Herkesin bildiği ve acısını çektiği kadın cinayetlerini burada yeni baştan hatırlatacak değilim, kendilerini her gün her saat zaten fiilen hatırlatıp duruyorlar. Bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor, çoğunlukla da kocaları, sevgilileri tarafından.
Ben bu yazıda, üzerinde çokça konuşulup da pek değinilmeyen (ya da gerçek anlamda değinilmeyen) iki nokta üzerinde duracağım: 1. Kadın cinayetlerinin toplumsal nedenleri; 2. Kadın cinayetlerini önlemek için gerçekten ne yapılması gerektiği.
Kadın Cinayetlerinin
Toplumsal Nedenleri
Türkiye’nin geleneksel toplumsal yapısı çatırdıyor, eski toplumsal ilişkiler lime lime dökülüyor. Nedir bu geleneksel toplumsal yapı ve eski toplumsal ilişkiler?
Bu, kısaca söyleyecek olursak, geleneksel aile yapısıdır. Geleneksel aile yapısı, erkeğin evi geçindirmesine ve kadının erkeğe kölece boyun eğmesine dayanır. Zaten genelde evi geçindirme koşullarına veya evi geçindirecek ölçüde bir eğitime sahip olamadığı için kadının erkeğe boyun eğmekten başka çaresi yoktur.
Ne var ki, bu geleneksel yapı, özellikle 1970’lerden sonra yavaş yavaş ve 1980’lerden itibaren gittikçe hızlanan bir ivmeyle aşınmaya ve hatta yıkılmaya başladı. Artık kadınlar çalışma hayatına giriyor ve evin geçiminde daha fazla ağırlık kazanıyorlardı. Bu ekonomik güçlenme, kadının ev içi erkek şiddetine boyun eğme oranını da azaltıyor ve kadın, eğer bir çıkış yolu bulamazsa rahatlıkla boşanma yoluna gidebiliyordu. Bu, pederşahi yapının ürünü olan erkek zihniyetinin tahammül edemeyeceği bir durumdu. Çünkü pederşahi anlayışa göre, kadın erkeğin malıydı. Kadının bir insan olarak ev içi şiddete başkaldırması ve kendinde boşanma cesareti bulması, kadını malı olarak gören pederşahi erkeği çıldırtan ve en sonunda cinayete sürükleyen en önemli nedendi.
Ekonomik özgürleşmeyle paralel olarak, toplumsal özgürleşme de kadınlarda geleneksel yapıyı ve ilişkileri parçalayan bir özgürlük düşüncesinin yayılmasına ve kök salmasına yol açmıştır. Bu özgürlük düşüncesinin en uçtaki örneği ve temsilcisi feminizmdir. Kadınların bu düşünsel özgürleşmesi de pederşahi erkeğin ezberini bozan, şaşalamasına yol açan önemli bir etkendir. Bununla baş edecek bir kültürel seviyeye sahip olmayan pederşahi erkek, çareyi geleneklere daha fazla sarılmakta ve daha olmadı, kanda bulmaktadır.
Bu iki temel değişime ek olarak, durumu daha da ağırlaştıran iki temel neden daha vardır. Birincisi, geleneksel toplumsal bağların çözülüşüne paralel olarak, özellikle şehirlerde gelişen ve adeta yıkılan pederşahi kültürün yerine ikame olan maço kültürüdür. Maço kültürü, adeta pederşahi erkeğin artçı savaş için kullandığı şehir kültürüdür. Pederşahilikte kadının baskı altında tutulması vardır ama aynı zamanda kadının “korunması” da vardır. Pederşahi erkek, kadını hem baskı altında tutar, hem de onu “korumayı”, ona pederhaşice bir “saygı” göstermeyi erkekliğin şanından görür. Maço şehir kültüründe bu “saygı” da kalkmıştır. Maço kültüre göre kadın, toptan aşağılanması gereken bir “yaratık”tır. Şöyle bir yolda yürüyün ve şehirli genç erkeklerin günde ne kadar “amına koyduğunu” duyun, ne demek istediğimi anlarsınız.
Dolayısıyla günde en az otuz kere “amına koyan” bu şehirli gençler evlendiklerinde ya da sevgili edindiklerinde bu “aşağılık yaratıkların” kendilerine karşı koymasını bir aşağılama olarak algılamakta ve anında şiddete başvurma refleksi göstermektedir. Bu gidişin, sonunda cinayete varması hiç de şaşırtıcı değildir.
İkincisi, bugünkü AKP’nin geleneksel aile yapısını güçlendirmeye yönelik girişimleri ve bunun en uç örneği olarak kadını iyice geleneksel yapıya hapsedecek “dört, beş çocuk” programı, yangına benzin dökmekten farksızdır. Bugün geleneksel yapıyı yeniden güçlendirmeye çalışmak, kadın cinayetlerini misliyle arttıracaktır ve zaten de öyle olmaktadır. Kadın cinayetlerinin AKP iktidarı altında büyük ivme kazandığı herkesin malumudur.
