İsmini bilmezdim ama yaptığı dahası kotardığı işi çok çok iyi bilirdim. Kara dergisini arkasındaki insanlardan olduğunu bilmezdim. Gün Zileli nin internet sitesi sayesinde, vefatı dolayısıyla öğrendim.Kara dergisini çok iyi bilirdim. Cerrahpaşa da öğrenciydim. Amatör bir yayın gibiydi sayfa düzeni. İçerik , bu coğrafyanın ilk kez tanıştığı derinlikte ve etkileyiciğindeydi. Ne başaralı, düzeyli dergiydi. Her sayısını çölde susuz kalan gibi iştahla okumuştum. Sosyalist bürokrasinin , nomenklaturanın ağırlığını ,o teorik yükü,ruhumdan ideolojik sauna gibi ruhumdan aldı götürdü. Teorik-ideolojik hafifleme buydu. Bunun verdiği devrimci huzurla dergiyi okurdum.Ne zaman diyalektik materyalizm somut siyasi infiallerin , kapışmaların, tasfiyelerin duvarına toslayıp berhava olduğunda KARA dergisindeki yazılar imdadıma yetişti. Hele Arnavutluk’taki Mehmet Şehu olayı , Enver Hoca efsanesini nazarımda tuzla buz etti. Bu nasıl sosyalizm dedim. Sosyalizm bu mu dedim!!!Enver Hofka nın Halife’si olacak kadar etkili konumdaki biri , Sovyet-Yugoslavya-Amerikan ajanı yaftasıyla öldürülecekti. O haaa. Neler oluyor. Nazi işgaline karşı savaşacak , Arnavutluk Emek Partisi merkez komitesinde yıllarca bulunacak ve ajan diye öldürülecek. Parti içi siyasi tercih farklılıkları, emniyetin, gizli servislerin görev alanına girip infazla sonuçlanacak. Ve Mehmet Şehu birden fazla devletin ajanı olacak. Bunun adı da sosyalizm olacak. Hiçbir kılıfa, tevile uymayan bir durum. İşte Kara dergisi bu saçmalılar karşısında Umut oluyordu. O minicik ( o zamanlarda kullanılmayan bir tabirdi) fanzin tarzı , ciltlerce kalınlıktaki kitaba bedel mini minik , incecik sayfalı dergi çıkmazlarıma yol açıyordu. Bakunin, Prodnhun.,,,
Devlet in ideolojisi olmadığını öğrendim. Devletin milliyeti vardı, cinsiyeti vardı, geçmişi vardı ama ideolojisi yoktu. Bütün ideolojileri kendine benzettiğini, onunla flört dahi edilemeyeceğini, gerçek evliliğe kadar ( yani komünizme kadar) onunla-devletle kaçamak yapılamayacağını( kaçamak’ ın adı, sosyalizm) KARA dergisinden öğrendim. Kaçamaksız Aşk, Aşksız Evlilik de olmayacağından ( tarihin hala ütopya öncesindeyiz) çözümü arayın, eski çözümsüzlükte de ısrar etmeyen çözümü arayın … Evlilik devlettir, Aşk sosyalizm….Evliliğe varan aşk devlet bürokrasisi, ideolojisi tarafından yutulan sosyalist devrime varıyor. Aşk evliliği, Devrim devleti galebe çaldığı güne kadar, sonsuz seçenekler denenecek. Aşk evliliğe, devrim devlete yenilmeyecek güne kadar KARA dergisi güncel kalacak.
Güle güle Ümit Aktuğ.
Ümidimiz Kara , geleceğimiz Kızıl..,
Hamiş: Kara dergisini bütün sayılarını ciltledim. Ta vakti zamanında.
Ayrıca Mehmet Şehu garabeti Yılmaz Güney ve ekini etkilemiş. 80 sonrası Yılmaz Güney ve arkadaşlarının tartışma notları yayınlandı. Onlarda bu Arnavutluk talki yaşanan, cinayetle sonuçlanan Mehmet Şehu olayını değerkendiriyorlar. Böyle iş olmaz diyorlar. O cenahta Enver Hoca yı yaşananı sorguluyorlar. Arnavutluk Emek Partisinden ruhen ve ideolojik olarak kopuyorlar. Enver Hoca efsanesinden sıtkını sıyırıyorlar. Sovyetler’in dağılmasından sonra Arnavutluk’un toz duman olacağının işaret fişeği bu olaydır. Koşa koşa Arnavutluk Batı emperyalizmine koştu. Kaderin bu olacağı , Kara dergisi söylemişti. Ümit Altuğ ‘un kalp gözü mü dersin, vicdan gözümü mü dersin, ideolojik gözü mü, bilmem ama bizden daha açıkmış.
