Ömer Faruk Ciravoğlu / SARTRE İKİLEMİ
Gün Zileli’nin bu kitabı okunmalıdır. Özellikle bizim kuşak “sol” gelenekten gelenler için daha da zorunludur bu okuma. Belki bölük pörçük bilgilerimizi toplamak ve hafızaları tazelemek açısından da önemlidir bu. ‘40 lı.’ 50 li. ‘60 lı yılların öğretici yaşanmışlıkları zamanında bilinseydi acaba yolumuz daha berrak, daha aydınlık olmaz mıydı?
“Kızıllar”, filmini geç olsa da bu amaçla tanıtmıştım. Başka tanıklıklar da vardı. “İtiraf” (Arthur Landon) vb. gibi.
Gün Zileli bu kitabı, anımsadığım kadarıyla “Devlet Terörü ve Gulaglar” kitabının içinde düşünmüştü. Çünkü o, Sartre ve Camus arasında ilk ikilemi “Gulaglar”a karşı tavır temelinde irdelemişti.
Sartre, Varoluşçu felsefesiyle hafızalarımıza yerleşmiştir. “Bulantı“ en bildiğimiz eseridir. Varoluşçuluk ve Duvar kitapları kütüphanemizi süslemiştir.
Camus’yü, Yabancı ve Veba kitaplarıyla tanıdık. Ama o Sartre kadar etkili değildi zihnimizde. Cezayir direnişine karşı da bizimle bağdaşır fikirleri yoktu.
Zileli’nin amacı da bu kitapta onları yüceltmek veya batırmak değildir.
Ben haddim olmayarak, değişik olaylarda ortaya çıkan ikilemleri ayrı bir kitap olarak değerlendirmesi önerisinde bulunmuştum. “Gulaglar”ı yazdığı dönemde yoğun bir ortak çalışmamız vardı. Ve ben bu yazılardan haberdardım. (“Halim Spatar” kitabını birlikte hazırlıyorduk. Bazı arkadaşların müdahalesiyle son hali verilmiş kitap ne yazık ki gün ışığına çıkamadı). Gün, benim önerimi dikkate alarak mı, yoksa kendisi zaten bu fikirde olduğundan mı bilmem, kitabı yayınladı.
Başta “Gulaglar”a karşı Sartre’ın suskunluğunu irdeler Zileli. “Nasıl olur da bütün dünyanın gözü önünde… ortaya çıkmaya başladığı halde bu konuda susabilmiştir.” diye yazar.
Bu konuda Camus, Beauvoir ve Sartre arasında net ayrılık ortaya çıkar. Beauvoir ve Sartre, “politik gerçekler ve araç- amaç muhasebesine dikkat çekmek eğiliminde”dir. Camus, temel ilkesinden taviz vermez. “ İşkence yok öldürmek yok; en azından devlet tarafından onaylanan bir şekilde.”
Amaç Sartre’ı mahkûm etmek değildir, entelektüel suskunluğu sorgulanmaktadır.
Önemli bir ikilem, Nazilerle iş birliği yapan bazı Fransız yazarlarının idamlarına karşı tavırda ortaya çıkar. Sartre ve Beauvoir bu konuda idama dolaylı destek verirken, Camus, şiddetle karşı çıkar. Albert Camus, “Devlet eliyle işlenen soğuk, adli cinayet her zaman yanlıştır” der.
“Stalinistlerin saldırısı karşısında Sartre asla karşı saldırıya geçmez. Onları felsefi bakımdan haksız olsalar da politik açıdan haklı görür.”
Son olarak, “Sartre ile Camus arasındaki fark nedir?” diye sorar Zileli.
Yanıtı, “Sartre, ülkülere ve bu ülküleri temsil ettiğini düşündüğü Sovyetler Birliği gibi ülkelere bağlıyken, Camus, her şeyden önce ilkelere bağlıydı. Ülkücü olmak o kadar iyi bir şey değildir. İnsanı olgulardan koparıp dogmaların peşine takabilir.” olmuştur.
Kitap örneklemede bir zenginlik içermektedir. Ben birkaç olayla yetindim. İyi okumalar.
Gün Zileli, SARTRE İKİLEMİ Fol yayınları 96 sayfa