Elbette bu konu çok daha derinlemesine bir sosyal inceleme konusudur. Benim burada kısaca değindiklerim sadece uzaktan şöyle bir bakınca ilk göze çarpan olgulardır.
Kadın Cinayetlerini
Önlemenin Yolu
Elbette bu, yukardaki başlığı atmak kadar kolay bir sorun değildir. Ne var ki, en azından bugün bize çare olarak sunulan şeylerin hiç de çare olamayacağını ve zaten görüldüğü gibi olamadığını saptayabilir ve başka çareler üzerinde durabiliriz.
Birincisi, “devlet koruması” hiçbir şekilde etkili bir yol değildir. Hatta bu, kadın cinayetlerini kolaylaştıran bir etken olmaktadır. Derdi başından aşmış şu hantal devletin ya da kadını potansiyel “bela” olarak görme kültürüne ve refleksine sahip polisin koruması altında olduğunu sanan kadınlar, bu “güvenceyle” daha rahat hareket etmekte ve “avcı”nın tuzağına çok kolayca düşmektedirler.
İkincisi, keza sığınmaevleri de çözüm değildir. Çünkü kadının sığınmaevinde, hapiste gibi yaşaması mümkün değildir. Kaçınılmaz olarak sokağa çıkacak, yakınlarını görmek isteyecek, işe gidecektir. Oysa katil köşebaşında beklemektedir.
Üçüncüsü,”Aile Bakanlıkları” bir çözüm olmadığı gibi, yukarda belirttiğim üzere, bu tür bakanlıkların geleneksel aileyi güçlendirme programları sadece ve sadece pederşahi ya da maço erkeğe “haklı” olduğu duygusunu vermekten başka bir işe yaramamaktadır.
Dördüncüsü, ceza maddelerinin ağırlaştırılmasının vb. de hiçbir caydırıcılığı olmadığını herhalde bu ceza yasalarını çıkaranlar da artık görüyor olmalıdırlar.
O halde?
Bence çözüm, mağdurun bizzat kendisindedir. Mağdur, kadın olduğuna göre çözüm de ondadır.
Madem kadınlar cinayet tehdidi altındadır, bu tehdide en hakiki karşılığı verecek ve tehdidi savuşturacak olan kadınların özörgütlenmesidir. Özörgütlenme derken bir propaganda örgütlenmesinden falan söz ediyor değilim. Saldırı varsa savunma da vardır. Erkek saldırıyorsa kadın da kendini savunacaktır. Elbette tek başına ve bireysel olarak değil, örgütlü olarak. Çözüm, kadın özsavunma birlikleridir. Her bölgede, her semtte, her işyerinde, her mahallede vb. yedisinden yetmişine kadar bütün kadınlar bir araya gelmeli ve kadın özsavunma birlikleri oluşturmalıdırlar. Kendi merkezleri, kendi internet bağlantıları, kendi iletişim ağları, kendi bağlantı telefonları olmalıdır. Bir kadın şiddet mi gördü, bir kadın ölümle tehdit mi ediliyor, öyle sığınmaevlerine sığınmaya falan gerek yok, o kadın, bölgedeki savunma birliğiyle bağlantı kurmalı, kadınlar gidip o kadınla birlikte evinde nöbet tutmalıdır, nöbetleşe ve gönüllü olarak onun korunmasını üstlenmelidirler. Gerekiyorsa yanlarında silahları da olmalıdır. Evet evet, kadınların her yoldan silahlanmasını öneriyorum. Bunun yasal yollarını falan önerecek değilim. Kadınlar özsavunma birliklerinde birleşip silahlanmalıdırlar. Tehdit altındaki kadının evinde silahla nöbet tutmalıdırlar. O evdeki şiddet düşkünü erkek sığınsın bir yere, eğer istiyorsa. Kadınların sığınağa, sığınmaya falan değil, kolektif savunmaya ihtiyacı var.
Bakın görün o zaman nasıl bozguna uğruyor, o eli silahlı aciz yaratıklar. Belki kendileri için bir sığınak bulurlar.
Marx’ın ünlü sözünü bugüne uyarlayalım:
“Kadınların kurtuluşu kadınların kendi eseri olacaktır.”
Gün Zileli
5 Şubat 2013
Kadınların erkekler karşısında aciz kaldıklarını ve onların her türlü şiddetine boyun eğdiklerini görüyoruz. Bunun nedeni kadınların silahsız olmaları değildir. Bunun nedeni kadınların doğalarından gelen bir itaate yatkınlıklarıdır. Kadınlar en sıkıcı ve sevimsiz görevlere boyun eğiyorlar.
