HDP barajı kesin geçecektir
HDP barajı kesin geçecektir
Mayıs 16, 2018 vengmanett@gmail.com Haberler, RÖPORTAJ 0
ULAŞ BOZ- HDP’nin her iki ittifak blokunca dışlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
GÜN ZİLELİ- Türk siyasetinin geleneksel Kürt düşmanlığı olarak değerlendiriyorum.
ULAŞ BOZ-HDP’nin barajı geçmesini mümkün görüyor musunuz?
GÜN ZİLELİ-Barajı kesin geçecektir. Geçememesi AKP’nin hileleriyle olabilir ancak.
ULAŞ BOZ-Kürt seçmenin tavrı bu seçimde sizce ne olmalıdır?
GÜN ZİLELİ-Kürt bölgelerinde terör estiren AKP’ye oy vermemek, HDP’yi desteklemek. C. Başkanlığı seçimi 2. Tura kalırsa, Muharrem ince’yi desteklemek olmalıdır.
ULAŞ BOZ-Seçimin Tayyip Erdoğan ve Muharrem İnce arasında geçeceği görülüyor. Seçimin galibi R. Tayyip Erdoğan olursa neler olabilir, Muharrem İnce kazanırsa ne olur? Kürtleri nasıl bir gelecek bekliyor?
GÜN ZİLELİ-İnce kazanırsa, Kürtler en azından bir süre için rahat bir nefes alabilirler. Sonrası bilinmez elbette.
ULAŞ BOZ-Azadi Hareketi, PAK, Kürdistan Demokratlar Platformu, KDP-T ve PSK Türkiye’deki seçimlerde ortak hareket etmek amacıyla protokol hazırladı. Bu ittifaka şiddetle karşı çıkıp küçük partilere yönelik olarak “koltuk sevdası” diyen de var, son derece olumlu bulan da. Siz ne düşünüyorsunuz?
GÜN ZİLELİ-Sözü geçen örgütleri pek tanımıyorum. Eğer HDP’yi destekleyeceklerse, bu iyi bir şey, yok eğer başkalarını destekleyeceklerse, oyları böleceği için olumsuz sonuçlar verir. Şu sıra Kürdistan’da HDP’yi bölen her girişim dolaylı olarak AKP’ye hizmet eder.
Güzel bir degerlendirme. Politik gecmisi uzun yillara dayanan Gün Zileli neden kürt Partilerini tanimiyor? Türk sol partilerinin hepsini az cok taniyor. Bu eksik yanini düzeltmesi gerekir. Kürt partileri yeni olusum degiller. Hepsinin gecmisi 40 yildan fazla. Bu kürt partilerin taraftarlari gecmiste Istanbulda, Ankarada ve bir cok üniversitelerde vardilar. Devrimci platformlarda baska isimlerde geciyorlardi. Mesela Türk solcularindan Halkin Kurtulusu yeni ismi EMEP gibi. Devrimci Yol simdiki öDP veya Halkevleri , KSD nin yeni isimleri SDP, ISP, DIP, DSIP gibi bir kac sol parti adiyla devam ediyorlar. Kawa, Denge Kawa, Rizgari, Ala Rizgari, Tekosin, özgürlük yolu, DDKP, TKKKÖ. KUK gibi.
haklısın tabii ki. Fakat Türk kesimindeki sol partileri de pek tanıyamıyorum işin doğrusu.
“Barajı kesin geçecektir. Geçememesi AKP’nin hileleriyle olabilir ancak.”
Bu ifade, sanki, ‘Bu renk kesin siyahtir. Baska renk degilse, tabii ki’ demek gibi.
Hem sartli hem de ‘kesin’..
“Fakat Türk kesimindeki sol partileri de pek tanıyamıyorum işin doğrusu.”
15\02\2017 itibari ile faaliyette olan siyasi parti adedi: 92
https://www.yargitaycb.gov.tr/sayfa/faaliyette-olan-siyasi-partiler/documents/SPartiler15022017.pdf
Daha uc gun evvel ulus diye birsey yoktur o bir sanridirdan ibarettirden , oylarinin bölünmemesi gereken KURDISTAN a. Sakin ne yapayim bu bir nesnellik demeyiniz .O benim argümanimdi. Umarim ,mevzu bahis Kürdistan ise Anarsizm teferruattir a kadar varmazsiniz:) Böylesi cok tip var Kürt siyasal hareketinin VITRINinde.
