmasın diye cenaze namazlarını hem camide hem de cemevinde kıldırırlar. Tabii, bu dinsel “geniş görüşlülüğün” havra, kilise ve Budist tapınaklarına kadar neden uzanmadığı ayrı bir merak konusudur. Yoksa bu, popülizmin vardığı zirve midir?
İşte Tayfun Gönül bütün bunlara son verdi. Bu topraklarda yeni bir uygulamayı bizzat, kendi bedeniyle başlattı. Evet, krematoryum yoktu ama dini tören gibi bir zorunluluk da yoktu. Dini tören istemeyen birilerine zorla dini tören uygulanamazdı. Daha önce, Aziz Nesin gibi, vasiyetleri gereği dini törensiz gömülenler olmuştur bu ülkede. Tayfun Gönül’ün yaptığı bu temelde atılmış daha da net bir adımdır. Tayfun Gönül, Aziz Nesin örneğini izleyerek, inanmadığı halde “halk ne der” kaygısıyla, yani siyasi kaygılarla yapılan ikiyüzlülüğe meydan vermediği gibi, bir adım daha atarak imamın duaları yerine gençlerden oluşan bir müzik grubunun klarnetlerini, kemanını vb. koymuştur. Bu doğrudan Tayfun’un vasiyeti miydi, yoksa düzenlemeyi yapan anarşist arkadaşların düşüncesi miydi bilmiyorum ama imam duası yerine müzikli tören yapılan 1 Ağustos 2012 bu açıdan bir milattır.
Ne kadar güzeldi Tayfun Gönül’ün kara bayrağa sarılmış tabunun önündeki o müzik grubunun, sevgili Kazım Koyuncu’dan çaldığı o “Gelevera Deresi” türküsü. Ne kadar uygundu Tayfun Gönül gibi, “dünyanın kapısından eğilmeden geçen” bir anarşistin uğurlanma törenine. Ve o ince hüzün ne kadar yakışmıştı, hayat arkadaşı Nazmiye Zencir, oğlu Toprak ve kızı Irmak’ın da içinde bulunduğu o topluluğa.
Yaş ortalaması oldukça yüksekti. Tayfun Gönül’ün okuldan vefalı arkadaşları ve anarşist yoldaşlarıydı çoğunluğu oluşturanlar. İstanbul Özgür Üniversite çalışanları da oradaydı. Gençler bir hayli azdı. Çünkü örgütler katılmamışlardı. Demek oraya gelenlere güç gösterisi yaparak taraftar toplayamayacaklarını anlamışlar.
Sonuna kadar dürüst bir topluluktu. Hiç kimse üzüntülü yüz ifadesi takınma zorunluluğunu duymamıştı, hiç kimse kara gözlüklerle ağlamayan gözlerini gizleme gereği de duymamıştı. İnsanın en güzel hasletlerinden gülmek otosansüre tabi değildi. Ama ağlayanlar da vardı. Gözüme çarpanlar, Zelha Çangı, Defne Sandalcı… İçten bir gözyaşı kadar insanı arıtan bir şey var mıdır?
Haber ajansları, uğurlamaya katılanların adını sayarken ünlü veya ünsüz gazetecilerin ve vicdani retçilerin adlarını saymakla yetinmişler. Oysa Tayfun Gönül, vicdani retçiden önce anarşistti. Onun adının hemen yanı başına, “sokak dergisinden arkadaşı Nadire Mater’den” önce, çok daha yakın anarşist dava arkadaşları Ahmet Kurt, Ufuk Ahıska, Gazi Bertal, Defne Sandalcı, Zelha Çangı, Aytek Özel, Gün Zileli, Yavuz Atan, Kürşat Kızıltuğ’un vb. adları yazılmalıydı ama ben zaten gazete muhabirlerinden bu kadar yüksek bir performans beklemediğim için (CNN Türk’ün haberini tenzih ederim) hayal kırıklığına uğramış sayılmam.
Oral Çalışlar, dünkü Radikal’de güzel bir anma yazısı yazmış ve uğurlamaya da gelmişti. İzmir’den, Ayvalık’tan, Çanakkale’den ve Ankara’dan gelen arkadaşlar da vardı. Şu anda adlarını hatırladıklarım, Ahmet Erkan, Aytek Özel, Niyazi, Abdullah Öztürk, Gülderen Yıldız, İlke, Erkan, Engin, Marko, Muharrem, Tayfun’a son günlerinde yoldaşlık yapan Serkan, Kemal… Adlarını anamadıklarım kusuruma bakmasınlar.
Benim bildiğim, ölü evine taziyeye gelindiğinde cenaze sahibine bir “başın sağ olsun” denir. Diyelim ki, arada bir kırgınlık varsa o anda o kırgınlık unutulur ya da geri plana atılır. Oral Çalışlar’la aramızda yirmi yılı aşkın bir zaman öncesinden gelen bir kırgınlık ve soğukluk olduğunu inkâr etmem saçma olur. Buna rağmen, rastlaştığımız yerde bir “merhaba”yı esirgemeyiz birbirimizden. Geçen yıl Kınalıada’da yaptıkları bir anayasa toplantısına Ceren’le birlikte özel olarak gitmiş ve “hoş geldin” demiştik. Bu sene Büyükada’da, Lefter’in cenazesinde karşılaştığımızda ayaküstü birkaç laf etmiştik. Dünkü uğurlamada başını çevirip bir “başın sağ olsun” bile demeyi çok gördü. Oysa ben ölü evinin mensuplarından biri sayılırdım. Geleneklere pek düşkün biri sayılmam ama Tayfun Gönül için o güzel yazıyı yazandan, onun anarşist arkadaşlarından birinden de bir baş sağlığını esirgememesi beklenirdi. Ne yapalım, o da öyle olsun.
