TKPli, VPli ve Boykotçu Arkadaşlara Sesleniş!
Bir arkadaş, tweeterde attığım son tweetlerden birinin altına şöyle bir yanıt yazmış:
“İstanbul belediye başkanlığı seçiminin, sizin anarşist bakış açınızda nasıl bir kırılmaya sebep olduğunu ve bu seçimlerde sizi taraf olmaya zorladığını anlamaya çalışıyorum?”
Ben de, bir yazıyla anlatmaya çalışayım diye yanıtladım.
Anarşizm Türkiye’de önce yanlış tanıtıldı, sonra da yanlış anlaşıldı.
Şöyle yanlış tanıtıldı (tabii işine öyle gelenler tarafından): Anarşizm terördür. Sağa sola bomba atmaktır. “Anarşik” (bu da uydurma bir terimdir) eylemler sadece ortalığı karıştırmayı amaçlar.
Elbette bu palavranın etkisi bir süre devam etti ve anarşizm özgürlükçü içeriğiyle kendini tanıtmanın üstesinden geldi bir süreç içinde.
Fakat bundan sonra, baş edilmesi gereken daha vahim bir durum çıktı ortaya. Anarşizm, bizzat bir kısım anarşist ve anarşizme sempatiyle bakan insan tarafından yanlış anlaşıldı. Bu arkadaşlar anarşizmle keskinliği, başıboşluğu ve hatta sorumsuzluğu birbirine karıştıran bir anlayış geliştirdiler. Onlara göre anarşizm, düzen ya de sistem içinde cereyan eden her türlü mücadeleye kayıtsız kalır, elinin tersiyle iter; anarşizm her türlü seçimi reddeder ve devrimin dışındaki her şeye kesinlikle sırtını çevirir.
Bu elbette anarşizmin pürist bir kavranışıydı. Anarşizme, hiçbir pisliğe bulaşmama gibi asilane bir paye vermekle birlikte aslında aynı zamanda anarşizmi pürist bir din düzeyine indirger.
Oysa anarşizmin özü özgürlükçülüktür. Anarşizm, özgürlük için bir gıdım bir kazanım için bile öne atılır ve savaşır. Bu kazanım düzen içi bir kazanım bile olsa, sistemin içinde cereyan eden bir mücadeleyi gerektirse bile böyledir bu. Bu nedenle anarşizm, düzen içindeki her özgürlükçü kazanımın sonuçta sistemin aleyhine işlediğini bilerek ve asla küçük çaplı özgürlüklere sırt dönmeksizin, halkın o anki bilinç düzeyine uygun olarak atılabilecek özgürlük adımlarına omuz verir. Hiçbir mücadeleyi küçümsemez. Elbette bunu yaparken, bir yandan da küçük özgürlüklerle yetinmemek gerektiğine vurgu yapar.
Belediye seçimlerine gelirsek. Bu seçim de son tahlille özgürlükle diktatörlük arasındaki bir mücadeledir. Evet, seçimleri diyelim ki CHP’nin adayı kazandığı zaman Türkiye birdenbire özgür olacak değildir ama halk kitleleri, verdikleri oy mücadelesiyle diktatörlüğü bir adım da olsa geriletmiş olacaklardır. Bunu asla küçümseyemeyiz.
Arkadaşa anlatmak istediklerimi ancak böyle özetleyebildim.
Buradan yürüyerek bu seçimlerde takınacakları tutumla AKP diktatörlüğüne kan verme ihtimali olan TKPli, VPli ve boykotçu arkadaşlara da seslenmek istiyorum.
31 Mart seçimlerinde AKP-MHP adaylarına verilmeyen her oyun sonuçta özgürlüğe hizmet ettiğini düşünmüştüm. Bu yüzden boykotçu ya da herhangi bir başka adaya ya da kendi partilerinin gösterdiği adaylara oy veren arkadaşlara pek bir sözüm yoktu. Fakat 23 Haziran’daki seçimde durum değişiktir. Bu seçimde gerçek anlamda sadece iki aday yarışacaktır ve bu iki aday arasındaki fark çok azdır. En fazla %1 bir oynamayla belirlenecektir sonuç. Bu kadar az farkların sonucu değiştireceği bir seçimde her oy son derece değerlidir.
Boykotçuların sayısını tespit etmek kolay değildir ama TKP ve VP’nin aldığı oylar ortadadır. Bu iki partinin, genele bakıldığında önemsiz sayılabilecek toplam 30 bin civarında oyu sonucu şu ya da bu yönde değiştirebilecek niceliktedir. İmamoğlu’yla Yıldırım’ın arasındaki oy farkının sadece 13 bin olduğunu düşünürsek bu 30 bin oyun önemini kavrarız. Bu 30 bin oy, eğer parti yönetimleri üyelerini zorlamasa CHP adayına akacak bir oy potansiyelidir. Yani bu 30 binlik kesim tamamen kendi bilincine ve eğilimine göre hareket edecek olsa CHP adayına oy verecektir. Fakat VP yönetiminin AKP yanlısı yönetimi hiçbir kazanma şansı olmayan kendi adayını göstermiş, TKP yönetimi ise son ana kadar sessiz kaldıktan sonra iki gün önce adını “boykot” koymadığı bir boykot ilan etmiştir.
Şu anda sorun, TKP ve VP üyelerinin kendi eğilimlerinin ve vicdanlarının aksine parti yönetimlerinin talimatına uygun mu hareket edecekleri, yoksa parti disiplini cenderesini aşıp sandık başına giderek mührü İmamoğlu’na mı basacaklarıdır. Birinci yolu izlerlerse Binali Yıldırım’ın belediye başkanı olmasına, dolayısıyla AKP diktatörlüğünün ömrünün uzamasına, özgürlük mücadelesinin darbe yemesine yardımcı olacaklardır. Bu, ömürlerinin sonlarına kadar taşıyacakları bir vicdani sızı olacaktır onlar için.
Boykotçu arkadaşlara da aynı şeyi söyleyeceğim. Üstelik onların üzerinde “parti disiplini” ya da “partiye bağlılık” gibi bir yük yoktur. Gerçi insanın kendi yanlış “bilinci”nin yükü de az değildir, hatta belki bazı zamanlarda daha da ağır bir yük haline gelebilir. “Ben kendi özgür irademle bu kararı veriyorum” diyebilmek insanda bir özgüven yaratır muhakkak ama bu tür bir özgüven parti disiplininden bile daha zorlayıcı bir baskı yaratabilir insanın üzerinde. İnsan, dışındaki baskı araçlarıyla mücadele edebilir ama en zoru kendi kendisiyle mücadele edebilmesidir.
Bazı arkadaşlar İmamoğlu’nun kimi tutumlarından haklı olarak şikâyetçi. Ben de şikâyetçiyim. Evet ama unuttukları bir nokta var. Burada oylanan adaylardan çok Türkiye’nin geleceğidir. İmamoğlu’na oy verirlerse onun yanlış buldukları tutumlarına oy vermiş olmayacaklar. Sadece oylarıyla AKP diktatörlüğüne bir darbe indirmiş olacaklar. Unutmasınlar ki, pek değer verdikleri görüşleri ancak diktatörlüğün gerilediği koşullarda yeşerebilecektir. Siyasi mücadelede sterilliğe, kibire, burnundan kıl aldırmamaya yer yoktur. Sterillik kirlenmeye, kibir ayaklar altına düşmeye, burnundan kıl aldırmamak da yolunmuş tavuğa dönmeye yol açabilir.
Şurada 23 Haziran seçimlerine 3 gün kaldı. Zaman geçmeden bir kez daha düşünün. TKP ve VP yönetimlerinin sorumsuz, iktidarcı, dar çıkarcı ve sonuçta AKP’ye destek veren politikalarını kırın. İnanın ki bununla partinize de en büyük iyiliği yapmış olacaksınız. TKP ve VP yönetimleri, üyelerinin otur deyince oturan, kalk deyince kalkan kuklalar olmadığını görmüş olacak. Gerçek sosyalist bilinç budur. Gerçek anarşist bilinç de, özgürlük mücadelesine bir karanfil de benden diyebilmektir.