“Eh, görünüşe göre önümdeki seçenekler ya Sauron’a, ya da sana teslim olmakmış. İkisini de seçmiyorum. Başka teklifin var mı?”
(Gri Gandalf, Ak Saruman’a hitaben)
Muharrem Sauron ya da Meral Aksaruman’dan birine teslim olmak zorunda mıyız?
Recep Tayyip Melkor’dan bahsetmiyorum bile.
“Saray ittifakı sandıktan dilediği sonucu çıkarmak için öncelikle HDP oylarını gasp etmeyi planlamaktadır. Özellikle Kürt illerinde olağanüstü baskılarla HDP’nin baraj altında bırakılması, onun kazanılmış milletvekilliklerinin de otomatik olarak bölgedeki ikinci parti konumundaki AKP’ye geçmesini sağlayacaktır. Bu bakımdan, “sıfır baraj” diyerek bir araya gelen CHP, SP, İYİ Parti ve DP, HDP’yi de yanlarına alarak bir “Demokrasi İttifakı”nı” kurmak yerine “Millet İttifakı”nı kurmayı tercih ederek gerçekte iktidarın elini güçlendirmişlerdir. Yaşanan adaletsizliğe ve zorbalığa Demirtaş şöyle dikkat çekmektedir:
“HDP baraj altında kalırsa, AKP hiç de hak etmediği en az 70 milletvekilliğinin üstüne konacak. Bu sadece HDP’nin sorunu değildir; bir demokrasi ve temsilde adalet sorunudur. Biz baraj altında kalsak da mücadelemizden bir tek geri adım atmayız, teslim olmayız, zorbalığa da yenilmeyiz. Parlamento dışında demokratik siyasi mücadelemizi aynen sürdürürüz. Ama Parlamento çoğunluğunu bedavadan ele geçirmiş AKP’ye karşı ne yapacaklarını biraz da Millet İttifakı düşünsün.”
HDP ve Demirtaş’ın maruz bırakıldıkları adaletsizlik, hukuksuzluk ve mağduriyete sessiz kalınması demek, aynı zamanda AKP’ye sınırsız iktidar bahşedilmesi demek de olacaktır. 7 Haziran seçimlerinde el ele verip HDP’ye barajı geçirterek bu oyunu bozan Türk ve Kürt emekçiler AKP’ye de ilk seçim yenilgisini tattırmış, onu tek başına hükümet kurmaktan alıkoymuşlardı. Şimdi oyun çok daha tehlikelidir ve bozulması çok daha yakıcı bir gerekliliktir.”
http://marksist.net/marksist-tutum/rejimin-secim-manifestosu-bol-hamaset-bos-vaatler.htm
Rejimin Seçim Manifestosu: Bol Hamaset, Boş Vaatler!
Marksist Tutum
Garbis Altınoğlu’nun aktardığına göre Lenin şöyle demiş;
“Lenin’in de söylediği gibi siyasette tarafsızlık olamaz. O, “Sosyalist Parti ve Parti-Dışı Devrimcilik” başlıklı yazısında şöyle diyordu:
“Siyasete ilgisizlik siyasal bakımdan doygunluk anlamına gelir. İyi beslenen bir insan bir ekmek parçasına karşı ‘ilgisiz’, ‘duyarsız’dır; ama aç bir insan bir ekmek parçası konusunda her zaman ‘partizan’ bir tutum alacaktır. Bir kişinin bir ekmek kırıntısı karşısında ‘ilgisiz ve duyarsız’ kalması, onun ekmeğe gereksinimi olmadığı anlamına gelmez; bu sadece onun ekmek bulacağından, asla ekmek sıkıntısı çekmeyeceğinden ve iyi beslenenler ‘partisi’ içindeki yerinin sağlam olduğundan emin olduğu anlamına gelir.” (“The Socialist Party and Non-Party Revolutionism”, Collected Works, Cilt 10, Moscow, Progress Publishers, 1965, s. 79)”
21 Nisan, yani “Suudi Arabistan’ın 15 Temmuz’u” ile ilgili bir haber;
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/suudi-veliaht-prensi-nerede-muthis-iddia-40840329
Türkiyeli devrimciler ve demokratlar 12 Eylül referandumunda Darbe Anayasası’na karşı Milletin Anayasası’na “Yetmez Ama Evet” dedikleri gibi 24 Haziran’da da Balkan Oligarşisi karşısında Cumhur İttifakı’na “Yetmez Ama Evet” demelidirler.