Erkeklerin en haksız isteklerini kabulleniyorlar. Banka memurluğu, telefon santralinde çalışmak, sekreterlik yapmak gibi işleri uysalca sürdürüyorlar. Ölmek gerekirse de sakince ölüyorlar. Kezzapla yanmak gerekince yanıp, sokakta dövülmek gerekince de kuzu kuzu dövülüyorlar.
Erkeklere, onların malı olmadıklarını anlatmak onların görevi. Bunu göstermeliler. ama itirazları bile görmezden gelinebilir düzeyde kalıyor. Erkek itiraz edince ciddiye alınıyor da kadın edince, ikna edilebilir türden oluyor.
Kadınlar insanca söylüyor ama erkeklere yetmiyor anlamaları için. Bu da erkeklerin anlama sorunuyla ilgili bir durum.
Kadın silah çekerse erkek kesin anlar. Birkaç tane saldırgan erkek dayak atarken veya öldürmek üzereyken vurulursa bu işe yarayabilir. Diğer erkekler için uyarıcı olabilir. Törelerini yerle bir etmeye yeter mi bilmem, ama bu da olabilir belki.
Kadın şidderi deyince bir de sürekli şiddet var. Her gün erkek dayağına, cinsel şiddetine, aşağılamasına, ensestine, tacizine maruz kalan milyonlar var. Kanıksanmış ve sindirilmiş şiddet de var. Buna karşı dünyanın herhangi bir yerinde görkemli birkaç kadın devrimi olması beklenirdi ama olmamış ve olacak gibi de görünmüyor.
Kimi kadinlar da kapi ardinda cinsel tacize ugramislar; Tacizci de Gün Zileli. Kendisi kitabinda itiraf etmekte.
Gün Abi sığınmacılarda anlattığın bir protesto vardı ismini hatırlamıyorum ama bir kadın cinayeti sonrası sadece kadınların katıldığı bir protesto olmuştu seninde uzaktan izlediğin. Erkekleri aralarına almamıştı protestocular. Bu pratikteki gibi hareket edilmeli sadece kadınlardan oluşan protestolar olmalı ve kadınlar nitelikli çoğunluklarla kendi sorunlarına sahip çıkmalı.
Türkiye gibi 8 marta kadından çok erkeğin katıldığı ülkelerde kadınlarda toplumun genel hastalığına tutulmuş vaziyette: kadın şiddetini erkeklerin çözmesini bekliyorlar, aile değerlerinin çözmesini bekliyorlar…
Dünyada cellatın sunduğu çözüm, hiçbir zaman çözüm olarak kabul edilemez. Kadınlar kendi sorunlarını aktif bir duyarlılıkla ve kitlesel bir çoğunlukla kendileri çözmeli
kadın özsavunma birlikleri önerisini duyunca bu cümle bana çok yabancı gelmedi.zileli çok harika bir öneri yapmış sonradan hatırladım birileride halk özsavunma örgütlenmesini demokratik özerkliğin içinde önerince birilerinin nevri dönüp neler denmişti.özgürleşmiş insanların kendini kendi yönetebilmesinin kurumlarını üretmekte tam bu oluyor işte kadın katliamını önlemek için zilelinin çok haklı önerisini genişletip bütün zülümlere karşi halkın kendi özsavunma örgütlenmesine yükseltebildiğimiz zaman efendilerin devlet-iktidar örgütünün ve zülmüne boyun eğmeden bereketli topraklarda devletsiz başka bir hayatı inşa edebiliriz.asıl soru gerçekten biz bunu istiyormuyuz istiyorsak benzerlerini inşa edenlere neden fesatlanırız anlamıyorum.
Bu maili yazan zat Kadin cinayetleri ile ilgili yaziyi birakip etraf karisitiriyorsun. Devletine cok benziyorsun.
Sen ne zipir adamsin. Yuraridaki yazi hakinda dusuncelerini yazmiyorsun Gun Zilleli ile ugrasiyorsun. Off….. . Senin gibiler bu toplumda o kadar cokki. Ne olacak bu halimiz. Sizden kurtulamayacagiz. Gun un Kendi yazdigi ile onu vurmaya kalkiyorsun Cok aciz ve kucuksun. Senin kadin konusundaki yanlislarin, zaflarin, erkek egemenliginin cok oldugunu dusunuyorum.
gün abi,ad elçiliğine yapılan canlı bombalı”feda” eylemiyle ilgili ne düşünüyosun
Yanlış bir eylem ama “teröristleri kınama” korosuna katılmam.
feda eylemimi neyi feda etmiş kendinimi ama evet barışı umudu insanlıgı vicdanı feda etmiş olabilir…
bu şiddetti ortadan kaldıracak bir şeye ihtiyacımız var.