Gün Zileli
19 Haziran 2019
Hep İmamoğlu tartışılıyor.
Peki ya onun “cemaat”i?
“İmam[oğlu] bir yanlış yaparsa cemaat daha da büyük bir yanlış yapar” gibisinden bir söz vardır hani.
Ya sözkonusu cemaat “İmam”larının iktidar olmasıyla birlikte tekrar Gezi öncesi gericiliklerine ve statükoculuklarına, yani AKP’nin ilk yıllarındaki o statükocu Kemalist, bağnaz milliyetçi, ulusalcı, orducu, militarist, faşizan dönemlerine geri dönerse?
Bugün mevcut diktatörlüğün “Yıldırım”larından korunmak yetmez.
Yarın havalar değişebilir. “Yıldırım” çarpmayabilir ama belki de “İmam” çarpar.
“Yıldırım”dan kaçarken “İmam”a tutulmayalım sonra.
Sayın Zileli,
Bu hikmet dolu yazınızın dah ilk paragrafına takıldım kaldım. Salt 2-3 parlak fikirleriniz bile 20-30 sayfaya değer. Maşallah, allah sizi anarşizme bağışlasın!
Yazınızdaki anarşizm sizin öznel anarşiminiz mi yoksa anarşizmin gerçek ve nesnel, eğer varsa, anlamımı mı?
Örneğin anarşizm tarihinde bazı anarşistler şiddet kullandılar. Bu şiddet de terör medyada terrör adını aldı.
Size göre şiddet kullanan mı anarşizmi yanlış tanıtır, yoksa medyada bu şiddete terör adını veren mi? Her iki halde, adı gerek şiddet olsun gerek terör, anlattığınızın anarşizm değil, anarşizmin halka tanıtılmasında, halkla ilişkilerinde çıkan sorunlarla ilgili. Propaganda ile ilgili, parti olmayan gurubunuzda ʻʻbiz anarşistleri nasıl tanıtalım?ʼ tartışmları raporu gibi bir şey.
Çok uzayacağından şiddetin anarşizmde oynadığı çok önemli rol üzerinde duymayacağım. Tamamıyla anarşik yaşayan hayvanları seyredin yeter. Sizler sonsuz evcilleştirilmiş olduğunuzdan yargılarınızı bir tarafa bırakmanız imkansızlaşmış ama olsun. Hatta tam anarşist olmalarına rağmen hayvan sever büyük beyinliler hayvan öldürmektense kasaba giderler.
ʻ … anarşizm her türlü seçimi reddeder ve devrimin dışındaki her şeye kesinlikle sırtını çevirir.ʼ;
ʻ Bu elbette anarşizmin pürist bir kavranışıydı. Anarşizme, hiçbir pisliğe bulaşmama gibi asilane bir paye vermekle birlikte aslında aynı zamanda anarşizmi pürist bir din düzeyine indirger.ʼ
Anarşizmi bu kadar dar bir anlayışla dile getirmeniz bilgi eksikliği mi yoksa çok özel bir kişisel fikir mi?
Eğer sizin yandaşlar arası diliniz bağlamı içinde yorumlarsam, ʻseçime evet!ʼ propagandası. Hem de ʻpürist bir din düzeyine indirger.ʼ olumsuz bir ima içermekte. Bilfill , ʻʻarkadaşlar, yoldaşlar, dine karşı olmada fikir ittifakı içindeyiz ama allah kahretsin yine karşımıza din çıktı, bu Erdoğanʼdan kurtulma yok! ˮ telkininde bulunmuşsunuz. Bu, anarşizmin ne olduğu değil, gurupta ahenk kurma , birlik yaratma ayini. Hatta anarşizmin ne olmadığı.
İlk başta büyük ve tehlikeli bir çelişki gözüme çarptı. Daha önce kullanılan kelimelerin önemli olduğuna işaret ettiniz, şimdi de aynı kelimeleri istediğiniz gibi kullanmışsınız.
Basit bir örnekle anlatayım. Uzatmamak için kelimeleri jenerik anlamda kullanacağım. Örneğin papaz, rahip, imam, hoca, haham, rabii vb yerine sadece rahip diğeceğim.
Hıristiyanlıkat dünyadan çekilip manastırlarda yaşamak, evlenmemek ve benzeri pratik geleneği hemen başladı ve daha sonra önlenmedi. Bilakis teşvik edildi. İslam ve Yahudilikte ise bu pratik açıkça ve bilinçli olarak reddedilir, din adamının cemaatlerde yer alıp insanın günlük dertlerini paylaşarak ruhani taraflarını takviye etmesi, gök yüzünde, bulutlar ve melekler arasından aşağı inmesi tercih edilir.
Sizin anladığınız anarşizm (tabii işine öyle geldiği için) gününüz kalıbına soktuğunuz anarşizm. Keşke biraz bilim ve teknoloji tarihi öğrenseydiniz. Hem bilimin kavramsal temelleri manastırlarda atıldı hem de teknolojik açıdan büyük yenilikler ve kolaylıklar manastırlarda başarıldı. Örneğin saat ve kişisel disiplin. Keşke biraz tarih öğrenseydiniz. Bunlarsız sizler gibi burjuvalar imkansız olurdu. Tarım, değirmende su enerjisiyle günlük yaşamda sayısız işleri otomatikleştirmeler de manastırlar da yapıldı. Çok, çok örnekler var ama yoldaşlarını duymaya başşladım: ʻOrta Çağ İyi, Medeniyet Kötüʼ. Siz bu kada cahili nasıl bir araya topladınız? Uzun süre içinde bakarsak, manastır rahipleri Medeniyetʼe sizin gibi dinamik Müslüman ve Yahudi rahiplerden daha çok katkıda bulundular.
Dünyanın öbür ucuna uçarsam, bu konuda bilgisiliğiniz ve çok geniş bir düşünceyi gününüz sorunlarına uydurmanız daha da güzel açığa çıkar.
Daoistler sosyal hayattan uzak durmayla kendilerini ampirik alanda araştırmalara adayarak sağlık, seks, tarım, bitkilerden ilaçlar, uzun yaşama gibi konularda günümüzde sizleri hoplatıp zıplatan bilim yaptıklarını bilmeyen kalmadı. Tabii Türk anarşistleri hariç.
Böylece ve büyük bir kısa kesmeyle cahilliğinizle evren kadar geniş bir konuyu deli gömleğine sokmanızın gülünçlüğüne varırım.
Bir ara verip şunu da ekleyeyim. Bu sitede herkes sizin gibi maşallah, bilinmeyenlerin sonsuz daha çok olduğu hariç, her şeyi biliyorsunuz. İki satırla cahilliğinizi hasır altı etme ustası olmuşsunuz. Aksi halde ben bu konuyu belgelerle en az 20-30 yorumla işlerdim.
Şimdi söyleyeceklerimin akıl almaz bir inat ve cahillikle yanlış anlaşılacağından eminim. Onun için daha temkin ve özenle yazacağım. So help me God.
Doğaya müdahelelerin beklenmedik ve çoğu zaman zarar getiren sonuçlara yol aldığının bilinci doğrudan veya dolaylı mitler ve edebiyatla insanlık kadar eski. İnsanlar da dahil, bütün canlılar bir birlerinin sırtından geçinirler. Hemen siz solcu devrimciler ʻkahrosun kapitalizmʼ, ʻyaşasın ezilenlerʼ naraları atmadan ʻsırtındanʼ lafını bilimsel anlamda, yani canlılığı idame ettirmek için diğer canlıları yemekle gıda tedarik etmesi anlamında söyledim. Hastalıkların nedeni de, bilimsel anlamda, bu. Tabii bu sitede kapitalizmin Big Bang ile başladığını iddia edenler bile çıktı ama onlar size benzer, benim gibi deli değiller. Onlarla uslu, terbiyeli insan haklarına, fikir haklarına, eşitlik haklarına saygı içinde tartışma yapılabilir.