Çünkü Türkiye’de demokratikleşmenin ve dolayısıyla Sosyalist Devrim’in önünde en büyük engel olan Balkan Oligarşisi’nin Cumhur İttifakı tarafından tasfiye edildiği Milli Demokratik Devrim sürecini desteklemek Sosyalist Devrim’in de yolunu açacaktır.
üç kötü senaryo, bir soru:
1, Meral Aksener Ince den fazla oy alirsa Kürt seçmene ne diyecegiz. Aslinda kendimize de ne diyecegiz?
2, Ati Alan üsküdari geçerse?
3, olaganüstü durum dunya bölge konjontürü devlet bekasi bahanesi ile gitmez sokagi paramiliter cetelere ve resmi güçlere emanet ederlerse ,sikiyonetim vs ilan ederlerse kim buna hazirlikli?
soru: Kürt hareketinin Ince ile pazarlik yapacagi kesin 2. tur ihtimalinde, asgari talepleri ne olmali ne olmamalidir?
Akşener ikinci tura kalırsa Erdoğan’a karşı pazarlıksız desteklenmelidir.
Kürtlerden ikinci turda Meral Aksenere oy vermelerini beklemek. ?? Zor
Aydinlik yazari önkibar Ruzi Nazarla Türkesi ben tanistirdim diyor. Sonra ben Turkiyedeki en derin Nato Aydinliktir deyince komplo teorisi oluyor. Buyurun merdi kipti sirkatin söylerken nasil secaat arzeylemis okuyun. Kimbilir neler kalmistir gizli gizli.Yeri gelmisken yineliyeyim Oda Tv Mossad in denetimindedir.Bunu hep yineliyecegim.
https://odatv.com/turkesle-unlu-cia-ajanini-kim-tanistirdi-16051828.html
Biri Perincekgilleri ciddiye alan Ruslara (eger aliyorlarsa ) Aydinlik in 3. Ordu Sovyet sinirina diye bagirdigi dönemki yayinlarini gösterse ne hos olardi:)
Kimse sormuyormu aydinlikci önkibara hem Nazi hem Cia ci Ruzi Nazari nasil taniyorsun sen diye? Ruzi Nazar kadar kanli kirli bir adam az bulunur yeryuzunde.
Olay olmali bu Aydinlikcilar icin ama olmuyor. Ona Amerikanci buna batici de dur, yazarin Selahattin Onkibar, dunyanin en kirli, en kanli en derin Cia ajani eski Nazi, Ruzi Nazar kankasi ciksin:)))) O dereceki Türkesle görüstürecek kadar referans sahibi Onkibar:)))
egede bir tatil kampinda (aydinlikcilarin) Abdullah Catliyi gördügünü söyleyenlerde var. Taniklik var kanit yok diye inanmamistik. Inanasim var.
Ermenilere ve Kürtlere karsi kahramanca savasan Abdullah Catlinin Perincegi rahatsiz etmis olacagina ihtimal dahi vermem.
Perincek in sürekli birilerine Nato cu Cia ci Kontr Gerilla demesi, bir pezevengin diger bir pezevenge, ben seni genelevde gördüm sen pezevenksin demesi gibi birsey.
“HDP’nin dışlanmasını “makul” bir gelişme olarak görüyorum, çünkü bu Türkiye’nin nereye gittiğinin en açık göstergesi. Yeni bir Cumhuriyet kuruldu. Nasıl ki 1923’de kurulan birinci Cumhuriyette Hristiyanlara yer verilmedi, şimdi kurulan yeni Cumhuriyet’te de Kürtlere yer verilmek istenmiyor. Ve bu konuda değişik Türk partileri aralarında anlaşmış görünüyorlar. Osmanlı’dan günümüze, toplumda giderek yaşanan bir daralma var. Toplumu oluşturan etnik-kültürel ve dinsel zenginlikler giderek arındırılıyor ve devlet giderek sadece Sünni-Türk Müslüman kimliğe sahip oluyor. Bu aynı zamanda kültürel bir fakirleşme-çöküş, kalitesizleşme ve lümpenleşme olarak da yaşanıyor. Birçok insan ve çevre bunu bir manevi çöküş, ahlaki değerlerin erozyonu, yok olması olarak da yaşıyor.”