ama bunun nasıl bir yolla ortadan kaldırılacağını henüz bilmiyoruz.
herkes bir şeyler söylüyor ,ama söylenenlerin hayatı değiştirecek
esaslı bir yanları yok .
geçici çözümler aranıyor.ama bunlar da yetmiyor.çünkü sorunun temellerine derinlemesine inilmemektedir.
kadınların ya da erkeklerin bir şeylere ihtiyaçları vardır.
birbirlerinin düşmanı olarak addedilmelerini tersine çevireçek bir düşüncedir bu da.
bu cinayetlerin onbin yıllık tarihinde saklı olan gelenek ve görenekler her iki cinsi de tutsaklaştırmıştır.bunlar,zihinlerine ve bedenlerine kazınmıştır.
ve onları tanrının her günü yeniden ve yeniden üretmekteyiz.
asıl mesele budur.dolayısıyla bunun üzerine düşünmeliyiz.bu sorunu kökten çözecek araçları yaratmak zorundayız.
ama kolaycılığa kaçmadan ve geleceğe ertelemeden biran önce ne yapılacaksa yapalım.
ellerine saglik. Analizinde katilmadigim ufak tefek seyler var ama “silahli kadin birlikleri” ile meseleyi kalbinden yakalamissin. Sadece kadin silahli birlikleri degil, devrim mahkemesi benzeri, kadinlarin yonetiminde bagimsiz ve yerel organlara da ihtiyac var. Artik ic savas mi olur ne olur fark etmez. Ama macoizmin/muhafazakarligin modern formunun ezilmesi icin emekci/isci kadinlarindan olusan bir gucun guvenligi ele almasi lazim. Hatta daha farkli bir asama da butun silahli gucun temel olarak kadin yonetiminde olmasi lazim belki de.
Bence bunu o yuzden sirf bu gundem uzerinden degil daha genel olarak tartisalim. Eger komunist bir dunya kuracaksak, butun silahlar prensip olarak kadinlarin elinde en azindan kontrolunde olmali…
Küfür nedeniyle kaldırıldı.
küfür nedeniyle kaldırılmıştır.
eylem mikail veya her neyse o kadar zavallısınızki şiddete tapıyorsunuz…
abd büyükelçiliğine yapılan eylemle ilgili yanlış demişsin gün.neden yanlış sence
Bu tür eylemler sadece ve sadece terörden beslenen devletlerin işine yarar, onların kendilerini pekiştirmelerini sağlar ve halk kitlelerinin ürkerek devletlerin “korumasına” sığınmasına yol açar da ondan. Bu tür eylemler halka cesaret vermek yerine pasifleştirir. Sonuç olarak ne devrime, ne ezilenlere bir faydası vardır.
Gun herseyden once Terorist, teror kelimesini devleler kendilerine karsi ( ozelikle abd )olanlar icin kulandi ve hala devam etmektedir. Teror kelimesi icerik bakimindan degil kelime bakiminidan beni oldukca rahatsiz ediyor. Teror yerine eylem olarak soylersek (iceriyini yok etmeden )daha farkli olacagini dusuyorum.
Canli bomba konusunda gun arkadasa katiliyorum. Eylem yerinde ve zamaninda yapilmasi hata oldugunu dusunuyyorum. Elestirilecek konunun eylemci olmamasi gerek.
Konsolosluk eylemi acele ve sadece sansalyonel bir eylemdir. Bu tip eylemler insanlarin canina mal oluyorsa biraz dusunmek gerekir. Hedef yerinde rast gele canlarin yok olabilecegi eylem turleri yanlis yerlere varmakadir.
Bu tip eylemleri ML gibi Anarsistlerde zaman zaman yapmaktadir. italya, yunanistanda yapilan eylemde canlara kiyilmisti. Anarsistler tarafindan elestirilmistir. Bu tip eylemlikler yapalar, eylemden dolayi azda olsa hakli olduklarini dusunen insanlara ulasip, gereken yolu gostermistir. Akabilinde bir cok yerede ayni dusunen anarsistleri bir araya getirmistir. Suan kendilerine insurrektionalist anarsit adladirmayla faliyet yurutmektedirler. Insu anarsistlerin acik alan calismalari daralmis ve ice donuk bir duruma getirmistir.
Bu tip eylemler kisiyi veya grubu on plana cikarsada, yasam alanlarini daraltmaktadir. DHKPC bu eylemden sonraki tepkiler bir yana, tehlikeli listesinde yer alan ulkelerde, yasamalari hayli zorlasmisitir. turkiye de ise yer altina inmeye kadar vardiran bu eylemler , taraftarlarinin ve legel alanlardaki calisma yollarini tikamisdir. Tutsak lar daki durum ise yeniden ifadelerine bas vurulmakta, yeniden iskence ve zorlamayla devlet yeni bigilere ulasmaktadir. Devletler ve kurumlari cok guclu degildir biz onlari guclendirmekteyiz.