Bitkiler gıdalarını güneşten temin etmekle gıda zincirinde en başta veya en altta gelir. Güneş de maşallah daha 5 milyar daha yaşayacak. Eğer insanlar da sizler gibi büyük zeka dolup taşacaklarına benim gibi ot olsalardı, ne kapitalizm, ne marksizm, ne anarşizm, ne devlet, ne banka, ne para, ne ordu, ne okul ve ne de binlerce benzeri aracı pezevenkler başbelaları olurdu. Tabii, yine hemen hepinizin 19. yüzyılı diliniz aklıma geliyor ve Avrupaʼda kulağıma ulaşıyor: ʻʻKahrolsun Bitkiʼʼ, ʻYaşasın Güneşʼ, ʻKahrolsun Sömürüci Bitkilerʼʼ, ʻYaşasın Sömürülen Güneşʼ.
1970ʼlerde mahallede açtığımız bir tiyatroda küçücük ama tabii beyinleri de küçük olan çocuklar, kedilere özgürlük tanıyıp seçimle etten vaz geçme yerine sebze yedirip alıştırarak öldürmekten vaz geçirdiler. 40 yıl son bok çukuru anarşistleriyle böyle hassas ve 2-6 milyon yıllık insan atrihini 19. yüzyıl çocuk konuşmalarına indirgeyenlerle tartışmak çok zor. İyiki alay etmek var, o çok daha kolay.
Özet: İnsan doğa ile ilişkisinde devamlı çelişik duygu taşıdı. Her zaman var / yok, güvenli az çok bilinen eski / ne olacağı bilinmeyen ve dolayısıyla korku ile yaklaşılan yenilik tansiyonu ile kültürünü biçimledi.
Çok sevdiğimi bir anarşist antropolog Amazonʼa sayıları gittikçe sıfıra yaklaşan bir küçük gurubu çalışmaya gider. Varınca bir kadının gebe olduğunu öğrenir. Bu, o zaman Merkelʼin Volswagen dostlarının yok ettikleri ormanlarda son günlerini yaşayan insanlar için ölüm/yaşam önemi taşıyan doğuma şahit olmayı heyecanla bekler. Doğum olacağı gün gelir çağırırlar. 30-40 kişi kadının etrafında büyük bir korku içinde. Bebek olur olmaz hemen yıkarlar ve endişe içinde hemen ortadan kaybolurlar . Ne dans, ne şarkı türkü, ne şenlik. Antropolog anlamaz bu sinemayı. Zamanla öğrenir. Mitlerine göre insan doğayı kurcaladığından her an bozulabilir bir denge içinde yaşamaktalar. Çocuk gibi büyük bir yenilik bu dengeyi daha da şiddetle ve tamamıyla bozabilir.
Tabii, azılı ve tam anarşist Zileli orda olsa sorun çok basit bir şekilde, büyük beynine şükür, hemen çözülürdü:
ʻʻArkadaşlar, yoldaşlar, aktif olun, Temiztaşʼa oyunuzu verin! Temiztaş sizlere eğitim, sağlık, adaletli emek-ücret, ucuz gıda, ucuz kira falan filan, temin edecek!ˮ, ʻʻHer köşede bir kasap, her köşede bir manav, her köşede bir okul, her köşde bir köşe yazarı falan filan olacak!, ʻHemen, Şimdi, Oy Verin!ˮ
Bence bu kendi (parti değil) gurup isteklerini anarşizm kalbına sokmanız çok ayıp. Ama daha ayıbı, ki eğer kendinize güveniyorsanız hazırım, anarşizm konusunda utanılacak kadar cahil olmanız.
Örneğin Daoistler veya binlerce diğer akımlarda doğayı ve toplumu kendi haline bırakma savunulduysa bu asla sizin dediğiniz gibi dincilik değil tam tersidir. Ampirik gözlemler sonucu varılan bir kurgu, bir inanış, bir ideoloji. Asıl sizler gibi akıl almaz laikler gerçeği olduğu gibi bildikleri inancıyla sonsuz dinci olduklarını açığa vururlar.
Sizin din hakkınızda cahilliğinizi bildiğim için aklınızın ucundan bile geçmeyecek bir şey söyleyeyim: Allah, anarşik doğanın evcilleştirilmesidir. Eğer birazcık, çok az birazcık bilim biliyorsanız bunun diğer biçimi doğayı anlaşılır edip korkudan kurtulma dersem belki hemen hoplar zıplarsın ve hatta Özgür Üniversiteʼde ʻBolşevikler & Anarşizm & Allahʼ konusunda enayilere bir konferans verirsiniz.
Ne yazık, bilimin gelmesiyle övünenlerin beyinleri 19. yüzyıl dırdırları hapsinde. Ancak Erdoğan, Temiztaş gibi muhafızlar açabiliyor. Trump ve Erdoğan gibilerin dünyaya egemen oluşunu asıl nedenlerini ben bu sitede öğrendim.
İnsan ne kadar aşağı düşmüş, allahım.
Simdi a.öcalan devreye sokuldu mit isbasinda…….dogrudur imamoglu devrimciler Icin ideal bir isim degil Öyle olmadi icin fasizime devam mi digecegiz???türkcü-islamci geleneyine yürü seni Tutan Yok hepimiz rte olduk….??? gercekci olun!!!derhal toparlanin! Bugün Rte karsi durmayan duramayan onun kurdu sistem hepinizi ezip gecer!siyasal islam ile isbirligi olmaz vp sözde mddciler….Kendini Kutsal ve ilahi bir Dava gören ideloji herkesi sonunda ezer gecer! Öcalana gelince…….bu pkk icten bitirme operasonyudur.anlasilan öcalan serbest kalmak istiyor.herkes aklini basina alsin siyasal islam ille isbirligi olmaz uyan tkp
Bazı şeyler öyle hemen “ol” demekle olmaz. Her şeyin bir zamanı vardır. “Sabırlı olunuz, vaktinden önce çiçek açmaz.”
“Osmanlı diktatörlüğü”nü Şeyh Bedreddin değil, 1922’de Mustafa Kemal Paşa yıkabildi. (Gerçi o da “diktatör” oldu ama ayrı konu, başka türlü de olabilirdi. Bu topraklarda “burjuva demokrasisi” olamaz diye bir kural yok.)
Yanlış anlaşılmasın, Bedreddingiller gibi bir 500 yıl daha bekleyin demiyoruz tabii.
Ama “AKP diktatörlüğü”nün de öyle sizin istediğiniz bir zamanda yıkılmayacağı kesin gibi.
Hani “dönemin koşulları” dedikleri bir şey var ya. Hatta bazen abartıp iyice suyunu çıkardıkları.
İşte o yüzden.
bu iki kucuk fasist,milliyetci grub olsa olsa akp ye oy verir.. boykot etsinler bu sevimli saskin politaka bozuntulari..
bu iki fasistmi,solcumu ne oldugu belirsiz politaka bozuntularindan olsa olsa akp ye oy cikar…
Bitmis tükenmis türkiye: rte mhp vp öcalan………….eski türkiye gelegeni olanlar bu kisiller. Yeni türkiye:demirtas imamoglu……..evrensel ve dünyaya entgre olma isteyi onlar insanlar
Daha iyi özetlenemezdi.
Arkadaşlar,
Lütfen Türkçe klavye ile Türkçe yazınız. Bir yazının içeriğini anlama zorluğu yanısıra gereksiz çabalara neden oluyor. Yazım ve yazı üslubu da sorun oluyor ama yozlaşmış harf ve kelimelerle yazılmış yazıları anlamak çok güç.
hotlook markaist isikini cikarip eline almis dusmanlarini aydinlatmis hemen tanimis.. devrimden sonra isikiyle karsimarkasist jandalmasi olacagi gotunun onunda hortlayinca zevke gelmis gozel haberi analsiteye dev kulturu dedesi Arkimedo gibi ciplak yollarda bosala bosala kusturmaya baslamis.. fasist,milliyetci, fasistmi,solcumu, saskin politaka akp edebi maliye polisleri hotlook isikinin zekatini vermedigi icin got altina almislar.. savci hotlloku turk-kurt-alevi-arap-ermeni-rum-gurcu-laz-zaza-giritli-Polonezköylü-arap alevi-kizilbas-osmanli zamaninda getirilen kole zenciler-tahtacilar-suryaniler-avsarlar.. hatta hotlook gibi markaistler de tum turkiye adina zekat kacirdigi icin 2 yil gotaltinda tutulmasini talip etmis… lutfen derhal serbet edilmesi icin oy verin!
