Reha Yünlüel / JAGAL* (bir derin kasaphavası)
filmimizin başında
koskoca bir balık kalıntısından
dansede dansede çıkmalı
güleç nâzenin aşka gelmiş kızlar
balık yutmuşmuş da
târih dile gelmişmiş gibi
öldürdük hepsini
birer birer kestik soluklarını
ümüklerine çöküp de
âdemelmalarına gerdanlarına
dayayıp masaların ayaklarını
üzerlerine oturarak balkonda
hoplaya şarkı zıplaya türkü
kendimizden geçerek
sormazolasıcayız
belki sorsak sarı çiçeğe
sormasak sanki daha iyi
boyunlarına dolayarak teli
ortalık kan olmasın
kan kesif kan kaygan
kan cıvık kan koku
kan şerr kan kabuk
infâzın en ehveni
evine kadar gitmiş köpoğlu
ellerinde barsakları
hastâneye götürüyoruz diye
evinden aldık da anasının elinden
dökülenlerinin yanına yerleştirdik
traşlayıp eteğindeki sarkıt dikitleri
sonrası altı okka cumburlop
balıkların gözhakkı işte top atıldı
onlarınki patlıcan da can değil mi
bu mevsimsiz -mi hayır mevsimine
geç kaldığımız mevsimine mevsimine
bandığımız- kurban bayramı
balıklar görsen bu şehrâyinde
bir semirdi bir semirdi
her biri tosun her biri tavlı
balık yiyemedik aylarca
hâlbuki ne güzel olurdu
hayvan yemi köle ticâreti organ borsası
heder ettik taptâze sakatatı
milyonlarca göz böbrek ciğer dalak yürek
ama ne aklımız şimdiki akıldı
ne de tıp şimdiki tıp maalesef
birbirimize yetişemedik
her bir katlde
kafa kıyak olmalı ruh ötelenmiş
alkol esrar marihuana ekstazi
illâ ki mûsiki illâ ki dans
ça ça ça
yoksa nasıl çekilir ki
işlerimiz çok açıldı sonraları
kol kanat gerdi devletimiz kollarını açtı
devlet deyip geçme ha
anamız babamız ebemiz
dişkirâsı dişkirâsı
kumarhâneler kerhâneler gece kulüpleri
et petrol gaz tütün alkol ot çay kahve
mevsimsiz balık avı izinsiz orman kesimi
kaçak koçak safariler
değnekçilik oto galericiliği tefecilik
sâhibi devlet başıboş arâzileri peşkeş çektik
çek senet tahsilâtı her türlü taşıma teslîmât
süpermarketlerin güvenliği küçük esnafın
sizi bizden ancak biz koruruz ilkemiz
evet prensip sâhibiyiz
ah fotoğraf zamânı
nereye kayboldu şu
köpekli küçük azılı
tak-çıkar üst damak protezim
lekeli çıkmayayım
ne o öyle kara kara resimde
dişler önemli
anlayacağınız her türlü pezevenklik
ama uyuşturucuya pek girmedik
işadamı kodaman bile oldu kimimiz
toprakağası siyâsetçi
ama hep falanfilantrop hep hayır
hayrat hasenat sâhibi
pırpırı mârifetine tâbi
harekât berekât paraleliz
taklitlerimizden sakınınız
iletişim ezâdır iletişim zulüm iletişim gadr
tanışları bir kadının kellesini götürdüm
bakın dedim dilim dönmüyor yorgunluktan
ben susuyorum alın bu anlatsın
ya leb demeden anladılar ya terket’i
ağızları açık gözleri faltaşı
empati sempati tolerans rutinimiz
kesat değil işlerimiz çok şükür
ama tadı tuzu kalmadı pek artık
ordu polis hükümet
evet ama dişimizin kovuğuna gitmez
medya’üstü az yürütme az yasama az yargı
var mı bundan şükelâsı
elele dizdize kucakkucağa
işimize geldiğince yazıyorduk haberleri
manşetleri keyfimizce atı
manipülasyon itimiz
nefreti çoğaltan nefrete şekil veren
benim elim kana değmedi ki
soruyorlardı “suçlu mu suçsuz mu?”