Kerem, ben hiçbir yerde “terörist” kelimesini kullanmadım, kullanmam da. Eğer kullanmak zorunda kalırsam, tırnak içinde kullanırım. Ama terör kelimesini kullanmakta bir sakınca yoktur. Bu bir yaftalama değil, bir durumun izahıdır. Terörü her allahın günü en fazla kullananlar da devletlerdir.
zileli, senin ciraci acik verdi, hemen konuyu degistir, elemanin hatasi ortaya cikmadan kapat olayi, bir sure sonra yine yorumlara devam eder
MHP veya fasist olmayan arkadas ciraci kim ne, hata yapti, gun konuyu niye kapatsin.
saklanbac mi oynuyoruz yada kulis oyunlarimi ?
acik verildiyse sende ordan konuya dalarsin olur biter
Kerem Bey veya Asli hanim, Yalçik Küçük veya Veli Küçük, Perinçek veya Zileli ne farkeder degil mi?
http://cumhuriyet.com.tr/?hn=398256&kn=7&ka=4&kb=7 linkinde Nur Sürer, eşi Sarp Kuray’ın daha ne kadar yargılanacağını soruyor. Yaptığın asılsız ihbarlarla Sarp Kuray davasının fahri savcı yardımcılarından birisi sayılırsın, hadi konuya bir el at da Nur Sürer’i aydınlat? Sarp Kuray daha ne kadar yargılanacak Gün Zileli?
sarp turkiyeye geldiginde finans sektorlerinin icinde yer aldi. Bugun Sarp kurayin basina gelenlerin gunle veya baska birisiyle alakali oldugunu dusunmuyorum. Donem donem insanlar istemeyerek veya isteyerek yurddisina cikmistir. Sorun geri dondugundeki durus sekli ve yeri asil olandir. Bu ayni zamanda cezaevine girip cikanlar icinde aynidir. Gecmis popilist isimler kutsanip alayip pulanamaz. Bunlari yazarken Sarp icin iyi olmus demiyorum dememde. Tum tutuklular icin dayanisirim, tum mahkumiyetlerin yikilmasi icinde savasirim
20 nolu Savci yardimcisi
bayim yoksa sende bir zamanlar sarp koray in isnvest isimli finans kuruluşunun batışında yermi aldin. Gun Zilleli sizi devrim mahkemelerine ve halk komitelerine sikayet mi etti?
16 haziran eylemlikleri basladigi ve partizan yolu ayriligi donemde biz ken davamizdan yakalanip iceri girdik. Cikinca bazi kisilerin yurdisindaki yasantilarini duyunca hicde kimseye hayranligimiz kalmadi. 12 eylul bitisi turgut ozal iktidari baslayinca bir suru kisi turkiyeye geri donup el opmeler, biz yaptik siz yapmayin,.afedin bizi, adimizdan dolayi gazetelerde yazi yazip devlete akil veririz, diye elpence durduklarini bilirim..
Gun Kime hesap verecek asil onun kusagindaki kose yazarlari, devlet iradeli sivilkuruluslarda calisanlar, vakiflarini basindakiler, yasalparti kurup devletin parlementosunda mucadele edenler, orgutlerinin icerde lav edenler, meclise giremeyip demokrasi sozlerle secimlere hazirlananlar , tv yayin ve program yapanlar, olen devrimcilerin arkadaslari diye gazetelerde ve tv larda reportajlari yapilanlar. Gecmisin mirasinin yemek icin flim yazip yoneten , sanat asistanlik yapanlar, Sirket acanlar daha ne sayayim siz bu 68 ve 78 kusagindaki bazi sohretleri.
Evet Gun mu onlardan, yoksa onlarmi gun den hesap sormali.
.
Keremi aslimi isimli 19 nolu vatandas.
yil 1975-1076 yilari. bizler birilerine benzemek icin taklit ederdik. kimi gruplar kasket takardi, kimileri mao sapkasina benzer birseyler, kimi balikci sapkasi yani sovyet sapkasini andiran sapka, kimileri post biyik, kimileri postal ve parka, Anliyacagin hic birimiz krndimize ozgu kendi irademizle yasmadigimiz gibi giyinemiyorduk. Kiyafet konusunda lumpen kiyafet disinda hersey giyebilirsin. Kiyafette ve sekilde devrimcilerden uzaklasmayi goze alamadigimizdan hepimiz fabrikasyon gibi bir birimize benzerdik. Polis ve asker darbede cok rahatlikla bizleri toplumdan ayri gorup kimlik konturolu yapardi. Agabeyim bizlerin bulundugu kahvehaneye veya okul kantinie geldiginde bana siz yobaz siniz dedi. Bende yobaz degiliz yobazlar dinci oerdir cevabini verirdim. Yillar gecti yobazligin sadece dinle alakasi olmadigini gordum. Evet bizde o donemler bir nevi yobazmisiz. Kati, esnek olmayan, empatisiz, sabit dusunceli oldugumuzdan hem kiyafet hemde dusunsel anlamda yobaz misisiz.