Gün Zileli
2 Ağustos 2012
www.gunzileli.com
gunzileli@hotmail.com
Sonradan akla gelen bir not: Oral Çalışlar’ın annesi vefat etti geçenlerde. Aslında benim de ona bir başsağlığı borcum vardı. Üstelik annesini tanırdım. Belki de Oral’ın tutumu buradan kaynaklanmış olabilir. Şimdi hatırladım. Gecikmiş de olsa buradan kendisine baş sağlığı dileyeyim. ayrıca eğer davranışı benim bu hatamdan kaynaklanmışsa kendisinden özür dilerim yukarıda yazdıklarımdan dolayı.
gıderken bıle bırseyler ögrettı tayfun gönul…
benım cenazemde kalıtelı bır ses sıstemıyle pınk floyd dan “Shine On You Crazy Diamond” 1 ve 2 yı calın nan:) şarapta için.
Kalanlar, gidenlerin yolunda kalnca,giden olmaz.Selamlar basimiz sagolsun.
Bu yorum hakaret ve küfür dolayısıyla kaldırılmıştır.
Polis beyin, oruç başına vurmuş galiba. Yaz sıcağında, gündüz gözüyle “Kürt, Alevi, işçi, Ergenekoncu, Esedci, Zerdüşt” kabusları görüyor herhalde. Yorumdaki küfürlerin başka bir açıklaması yok.
gün,sosyalistleri toplumun ölü gömme ritüellerine uygun davrandıklarından ötürü eleştirirken öteyandan sana taziyede bulunmadığından dolayı da oral’a darılıyorsun? fakat ölü gömme ile taziye edilme biçimleri bir bütünün birer parçalarıdır.birisi reddedilirken diğeri benimsenemez.çünkü taziye edilene; tanrıdan sabır dilenmiş olunur.dolayısıyla yazının başıyla sonu bir çelişkiyi ifşa ediyor bana.özellikle islam dininde ‘taziyede bulunma’ ritüelline dinsel bir değer biçilmiştir.muhammed’in buna dair pekçok sözü de vardır.
birkaçını buraya aktarıyorum:”çocuğunu kaybedene kim taziyede bulunursa,ona cennette bir hırka giydirilir.”
”ey fatıma,seni evinden çıkaran nedir?fatıma cevap verdi:bu ölünün ailesine geldim de,ölülerine rahmet dileğinde yahud onlara sabır tavsiyesinde bulundum,ölüleri sebebiyle…”
”hangi mü’min,kardeşine,musibetinden dolayı taziyede bulunursa,kıyamet gününde allah ona keramet(iyilik)elbiselerinden giydirir.”
bu kadar yeterli sanırım;dolaysıyla bana göre hocanın camide kuran okumasıyla bireylerin birbirlerini taziye etmeleri aynıdır.
kaldı ki;sosyalist örgütleri biryere kadar anlayabilirim fakat anarşist bir bireyi anlamakta güçlük çekiyorum hala.
bana kalırsa oral’ın tavrı daha anarşizan;eğer gün’ün belirtdiği kaygılardan dolayı yapılmamışsa tabii.
bir yakını ölen insana “başın sagoldun ” demek yanında olmak ” bir ihtiyacın var mı?” dıye sormak bir bütünün parçaları gibi direk dinlere ait bir şey öyle mi? yani dünyadaki yüz milyonlarca ateist (metafizige degil bilime inanan) yakınını kaybeden birine ” üzülme ” dediginde hemen dine bulaşmış oluyor dimi?
pekı dınler daha ortaya cıkmadan oncede dınle alakalı bırsey mıydı bırının acısını paylasmak…?
ben geçtigimiz yıllarda babasını kaybeden arkadaşımla birlikte (imamda vardı) cenaze yıkadım.
yaşamımda din masallarına ıse hiç inanmadım.
arkadasımda bana “hah şimdi dindar oldu bu ” yada ” bak dini nasıl manipule edıyor ” demedı . gün agabey eleştirilemez bırı degıldır ,eleştiri cok degerlı bır seydır. ama elestırı yapacagım dıye sacmalamak komık. gelmıs gecmıs 6 bın kadar dın var ,bunların mılyarlarca rıtuelı var” kımkı yakını ölen bır dostunun yanına gıderde onun halını hatırını sorar ıste ahanada o tutarsızdır ” demek aymazlıktır.
ıslamın yaratıcısına gelınce ölüsü neden 3 gun boyunca gömülmeden ortada bekletıldı? kım beklettı ? dıye ıyıce bır arastırırsan ,belkı bu soruların cevaplarına ulasırsan dının nasıl o ılk baslardakı hatası sevabıyla humanıst yorumundan saptırılıp zıvanadan cıkarıldıgını kavrarsın.
ne güzel hem sisteme karşı hem de zincirlikuyu mezarlıgın da vehbi koçla yan yana ….keşke tabut bogaz sularına bırakılsaydı denizin koynuna
“Her Canlı Ölümü tadacaktır” gibi çiğ ve irite edici bir mesajının altında olmasına rağmen güzel bir uğurlama töreni olmuş. Fikirlerni cenaze törenindede uygulatabilmek ve istediğin şekilde arkadaşlarınla son vedanı gerçekleştirmek güzel birşey.