tek işâret “bitirin işini”
gazetenin gazetecinin vampiri
bizim şebek patron işte bu filmin senaristi
premanlarız gangster özgür adamlar
feyzalınız buyrunuz
sâbıka kaydındandır SiVi’miz
kronolojik etimolojik özgeçmişimiz
kurtuz kangalız doberman
mevzubahisi düzüp atan
çarpık çurpuk teferruattan kibrimiz
ya sen oğlum
neyin hesâbını soruyorsun ki benden
neyin peşindesin
hangi köydendin bir de bakiym
aynen böyle devam et
allah uzun ömür versin
ama bu gidişle zor
çok yaşamazsın
toprağın bol olsun
düzen düzedüzelttiğimiz
kurdu kangalı dobermanı
önce tenzîh sonra terbîye ederiz
siyâset dediğin kepçeyle olmalı
eti suyu sosu bonüsü
artısı katması değeri
bahşişi sakalı harcı haracı cizyesi
bulguru pirinci gazı kömürü
tuzu yağı makarnası unu şekeri
öyle boş boş bakıyor elde kartvizit
sanki bana âhirette şefâatçi
rozet kokart broşür vaat püsür
cık cık cık
al da sen onu bir tövbe
tövbe İvan Petroviç’in şartlandırılmış seçmeni
kokusunu alınca kutunun paketin poşetin
kuyrukta bir titreşim bir titreşim
hızlı tempolu sâdık kanaatkâr
bu saatten sonra ne kurtarsak kâr
doğru pusulayı doğru kutuya
oyyy âlâ âlâ
be be ben mi
3 maymunun hem körü
hem sağırı hem dilsizi
erketedeki emirkulu
gardiyan bekçi nöbetçi
ülke târihine mâl derin gerçekliğinden dikizle
eğlenceli her yaşa uygun kurtlu vâdili
kapı kapı dükkân dükkân çarpılı marpılı
çizgili çizgisiz kara listeli karagömlekli
inşallahlı oldu da bitti mâşallahlı
aile filmleri çıkartmak davullu zurnalı
yer yer komikli konulu manzaralı
yer yer araya sürpriz parçalı
yumrukların tekmelerin boğmatellerinin
kamaların satırların palaların konuştuğu
az gevezelik edip çok dövüştüğü
imkânsız kutupların ruhsatsız aşk serüveni
kayınpederim de onlardandı
gözüm ilişti bir bir temizlerken
haşerattan sokağı
kalbine saplarken Sürmeneliyi
kulağına fısıldadım
selâmünaleyküm pederim
bir fiskede fosseptik çukuruna uğurladım
maktullerin gâiplerin veletleri
bile bilmeden bilip bilmeden çok sevmeli
velev babasını görsün kardeşini evlâdı ayâli
ağbisini ablasını kuzenini dayısını yengesini
yok canım yok çocuğum
onlar attâ onlar attâ gitti
yerinden oynamalı sinema gişeleri
hâsılatından yenmemeli
vurdulu kırdılı kangöllü
atsız kovboylu oksuz kızıl derili
sadizmin bokunu mu çıkarttık ne
bir raconu olmalı propagandanın da
bizim gibi barbar değildi bizim gibi yamyam
allaha bilfiil havâle ettiklerimiz
işkence makyajını dozunda bırakmalı
şu şapkaları takın hergeleler
ağbime pek bi yakıştı allah nazardan
şu işkembenle canım ağbim
birbuçuk porsiyon Al Paçino çıkar senden
hık demiş burnundan düşmüş
Don Korleone ahh
yavru ördeklere salyangoz kırıp vermek
ayyy bu göz yaşartan hayvan sevgisi
öldürecek beni tavuklara herhâl darısı
ya kanını içecektik
öldürdüklerimizin
ya delirecek
içen korudu aklını
içmeyen delirdi
hi ho ho ha
can alıp can bağışlayıp kan içerek
kendini tanrı ya da açık çek elçisi sanmak
uyandır torunları gelin
gelsinler de dedelerini seyretsin
bir içen pişman bir içmeyen
diyor şerbetli muhtar
içersen yapamayacağın şey yok
hem tatlı hem tuzlu insan kanı
memelerini kesersen bir kadının
delik delik süzgeç gibi
bağırarak uyanmak geceleri
annesi “ayaklarını yıkamadan
yatağa girdiğinden” diyor
ayaklar önemli
biz küçüktük bilmiyoruz hiçbirini
kahraman babamız amcamız dedemiz
anlatırdı da koltuklarımız kabarırdı
ama hiç inanmazdık bunların hepsi
şehir efsânesi şehir efsânesi
hem olan olmuş ölen ölmüş
açmaya ne gerek var
kapanmış yaraları
ne dediğini bilmiyor vicdânı müreffeh
zavallı babam iyice ihtiyarladı
hem şunun şurasında
hepimiz kardeşiz değil mi
kafasını kestiği adamın
kendisine soran gözlerle bakan gözleri
kâbushânesi hayâletler doluşurken uykularına
korkunç kahkahaları kapaksız gözleriyle
şişmiş dudakları dilleri dışarda hırıltılı
n’oooluyooo lannn öldürmüştüm ki ben seni
kapatmalıydım kapatmalıydım o ölü gözleri
ne yakamı bırakıyor piç ne peşimi
mallarına çöktük golf de öyle değil mi
topu kafasına vura vura sopasını
doğru deliklere sokmak
bir nöroloğa mı gitsen kardeş
âsâbın çok bozuk
sen onla dertleşirsin o senle
vitamin neyim verir sinirlerine
aynı pamuk gibi olursun çiçek gibi
ama boşalmak can alırken inil inil
püfür püfür bir keyif sigarası tüttürmek
cana can katar şimdi keyife keyif
filmimizin sonunda
baştaki balığın karnından çıkanlar
dans etmeli huzurla
arkalarında cennetten bir şelâle
teker teker ellerimizi öpmeli
katli vâcipler barış içinde
boyunlarımıza çiçekten halkalar
altın madalyalar geçirip sağduyumuza
şükran borçlarını edâyla
kes kes kes kes kes!
ça ça ça
reha yünlüel / şiirhâne
- bkz. Joshua Oppenheimer’ın 2012 yapımı “Act of
Killing (Jagal)” (“Öldürme Eylemi”) ile 2014 yapımı
“The Look of Silence (Senyap)” (“Sessizliğin Bakışı”)
filmleri.