Sen Kerem veya Asli isimli sahis sen bizden daha cok yobaz missin. bir zamanlar Dogu perincekle ayni yolda olan Gun zileli simdi cok uzaklda hatta hic benzemeyen ayri kutuplarda oldugu halde sen hala 20 evvelini yasiyorsun. Sabit fikir yani yobazin kendisisin
yil 1975- 1976 olarak duzeltiyorum
Sarp Kuray mali suclarindan ya da kimilerine gore egri durusundan dolayi yargilanmiyor. Ortada da ne devrim ve halk mahkemeleri var ne anarsist ne de bir devrimci.
1- Sarp Kuray ise bir devrimci olarak yargilaniyor var ve bu iddialarla yargilanip Anayasayi degistirmeye ve ortadan kaldirmaya yonelik orgut kurmak sucundan mahkum oldu. Ortada da baska bir yargilanan da yok. Tek basina yapmis herseyi! Bak Tayyip bile anayasayi degistirirken yanina Apo’yu ve MIT’i aliyor di mi? Siz Sarp’i kotu satmissiniz anlasilan…
2- Avrupa Insan Haklari Mahkemesi Sarp Kuray’in yeniden yargilanma talebini kabul etti ve simdi yeniden yargilama sureci isliyor.
3- 4 yildir hapiste olan Sarp Kuray’in esi Nur Surer yukaridaki linkteki roportajda bu hukuk garabetine dikkat cekiyor ve `Sarp daha ne kadar yargilanacak?” diye soruyor.
4- Senin soytarin da (ya da sen) bilmedigi ve anlamadigi konularda yalanlar yazip iftira ve iddia makamina hizmet ediyor. Bunun uzerine Vatandas Refik de soruyor, “Daha ne kadar yargilanacak? Sen bunu da bilirsin…” diye.
5. Senin soytarin (ya da sen) yakinda bir mahkemeye cikacak ve orada hakim bu soytariya ya da avukatina yukaridaki iddialari soracak, “Ispat edebilir misin?” diye.
Soytarinin veya avukatinin cevabini ve mahkemenin kararini soytari buraya koyar da yakinda buradan okuruz insallah!
Ne biliyorlarmis, nereden biliyorlarmis? Ekinde de anlatirlar…
6. Soytari bu konuda yarim yamalak da olsa bu sayfalarda muhatabindan ozur dilemisti ama kendisine yine de iddiasini ispat sansi verildi.
7. Sarp Kuray’in kizi Zeynep de KCK davasindan tutuklu gazeteciler arasindadir. Soytari bunu da biliyor… Fakat nedense devrimcilerin kizlarina dusman olmasi gerektigine ve inaniyor ve duygusuz baba profili ciziyor.
senin gibi krala tebaa olmaktansa soytarıyla dost olmaktan şeref duyarım
sayin kerem ile asli
.” Bunlari yazarken Sarp icin iyi olmus demiyorum dememde. Tum tutuklular icin dayanisirim, tum mahkumiyetlerin yikilmasi icinde savasirim”
diye yazdigimi anlamiyacak kadar sabit fikirli kisisin. Kim soyledi sarp korayin tutklanmasini onayliyan sozu. sen ne diyorsun. Benki hala cezaevlerine, tutklulara, tasatan cocuklara kck davasinda aktif olmus bir kisi olarak nasil sarp korayin tutuklanmasi icin konusabilir yazabilirim. sen kafayimi yedin. sen benim bu saydigim etkinliklerde olsaydin beni yuzde yuz tanirdin ve boyle gereksiz sozler kulanmazdin.
benim elestirim gecmisdeki devrimcilerin orgutsuz donemlerindeki durumlari ve orgutu kendi cikarlarina kulanan insanlarin bu gunku devrimci anarsist duruslaridir. yazimi iyice okusaydin anlardin ama nerde…
itina ile had bildirilir, bütün ülkelerin ve bütün rejimlerin had bildiricileri birlesin, haddini bilmeyenlere bildirin, ihbar edin, ispiyonlayin, karalayin, suçlayin,hotzot edin, ne mutlu had bildirenlere, ne mutlu doruklardaki Büyük Anadolu Kulübüne.
“1987 yılında yayınlanan ve büyük yankı uyandıran MİT Raporu’nda altın kaçakçısı olduğu, hayali ticaret işi yaptığı ve Sarp Kuray’ın lideri olduğu Partizan Yolu’nun uzun yıllar finansörlüğünü yaptığı ifade edilmiştir.”