sen gün ‘agabey’ine toz kondurtma!ilkin okuduğunu anlamaya çalış sonra eleştir.birçok insan gündelik hayatta aklını hiç kullanmadan konuşur aklını kullananlar da böyle sap yiğip saman sıçar!günün yazısını da birkez daha oku.gün yazısında sosyalisleri, topluma yaranmak üzere, inanmadıkları ritüellerle yoldaşlarını gömdüklerinden mustarip olduğunu söylüyor.pekii bunu laf olsun torba dolsun diye mi söylüyor.belli ki bir derdi var.toplumun değerlerini değiştirmek isteyenlerin onunla uzlaşmasını doğru bulmuyor.evet günün eleştirisine katılıyorum ancak kendisinin de aynı hataya düştüğünü söylüyorum.aksi durumda sosyalistler de kendilerince haklı olduklarını söyleyip işin içinden çıkarlar.
kaldı ki insanların zor zamanlarında yanlarında olunmasın,demiyorum.anarşistlerin kendi değerlerini yaratmaları için devletin ve toplumun otoriter değerlerinden kaçınmaları da özgürlükleri için gereklidir.
anarşistler cenazede şarkı söyleyip şarap içerek yoldaşlarını uğurlamaları yeni bir kültürün ortaya çıkmasına vesiledir,ama dillerini de değiştirmeleri,birbirlerine davranma biçimlerini de anarşizan kılmaları yeni ilişkilenme tarzlarına daha bir güç katacaktır…
dilimiz hala otoriter ama bundan özgürleşmek için mücadele veriyoruz.
soner ve çagrı t.c kimlikleriniz cüzdanınızdamı?
hiç kimse yüceltilmeyi hakketmez eylem.lakin hak yemekde yakışmaz bir ilericiye . gün zileli emektar insandır hakkını yeme!
bir insan karşı devrımcı degıl ıse aşagılar bır dılde “gün ” diye hitap etmen etik değil. (gün agabey ıle yaşıt degıl ısen eğer tabı)
“sıradan anadolu insanında ” boyle bır dıl yok. sen “bılınclı” “kulturlusunya” o yuzden hatırlatayım dedım…
kanımca gün agabeyin sözlerınde tutarsızlık yok nedenlerını yukarıda yazdım .ama sende var . bununda nedenlerını yukarıda yazdım yenıden tekrar etmeyecegım.
not:
kanımca eylem 80 sonrası genclıgınden. bunu ıkı olgudan anlamak mumkun.
1) ısmınden
2) tavırlarından
adının devrim oluşu şaşırtıcı çünkü genokrat bir bilincin var.sen güne agabey demeye devam et ama ben demeyeceğim.emeğin tahakkümü de umurum değil.ister sıradan ister tepeden anadolu insanı olunuz değerleriniz zerre beni heyacanlandırmıyor.agabeyleriniz ablalarınız sizin olsun.
dahası kime nasıl sesleneceğime sen değil ben karar verebilirim.
tayfunun ardından üzüntülerini dile getirdin ama o anti militaristti sen ise tertipcilik yapıyorsun.gün benden önce bu dünyaya geldi diye ona neden sırf böyle bir farktan dolayı agabey çekmem gereksin ki.herkes emektardır.ama hiçkimse bundan dolayı bir ayrıcalığa sahip olamaz.birilerine itaat etmek için anarşist fikirleri benimsemedim.düşüncelerimi de birilerinin ayrıcalıklarını gözeterek ifade etmem.
durumu kişiselleştirmeden fikirleri tartışalım.gerontokratik düşüncelerini eleştiren birine yine aynı tonda karşılık vereceğine bence bu fikirlerinin sana nerden yerleştirildiğine bakmalıydın. ayrıca gelenekci değerlere bu kadar düşkünlük göstermen de anarşizan bir tartışma yapmamızı sekteliyor.
barii ölü üzerinden edebiyat yapma serveti fünun
bırak ölüler ölüleri gömsün…
”tüm yaşamın keşfolunmaz ve edebiyen yaratıcı kaynağı olduğu için yıkan ve imha eden edebi ruha güvenin.yıkıcı tutku aynı zamanda yaratıcı bir tutkudur.” bakunin
Ne kadar da boş cümleler var. Yorumlara bak. Yok efendim ÖZGÜRLÜK İÇİN (Duyan da yorumu hapisten yazıyor sanacak), DİN YOK (Gidip de Allah’ın orda olmadığını görmüş gibi)… Biri dini karalar, diğeri de dinsize laf sokar. Ya arkadaşlar siz kendinizi ne kadar da şartlandırmışsınız öyle. Bırakın kim boşuna ibadet ediyorsa etsin, kim boşuna dinsiz yaşıyorsa yaşasın, kim neye inanıyorsa inansın. Herkes kendi hesabını verecek. Siz inandığınız şey için hizmet verin, inanmadığınız şey için de zahmet edip uğraşmayın yeter. İnancınıza veya inançsızlığınıza saygı duyuyorum. Sizden saygı beklemiyorum, uğraşmayın yeter. Ben Elhamdülillah Müslüman’ım. Ama Ateist’lerin kafasına silah dayayamam ki. Din orda, kitap orda, İmam orda, hoca orda… Akıl da kendilerinde… İnanıp inanmamak kendilerine kalmış. Ben onlara saygı duyuyorum onlar da bana duysun, hepsi bu ya bu kadar basit. Saygılarımla…
“ölü evinin mensubu” ölüsünün mezarlıkta defin işlemine katılmadan, sadece yazacakları malzemeleri biriktirip tüymeyimi tercih etti acaba? (mensubu olduklarımıza karşı bir sorumluluk ve zorunluluk adına soruyorum). veya yine yüreğinin mi kaldıramıyacağını filanmı düşündü…
hayır! hemen yanlış anlamayın sadece merak! cevaplandırırsa sevinirim. şimdiden teşekkürler
” DİN YOK (Gidip de Allah’ın orda olmadığını görmüş gibi)… ”
Ben Thor, Ra ve Zeus’un da orda olmadığını görmedim ama olmadıklarını biliyorum.