http://www.vengma.net/2018/05/12/devlet-giderek-sunni-turk-musluman-kimlige-sahip-oluyor/
“Devlet Giderek Sünni-Türk Müslüman Kimliğe Sahip oluyor”
Erdoğan’ın Kurucu Meclisi, bizim Kurucu Meclisimiz
Gerçek
Mayıs 18, 2018
http://gercekgazetesi.net/perspektif/erdoganin-kurucu-meclisi-bizim-kurucu-meclisimiz
Erdoğan’ı Yenmek İçin HDP’nin Hata Yapmaması Gerekiyor: Bir Örnek Olarak Pervin Buldan’ın Yanlışı
Demir Küçükaydın
17 Mayıs 2018 Perşembe
https://demirden-kapilar.blogspot.com.tr/2018/05/erdogan-yenmek-icin-hdpnin-hata.html
“Uzlaşma Yok!” Bir Anarşist Palavrasıdır – Uzlaşmalar Üzerine Lenin Neler Diyordu?
Demir Küçükaydın
18 Mayıs 2018 Cuma
https://demirden-kapilar.blogspot.com.tr/2018/05/uzlasma-yok-bir-anarsist-palavrasdr.html
“…Türkiye’de en demokratik programa sahip olduğunu iddia eden HDP’nin programını okuyun çok karmaşık ve demokratik olmaktan uzak bir programa sahip olduğunu görürsünüz.
Çünkü o, politik olanın dile, dine, tarihe göre tanımlanması ilkesini sorgulamıyor.
O örneğin Kürtlere “statü”, “tanınma” istiyor.
Bizim yukarıya somut olarak yazılmış programımız ise Türklerin statüsünü yok etmeyi, devletin Türklükle tanımlanmasını ortadan kaldırmayı hedefliyor…
…HDP’nin programı ise var olanı sorgulamaz bile, onun somut ayrıntısında bir düzenleme yapma programıdır.
Bizim programımız, var olan ulusun ilkesini reddediyor, yani bu anlamda sosyolojik anlamıyla farklı bir dindir, din değişmeleri de devrim, devrimler din değişmeleri olduğundan, bir devrim programıdır.
HDP’nin programı ise, ulusların dile; dine, etniye, soya göre tanımlanmış politik birimler olmasını ve politik birimin bunlara göre tanımlanmasını reddetmiyor, onu aynen kabul edip, Kürtlerin de tanınmasını istiyor.
Tabii bu bir din değil, aynı ilkeyi savunmaya dayanan bir bölünmedir, yani bir partidir.
Bu anlamda bir devrime ve devrimci değişikliklere yol açmaz ve açamaz.
Çünkü partiler (mezhepler, tarikatlar) devrim yapamaz. Partiler var olan bölünmeleri veri kabul edip onun içindeki düzenlemelerle uğraşırlar. Mezhepler, tarikatler, partiler var olan bölünmelerle bölünmezler. Örneğin Protestanlık İslam veya Hinduizm içinde yoktur ve olamaz ancak Hristiyanlık içinde var olabilir. Ama var olan dinlerle bölünen Aydınlanma, dinleri kişilerin özel sorunu yaparak bütün eski bölünmelerle bölünerek hem Hristiyan’dan, hem Müslümandan, hem Budist’ten, hem Hindu’dan bir Aydınlanmacı veya ulusçu çıkarabilir. Tıpkı İslam’ın her ayrı put ve aşiretten Müslümler çıkarması gibi.
Bizim programımız Türkleri ve Kürtleri bölmeye, onların içinde demokratlar (yani ulusu Kürtlük veya Türklükle tanımlamaya karşı olanlar) ile böyle tanımlayanlar ve tanımlamak isteyenler arasında bir bölünme ve mücadeleye çağrıdır, insanları Türk veya Kürt olmaktan demokrat olmaya, dönüşmeye çağrıdır.