Read more: http://www.gunzileli.com/2012/05/24/fasizm-gerceklesirken%e2%80%a6/#ixzz2KmcyXDLJ
Gun devrimci duyarliligini gostererek dogru bildigi elestiri ve ozelestiri mekanizmasini yurutu. Ne olacak yani gecmisin ML veya anarsistleri sistemin icinde, carklarinda bal tutup parmak yalamalarini aciga cikmiyacak, cunku devlet bu acigi kulanip hakkinda kararlar verecekler diye hasiraltimi yapsin. Sizlerin bu mantigi sovyetlerin devlet yapisinda da kulanildi. Sonunda eski KP uyeleri ve KGB sefleri milyarder olup kapitalizm geri getirdiler.Sovyet kilasik romanlarina bile konu olmustur.
24 ve 29 – Evet baylar eski devrimcilerin yanlis yerlerde olduklarin soylemiyelimki halk ve devlet duymasin, biz, bize konusalim.Kapali kapilar ardinda oyliyalim. Neyi kimden sakliyorsunuz. Siz burjuva basininda bile boy boy resimleri cikan, sermaye sahibiyle icki masasinda fotosu cikan, madurlarin tanidigi kisiyi olmadigi gibi gosteriyorsunuz. Kitabinda acik acik yazan Gun Zilleli yi ihbarci olarak degerlebdiriyorsunuz, Birakinda kitabinda kimi yazmissa o Gun le tartissin ve aklansin. Bir zamanlar polise yakalandigimiz zaman soyledigimiz bir soz aklima geldi. “Bana para verdiler bu afisi veya bildiriyi suraya gotur diye ” soylenirdi. Simdi finans firmasi bu arkadaslara para verdi , “isler kotu gidince , batinca veya mahkemeye cikinca sen konusmu dediler”
Siz herseyi berbat ettiniz. sizler bu hiyarasiyi, dokunulmazligi yaratiniz.
Ser vermek var , sir vermek yok.
devrimci ahlak ve vicdana ters olan davranislar sir degil ser dir.
Demek Zileli iskenceci Eymür’de kendine destek aramis. Eskiden devrimciler Marks’tan, Lenin’den kanit gösterirlerdi, simdi Eymür’e siginmaktalar, helal olsun hafiyesi Mehmet Aga’ya (!) , kendi liderligini Zileli’ye de kabul ettirmis, zaten bu sol fraksiyonlarin Mit güdümlü oldugu bilimekteydi de bu kadarina artik “pes” demek gerek, Bekir Coskun’un CH-Pes’i gibi. Solun mit mi, mitos mu oldugu tartismali.
Zileli bugünlerde Mehmet Eymür’e epeyi özenmekte. Bir zamanlar kitabinda kendini James Bond rolüyle ünlenen Sean Connery’e benzeterek “konri”nin doruguna varmisti. Fizik olarak tabii ki Mr. Bond’dan çok Bay Eymür’e yakisir, ama ruh olarak hepsi de ayni.
Siz ya salaksınız ya müfterisiniz ve ya gıcık etmeye andiçmişiniz Son iki yorumu yazanlar size diyorum Nerden ne çıkarmışlar tövbe estağfurullah.
31 – 32 yorumcular evet Gun Zileli eymur den destek aliyor varmi diyeceginiz.
Size kim soyledi ajan, ihbarci Gun Zilelinin sitesine yorum ve cevap yazmayi.
Siz mit in ,ozelhareketin, Genel kurmayin sitesinede yaziyormusunuz.
Dikkat edin Gun sitesindeki yazilarida, yazanlarida ihbar edebilir. Size tavsiyem hemen bu site den kacin, Kurtulun . bizde sizden kurtuluruz..
Kerem veya asli rahat rahat yagcilik yapamadigin icin uzgunsun ama gerceklerin her ortamda savunulmak gibi bir ozelligi de vardir, zileli ates olsa curmu kadar yer yakar, ihbar ve iftira durust insanlari korkutmaz, bunu da bil.
35 nolu zat
gule gule uzuldum senin bu siteden ayrilmana. Son yazin cok dokunakli ve huzun dolu. Seni hic unutmayacagiz. Sende uzgunmusun`? uzulme baska cok siteler var. o sitelere yazacak cok bilgin vardir. Seni gidi entelektuel,,,,
Ya kadın cinayeti konulu , duyarlı olan herkesin yorum getirebileceği ve ortaklasabilecegi böyle bir yazıda bile sadece gun zileliye sallayan yorumlar yazmak ortada saplantili bir durum olduğunu gösteriyor bazı yorumcular bana romalı senatörü hatırlattı adam ilgili ilgisiz her meclis konuşmasını “Kartaca yikilmalidir” diye bitirirmiş. Bunlarda once zileliye sovuyor sonra lutfedip konuyla ilgili iki satır yazarsa yazıyor…
31-35 35 nolular ozelikle 35 nolunun kendi yazisi “zileli ates olsa cumru kadar yer yakacagini, ihbar ve iftira durust insanlari korkutmaz” bravo ama ne hikmetse gun sarp k hakinda yalanlar yazip iftira ve iddia makamina hizmet ediyor diyorlar.