Devrim sen uzun süre sadece yazılanları oku, anlama aşamasını geçtikten sonra yorum yazmaya başla bence.
Bizim devrimcilerimiz! ölülerini Cemevlerinden kaldırıyorlar, sanki orası tanrının evi değlimiş gibi, tuhaf geliyor bana, cami ile cemevinin bir farkı varmış gibi…
eylem sende gördügüm şu;
gökyüzünde sarı bir uçak görünce , limonlarında uçabilecegini düşünüyorsun…
gerontokrasiyi bilirim, ama her sakallıyı hoca sanmayacak kadar mantıgımda var.
dilimize yerleşen gerici kavramlardan elbette zaman içerisinde kurtulmalıyız.(ağa-bey)
lakin nasrettın hoca gıbı kacan dananın yerıne duran danayı dövmemiz komık. ben agalardanda beylerdende hoslanmam agabey derken abı yı kasdettım.
kıme nasıl seslenecegıne elbette sen karar verırsın.lakın yaptıgın her ısde etık ararsan çok yakısır uzerıne…
zıra bır devrımcının,ılerıcının en buyuk özellıgı sevgı dolu kalbıdır.
eylem bakunın den örnek vermıssın…. “ahana buda gerantokrasıdır …” demıyorum…cunkı boyle dersem senın az once elestırdıdıgım ıronık mantıgına uygun davranmıs olurum:)
receb buyuk bılge carl sagan (gerontokrası cıgerıme nufuz etmıs lan) ” kanıtın yoklugu ,yoklugun kanıtı degıldır ” demıstı.
bunu ” DİN YOK (Gidip de Allah’ın orda olmadığını görmüş gibi)… ” sözlerıne getırdıgın elestırıne ıstınaden soyluyorum.
lakın aynı carl sagan ” olagan ustu ıddıalar olagan ustu kanıtlar gerektırır” de demıstır…
receb atesıtlerın kafasına sılah dayamadıgın ıcın tesekkurler.
ama bu zaten mezıyet degıl kı…kendın gıbı dusunmeyene karsı tek sılahın dılın olmalı.
dunyada ezelden berı surup gıden bılım-hurafe arasındakı kavgada sıddet gorenler hep bılımseverler oluyor. metafızıkcıler degıl.boylede bır durum var.
ben ınanmadıgım bır fıkre saygı duymam.
(dunyayı 7 gunde yarattık)
ama bu senın kafana sılah dayamamıda gerektırmez.
ınanmadıgım ınancını yasamana engel olanların karsısındayım.
ama bana bılıme ınandıgım ıcın hurafelere ınanmadıgım ıcın sıddet uylularsan kendımı (senden daha sert bır sıddetle)savunurum…
ayrıca şunuda bıl.. dıne ınanmak bır ınanc sorunudur .ornegın ; “musa elındekı sopa ıle denızı ıkıye böldu”.yada ; ” dunya 6 bın yasında ” gıbı…
ama bılıme ınanıp ınanmamak bır ınanc sorunu degıldır.
“ben yercekımıne ınanmıyorum aga ” dıyerek apartmanın tepesınden atlarsan ölürsün.
bılım ıddısını ıspatlar. calısma yontemı budur.
“mensup” dılın o kadar patavatsız kı; zuccacıyecıye gırmıs bır fıl gıbı adeta…””elestırı “yaparken ss subayı gıbısın …sozlerıne elestırı denırse tabı. (bence hakaret) buradan kalbının sevgı dolu olmadıgını dolayısı ıle devrım gıbı bır derdının olmadıgını kestırmek mumkun.o halde ask ve devrım sayfasında ne arıyorsun?
toplumda gözlemledıgım bır sey var (üstelık kendımdende bılıyorum)
katır kadar ınatcı ve guclu olmama ragmen cenaze torenlerınden hıc hazzetmem.ınce ruhlu ınsanlar (öhöm) pek sevmez kalabalıkları ,kederlı anları .huznu…
tam sansarca bir cevap 🙂 onu son yolculuğuna uğurlarken mezarlığın yolunu tutan, yoldaşını omuzlayan, onca kaba saba insan karşısında senin gibi ince ruhlu insanlara saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Devrim (sahipsiz cenazelerle ve yaşayan ölülerle birlikte) sizin gibi ince ruhlu kişilerin eseri olacaktır.
