Evrensel Gazetesinde Hakkımda Çıkan Yazıya İlişkin Kısa Bir Düzeltme
Flutv’de İlker Canikligil’in benimle yaptığı, 17 Ekim 2022’de yayınlanan “1972 Karanlığı” başlıklı söyleşi üzerine bugünkü (30 Kasım) Evrensel gazetesinde Hakan Güngör imzalı bir yazı yayınlanmış.
Tartışmayı severim.
Demagoji unsurları barındırdığı için polemikten uzak durmaya çalışırım.
Çarpıtmadan ise nefret ederim.
Bu kısa açıklamada, sadece Hakan Güngör’ün yazısındaki bir çarpıtmayı düzeltmekle yetineceğim.
Hakan Güngör, yazısının bir yerinde şöyle demiş:
“Gün Zileli 12 Mart sürecini anlatırken (abç. GZ) şöyle diyor:
‘İşkence derken öyle sistematik işkence değil ama heriflerin eline düştün mü sırtın her tarafın mosmor olur.’”
Hakan Güngör, beni “yalanlamak” için Havariler kitabımdan, nasıl elektrik işkencesi gördüğümü anlatan bir alıntı yaptıktan sonra yazısına şöyle devam etmiş:
“Bu nasıl “sistematik olmayan” bir işkence ki, elektrik verecek donanıma sahip, falaka var, işkence tezgahları hazır, cezaevleri dışında da bu işe özgü mekanları var ve yapanlar kesinlikle cezalandırılmıyor.”
Gelelim İlker Canikligil’in benimle yaptığı röportaja. Sadece 23.42 ile 24.03 arasını alıyorum:
“Canikligil: İçerde kötü muamele var mıydı?
GZ: Vardı tabii, artık vardı. 72 yılıyla birlikte cezaevlerinde de çok kötü muamele başlamıştı.
Canikligil: İşkence vardı…
GZ: Dayaklar falan tabii tabii… İşkence derken öyle sistematik işkence değil belki ama heriflerin eline düştün mü bütün sırtın, her tarafın mosmor olurdu.”
Görüleceği gibi ben “sistematik işkence yoktu” ama “dayak vardı” derken sadece Mamak Cezaevi’nden söz ediyorum. 12 Mart dönemindeki sistematik işkence ile cezaevindeki kaba dayak arasındaki farkı bilmek ve sadece bir cezaevindeki durumla ilgili söylenenleri bütün bir 12 Mart dönemine teşmil etmemek gerekirdi. Bu, açık çarpıtmaya girmektedir.
Henüz genç olduğunu tahmin ettiğim Hakan Güngör arkadaş bunu bilerek mi yaptı, yoksa dikkatsizlikten mi, bilmiyorum. Ama bir hayli deneyimli olduklarını bildiğim Evrensel editoryal sorumlularının, ne yazık ki, çarpıtmaya bile bile önayak olduklarını düşündüğümü belirtmek zorundayım.
Gün Zileli
30 Kasım 2022
1975 Nisan Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevin de 4 koğuş çocukları kömür temizlik heryerde onlar, Gün Zileli Doan Yurdakul ve arkadaşları benim yardım istemem üzerine dilekçelerle ve fiili olarak nasıl mücaele verdiklerini en iyi ben bilirim. Onlar benim kahramanlarım…
Stalinist solculara kendini izah edip sevdirme çaban bıktırdı Gün. Bırak ne halleri varsa görsünler. Niye ciddiye alıyorsun bu stalincileri bu kadar çok? Solun çoğunluğu bunlardan, aman beni dışlamasınlar diye mi?
sadece çarpıtmaya işaret ettim. Diğer noktalara hiç girmedim. Öyle bir derdim yok yani.
Selamlar Ekrem kardeşim,
50 yıl öteden ses vermen ne büyük bir duyarlılık. O zaman merkez cezaevinin garibanları için elimizden geleni yapmaya çalışmıştık. Yılmaz Güney de destek olmuştu. Doğan Yurdakul’u 2017 yılında kaybettik ne yazık ki.
Canım abim Gün, mesajını okudum inan o günleri bir kez daha yaşadım, Doğan abimin vefatından bilgim vardı. Ankaradan ayrıldım, Kuşadasında yaşıyorum dünya gözüyle sizi görmek beni çok mutlu eder. O çelimsiz ince dalan çocuk artık kilo almış 65 yaşında bir adam, hiç unutmadığım her fırsatta haykırdığım, kalemimden dağıttığım benim en güzel anılarımdasınız. Saygılarımla
Sevgiler Ekrem. Orada yakın bir arkadaşım var. Bakarsın Kuşada’sında bir gün görüşürüz.