balikla insan arasinda ortak bir ozelik vardir. Ikiside agzindan yakalanir
35 nolu ya Gun nun cumru cok buyuk yada sarp ve ihbar ettikleri kisiler ihbardan dolayi sorun yasiyorsa durust degiler.
herhalde soylek istediginiz bu degilmi`?
Bakıyorum, AKP-Polis masası ile İrfan Taytemur, birbirlerini bir dakikada buluvermişler:) Kerem, bence bunlar cevap verme düzeyinin altında kalıyorlar.
Kadın cinayetlerine Gün Zilelinin gösterdiği neenler eski Türkiye bakış açısını yansıttığından olayın gerçek nedenleriyle örtüşmediği için çözümler de gerçekçi olamıyor.
kadın cinayetlerinin nedenlerinde bana göre muhafazakar kitlenin(büyük çoğunluğu AKP yanlısı ve son 10 yılda ekonomik olarak güçlenene kesim) para kazanırken, üretim ilişkilerinde modern enstrümanları kullanırken tüketimde ve kültürel yaşayışta muhafazakar kalmasıdır. para her türlü ideolojiyi, inancı tahrip edebilecek çok güçlü bir silahtır. Paranın varlığı muhafazakar yaşam anlayışını değiştirmeye zorlamaktadır. para kazanan muhafazakar, bu parayı batılı kentliler gibi harcayamadığından çok büyük çelişki yaşamaktadır. Kendisi fakir iken gösterişli bir kadınla birlikte olmayı hayal bile edemeyen muhafazakarf kişilerin biraz para kazanınca kendilerini reddeden veya terkeden kadınlara saldırısında itici güç az çok sahip oldukları paradır. Bu neden benim görebildiğim bir nedendir, daha fazlası da bulunabilir.
Çözüme gelince, kadınların birlik ve dayanışma içerisinde olmaları çok uzak bir olasılıktır. Günlük hayatta aşırı derecede birbirleriyle rekabet eden kadınların şiddete karşı dayanışması eşyanın tabiatına aykırıdır. Modern yaşam tarzını veya geleneksel kadın tarzını yaşayan kadınların halen gelin kaynana çekişmesi kadın dayanışması olamayacağının en önemli göstergesidir. Ya da her kadının sadece kendi çocuğuna koruyucu ve kollayıcı olması Cumartesi annelerinin yanından geçerkenj sokak değiştirmeleri başka çözüm yolları bulunmasını gerektiriyor.
Yazıya yapılan yorumlarda kadına şiddet konusundan sapılması da konunun ciddiyetle ele alınmasına daha çok zaman ve kurban gerektirdiğinin göstergesidir.
RED dergisinin yeni sayısı:
https://twitter.com/reddergisi/status/309801340404641793/photo/1
Azılı anti-komünist yorumlar, bir fikri düzeyi olmadığından kaldırılmaktadır. ADMİN
http://mustafasonmez.net/?p=3183
gün abi, facebook’da tecavüzcülere idam cezası uygulanmasıyla ilgili bir imza kampanyasına katıldığını gördüm. gerçekten idamın çözüm olduğuna inanıyor musun? bu yazıda cezaların ağırlaştırılmasının etkisiz olacağını söylemişsin.
http://www.nasname.com/a/tum-tecavuzculeri-lanetleyelim
Bir yanlışlık olmuş. Facebooktaki açıklamam şöyle:
ARKADAŞLAR, SANIRIM BİR TEKNİK HATA SONUCU,, CHANGE ORG’DA “İDAM CEZASININ GERİ GETİRİLMESİYLE” İLGİLİ BİR KAMPANYAYA İMZA ATMIŞ GÖRÜNÜYORUM. BÖYLE BİR KAMPANYAYA KATILMAMIN ÇOK SAÇMA OLACAĞINI SİZ DE TAKDİR EDERSİNİZ. ÇÜNKÜ BEN, HANGİ GEREKÇEYLE OLURSA OLSUN İDAMA KESİNLİKLE VE TEMELDEN KARŞI OLAN BİR İNSANIM. FAKAT İMZAMI NASIL SİLECEĞİMİ BİLEMEDİM TEKNİK OLARAK. SADECE DUYURUYU SAYFAMDAN KALDIRDIM, ARKADAŞLARIN UYARISI SONUCU. HABERİNİZ OLSUN İSTEDİM.