Aşk ve devrim :p
Hadi eyvallah
devrim, fena bir görme,algılama ve anlama surunun olmakla birlikte komikçe bir de mantığın sınırlarını zorlayan benzetme yani örneklendirme sorunun var.bunu aşacağına dair umudum da azalıyor.tabii ki senin ‘AGA-BEY’ derken ‘abi’ demek istediğini anlıyorum.fakat sen inatla bu iki kavramın da gerontokrasiyi işered ettiğini anlamak istemiyorsun.bir de kalmış bakunin üzerinden ironik bir yorum yaparak benim kendimle çelişkiye düştüğümü iddia etmeye uğraşıyorsun.kaldı ki ben bakunin isminin önüne ya da arkasına onu yüceltecek herhangi bir sıfat getirmeden bir alıntısını verdim.bu da çok açık.bunun altında kötü niyet aramak sana bir şey katmayacak.boşuna mantığını(!?)zorlama.
eleştirilere karşı tavrının da devrimle mücadeleyle bir ilişkisi olduğuna inanıyor musun?çünkü ”o halde ask ve devrım sayfasında ne arıyorsun?” diye soru sormana,yapılan her eleştiriyi hakaret sayarak ”ss’benzetmesi yapmana karşılık bu soruyu sorma ihtiyacı duydum. senin gibi düşünmeyen birini bu sitede istemediğini dolaylı olarak söylemiş oluyorsun?günün avukatlığını yapma hakkının sende olduğunu düşünmüyorum. güne bir soru sorulmuş onun da buna cevap verme ya da vermeme hakkı vardır.durum bu kadar basitken senin bu kendinden menkul mantığının çalışma biçimine anlam vermek de zorlaşıyor.
yoklugunla benı mutlu edeceksın patavatsız güle güle.
algılama sorunum oldugunu sanmıyorum eylem abla .
evrendekı hıc bır sey anlasılamaz degıldır.yeterkı verıler hakkında dusun ve kafa yor. ayrıca etrafımdakı bır cok ınsan kızılotesı bır algılama sıstemımın oldugunu soyler:) bılımsel olarak bir kısının yanılma ıhtımalı bır cok kısının yanılma ıhtımalınden daha kuvvetlıdır.
“benzetme sorunumun” temelınde ” karıkaturle ugrasmam yatıyor olabılır …karıkatur abartır.
ana konudan cok uzaklastık ve burdan daha oncede gecmıstık (kaybolduk lan) yınede cevap hakkı dogdugu ıcın son bır tur atmak ısterım belkı bır cıkıs yolu , yada ortak nokta buluruz.
yaşlıları severim. onlardan ögrenecek çok şey var. ama her sakallı gerontokrattır mantıgı biraz sıg.(bıraz degıl cok sıg)
“abı lafı gerontokrasıyı ısaret edıyor” dıyorsun ama laflarımın ısaret ettıgı yere degıl parmagıma bakıyorsun.
buyuk bılge (verdık gerontokrasının gözüne gene bu gece) s. hawkıng genclere en buyuk nasıhatımi; “ayaklarınıza degıl yıldızlara bakın” demıstır.
biz yaslılara degıl yaslılar egemelıgıne karsıyız.kelımelere degıl kelımenın fetıslestırılemesıne karsıyız. kavramların ıcının bosaltılmasına karsıyız. onca dert varken ıncır cekırdegını doldurmayacak kısır tartısmalara karsıyız. ufuk acacagız dıye gokyuzunu grı bulutlarla kaplamaya karsıyız.
elestırı altın bır aynadır bıze hatalarımızı gosteren . ve ben kalp kırmayı hıc sevmem . lakın haksızlıga gelemem . sence bu elestırı mı? bu tarz etık mı?
….“ölü evinin mensubu” ölüsünün mezarlıkta defin işlemine katılmadan, sadece yazacakları malzemeleri biriktirip tüymeyimi tercih etti acaba? (mensubu olduklarımıza karşı bir sorumluluk ve zorunluluk adına soruyorum). veya yine yüreğinin mi kaldıramıyacağını filanmı düşündü…”
alaycı bır dıl kullandıgımın farkıdayım.
cunkı ısa nın “sol yanagına tokat atana sag yanagını uzat” lafına ınanmam. bana, benım ınsanlarımın degerlerıyle dalga gecene anladıgı dılde cevap verırım.
dostçakal.
gün zileli bu yazısıyla, anarşizmi bu topraklarda liberalizmin kucağına koyan ve anarşizmi iktidarın iki ayrı eğilimi arasında getirip götüren, işin aslı bokunu çıkaran tüm görev arkadaşlarının isimlerini bir bir anmış ve vefa borcunu ödemiştir…yaşasın yaşlı anarşistlerin hegemonyası!yaşasın anarşist gençliğin ömrünü yeme mücadelesi!
kanımca, bu yazının bolca yağlanıp ballanmasının bir sebebide, sırf gün zileli’nin değil, tüm “gerontokrat anarşist” tayfanın görmeyi istediği “anarşist” profilin işte tamda böyle olması gerektiğinin alltını çizmeye çalışmak içindir. yazıyı zerre eleştirecek kadar ciddiye almadım, alıp yazsamda zaten bir odun parçasına laf anlatmak daha kolay olurdu diye düşünüyorum. böyle bir yazıyı yazan da yazısı kadar kendi rezilliğini, boşkafalılığını açıkça gözler önüne seriyor zaten…
sevgi, askerlerin kurdugu bir devlette anti militarizmin tohumlarını atan ılk ınsan olan tayfun gönül anarşizmi liberalizmin kucagınamı koymustur?
madem bu kadar bilgesin senın “genc görev arkadasların ” ın yapması gerekmez mıydı ılk vıcdanı red protestosunu?
yaşlı anarsıst olmak utanılacak bırsey degıldır.utanılması gereken ” neden genc anarsıstler dururken yaslı bır anarsıst ılk vıcdanı red eylemını baslattı ” dıye sormamaktır.
testament fıkırlerınle bızlere bılınc sıcraması yasatmadıgın ıcın sana yurekten tesekkur ederım.