Vicdan gözü derken aklıma , partinin sevgilisi Buharin geldi. Sevgilinin gözünü kör ettiğimiz , infaz … Geçmişi unutmayanın bir gözünü, unutanın iki gözünü kör ederler…
Selamlar
Ümit Altuğ’u Kaybettik
İsmini bilmezdim ama yaptığı dahası kotardığı işi çok çok iyi bilirdim. Kara dergisini arkasındaki insanlardan olduğunu bilmezdim. Gün Zileli nin internet sitesi sayesinde, vefatı dolayısıyla öğrendim.Kara dergisini çok iyi bilirdim. Cerrahpaşa da öğrenciydim. Amatör bir yayın gibiydi sayfa düzeni. İçerik , bu coğrafyanın ilk kez tanıştığı derinlikte ve etkileyiciğindeydi. Ne başaralı, düzeyli dergiydi. Her sayısını çölde susuz kalan gibi iştahla okumuştum. Sosyalist bürokrasinin , nomenklaturanın ağırlığını ,o teorik yükü,ruhumdan ideolojik sauna gibi ruhumdan aldı götürdü. Teorik-ideolojik hafifleme buydu. Bunun verdiği devrimci huzurla dergiyi okurdum.Ne zaman diyalektik materyalizm somut siyasi infiallerin , kapışmaların, tasfiyelerin duvarına toslayıp berhava olduğunda KARA dergisindeki yazılar imdadıma yetişti. Hele Arnavutluk’taki Mehmet Şehu olayı , Enver Hoca efsanesini nazarımda tuzla buz etti. Bu nasıl sosyalizm dedim. Sosyalizm bu mu dedim!!!Enver Hofka nın Halife’si olacak kadar etkili konumdaki biri , Sovyet-Yugoslavya-Amerikan ajanı yaftasıyla öldürülecekti. O haaa. Neler oluyor. Nazi işgaline karşı savaşacak , Arnavutluk Emek Partisi merkez komitesinde yıllarca bulunacak ve ajan diye öldürülecek. Parti içi siyasi tercih farklılıkları, emniyetin, gizli servislerin görev alanına girip infazla sonuçlanacak. Ve Mehmet Şehu birden fazla devletin ajanı olacak. Bunun adı da sosyalizm olacak. Hiçbir kılıfa, tevile uymayan bir durum. İşte Kara dergisi bu saçmalılar karşısında Umut oluyordu. O minicik ( o zamanlarda kullanılmayan bir tabirdi) fanzin tarzı , ciltlerce kalınlıktaki kitaba bedel mini minik , incecik sayfalı dergi çıkmazlarıma yol açıyordu. Bakunin, Prodnhun.,,,
Devlet in ideolojisi olmadığını öğrendim. Devletin milliyeti vardı, cinsiyeti vardı, geçmişi vardı ama ideolojisi yoktu. Bütün ideolojileri kendine benzettiğini, onunla flört dahi edilemeyeceğini, gerçek evliliğe kadar ( yani komünizme kadar) onunla-devletle kaçamak yapılamayacağını( kaçamak’ ın adı, sosyalizm) KARA dergisinden öğrendim. Kaçamaksız Aşk, Aşksız Evlilik de olmayacağından ( tarihin hala ütopya öncesindeyiz) çözümü arayın, eski çözümsüzlükte de ısrar etmeyen çözümü arayın … Evlilik devlettir, Aşk sosyalizm….Evliliğe varan aşk devlet bürokrasisi, ideolojisi tarafından yutulan sosyalist devrime varıyor. Aşk evliliği, Devrim devleti galebe çaldığı güne kadar, sonsuz seçenekler denenecek. Aşk evliliğe, devrim devlete yenilmeyecek güne kadar KARA dergisi güncel kalacak.
Güle güle Ümit Aktuğ.
Ümidimiz Kara , geleceğimiz Kızıl..,
Hamiş: Kara dergisini bütün sayılarını ciltledim. Ta vakti zamanında.
Ayrıca Mehmet Şehu garabeti Yılmaz Güney ve ekini etkilemiş. 80 sonrası Yılmaz Güney ve arkadaşlarının tartışma notları yayınlandı. Onlarda bu Arnavutluk talki yaşanan, cinayetle sonuçlanan Mehmet Şehu olayını değerkendiriyorlar. Böyle iş olmaz diyorlar. O cenahta Enver Hoca yı yaşananı sorguluyorlar. Arnavutluk Emek Partisinden ruhen ve ideolojik olarak kopuyorlar. Enver Hoca efsanesinden sıtkını sıyırıyorlar. Sovyetler’in dağılmasından sonra Arnavutluk’un toz duman olacağının işaret fişeği bu olaydır. Koşa koşa Arnavutluk Batı emperyalizmine koştu. Kaderin bu olacağı , Kara dergisi söylemişti. Ümit Altuğ ‘un kalp gözü mü dersin, vicdan gözümü mü dersin, ideolojik gözü mü, bilmem ama bizden daha açıkmış.
Vicdan gözü derken aklıma , partinin sevgilisi Buharin geldi. Sevgilinin gözünü kör ettiğimiz , infaz … Geçmişi unutmayanın bir gözünü, unutanın iki gözünü kör ederler…
Selamlar
Deneme amaçlı