Görüldüğü gibi çok soyut gibi görünen teorik farklar ve tartışmalar, örneğin dinin veya ulusun ne olduğu, örneğin ulusların mı ulusçulardan ulusçuların mı uluslardan önce geldiği üzerine tartışmaların somut programda böylesine birbirine zıt sonuçları vardır…
…Sırrı Süreyya’nın tahminler üzerinden kehanetlerde bulup, CHP’yi suçlaması HDP’nin kendi amaçları açısından bile yanlış bir beyandır.
Hele bir de Akşener üzerinden tahminler yapması akıl alır gibi değildir.
Birincisi politika tahminler üzerinden yapılmaz.
Doğmamış çocuğa don biçilmez…
…Bizler de ikinci turda Erdoğan karşısında kim kalırsa ona oy vereceğiz ve vermeliyiz demeliydi.
Bunları demesi gerekirken yukarıdaki gibi sözler, fiilen HDP’yi ve muhalefeti sabote etmek veya telaş içinde kendi yavrularını çiğneyen şaşkın ördeklikten veya kendi ayağına kurşun sıkmaktan başka bir anlama gelmez…”
Demokratlar ve Seçimler – Teori, Program, Strateji, Taktikler , 7 Mayıs 2018 Pazartesi , Demir Küçükaydın
https://demirden-kapilar.blogspot.com.tr/2018/05/demokratlar-ve-secimler-teori-program.html
Demir’in kendisine de yazdım. Anarşistlerin “uzlaşma yok” genel bir reçetesi yoktur. Sadece somut durumlara ilişkin olarak bu sloganı kullanmışlardır. Dolayısıyla Demir, insanlarda yanlış bir izlenim uyandırıyor anarşizm konusunda.
Kucukaydin’in yukarida linki verilen yazisini okudum.
Zor oldu; cunku yazi biraz daginik.
Mesela, su dedikleri:
“Ama örneğin, herkesin kendini hangi ulustan tanımladığı temelinde bir halk oylaması yapmak ve her ulusun çoğunluğu aldığı yerlerde bunların kendi parlamentolarını kurarak birlikte mi ayrı mı yaşayacaklarına kendilerinin karar vermesi gibi bir program hiçbir yanlış anlamaya yer vermeyen ve somut bir programdır.”
Simdi..
Kucukaydin, nasil oluyorsa, buna ‘somut bir program’ diyebiliyor.
Ben ise, ‘her ulusun çoğunluğu aldığı yerler’i kimin nasil belirleyecegini merak ediyorum.
Oyle ya, bunu en kucuk bilesenine indirgersek, bu ‘yer’ler apartman dairesini kadar kucuk tutulabilir; buyk tutulursa da, ulke capinda olabilir.
Olcegi kim belirleyecek?
‘Kim’ ve ‘nasil’ sorularini cevapsiz birakip, geri kalanina ‘somut bir program’ demekle aniden ‘somut’ olmuyor gibi..
“Bunlar aslında insanları ulus ve ulusçuluk dininden insan veya demokrat olmaya davettir.”
Hesapta ‘somut’ seyler soyluyor..
‘insan veya demokrat olma’k nasil oluyor da, daha ‘somut’ oluyor?
” Biz örneğin, bunu şöyle ifade ediyoruz. Resmi dil kaldırılacak, herkesin istediği dili ana dil olarak seçme ve o ana dilde eğitim, yayın vs. hakkı olacak. Okullarda herkes ana dilinde ama tüm dillerden, dinlerden, kültürlerden eşit sayıda temsilcilerin katılımıyla yazılmış aynı tarih, edebiyat vs. kitapları okuyacak diyoruz.
Bu kadar somut ve basit.”
Evet, kadar somut ve basit. Ve, zaten olmus durumda.
Internet sayesinde, bu dediklerinizin hepsi mumkun. Ve, hayli de oluyor.
Bunun icin program yapmaga gerek yok, yani.
“Şükür ki, Kürtlere çiçek atan bir İnce’nin ikinci tura kalma olasılığı büyük ve bu koşullarda oylar rahatlıkla Demirtaş’a verilebilir.”