“odun parcası” ornegı senın kartvızıtın. ne kadar sevgı dolu , bılge, sevıyelı erdemlı bır ınsan oldugun ortada.
dolu basaklar egrı durur. basak boynunu senı yuceltmek ıcın egmez . bu onun dogal durumudur.
devrımcı ınsan saırın deyımı ıle bır ovanın duz olması kadar dogal bır sekılde erdemı savunmalı…
henuz yaslanmadın. ama kacınılmaz olarak yaslanacaksın emınım kı gencken yaslılara otobusde yer vermeyen ,ama yaslanınca otobusde kendısıne yer vermeyen genclere demedıgını bırakmayan bırı olacaksın.
dılın fıravunı bır dıl.soyleyecek ladın olsa tarzın bu olmazdı.
en ıyı savunma saldırı degıl mı?
kanımca ozgurluk davasınıda ılıklerıne kadar hıssetmıyorsun.
bu arada odun deyıp gecme bazı odunlardan polıs jopu yapılır
bazı odunlardanda kıtap.
devrim bebeğim bi mantık hatası var..tayfun reddini açıkladığında yaşlı değildi …genç anarşistlere amcalık yapacam diye hataya düşme..
Bu insanı çok çok tanımak isterdim…Çok üzgünüm…Başın sağ olsun gün abi…Tüm dostlarının,anarşistlerin başı sağolsun…
gün hiyerarşinin en üst tepesinde.onun altındakiler de çok mutlu…hepimiz çok çok mutluyuz…türkiyede anarşi pek şirin.kim istemez ki böyle evlere şenlik bir anarşiyi…herkes abi abla herkes bey paşa peki anarşi ne…
Zileli,Mehmet Eymur tarafından kendi görüşlerini kanıtlamak için tanık gösterildi.
Zileli-nin Anı Kitapları artık Eymürlerin başvuru kaynağı durumunda.
Bu da bir milat olmalı.
İşte anarşizminiz bu.
Ya krallara ya Çarlara ya da Eymürlere fırsat vermek…
mehmet eymürün gün zileliyi referans vermiş olması bana hiç tuhaf gelmedi.çünkü o anıları bir itirafcı yazsaydı ancak bu kadar pişmanlık dolu sözlerle geçmişini ifşa ederdi.kanımca bu maharetini de aydınlık geleneğinden kazanmış olmalı…hala o faşist aydınlıkcı zihniyetin etkilerini atamamıştır üzerinden.
sanırım 80 sonrası bir görevlendirilme söz konusu…reha çamuroğlu ve görev arkadaşlarının geçmişine ve bugününe bakın: anarşist fikir ve pratiğin nasıl devlet ve sermaye karşıtı mücadeleden uzaklaştırma ve soğutma çabası olduğunu görün
eylem ben senin bebegin degilim .genc anarsıstlere amcalıkda yapmıyorum 78 dogumluyum.tayfun gönül 23 yasında vıcdanı reddını acıkladı tamam ama vıcdanı red surecını bılmıyorsun sanırım .ordu asla yakanı bırakmaz. 54 yasınada gelsen mahkeme mahkeme surunursun. osman murat ülke mahkeme -cezaevı-dısarı kısır dongusunde dolandı durdu.
vıcdanı reddımı acıkladım hadı bana eyvallah dıye bır durum yok senın algıladıgın gıbı…
eylem tepemızde kımse yok. kımsenınde altında degılız.keske gün zileli gibi insanlar çok olsa bence hiç fena olmaz. tartışma süreci çok muhımdır.anarsıstler örgutluluge degıl ,orgutluluktekı hıyersıye karsıdır . ortada durıttı örnegı var. vıcdanı reddımı acıkladım hadı bana eyvallah mantıgın turkıye anarsızmı tahlılındede devam edıyor .
turkıye de anarsızm pek sırın degıl. burası sadece turklerın yasadıgı bır yerde degıl.önce dılını ozgurlestır .özal bıle ” ıkı ana halkın yasadıgı bır yorede turkıye demeyelım ulkenın adını anadolu cumhurıyetı dıye degıselım ” demıstı…mustafa kemal turk devletı önerılerı yerıne turkıye devletını dayatmıstı.
gectım devletı yoketmeyı barı özal ı-mustafa yı aş…
baranas mehmet eymur-mahır kaynak gıbı adamlar mahır cayan ada ajan dıyor.
ertugrul kurkcu yede dedıler. hatta yılmaz guney ede…
ben mehmet eymur un onerısını basında ılk okudugumda ” sazanlara gun dogdu ” dedım hemen.
mehmet eymur ıyı bır kontrespiyonajcıdır.
abd devletı kendısını ıyı egıtmıstır.
tuncay guney mehmet emur un tanımı ıle ” ıyı bır sızma ıdı . bomba ıdı.
kontrespiyonaj taktıklerınden bırıde budur;
“mahır cayan ordunun adamıydı” der ortaya laf atarlar
gerısı dedıkoduculara kalmıs.
devrımcıler bılımsel yonteme ınanırlar. elde verı yokken
konusmazlar.olaylar olgulardan yola cıkarak analız yaparlar.
elde verı yokken atıp tutmak laf ola berı gele dıye kınle konusmak bır ınsanı karalamak demektır.
bu ıs bılınclı yapılmıyor ıse cehalettır.
gun abının anıları samımıdır. ona yazdıgı anılar yuzunden kızan seflerle aynı analızı yapmanız ılgınc.