Ayrica, hotlook gibi ise yarar enayileri iran ve turkiyeye karsi kullanip dinamik ileriye donuk medyaya acik kadinci kopekci sebzeci cevreci escinselci laik multikulturcu demokrasici ozgurcu make everybody bik again temiztasi ve imamogullarini basa getirmeyi dusunen abd ve babasinin donercilikle zengin oldugu almanya elcileri hotlookun insan ve dev kurt kulturuna saygi gostermesini turk ic islari bakanina facebok ve twatterla hatirlattilar.. dunya ekonomisinde dev rol oynayan turizm de twaturlar atarak temiztasi desteklediklerini, hotlookun derhal serbet edilmesini talep ettiler.. kultur tuketici enayi turistlere dev kurt kulturunun zenginligini satmak istiyorlarmis.
Hotlook sosyal medyada en cok cignenen sakizlar arasinda hic degilse bugun. Daha yuksek medyada iki secimle basi ceken fasist trump ile merkelin birlesmesi dunya fasistlerini sevindirdi.. markaist-analsitler de cok sevindi.. anal-izlerini enayilere anlatacaklar.. yani trump-merkel birlesir rontgenci solcular bosalir.
keskin jandalma hotlook ve gun abilerimiz istanbulda trump kasketli selfi telefonlu musluman basortulu kalabaliklar imamoglucumu yildirimcimi yoksa siz politika espirilerinin davetini duyan her yerde cogunluk aktif cagdas artik urunlermi
Adam trol beyler!
Cumhurtrolü kabinede bir değişiklik yapmış.
İlkellik İşleri Bakanlığı’na yeni bir trol atamış.
CHP adayına desteği, özgürlük mücadelesinin aşaması olarak görmeniz tartışma konusu.
Sizin bu yazınızdan okuduktan sonra, size İdris Küçükömer’in Türkiye’de sağ ve sol’un yanlış konumlandırıldığı ile ilgili tezlerini sormak isterim geldi. Geçmişteki deneyimlerinizden ve hareketin içinden gelen biri olarak bu konudaki görüşlerinizi okumak benim için faydalı olacaktır.
İdris Küçükömer çok orijinal bir düşünürdü ama teorisi yanlıştı. Günümüzdeki “yetmez ama evetçiliğe” teorik zemin hazırlamıştır.
Hortlak ve Gün Zileli gibi politik bilimler analistleri haklı çıktı. Tebrik ederiz. Yurdumuzda yeni bir çığır açıldı. Halkımız, son üç yüz yıl tek bilinen dünyanın tarihi dersini tekrar sahneledi: hali vakti yerinde ve aydın kesim ile geçimi zor ve karanlık kesim arasındaki fark ve birlik. Hali vakti yerinde olanlar demokrasi ister, fakirler geçim şansı. Aynı zamanda her iki kesim de zenginlikle demokrasi arasında sıkı bir bağ sezgisinde birleşirler. Motor hükümet, bu defa Devletʼe camilerde ruhani dualarla takılmadı. Materyalist & ampirik & doğal & bedenle yani praksisle ve çevreye dost kağıt oylarla seçtiler. Geçim derdinde olanlar ile demokrasi derdinde olan hali vakti çok yerinde olanlar farklarını bir tarafa bırakıp sandık başında birleşip kardeş oldular.
En büyük ve prestijli dış basınına göre sinekdoş Türkiye, tüm Türkiyeʼye ve Erdoğanʼa ʻfakirlik kapıdan girince, aşk pencered kaçarʼ mesajı yollamış. Tarihte çok önemli politik ekonomiden politik ve ekonomiye zıplama eşsiz cambazları, BBC, Guardian, Le Monde, lʼExpress, El País, New York Times, Washington Post falan filan özgür basına göre, Erdoğan, attığı kemikleri azaldığı için düşüyormuş. Örneğin İstanbul seçiminde ʻhükümete akan yardım kuruluşları milyarlarının başka kemik atacakların eline geçmesini önleme vb masallar. Trumpʼı ve dışdan yatırımlar diğer kemik azlama nedenleri. Ama asıl olan, kemikleri süslemeler, yani demokrasi. Camilerde namazla seçim değil serbest seçim; camide değil serbest pazarda seçim.
Dış basınından ha ekonomi, ha politik haberler ve benden eklemeler.
ʻʻTürk-Amerikalı siyaset bilimci Soner Çağaptay, allah bu dahiyi annesi babası Amarikaʼnın yobaz sağcılarına bağışlasın, “AKP’nin tekrar seçime gitme kararı muazzam bir stratejik hataydı” dedi. “Seçim kampanyaları karman çormandı ve AKP ilk defa köşeye sıkıştırılmıştı, anlatıya muhalefet hakimdi.ˮ
Bu bilgiçin analizine bu site de katılmıştı. Örneğin İmanOglu, ʻʻaydın ve bilimsel yoldaşlar, 3-4 milyarlık canlı varlıklar tarihinde türlerin %99ʼu tükendi ama hayat devam etti. Her zaman olumlu ve iyimser olmak, ileriye ilerlemek, asimptotumsu da olsa Avrupa-Amerika gibi zengin, özgür, eşit, kardeş olmak, imanı duayla değil seçimle göstermek falan filan. VATANDAŞ SIRIT!
Dinleyicler arasında geçim derdi olan yanına döner ve sorar: ʻʻaydın ne demek? bilimsel ne demek? tür ne demek? /99 ne demek? asimptot ne demek?ˮ
Yanındaki cevap verir: ʻʻzengin olacağızʼʼ demek.
Birincisi ekler: ʻʻönce zengin olalım, sonra sırıtırız!ˮ
Şehrin sanatsal merkezi Cihangir’den hali vakti yerinde bir artist sanatçı 35 yaşındaki Semra Deniz, “Bu, insanlara umut verdi” dedi. “Altı yıl önce bu mahalleye geldim, çok şey değişti, iş yerleri kapandı. Umarım kültürel erozyon tersine çevrilir ve insanlar kendilerini tekrar ifade etmekten çekinmezler. Yine karşımıza o ünlü demokrasi/ekeonomi çıktı!
Siyasi ilimler uzmanları Zileli ve Hortlak’ın savundukları gibi en azından kendileri gibi hali vakti yerinde olanlar, aydınlar, ve artist ruhlulara demokrasi, mideleri boş olanlara ekonomi. Ama yine de bir sosis var. İmanOğlu ha sırıt ha ağla diyeceğe benzer.
ʻʻAKP halen İstanbul’un 39 ilçesinden 25’ini kontrol ediyor ve belediye meclisinde çoğunluğu elinde bulunduruyor ve bu da İmamoğlu’nun kampanya vaatlerini yerine getirmesini zorlaştıracak.ˮ
Ama uzun sürede sırıtıma nedeni de var. Dünyanın her yerinde ve özellikle fakir ülkelerde büyük şehiler büyüdükçe büyürler. İstanbul 60 yılda 8 misli, Türkiye ise salt 4 misli arttı. İstanbuk ülke zenginliğinin %30ʼuna sahip. Gelecek İstanbulʼun alın yazısında veya ekonomik ve demokratik politika yazısında.