‘Cubbeyi almadim ki, sarigin parasini vereyim’ mantiginin halen hayatta ve cok da canli oldugunu gormek guzel bir sey.
Cheerleader Muqtada Al-Sadr (Şii lider Mukteda El-Sadr) seçimi kazanmış.
Hayırlı olsun!
Neden HDP nin Aksener hakkindaki sözü gündeme getirip, HDP yanlis yapiyor veya yapti diye saldiriliyor. Aksener millet itifakini kurarken “HDP disindaki tüm itifak icinde yer aliriz” derken neden Aksenere saldirilmadi. HDP ‘nin distalanmasi ve Kürt bölgelerinin millet vekilleri AKP ye gidecegini, AKP’ nin iktidar olmasi anlamina geldigini yarim agizla söyleniliyor. Bu milli itifakin davranisi daha vahim ve RTE na dolayli yardim anlamina geliyor. Körmüsünüz? HDP ve Kürtler mercek altinda, her sözü elestiri parcasi oluyor. Bence sürekli HDP yi, kürtleri elestiren ve Millet itifakinin temelini ve söylemlerini görmezden gelen herkes, Türk irkciligini gizlemeye calisiyor. AKP, MHP en cok oy Ic anadolu ( % 80 ) , Ege’nin bir kismi, Marmara, kurdistanin bir kismi, Karadeniz ve Akdenizden büyük oranda oy aliyor. Elestiri neden o bölge insanlarina yapilmiyor da, Kürdistan halki üzerinde oynaniyor.. Adnan Menderes, Demirel, Türkes, Erbakan, RTE i iktidara getiren halklar; Türk, yörük, Türkmen, Tatarlar, Karadenizli, Kürt ve Muhacirler. Milli kahramanlar ise Efeler, Oymaklar, Zeybekler ve sunii Asiretler bu ülkede fasist potansiyeldir. Neden agzinizi bu konuda acmiyorsunuz.
İnsan ürünü yapay ulusal sınırları savunan statükocu Muharrem İnce şöyle konuşmuş:
“İnce, “4.5 milyon Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Bayram’da gidiyor 72 bin kişi, 1 hafta 10 gün kalıyor, sonra geri dönüyor. Eğer sen gidip 10 gün kalıp geri gelebiliyorsan kal orada devamlı. Ne diye geliyorsun, tatile mi geliyorsun? Demek ki şartların uygun. Gittikten sonra kapatırım kapıyı kalırsın. Burası aşevi mi? Benim ülkemin insanları işsiz” ifadelerini kullandı.”
Ben de şöyle diyorum:
Ne güzel. İsteyen istediği yere gidebilmeli. O yüzden “yetmez ama evet”.
Ulus-devletlerin ve yapay devlet sınırlarının ortadan kalkması için bu mülteci akınları daha da büyüyerek devam etmeli. Bu sınırları tamamen yıkılana kadar zorlamalı.
Türkiye’nin, Avrupa’nın, ABD’nin her tarafına Suriyeli, Iraklı, Filistinli, Afgan, Pakistanlı, Somalili, Libyalı mülteciler akmalı. Her Türkiyeli, Avrupalı ve ABD’li de istedikleri zaman onlar gibi pasaport ve vize olmadan Suriye, Irak, Filistin, Afganistan, Pakistan, Somali, Libya gibi yerlere özgürce gidebilmeli.
Bir haber:
“Türk bayrağını indirmeye çalıştılar… Tutuklandılar
KKTC’de Türk bayrağını indirme girişiminde bulunan 2 kişi tutuklandı.
LEFKOŞA’da, Türkiye Büyükelçiliği’nin karşında bulunan şehitler anıtındaki Türk bayraklarını indirme girişiminde bulunan 2 şüpheli tutuklandı.
Olay, Türkiye Büyükelçiliği’nin karşında bulunan şehitler anıtında meydana geldi. İddiaya göre, alkollü olan İngiliz Ross Alan Stevens (30) ve Fransız Marc leon Edward Chamıchıan (23), elçiliğin karşısındaki bayrakları indirmek için direğe tırmandı.
Bu sırada elçilikte görev yapan askerler olay yerine giderek bayrağı indirmeye çalışan şüphelilere müdahale etti. Olay yerine gelen polis 2 şüpheliyi gözaltına aldı.
Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüpheliler tutuklandı. Şüphelilerin KKTC’de turist olarak bulundukları öğrenildi.”
Sonuç:
– Ulusal bayraklar birer puttur.
– Ulus-Devlet’ten yana olmak, puta (bayrağa) tapmaktır.
– Kendini İnsan olarak değil, bir Ulus’a ait görerek (“Ben İnsan’ım” demek yerine “Ben Türk’üm” diyerek) Ulus’ları İnsanlığa ortak koşmak, putları Tanrı görerek onları Tanrı’ya ortak koşmaktır.
Tüm Dünya’da Sadece Tek Bir “Ulus” Olmalıdır: İnsan Ulusu
“İnsan”dan Başka “Ulus” Yoktur
“Ulusal Çeşitlilik” İle Mücadele Devrim Mücadelesidir
Nasıl ki, (Teslis/Üçleme gibi) “gizli” şirk ve putperestlik unsurları taşıyan eksik bir put karşıtlığı, putları Tanrı’ya açıkça ortak koşan “aleni” şirk ve putperestlik ile bir tutulamaz ise, halihazırdaki Ulus-Devlet’lere ve Ulus’lara karşı olan ve henüz kendi Ulus-Devlet’ini kuramamış “Ezilen Ulusçuluklar” da o Ulus-Devlet’leri ve Ulus’ları savunan “Ezen Ulusçuluklar” ile aynı kefeye konulamaz.
Seçimlerde “Kürdi Blok” Ne Yapmalı?
Ulusal talepli Kürdlerin olaylar karşısında farklı tutumları olsa da, ulusal mücadeleyi/çıkarları baz alan ilkeleri değişmez/değişmemelidir. Bu çerçevede sömürgeci devletin seçimlerine bakıldığında ne yapılması gerektiği noktasında kalıcı/net tutumumuz devam etmektedir. İşgal meclisini meşrulaştırmamak, Kürdlerin ulusal haklarının entegrasyoncu anlayışlar tarafından peşkeş çekilmesine alet olmamak, İşgal devletinin başına kimin geçeceği noktasında ulusal enerjiyi harcamamak temel yaklaşımımızdır. Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair bu net tutumumuza karşın, yerel yönetimlere bakışımız farklıdır. Yerel seçimlerde yurtsever güçlerin yer alması ve Kürdistan’da (her ne kadar egemen yasalar çerçevesinde olacaksa da) Belediyeleri ele geçirmesi ulusal mücadele açısından bir kazanım olarak görüyoruz.
Özgür Bireyler Topluluğu olarak yıllardır bu ilkeden hareketle seçim değerlendirmeleri yaptığımız için kendi duruşumuz ve olması gereken noktasında fazla bir şey yazma gereği duymuyoruz. Kısaca, Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ulusalcı Kürdlerin ilgi alanı dışında olması, boykot edilmesi; sadece yerel yönetimler için seçimlere ilgi duyulması gerektiğine inanıyoruz…
Olaylara ve seçimlere farklı bakan yasal Kürd partileri, bizden farklı olarak özellikle Meclis seçimlerine sıcak bakıyorlar. Bu nedenle de her seçim döneminde “Kürdlerin Birliği” adı altında bazı girişimleri oluyor. Bu girişimler şimdiye kadar Milletvekilliği karşılığında PKK/HDP’ye eklemlenmekten öteye gitmediği için Meclise sıcak bakan partilerin aslında Milletvekili olma kaygısıyla hareket ettiği ve ulusal talepleri de bu kişisel/partisel amaç için bir araç olarak kullandığı kanısı yerleşmiş durumda…
En son “Kürdi Blok” adı altında bir araya gelen ulusal talepli Kürd oluşumları ile HDP arasında yapılan ve sonuçsuz kalan görüşmeler ulusal talepli Kürdlerce uzun uzun tartışıldı. HDP ile görüşmenin ve ittifak arayışına girmenin (ismi ne olursa olsun: ister “seçim ittifakı”, isterse Kürdlerin birliği v.s.) başlı başına yanlış olduğu; HDP ile ittifak yapılamayacağı; olası ittifakın ise Kürd ittifakı olamayacağı ve vekillik karşılığında HDP’ye eklemlenmek olacağı; dahası entegrasyoncu anlayışın ulusal zeminde meşrulaşması gibi çok ağır bir işlev göreceği açıktır. Şimdiye dek yaşanan deneyimler ve HDP’nin kirli misyonu bu açık durumu görmemizi sağlıyor. Kürdi Blok’un bu gerçeği görmemesi/görmek istememesi kafalarda soru işaretleri barındıran ciddi bir eksikliktir. Neden ne olursa olsun HDP ile bir ittifak arayışının olumsuz sonuçlanması ulusal talepli Kürdler açısından olumlu sonuçlara yol açacak bir sonuç oldu…
HDP ile yolların ayrılması, Kürdi Blok’un ulusal talepli Kürdleri bir araya getirmesi önündeki en önemli engeli kaldırmış durumda. Şayet amaç meclis veya HDP’den adaylık değilse, bundan daha iyi bir fırsat olamaz…
YAPICI ÖNERİLER:
Kürdi Blok ille de seçimlere katılacaksa, benzer düşünce ve amaca sahip tüm Kürdi oluşumları uzun vadede bir araya getirme şansına sahiptir.