oysa samımı elestırı -oz elestırı cok degerlı anlamlı buyuk kazandıran bır mekanızmadır.
ol bu mekanızmayı kullanmadıgı curumeye terkettıgı ıcın sımdıkı durumda.
ayrıca “kendı goruslerımı kanıtlamak ıcın” bende sık sık fıkır dusmanlarımdan ornekler verırım.bu asla yapılmaması gereken bır ıs mıdır?
sol eymur kadar kendı gundemıne hakım degıl kanımca.
kuran okumadan muslumanı elestırmek kolay tabı. bu tavır darwın okumadan evrım kuramını elestıren gerıcılerın tavrıdır soldan uzak olmalıdır.
eymur anadolunun en buyuk halk dusmanlarından bırıdır kafasında bın tılkı dolanır.
devrımcılerde unutulan bır ozellıgı vardır yere duserken dahı dusmanına taraf duser burjuvazıye taraf dusmez. kanımca bır tasla bır kac kus vurmak nıyetınde her zamankı gıbı yıne…
devrim sana bebeğim diyen ben değilim karıştırdın ya da kalemin sürçtü galiba.
ayrıca bu yazılanlara neden hep sen cevap veriyorsun.gün çok mu meşgul.
ha türkiye ha anadolu nasılsa bu sınırlar hep egemenler tarafından çizilir.kötünün iyisini seçmek yerine onları yok saymayı yeğlerim.
özür dılerım eylem. haklısın. karıstırmısım sevgı demış bana “bebegım ” dıye.. (utanır)
cevap verıyorum cunkı ; “yıgıdı oldur ,ama hakkını yeme ” ozdeyısı sevdıgım bır kac ozdeyısden bırıdır. ustelık işım geregı yazmaya vaktım var. bırakında yazalım yaw ! eskıden cay ıcmeye vakıt bulamazdım :))
hem sıte zıyaretcısı cevap veremez dıye bır yasak yok. gün abı nede yazmıyor bılmıyorum. kendısını bır kez gordum bır konferansda hepsı bu. ondan maas almıyorum yanı.zaten her bılge gıbı parasızdır ıstesemde vermez:))
anadolu ıyıdır . turk ıle turkmen bıle ıkı ayrı zıhnıyetı ıfade eden ırk tanımlamaları. sıonıstlerle- batılı emperyalıstlerle sıkı fıkı olan ıtthatcılar turk u severler ben bu yuzden turkmen demeye cabalıyorum ornegın…
özür dilerim eylem. haklısın bebegım dıyen sevgı ımıs…
kusura bakma (utanır)
cevap verıyorum yazılanlara cunkı en sevdıgım ozdeyıslerden bırı “yıgıdı oldur ama hakkını yeme ” dır.
hem ısım geregı yorum yazmaya vaktım oluyor.bırakta yazıp cızelım tartısıp ırdeleyelım bu cok muhım bır ıstır. en az alanlarda olmak kadar. bırı dıgerınden ustun yada alcak degıl.
hem sıte zıyaretcısı cevap veremez dıye bır yasak yok. gün abı nede yazmıyor bılmıyorum. kendısını bır kez gordum bır konferansda hepsı bu. ondan maas almıyorum yanı.zaten her bılge gıbı parasızdır ıstesemde vermez:))
anadolu ıyıdır . turk ıle turkmen bıle ıkı ayrı zıhnıyetı ıfade eden ırk tanımlamaları. sıonıstlerle- batılı emperyalıstlerle sıkı fıkı olan ıtthatcılar turk u severler ben bu yuzden turkmen demeye cabalıyorum ornegın…
@devrim karasansar mahlaslı odun falcısı arkadaşa;
beyin sıçramalarını sen çok küçükken yaşamışsın zaten, o yüzden yazdığım yorumun bunda bir katkısı olduğunu sanmıyorum. sanıyorum ki, şairane yönünü beşinci biradan sonra yeşilköy sahilinde takdir edenler olacaktır ama, benim asıl merak ettiğim konu şu ki, madem odun’dan falımıza bakabilme yeteneğine sahipsin, ne diye kendini böyle internet sitelerinde harcıyorsun cevher küpü?
testament mahlas degıl ,gercek adım devrım karasansar .adımı cok severım.saklamamız gereken adımız fıkırlerımız degıl ılıskılerımızdır.(bılge genc ibo boyle dıyor)bu arada falada ınanmam .(gorunen koy klavuz ıstemez ) hurafeye ınanmak akıl ısı degıl.bılıme ınanmak ıse bır ınanc sorunu degıl.beyın sıcraması yasamadım zaten beyın sıcrayamaz. kıcı bacagı yoktur. evet ben cok genc yasda bılınc sıcraması yasadım.kendımı bıldım bılelı cok agır ıslerde calıstım ıscılık yaptım bu arada alanların tozunu yuttum.yesılkoy sahıle ıse hıc gıtmedım . okmeydanı -esenyurt gıbı varoslarda buyudum. ustelık sahılde ıcmeyıde sevmem evde ıcerım. gencken cok ıcerdım. oyle kolay sarhos olan bırıde degılımdır.ama artık sadece evde mısafırım olursa ıcıyorum . enı topu 2-3 bıra. alkollu ıckı ıcmek utanılacak bır sey degıldır. yıgıdı oldurup hakkını yemek utanılacak bırseydır. aslolan adam gıbı ıcmektır. ıcıp sacmalamamaktır(gercı bazı ınsanlar ıcmedende sacmalar ya neyse…) che karakol bastıktan sonra yoldasları ıle ustte cekıldıkten sonra ıcerdı.