Ben yukarıdaki gazetelere yorum gönderip biri Marksist, diğeri eski anarşist, Hortlak ve Gün Zileli, gibi Türkiye siyasi dünyası iki bilim adamı ve uzman analistlerin de burjuva gazete ve aylıkların fikirlerine katıldıklarını seçimle ilgili haberlerine eklemelerini tavsiye ettim.
rer
müş mış ama as olduğundan, atlamaBu basınlarda hep bir ağızandan Diplomabir yeniliğin müthiş cambazları Başlarda politik ekonomi sonra politik ve ekonomik Hepsi eke
kaıp
Fakirlerin geçim, hali vakti yerinde olanları Gerçi bir kısmı
kaynaklar, canlı, fakir geçim derdinde zengin demokrasi derdini elleriyle sandıklara oy atmayla boylarını boyla
na Hükümeti camilerde dualarla
demokrasiye yakışır seçim ve oy vermeyle benzeri ülkelere model olacak. Aydın halkımız, nu anladıklarını , hükümeti bağnaz camilerde dua ile ele geçiren halkımkesimleri kandıran ʻfakirlik kaapıdan girince seçlaik olmayan iyi öğrendiklerini bilanladıklarını
diğer yüksek sesle, yeniden sığımız dersleri Dünyanın her yerinde
Sitede iyimserlik, ileriye dönüklük, güler yüzlülük, laiklik, İstanbulumuzu Yeniden Fethedelim, Türkiyimize Anadolumuza Eşitlik-Kardeşlik-Özgürlük Yayalım, Gençlerimize Yeni Ufuklar Açalım, Zengin Demokratik Laik Avrupa-Amerika Gibi Olalım ve benzeri olumlu düşüncelerinizde haklı çıkan bu site daima bugün iyi ama daha da , Hükümetimizi Camilerde Dualarla değilEski Seçimle değeolm i
HDP’lileri Taklid Ederek Oy Kullanmaya Cevaz Veren Kuyrukçu Solculara Uyarı!
Abdullah Öcalan’ın Oy Kullanma Konusundaki Görüşünden Dönüş Yapması
Bkz;
“Alimleri Taklid Ederek Oy Kullanmaya Cevaz Veren Zındıklara Uyarı!
Şeyh el-Elbani’nin Oy Kullanma Konusundaki Görüşünden Dönüş Yapması
Tercüme: Şeyh Ebu Muaz el-Çubukâbâdî”
http://ebumuaz.blogspot.com/2019/06/alimleri-taklid-ederek-oy-kullanmaya.html
Sayın Hortlak Amca,
Biz ʻʻ10 Hotlook zekat kacakciligindan cezaevindeˮ yazısını taklit olarak algılamıştık. Siz ve Gün Zileli amcalarımızın bilgi ve tecrübelerini biz genç nesillerle paylaşması yanısıra sizin bu trolu tanımada bizi uyardığınız için teşekkürler.
Eğer size zahmet olmazsa, trol olduğunu böyle çabuk nasıl bulup çıkardığınızı da bizimle paylaşırmısınız?
Türk Siber (Cyber) Gözetim ve Denetim trol polisi eleman arıyor. Siz polislikte müthiş kalifiyesiniz ama çok ünlü Marksist devrimci olduğunuzdan size iş vermezler. Bizi henüz tanımıyorlar. Teorik yardımlarınız gibi pratik yardımınızı da esirgemezseniz size çok minnettar oluruz.
Gün amca, eminiz ki siz de polislik etmede çok tecrübelisiniz. Devrimci günlerinizde MİT polisinin partinize gizli girmesini önlemek için Hortlak amcamız gibi daima tetikte olmanız gerekmişti. Siz de bazı pratik bilgiler verirseniz çok memnunn oluruz.
espri yeteneği zayıf olunca insan gülemiyor bile.
Bence, kendinizi aşırı ciddiye ala ala kendi kendinize gülmeyi beceremiyorsunuz. Hatta o yüzden kendi kendinizi eleştiri etme gücünüz sıfır olmuş. Anarşizmi seçim gevezeliğine ve şantajcılığa çevirdiğinizi ve anarşistiliği tanımlayacak kadar hızlı ve küstah olduğunuzu da misallerle kanıtladım. Neden gık çıkmadı?
Hadi ya İngiltereʼye ya da Özgür Üniversiteʼye!
Biz Türklere eğitim gerek efendim, eğitim. Bunu siz defalarca dolaylı veya doğrudan söylediniz. Son 10 bin sizin tarihte bile insanların %99’u sizler gibi bilgiç marksist-anarşist olmadan pekala yaşadılar. Eğer bu bile sizi utandırmayan tarihten bir yaprak değilse, sizin fitiliniz iyice sönmüş. Zavallı cahil bok çukuru vatandaşları!
Site, tıpkı sizin gibi, gülemediklerinden ciddiye alınmayacaklarla dolu. Sizin anarşizmi tanımlamakla düştüğünüz gülünçlüğü benden başka kimse görmedi. Onlar da sizin gibi cahil. Nasıl benim eleştirime siz cahil olduğunuzdan cevap vermediyseniz onlar da sizin gülünçlüğünüzü göremediler.
Size güldüğüm yazımda korkudan sesinizi kestiklerinizden birkaçı.
– Örneğin anarşizm tarihinde bazı anarşistler şiddet kullandılar. Bu şiddet de terör medyada terör adını aldı.
– Size göre şiddet kullanan mı anarşizmi yanlış tanıtır, yoksa medyada bu şiddete terör adını veren mi?
– Hayvanlara bakın dedim. Politically correct olmak için hayvan sevmek başka, politika gevezeliği yapmak için hayvanların özgür olmak için şiddet kullandığını saklayacak kadar yavşak olmak başka demek istediğimi anlamadınız bile.
Kızılderili: ʻʻbu kamp yeri köpeği, asıl köpekler serbest gezenler!
Eskimo: Köpek ancak kamçı ile evcilleştirilir.
Amerikalardan gelen ilk raporlar: Bu yerliler ya savaşıyorlar ya da savaşa hazırlanıyorlar!
La Boétie: Kafes açılır açılmaz hayvanlar kaçarlar, insan hariç nereye baksam özgürlük görüyorum. O halde insanlar köleliği seve seve kabullenmişler.
Bu dördünde de siz ve sizler varsınız. Anarşist kitapları çevirmek, 19. yüzyıl fabrika ve ilericilik edebiyatı ile anarşist olmuşsunuz, hepsi o kadar. Siz politically correct olmak için gözünüzün önündekini bile görmüyorsunuz. Sol çoktan şiddet dilinden vazgeçti, yerini etnik veya dinci guruplar aldı. Okudunuz mu bunun nedenlerini inceleyen bir yazı, cahil efendi. İlkellikte öyle. Sizin ilkellik bilginiz utandırıcı. Bu sitede akıl almaz cahillikleri görmemenizin asıl nedeni onlar gibi allahın cahili olmanız. Dünyanın her yerinde sizin taptığınız Avrupalıların kırımdan geçirdiklerini sisin gibi sulhçu yumuşak, evcil, son modaya uyan yavşaklar onların sulhsever olduğunu ilan ettiler. Bir anarşist antropolog ise,ʻʻartık savaşçıları yok, hepsini kıyımdan geçirdilerˮ dedi. Utanın bu cahilliğinizi kendinizden saklamak için son Avrupa modalarına katılmaktan.
ʻanarşizmin püristʼ lafınız sadece sizin gibi beyinleri 19. yüzyıl safsatası dolu aydınlık enayileri. Biraz dinleri çalışın ve geleneksel toplumları reddetmek için siz burjuvalara söylenen burjuva ninnilerinden uyanın!
Bir de ʻʻeskidenʼʼ marksist olduğunuzu ve yeni allahınız anarşistlik ışığını gördüğünüzü anlatıp duruyorsunuz. Hatırlamıyor musunuz fanatikler fanatiği, dogmatik yoldaşlarınızı?
Adorno sizler gibi bolluk müminlerini Amerikaʼda gördükten sonra bak cahil anarşist Zileli Bey, Adorno ne dedi.
ʻʻBir Amerikalı ölmek üzere, hayatım bokluk içinde geçti, hepsi o kadar!ˮ der. ʻʻİnancı olan Allahʼa döner, ʻAllahım, hayatta çok zorluk çektim, pek tadını alamadım. Şimdi sana geliyorum, sen bana karşı cömert ol ve şefkat göster!ˮ der .