Şöyle ki;
a-Öncelikle kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yaparak HDP ile yapılan görüşmelerin neden sonuçsuz kaldığını; HDP’nin olumsuz tutumunu ve HDP’nin Kürdler yerine Türk solunu tercih etmesinin altında yatan ideolojik nedenleri; HDP’nin misyonu ve bu misyonun ulusal talepli Kürdlerin misyonuyla neden uzlaşamayacağı noktasında kamuoyunu bilgilendirmelidir.
b-Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Kürdleri ilgilendirmediği, seçilme olasılığı olan tüm adayların Kürdistan meselesine aynı zihniyetle yaklaştığı nedenleriyle birlikte açıklanarak boykot edilmesi kararının alınması…
Bu noktada bileşenlerden bazıları (HDP’ye hayır, Demirtaş’a evet diyenler) rahatsız olabilir ve yollarını ayırabilirler; Bu gerekçeyle yollarını ayıranlar zaten HDP’ye eklemlenmek dışında bir amaca sahip olmadıkları için kayıp sayılmazlar…
c-Seçime katılacaklar arasında neredeyse sizinle bire bir aynı düşüncelere ve amaca sahip olan HAKPAR adayları var. Görüşmelerden çekilen HAKPAR ile Kürdi Blok arasında kırıcı tartışmalar yaşanmış olsa da, düşünsel olarak birbirine en yakın olan iki taraftır. HAKPAR’ın adaylarını destekleme kararı alınırsa,
Hem HAKPAR’lıların haksız eleştirilerini boşa çıkarır ve onları mahcup edersiniz;
Hem amacınızın sadece seçim olmayıp Kürdlerin birliği olduğunu ispatlamış olursunuz;
Hem mevcut birliğin dışında kalan HAKPAR ile diğer yasal oluşumları da birliğin içine çekmiş olursunuz;
Hem de ulusal talepli yasal Kürd oluşumları arasında güvene dayalı birlikteliğin kalıcı zeminini oluşturmuş olursunuz. Ulusal talepli Kürdlerin güvenini/saygısını kazanarak emin adımlarla ilerlersiniz…
Amaç ulusal talepli Kürdlerin birliği ise, yapılması gerekenler çok açık ve yalındır!
Umarız yalın, açık ve ulusal talepli Kürdlerin birliğini sağlayacak olan adımları atarsınız…
NOT:
Başta da belirttiğimiz gibi hem Meclis hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin boykot edilmesi en doğru karardır ve bu bizim kalıcı tutumumuzdur. Ama ulusal talepli yasal Kürd oluşumlarının HDP ile arasına mesafe koyup diğer Kürdi oluşumlarla birlik kurmalarını önemsiyoruz ve destekliyoruz. Ve ille de Meclis seçimlerine katılacaklarsa, en kötü tercihin direkt ya da dolaylı olarak HDP’nin desteklenmesi;
En iyi tercihin ise HAKPAR adaylarının desteklenmesi olduğunu düşünüyoruz…
Tercih Sizin!
Haber/Yorum
02.06.2018
Nasname
http://nasname.com/secimlerde-kurdi-blok-ne-yapmali/