20 yılda kazanılmıs terının damlamadıgı bır alana ustunu aratıp gırerek durup dururken elde bırayla yuzunu kamufle etmeden cam kırarken ıcmezdı.
burda yazmayı “kendını karcamak “olarak gormuyorum. kalemıde kılıcıda ıyı kullanmalı ınsan.
devriminide sansarınıda al git lütfen
son-er ve son sansar kalana kadar burdayım …
tamam kal ama kültür gerillası tribine girme
Merhaba Eylem;
* 90 yaşında yatalak ve felçli bir adam düşün. Velev ki her ihtiyacını senin karşıladığın bu yaşlı adama ”dede” diye hitap ettiğinde onunla aranda fiili olarak nasıl bir ”hiyerarşi” olabilir, yahut olabilir mi? Buna bağlı olarak yatalak ve felçli ihtiyar bizzat senin bakımına muhtaçken senin üzerinde nasıl otorite kurabilir, yahut kurabilir mi?
* Kavram ve sözcüklerin içerdiği ”anlam”ı düşünürken, onlara o anlamı ”yükleyen” şeylerden birinin de kullanıldığı ”BAĞLAM” olduğunu biliyor musun?
* Örneğin Gün Zileli’yi tanımam. Aramızda hiçbir iletişim yok, olmadı. Kendisi benden yaşça da hayli büyük. Ona ”abi” desem fiili olarak aramızda nasıl bir otoriter ilişki temerküz edebilir? (dikkat et, vereceğin cevap dahi koşula/bağlama göre şekillenecektir)
* Toplumsal ”rit ve gelenekleri” reddederken Gün’ün eskiden belli ki bir arkadaşlık hukuku olduğu birinden ”baş sağlığı” görmek istemesi ”ÇELİŞKİ” değildir. Dinsel anlatılarda ”muhtaç olana yardım edin” düsturu var diye, örneğin bizim ”hakkı yenen birinin yanında olmamız” SAÇMA mıdır? Dinlerde de böyle bir değer var diye, bunu yapmaktan kaçınmalı mıyız?
* Dinler diğer tüm değerler gibi ”İnsan ürünü” olduğundan teolojik geleneklerin din dışı geleneklerle elbette ”ortak değerleri” var ve normaldir.
* Gün’ün ”sitem”i nedir, o halde? Basit… Vaktiyle birbirine ciddi emekler verip -belki de büyük sorunlar yaşarak- ayrılan sevgililer o emeklerin/anıların/güzel anların hatırına-ki ÖZLEM DE vardır burada- bir gün karşılaştıkları zaman içten bir ”MERHABA” duymak ister, isteyebilir. Hele hele ”ölüm” gibi kaygı verici bir duygu bu isteği körükleyebilir. (Gün’ün özrüne bakarsan bunu fark edebilirsin)
soner kültürüde -gerillayıda severim, tribe girmem.trib uyusturucu etkısı altında görülür. bagımlılıkla özgurluk felsefesı ıse bırbırıne taban taban zıddır.
albatross yaman yazıyor kanımca.
selam…
birinci sorun mantık hatası taşıdığı için çok saçma geldi.
ikincisi de fazlasıyla didaktik tonlu olduğu için üzerine bu cümleden başka bir şey söylenemez.
üçüncüsü de seninle gün abini ilgilendirir.
dördüncüsün de eleştirilerimi ki bağlama bu kadar değer veren biri olmana reğmen yanlış anladığın için sorularının muatabı ben değilim.bunu istersen bir camii hocasına sor,derim.
beşinci yargın ise gerçekten çok talihsiz olmuş.çünkü o zaman biri de kalkıp der ki devlet de insan ürünüdür o halde o da normaldir.
altıncısı için de dördüncü cevabım geçerlidir.
ben kacıncıyım lan? :))
sen sıfırsın lan…
son-er im napim adımımı değiştirim trib mecazi yani buranın adamı diyilsin bak demet akalın konseri varmış git orda eyleen biraz
sıfır olsam esprıye gelemezdım kadın:)
sen, eyilip kişilerin bacak aralarına da mı bakıyorsun.orada gördüğün uzvun biçimine görede onlara abla,kadın ve abi mi diyorsun.sexsist zırvalamaların ahmakça…
demek kı neymıs ? kadın ayar yedıgı yerı asla unutmazmıs!
cok hırcınsın arkadas, bıraz sakın olsan hıc fena olmaz. kadınlarda adamdır der marx dede.ne dıyeydım sana emmı mı?
not : egılıp bakmıyorum ayna taktıgı kullanıyorum ortaokuldan kalma …
Kişilere, “abi”,”abla”, “amca”, “teyze” denmesi bir bakıma kapalı ailenin yenilgisini de ifade eder.Ne açıdan baktığımıza bağlı.
Kelime kökeni olarak baktığımız zaman , farklı bir durum söz konusu. Çağdan çağa veya dönemden döneme atlayan kelimelerin ve kavramların anlamının aşındığı ve kimi zaman başkalaştığını göz önünde bulundurmalıyız. Dahası, var olan kavramların sürekli içi boşalıp yeniden doldurulur veya onlara yeni içerikler kazandırılır. Programlama dillerinde overload(aşırı yükleme) adında bir teknik vardır. Konuşulan dillerde de, sözcükler gerekli oldukça aşırı yüklenir.
Ben kavramların kendisinden çok, içeriğiyle ilgilenilmesi taraftarıyım. Bu açıdan Albatross’a katılıyorum.