Salt ilk paragrafındaki zırvalamalarını göstermek için 4-5 sayfa yazı yazdım. Büyük dinler, rahiplerin bilime katkısı ve büyük teknolojik becerileri ve diğer örnekleri görüp cahililliğin belli olacak diye cevap bile verememeyi çok ucuz numaralarla kapattın. En ucuz ve utandırıcı numaran apaçık: Benim bildiğim anarşistlik asıl anarşistlik ve dostlarımın beni alış-verişte görmesi için fazlasıyla yeter. Püristlerin pürist olanlardan çok dünya işlerine girdiklerini, pürist olmayanların püristlerden bile pürist olabileceklerini ima ettim. Yani siz polissiniz, etrafı düzene sokma anarşistisiniz. Bu çok şekerli hayvan, kadın, eşcinsel, hoşgörü, demokrasi, uslu uslu, seçimle saraya girmeler sizler kadar tatsız.
Gerisi sonra, Şimdilik bu yeter. Git yazımı (2 Anarşizm (veya Marksizm) Dünyayı Değiştirmektir 21 Haziran) oku. Belki bir şeyler öğrenirsiniz.
Ben zaten ʻʻHortlak ve Zileli trol polisi Amcalarˮ esprimi size gülsünler diye yaptım. Sizin hoşunuza gitmediğini söylemekle ne kadar yüksek zekâlı ve büyük beyinli olduğunuzu bir defa daha kanıtladınız.
Bende aşağıdakiler benzer bu pürist olmayan alçak püristlerin pürifikasyon faaliyetleri hakkında binlerce kaynak var. Bu yazdıklarım sadece 12 günlük, onun için seçtim. Zileli, her pürliğini ve bakireliğini kaybedenleri evlenene kadar ve sonra da sadece geçici kullananlar gibi, pürliğini ve bakireliğini kaybeden Marksizmʼi terk edip püre anarşist oldu. Şimdi de, yine geçici tabii, İmamoğlu için genel anarşist pürliğinden vazgeçmiş. Zavallı, tıpkı kendine benzeyen orta sınıf solcu devrimciler dolu sitede klonlarıyla ruhani terapi yapıyor. Hepsi 5 yüz yıldır dünyaya egemen düzen gibi bir monolog içindeler, kendi kendileriyle konuşuyor, coşuyorlar.
[17 Haziran 2019, The Guardian ve diğer dandik kaynaklardan. The Guardian Zilelinin diplomasını aldığı The University of Fast and Advance Anarchism karşısındaki binada.]
[Merkezi Londraʼda bağımsız bir mahkeme, organ nakli için Çin’deki tutukluların öldürülmesinin devam ettiği ve mağdurların FALUN GONG hareketinin tutuklu takipçilerini içerdiği sonucuna varmıştır]
[Eski Yugoslavya’nın uluslararası ceza mahkemesi savcısı Sir Geoffrey Nice QC’nin başkanlık ettiği duruşmalar sonunda, “zorla organ toplamada FALUN GONG’un bir kaynak olarak kesin organ kaynağı olduğu” oybirliğiyle onaylandı.]
[hepimiz, çok insanın sebepsiz yere tarif edilemez şekilde iğrenç öldürüldüğü, diğer benzerlerinin de daha fazla acı çektirileceği, en eski uygarlıklardan biri Çinʼi yönetenlerle aynı gezegende yaşıyoruz.”]
[ Çin’de yılda 90.000 (günde 245) nakil operasyonu yapılmakta.]
[Mahkeme,1970’lerden (1970, bakire anarşizm mümini Zileli Bey, siz Maoist kovboyluğu yaptığınız tarihten bir yaprak!) bu yana idam edilen mahkûmlardan böbreklerin çıkarıldığına ilişkin raporları da inceledi.]
Not: Ateist Çin, topraktan gelen toprağa gidenlerden yedek parçalar toplayıp hâlâ toprakta olanlara dağıtmakla bu sitedeki Hortlak, Marxist Argüman, Zileli, Başkaya, Necip ve benzeri gibi Aydınlık, Akılcılık, Materyalist, Bilimsel ve Laiklik bilgiçlerinin destekleyeceği bir pratik uygulamakta. Ama bunlar her şeye geçici bağlı oldukları için bir nanosaniyede ruhani olup ahlak masallarına dönerler.
Bakalım bu ruhani, laik ʻdinselʼ, pürist FALUN GONG ile pürist ama pürist değil Marksist-Maoist- Konfüçyüsist-Geçici Kapitalist Çin Komünist Partisi arasında dönen dolaplara.
Not: Dev Kürt Kültürcüsü ırkçı Marksist Hortlak bir ara aşağı yukarı, ʻʻmodern Çin geri kalmışlara modern daireler verdi ama geri kafalılar eski yabani hayatlarını tercih ettilerˮ diye dert yandı ama eski Marksist Zileli kendşde ırkçı olduğundan ve klonunun bu iğrençliğini paylaştığından görmedi bile, o yüzden ses çıkarmadı.
[FALUN GONG, yavaş egzersizler ve meditasyon ile Gerçek (veya Orijinallik), Şefkat ve Hoşgörü ilkelerine dayanan ahlaki bir felsefeyle birleştiren bir Qi Gong disiplinidir. 1992’den 1999’a kadar devlet Falun Gong’u destekledi. FALUN GONG Çin’de hızla büyüyünce, 20 Temmuz 1999’da Komünist Parti, Falun Gong’u “ortadan kaldırmak” için bir kampanya başlattı.]
[Uluslararası Af Örgütü’ne göre bu “ortadan kaldırmak”, geniş çaplı propaganda kampanyası, ideolojik dönüşüm ve zorla yeniden eğitim programı ve bazen de ölümle sonuçlanan keyfi tutuklamalar, zorla çalıştırma, işkence gibi çeşitli yargısız zorlayıcı önlemler ve ölenlerden organ toplamadan oluşan bir program.]
Not: Çin şu an Uygurlara da benzeri, ırkçı Hortlakʼın medenileştirme dediği ve klonu ırkçı Zileliʼnin sesini çıkarmadığı eski Marksist, programı uygulamakta.
Geçici, ha pürist ha pürist olmayan, daima değişen ırmakta akıntıya kapılmış hızlı ve ileri anarşist üstadımız Zileli, size tavsiyem enayilere Marksist ve anarşist olarak emdiğiniz usluluk emziklerini bitpazarında satmaya devam ediniz. Pürist mürist, din min, ilkellik milkellik gibi boyunuzu ışık yılları aşan konularda kesin çenenizi.
Siz daha önce Marksizm, şimdi de anarşizmle, sizin tanımladığınız pisliklerden arınmış (püre) dünya düzeninin peşinde olduğunuzu salt İmamoğluna yaltakçılık yapmak için unuttuğunuzu bile görmeyecek kadar kıvırma ustası olmuşsunuz. Ütopyaların beyninizin kara deliği bellek bölgesine kayması da aynı nedenden. Siz ırkçıları hemen hoplayıp zıplatacak Rousseauʼnun ʻAsil Vahşiʼ (Noble Savage) düşüncesi de beyniniz çooook büyük olduğundan çoooook küçük bir köşede olmalı.
Utanma kalmayınca, her şey mümkün!
biraz uğraşırsan espri yeteneğini az da olsa geliştirebilirsin. Neyse, sen tahammül edebiliyorsan sorun yok. Nasıl olsa kimse okumaz bu saçmalıkları.
Sana yine batan yazıma ne cevap vereceğini dünyanın en geri zakalısına sormuşsun, o da sana ʻʻsaçmalıklar de, çıkˮ demiş. Zaten yazmamda ısrar etmemin nedeni diğerlerinin de senin gibi cahil olduklarından eminliğini görmek. Sen ve diğer cahiller, faşistlik ve kalabalıkları anlamada güzel bir sosyal laboratuar ve şahane deneklersiniz.
Ama ʻʻTHE EMPEROR IS NAKEDˮ. Yazılarımı, çok az da olsa, sana kibarca ʻʻsilmeʼʼ diyenler oldu.
