Pembe Elma İttifakı
İntikamcılığı sevmem. Artık kendini savunma olanağından yoksun, ölmüş bir insanın arkasından konuşmayı da. Ama öldürülmüş yüzlerce devrimcinin anısına da saygılı olmak gerektiğini düşünürüm.
Bu yüzden, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ardından olumsuz bir şeyler yazmak gelmiyor içimden. Ne var ki, liberallerimizin, cenaze namazı kılan bir avlu dolusu mümin havasında, ellerini kulaklarına götürüp, hep bir ağızdan, Yazıcıoğlu için “iyi bilirdik” demeleri de, öldürülmüş ya da halen hayatta binlerce devrimcinin ruhuna azap verecek ölçüde unutkanlık ya da unutma isteği kokmaktadır. Bu gününü tartışmak istemiyorum ama rahmetli Yazıcıoğlu geçmişteki çok sayıda cinayetten sorumluydu, yakın zamandaki Hırant Dink cinayetinde de taraftarlarının dahli olduğu bilinmektedir.
Ne var ki, ulusalcı İP kadar reelpolitik olan ve düşmanımın düşmanı dostumdur reelpolitiğini pek büyük bir dikkatle (ve aynı zamanda gizlenemez bir riyakârlıkla) uygulayan liberallerimiz, böyle bir reelpolitiğin kaçınılmaz gereği olarak, topluca ve gönüllü hafıza kaybına uğrayıp Yazıcıoğlu’nu “demokrat” ilan etmiştir.
Bu hafıza kaybı, yalnızca Yazıcıoğlu’yla ilgili değildir. Aynı zamanda MHP ve MHP’nin yan örgütü Ülkü Ocaklarının dahil olduğu “Kızıl Elma İttifakı”nın sonuçlarıyla ilgili bir hafıza kaybı da söz konusudur. Bundan önceki yazımda, Etyen Mahçupyan’ın MHP ile ilgili iyimser yorumlarını aktarmıştım. Benzer bir tutumu, Radikal İki’nin (5 Nisan 2009) son sayısında Baskın Oran da sergilemekte ve MHP’nin CHP’den daha olumlu, daha demokrat bir parti olduğunu belirtmektedir.
İP’in Kızıl Elma ittifakını ilan etmesinin ve bu partinin lideri Doğu Perinçek’in oğlu Mehmet Perinçek’in bu ittifak adına meydanlarda Ülkü Ocakları Başkanı ile el ele vererek, daha genç yaşta siyasi hayatını noktalamasının üzerinden olsa olsa beş altı yıl geçmiştir oysa. “Beşer”in “nisyan”ının “malul” olması için epeyce kısa bir zaman.
“Beşer”in liberal kanadı, bütün bunlar yaşanmamış ve “kızıl elma”nın vahim sonuçları görülmemiş gibi, ulusalcılardan hiç de geri kalmayan bir iştiyakla ellerini faşist parti ve güçlere uzatarak ittifak çağrısında bulunmaktadır. Ulusalcılar, faşist parti ve güçlere milliyetçi (anti-emperyalist!) oldukları için el uzatmıştı, liberaller de aynı şeyi, faşist parti ve güçleri “demokrat” ilan ederek yapıyor. Bence bu seferki daha da vahim. Faşiste milliyetçi demek hiç de gerçek dışı değildir ama onu özgürlükten yana göstermek iyice vahim bir şeydir.
“Kızıl Elma ittifakı”nın dünyaya getirdiği ucubenin ne olduğunu biliyoruz.
Tarihi bir anıştırmayla, “Pembe Elma İttifakı” adını verebileceğimiz yeni cephe çalışmasından nasıl bir yaratık çıkacak dersiniz?
Gün Zileli
6 Nisan 2009
Yine çok ironik olmuş sevgilerimle…
nalına da mıhına da dedikleri türden iyi bir değerlenirme. sevdim.