Kürt siyasetçi Mahmut Alınak’tan PKK’ya: Asker polis öldürme, sivil mücadele yürüt
Kürt siyasi hareketinin ağır toplarından, yıllarca hapis yatmış Mahmut Alınak, PKK’yı asker ve polis öldürmeye son verip sivil mücadele yürütmeye çağırdı.
Kürt ve Türk halklarının birbirini boğazlayacak hale geldiğine dikkat çeken Alınak, “Ortalık cehenneme döndüğünde devletin tepesindekiler kandan elde edecekleri büyük rantın keyfiyle ellerini ovuştururken, cehennem halkı ve onun çocuklarını yakacak” ifadesini kullandı.
Alınak’ın, “Yazmasam halka ve kendime ihanet etmiş olurdum”dediği yazısı şöyle:
Keşke her şey yolunda gitseydi de ben bu yazıyı yazmak zorunda kalmasaydım. Yazıp yazmamayı uzun uzun düşündüm, ama sonra bunun bir görev olduğu sonucuna vardım. Yazmasam halka ve kendime ihanet etmiş olurdum.
Kendi kafalarına kurşun sıkıyorlar
Devlet Kürtleri öldürünce, bazı Türkler, “Oh olsun, hak etmişlerdi, bu teröristlerin kökünü kurutmalı!” diyor. Devletin Cizre’de katledip çırılçıplak teşhir ettiği kadınların o iç parçalayan görüntülerinin altına, “Leş” diye yazılar yazdılar. Şırnak’ta cesedi polis panzerinin arkasında sürüklenen Hacı Lokman Birlik’e, “Geber K…” dediler.
Türklerin bir kısmı böyle de, bazı Kürtler farklı mı? Onlar da PKK asker ve polis öldürdüğünde, “Oh olsun, intikamımız alındı!” diye el çırpıyorlar.
Öfke seli her iki tarafı da bıçak gibi bilemiş, mantığını felç etmiş. Aynı safta kenetlenmeleri gerekirken, birbirlerini boğazlayacak hale gelmişler; farkında olmadan kurşunu kendi kafalarına sıkıyorlar.
Oysa bu holdingler ve bürokratlar devleti, hepsine böcek muamelesi yapıyor, paspas gibi hepsini ayaklar altına alıyor, hepsinin kanını emen bu düzenin bekçiliğini yapıyor. İşte Artvin Carettepe, işte Cizre, işte İdil…
Karşı karşıya olduğumuz manzara ürkütücü. Devlet Kürt kentlerini cehenneme çevirmiş. PKK de, “O halde biz de şehirleri cehenneme çevireceğiz” diyor.
Ölenler kim?
Peki, iki taraftan da ölenler kim? Devletin ve ekonominin yüksek tabakasından ölen bir tek insan var mı?
Devlet, Genelkurmay’ın önündeki patlamada YPG’yi işaret etti. Cemil Bayık ise, “Kürdistan’daki devlet katliamına karşı misilleme olabilir” dedi. Ancak henüz kesin bir şey yok.
Ölenlere bakıyoruz; hepsi alt derece subay, astsubay ve sivil memurlar. Zaten tepedekilerin servis araçlarında ne işleri var ki? Eylem hangi örgüt adına yapılmış olursa olsun, hiçbir neden ölen genç gazeteci Gülşen Yıldız, ağır yaralanan 4,5 yaşındaki Buse ve diğer masum insanların bedenlerini paramparça eden bombaları haklı gösteremez.
AKP’nin iktidarı daha da pekişecek
Peki, ne oldu şimdi? Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve diğer devlet erkânının uykuları mı kaçtı? Çok mu üzüldüler? Emin olun ki, yüreklerinde tek bir tel bile titremedi. Yüzlerine iliştirdikleri yapmacık bir öfkeyle kameraların karşısına geçip toplumu korku bombardımanına tuttular, sonra da gidip saraylarında mutlu bir gece geçirdiler ve mutlu bir sabaha uyandılar.
Bundan sonra da binlerce asker ve polis ölse yine umurlarında olmayacak. Devletin üçüncü kolu ırkçı medya yine ölen Kürtleri görmeyecek, kameralarını ateş düşen asker ve polis evlerine çevirecek, feryatlar yeri göğü alacak, Kürt düşmanlığı daha da azacak ve AKP’nin iktidarı daha da pekişecek. Okumak isteyenler için 1 Kasım seçim sonuçlarında yeterli dersler var.
PKK sivil mücadele yürütsün
Şimdi bazıları, “Peki, devlet Kürtleri öldürürken PKK elini kolunu mu bağlasın?” diyecekler. Ben, PKK elini kolunu bağlasın, demiyorum; asker ve polis öldürmesin, Gandhi gibi sivil mücadele yürütsün, diyorum. Bana göre aklın yolu budur. Silahtan daha güçlü sonuçlar doğuracak pek çok etkili sivil mücadele yöntemi var, bunlara başvurulsun.
Bakın, devlet son iki ay içinde çocuk, kadın, yaşlı genç, bine yakın Kürt katletti. İnsanlar haftalar, aylar boyu bodrumlarda ve kapalı evlerde aç, susuz kaderleri ile baş başa kaldılar, çoluk çocuk katledildiler.
Televizyona canlı bağlanan Mehmet adındaki Cizreli genç, “Biz öldürüldükten sonra gelip bizim için cenaze törenleri düzenlemeyin” diye sitem ediyordu. O ses, o yardım çığlığı tüm yaşam boyu çınlayıp duracak kafamın içinde. Ne yazık ki Mehmet öldürüldü. PKK gelip bu katliamı engelleyebildi mi? Engelleyemedi! Ama etkili sivil bir müdahale devletin o çılgın savaş projesini boşa çıkarabilirdi.
“Baharla birlikte gerilla şehirlere inecek ve ortalık cehenneme dönecek” deniyor. Umarım bu yanlışlık yapılmaz.
Çok yazık
Ortalık cehenneme döndüğünde devletin tepesindekiler kandan elde edecekleri büyük rantın keyfiyle ellerini ovuştururken, cehennem halkı ve onun çocuklarını yakacak.
Bundan da en büyük zararı Kürt halkı görecek. Yazık, çok yazık.
VE YANLIŞ!
Doğru demiş üstad.