Sorduklarımın en basitine bile cevap veremedin ama horoz gibi devrimcilik tweetleri ötüyorsun. Neden yürümek otobüsten hızlıdır? Büyük beynine rağmen bilmeyişin cahillikten değil, dünya düzenini sana köküne kadar yutturduklarından. Sosyal kelimesinin tanımını ve aritmetik bilen küçük beyinli bir ilkokul çocuğuna sorsan, sana cevabı öğretirdi.
Bir devasa sosyal medya sahibi insanlar için özel hayat anlamını kaybetti, kimse artık özel hayatını koruma derdinde değil, yani insanların çoğu Zileli gibi tweet tweet öten neşe dolu ʻcheerful robotʼ olmuşlar, özel hayatlarının tek yararlı tarafı kapitalizm alış-veriş dünyasının veri bankasını zenginleştirmesi. Bizim salak, dünyayı istedikleri yola yönlendiren zenginler ve devletleden güçlülerden habersiz cahillik mutluluktur dünyasında. İmamOğlu, TemizTaş gibi mide bulandıran küçücük sineklerle kafayı bozmuş. Şehirlilerin tweetlerini şakırdıyor: ʻʻPara Var, Batı gibi Özgürlük Yokʼʼ
Biz 1970ʼlerde tiyatro sahnelerken videoya çekmek isteyenlere bile izin vermedik. Götü boklu bir anarşist 50 yıl sonra hâlâ 19. yüzyıl ilahileriyle kendine benzerlerle sosyal medya çağdaşlığını paylaşıyor.
En azından Shoshana Zuboffʼun ʻThe Age of Surveillance Capitalismʼ kitabını okusaydın kendinin ne kadar düzen adamı olduğunu görür bu kadar patavatsızca teşhir etmezdin. Diğer enayilerin benim saçmalıklarımı okumayacaklarına güveninin sırrı bu değil mi?
Bu sitede yazdıklarının hepsi faşistlerin dünyayı düzene sokma isteğinin alternatifi, başka yollarla erişmesi. Site tıpkı senin gibi fanatik ve yobaz ama değişik fanatik ve yobaz dolu olduğundan benim saçmalıklarımı okumayacaklarından eminsin. Birkaç tane bana cevap yazanlara bak, kendini farklı görürsün. Hepsi ʻʻhava kirliğini eleştiriyorsan, neden içinde yaşıyorsun?ˮ Aynı onlar gibi olduğundan, tepkilerin sitenin alçak kalitesini ele verdiğini asla görmedin.
Arkadaşa anlatmak istediklerimi ancak böyle özetleyebildim: ʻʻHer şey güzel olacak, bekle eşeğim yaz gelsin.ˮ
Çağdaş baskı düzeninin ana özelliği isteneni verme yerine istenene neden erişilemediğini anlatmak. Anlatımın adı ideoloji, nasihat, sabır, avutma, oyalama, gerçekçilik, dayatma, ergenleşme vb olabilir.
Satıhsal sıradanlar ve derin büyük düşünürler, hepsi iyi, hepsi kötü, hepsinin iyi ve kötü tarafları var, bazen iyi bazen kötü, her işte bir hayır vardır, iyiler yeryüzü bolluk cennetine, kötüler gökyüzü cehenneme gibi fikir tartışma ve çatışmaları kıyamet gününe kadar sürer.
Yüce anarşist Zileli, anarşistliğin yanlış/doğru anlaşılması, anarşistlerin özgürlük çeşitlerinden en güzeline aşkları, parti isimleri, oy sayıları, istatistik, aritmetik gibi derin bilgileri anlatımıyla mesajını verir: bastır.
Bu büyük anarşistin bağlamında, klasik politikacı güzel günler burç falı demokrasi noksanlığına dönüşmüş. Demokrasi ve geçim derdinin güzel günleri aynı olmuş. Dünyanın her yerinde, en demokratik ülkeler de dahil, halkların geçim derdi için demokrasiyi ayaklarının altında alanlara oy vermeleri gerçeği de anarşistlerin özgürlük aşk masallarıyla televizyon dizisi gibi okuyanları büyüler olmuş. Gelecek güzel günler falından eski tarihte olmuşlara dönelim. Anarşistlerin seçimlere katılmasındaki hatalar ve eleştiriler sayısız. Ama bu defa, anarşistlerin özgürlük aşkı ve özgür fikir hakkı fırtınasına yakalanıp kıyamet gününe kadar beklemek gerekir: tartışılabilir, kaynaklarınız, ne zaman, nerede, kim yazmış, o da kimmiş, yanlış anlamalar, doğru anlamalar, ideolojik önyargılar…
Her halükârda, sakın bu yüce ve ulu anarşiste sormayın nerede demokrasinin noksan olmadığını. Haklı olarak, bu kadar basit soruya cevap verecek kadar alçalmak istemez. Aynı, durmadan bütün toplum adına konuşmasına rağmen, bireycilik ile toplumculuk arasındaki farkı şahane simgeleyen, sevgilisi 19. yüzyılda defalarca kanıtlanan, neden yürüyenin otomobilden daha hızlı gittiğini bildiği için dilini yuttuğu gibi. Ah! sonradan görmüş anarşistliğin zararları.
The anarchist library sitesinde hiç de pürist olmayan iki anarşistleri okuda bırak şu adi şantajları!
İlki ʻʻThe Left? No Thanks!ˮ, 2009ʼda; ikincisi, “Victoire d’Hitler ?”, tarihi ve kapsamından dolayı daha şiddetli, 1945ʼde yazıldı.
Yazılar, 2019ʼda hâlâ saplandığın ve bir türlü çıkamadığın bataklığın derinliğini ve bana karşı küstahlığını fazlasıyla gösterir. Küstahlık pek önemli değil. Ama etrafındaki kendin gibi cahil ve enayilere dayanarak küstahlık etmen çok çirkin. Ben senin gibi sınır polisi değilim, anarşistim dersen anarşistsin. Ama bu konuda cahilliğin utandırıcı.
ʻʻThe Left? No Thanks!ˮ
[What isn’t happening is the Left. Historically, it has failed monumentally. What war, depression or ecocide did it ever prevent? The Left now exists mainly as a fading vehicle of protest in, say, the ELECTORAL CIRCUSES that fewer and fewer believe in anyway. It hasn’t been a source of inspiration in many decades. It is dying out.
ʻʻThe Left is in our way and needs to go.]
Sol mu? Yok, sizin olsun!
Sol yerinde duruyor. Tarihsel açıdan tam bir fiyasko. Hangi savaşı, bunalımı ya da doğa kırımını önleyebildi? Şimdi sol, gittikçe azalan kitlelerin inandığı SEÇİM SİRKLERİNDE olduğu gibi, soluk protestolara araç olmaktan başka bir işe yaramıyor.
Sol yolumuzda köstek, kalkmalı.ˮ
Fikirleri tıpkı sennki ama senden sonsuz daha büyük beyinli Chomsky için söylediği de ilginç.
[Some are horrified by such new notions. Noam Chomsky, who manages to still believe all the lies of Progress, calls us “genocidists.” As if the continued proliferation of the modern techno-world isn’t genocidal already!]
ʻʻBazıları yeni kavramlardan korkuyor. İlerlemenin tüm yalanlarına hala inanmayı başaran Noam Chomsky, bize “soykırımcı” diyor. Sanki modern teknolojik dünyanın hızla büyümesi hâlihazırda yeteri kadar soykırımcı değil!ˮ
Siz anarşist ideolojisini benimsemekle anarşist olmuşsunuz. İspanyol anarşist arkadaşlarımdan duyduğum seçimler için söylenen bir laf var:ʻʻBok aynı bok, sinek değişecek.ʼʼ Siteyi İspanyol anarşistleri ile süslemek de sizin anarşisliğinize benziyor. Süslü püslü çirkin.
Sizler yavan ruhlu orta sınıflıları en güzel gören George Sand: ʻʻİyi yaşamak için yaşamaktan vazgeçmişsiniz!ˮ
Size gerçek anarşist olma fırsatı vereceğim: seçime inanmayanlara şantaj yapmanızın hayatınızın uzun bir süresinde Stalin polisi olma isteği ile geçtiğinden, istemeden bilinçaltınızdan yukarı çıktığından dolayı olduğunu itiraf edip, seçime inanmayanlardan özür dileyin.
Bu fırsatla eski günlerinde diğer hatıraların da canlanır. İkincisi yarın. Daha da rezil olmak istemiyorsan, özür dile!
Çeviriyi seçerek ve atlayarak yaptım. İsteyen metnin tümünü https://theanarchistlibrary.org/library/jacques-ellul-the-victory-of-hitler de okuyabilir.
Almanya ve Nazizm çöktü, müttefik ordular zafer kazandı. Buna rağmen, Hitler, çökmeden bir ay önce bile zaferinin kesinliğini ilan etti. İlanına herkes güldü, Almanyaʼyı artık hiç bir şey kurtaramazdı. Herkes rahatladı ve olay unutuldu. Yine de, Hitlerʼin gündeme getirdiği iki zaferin neler olduğunu düşünmek zorundayız, çok daha temkinli olmamız gerekir.
Hitler, söylediği her şeyi yerine getirmeyi başardı. O halde, ordularının tam bozguna ve yenilgeye uğramasına rağmen hâlâ zafere ulaştığını hafife alabilir miyiz?
Hemen vazıh olan zaferin Almanya askeri zaferi olmadığı. Kaygısı Nazizm ve ebedi Almanya zaferiydi; doğru anlarsak, politik zaferdi.
Bugün (1945), geriye bakıp düşünürsek ne görürüz?
İlk başta Hitler tüm (külli) savaş ve daha da önemlisi, tüm katliam ilan etti. Savaş kurallarını biliyoruz. Herkes ona uymak zorunda, savaş tüm savaş olmalı, yani sivil halkın kıyımı (zaten bu kıyımda başarımız inkar edilemez!) ve ulusun tüm güç ve kaynaklarını savaş amacına kullanmak. Ne var ki, kötülüğü kötülükle yenebileceğimiz o kadar kesin mi?
Her halükarda, Hitler’in bizi ölçülmez kötülük yoluna sokmaya başardığı su götürmez ve bu yoldan öyle çabuk çıkabileceğimiz hiç de kesin değil. Günümüzde dünyayı yeniden yapılanma projelerinde görüyoruz: Azınlıkları bertaraf yöntemleri, kitleleri yerden yere aktarma hazırlıkları vs. İnsan hayatının kutsallığı gibi çok güzel ve sayısız ifadelere rağmen, insan hayatını hor görme, hiçe sayma sanıldığından çok daha derinlere işlemiş olabilir mi?
***ara fasıl***
Not: Biz 60ʼlar ve 70ʼlerde böyle yazılar okurken siz enayiler bunun pratiğini yapan idollerin peşinde koşturdunuz ve şimdi de utanmadan, TKP ve VP gibi pezevenklere ciddi cidi hitap ediyor, Temiztaş ve İmanOğlu pezevenklerin seçim çığırtkanlığını yapıyor, akıma katılmak için bilgiyi televizyondan topluyor, twitlerini diğer twitlerle paylaşarak mutlu oluyor, kitleler ve emekçilerin komisyonculuğunu modaya çok daha uygun dille savunuyorsun.
Ben, çok daha geniş insan tarih süreci içinde, son paragrafatkilere dikkat etmek istedim. Birkaç kişi hariç, sen ve sana benzerler, hemen kudurup ucuz politika partiler arası, medeniyetler arası, uluslar arası, kapitalistler ile marksistler arası, kapitalistler ile anarşistler arası, marksistler ile anarşistler köpek kavgasına çevirdiniz. Hitlerler sizi insan olmaktan çıkarmış. Buna kıyasla cahillik, zaten, sizin gibi enayilere yutturulan afyon. Kendi kara cahilliğini düşün: felsefe bilmiyorsun, paleontoloji bilmiyorsun, antropoloji ve arkeoloji bilgin sıfırdan az, bilim tarih ve felsefesi hakeza, mitolojiler hakkında bilgin hayal meyal Erdoğan çağrışımı yapması, saymakla bitmez! Ama hayatını heder ettiğin dünyada bütün bu bilgileri sıfırlayacak hikmetine diyecek yok: Hitler-Erdoğan-Trump gibi tahta otur, dalkavuklar etrafında el pençe olurlar, 7 bin yıldır bilmeyenin kalmadığı bilgi. Asıl olan bilgine söz yok!
***fasıl bitti***
Her neyse, sonuç belli: Devlet mutlaklık tacı taktı. Zaten başka türlü de başa çıkılamazdı. Ne kadar dikkat çekici bir kayma, bunda bile Hitlerʼin izinde yürüyoruz. Tüm ülkeyi seferber etmeyi üstlenen Devlet, tüm finans, tüm ekonomi ve (senin gibi ebedi) genç kalma gücünü, ülkenin en yüksek makamına koyduğu teknisyenelere (sizin devrimcilik günlerinizde ezberlediğiniz teknokrat desen de olur) bırakır. Özgürlük, eşitlik, yiyecek veya gerekli diğer şeyleri sağlamak, kültür… boş ver gitsin. Ulusal savunmaya yaramayan nesneler ve hemen ardından insanlar da ulusu savunma uğruna silinir ve sindirilir. Bu diktatörlük değil mi? İngilere (ah şu diplomasını sitende duvara astığın İngiltere!), ABD, Rusya…: Hepsine ortak Devletʼin mutlak egemenliği. (Gençlik idolün Leninʼi mi hatrılattım?)
Anti-Yahudi mitini belki bilirsiniz ama anti-Nazi veya anti-Komünist mitini duydunuz mu? Irkçılık mitinden haberdar olmayabiliriz ama özgürlük mitini bilmeyen yok (senin aşırı duygusal anarşist özgürlük aşk masalın). Özgürlük her yerden silindiği için konuşma ve yazılarda çok yer alır.
Ama bu durum sadece kısa bir süre için, savaş nedeninden, barış geri gelecek. Tarih ise Devlet ne zaman güç ele geçirse asla kaybetmediğini gösterir.
Aslında tüm dünyayı kapsyan bir ekonomik diktatörlüğe hazırlanıyoruz.
Bu da Hitlerʼin ikinci zaferi. Çok demokrasi ve özgürlük lafı ederiz ama kimse istemez. Devletʼin her şeyi temin ettiğine iyice alıştık. Eğer bir bozukluk olursa sorumlusu Devlet tabii (İŞTE SENİN SEÇİM AHLAKSIZLIĞIN!) İsteriz ki Devlet, ülkenin ve yaşamın tümünü ele alın. Gerçek özgürlük mü? Kimin umurunda. İlk başta emekçiler sarılır diktatörlüğe. Önemli olan kimin diktatör olacağı.
Ha Fransa ha ABD olsun, artık halkları kimse diktatör Devlet ve Devlet ekonomisi arzusundan alıkoyamaz.
Özgürlük tüm anlamını kaybeder, yozlaşır. Devlet karşısında özgür olma kimsenin aklından bile geçmez.
Yazıda kendini ve siteyi dolduran diğer orta sınıf ırkçı yavşakları görmeye yeter. Tercüme yorucu ve sıkıcı, kısa keseceğim. Yazımın başındaki adreste saçmalıklarını yüzüne vurup serinletici sayısız yazılar var. Anarşist sitesini seçmeyi bilerek yaptım. Bu sitede hâlâ belki insan kalmıştır, belki senin yaltakçılık uğruna kendi anarşizmini tüm anarşizm kılıfına sokan almaz ve terbiyesiz yorumlarını görür de uyanır diye seçtim.
Ama biliyorum, sahnede söyleceklerinin yıllardır provasını yapa yapa hafızlamış, yıllardır kendileri gibilerle düşe kalkmış dalkavuklar ne anlar ne de gocunduğundan anlamak ister.